Yargıtay Ceza Dairesi Numara 53,54/1984 Dava No 11/1985 Karar Tarihi 09.05.1985
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 53,54/1984 Dava No 11/1985 Karar Tarihi 09.05.1985
Numara: 53,54/1984
Dava No: 11/1985
Taraflar: Halil Zülhayır ile Başsavcılık
Konu: İzinsiz yağ ithali –
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 09.05.1985

-D.11/85 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 53/84 ve 54/84

Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Sal(hi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.

Yargıtay/Ceza 53/84
(Dava No.3497/83;-Lefkoşa)

İstinaf eden: Halil Zülhayır, Lefkoşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Gürsel E. Kadri.
Aleyhine istinaf edilen namına: Osman T. Enginsoy-.


Yargıtay/Ceza 54/84
(Dava No.3497/83; Lefkoşa)

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Halil Zülhayır, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Osman T. Engin-soy.
Aleyhine istinaf edilen namına: Gürsel E. Kadri.



İzinsiz yağ ithali - Tadil edilmiş Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının 2, 41, 42, 208(1)(b), 201, 216 ve 217. maddeleri ile ayni yasanın 41'inci maddesine istinaden isdar edilen 75/75 sayılı Emirnamenin- 2 ve 4. maddelerine aykırı yetkili makamdan izin almadan KKTC'ye güneyden 228 teneke Shell Rotella yağı ile 28 kutu Delvac Mobil yağını kaçak olarak getir-mek - Tadil edilmiş Fasıl 315 Gümrük İdare Yasası 212(1)(c) , 211'e aykırı ve aynı yasanın 41. madd-esine istinaden çıkarılan 75/75 sayılı Emirnamenin 2 ve 4. maddelerine aykırı konu malları tasarrufunda bulundurmak - Sanığın yağların 1974 öncesinden kaldığını öne sürmesi.



OLAY: Sanık, Güneyden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne izinsiz araba yağı getir-mekle itham edildi. Sanık aleyhindeki suçlamayı kabul etmedi ve yağların 1974 öncesinden kalan yağlar olduğunu öne sürdü. Duruşma sonunda İlk Mahkeme Sanığı suçlu bularak para cezası verdi ve emare olan yağların müsaderesini emretti. Sanık İlk Mahkemenin m-evcut şahadeti yanlış yorumlayarak hata yaptığını, mahkûmiyet için yeterli şahadetin bulunmadığını ileri sürerek istinaf etti. Başsavcılık ise cezanın aşikâr surette az olduğunu ileri sürerek istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme, sözkonusu yağların herhang-i bir sürede bozuldu- ğuna dair bir şahadet mevcut olmadığını ve bozulmadan uzun süre saklanabileceğini belirtti. Sanığın İngiltereden araba yağı ithal eden ve büyük çapta araba yağı ticareti yapan bir kişi olduğunu dikkate alan Yüksek Mahkeme söz konusu y-ağların stoklanmış yağlardan arta kalmış olabileceğini kabul etti ve mahkûmiyeti iptal ederek Sanığı beraat ettirdi.



H Ü K Ü M

N. Ergin Sal(hi: Müstenif sanık aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde ikame edilen 3497/83 sayılı davada, 26/61, 36/63, 76/63 v-e 9/78 sayılı yasalarla tadil edilen Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının 2, 41, 42, 208(1)(b), 201, 216 ve 217. maddeleri ile aynı yasanın 41'inci maddesine istinaden isdar edilen 75/75 sayılı Emirnamenin 2 ve 4. maddelerine aykırı 24.7.1980 tarihinde, Lefkoş-a'da yetkili makamdan izin almadan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine güneyden 228 teneke Shell Rotella yağı ile 28 kutu Delvac Mobil yağını kaçak olarak getirmek ve ayni yasalarla tadil edilen Fasıl 315 Gümrük İdare Yasası 212(1)(c), 211'e aykırı ve ayni yas-anın 41. maddesine istinaden çıkarılan 75/75 sayılı Emirnamenin 2 ve 4. maddelerine aykırı konu malları tasarrufunda bulundurmak suçları ile itham edilmişti. Sanık aleyhine daha önce yine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 3144/80 sayılı bir ceza davası ikame edilm-iş ve sanık o davada da ayni Yasa ve Emirnamelere aykırı ayni eşyaları kaçak olarak getirip tasarrufunda bulundurmak suçları ile itham edilmişti. Sanık suçunu kabul etmemiş, davanın duruşmasına başlanmış ve belirli bir safhada Başsavcılık "Nolle prosequae"- ademi takipsizlik dosyalamıştır. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra 1983 yılında Başsavcılık betekrar sanık aleyhine ayni suçları içeren istinaf konusu 3497/83 sayılı ceza davasını dosyalamıştır. İkinci dosyalanan davada da sanık, aleyhine getirilen suç-ları kabul etmemiş, davanın duruşması yapılmış ve neticede her iki davadan da suçlu bulunarak ayrı ayrı 10,000'er TL. para cezasına çarptırılmasına ve suç unsuru yağların müsaderesine emir vermiştir.

Birleştirilerek Yargıtayda görülen 53/84 sayılı istina-f sanık tarafından mahk(miyet kararı aleyhine, 54/84 sayılı istinaf ise Başsavcılık tarafından ceza aleyhine yapılmıştır.

Mahk(miyet aleyhine dosyalanan 53/84 sayılı istinaf aşağıdaki iki istinaf sebebini içermektedir:

"1. Muhterem Mahkeme huzurunda san-ığı mahk(m edecek yeterli şahadet ve/veya hiç şahadet olmamakla beraber sanığı yine de mahk(m etmesi hatalıdır.

2. Muhterem Mahkeme, huzurundaki şahadeti yanlış değerlendirip sanığı mahk(m etmekle hata etmiştir."

54/84 sayılı ceza aleyhine, Başsavcılık- tarafından dosyalanan istinaf ise özetle, sanığın suçlu bulunduğu 1 ve 2. davalarda suçların vehameti dikkate alındığında sanığa para cezası verilmesinin yeterli olmadığı hapislik cezası verilmesi gerektiği herhal(k(rda davaların ahval ve şeraiti dikkate -alındığında verilen cezanın aşik(r surette az olduğu hususundadır.

İlkin 53/84 sayılı mahk(miyet aleyhine yapılan istinafı ele almayı doğru ve uygun görüyoruz.

Ortak veya tekzip edilmemiş olgulara göre; sanık Lefkoşa'da petrol satış yeri işletmecisi ol-up 1956'dan beri ve halen petrol ürünleri ve bu arada makine yağı satan ve bu dalda geniş çapta iş yapıp külliyetli miktarda stok bulunduran bir iş adamıdır. 1974 Barış Harek(tı öncesi devamlı olarak Shell ve Mobil yağları satın almakta ve bu yağları petro-l istasyonu ile bu istasyonun yanındaki satış yeri veya deposunda pazarlamakta idi. Barış Harek(tını müteakip geçirilen 75/75 sayılı Emirname ile bu yağların Güneyden getirilmesi yasaklanmış ve sanık da bu veya benzeri makine yağlarını izin ile direkt olar-ak İngiltere'den ithal etmeye başlamıştır. Yağ cinsi petrol ürünlerinin ithal ve pazarlamasını sanık halen geniş çapta yapmaktadır. İddia Makamı şahidi no.1 Gümrük Polis Müfettişi aldığı bir bilgi üzerine 24.7.1980 tarihinde sanığın dükk(n veya deposuna gi-tmiş orada sanığın yanında çalışmakta olan kardeşi huzurunda depodaki yağlar arasından 38 adet karton kutu içerisinde her kutuda 6 küçük teneke kutu bulunan Shell Rotella makine yağı ile 7 karton kutu içerisinde her kartonda 4 kutu olmak üzere 28 teneke ku-tu Delvac Mobil makine yağını emare olarak almıştır. Bu şahidin şahadetine göre bu yağların bulunduğu karton kutular üzerinde Limasol yazılı olduğu ve Rum kontrolündeki Limasol Gümrüğünden ithal edilip kaçak olduğu kanısına vardığı için emare olarak aldığı-nı söylemiştir. Daha sonra sanık bulunarak durum kendisine izah edilmiş ve sanık polise verdiği ve emare no.1 olarak ibraz edilen ifadesinde "Bugün gümrük polisleri dükk(nıma gelerek dükk(nımı yokladılar ve 38x6 Rotella Shell 40 numara dizel yağ ve 7x4 Mob-il Delvac dizel yağı buldular. Kutuların üzerinde Limasol yazılı olduğundan müsadere ettiler. Bu yağlar 1974 Barış Harek(tından önce Rum kesiminden aldığım ve halen elimde baki kalan yağlardır. Bu kutular ile ilgili söyleyeceğim bundan ibarettir" demiştir.- Yine sanığa dava okunduğunda verdiği cevapta aynı iddiasını tekrarlamış ve il(veten 1974'ten sonra birçok kez bu yağlar kendisine direkt olarak ithal ettiğini ve evrakları polise ibraz edebileceğini söylemiştir.

İlk mahkeme önünde yapılan duruşmada sanı-k aleyhindeki ithamları isbat için İddia makamı üç şahit çağırmıştır. Şahit 1 ve 3 davanın tahkikatını yürüten ve sanıktan ilgili ifadeleri alan teknik şahittirler. Şahadeti üzerinde durulması gereken yeg(ne İddia Makamı şahidi no.2 Güvenç Ulucan'dır. Bu ş-ahidin şahadetine göz attığımızda konu yağların içerisinde bulunduğu 6'lık karton kutular üzerinde Limasol yazılı olduğu ve 304 kod numarası görüldüğü için müsadere edildiğini ifade etmektedir. Bu şahit ayrıca Barış Harek(tından önce istihbaratta çalıştığı-nı, sanığı tanıdığını, sanığın zaman be zaman binlerce kutu veya daha fazla yağı stokunda bulundurup sattığını halen bu tip yağları direkt olarak İngiltere'den ithal ettiğini ve bu dalda geniş çapta iş yaptığını ifade etmekte ve ayrıca kendisine gösterilen- faturalardan sanığın 1974 öncesinden beri geniş çapta makine yağı alıp sattığının görüldüğünü kabul etmektedir.

Emarelerde sözü edilen konu yağları ihtiva eden kartonlar üzerindeki 304 numaralı kodun neyi ifade ettiği belirtilmediği gibi bu yağların 197-4 öncesi mi veya 1974 Barış Harek(tından sonra mı Limasol Gümrüğünden geçtiğine dair herhangi bir şahadet de ibraz edilmiş değildir.

Müdafaa ise tanık olarak 1974 Barış Harek(tından önce British Petrolium Şirketinde satış müdürü olarak çalışan Artam Arif-'i çağırmıştır. Bu şahit de özetle, şaahdetinde, sanığın 1974'den önce Türk tarafında bu tip yağların satışın yapan ana bayilerden birisi olduğunu, her 2-3 günde bir külliyetli miktarda makine yağı satın aldığını ve pazarladığını şahadetinde söylemiştir. A-ncak bu şahit de kutular üzerinde görülen 304 numaralı kodun neyi ifade ettiğini açıklıkla belirtememiştir. Bu şahidin iddiasına göre 304 kod numarası faturalar ile ilgili değildir ve fabrika tarafından özellikle muhasebe maksatları bakımından verilmiş bir- numaradır. 10, 20, 30 ve 40 olarak görülen ve 100'e kadar sıralanan numaralar ise kod numarası olmayıp bunlar makinelerin imal(t seri numaralarıdır ve bunlar esas itibarı ile yağların türünü tesbit etmek içi konmuştur. Müdafaa tarafından çağırılan 2. şahi-t ise daha önce sanığın itham edildiği ve yargılandığı 3144/80 sayılı dosyayı ve içindeki emareleri ibraz etmiştir.

Verilen şahadete göz attığımızda suç unsuru olduğu iddia edilen yağları ihtiva eden karton kutular üzerinde görülen Limasol yazısı bunları-n Limasol Gümrüğünden girişinin yapıldığı anlamını taşıdığı açıktır. Ancak buna il(veten 304 numaralı seri kod numarasının ne anlam taşıdığı belirtilmediği gibi bu yağların 1974 Barış Harek(tından sonra Rum kontrolündeki Limasol Gümrüğünde gümrüklendiğine -dair de herhangi bir şahadet mevcut değildi. Bu durumda önümüzde tek izahat müstedinin bu yağları Shell Petrolium Şirketinin bayisi olarak 1974'den önce aldığı ve stokunda satılmamış arta kalan yağlar olduğuna dair izahat kalmaktadır.

Belirli ceza davala-rında İddia Makamının bazı olguları isbat etmesi üzerine sanığın suçlu bulunabileceği karinesi doğabilir. Bu gibi durumlarda sanığın makul bir izahat vermesi beklenir. Sanık böyle bir izahat vermezse mevcut olgular ışığında, duruma göre, suçlu bulunması ol-asıdır. şayet bir izahat verirse, mevcut olgular ışığında bu izahatın makul olup olmadığının incelenmesi ve bu inceleme neticesinde verilen izahat makulsa sanığın beraat etmesi gerekir. Bu gibi meselelerde karine hususunda Glanville Williama On Criminal La-w 2. baskı s.877-878'de hukuki prensipler aşağıdaki şekilde özetlenmiş ve Lord Reading C.J. (1914) 84 K.B. p.396 Schama davasına atıfta bulunarak konuya açıklık kazandırmıştır:

"The usual way of satisfying the evidential burden is by giving evidence that- the judge considers fit for the jury. Frequently, however, the prosecution will be aided by a presumption. The topic of presumptions is enveloped in controversy and doubt, but there is at least agreement that every presumtion operates to satisfy the evide-ntial burden. This is true even of the lowest and least effective presumptions, the "presumptions of fact." An example is the presumption arising from the possession of goods recently stolen. If a man is found in possession of such goods, there is a presum-ption of fact that he is either the thief or a receiver possessing guilty knowledge that the goods have been stolen. In such circumstances the judge must leave the case to the jury; but the risk of non-persuasion of the jury remains with the prosecution. T-hus, if the accused gives evidence that the acquired the goods innocently, and this evidence may reasonably be true, he is entitled to be acquitted; and the jury must be directed to this effect. The classic statement of the rule is by Lord Rading C.J.:

"-In a case such as the present... the jury should be told that they way, not that they must, in the absence of any explanation which way reasonably be true, convict the prisoner. But if an explantation has been given by the accused, then it is for the jury -to say whether upon the whole of the evidence they are satisfied that the prisoner is guilty. If the jury think that the explanation given may reasonably be true, although they are not convinced that it is ture, the prisoner is antitled to be acquitted, in-asmuch as the Crown would then have failed to discharge the burden imposed on it by our law of satisfying the jury beyond reasonable doubt of the guilt of the prisoner. The onus of proof is never changed in these cases; it always remains on the prosecution-."

Önümüzdeki meselede sanık, tasarrufunda bulunan emare yağları 1974 öncesinden satın aldığını, kendisinin daha evvel ana bay-ilerden birisi olduğunu ve bu stokta satılmamış arta kalan yağlar arasında bu emare yağların bulunduğu yönünde bir izahat vermiştir. Ayrıca 1974 Barış Harek(tından hemen önce satın alınan makine yağlarına ait makbuzları ibraz etmiştir. İddia Makamı şahidi -Gümrük Müfettişi Güvenç Ulucan, karton kutular üzerinde Limasol yazılı bulunduğu nedeni ile bunların kaçak olduğundan şüphelendiği için zabdettiğini, kutular üzerinde kod numarası bulunduğunu ifade etmekle beraber bu kod numaralarının ayırdedici bir niteli-ği olmadığı gibi 1974 Barış Harek(tından sonra Rum yönetimi kontrolünde bulunan Limasol Gümrüğünden gümrüklenmiş olduğu da isbatlanmış değildir. Bu durumda sanığın vermiş olduğu izahat çürütülmemiş bir izahat olarak kalmaktadır. Bu izahatın makul olup olma-dığına gelince ; 75/75 sayılı Emirname ile Güney Kıbrıs'tan bu tip makine yağlarının getirilmesinin yasaklanması üzerine sanık bizzat kendisi, Başman Kardeşler ve daha bazı ithal(tçılar bu yağları direkt olarak KKTC'ne ithal etme yönüne gittikleri ve bu gi-bi ithal(tın 1976 yılından itibaren yapıldığı verilen şahadetten de görülmektedir. Gerek emare makine yağlarının ve gerekse daha sonra ithal edilen bu ip yağların belirli bir süre sonra bozulacağına dair herhangi bir şahadet mevcut olmadığına göre bunların- uzun seneler bozulmayıp kullanılabileceğinin kabul edilmesi gerekir. Bu durumda sanığın 1976 yılından sonra gerek ithal ederek gerekse diğer ithal(tcılardan almak sureti ile stokunu takviye ettiği gerçeği karşısında 1974 öncesi alınan ve 1980 yılında gümr-ük müfettişi tarafından şüphe neticesinde zaptedilen konu yağların izah edildiği gibi sanığın mevcut yağ stoku arasında kısılıp kalmış olabileceği hususunda vermiş olduğu izahat makul ve olasıdır. İlk Mahkeme bu yağların daha sonra Kuzey Kıbrıs'a bazı itha-latçılar tarafından ve bu arada sanık tarafından da direkt olarak ithal edildiği ve gerek sair ithal(tçılar tarafından ve gerekse sanığın stokunun bunlarla takviye edildiği hususuna l(yıkı ile değinmemiş ve konu yağların sanığın tasarrufunda bulunduğu 1980- yılı ile 1974 yılı arasında geçen zaman zarfında sanığın yaptığı iş hacmini de göz önünde tutarak bunların tüketilmiş veya satılmış olması gerektiği yargısına varmıştır ki kanaatımızca ilk mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesi hatalıdır. Şunu da ayrıca be-lirtmek yerinde olur ki sanığın vermiş olduğu izahat veya bu izahatı değerlendirirken aranan isbat külfeti sivil davalarda aranan ' balance of probability' ihtimaller dengesine dayanan bir isbat külfetidir.

Yukarıdaki hukuki prensipler ve mevcut olgular -ışığında durum değer- lendirildiğinde sanığın vermiş olduğu izahat makul ve geçerli bir izahattır ve bu nedenle sanığın beraat etmesi gerekir.

Netice olarak mahk(miyet aleyhine yapılan istinaf kabul edilir ve sanığın itham edildiği 1 ve 2. davadan beraat-ına karar verilir. Zaptedilen emare yağların ise geri sanığa iade edilmesi hususunda emir verilir.

53/84 sayılı mahk(miyet aleyhine yapılan istinaf kabul edildiği cihetle Savcılık tarafından cezanın az olduğu yönündeki 54/84 sayılı istinafın ise reddedil-mesine karar verilir.

(N. Ergin Sal(hi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç
9 Mayıs 1985



Full & Egal Universal Law Academy