Yargıtay Ceza Dairesi Numara 5/1990 Dava No 5/1990 Karar Tarihi 15.05.1990
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 5/1990 Dava No 5/1990 Karar Tarihi 15.05.1990
Numara: 5/1990
Dava No: 5/1990
Taraflar: Fikri Yıldırım ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Hırsızlık – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 15.05.1990

-D.5/90 Yargıtay/Ceza No: 5/90
(Ağır Ceza Dava No: 8589/89; Mağusa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Aziz Altay, Taner Erginel.

İstinaf eden: Fikri Yıldırım, -Merkezi Cezaevi, Lefkoşa.
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başsavcılığı
A r a s ı n d a.

İstinaf eden şahsen hazır.
Aleyhine istinaf- edilen namına: Aşkan İlgen.


H Ü K Ü M

N. Ergin Salâhi: Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanan sanık, fasıl 154 Ceza Yasasının 291 ve 292(a) maddelerine aykırı 15.4.1989 tarihinde Gazi Mağusa'da "Gaziantep Kebap Salonu" diye bilinen ve Yaşar Akken-t'e ait işyerinin arkasında bulunan müşteki Veysel Güneş'in ikametgâh olarak kullandığı bir odayı sirkat maksadı ile kırıp girme ve yine Fasıl 154 ceza yasasının 255. ve 266(b) maddelerine aykırı bu yerden 305.000.-TL para sirkat etme suçları ile itham edi-lmiştir. Keza sanık Fasıl 154 Ceza Yasasının 291 ve 294(a) maddelerine aykırı 1. davada belirtilen tarih ve yerde müşteki Yaşar Akken'e ait "Gaziantep Kebap Salonu" diye bilinen işyerini bir cürüm işlemek maksadı ile kırıp girme ve ayni yerden Ceza Yasasın-ın 255 ve 268. maddelerine aykırı 150.000.-Tl para sirkat etme suçları ile itham edilmiştir.

Sanık itham edildiği suçları kabul etmiş ve neticede olguları ve sanık lehine alınabilecek hafigletici sebepleri dikkate alan Ağır Ceza Mahkemesi sanığı, birlikt-e çekilmek üzere, 1. davadan 6 ay, 2. davadan 4 ay, 3. davadan da 6 ay ve 4. davadan 6 ay hapse mahkûm etmiştir.

İstinaf ceza aleyhine yapılmıştır. İstinafta avukatsız olarak bulunan sanık, bu suçu ne sebeple ve nasıl işlediğine değinmiştir. Sanık aslen -Türkiyeli olup, çalışmak maksadı ile Kıbrıs'a gelmiş ve olay tarihinde sirkata konu yerde çalışmakta idi. Sirkattan sonra ise işverenin hoşgörüsü ile bir süre daha burada çalışmağa devam etmiştir. Sanık evli olmadığını, ancak Türkiye'de bakmakla mükellef o-lduğu yaşlı baba ve annesi ile 8 kardeşinin bulunduğunu, işlemiş olduğu suçlardan pişmanlık duyduğunu belirterek Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kendisine takdir edilen cezaların aşikâr surette fahiş olduğunu ileri sürmüştür.

İddia makamı tarafından bulun-an savcı ise sanığın işlemiş odluğu suçların son derece vahim ve yaygın suçlar olduğunu, Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinin sanığın lehine olabilecek tüm hafifletici sebepleri dikkate aldığını ve bu nedenle sanığa oldukça hafif sayılabilecek cezalar verdiğini b-u olgular ışığında sanığa verilen hapis cezalarının aşikâr surette az olmadığını ileri sürmüştür.

Olgulara göz attığımızda sanık çalışmakta olduğu restorant kapandıktan sonra 14.4.1989 tarihinde beraber kalmakta olduğu Veysel Güneş'ı, ondan para borçlanm-ak için aramiş ancak onu bulamamış, daha sonra giyinerek Mağusa'da Çakıl Gazinosu diye bilinen Gazinoya eğlenmek maksadı ile gitmiştir. Öyle anlaşılıyor ki bütçesinin çok üstünde para harcamış ve 235,000.-TL bir masrafla karşılaşmıştır. Cebindeki para ise -100,000.-TL idi. kendisine sunulan hesabın sanık Veysel Güneş'in odasına giderek onun uyuduğu bir essnada pantolonunun cebini karıştırarak 305,000.-TL sirkat etmiştir. Bu arada Veysel'in cebinde restorantın kasasına ait anahtarı görerek almış ve oradan ayr-ılarak elindeki anahtarla restorant içerisindeki kasayı açmış ve kasada bulunan 150,000.-TL'yi de bu şekilde sirkat ettikten sonra anahtarı tekrar Veysel'in cebine koyarak olay yerinden ayrılıp tekrar gazinoya giderek borcunu ödemiştir. Bu arada uykudan uy-anan Veysel cebindeki paranın eksildiğini fark ederek sirkat edildiğinden şüphelenmiş ve durumu işvereni Yaşar Akkent'e ildirmiştir. Beraberce yapılan araştırmada kasadan paranın çalındığının da öğrenilmesi üzerine konu polise intikal ettirilmiş, yapılan a-ramada sanık Sakarya Bölgesinde bir otelde bir pavyon kızı ile birlikte bulunmuştur. Polis karakoluna celbedilen sanık suçunu itiraf ederek gönüllü bir ifade vermiş ve olayı ayrıntıları ile anlatarak bu suçu içki esiri altında olduğu bir sırada işlediğini -iddia etmiştir.

Görülebileceği gibi sanık Çakıl Gazinosunda eğlendikten ve kabarık bir fatura ile karşılaştıktan sonra bu masrafın altından kalkamamıi ve cebindeki para yetmeyince izah edildiği şekilde arkadaşının cebinden 305.000.-TL para sirkat etmişti-r. Arkadaşının cebinden sirkat ettiği para meblağı eksilmiş olduğu 135.000.-TL'yi fazlası ile karşıllamakta idi. Sanık bununla da yetinmemiş, gözününe çarpan kasa anahtarını olarak çalışmakta olduğu işyerinin kasasını da soymaya kalkmıştır ve neticede bu k-asayı izah edildiği şekilde açarak içinde bulunan tüm parayı sirkat etme yöüne gitmiştir.

Sanığın içkili olduğu ve işlemiş olduğu suçların vehametini suçu işlediği anda lâyıkı ile idrak edemediği bir dereceye kadar lehine hafifletici sebep olarak alınabi-lir. Keza polis tarafından ilk bulunduğu andan itibaren suçunu kabul edip polise yardımcı olduğu da lehine alınabilecek hususlardır. Ailevi durumu ile çarptırıldığı cezayı vatanından uzakta Kıbrıs'ta çekeceği hususu da yine lehine alınabilir. İlk Mahkeme k-ararını tetkik ettiğimizde sanığın lehine alınabilecek hususları dikkate aldığı gibi suçun vehameti ile bu tip suçların yaygın ve vahim suçlar olup 10 ve 7 sene gibi uzun hapis cezalarını müstelzim olduğu, leyhte ve aleyhte alınması gereken bütün hususları-n dikkate alındığı görülmektedir. İlk Mahkeme sanığa istinaf konusu cezaları takdir ederken aşağıdaki görüşe yer vermiştir:

"Sanık kendi ikrarı ile, mahkemeye sunulan olgular ve ibraz edilen emareler ışığında suçlu bulunup mahkûm edilir.

Sanığın işlemi-ş olduğu suçlar ciddi suçlardır. ceza takdir ederken Yüksek Mahkemenin bir çok içtihat kararlarını etraflıca tezekkür ettik. Ev ve dükkân açma suçları maalesef hayli yaygın olduğu mahkeme huzuruna getirilen dava sayılarından da gözlemlenmektedir. Bu tür su-çlar toplumu tedirgin ve huzursuz etmektedir. Bu nedenle sanığa verilecek cezanın sanığı caydırıcı ve başkalarına ibret verici olması gerekir.

Sanığa ceza takdir ederken suçun vehameti ile orantılı olması prensibinii de göz önünde bulundurduk. Sanığın ma-hkûm olduğu ev açma suçu 10 sene, dükkân açma 7 sene ve müstahdem tarafından sirkat suçu ise 7 sene hapislik cezası taşımaktadır. Sanık, birkaç saatlik zevk ve eğlencesi için çalıştığı işyerine giderek işverenin kasasından bir günlük hasılatını çalmağa te-vessül etmesi affedilemeyecek bir suçtur. Yukarıda söylenenleri, yaşını, sabıkasız birisi olduğunu, avukatı tarafından leyhine söylenenleri ve tüm ahval ve şeraiti göz önünde bulundurduktan sonra sanığa verilecek en uygun cezanın hapislik cezası olması ger-ekir."

Görülebileceği gibi sanığın leyhine alınabilecek tüm hafifletici sebepler dikkate alınmıştır. Ancak sanığın işlemiş olduğu suçlar son derece vahim ve yaygın suçlardır. Keza sanık arkadaşının cebinden çaldığı gazino masraflarını ödemeye yeterli par-a ile yetinmeyerek, ikinci kez suç işlemeğe yönelmiş ve eline geçen anahtarlarla çalıştığı işyerinin kasasını da soymuştur. Bu husus kanaatımca durumu daha da ağırlaştırmaktadır. Tüm bu hususları göz önünde bulundurdu-ğumda sanığa verilen hapislik cezaları-nın oldukça dengeli ve hatta bu ortamda az bile sayılabilecek düzeyde olup kesinlikle müdahalemizi gerektirecek şekilde fahiş olmadığı görüşündeyim. Bu karara varırken bu denli ağır ve yaygın suçlarda kamu menfaatının ağır basması gerektiğini de be tekrar -vurgulamak isterim.

Bu nedenlerle istinafın reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Aziz Altay: Daha önce okuma fırsatını bulduğum Sayın N. Ergin Salâhi'nin hükmünde belirttiği görüşlere ve vardığı sonuca katılırım.

Taner Erginel: Sanık, ceza yasamızda en- ciddi suçlar arasında yer alan dört suçu işlemekle itham edildi. Bunlar sırasıyla geceleyin ikâmetgâh açma, ikâmetgâhtan sirkat, dükkân açma ve müstahdem tarafından sirkat suçlarıdır.

Sanığın Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhine getirilen davaları kabul etme-sinden sonra Ağır Ceza Mahkemesi Sanığı birlikte çekilmek üzere en ağırı 6 ay olan hapis cezalarına mahkûm etti. Suçların nasıl işlendiği Sayın N. Ergin Salâhi'nin kararında özetlendiği için burada tekrarlamayı gereksiz buluyorum.

Sanık verilen 6 ay hapi-s cezasına karşı önümüzdeki istinafı dosyalamış bulunmaktadır ve verilen cezanın fazla ağır olduğunu idddia etmektedir. İstinafın duruşmasında savunmasını şahsen yapan Sanık, suçları içki etkisi altında işlediğini, kötü niyeti olmadığını, sabıkası olmadığı-nı ve Kıbrıs'ta kimsesi bulun- madığını söyleyerek cezasının indirilmesini talep etmiştir.

Sanığın itham olunduğu suçlar o denli ağırdır ki ilk bakışta 6 ay hapis cezasının yeterli olmadığı akla gelmektedir. Bu suçların azami cezası 10 veya 7 yıl hapsi b-ulmaktadır. Ne var ki suçlara verilecek cezaların en ağır sınırını tesbit eden Ceza Yasamız en hafif sınırı tespit etmemiştir. Yani bu suçlara para cezası veya ihtar cezası vermek ve dolayısıyle sanığı hiç cezalandırmamak dahi mümkündür. Diğer bir deyişle -Ceza yasamız Mahkemelerimize ceza takdirinde çok geniş takdir hakkı tanımıştır. ceza Yasamız bu hakkı her suçun kendine özgü koşulları Mahkemelerimiz tarafından daha kolay değerlendirilebilsin ve her sanığa verilecek en doğru ceza daha isabetli bir şekilde- tesbit edilebilsin diye tanımıştır. Ceza tespitinde geniş takdir hakkı oaln Mahkemeler her suça o suçun ağırlığı ile orantılı bir ceza tespit etmek zorundadır. Suçun ağırlığı ise suçun işleniş şekli ile suça etki eden tüm faktörlerin dikkate alınması ile -belirlenebilir. Suöun işleniş şeklini incelerken veya suça etki eden faktörleri araştırırken kast (mens rea) unsurunun önemini gözden uzak tutmamak gerekir. Bazan ise bunun tüm tersi olur. Yani yüzeysel olarak çok ciddi görünen bir suçun kast unsuru göz ön-ünde buludurulduğu zaman ciddi bir suç olmadığı anlaşılır. Suç işleme kastı diğer bir ifadeyle Sanığın suç işlerken kafasından geçen düşünceler Sanığın suçu işlemeden önce yaptığı hazırlıktan anlaşılabileceği gibi suçu işledikten sonra yaptığı hareketler-den veya diğer olaylardan anlaşılabilir. Bu davada kast unsurunun hafif olduğunu ve suçun ilk bakışta göründüğü kadar ağır bir suç olmadığını göstren belirtiler bulunduğu görüşündeyim.

-a) Davada dikkati çeken en önemli özellik Sanığın hırsızlık yaptığı ve kasasını soyduğu işverenin yanında çalışmaya devam etmesidir. Gerçi Sanığın suçu işledikten sonra borcunu ödemek için aynı işyerinde çalıştırıldığı şeklinde bir açıklama vardır. Ancak S-anığın işvereninden ve iş arkadaşından çaldığı para toplam olarak 455.000.-TL idi. Sanığın üzerinde bulunup iade edilen miktar ise 287.000.-TL idi. Dolayısıyle Sanığın şikâyetçilere ödemesi gereken 168.000.-TL'yi geçmiyordu. Sanığın bu borcu bir iki ay içe-risinde öddeyebilesi gerekirken Sanık suçun işlenemsinden 10 ay sonra yani Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp hapse gönderildiği zamana kadar aynı işyerinde çalışmaya devam etmiştir. Muhtemelen hapisten çıktıktan sonra aynı işyerinde çalışacaktır. Bir işyer-inin geceleyin kasasını soyan kişiyi kolay kolay aynı işyerinde çalıştırmaması gerekir. Eğer çalıştırıyorsa bu durum Sanıktaki suç işleme kastının hafif olduğunu ve işverenin de suçu ciddiye almadığını gösterir.
-
b) Suçun işleniş şeklinde dikkati çeken diğer olay Sanığın çaldığı parayı önce şikâyetçilerden biri olan iş arkadaşından borç istemesi ve kendisine borç olarak vermeyince çalma yönüne gitmesidir. Hırsızlık suçu kötü niyetle işlenen bir suçtur ve bu suçu -işleyen kişi genellikle kendisini gizlemeye çalışır. Halbuki burada Sanık, parayı çalmadanönce şikâyetçilerden birinden borç olarak istemiş yani kendisini ortaya koymuştur. Bu durum da tipik bir hırsızlık suçu ile karşı kariıya olmadığımızı göstermektedir.-

c) Suç içki etkisi altında işlenmiştir. Sanık kız arkadaşı ile bir gazinoya gitti ve sarhoş oldu. Kendisine getirilen hesabı ödemeyince ve gazino sahibi paranın derhal ödenmesinde ısrar edince içkili bir kafa içindde sorununa çözüm bulmaya çalıştı. Önce- borç para bulmaya teşebbüs etti. İş arkadaşının kendisine borç vermeyi reddetmesi üzerine çalma yönüne gitti. Bu davada çaresizlik içinde olan Sanığın içki etkisiyle doğru düşünemediği için suç işlediği görünümü bulunmaktadır.

d) Sanığın suçun işlenmes-inden sonraki davranışları Sanığın niyetini ortaya çıkarma açısından önem arzedebilirdi. Bu suçtaki olaylar Sanığın ertesi gün ayılınca durumu gizlemiyeceği ve çaldığı parayı iade etme yönüne gideceği izlenimini vermektedir. Ne var ki Sanık ertesi gün daha- yataktan kalkıp kendisine gelmeden tutuklanmış ve böylece suç sonrası davranışları aydınlığa kavuşamamıştır.

Kanımca bu dava derinliğine incelendiği ve kast unsuruna gereken önem verildiği zaman ilk bakışta sanıldığı kadar ağır bir suçla karşı karşıya b-ulunmadığımız anlaşılır. Sanığın suç işleme kastı hem çok hafiftir hem de hırsızlık suçlarında görülen tipik suç işleme kastına benzememektedir. Bu nedenle sabıkası bulunmayan Sanığa kısa süreli bir hapislk cezası vermenin daha uygun olacağı görüşündeyim. -Yukarıdaki nedenlerle Sanığa verilmiş 6 ay hapis cezasının değiştirilmesine ve Sanığa 3 ay hapis cezası verilmesine taraftarım.

N. Ergin Salâhi: Sonuç olarak, istinaf oy çokluğu ile reddolunur.


(N. Ergin Salâhi) (Aziz Altay) - (Taner Erginel)
Yargıç Yargıç Yargıç

15 Mayıs 1990

-


-6-



-


Full & Egal Universal Law Academy