Yargıtay Ceza Dairesi Numara 5/1986 Dava No 13/1987 Karar Tarihi 20.11.1987
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 5/1986 Dava No 13/1987 Karar Tarihi 20.11.1987
Numara: 5/1986
Dava No: 13/1987
Taraflar: Abdullah Ayhan ile Başsavcılık arasında
Konu: Soygun –Cezaya karşı istinaf
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 20.11.1987

-D.13/87 Yargıtay/Ceza 5/86
(Lefkoşa Ağır Ceza 3463/85)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Sal(hi, Niyazi F. Korkut, Taner Erginel.

İstinaf eden: Abdullah Ayhan, L-efkoşa.
(Sanık)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Güner Göktuğ
Aleyhine- istinaf edilen namına: Altan Erdağ



Soygun - Sanığın Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 282 ve 283. maddelerine aykırı soygun suçu ile itham edilmesi - Sanığın sarhoşken geceleyin yolda giden bir başka sarhoşun boğazına sarılarak zorla para alması.

Cezaya ka-rşı istinaf - Soygun suçunda ceza takdiri - Suçun plânlı olarak işlenmemesi - Çalınan miktarın küçük olması - Hafifletici nedenleri dikkate alarak cezanın indirilmesi.



OLAY: Aslen Afyonlu olup Kıbrıs'a yerleşen ve inşaat işlerinde çalışan Sanık, bir ge-ce çok içki içti ve hava almak için dışarı çıktı, sokakta Şikâyetçi ile karşılaştı ve Şikâyetçinin iddiasına göre ona parayı ver diyerek bir tokat attı ve boğazına sarıldı. Müşteki önce karşılık vererek ona vurmaya çalıştı fakat vuramayınca cebindeki 19,00-0TL'yi ona verdi. Müştekinin aynı gece polise şikâyet etmesi üzerine Sanık yakalandı. Sanık polise verdiği gönüllü ifadede suçunu kabul etti. Ağır Ceza Mahkemesinde Sanık soygun suçu işlemekle itham edildi. Sanık suçu kabul etmedi ve ifadenin kendisinden z-orla alındığını, suçu kendisinin işlemediğini ve Müştekinin yanıldığını iddia etti. Duruşma sonunda Sanık kabahatli bulunarak 3 yıl hapse mahkûm edildi. Sanık cezanın aşikâr surette çok olduğunu öne sürerek istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme Sanığın suçu- içki etkisi altında işlediğini, bilinçli ve plânlı yapılmış bir eylem olmadığını belirtti. Olayın vukubuluş şeklini ve Sanığın lehine olan hafifletici sebepleri dikkate alan Yüksek Mahkeme, cezanın fahiş olduğu kanaatine vardı ve cezayı 2 yıl hapse indird-i.




H Ü K Ü M

N. Ergin Sal(hi: Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanan sanık Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 282 ve 283. maddelerine aykırı soygun suçu ile itham edilmişti. Sanık aleyhine getirilen davayı kabul etmemiş yapılan duruşma neticesinde su-çlu bulunmuş ve sanık leyhindeki tahfif edici sebepleri değerlen- diren muhterem Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi sanığın suçlu bulunduğu suçdan 3 yıl hapis cezasına mahk(m edilmesine karar vermiştir. İstinaf hem mahk(mi- yet hem de ceza aleyhine yapılmıştı. İs-tinafın duruşmasında mahk(miyet aley- hine yapılan istinaf geri çekilmiş ve sadece ceza aleyhine dosyalanan istinaf sebepleri üzerinde durulmuştur.

İstinaf ihbarnamesi iki sebep içermekle beraber bunlar birlikte ele alınmış ve özetle; İlk Mahkemenin sanı-k leyhine mevcut hafifletici sebepleri dikkate almadığı veya yeterince bunlara ağırlık vermediği ve davanın tüm olguları ışığında sanığa verilen 3 yıl hapis cezasının aşik(r surette fahiş olduğu ileri sürülmüştür.

Bu meselenin olguları özetle şöyledir:

-Sanık olay tarihinde 36 yaşında olup 1975 yılında Afyon'dan Kıbrıs'a gelip yerleşen ve inşaat işlerinde çalışarak hayatını kazanan bir yapıcı ustası idi. O tarihlerde sanık eşinden ayrılmış 1 çocuk sahibi bir kişi idi ve Lefkoşa'da kendisi gibi bek(rların- kaldığı Çanakkale sokak no:10'daki bir evde bek(r olarak kalmakta idi. Olayın vuku bulduğu 3.2.1985 tarihinde sanık akşam üzeri muhtelif yerlerde arkadaşları ile birlikte içki içip yemek yedikten sonra ayni evde kalan diğer bek(rların odasında bir süre va-kit geçirdikten sonra çok içki içtiği için biraz hava almak için gece dışarıya dolaşmaya çıkmıştır. Müşteki Erten Soygazi ise olay tarihinde 35 yaşlarında evli 3 çocuk sahibi bir aile reisi olup o da Lefkoşa'da 77 Reşadiye Sokağında ikamet etmekte idi. Mü-şteki asapları bozuk devamlı tedavi altında olan ve içki alışkanlığı bulunan bir kişidir. Şahadete göre mevzu bahis gecede muhtelif yerlerde bira, konyak ve çeşitli içkiler içtikten sonra geceleyin saaat 12 sularında evine gitmek üzere Çanakkale sokakda yü-rümekte olduğu bir esnada tanımadığı iki kişi yanına gelmiş, bir tanesi "parayı ver" şeklinde l(f sarf ettikten sonra yüzüne tokat vurmuş ve boğazına sarılmıştır. Müşteki döndüğü an sanığı görmüş ve o da ona vurmağa çalışmış, ancak vuramamış ve neticede ce-binde bulunan 19.000TL nakit parayı ona vermiştir. Bu olaydan sonra vaka mahalinden müştekiye saldıran kişiler süratle ayrılmışlardır. Ancak ayrılmazdan önce vaka anında sanık ile birlikte beraber olan diğer kişinin "Halil" diye hitap ettiğini duymuştur. M-üşteki ayni gece polise şik(yet etmiş polis de elde olan bilgileri değerlendirerek olayın vuku bulduğu yere yakın bek(r odaları olduğunu tesbit ederek bu bek(r odalarında "Halil" isimli birisini aramaya başlamıştır. Bu isimde birisi bulunmadığı tesbit edil-miş ancak polislerle birlikte kimlik tesbiti yapmak için bu eve gelmiş olan müşteki ayni gecenin ilerlemiş vaktinde sanığı görerek "işte budur" diye tanımıştır. Bunun üzerine tahkikat yoğunlaştırılmış. Sanık ilkin olayı tamamen ink(r ederek bunun bir iftir-a olduğunu iddia etmiş, ancak daha sonra polise verdiği gönüllü ifadede suçunu kabul etmiş ve pişman olduğunu beyan etmiştir. Sanığın evinde yapılan aramada 38,000TL'na baliğ olan para bulunmuş olmasına rağmen müştekiden alındığı iddia edilen 19.000 Türk L-irasının tam rakamını tutabilecek bir miktar bulunamamıştır. Bunun davanın duruşmasında da izahı yapılama- mıştır.

Sanık Muhterem Ağır Ceza Mahkemesi önünde suçunu kabul etmeyerek kendisinden alınan ifadenin zorla alındığını, ifadenin gönüllü olmadığını,- müştekinin yanıldığını iddia ederek suçsuz olduğunu ileri sürmüştür. Yapılan duruşma neticesinde yukarıda değinildiği gibi bu iddiaları kabul edilmemiş ve mevcut şahadet ışığında sanık suçlu bulunmuştur.

Müdafaa avukatı sanığa verilen cezanın aşik(r sur-ette fahiş olduğu yönündeki mevcut iddialarını desteklemek için özetle; İlk Mahkemenin sanığın sabıkasız olup arkadaşları arasında sevilen dürüst bir kişi olduğu hususlarına yeterince ağırlık vermediğini, sanığın bu suçu pl(nlı bir şekilde işlemediğini sad-ece rastlantı olarak dolaşırken müştekiyi sarhoş görüp, onun ile belirli bir süre konuştuktan sonra ondan para aldığını, İlk Mahkemenin ise suçun işleniş şeklini sanığın işsiz olup dürüst olarak para kazanmayı tercih edeceği yerde, soygun yaparak maaşetini- temin etmek yolunu seçtiği ve bu gibi suçları alışkanlık haline getirdiği yönünde değerlendirdiğini ve bu yanlış değerlendirme neticesinde sanığa hak etmediği ağır bir cezayı verme yönüne gittiğini ileri sürmüştür.

İddia makamı tarafından bulunan savcı -ise bu tür suçların yaygın olmamasına rağmen yayılma temayyülü gösterdiğini, Sanığın işlemiş olduğu suçun son derece vahim olup müebbet hapis cezasını müstelzim olduğunu, bu gibi ağır ve toplumu tedirgin eden suçlara ceza verilirken kamu menfaati ve yararı-nın dikkate alınarak caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ve sanığa verilen 3 sene hapis cezasının aşik(r surette fahiş olmadığını ileri sürmüştür.

Sanığın işlemiş olduğu suçun nevi itibarı ile son derece vahim bir suç olduğunu ve bu gibi- suçlarda kamu menfaati göz önünde bulundurularak ağır cezalar verilmesi gerektiğini doğru bir ilke olarak kabul etmekteyiz. Ancak ceza takdir edilirken suçun işleniş şekli ve genel mahiyeti dikkate alınarak iyi bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmekt-edir. Önümüzdeki meselenin olgularına göz attığımızda sanığın işlemiş olduğu suç, unsurları itibarı ile Fasıl 154 Ceza Yasasının 282'nci maddesi altında bir soygun suçu olduğu açıktır. Ancak bu suç pl(nlı olarak işlenmediği gibi kullanılan şiddet son derec-e hafiftir. Soygun neticesi çalınan para ise 19.000TL gibi küçük bir rakamdır. Bunlar yanında esas itibarı ile dikkate alınması gereken husus suçun işleniş şekli ve çevre olgularıdır. Şahadetten öyle anlaşılıyor ki sanık temiz geçmişe sahip, arkadaşları ar-asında sevilen dürüst bir kişidir. Bu suçu içkili olduğu bir zamanda vehametini idrak edemeden sokakta rastladığı sarhoş bir kişiden, onun sarhoşluğundan faydalanıp bu eyleme tevessül ettiği anlaşılmaktadır. Diğer bir değerlendirme ile sanık müştekinin sar-hoşluğundan faydalanarak kendi içkili durumunun tesiri ile de işlemiş olduğu suçun tüm vehametini idrak edemeden bu suçu işlemiş olduğu görülmektedir. Konuya bu açıdan baktığımızda sanığın işlemiş olduğu suçun unsurları bir soygun suçunun unsurlarını taşım-akla beraber tam anlamı ile bilinçli ve pl(nlı yapılmış bir eylem değildir. İlk Mahkeme ise kararında "sanık bu genç yaşında yapıcılık mesleğini icra ederek alın teri ile para kazanacağı yerde, kolay yoldan yaşamak sevdasına kapılmıştır. Başkalarının alın -teri ile kazandıklarına göz dikmiştir" şeklinde durumu değerlendirerek, bu eylemi pl(nlı ve sırf geçincesini temin etmek için yaptığı yönünde yanlış olarak değerlendirdiği ve ona l(yık olduğu cezadan daha ağır bir ceza verdiği kanaatindeyiz.

Yukardaki ha-talı değerlendirmeye il(veten sanığın leyhindeki hafifletici sebepleri, olayın vuku buluş şekli ve tüm olguları dikkate aldığımızda sanığa verilen 3 yıl hapis cezasının müdahalemizi gerektirecek derecede fahiş olduğu kanaatindeyiz. Bu tür suçlarda amme men-faatinin ağır bastığı ve caydırıcı cezalar verilmesi gerektiği ilkesini de göz önünde tutarak sanığa bu olgular çerçevesinde verilecek en makul cezanın 2 yıl hapis cezası olduğu kararına varırız.

Netice olarak istinaf kabul edilir ve sanık mahk(miyet tar-ihinden başlamak üzere 2 yıl hapis cezasına çarptırılmasına oybirliği ile karar verilir.


(N. Ergin Sal(hi) (Niyazi F. Korkut) (Taner Erginel)
Yargıç Yargıç - Yargıç

20 Kasım 1987
saat:15.00


1


388






Full & Egal Universal Law Academy