Yargıtay Ceza Dairesi Numara 51/1980 Dava No 39/1980 Karar Tarihi 17.12.1980
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 51/1980 Dava No 39/1980 Karar Tarihi 17.12.1980
Numara: 51/1980
Dava No: 39/1980
Taraflar: Raif Veli Keskiner ile Başsavcılık arasında
Konu: Dükkan açma -Hırsızlık -Sabıka - Ceza aleyhine istinaf -Sosyal tahkikat raporunun önemi.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 17.12.1980

-D.39/80

Yargıtay/Ceza 51/80
(Dava No. 2301/80;Lefkoşa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut.

İstinaf eden: R-aif Veli Keskiner.

- ile -

Aleyhine istinaf edilen: KTFD Başsavcılığı.

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Rifat Reis.
Aleyhine istinaf edilen namına: Osman Talât Enginsoy.


Dükkan açma.

Hırsızlık -- Dükkan açıp eşya çalma - Fasıl 154 Ceza Yasasının 291 ve 294(a) maddelerine aykırı dükkan açıp eşya çalma.

Sabıka - Sanığın 15 tane benzeri sabıkası olması - Mahkemelerin Sanığa muhtelif defalar nezaret, kefalet ve hapis cezaları vermesi.

Ceza aleyhine -istinaf - Dükkan açma ve hırsızlık suçlarında ceza takdiri - Sanık aleyhine, benzer 3 davanın daha bulunması - Sanığın benzer 15 sabıkası bulunması - Mahkemelerin geçmişte Sanığa nezaret, kefalet, sınama ve kısa süreli hapis cezaları vermiş olması - Sanığı-n çalma hastası (kleptoman) olması - İlk Mahkemenin Sanığa 3 yıl hapis cezası vermesi.

Sosyal tahkikat raporunun önemi.

OLAY: Sanık geceleyin Durak Aile Gazinosunu açıp oradan eşya ve nakit para çaldı. Sanık dükkan açma ve hırsızlık suçlarıyla itham edil-di. Sanık suçlarını kabul etti ve aleyhinde bulunan benzer 3 davanın ceza verilirken dikkate alınmasını istedi.
-
-Ilk Mahkeme Sanığa ceza verirken Sanığın sabıkalarını, sosyal tahkikat memurunun raporunu, Sanık aleyhine neticelenmemiş benzer 3 davayı ve meselenin tüm ahval ve şeraitini gözönünde bulundurdu ve Sanığa 3 yıl hapis cezası verdi.

Sanık ceza aleyhine istin-af etti.

-SONUÇ: Yüksek Mahkeme, çoğunluk kararında Ilk Mahkemenin cezayı tespit ederken nazarı itibara alması gereken tüm hususları gözönünde bulundurduğunu ve Sosyal Hizmetler Servisinin raporunu dikkate alarak cezayı tespit ettiğini belirtti. Çoğunluk kararı Sanı-ğın 15 sabıkası ve suçların mahiyeti gözönünde bulundurulduğunda Sanığa verilen 3 yıl hapis cezasının fahiş olmadığı kanaatine vardı. "
-
Azınlık kararı ise Sanık hakkında hazırlanan sosyal tahkikat raporunun tıbbi bulgulardan uzak olduğu bu nedenle Sanık hakkında bir psikiyatristten rapor alınması ve o rapor ışığında ceza verilmesi gerektiği görüşünü savundu.

--------------

H Ü K Ü M

Şa-kir Sıdkı Ilkay: Müstenif, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin, dükkan açma ve hırsızlık suçlarından, kendisine, beraber çekilmek üzere, kestiği hapis cezalarından istinaf etmiştir.

Müstenif 23 yaşında ve işsiz olup akşamları köyü Akıncılar'da meyhane işletmek-te olan babasına yardım etmektedir.

Müstenif sanık, 20.5.1980 tarihinde geceleyin, Lefkoşa-Mağusa anayolu üzerinde Durak Aile Gazinosu diye bilinen dükkanı açıp girdi ve oradan TL2562.- değerinde eşya ve TL232.50 değerinde nakit para çaldı. Sanık gazinoya- arka kapıyı bir anahtarla açarak girdikten sonra mutfakta bira içti ve akabinde de dışarıda bulup içeriye getirdiği bir kürekle ambar kapısını açtı ve sözü edilen eşya ve paraları çaldı. Bu eşyalar daha sonra bulunmuştur.

Sanık, Mahkeme huzurunda, itham -olduğu suçları kabul etti ve aleyhine bulunan benzeri diğer 3 davanın da, kendisine ceza kesilirken, nazarı itibara alınmasını istedi.

Mahkeme sanığa ceza keserken bunları da nazarı itibara aldı. Mahkemenin, ceza keserken, nazarı itibara aldığı bu davalar-da da sanık muhtelif tarihlerde dükkan ve ev açma ve hırsızlık suçlarından itham edilmekte idi. Sanığın çaldığı ve bu davalardaki suçlara konu teşkil eden eşyaların bir kısmı bulunamamıştır.

Müstenif sanığın 15 tane benzeri sabıkası vardır. Mahkemeler, bu- sabıkaları ile ilgili olarak, muhtelif defalar, sanığa nezaret, kefalet gibi cezalar ve 3 defa da 4 ayı geçmeyen hafif hapis cezaları verdi.

Bidayet Mahkemesi, önündeki olgular ışığında, sanığı, beraber çekilmek üzere, 1. davadan 3 yıl ve 2. davadan da 1- yıl hapse göndermeyi uygun gördü. Bidayet Mahkemesi sanığa kesilecek cezayı takdir ederken hükmünde şöyle demiştir:

"Sanığın mahkûm edildiği 1. dava 7 yıl hapislik cezasını müstelzim bir suçtur. Kanun vazıının bu tür suçlara koyduğu azami ceza haddinden- de görülebileceği gibi bu tür suçlar ciddi suçlardır. Bu Ağır Cezada mevcut 14 davadan 6'sının bu tür suçlardan oluşu da bu tür suçların bölgemizde yayılma temayülünde olduğunun delilidir. Bu itibarla amme menfaatı icabı bu tür suçları işleyenlerin ağır b-ir şekilde cezalandırılmaları gerekmektedir.

IM tarafından belirtilen ve sanığın da kabul ettiği 15 adet benzeri sabıkası vardır. Mahkemeler sanığın ıslahı için kısa hapis cezası dahil, nezaret, kefalet, sınama gibi türlü cezaları denemiş ancak, sanık ken-disine Mahkemece verilen bu fırsatları değerlendirmemiş ve suç işlemeğe devam etmiştir.

Yukarıda söylenenleri, olayın cereyan tarzını, Emare 18 Sosyal Tahkikat Raporunu, açık bulunan ve sanığın kabul ettiği 2300/80, 2299/80 ve 2653/80 sayılı davaları; san-ık avukatının belirttiklerini ve meselenin tüm ahval ve şeraitini nazarı itibara alarak sanığın mahkûm edildiği 1. davadan 3 yıl (üç yıl) 2. davadan 1 yıl (bir yıl) hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezaların bugünden başlayıp birlikte çekilmelerine, bu-lunan emarelerin kanuni sahiplerine iade edilmesine oybirliği ile karar verilmiştir."

Müstenif sanık, kendisini hapse göndermekle Bidayet Mahkemesinin takdirini yanlış kullandığını ve kesilen cezaların da alenen fahiş olduğunu ileri sürerek istinaf etmişt-ir.

Müstenifin avukatı, istinafın duruşmasında, özellikle Sosyal Hizmetler memurunun raporu üzerinde durdu ve raporda sanığın çalma hastası (kleptoman) bir kişi olarak tarif edildiğini fakat Bidayet Mahkemesinin sanığın böyle bir hastalıktan mustarip oldu-ğu hususunu gerektiği şekilde nazarı itibara alıp değerlendirmediğini iddia etti. Halbuki Mahkemenin hükmünden yukarıda yapılan iktibastan görüleceği gibi Ağır Ceza Mahkemesi sözü edilen sosyal tahkikat raporunu nazarı itibara almıştır. Esasen sözü edilen -raporun tetkikinden görülecektir ki ilgili memur sanığı kleptoman olarak tanımlarken bu tanımını herhangi bir tıbbi görüş alarak yapmış değildir. Memur bu tanımını sanığın sabıkalarını göz önünde bulundurarak yapmış olmalıdır. Nitekim raporunun başka bir y-erinde sanığı '24 yaşında iyi ve kötüyü seçebilecek yaş ve kapasitede' biri olarak tanımlamıştır.

Görülebileceği gibi Bidayet Mahkemesi cezayı takdir ederken nazarı itibara alması gereken tüm hususları göz önünde bulundurmuştur. Müstenif sanığın işlediği -suçların mahiyeti ve miktarı ve 15 tane de benzeri sabıkası bulunduğu gözönünde bulundurulduğunda Ağır Ceza Mahkemesinin kendisini hapse göndermekle hata etmediği ve kesilen
3 ve 1 yıllık cezalarının da fazla olmadığı kanısındayım.

Sonuç olarak istinafın -reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Salih S. Dayıoğlu: Istinaf eden 20.5.1980 tarihinde Lefkoşa-Mağusa ana yolu üzerinde Durak Aile Gazinosunu kırıp girdiğinden ve aynı tarih ve mahalde sözü edilen gazinodan 2562TL kıymetinde eşya ve 232.50TL nakit paray-ı sirkat ettiğinden Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ve kendi ikrarı ile sözü edilen suçları işlediği için mahkûm edildi.

Istinaf eden aleyhine getirilen fakat henüz neticelendirilmemiş olan ve askıda bulunan 3 adet benzeri suçları da nazarı itibara- alındıktan sonra Ağır Ceza Mahkemesi onu her ikisi de beraber çekilmek üzere l.davadan 3 yıl, 2. davadan 1 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ceza tayininde Mahkemeye yardımcı olmak bakımından istinaf edenin yaşı dikkate alınarak Sosyal Hizmetler Servislerince- hazırlanan sosyal tahkikat raporunda istinaf edenin küçük yaştan beri bu gibi olaylara methalder oluşu onun çalma hastalığı (kleptomania)dan mustarip olduğu kanısı ileri sürüldü.

Gerçekten istinaf edenin 1969 yılından beri, yani 14 yaşından beri hırs-ızlık suçlarından 15 sabıkası vardır. Bunlardan 3 tanesine, 4 ay, 6 ay ve son 21.9.1979 tarihinde de 3 ay hapis cezası verilmişti. Yukarıdaki cezalardan başka muhtelif tarihlerde istinaf eden sınamaya verilmişti. Bütün bunlara rağmen istinaf eden yeniden h-ırsızlık ve benzeri suçları işlemeye devam etmiştir. Sınama sonunda ilgili dairenin tavsiye veya direktiflerine istinaf edenin uyup uymadığı hususunda onun hakkında hazırlanan raporda herhangi birşey yoktur. Raporu hazırlayan Sosyal Hizmetler Memurunun ist-inaf edenin bir çalma hastası olduğu sonucuna varmasındaki etkenler nelerdir, bunu bilmiyorum, ancak istinaf edenin hakikaten bir çalma hastası olması halinde, ona verilecek cezanın türü veya hapis cezası ise, süresi, kanımca önemlidir.

Hırsızlığı bir geç-im kaynağı olarak gören ve buna tevessül eden ile hırsızlık yapmaktan kendini alıkoyamayan bir ruh hastasına verilecek uygun cezayı saptarken mahkemelerin yaklaşımı herhalde aynı olamaz ve olmamalıdır.

Yüksek Mahkemenin, Yargıtay olarak, birçok kararların-da değindiği gibi suçluya ceza verilirken yegane gaye ondan öç almak değildir. Ana gayelerden biri onu topluma kazandırmaktır. Suçlular hakkında sosyal rapor hazırlamakla görevli ve bu sahada ihtisaslaşmış bir dairenin memuru bir suçluyu çalma hastası olar-ak gördükten sonra ona sıhhatli bir ceza tayini için suçlu hakkında izhar edilen kanaatın tıbbi olanaklar içinde araştırılması gerekir, aksi takdirde bu gibi bir ruh hastasına, hastalığına bakılmaksızın, verilecek ceza, onu tekrar topluma kazandırmak gaye-sinden uzaklaştırmış olur.

Istinaf eden hakkında hazırlanan sosyal tahkikat raporu Ağır Ceza Mahkemesi önünde olduğuna göre Mahkemenin bilgisi dahilinde idi. Kanımca böyle bir bilgiye sahip olduktan sonra Mahkeme istinaf eden hakkında bir psikiyatristten -rapor almalı ve o rapor ışığında uygun cezayı saptama yönüne gitmeli idi.

Kanımca bu meselede takip edilmesi gerekli en uygun yol istinafın duruşmasının 15 gün erteleyip bir hükümet psikiyatristinden istinaf eden hakkında tıbbi rapor almak ve onun ışığınd-a istinafı neticelendirmek olacaktır.

Niyazi F. Korkut: Davada belirtilen olgulara göre istinaf edenin sabıkalarının büyük bir kısmı yaşı küçük iken işlediği suçlarla ilgilidir. Yaşı nedeni ile halen genç mücrim oluşu da dikkate alındığında ilk izlenimim -kendisine verilen cezanın fazla olduğu doğrultusunda idi. Bu nedenlerle davayı dinleyen yargıç ben olsaydım daha az ceza vermeye yönelik olmama rağmen verilen cezanın müdahalemizi gerektirecek derecede fazla olmadığı kanısında olduğum için Sayın Yargıç Şak-ir Sıdkı Ilkay'ın cezanın fazla olmadığına ve istinafın reddedilmesi gerektiğine ilişkin görüşüne katılmayı uygun gördüm. Sanığın kleptoman olduğuna ilişkin olgu bir görüş olup herhangi bir doktor raporu ile belgelenmediğine göre de kanımca üzerinde durula-cak önemli bir husus değildir.

Şakir Sıdkı Ilkay: Sonuç olarak istinaf, oy çokluğu ile, reddolunur. Müstenife kesilen cezalar mahkûmiyet tarihinden itibaren başlayacaktır.


(Şakir Sıdkı Ilkay) (Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut)
Yarg-ıç Yargıç Yargıç


17 Aralık 1980

















Full & Egal Universal Law Academy