Yargıtay Ceza Dairesi Numara 49,50/1993 Dava No 6/1994 Karar Tarihi 17.06.1994
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 49,50/1993 Dava No 6/1994 Karar Tarihi 17.06.1994
Numara: 49,50/1993
Dava No: 6/1994
Taraflar: Mehmet Çetinkaya ile Başsavcılık arasında
Konu: Namus ve ahlaka karşı saldırıda bulunma
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 17.06.1994

-D.6/94 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 49/93 ve 50/93

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Taner Erginel, Metin A. Hakkı


Yargıtay/Ceza 49/93
(Dava No.945/93;M-ağusa)

İstinaf eden: Mehmet Çetinkaya, Pamuklu.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Hasan Murat.
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı- Ali F. Yeşilada.



Yargıtay/Ceza 50/93
(Dava No.945/93;Mağusa)

İstinaf eden: KKTC Başsavcılığı.
ile
Aleyhine istinaf edilen: Mehmet Çetinkaya, Pamuklu.
A r a s ı n d a.

İstinaf ede-n namına: Savcı Ali F. Yeşilada.
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Hasan Murat.




H Ü K Ü M

N. Ergin Salâhi: İşbu istinaf Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde 945/93 sayılı ceza davası ile mahkûm edilen müstenif tarafından mahkûmiyet aleyhine yapılmıştır.-

Sanık İlk Mahkeme önünde aşağıda görülen 5 suçla itham edilmişti.

Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde 945/93 sayılı ceza davası ile yargılanan sanık olay tarihinde 30 yaşalrında bir polis memuru olup Gazi Mağusa''a bağlı polis teşkilâtında görevli idi. Sanı-k bu davada 5 suçla itham edilmişti:

1. davada 17.2.1993 tarihinde Gazi mağusa'da, palm beach Otelinin güneyindeki sahilde belediyeye ait büfe yanında Geçitkale'de sakin olup Mağusa Türk Maarif Kolejinde öğrenci olan 15 yaşalrındaki müşteki XXX'in rızası -olamdan onun üzerine sarılıp ellerini arkasından dolamak sureti ile kalçalarını okşamak ve giymekte olduğu bluz ve atletin içerisine ellerini sokarak sol göğsünü sıkmak sureti ile Fasıl 154 Ceza Yasasının 151 ve 22/89 sayılı Yasa ile tadil edilen 35. madde-sine aykırı kadınlara karşı namuns ve ahlaka aykırı saldırıda bulunmak;

2. davada ise sanık aynı tarih ve mahalde söz konusu fiili gerçekleştirirken müştekinin göğüslerini ona göstermeyi ve daha sonra buluşma teklifini reddettiği gerekçesi ile "şimdi müd-üre gidiyorum. Yılmaz Bey benim akrabamdır. Hemen rapor yazar ve seni de okuldan attırır. Bana geleceğine dair söz ver. Gelmezsen doğru müdüre gideceğim." sözlerini sarfetmek sureti ile onu Fasıl 154 Ceza Yasasının 91(c) maddesine aykırı tehdit etmek;

3.- davada sanık 1. davada belirtilen aynı tarih ve yerde kanuna aykırı müşteki XXX'nın üzerine elleri ile sarılmak, kalçalarını okşamak ve sol göğsünü sıkmak sureti ile Fasıl 154 Ceza Yasasının 22/89 sayılı Yasa ile tadil edilen 242. maddesine aykırı darp et-mek;

4. davada ise yine 1. davada belirtilen aynı atrih ve yerde müşteki XXX'e "Sen orospu musun? Utanmıyor musun?" sözlerini sarfetmek sureti ile Fasıl 154 Ceza Yasasının 64/89 sayılı Yasa ile atdil edilen 8(d) maddesine aykırı uygunsuz harekette bulunm-ak; ve

5. davada ise 1. davada belirtilen aynı tarih ve yerde Yeni Boğaziçi Köyünde sakin Özgür Öztem'ı yüzüne bir tokat vurmak sureti ile Fasıl 154 Ceza Yasasının 22/89 sayılı Yasa ile tadil edilen 242. maddesine aykırı darp etmek,

suçları ile itham ed-ilmiştir.

Sanık 22.2.1993 tarihinde İlk Mahkeme önündeki duruşmada, aleyhine getirilen yukarıdaki ithamları kabul etmemiş ve davanın duruşmasına başlamıştır. İddia Makamı davasını ispat için müşteki olan XXX ile yine müşteki durumunda olan Özgür Öztem da-hil 9 tanık çağırmıştır.

İddia Makamı davasını kapatıktan sonra sanık ise, lehine şahadet çağırmamış, ancak olayı kendi yönü ile anlatmak için şahadet vermiştir.

Neticede davayı dinleyen İlk Mahkeme 24.5.1993 tarihinde kararını vererek sanığı itham edi-ldiği 1., 2., 3. ve 5. davalardan suçlu bularak mahkûm etmiştir. 4. davadan ise sanığın bu ithamda belirtilen sözleri sarfetmiş olmasına rağmen olayın cereyane ttiği yeri ve etrafta sulh ve sükunu bızacak birilerinin bulunup bulunmadığının lâykıkı ile ispa-t edilmediği gerekçesi ile sdanığın bu davadan beraatine karar vermiştir.

İlk Mahkeme sanığın lehine olan hususları ve hafifletici seebpelri dikkate aldıktan sonra 1. davadan 3 ay, 2. davadan 3 ay hapse mahkûm edilemsine, 3. dava ise 2. davanın alternati-fi olduğu kararına varılarak bu davadan ceza verilmeyerek sadece mahkûmiyet kaydedilmesine, 4. davadan beraat ettirilmesine, 5. davadam ise 1 ay hapse mahkûm edilmesine, hapislik cezalarının birlikte çekilmesine karar vermiştir.

İstinaf, sanığın suçlu bu-lunup mahkûm edildiği 1., 2 ve 5. davalar aleyhine yapılmıştır.

İstinaf ihbarnamesi 17 sebep içermekle beraber istinafınd uruşmasında müstenif avukatı bus ebepelrin bazılarını birlikte ele almıştır. Müstenif avukatınca üzerinde durulan istinaf sebepleri -aşağıda özetlenen 5 başlık altında toplanabilir:

İlk Mahkeme İddia Makamı Tanığı müşteki XXX ile İddia Makamı Tanıkları Özgür Öztem, Zeki Çavuş ve Hüseyin Becer'in birbiri ile çelişkili ve tenakkuzlarala dolu olan şahadetlerine inanmakla hata etmiştir.

-İlk Mahkemenin özetlenen 1. istinaf sebebinde değinilen şahitlerin şahadetlerine ve özellikle XXX'in sanığın onun göğüslerini sıktığı ve edebe aykırı fiil işlediği yönündeki şahadetine ilişkin bulguları hatalıdır.

İlk Mahkeme müştekinin arkadaşları olan T-anık Zeki ve Özgür'e olaydan sonra söylediklerini ilk şikâyet olarak kabul etmekle hata etmiştir. Çünkü müşteki bu şahıslara direk olarak şikâyette bulunammış, aradan geçen zaman zarfında okulda onların sorusu üzerine belirli bir şikâyet yapmıştır ki bunun- ilk şikâyet olarak tanımlanamayacağı gibi geçerli şahadet olarak da kabul edilmemesi gerekirdi.

İlk Mahkeme İddia Makamı Tanığı Hamdi Kaya'nın olayla ilgili olmayan sanık hakkında söyleidklerini şahadet olarak dikkate almakla hata etmiştir.

İlk Mahkeme -sunulan şahadet, emareler ve davanın tüm ahval ve şeraiti dikkate alındığında sanığı suçlu bularak 1., 2. ve 5. davalardan mahkûm etmekle hata etmiştir.

Yukarıda özetlenen istinaf sebeplerini ele almadan önce istinaf maksatları bakımından ihtilâfsız olgul-ara özetle değinmeyi uygun bulduk. 17.2.1993 tarihinde Gazi Mağusa Türk Maarif Kolejinde öğrenci olan müşteki XXX aynı okuldaki Güler, Zeki Çavuş ve Fezile isimli 3 arkadaşı ile birlikte Palm Beach Otelin sahilinde oturup konuşurlarken aralarında Özgür Özt-em isimli arkadaşları da katıldı. Özgür'ün gelmesi ile birlikte Fezile isimli kız arkadaşları oradan ayrıldı. Fezile ayrıldıktan sonra sahilde kalan XXX arkadaşları Özgür, Zeki ve Güler'le birlikte bir müddet aralarında konuştuktan sonra üşüdükleri gerekçe-si ile sahilde kapalı bölgede çok yakın olan belediye büfesinin yanına gitiler. 4 arkadaş ilkin büfenin güney kısmında durduktan sonra Özgür ve XXX bulundukalrı yerden ayrılarak büf ile telelr arasındaki yan kısma geçtiler. Kapalı telli bölgeye oldukça yak-ın olan bu yerin telelrden öteye kapalı kısmında sanık nöbet bekliyeordu. Özgür ile yça'nın ya tarafa, yani büfe ile teller arasıdna kalan kısma geçmeleri üzerine kapalı bölgede içerisinde beklemekte olan sanık bir müddet sonra variller üzerinden atlayarak- ortadakilere hitaben "Kaçmayın, vururum" diye bağırmış, ancak bu sırada Güler ile Zeki ortadan uzaklaşmayı başarmışlardır. XXX iel Özgür daha önce izah edilen bulundukları yerden kaçmamışlar ve sanık yanlarına gelmiştir. BU hususlar istinaf maksatları ba-kımından ihtilâfsız sayılabilir.

Şimdi de İddia Makamınca sunulan şahadette ve sanığın Mahkemede yeminsiz verdiği izahata değinmeyi yerinde görüyoruz.

Müşteki XXX ve Özgür Öztem'in şahadetine göre yanlarına gelen sanık ilk önce Özgür'e onun kaçmasına f-ırsat vermeden bir tokat vurarak Özgür'ün oradan uzaklaşmasını sağlamıştır. XXX ile birlike kalan sanık XXX'ya "Sen orospu musun? Utanmıyor musun?" şeklinde hitap ettikten sonra Özgür'ün yaptıkalrını XXX'ya göstermek istercesine XXX'nın üzerine sarılarak ö-nden ve arkadan kalçalarını tutup okşamaya başlamış ve sonra da XXX'ya hitaben "sana bir teklifim vardır." dediktens onra XXX'dan göğüslerini göstermesini istemiştir. XXX'nın karşı çıkması üzerine sanık "Seni müdüre söyleyip okuldan attırcağım.." diyerek X-XX'yı tehdit etmesi üzerine XXX üzerine giydiği kıyafetlerini kaldırıp göğüslerini sanığa göstermiş, sanık bunun üzerine XXX'in sol göğsünü elelri ile tutmuştur. Daha sonra yanalrına Zeki çavuş gelmiş, ancak sanık onu da olay yerinden uzaklaştırmıştır. Ola-y yerinden uzaklaştırılan Zeki Çavuş şahadetinde sahilden tamamen ayrılmayarak uzaktan onları gözetleyebileceği kadarı ile gzöetlemeye devam ettiği yönünde şahadet vermiştir.

İddia Makamının çok özetle ortaya koyduğu olayla ilgili bu olgular hakkında san-ık bulunduğu yerden bir beyan yaparak özetle; 17.2.1993 taihinde görevli bulunduğu esnada Maraş kapalı bölgesi sınır telelri ile belediye büfesi arasında sonradan isimlerinin XXX ile Özgür Öztem olduğunu öğrendiği kişileri sevişir bir durumda gördüğünü, kı-zdığını ve onları ailelerine ve okul müdürüne bildireceğini söylediğini ve yanlarına giderek nasihatta bulunmak istediğini iddia etmekte ve müşteki XXX'in kalçaları ilr göğsünü sıkmak sureti ile onu darp edip ahlâka aykırı bir fiil işlemediğini iddia etmek-tedir.

İstinafın duruşmasında müstenif avukatı müşteki XXX'in olayla ilgiki şahadeti üzerinde uzun boylu durmuş ve tanık Zeki Çavuş'un ne vakit olay yerine tekrar geldiği, ne zaman ayrıldığı ve uzaklaştıktan sonra olayı görüp göremeyeceği hususundaki şah-adetini eleştirmeye çalışmıştır. Tanık Özgür Öztem'in sanık tarafından darp edilmediğini iddia ederek notlardaki kendi iddiasına göre tenakuz olduğunu ileri sürdüğü hususlara değinmiştir. Yine müstenif avukatı bu şahitlerin şahadetine inanılsa bile XXX'in -vermiş olduğu şaahdetin teyit edilmediğini ve teyit edilmemiş şahadetle sanığın suçlu bulunmasının salim olamdığına değinmiştir. Müstenif avukatı, ayrıca, okula Özgür Öztem'' müşteki XXX''n direkt olarak bir şikâyette bulunmadığını, Özgür Öztem'in sorular-ı üzerine olayı ona anlattığını ve bunun da bir ilk şikâyet olarak kabul edilemeyeceğini, XXX'nın Özgür'e şikâyet mahiyetinde söyledikelrinin bu iddialar ışığında ilk şikâyet olamayacağı gibi geçerli şahadet olamayacağına da iddia ederek İlk Mahkeemnin bu -hususa ilk şikâyet olarak kıymet vererek kaale alamsının yanlış olduğunu ileri sürmüştür.

Yine müstenif avukatı, Hamdi Kaya'nın muhtelid tarihlerde sanıkla arasında geçen konuşmaların olayla ilgisi olmamasına rağmen İlk Mahkemenin bunları olaya bağlı gör-erek değer vermesinin de hatalı olduğunu ileri sürmüş ve netciede sanığın verdiği izahatın kabul dilerek suçlu bulunmaması gerektiğini savunmuştur.

İddia Makamı tarafından bulunan Savcı ise, özetşe; gerek müşteki XXX ve gerekse diğer İddia Makamı Tanıkla-rının şahadetlerinin sarsılamdığını, şahadetleri arasında tenakuz bulunmadığını, anlatım farkının doğal olabileceğini ve İlk Mahkemenin bu şahitlerin şahadetine inanmakla hata etmediğini ileri sürmüştür. İddia Makamı tarafından bulunan savcı, ayrıca, XXX'n-ın başkalarına değil de en yakın arkadaşı olan Özgür Öztem'e bu şikâyeti yapmış olamsının doğal odluğunu ve ilk fırsatta şikâyeti yapabileceği kişiye yaptığını, yapılan şikâyetin bu bakımdan ilk şikâyet oalrak değerlendirilmesinin de yanlış olmadığını iler-i sürmüştür. İddiasına göre her halükarda bu bir ilk şikâyet oalrak nazarı itibare alınmasa dahi müşteki XXX ile diğer tanıkların şahadeti sarsılmadığından bu ilk şikâyet dışında Mahkemenin sanığı suçlu bulmasına yeterli şahadetin mevcut olduğuna değinmişt-ir. Hamdi Kaya'nın şahadetine gelince, savcının iddiasına göre bu şahidin söylediklerinin Mahkeme önündeki olaya bağlantısı tam anlamı ile kurulmamış olmasına rağmen sanığın karakterini ve bu gibi eylemlere meyyal olduğunu gösterir mahiyette olduğundan san-ığın iddialarına ne derece itibar edilip edilmeemsi gerektiği tezekkür edildirken kredibilite yönünden nazarı itibare alındığını ileri sürmüştür.

İlkin şahadetle ilgili olan 1. ve 2. istinaf sebeplerini ele almayı uygun bulduk. Müstenif avukatı müşteki X-XX'in şahadeti ile İddia Makamı tanıkları Özgür Öztem, Zeki çavuş ve Hüseyin Becer'in şahadetlerininin birbiri ile çelişkili olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca sanığın XXX'e yukarıda izah edilen eylemi yapmadığını, onun göğüs ve kalçalarını sıkmadığını, edeb-e mugayir hareketlerde bulunmadığını, XXX'e sadece nasihat etmek istediğini ileri sürerek ithamlarda yer alan eylemlerin ispatlanmadığına değinmiştir.

İlk Mahkeme kararına bakıldığında, İlk Mahkemenin öüşteki XXX'in şahadetini esaslıca incelediği, XXX'nı-n şahadetinde söylediklerinin doğru olup olmadığını teste tabi tuttuğu, sanığın İddia Makamınca ileri sürülen eylemi yapabilmesi için fırsatı bulunup bulunmadığını ve XXX'nın söylediklerinin diğer şahitlerce de belirli ölçüde teit edilip edilmediğinin uzun- boylu incelendiği görülmektedir. Ayrıca İlk Mahkeme müşteki ile sözü edilen tanıkalrın şahadetleri arasında da bazı farkalr bulunduğunu, ancak bunun anlatım farkından kaynaklandığını, 3'ünün şahadetinin de sarsılmadığı bulgusuna varmıştır. İlk Mahkeme kar-arının 10. sayfasında Mavi 145'de şu görüşe yer verilmektedir:

"XXX sanığın atladıktan sonra hemen yanalrına geldiğini ve 'ne yapıyorsunuz?' diyerek Özgür Öztem'in yüzüne tokadı vurduğunu ve daha sonra sorulan bazı sorular neticesinde Özgür'ü oradan uzakl-aştır-dığını söylemiştir. Özgür Öztem de şahadetinde bu iddiayı teyit eder nitelikte şahadet vermiştir. İki şahadet arasında olayın bu şekli ile ilgili en küçük bir tenakuz yoktur. İddia Makamının tüm tanıklarının şahadeti de Özgür'ün büfenin yanından ayrı-ldıktan sonra bir müddet XXX ile Sanığın orada kaldıkları yönündedir."

İlk Mahkeme daha sonra XXX'nın şahadetini, sanığın söyleidklerini ve diğer şahitlerin şahadetlerini gayet titizlikle inceleyerek itham konusu eylemler hangi safhada vukubulduğunu da i-ncelemiş ve Zeki'nin tekrar olay yerine gidip oradan tekrar uzaklaştırılmasından sonra vukubulduğu kararına varmıştır. İlk Mahkeme bu şahitlerin şahadetleri hakkında 13. sayfada şunları söylemektedir:

"Buraya kadar müşteki XXX'nın iddialarını tüm şahadet -çerçevesinde teker teker ele alıp incelemeye çalıştım. Görülebileceği gibi XXX'nın iddialarının sanık tarafından gerçekleştirilmesi fırsatı ve imkanı mevcut idi ve XXX'nın şahadeti dışındaki şahadt bu iddialarla çelişir değildir. Aksine sanığın tellerden a-tladığı, Özgür'ün oradan ayrıldığı ve sanığın bir müddet XXX ile büfenin yanında tyalnız kaldıkalrını teyit eder niteliktedir."

İlk Mahkeme itham konusu esas fiilin müşteki XXX'nın şahadeti dışında direkt göz şahidi ile teyit edilmediğini dikkate alarak -kendi kendini ikaz etmiş ve neticede şu bulguya varmıştır:

"Mesele ile ilgili bu değerlendirmeyi de yaptıktan sorna XXX, Özgür ve Zeki'nin esasında arkadaş olduklarını ve bu tanıklara inanılması halinde sanığın mahkûm olabileceğini ve meselenin özü ile il-gili olarak bu şahitlerden başka bağımsız tanık bulunmadığına da dikkat göstererek ve Mahkeme olarak kendi kendimi ikaz etmek zorunluluğunu hissettikten sonra Mahkemede etraflıca müşahade ettiğim tutum ve davranışları ile Mahkemede söylediklerini, tavırlar-ını teker teker gözlemledirö ve yaptıkları iddiaları bir bir ele alıp inceledikten sonra XXX, Özgür Öztem ve Zeki Çavuş'un Mahkemeye doğruları aktardıklarına kanaat getirdim ve kendilerine inandım."

Biz de İstinaf Mahkemesi oalrak müstenif avukatının idd-iaları doğrultusunda mevcut şahadeti ve sanığın Mahkemede yaptığı izahatı da dikakte alarak şahadeti titizlikle inceledik. Sanığın esas iddiası müşteki XXX ile konu yerde yalnız kalmasının esas nedeni ona nasihat etmek maskadını gğttüğü ileri sürülmekte ol-up onun göğsünü ve kalçalarını okşadığı ve iddiae dilen eylemi yapmadığı yönündedir.

Sanık mevzubahis günde telelrle çevrili kapalı bölge içerisinde silâhı ile nöbet tutmakta idi. Şahaderren belirlenen görev talimatına göre açık bölgede olup bitene müdah-ale etmemesi, görev yerinden ayrılmaması gerekirdi. Sanık XXX ile arkadaşının seviştiklerini görerek kızdığını ve telelrden atalayarak onlara nasihat etmeye çalıştığını iddia etmektedir. Halbuki sanığın kendi kabul ettiği tavır ve hareketleri hiç de öyle d-eğildir. Telelrden müşteki ve arkadaşını tehdit edecek şekilde "sizi vururum." meyanında sözler sarfederek silâhı ile atlamış ve onalrın yanına gitmiştir. Nasihat etmek gibi masum bir gaye güdüyorsa idi ilk anda XXX'nın yanında bulunan Özgür Öztem'in yüzün-e bir tokat vurrak onu oradan uzaklaştırması bu masum gaye ile bağdaşmamaktadır. Sarsılmayan şahadetle teyit edildiğine göre sanık sadece XXX ile yalnız kalmayı diğerlerini uzaklaştırarak sağlamıştır. Daha sonra yien ısrarla olay yerine gelen XXX'nın arkad-aşı olan Zeki Çavuş'u aynı şekilde uzaklaştırıp XXX ile yalnız kalmayı sağlamıştır. Bu eylemler ve cereyan eden olaylar sanığın iddialarına ters olup müşteki XXX'nın anlattıkları ile bağdaşmaktadır. Tüm şahadeti ve özellikle müşteki XXX'nın şahadetini titi-zlikle inceledikten soran İlk Mahkemenin gerek müşteki ve gerekse müştekiyi bir dereceye akdar teyit eder mahiyetteki Zeki Çavuş ve Özgür Öztem'in şahadetinin doğru olduğu yönündeki bulgusunun yanlış olduğuna ikna edilmedik. Bu nedenlerle 1. ve 2. istinaf -sebeplerinin reddedilmesi gerekir.

5. istinaf sebebi genel mahiyettedir. Bunu ayrıca ele almamız gerekme-mektedir.

4. istinaf sebebine gelince; sanığın arkadaşı olan Hamdi Kaya'nın sanığın "bir kız buldum. Ondan randevu aldım, buluşacağım." şeklinde söy-ledikleri veya vazifesinin verdiği fırsatları kullanarak çeşitli kızlarla arkadaşlık kurduğu yönündeki beyanının direkt olayla ilgisi olmadığını teslim etmekteyiz. Ancak bir polis mensubu ve sanığın arkadaşı olan İddia Makamı Tanığı Hamdi kaya'nın yalan sö-ylemesine gerek bulunmadığı sanık tarafından da teslime dilmektedir. Bu şahidin söyleidklerinin olayla bir ilgisi olmamasına rağmen sanığın karakteri hakkında Mahkemeye bilgi verecek niteliktedir ve sadece sanığın karakteri açısından değerlendirilmesi gere-ktiği görüşündeyiz. İlk Mahkeme kararını incelediğimizde İlk Mahkemenin de bu şahidin şahadetini sanığın karakteri açısından ele alıp değerlendirdiği görülmektedir ki bunun hatalı olduğu söylenemez.

3. istinaf sebebine gelince; müşteki arakdaşı Özgür Özt-em'e aynı gün okulda Özgür'ün sorusu üzerine olayı anlatmıştır. Müştekinin Özgüre söyledikleri İlk Mahkemece ilk şikâyet (first complaint) olarak kabul edilmiş ve geçerli şahadet olarak değerlendirilerek kaale alınmıştır. Bu konuyu incelerken olayın akışın-ı tekrar gözden geçrdiğimizde müşteki olay yerinden ayrılırken ilkin arkadaşı olan Zeki Çavuş'a rastlamış, ona birşey söylememiş, daha sonra da yakın arkadaşı olan Özgür Öztem'e okulda sorusu üzerine olayı detayı ile anlatmıştır. Olay yerinden ayrıldığı s-ırada ilk bulduğu arkadaşı Zeki Çavuş'a derhal konuyu anlatmış olsa bu şahidn söyledikleri geçerli bir şahadet olarak kabul edilebilirdi. Ancak aradan geçen zaman ve okulda müştekinin kendisi direkt değil de arkadaşınıns orusu üzerine olayı anlatmış olması- durumu ilk şiâyet olmaktan çıkarmaktadır. Müştekinin Özgür'e söyledikleri ilk şikâyet mahiyetinmde olmadığından şayia şahadet niteliğindedir ve geçerli şahadet olarak kabul edilmemesi gerekirdi. Bu prensip yerleşmiş olmasına rağmen müşahade ettiğimiz kada-rı ile Mahkemeler tarafından bazı hataların yapıldığını dikkate alarak bu husustaki geçmiş içtihat kararına değinmeyi uyun bulduk. The Queen v. Christodoulos Georghiou Votsis of Orgha, The Cyprus Law Reports, vol.XIX, sayfa 306'da bu hususta şöyle denmekt-edir:

"The question which we have to determine is whether the statements where made, having regard to the circumsatnces, imemdiately after the offence was committed. In Cypus, because of this section 10 and the decision of the Privity Council in the case- of Sutton v. King, 14 C.L.R., p.160, statements or complaints are edmissible not merely as in the case of sexual offences in England to show the consistency of complainant's story or to negative consent, but as evidence of the fats narrated in the stateme-nt itself. That being so and the evidence being therfeore of much greter importance in Cyrpus than in England, particular care should be taken that this type of evidence is not admitted unless the provisions of the section are strictly observed. The circum-stance whichmakes such evidence admissible, the grounds for admitting scuh evidence, must be that a person makin the statement had no opportunity of concocting the story, so that there is some element of spontaneity in the statement. The word "immediately"- cannot be considered as equivalent to "at the first opportunity". It must always be a question of fact as to whether having regard to the circumsatnces the statement was made immediately after the offence."

Yukarıdaki içtihat kararından görülebileceği g-ibi Kıbrıs'ta durm İngilter'den nispeten farklıdır ve ilk şikâyet tanımına girebilecek durumda olan şikâyetlerin sadece olayı teyit etmek için kullanılmakla kalmayıp geçerli şahadet olarak kabul edildiği görülmektedir. Bu durumun özelliği dikkate alınarak -bunun geçerli şaahdet sayılabilmesi için olaydan hemen sonra yapılmış olamsı gerektiği vurgulanmaktadır.

Önümüzdeki meselede olay yerinde hiçbir arkadaşı bulunmamış olsa ve olaydan hemen sonra okula gittiğinde adıgeçen arkadaşına kendi gönlü ile direkt o-larak bir şikayet yapmış olsa idi bu bir ilk şikâyet olarak tanımlanıp geçerli şahadet sayılabilirdi. Ancak az önce değindiğimiz gibi olay yerinden ayrılamdan arkadaşı olan Zei Çavuş'a rastlamasına rağmen ona birşey söylemediğini ve ilk fırsatı değerlendir-mediğini dikkate aldığımızda müştekinin daha sonra Özgür'ün sorusu üzerine ona söylediklerini ilk şikâyet oalrak kabule temiz olsaıd eğildir. Ancak hemen şunu da belirtelim ki olayın telaşı içersindeki Zeki Çavuş'a olay yerinden ayrılırken konu hakkında bi-rşey söylememiş olamsı ve daha yakın hissettiği Özgür'e okulda onun sorusu üzerine olayı açıklaması bu olayın cereyan etmediği ve müştekinin yalan söyeldiği anlamına gelmemekte olup sadece ona anlattıkalrınına rtık ilk şikâyet olarak tanımlanamayacağını be-lritmek isteriz. Bu nedenlerle 3. istinaf sebebinin kabul edilmesi gerekir.

Sonuç oalrak 1. ve 2. istinaf sebepleri reddedildiğine göe İlk Mahkemenin müşteki XXX teş ile İddia Makamı Şahitleri Özgür Öztem, Zeki Çavuş ve Hüseyin Becer'in doğruyu söylediğ-i ve İlk Mahkemenin bu şahitlerin şahadetine dayanrak yaptığı bulgunun yanlış olamdığı kararına avrmak gerekir. Ayrıca İlk Mahkemenin sanığın yeminsiz verdiği izahatın makûl ve oalsı olmadığı yönündeki bulgusunun da hatalı olmadığı görüşündeyiz. Gerek müşt-ekinin gerekse bu şahitlerin şahadeti incelendiğinde müştekinin şahadetinin doğru olduğu ve onun şahadetinin belirli ölçüde Mahkemenin inandığı ve bizim de şahadetlerini doğru oalrak kabul ettiğimiz diğer şahitlerin şahadeti ile teyit edildiğine göre sanı-ğın 1., 2. ve 5. davalarından suçlu bulunması gerektiği görüşündeyiz.

Yukarıda varılan sonuç ışığında Başsavcılık tarafınan cezanın az olduğu yönünde mukabil istinaf olarak dosyalanmış bulunan 50/93'ün de reddedilmesi gerekir.

Netice olarak 49/93 ve 50-/93 sayılı istinafların reddedilmesine ve İlk Mahkeme kararının aynen onaylanmasına, oybirliği iel,karar verilir.


(N. Ergin Salâhi) (Taner Erginel) (Metin A. Hakkı)
Yargıç - Yargıç Yargıç

17 Haziran 1994






-










1



-


Full & Egal Universal Law Academy