Yargıtay Ceza Dairesi Numara 45,46/2002 Dava No 2/2004 Karar Tarihi 16.01.2004
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 45,46/2002 Dava No 2/2004 Karar Tarihi 16.01.2004
Numara: 45,46/2002
Dava No: 2/2004
Taraflar: Başsavcılık ile Mahmut Yücetaş
Konu: Taammüden adam öldürme
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 16.01.2004

-D.2/2004 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 45/2002 ve 46/2002
(Ağır Ceza Dava No: 3489/2001; G. Mağusa)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Başkan,Mustafa H.Özkök,Seyit -A.Bensen

Yargıtay/Ceza 45/2002
(Ağır Ceza Dava No: 3489/2001; G. Mağusa)

İstinaf eden: KKTC. Başsavcısı, Lefkoşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Mahmut Yücetaş, Merke-zi Cezaevi,
Lefkoşa

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Cevat Rıza
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Güner Göktuğ


Yargıt-ay/Ceza 46/2002
(Ağır Ceza Dava No: 3489/2001; G. Mağusa)

İstinaf eden: Mahmut Yücetaş, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcısı, Lefkoşa

- A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Güner Göktuğ
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Cevat Rıza.



Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Talât D. Refiker,
Kıdemli Yargıç Ahmet Kalkan ve Yargıç Bahar Saner'in 3489/2001 sayılı davada 1-5.4.2002 tarihinde verdiği karara karşı Sanık
ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.

-------------------

H Ü K Ü M

Taner Erginel (Başkan): Bu istinafta Mahkemenin- hükmünü Sayın Yargıç Mustafa H. Özkök okuyacaktır.

Mustafa H. Özkök: Sanık aleyhine getirilen aşağıda tafsilâtı verilen davalarda Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmıştır.

"İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
(-Birinci Dava)
22/89 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 154
Ceza Yasası'nın, 203 ve 204. maddelerine aykırı
taammüden adam öldürme.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, 17.4.2001 tarihinde, Gazi Mağusa'da,
- taammüden ve kanuna aykırı bir fiil ile yani,
CBH 7151 seri nolu, 38 kalibrelik, Smith
Wesson marka, Amerikan yapımı toblu tabanca
ile vücudunun muhtelif yerlerine 5 el ateş
etmek suretiyle Lefkoşa'da sakin Levent
- Soykut'u öldürdü.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
(İkinci Dava)
Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 205(1) (3) maddelerine
aykırı adam öldürme.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, biri-nci davada belirtilen ayni tarih ve
yerde, kanuna aykırı bir fiil ile yani, CBH 7151
seri nolu, 38 kalibrelik, Smith Wesson marka,
Amerikan yapımı toblu tabanca ile vücudunun
muhtelif yerlerine 5 el ateş etmek suretiyle
- Lefkoşa'da sakin Levent Soykut'u öldürdü.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
(Üçüncü Dava)
15/92, 2/96, 2/2000 sayılı Yasalarla tadil edilen
Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasası'nın 2,4 (1) (3)
(B) 26 v-e 27. maddelerine aykırı özel izin
hilafına aykırı hareket.


SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, birinci davada belirtilen ayni tarih ve
yerde, Bakanlar Kurulu tarafından kendisine
verilen tabanca tasarruf ve -taşıma için özel
izin şartlarına aykırı hareket etti. Yani,
dava 1. suçun tafsilatında belirtilen tabanca
ile 5 el ateş etmek suretiyle söz konusu
tabancayı kullandı.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
- (Dördüncü Dava)
Fasıl 154 Ceza Yasasının 94 (2). maddesine
aykırı sarhoşluk.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, birinci davada belirtilen ayni tarih ve
yerde, 1. suçun tafsilatında belirtilen ta-ban-
cayı, sarhoş iken tasarrufunda, bulundurdu.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
(Beşinci Dava)
22/89 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 154
Ceza Yasasının 374 (h) maddesine aykırı meskün
- mahalde ateşli silahla ateş açmak.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, birinci davada belirtilen ayni tarih ve
yerde, dava 1. suçun tafsilatında belirtilen
tabanca ile ateş etmek suretiyle söz konusu
tabanc-ayı kullandı."


Sanık, aleyhine getirilen davaları kabul etmemiş ve
duruşma yapılmıştır. İddia Makamı Sanık aleyhine getirilen
suçları işlediğini ispat etmek için 28 tanık dinletmiş ve 35
adet emare de ibraz etmiştir. Müdafaasını yapmaya çağrılan -
Sanık ise bulunduğu yerden yeminsiz beyanda bulunmuş ve ayrıca
4 de tanık dinletmiştir.

Davayı dinleyen Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi sunulan şahadet
ve ibraz olunan emareleri tetkik ettikten sonra Sanığı aleyhine getirilen 1. ve 4. davadan beraat e-ttirmiş, 2, 3 ve 5. davalar-
dan ise suçlu bularak mahkûm etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi
Sanığın mahkûm edildiği davalarla ilgili ileri sürülen hafif-
letici sebepleri dinledikten sonra Sanığı mahkûm olduğu 2.
davadan yani adam öldürme suçundan 18 yıl ha-pse mahkûm etmiş,
Sanık aleyhine getirilen 3 ve 5. davaların olgularının ikin-
ci davanın olgularından neşet ettiğini belirterek 3 ve 5.
davalardan sadece mahkûmiyet kaydederek Sanığa ayrıca ceza vermemiştir.

Bu karardan sonra Sanık mahkûmiyet aleyh-ine ve verilen
cezanın alenen fahiş olduğunu ileri sürerek 46/2002 sayılı
istinafı dosyalamış, İddia Makamı ise 1. davadan Sanığın beraat ettirilmesi kararına karşı ve 2. davada verilen cezanın alenen
az olduğunu ileri sürerek 45/2002 sayılı istinafı do-syalamıştır. İddia Makamının dosyalamış olduğu 45/2002 sayılı istinaf ile
Sanığın dosyalamış olduğu 46/2002 sayılı istinaf birleştiri-
lerek dinlenmiştir.

Sanık dosyalamış olduğu 46/2002 sayılı istinafında 32
istinaf sebebi ileri sürmüştür. İdd-ia Makamı dosyalamış olduğu 45/2002 sayılı istinafında ise 6 istinaf sebebi ileri sürmüştür.

İstinafın duruşması yapılmıştır. Sanık avukatı istinafın duruşması sırasında önce meselenin olguları ile ilgili kısaca
bir giriş yapmış bilâhare istinaf -sebeplerini 3 başlık altında toplayarak bu şekilde Mahkemeye hitap edeceğini belirterek
istinaf sebeplerini şu başlıklar altında toplamış bulunmak-
tadır.

Bidayet Mahkemesinin maktülü Sanığın öldürdüğü yönün-
deki kararı yanlıştır ve bu hususta sunulan ş-ahadeti yanlış değerlendirmiştir.

2. Sanığın meşru müdafaada bulunduğu yönündeki iddiasını
kabul etmemekle Bidayet Mahkemesi hata etmiştir.


3. Eğer Sanık gerçekten mahkûm olsa bile verilen cezanın
alenen fahiş olduğu yönündedir.

Sanık avuk-atı yaptığı hitabesinde öncelikle 1. başlık
altındaki iddialarını ileri sürerek Sanığın maktülü öldürdüğü yönündeki şahadeti Bidayet Mahkemesinin yanlış değerlendir-
diğini ve İddia Makamı polis tanıkları Tanık 4 PM Nuri Diner,
Tanık 6 PM İbrahim Kont ve- Tanık 7 PM İsmail Osun'un olay
yerinde oldukları halde olayı görmediklerini ancak aleyhlerine açılmış disiplin soruşturması nedeniyle doğruyu söylemedik-
lerini, diğer bir deyişle görmediklerini görmüş gibi
anlattıklarını özellikle 1. atıştan sonra yere- yattıklarını
ve ikinci atışı görmedikleri halde ikinci atışın maktülün yere düşerken Sanık tarafından yapılıp maktülün sol kalçasından
girip sağ karın boşluğundan çıkan ve öldürücü yara olan atışı yaptığını gördüklerini belirttiklerini, halbuki bu atışı -görmediklerini diğer tanıkların da çelişkili şahadet verdik-
lerini çünkü, 1. atıştan sonra olay yerindekilerin kaçıştığını
ve yere yattıkları yönündeki şahadet olduğunu keza ikinci
atışın maktülün sol kalçasından girip sağ karın boşluğundan
çıkan atışın -Sanık tarafından yapılmadığını, yapılmasına da
imkân olmadığını ileri sürmüştür.

Sanığın meşru müdafaa ile ilgili iddiasının ise olay
sırasında maktülün de silahlı olduğunu, Sanığa hitaben
"Çek silahını" dediğini, Sanığı düelloya davet ettiğini,-
Sanığın kendini korumak için ateş ettiğini ve atışları gelişi
güzel yaptığını ileri sürmüştür.

Cezanın fahiş olduğu yönündeki iddiası ile ilgili olarak
ise olayın oluş şeklinde maktülün ağır tahriki olduğu, bu
hususun yeterince dikkate alınmadı-ğını keza Sanığın malûl
gazi olduğunu, bu müessif olayda öldürme niyeti ile hareket
etmediğini ve bu meselede en ağır cezanın müebbet ağır hapis
cezası olduğunu, verilen müebbet hapis cezasının 20 yıla
tekabül ettiğini, ilk kez suç işleyen Sanığa verile-n 18 yıl

hapislik cezasının alenen fahiş olduğunu ileri sürerek ceza-
nın düşürülmesi talebinde bulunmuştur.

İddia Makamı adına bulunan Savcı ise yapmış olduğu
hitabesinde, öncelikle beraat kararına karşı yaptığı isti-
nafında ısrarlı olmadığını ve- bu istinafı daha ileri
götürmeyeceğini sadece Sanığa verilen cezanın alenen az
olduğu yönündeki istinafı ileri götüreceğini beyan etmiştir. Cezanın alenen az olduğu yönündeki iddiası ile ilgili ise
Sanığın aleni olarak herkesin gözü önünde belindeki s-ilahı ateşleyerek maktüle ateş ettiğini ve bu ateş açma sonucu
maktülün aldığı yaralar sonucu öldüğünü, Sanığın silahında
bulunan 5 adet mermisi ile maktüle ateş ettiğini, bu tür
suçların yaygın suçlar olduğunu ve meselenin tüm olguları
dikkate alındığ-ında verilen 18 yıl hapis cezasının alenen
az olduğunu ve bu nedenle cezanın yükseltilmesi gerektiğini
ifade etmiştir.

Yapılan beyanlar ve ibraz edilen emareler incelendikten
sonra meselenin ihtilâfsız olgularının kısaca şöyle olduğu anlaşılmaktad-ır:

Olay tarihi olan 17.4.2001 tarihinde Sanık Mağusa'da
sakin, serbest çalışmakta olup tabanca tasarruf ve taşıma izni sahibi olduğu ve olay sırasında tabancasını belinde taşıdığı, maktülün ise Palm Beach Otelin Genel Koordinatörü olarak
otelde ça-lıştığı, Sanığı tanıdığı ve Mağusa'da La Bistro Cafe
diye bilinen yerin çalıştırıcısı ve İddia Makamı 11 numaralı
Tanığı Fırat Ünlüsoy'un yanında barman olarak çalışan İddia
Makamı 10. Tanığı İsmet Çakmak'ın kumara olan tutkusu nedeniyle çalıştığı iş yer-inde bazı sorunlar yaşadığı ve kumar oynamaktan vazgeçmek istemesi nedeniyle Sanığın bu kişi ile beraber Fırat Ünlüsoy, Yücel Yürük ve Cem Kanioğlu'nu yanına alarak önce Sema Casino'ya giderek Sanık tarafından Casino yetkilisine İsmet
Çakmak'ı bundan böyl-e Casino'ya almamasını söyledikten sonra
oradan ayrılıp hep birlikte Palm Beach'e gittiklerini,
maktülün o sırada otelde olmadığı, Sanığın ve arkadaşlarının
araçlarını yanlış yere park ettikleri nedeniyle Sanığın beraberindeki arkadaşları ile otel güvenl-ik görevlileri ara-
sında tartışma çıktığı, itiş ve kakışma olduğu, Sanığın kavgayı yatıştırmaya çalıştığı, Sanığın birlikte olduğu arkadaşla-
rından birinin sağ kaşından aldığı darbe sonucu kanadığı,
bilahare taraflar arasındaki gerginliği giderdiği, ola-y yerine
gelen polise tarafların şikâyetçi olmadıklarını belirterek
olayın kapandığı, Sanık ile arkadaşlarının olay yerinden
ayrılarak Fırat Ünlüsoy'un iş yerine gittikleri, polislerin
olay yerinde kaldıkları, yolda giderlerken Sanığın belindeki
silah -ile bir el havaya ateş ettiğini, Sanığın bilahare Müdafaa Tanığı Yücel Yürük'ün kullandığı araca binerek tekrar Palm
Beach Otel'e geldikleri, otelde güvenlik görevlileri tarafından
önce etkisiz hale getirildiği, bu esnada olay yerine gelen
maktülün "Serb-est bırakın" demesi üzerine Sanığı serbest bıraktıklarını, Sanığın maktül ile konuşmak istediğini belirt-
mesi üzerine maktülün Sanığa hakaretamiz sözler söyleyip
birlikte otel girişinin sağ tarafına doğru yürüdükleri ve
Sanık ile maktül arasındaki konuş-malardan sonra Sanığın
silahını ateşleyip maktüle ateş ettiği, ilk atışta maktülün
sağ omuzundan 10cm alttan yaralandığı, sol eli ile sağ
omuzundaki yarasını tutarak sağa doğru döndüğü sırada
Sanığın tabancası ile geriye kalan 4 mermiyi maktülün üzerin-e
doğru ateş ettiğini ve maktülün yere düştüğünü, bilahare
hastahaneye kaldırıldığı, yapılan tıbbi müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği, Sanığın ise tutuklanarak ateş
ettiği silah emare olarak alındığı,maktülün vücudunda otopsi yapıldığı ve -4 adet giriş deliği, 2 adet çıkış deliği
saptandığı, maktülün yanında bulunan 1 adet çekirdek, otel
penceresi ile posta kutusunu delen ve posta kutusu ile duvar arasında sıkışan çekirdek ve maktülün vücudundan otopsi
sırasında çıkarılan 2 adet mermi çeki-rdeğinin Sanığa ait
silahtan çıktığı, maktülün ölümüne neden olan yaranın ise
sol kalçasından girip, sağ karın boşluğundan çıkan merminin
yaptığı yaradan meydana geldiği, Sanığın olayda kullandığı
38 kalibrelik toblu tabanca olduğu, tekerlekli diye bili-nen,
mermi yatağında toplam 6 mermi olduğu, ateş edildikten sonra
boş kovanların kendiliğinden dışarı atılmadığı ve Sanığa
ait tabancanın faal durumda olduğu, Sanığın olaydan sonra
18.4.2001 tarihinde gönüllü ifade vererek olayı anlattığı,
gönüllü ifa-denin itirazsız olarak emare olarak ibraz edildiği, Sanığa 18.5.2001 tarihinde itham olunduğu suçlarla ilgili
yazılı dava tebliğ edildiği, cevap olarak "1. davayı yani
taammüdeni kabul etmem, planlı, programlı gidip öldürmedim, diğerlerini kabul ederim, g-erekenleri Mahkemeye söyleyeceğim"
diye cevap verdiği ve bu cevabında da Mahkemeye itirazsız
emare olarak ibraz edildiği görülmektedir.

Birçok içtihat kararında belirtildiği gibi tanıkları
inceleyen Bidayet Mahkemesi tanıkların şahadetlerini değerl-endirirken daha avantajlı durumda olduğu çünkü tanık-
ların şahadet verdikleri süre içerisinde izleme fırsatı
bulduğu ve bu nedenle tanıkların şahadetine dayanarak yapılan bulgulara kolay kolay müdahale edilmediği meğer ki huzurundaki şahadetle vardığı bu-lguların yanlış olduğu diğer bir deyişle huzurundaki şahadeti yanlış değerlendirerek yanlış bulguya
vardığını idddia eden tarafın bu hususta Yüksek Mahkemeyi
ikna etmesi gerekmektedir. Bu prensip ışığında Bidayet
Mahkemesi kararı incelendiğinde huzurun-da şahadet veren
şahitlerin şahadetini tek tek ele alarak incelediğini,
huzurundaki şahadetten yaptığı bulguları yapması için yeterli olduğu, şahitlerin şahadetlerinin birbirlerini teyit ettiğini,
görgü şahitleri şahadetinde olayın oluşu ile ilgili Sanık-
ile maktül arasında geçen konuşmalardan sonra Sanığın
silahını çekerek maktüle ateş ettiğini, ilk atıştan sonra
maktülün sağ omuzundan yaralandığını, sol eli ile sağ
omuzunu tutarak sağa doğru döndüğünü ve düşme pozisyonunda
iken ikinci atışın yapıldığını- ve maktülün sol kalçasından
giren, sağ karın boşluğundan çıkan atışın yapıldığını,
maktülün yere düştüğünü ve diğer atışların maktül yerde
iken yapıldığını söylemektedirler ve bu şahadetleri otopsi
yapan Dr. Emine Çalik ile Ateşli Silah Uzmanı Abdullah-
Iraz'ın şahadetileri ile de teyit edilmektedir. Mahkemede
Sanık avukatının ısrarla ikinci atışın yani maktülün sol
kalçasından girip sağ karın boşluğundan çıkan merminin
Sanığın atışından yapılmadığını belirtmiştir. Bidayet
Mahkemesi huzurundaki şa-hadetten ikinci atışın Sanık tara-
fından yapıldığı yönünde bulgu yapmış ve Mavi 802, kararın
33. sayfasının 3. paragrafta şöyle demiştir:

"Sanığın bulunduğu pozisyondan maktüle ateş
eden başka biri olmadığına göre ayni pozisyondan
mak-tüle doğru yapılacak ikinci ateşin seyir
istikametinin ilk merminin yönünde olacağı
tabiidir. Keza maktüle, ayakta iken ateş edilen
ilk mermiden sonra maktülün soldan sağa dönerek
yere düşme pozisyonuna girdiği ve bu esnada
maktül-ün sol kalçasının dış yan kısmının sanığın
silahının namlusuna doğru olduğunu gözönünde
bulundurduğumuz zaman maktülün yere düşme
pozisyonunda iken, kolundan daha alt bir bölgede
olan ve sol kalçasından girip sağ karın bölgesinden
- çıkan bu merminin, ilk merminin saplandığı yere
göre daha alt seviyede bir yere çarpması makul ve
mantıklı olup bu durum Abdullah Iraz'ın şahadeti
ile desteklenmektedir."

Yine kararında atış yapan Necmi Avkıran'ın maktüle ateş
-edip sol kalçasından isabet edip sağ karın boşluğundan çıkan merminin yapacağı atışı yapma olanağı olmadığı bulgusuna

vardığı, bu bulgu ile ilgili ise yine Mavi 805, kararın sayfa
36, 2. paragrafta şunları söylemektedir:

"Bütün bunların yanısıra- olay esnasında Necmi
Avkıran'ın bulunduğu yer ile sanık ve maktülün
bulundukları yeri dikkate aldığımızda, Necmi
Avkıran'ın silahından çıkacak bir merminin sırtı
otele dönük olan maktülün sol kalça dış yan
kısmından girmesi için, -sol kalçanın dış kısmının
Necmi'ye bakar vaziyette olması gerekmektedir.
Oysa huzurumuzdaki inandığımız şahadete ve yukarıda
temas edildiği vechile maktül soldan sağa dönerken
sanığın ikinci ateşine hedef olmuştur. Bu pozis-
yonda- maktülün sol kalçasının dış yan kısmı Necmi
Avkıran'a değil, sanığın silahının namlusuna
bakmaktadır. Dolayısıyle Necmi Avkıran'ın tabanca-
sından çıkacak bir merminin maktülün sol kalçasının
dış yan kısmına girip sonra da Necmi Avkır-an'ın
hizasındaki duvara çarpmasının imkân ve ihtimali
olmadığı sonucuna varmakta ve bu bağlamda;
savunmanın maktülün sol kalça dış yan kısmından
giren merminin Necmi Avkıran'ın silahından çıkan
mermi olduğu iddiasının kabul edileb-ilir şahadetle
bağdaşmayan, gerçek olma ihtimali bulunmayan,
hayali ve spekülatif bir iddia olduğu kanısındayız
ve bu hususta bulgu yaparız."


Keza aynı kararın Mavi 804, 4. paragrafta ise şu bulgu yapılmıştır:

- "Necmi Avkıran'ın olay sırasında silahı ile
otel dışında ateş ettiğine dair huzurumuzda en
ufak bir şahadet yoktur."


Yine kararın Mavi 807, 5. paragrafta sonuç kısmında şöyle denmektedir:

"Sonuç olarak, inandığımız şahadet- ışığında
varmış olduğumuz bulgulara bağlı olarak, sanığın
ikinci atışı sonucunda maktülün sol kalça dış yan
kısmından girip sağ karın dış yan kısmından çıkan
merminin aorta abdominalisi (karın aortası) parça-
lanması sonucu iç- kanamaya yol açtığına, maktülün
batın içi yaygın kanama nedeniyle öldüğüne ve buna
bağlı olarak da maktülün sanık tarafından öldürül-
düğü sonucuna varmakta ve bulgu yapmaktayız."
demektedir.

Yukarıya aktarılanlardan da anlaşı-lacağı gibi Bidayet Mahkemesinin bu bulgulara varabilmesi için huzurunda görgü tanıklarının şahadeti mevcuttur. Bu şahadet yukarıda arzet-
tiğimiz gibi otopsi yapan Dr. Emine Çelik ve Ateşli Silah
Uzmanı Abdullah Iraz'ın şahadeti ile desteklenmektedir.
-Yine Sanığın 18.4.2001 tarihinde vermiş olduğu gönüllü ifade-
sinde de "Belimdeki ruhsatlı silahı çektim, korkutmak
amacıyle ayağının içine ateş ettim. Yere düştü ve diğer
mermileri de ayağına sıkmaya devam ettim. Ben mermileri
sıkarken ayağını vurmak- için sıktım. Mermilerin halen,
neresine vurduğunu bilmem. Herhalde diğerleri başka yerine
de vurmuş olabilir" demektedir. Keza yapılan dava tebliğinde verdiği cevapta "1nci davayı yani taammüden kabul etmem,
planlı projeli gidip vurmadım. Diğerleri-ni kabul ederim,
gerekçelerini Mahkemede söyleyeceğim" cevabı da itirazsız
ibraz edilmiştir. Yine Sanığın olay anından tutuklanıp
karakola götürüldüğü sırada PM Nuri Diner'e kanuni itiraz
ihtarını müteakiben verdiği cevabında "Bana sövmenin
cezasını -görsün, 10 senem gitti" şeklinde cevap vermiştir.
Bu söyledikleri gerek Sanığın gönüllü ifadesinde söyledikleri
ve dava tebliğine verdiği cevapta Bidayet Mahkemesinin
bulgularını destekler mahiyettedir.

Sanık avukatının Sanığın meşru müdafaada bul-unduğu
yönündeki iddiası ile ilgili ise Ağır Ceza Mahkemesi kararı-
nın Mavi 810'da şunları söylemektedir:

"Olay anında sanığın gerek maktülden gerekse
başka herhangi birisinden silahlı veya silahsız
herhangi bir saldırıya maruz kalmadığ-ı doğru ve
güvenilir kabul ettiğimiz huzurumuzdaki şahadetten

açıklıkla görülmektedir. Hal böyle iken, savun-
manın meşru müdafaa ile ilgili olarak ileri
sürdüğü iddiaların gerçek dışı ve müdafaa oluşturmak
için sonradan düşünül-müş, şahadetle desteklenmeyen
gayrı ciddi iddialar olduğu kanaatindeyiz. Bu
kanaatimiz ışığında huzurumuzdaki meselede meşru
müdafaa şartlarının mevcut olmadığına, böyle bir
ihtimalin bulunmadığına ve iddia makamının meşru
müdafaa- olmadığı hususunu makül şüpheden ari
olarak isbatladığına ilişkin bulgu yaparız."


Ağır Ceza Mahkemesinin bu bulgusunun hatalı olduğu husu-
sunda da müdafaa tarafından ikna edilmedik. Bu nedenle
bu husustaki talebin de reddedilmesi gerekir ka-naatindeyiz.

Yukarıda söylenenler ışığında Bidayet Mahkemesinin Sanık aleyhine getirilen 2, 4 ve 5. davalarda Sanığı suçlu bulup
mahkûm etmekle herhangi bir hata yapmadığı diğer bir deyişle
Bidayet Mahkemesi sunulan şahadet ve ibraz edilen emareler-i
gayet titiz bir şekilde inceleyerek Sanığı mahkûm eden kararı vermiştir ve bu kararın hatalı olduğu yönündeki istinaf eden
avukatı tarafından ikna edilmedik. Bu nedenle mahkûmiyet
aleyhine yapılan istinaf reddolunur.

İddia Makamı taammüden adam -öldürme suçundan Sanığın
beraat etmesi kararına karşı yaptığı istinafı geri çekildiği
cihetle, şimdi Sanığa verilen cezanın alenen fahiş olduğu
yönündeki istinafı ve İddia Makamı tarafından yapılan Sanığa
verilen cezanın alenen az olduğu yönündeki istin-afı birlikte
ele alarak bu iki istinafı birlikte inceleyeceğiz. Sanığın
mahkûm olduğu ikinci dava yani adam öldürmenin kanundaki
cezası müebbet hapisliktir. Ceza İnfaz Yasasında müebbet
hapislik cezası 20 yıl hapis cezası olarak uygulanır.
Sanığa ver-ilen cezanın alenen fahiş veya alenen az olduğu
hususunda yine Bidayet Mahkemesi ceza takdir ederken nazarı
itibare alınması gerekeni nazarı itibare almadığı hususlar
var ise veya nazarı itibare almaması gerekeni nazarı itibare
aldığı hususlar var ise -ve takdir ettiği cezanın alenen
fahiş veya az olup olmadığını iddia eden tarafın bu hususta Mahkememizi ikna etmesi gerekmektedir. Bu prensip ışığında
Sanık avukatı Sanığa kesilen cezanın niçin alenen fahiş
olduğu ve cezayı takdir eden Bidayet Mahkemes-inin hatasının
ne olduğunu belirtmesi gerekir.

Yaşam hakkı Anayasamızın öngördüğü temel hak ve özgür-
lüklerin en önemlilerinden biridir. İnsanın yaşama hakkını
ortadan kaldırmaya yönelik suçlardan mahkûm olan bir kimseye verilecek ceza takdir edi-lirken sair şeyler yanında en temel
hak ve özgürlükler arasında sayılan bir insanın yaşama
hakkının sona erdirildiği dikkate alındığında Sanığa mahkûm
olduğu suçun vehameti ile orantılı bir ceza takdir edilmesi gerekmektedir.

İddia Makamı ise ceza-nın niçin alenen az olduğu yönündeki iddiası ile ilgili Mahkemeyi ikna etmesi gerekmektedir. İddia Makamı Bidayet Mahkemesinin tüm faktörleri dikkate aldığını,
Sanığa verilen bu cezanın alenen az olduğunu çünkü maktülün
aleni bir yerde ateş ettiğini, sil-ahında bulunan 5 adet
mermi ile maktüle ateş ettiğini ve bu tür suçların yaygın
olduğunu, bu nedenlerle Sanığa verilen cezanın bütün faktörler dikkate alındığı zaman alenen az olduğunu ileri sürmüştür.
Sanık avukatı cezanın alenen fahiş olduğu ile ilgil-i Sanığın
ilk kez suç işlediğini, sabıkasız olup malûl gazi olduğunu,
maktül tarafından tahrik edildiğini ve bu suçları planlamadan tesadüfen işlediğini, nadim olduğunu belirterek bu hafifletici sebeplerin dikkate alınarak Sanığa verilen cezanın alenen
f-ahiş olduğunu ileri sürmüştür.

Yukarıda arzettiğimiz gibi Sanığa verilecek olan azami
ceza müebbet hapis cezasıdır ve bu ceza da 20 yıl hapislik
cezasına tekabül etmektedir. 23 Şubat 1993 tarihinde
Resmi Gazetenin Ek III'ünde yayımlanan Cezaevler-i Disiplin
Yasası Fasıl 286'nın 4 ve 10. maddeleri altında yapılan
Tüzüğün cezalarda uygulanacak olan bağışlama tablosuna göre
18 yıla mahkûm olan bir kimse 72 ay normal bağışlama,
56 ay ise özel bağışlama olmak üzere toplam 128 ay bağışla-
ması olmakta-dır ve bu toplama göre 18 yıl mahkûm olan kimse
indirimlerden sonra 90 ay yani 7.5 yıl hapis yatması öngörül-mektedir. Müebbet hapis cezasına çarptırılan bir kimse ise
20 yıl hapis yatmaktadır. 20 yıl üzerinden yapılan indirimler
80 ay normal bağışlama-, 64 ay özel bağışlama olarak toplam
144 ay indirimden yararlanmakta ve geriye 96 ay yani 8 yıl
hapis yatmaktadır. Bu toplamlardan anlaşılacağı gibi müebbet
hapis cezası ile cezalandırılan bir kimse 18 yıla mahkûm
edilen bir kimseden 6 ay fazla hapis y-atmaktadır. İstinaf
eden Sanık 18 yıl hapis cezası aldığına göre yukarıda izah
edildiği şekilde indirimlerden sonra 7.5 yıl hapis yatacağı
anlaşılmaktadır. Bidayet Mahkemesi kararı incelendiğinde
Sanığa ceza takdir ederken lehine olan tüm hususlar ile-
aleyhine olan tüm hususları dikkate alarak ceza takdir
edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Sanığa ceza takdir
ederken Bidayet Mahkemesinin hatalı davrandığı hususunda
ikna olmadık. Bu nedenlerle cezanın alenen fahiş olduğu
yönündeki istinaf ile İd-dia Makamının cezanın alenen az
olduğu yönündeki istinafında başarılı olamadıkları cihetle
her iki istinaf reddedilir.
Sanığa kesilen ceza mahkûmiyet tarihinden başlayacaktır.



Taner Erginel Mustafa H. Özkök Seyit A. Bensen
Başka-n Yargıç Yargıç


16 Ocak 2004
-




14




-


Full & Egal Universal Law Academy