Yargıtay Ceza Dairesi Numara 45/2010 Dava No 14/2011 Karar Tarihi 18.10.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 45/2010 Dava No 14/2011 Karar Tarihi 18.10.2011
Numara: 45/2010
Dava No: 14/2011
Taraflar: Harun Deniz Bektaş ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Uyuşturucu madde tasarrufu - Sanığa 1. davadan 8 yıl, 2. davadan 6 ay hapislik cezası verilmesi - Ceza aleyhine istinaf - Cezaların alenen fahiş olduğunu iddia ederek Sanığın istinaf etmesi - İstinafın kısmen kabul edilerek, Sanığa 1. davadan verilen 8 yıl hapislik cezasının 6 yıla indirilmesi.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 18.10.2011

-D.14/2011 Yargıtay/Ceza 45/2010
(Lefkoşa Ağır Ceza No: 3595/2010)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Mustafa H. Özkök,Narin F. Şefik,Hüseyin Besimoğlu.

İstinaf eden: Harun Deniz Bektaş, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa.
- (Sanık No:1)
ile

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
(Davayı ikame eden)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Hasan Nidai Mesutoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Ahmet Varol

Lefkoşa Ağır Ceza Mahk-emesi Başkanı Ahmet Kalkan, Kıdemli Yargıç Gülen Özkamil ve Yargıç Fatma Şenol'un 3595/2010 sayılı davada 29.6.2010 tarihinde verdikleri karara karşı, Sanık 1 tarafından yapılan istinaftır.

--------------

H Ü K Ü M

Mustafa H. Özkök: Bu istin-afta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Hüseyin Besimoğlu okuyacaktır.

Hüseyin Besimoğlu:Bu istinaf, 3595/2010 sayılı ceza davasında Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.6.2010 tarihinde Sanık 1'e takdir ettiği hapislik cezalarının alenen fahiş olduğu nedeniy-le dosyalanmıştır.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde görüşülen 3595/10 sayılı ceza davasında Başsavcılık tarafından Sanık aleyhine diğer Sanıklarla birlikte aşağıdaki davalar getirilmiştir.

1. Dava Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20. maddesi ile 16/77, 54/77, 3-6/82, 37/89, 38/91 ve 42/04 sayılı Yasalar ile tadil olunan 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasası'nın 2,3, 24(1)(a)(2)(A)(3) maddeleri ile ayni Yasa'nın 6 ve 16. maddeleri tahtında ısdar olunan ve 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı Uyuşt-urucu Maddeler Nizamnamesinin 3,5 ve 25. maddelerine aykırı Sanık 2.10.2009 - 10.10.2009 tarihleri arasında Lefkoşa'da ilgili makam tarafından genel olarak yetkilendirilmiş veya ilgili nizam tahtında ruhsatlı olmaksızın, toplam 2.5 kilo ağırlığındaki Hint -Keneviri türü Uyuşturucu Maddeyi tasarruflarında bulundurmak,

2. Dava; Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20. maddesi ile 16/77, 54/77, 36/82, 37/89, 38/91 ve 42/04 sayılı Yasalar ile tadil olunan 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasası'nın 2, 3, 24(1) (a) (2) (A)(-3) maddeleri ile aynı Yasa'nın 6 ve 16. maddeleri tahtında ısdar olunan ve 63/73 sayılı Nizamname ile tadil olunan 21/73 sayılı Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 3 ve 4(1) maddelerine aykırı Sanık birinci davada belirtilen aynı tarihler arasında ve yerde-, ilgili makam tarafından genel olarak yetkilendirilmiş veya ilgili nizam tahtında ruhsatı olmaksızın tespit edilemeyen bir miktarı Sanık 3 Selçuk Bağlıyan'a vermek,

Sanık, diğer Sanıklar ile birlikte itham edilmiş ve Sanık 1 ve 2. davayı, kabul etmiştir-.

Olguların izah edilmesi üzerine, Ağır Ceza Mahkemesi,
Sanığı suçlu bulup mahkum etmiş ve Sanığı 1. davadan 8 yıl, 2. davadan 6 ay, süre ile hapis cezasına çarptırmıştır.

Sanık, Ağır Ceza Mahkemesinin 1. davadan takdir ettiği 8 yıl ve 2. davadan t-akdir ettiği 6 ay hapislik cezalarının alenen fahiş olduğu için bu istinafı dosyalamıştır.

İSTİNAF SEBEBLERİ

Sanığın istinaf sebebleri aşağıda olduğu gibidir.

Bidayet Mahkemesi Sanık leyhine olan hususların tümünü Sanık lehine değerlendirmedi ve/veya d-eğerlendirmesi gerekmesine rağmen değerlendirmedi ve/veya Sanık lehine olan hususlara gerekli önem ve/veya ağırlığı vermedi ve Sanığı 1.davadan (8)yıl, 2.davadan 6 ay hapis cezasına çarptırmakla hatalı hareket etti ve/veya daha kısa süreli hapislik cezası -vermemekle hataya düştü. Şöyle ki:

Bidayet Mahkemesi, cezalandırma ilke ve prensiplerini yanlış yorumladı ve/veya Sanık haklarına gerekli önem ve ağırlığı vermedi, Sanığın lehine olacak hafifletici sebepleri ve/veya Sanığın kişisel ve ailevi durumunu yete-rince ve/veya layıkı ile değerlendirmedi.
Bidayet Mahkemesi, suçun işleniş şeklini ve özellikle bu suç sonucu maddi ve/veya fiili bir zararın ortaya çıkmadığını ve/veya Sanığın bu suç dolayısı ile bir menfaat elde etmediğini Sanık lehine alıp yeterince değ-erlendirmedi.
Bidayet Mahkemesi, Sanığa ceza takdir ederken uyuşturucunun türünü ve/veya en zararsız uyuşturucu madde türü olduğunu dikkate almadı ve/veya yeterince dikkate almadı ve Sanığa gereğinden fazla ve/veya aşikâr surette fahiş bir ceza verdi.
Bida-yet Mahkemesi, polisin yapmış olduğu tüm tahkikat içerisinde bir tek Sanığın uyuşturucuyu almış olduğu şahsın tesbit edilemediği hususunu ve/veya olayda "Agent Provacator" kullanıldığı iddiasını ve/veya en azından tahkikat açısından müphem ve/veya şüpheli -bir durumun mevcut olduğu hususunu Sanık lehine alıp yeterince ve/veya layıkı ile değerlendirmedi.
Bidayet Mahkemesi, Sanığın kişisel ve ailevi durumu ile kamu menfaati arasında dengeyi kuramadı ve/veya Sanığın ıslah olmasını sağlayacak değil mahvolmasına -sebep olacak "mahvedici" nitelikte bir cezaya hükmetti.

Bidayet Mahkemesi, Sanık aleyhine olan hususlara gereğinden fazla ve/veya abartılı önem atfetti ve/veya dikkate almaması gerekli hususları Sanık aleyhine dikkate aldı ve sonuç olarak alenen fahiş bir- cezaya hatalı olarak hükmetti ve/veya Sanığı 1. davadan 8 yıl, 2. davadan 6 ay hapis cezasına çarptırmakla hatalı hareket etti. Şöyle ki;

Bidayet Mahkemesinin, Sanığın söz konusu uyuşturucuyu satacağı ve/veya uyuşturucunun toplum içinde dağılacağı bulgus-u hiçbir veriye dayanmamaktadır ve/veya yeterli veriye dayanmamaktadır ve/veya tamamen faraziyedir ve Mahkeme bu bulguya varmakla ve/veya bunu Sanık aleyhine değerlendirmekle tamamen hatalı hareket etmiştir.
Bidayet Mahkemesinin "uyuşturucu satıcılığı yapa-rak yaşamlarını idame ettiren kişiler toplumumuz için büyük bir tehlikedir" görüşü ve bu görüşü Sanık 1 aleyhine ağırlaştırıcı sebep olarak uygulaması ve/veya cezada faktör olarak değerlendirmesi hatalıdır. Zira, Sanık 1'in uyuşturucu satıcılığından yaşamı-nı idame ettirdiği yönünde huzurunda hiçbir iddia ve/veya şahadet yoktur.
Bidayet Mahkemesinin "Sanık 2'nin işlediği suçlar tamamen kendi menfaatleri ve kolay yoldan zenginleşmeleri pahasına gençlerimizi zehirlemekten ibarettir" şeklindeki bulgusu ve/veya -bu bulguyu Sanık aleyhine değerlendirmesi hatalıdır. Bu değerlendirme, davanın olguları ile uyumsuz ve Sanık 1 açısından ağır kaçan bir değerlendirmedir. Bidayet Mahkemesi suçun ortaya çıktığı tarihte Sanıklar haricinde bir tek kişinin dahi bu uyuşturucuyu- kullanmadığını ve/veya Sanık 1'in diğer Sanıklara uyuşturucuyu para karşılığı vermediğini dikkatten kaçırmış ve farazi ve abartılı bir bulguyu Sanık 1 aleyhine değerlendirmekle hatalı hareket etmiştir.

Bidayet Mahkemesinin benzer meselelerde ve/veya benz-eri suçlardan yargılanan Sanıklara vermiş olduğu ve/veya KKTC'de Ağır Ceza Mahkemelerinin benzer meselelerde ve/veya benzeri suçlardan yargılanan Sanıklara vermiş olduğu cezalar nazara alındığında Sanığa kesilen ceza nispetsizdir ve/veya aşikâr surette fah-iştir. Şöyle ki;

Bidayet Mahkemesi ve KKTC Ağır Ceza Mahkemeleri, benzer türde ve/veya benzer ağırlıkta uyuşturucunun konu olduğu davalarda ve/veya olgusal farklılıkların uyuşturucunun türü ve ağırlığına nazaran önem arzetmediği davalarda vermiş oldukları- cezalarla bu meselede verilen 8 yıl hapislik cezası karşılaştırıldığında açık bir nispetsizlik söz konusudur.

Sanığa verilen ceza daha tehlikeli uyuşturucu maddelerin söz konusu olduğu ve/veya daha yüksek miktarların bulunduğu davalarda verilen cezalar d-ikkate alındığında aşikâr surette fazla ve/veya nispetsizdir.

Bidayet Mahkemesinin bu davada yargılanan Sanıklara uyguladığı farklı cezalar ve/vaya Sanık 1'e 1. davadan verdiği 8 yıl hapis cezası aşikâr surette fahiş ve/veya nisbetsizdir. Şöyle ki;

Davan-ın olguları, Sanıkların suça katılımı, suçtan menfaat elde etme durumları dikkate alındığında diğer sanıklara verilen cezalarla Sanık 1'e verilen 8 yıl hapis cezası uyumsuzdur ve/veya nisbetsizdir ve/veya Sanık 1'e adaletsizlik teşkil etmektedir.

İstina-f Edenin 16.12.2010 tarihindeki ek istinaf sebebi başlığı altında dosyalamış olduğu 5,6, ve 7. istinaf sebepleri şöyledir:

Muhterem Bidayet Mahkemesi 22.6.2010 tarihli oturumunda İddia Makamının Sanık/ Müstenifi 1. davadan itham etmesini müteakip Sanığın -"kabul etmem" beyanını dikkate almadan İddia Makamının olguları ve Sanık Avukatının da Müstenif/Sanığın ithamı kabul etmişcesine hafifletici sebepleri Mahkemeye sunmasına müsade etmekle ve Sanık/Müstenifi duruşma yapmadan 1 ve 2. davadan mahkum etmekle hat-aya düştü ve/veya hatalı davrandı.

Muhterem Bidayet Mahkemesi fihrist ve Emare listesinde gösterilen mavi 108-111'e kadar numaralandırılan ve bu mesele ile ilgili olmayan itham ve cevapların etkisinde kalarak Sanık 1'i mahkum etmekle hatalı davrandı.

Muh-terem Bidayet Mahkemesi İddia Makamının sunduğu olgulara kaynak teşkil eden Polis ifadelerini emare yapmamasını sarfı nazar ederek Müstenif/Sanığı 1 ve 2. davalardan mahkum etmekle ve/veya 1. davadan 8 yıl, 2. davadan 6 ay hapis cezasına çarptırmakla hatal-ı davrandı.

İstinaf Edenin 13.4.2011 tarihindeki ek istinaf sebebi başlığı altında dosyalamış olduğu 8. istinaf sebebi şöyledir:

Muhterem Bidayet Mahkemesi Müstenif/Sanığın itham edilmediği ve iddianamede yer olmayan bir suçtan ötürü Müstenif adına aley-hinde olgu dinleyip bulgu yaparak sunulan olguları cezayı artırıcı bir etken olarak dikkate almakla hatalı davrandı.






İSTİNAFA KONU OLGULAR

İstinafa konu olgular özetle aşağıda olduğu gibidir.

09.10.2009 tarihinde gece saat 23.00 raddelerind-e Narkotik Şubeye gelen bir ihbarı değerlendiren narkotik şube ekipleri saat 23.00 raddelerinde, Lefkoşa'da, Sanığın kulanımında olan EJ 218 plakalı aracı tespit etmiş, ve bu aracın polis ekipleri tarafından önü kesilmesine rağmen Sanık, EJ 218 plakalı J-eep araç ile yol dışına çıkıp polislerden kaçmayı başarmıştır.

EJ 218 plakalı aracı o esnada takip etmekte olan polis ekibinin araçtan bir çantanın dışarı atıldığını görmesi üzerine takipte olan bir araç, bahse konu çantanın yanında durmuş, diğer araç -ise EJ 218 plakalı Jeep aracı takip etmeye devam etmiştir. Sanığın bahse konu aracı yoldan çıkararak tarlalar içerisinde sürmesi ile takip sona erdirilmiştir.

Aynı saatlerde Tanık 19, Sanığın kullanımında bulunan EJ 218 plakalı araçtan atılan çanta i-çerisinde yapmış olduğu kontrolde naylon poşetler içerisinde gazete kağıdına bantla sarılı 5 adet paket halinde içerisinde takriben 2.5 kilo ağırlığında hint keneviri türü uyuşturucu olduğuna inanılan madde olduğunu tespit etmesi üzerine polis fotoğrafçısı-nı olay mahalline çağırmış ve fotoğraflanmasını sağlamıştır.

Aynı gece, bir Polis ekibinin Hamitköy'de araştırma yapması üzerine Sanığın olay anında kullanımında olan EJ 218 plakalı jeep araç ağıllar bölgesinde Hasip Karahüseyin'e ait ağılda terk edilmi-ş vaziyette bulunmuş, araç içerisinde yapılan incelemede herhangi bir kanunsuz madde tespit edilmemiştir.

Sanığın Girne'ye gittiği tespit edilmesi ile Sanığın Girne'de Özyalçın Apartmanı, No.23/2 'deki adresi polis ekibi tarafından ziyaret edilmiştir. Sa-nığın evinin dışında olduğunun görülmesi üzerine Tanık 17 Sanığın yanına gitmiş, Tanık 19'un polis kimlik kartını gösterip Sanığa işlemiş olduğu suçları ayrı ayrı izah edilip yasal ihtarda bulunduktan sonra Sanık, cevaben "tamam abi içeriye gidelim, ben -sana her şeyi anlatacağım" demiştir.

10.10.2009 tarihinde saat 15.40'da Tanık 19 tarafından lacivert renk el çantası içerisinde naylon poşetler içinde gazete kağıdına ve bant ile sarılı toplam 5 adet paket, içerisinde bulunan hint keneviri türü uyuşt-urucu olduğuna inanılan maddeler Sanığın huzurunda ağzı mühürlenerek torbaya konmuş ve analiz maksatları için devlet labaratuvarına gönderilmesi sağlanmıştır.

Aynı gün saat 16.20'de, Tanık 19 tarafından Sanık 1, kanuni ihtar altında sorgulandığı esnada -Sanık, "Ali abi madem beni buldunuz sana her şeyi anlatacağım" demesi üzerine usülüne uygun Sanığın gönüllü ifadesi temin edilmiştir.

Devlet laboratuvarına analiz maksatları için teslim edilen lacivert çanta içerinde 5 koli halinde gazete kağıdına sar-ılmış ve bantlanmış maddelerin 1 kilo 928 gram 910 miligram ağırlığında Cannabis Hint Keneviri olduğu tespit edilmiş ve bir analiz raporu temin edilmiştir.

İlaç ve Eczacılık Dairesinden yapılan incelemede Sanığın uyuşturucu madde tasarruf izne haiz o-lmadığı tespit edilmiş ve buna ilişkin bir rapor temin edilmiştir.

Koli bantları üzerindeki şeffaf parlak cisimler üzerinde parmak izleri tespit edilmiş, raporla ilgili sahtecilik şubesinden ve criminalistik şubeden parmak izi araştırması yapılması sağ-lanmış ve buna ilişkin bir rapor temin edilmiştir.

20.10.2009 tarihinde, Sanığa, yazılı dava tebliği yapılmıştır.Sanık yazılı dava tebliğine cevaben "Kabul ediyorum", demiştir.Davaya konu 1 kilo 928 gram ağırlığındaki hint keneviri, 5 ayrı paket halin-de ve poşet içerisinde sarılı oldukları naylon ve gazete kağıtları ayrı ayrı paketlenmiştir.

Sanık, işlemiş olduğu suçla ilgili olarak 10/10/2009 tarihinde tutuklanmış, 20/10/2009 tarihinde mahkeme huzuruna çıkarılarak teminata bağlanmış ve 3 ayı geçm-emek suretiyle hükümsüz tutuklu olarak merkezi cezaevine gönderilmiştir.

Sanığın benzeri sabıkası vardır. Sanık , Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde 2386/2007 sayılı davada 22/1/2008 tarihinde yargılanmış ve uyuşturucu madde tasarruf ve alma suçlarından 1 ay- hapis cezasına çarptırılmıştır.

TARAFLARIN İDDİALARI

İstinaf Eden özetle; İddia Makamının, bir takım hususları Bidayet Mahkemesinden gizlediğini, özellikle Emare 14 de Mavi 16'da yer alan polis ifadelerini Bidayet Mahkemesine sunmadığını, bu nedenle- ceza takdir ederken Bidayet Mahkemesinin hatalı davranmasına sebebiyet verildiğini, suçun işleniş şekli ile Sanıkların ifadelerinde izah edilenleri dikkate almayarak Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık 1'e mahvedici bir ceza takdir ettiğini, 2.5 kg uyuşturucu il-e ilgili gerekli açıklamanın yapılmadığını, Emare 16'da uyuşturucunun 1 kg 928 gram 910 mg olduğunun görüldüğü, 550 gramlık uyuşturucu ile ilgili Savcılığın olgu sunmadığını, Bidayet Mahkemesinin ise ceza takdirinde 2.5 kg'ı esas aldığını, 2.5 kilonun dikk-ate alınmaması halinde Sanığa daha az ceza takdir edileceğini, Bidayet Mahkemesinin Mavi 55'de paragraf 6'da Sanık 2'nin suça katılımının, İstinaf Edenin, müşteri aradığını söylemesi üzerine gerçekleştiğini, Bidayet Mahkemesinin kendi kararı içinde nisbets-iz davrandığını, Bidayet Mahkemesinin ithalle ilgili bulgulara değer vererek Sanığa Ağır Ceza verdiğini, polisin ajan provakatör kullanmasına gereken önemi vermediğini, Sanığın sabıkasına gereken önemi vermediğini, Emare 9 parmak izinin müstenife ait olmad-ığı konusuna değer vermediğini ve Sanığa bu nedenle Ağır Ceza takdir edildiğini iddia ederek istinaf sebeplerinin kabul edilmesini talep etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen özetle: İstinafa konu dava ile ilgili P.I yapıldığını, bunun sonucunda Sanığın Ağır -Ceza Mahkemesine yargılanmak için havale edildiğini, Sanığın yargılandığını, mesele ile ilgili tahkikat memurunun veya polis memurlarının ifadelerinin Mahkemeye emare olarak ibraz edilmesinin esas olmadığını, bu ifadelerin belge olarak sunulmasının gerekm-ediğini, Sanığın durumunun Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelendiğini, Sanık Avukatının, Sanığın polise yardımcı olduğu ile ilgili hiçbir iddiada bulunmadığını, gönüllü ifade vermenin tek başına polise yardımcı olma olarak değerlendirilemiyeceğini, Sanık- 1 ile Sanık 4'ün aynı kefeye konamayacağını, her iki Sanığın durumunun ayrı ayrı değerlendirildiğini ve kararda bunun ifade edildiğini, Mahkeme huzurundaki olguların eksik olmadığını, ilgili tarihte Lefkoşa'da görev yapan Ağır Ceza heyeti ile Girne'de gö-rev yapan Ağır Ceza heyetinin aynı olduğunu, ilgili davaların olgularına vakıf olduklarını, Sanıklar aleyhine Ceza Yasası'nın 20. maddesi altında dava getirildiğini, bu nedenle ittifaka ilişkin dava getirilmediğini, olguların Sanıkların gönüllü ifadeleri ı-şığında verildiğini, Sanığın tasarruf ettiği uyuşturucunun miktarının 2.5 kg olduğunu, Sanığın bu miktarı kabul ettiğini, bu uyuşturucunun kullanılmasından sonra elde kalan uyuşturucunun 1 kilo 928 gram olarak tespit edildiğini, tasarruf edilen miktarın is-e 2.5 kg olduğunun, Sanığın kabul beyanı olduğunu, 550 gramın, Sanıkların ifadelerinden nerede olduğunun tespit edilemediğini, bu konuda bir ihtilaf olmadığını, Bidayet Mahkemesinde bu konunun ihtilaf yapılmadığını, Sanıklar tarafından kabul edildiğini, Ağ-ır Ceza Mahkemesinde verilen olguların tamamıyle tasarrufa yönelik olduğunu, dava tebliğinde, ithale ilişkin dava tebliği yapılmasına karşın daha sonraki gelişmeler ışığında tasarrufa yönelik dava tebliği yapıldığını, bu hususun Mahkemeyi etki altında bıra-kmak için yapılmadığını, Polise ajan provakatörlük yaptığı ile ilgili iddialara Mahkemenin değer vermediğini, Sanık 1 ve 2 arasındaki durumun değerlendirildiğini ve bunun sonucunda bu Sanıklara ceza takdir edildiğini, her iki Sanığa verilen cezalar arasınd-a bir nisbetsizlik olmadığını, parmak izinin de bu yönde bir değeri olmadığını, Sanık 1'e takdir edilen cezanın fahiş olmadığını iddia edip istinafın iptalini talep etmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ

Birinci ve ikinci istinaf sebeplerini bir- başlık altında inceleyeceğiz.

İstinaf Eden, Sanığın mahkum edildiği dava 2.5 kilo ağırlığında hint keneviri türü uyuşturucu madde tasarruf ve tesbit edilmeyen bir miktar hint keneviri türü uyuşturucuyu Selçuk Bağlıyan isimli şahsa verme suçları ile ilg-ilidir. Diğer Sanıklarla birlikte yargılanan Sanık, aleyhindeki suçlamaların tümünü kabul ettiği için sunulan olgular çerçevesinde Ağır Ceza Mahkemesi tarafından suçlu bulunup mahkum edilmiş ve 1. davadan 8 yıl 2. davadan ise 6 ay süre ile hapis cezasına ç-arptırılmıştır.

Ülkemizdeki uyuşturucu suçlarının her geçen gün artmakta olduğunu Mahkeme huzuruna gelen dava sayılarından da görmekteyiz. Hergeçen gün artmakta olan uyuşturucu suçlarında kamu menfaatı en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza -çıkmaktadır. (Y/C 77-80/82 D. 1/83)

Kamu menfaatinin ağır bastığı ve yaygın olan bu tür suçlarda ibret verici cezalar verilmesi gerektiği birçok içtihadi kararda ifade edilmiştir. (Y-C 25/85 D. 1/86)

Bu sebeple, ceza takdir ederken kamu yararın-ı koruma ilkesinden hareketle toplum sağlığını tehdit eden uyuşturucu madde alışkanlığından toplumu korumak için Mahkemeler de Sanıklara ibret verici ve caydırıcı cezalar vermektedirler. (Y/C 43/95 D. 6/96)

Uyuşturucu türü suçlarda, uyuşturucunun nevi, mi-ktarı ve ne maksatla tasarruf ediliği önemli olduğu cihetle ceza takdir edilirken bu hususların dikkate alınması gerektiği birçok içtihadi kararda benimsenmiş ilkelerden biridir. (Y/C 17/86 D. 6/87)

Ağır Ceza Mahkemesi ceza takdir ederken uyuşturucunun t-ürünü Sanıklar lehine hafifletici bir sebep olarak dikkate almıştır. Ağır Ceza Mahkemesi kararında bu hususu aşağıdaki şekilde ifade etmiştir.

"Bu uyuşturucu türü en az zararlı uyuşturucu türü olarak kabul edilmekte ve Sanıklar lehine ciddi bir hafifleti-ci sebep teşkil etmektedir"

Ağır Ceza Mahkemesi, ilgili içtihadi kararlardaki prensipler ışığında, uyuşturucunun türünü, Sanık leyhine değerlendirip ceza takdir etmekle doğru haraket etmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi Sanığa ceza takdir ederken uyuşturuc-unun türünü, Sanığın yaşını, kişisel durumunu Sanığın leyhine hafifletici bir neden olarak, Sanığın, sabıkasını, suçun işleniş şeklini, ve uyuşturucunun miktarını, Sanık aleyhine ağırlaştırıcı bir neden olarak ele almış ve dava ile ilgili tüm gerçekleri di-kkate alarak Sanığa bir ceza takdir etmiştir.

Dava ile ilgili zabıtlara ve keza emare olarak ibraz edilen Emare 3 (Mavi 64-69) Sanığın gönüllü ifadesine göre; Sanığın dava konusu suçu Sanık 2 ile birlikte işleme sebebi uyuşturucuyu satmak ve bir menfa-at elde etmekti.

Ağır Ceza Mahkemesi, bu konuyu kararında şu şekilde ifade etmiştir.
"Özellikle Sanık 1 ve 2'nin konu uyuşturucuyu ticari bir amaçla başkalarına satmak için tasarruflarında bulundurdukları huzurumuzdaki olgulardan ortaya çıkmaktadır.-"

Ağır Ceza Mahkemesinin, dava ile ilgili tüm olguları değerlendirip uyuşturucunun başkalarına satılmak amacıyle tasarruf edildiği sonucuna varması ve ceza takdirinde bu hususu Sanık aleyhine ağırlaştırıcı bir etken olarak ele alması hatalı değildir.

İ-stinaf Eden Avukatı, bu davada polisin ajan provakatör kullandığı bu hususun Sanığın lehine alınarak Sanığa daha az bir ceza verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Bu konuyu inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi, kararında bu hususu şu şekilde ifade etmiştir.

"S-anık 1 Avukatının bu iddiasını incelediğimiz zaman huzurumuzda Sanık 1'e uyuşturucu tedarik eden şahsın polisin ajanı olduğu yönünde huzurumuzda herhangi bir şahadet bulunmamaktadır. Bu prensip polisin ajan provakatör kullanarak suç işlemeyecek kişileri su-ç işlemeye teşvik ettiği durumlarda uygulanabilir. Ancak huzurumuzdaki davanın koşullarının ve olgularının bu Sanığa ajan provakatör prensibi ışığında bir ceza indirimin uygulanmasına olanak vermemektedir."

Dava ile ilgili zabıtları incelediğimizde isti-naf konusu olayda polisin ajan provakatör kullandığı konusunda herhangi bir şahadet olmadığını görürüz. Ajan Provakatör konusunda şahadet olmadığı için Ağır Ceza Mahkemesinin bu konudaki bulgusu hatalı değildir.

Savunma Avukatı, Ağır Ceza Mahkemesinin cez-a takdir ederken Sanığın söz konusu uyuşturucuyu satacağı ve/veya uyuşturucunun toplum içinde dağılacağı, "uyuşturucu satıcılığı yaparak yaşamlarını idame ettiren kişiler toplumumuz için büyük bir tehlikedir," "Sanık 2'nin işlediği suçlar tamamen kendi men-faatleri ve kolay yoldan zenginleşmeleri pahasına gençlerimizi zehirlemekten ibarettir" şeklindeki bulgusunun hiçbir yeterli veriye dayanamadığını, tamamen farazi olduğunu, bunun Sanık aleyhine değerlendirmekle hatalı hareket edilidiğini, Bidayet Mahkemesi-nin görüşünün Sanığın aleyhine ağırlaştırıcı sebep olarak uygulanmasının ve/veya ceza tayininde bir faktör olarak değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Sanığın uyuşturucu satıcılığından yaşamını idame ettirdiği yönünde Mahkeme huzurunda hiçbir iddia ve/veya- şahadet olmamasına rağmen Sanığın aleyhine almakla Bidayet Mahkemesinin hatalı hareket etiğini iddia etmiştir.

Dava zabıtlarına göre Sanık, gönüllü ifadesinde dava konusu suçları kazanç sağlamak amacı ile işlediğini kabul etmiş ve gönüllü ifade vermek su-retiyle bu suçları işlediğini itiraf etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık ve aynı davada yargılanan diğer Sanıklara ceza takdir ederken uyuşturucu suçlarının yaygın olduğunu, bu suçlarda kamu menfaatinin ağır bastığını, bu tür suçların işlenmesinde toplu-mu korumak amacı ile etkin ve caydırıcı cezalar verilmesi gerektiği görüşünden hareketle, Sanığın bu suçları para kazanmak ve bir menfaat elde etmek gayesiyle işlemiş olduğundan genel anlamda bir değerlendirme yapmış ve uyuşturucu satıcılığı yapan veya yap-anlara göz yumup yardımcı olan kişilerden toplumumuzu korumanın ne denli önemli bir husus olduğunu ve bu tür suçları işleyenlere caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini vurgulayarak bu hususları kararında ifade etmeyi uygun bulmuştur.

Uyuşturucu satıcılığ-ının ve bunun toplum içindeki vahametini dikkate alarak bu hususları kararında ifade etmekle Ağır Ceza Mahkemesinin hatalı olduğu söylenemez.

Dava zabıtlarına göre Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda bu konuda bulguya varabilecek oranda olgu vardı. Bu nedenle -Ağır Ceza Mahkemesinin herhangi bir veriye dayanmadan karar verdiği veya tamamen farazi veriye dayanarak inceleme yaptığı ve Sanık aleyhine ağırlaştırıcı bir faktör olarak değerlendirdiği ile ilgili Savunma Avukatının iddialarına itibar edilmez.

Yukardaki- nedenlerle Ağır Ceza Mahkemesi, ceza takdir ederken cezalandırma prensiplerini, Sanık leyhine ve aleyhine olan gerçekleri, uyuşturucunun türünü, ve miktarını, dava konusu suçun işlenmesinde polisin ajan provakatör durumunun olmadığını, uyuşturucunun satma-k gayesiyle tasarruf edildiğini dikkate almış ve bunları dikkate aldıktan sonra dava konusu olgular çerçevesinde kamu menfaatının ağır bastığı bu tür suçlar için etkin ve caydırıcı cezalar vermeyi uygun bulmakla hatalı haraket etmemiştir.

Yukarıdaki g-erçekler ışığında İstinaf Eden 1 ve 2. istinaf sebeplerinde başarılı olamamıştır.

3 ve 4. istinaf sebeplerinin incelenmesi.

Sanık, istinafa konu bu davada 4 Sanıkla birlikte yargılanmış ve yargılanma sonucunda tüm Sanıklara farklı cezalar takdir edil-miştir.

İstinaf Eden Avukatı Ağır Ceza Mahkemesinin benzeri türde ve ağırlıkta olan davalarda verilen cezalar ile aynı davada benzer suçtan yargılanan Sanıklara verilen cezalar arasında bir nisbetsizlik olduğunu bu nedenle Sanığa takdir edilen cezanın fa-hiş olduğunu ileri sürmüştür.

Aleyhine İstinaf Edilen ise cezalar arasında herhangi bir nisbetsizliğin olmadığını ileri sürmüştür.

İstinaf Mahkemesi Ceza takdir ile ilgili olguları incelerken, her davanın kendine has olguları içerisinde benz-er suçlar arasında bir nisbetsizlik olmamasına her zaman özen göstermektedir.

İstinafa konu davada benzer bir suçtan dolayı yargılanan Sanığa takdir edilen hapislik cezaları ile diğer sanıklara takdir edilen cezalar arasında bir nisbetsizlik söz kon-usumudur?

Beraber itham edilen sanıklarla ilgili Yargıtay/Ceza 28 ve 29/79 sayılı İstinaflarda bu husus şöyle ifade edilmiştir:

"Beraber itham edilen iki sanıktan birine çok hafif bir cezanın verilmiş olması diğerine verilen daha ağır bir cezaya mut-laka müdahale edilmesini gerektirmez; gösterilmesi gereken husus istinaf eden sanığın alenen ağır bir cezaya çarptırılmış olduğudur."

Yargıtay Ceza 16,17/1980 D.9/80 sayılı istinaflarda cezaların orantılı olmaları ile ilgili gerçekler aşağıdaki şekild-e ifade edilmiştir:

"Prensip yukarıda izah edildiği gibi olmakla beraber mahkemeler çoğu kez bir sanığa verilen cezaya, bunun diğer bir cürüm ortağına verilen ceza ile daha orantılı olmasını sağlamak amacı ile, müdahale ederler. Mamafih, cezaların tam bir- şekilde birbiri ile orantılı olması gerektiğine dair bir kanuni prensip mevcut değildir."

İstinafa konu dava Sanık, Sanık 2 ve Sanık 5 aleyhine 2.5 kg uyuşturucu madde (cannabis) tasarrufu ile ilgilidir.

Ağır Ceza Mahkemesi Sanıklara ceza takdir ederk-en 2.5 kg uyuşturucu tasarruf suçu ile ilgili Sanığa 8 yıl, Sanık 2'ye 6 yıl, ve Sanık 5'e 6 ay süre ile hapislik cezası öngörmüştür.

Dava ile ilgili dava zabıtlarındaki olgulara göre; 2.5 kg uyuşturucu madde tasarrufu ile ilgili Sanığın, aynı davadaki- Sanık 2 ile birlikte hareket ettiği, ancak Sanık 5'in durumunun tamamen farklı olduğu anlaşılır. Bu durumu dikkate alan Ağır Ceza Mahkemesi Sanıklara farklı cezalar takdir etmeyi uygun bulmuştur.

Genellikle İstinaf Mahkemesi Bidayet Mahkemesinin takdirin-e müdahale etmekten kaçınmaktadır. İstinaf Mahkemesinin bu gibi takdirine, Bidayet Mahkemesinin cezayı takdir ederken dikkate alması gereken tüm faktörleri dikkate almaması veya dikkate almaması gereken faktörleri dikate alması veya kesilen cezanın bütün i-lgili ahval ve şerait muvacehesinde aşikâr surette fahiş veya çok az olması nediyle müdahale edebilir. (gör:Ceza/İstinaf 18/73, Y/C 3/02, 8/01 - D 1/03; Y/C 39/95-43/95 - D 6/96 )

İstinaf Mahkemesi İlk Mahkeme olarak davaya direk bakmış ve İlk Mahkemeni-n verdiği cezadan başka ceza verme temayülünde olsa bile, İlk Mahkeme ilkelerinde herhangi bir hata işlemiş değilse, İlk Mahkemenin takdir yetkisine müdahale edilmez.(Y/C 3/02,8/02D.1/039 , (Y/C 73/06 D.1/07)

Takdir ve tesbit edilecek uygun cezanın ne ola-cağı konusunda Mahkemelerin geniş adli yetkileri vardır. Bidayet Mahkemeleri bu adli yetkilerini kullanırken Ceza İstinaf 8/75, 9/75 sayılı içtihadi kararlardaki ilkeleri göz önünde bulundurmaktadırlar. Bu ilkelerden önemli olanlardan birisi ise Sanığın k-arakteri, sosyal şahsiyeti, geçmişteki durumu, kesilecek olan cezanın Sanığa ve himayesindeki yardıma muhtaç olan kimselere yapacağı etki olarak izah edilmiştir.

Benzeri suçlardan Sanıkları yargılayan Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığa takdir ettiği hap-islik cezası ile aynı davadaki diğer Sanıklara takdir ettiği hapislik cezaları arasında bir nisbetsizlik varmıdır?

Cezalar arasındaki nisbetsizlik konusu bir çok içtihadi kararda incelenmiştir.(gör:Y/C Bir.18/90,19/90,20/90,21/90 / D.10/90 ;Y/C32/90 D.1-1/90 )

Bu konu ile ilgili Y/C 15/87 D.17/87 sayılı içtihat kararında şu şekilde ifade edilmiştir.

"Her ne kadar da genelde (disparity of sentence), cezaların nisbetsizlik veya eşitsizliği prensibi aynı davadaki sanıklar arasında gözönünde bulundurulması -ve tatbik edilmesi gereken bir prensip ise de benzer veya ilgili davalardaki sanıklara kesilen cezalar arasında da gözönünde bulundurulması gereken bir prensiptir.'' (Bak:- R. v. Stroud (1977) 65 Criminal Appeal Reports 150.) İl(veten bizi bağlayıcı olma-makla beraber aynı hususa ışık tutan ve olguları önümüzdeki meseleye benzer olan Georghious Yiasoumis Nicolaou v. The Police (1969 2 C.L.R. s.120 at 122 ve 123'te hakim Vassiliades şu görüşlere yer vermiştir:

"Asked whether in the circumstances the positi-on does not appear to be rather irregular and unsatisfactory, learned counsel for the respondents submitted to this Court that the difference between the result of the case as far as the other person was concerned, and the result of the case as far as the -appellant is concerned, can be explained by the previous conduct of these two persons. The Cadet Officer, learned counsel submitted, was a first offender, of very good character, who apparently attracted not only the leniency but also the sympathy of the M-ilitary Court which dealt with the case. On the other hand, this young man has a number or previous convictions, including one for the unauthorized possession of a rifle for which he was sentenced to one year's imprisonment. In these circumstances, counse-l for the respondents submitted, the difference between the two sentences (the one in the hands of the Military Court and the one in the hands of the District Court) is not really as irregular or unsatisfactory, as it may appear to be.

We cannot accept th-is view of the matter. It is true that there is considerable difference in the past record of these two young men. On the other hand, their past is only an incidental matter in the case. The substance of the matter for adjudication lies in their respective- conduct in the commission of the offence. We think that, in the circumstances, for the commission of the same offence (where, perhaps, the part played by the other person is even more blameworthy than the part played by the appellant now before us) the di-sparity in their respective sentences is unsatisfactory; and is, we think, offensive to the common sense of justice, so important to maintain in the minds and hearts of all people; especially the people who exhibit a tendency to break the law. Unless they -have faith and confidence that in the hands of the Courts they will meet with justice and receive the consequences of their conduct upon that footing, neither the sentences they receive can have the proper effect on their mind, nor can the courts be of muc-h help to them in reforming their life.

We also have to bear in mind the principle of equality between all persons before the law which is generally accepted, but is not always apparent in every day life. If this young man and his family circle, as well a-s all those who may have taken an interest in his case, will look upon the matter intelligently, they will not be able to find the expected equality of treatment, in the case of these two young men. All these considerations have made this simple case (whic-h in itself presents no difficulty whatsoever) a matter requiring special and exceptional treatment.

The sentence of nine months' imprisonment imposed on the appellant for the offence committed, seen apart of the case of the other person involved in the -commission of the offence, cannot, we think, be described as manifestly excessive. We would not interfere with it on that ground alone. But considering all the circumstances of the case, including the disparity of the sentence imposed by the Military Court-, we are of the opinion that the sentence imposed on the present appellant is wrong in principle."

Ağır Ceza Mahkemesi, Sanık ile aynı davada yargılanan diğer Sanıklara ceza takdir ederken Sanıkların lehine ve aleyhine olan hususları dikkate aldığını be-lirtmiş, Sanık 5'in özel durumuna işaret ederek suçun işlenmesindeki rolünü dikkate alarak Sanık 5'e 6 ay hapis cezası, Sanığın ve Sanık 2'nin suçun işlenmesinde birlikte hareket ettiklerini dikkate alarak Sanığın ve aynı davadaki Sanık 2'nin lehine ve ale-yhine olan gerçekleri değerlendirerek Sanığa 8 yıl, Sanık 2'ye 6 yıl hapislik cezası öngörmüştür.

İlgili içtihadi kararlardaki prensiplerden görüleceği gibi Sanığa takdir edlen ceza ilk nazarda aşik(r surette fahiş olmasa dahi diğer sanıklara verile-n ceza arasında büyük farklılık olması, Sanık ile normal şahısların zihinlerinde bir adaletsizlik olduğu fikri yaratılabileceği için bu gibi hallerde verilen cezaya müdahale edilerek bu nisbetsizliğin, uygun hallerde ortadan kaldırılması içtihadi kararlard-a bir ilke olarak benimsenip uygulanmıştır.

Suçun işlenişi dikkate alındığında, Sanık ile Sanık 2'nin durumunun tamamıyla benzer olduğu anlaşılır. Sanığın, Sanık 2'den farkı sadece benzer bir sabıkası olmasıdır. Sanık 5'in suça katılımı ise farklıdır-. Bu nedenle Bidayet Mahkemesi, Sanık 5'in dava konusu suça Sanık 1 tarafından itildiği,bir menfaat veya kişisel çıkar sağlamadığı, kısa bir süre uyuşturucunun tasarruf edildiğini dikkate alarak bu Sanığa diğer Sanıklardan daha az bir ceza takdir etmeyi uy-gun bulmuştur.

Sanık ile Sanık 2'nin suça katılımı benzer olduğuna göre Sanıklara ceza takdirinde, Sanığın benzer sabıkasının dikkate alınıp alınmadığı, ceza tayininde bu sabıkaya hangi oranda değer verildiği, Sanığa ve Sanık 2'ye ceza takdirinde S-anığın sabıkasının dikkate alınarak bu sabıka nedeniyle diğer Sanıktan daha uzun süreli bir ceza verildiği Bidayet Mahkemesi tarafından kararda değerlendirmiş değildir.

Sabıka konusu kararda değerlendirilmediği için Sanığa, Sanık 2'den daha uzun süre-li bir ceza takdir edilmekle cezalar arasında bir nisbetsizlik meydana gelmiştir.

Sanık ve Sanık 2'nin dava konusu suçu katılımı tamamıyla benzer olmakla birlikte Sanıkların kişisel durumlarında çok büyük farkılık yoktur. Sanıklar dava konusu uyuşturucuy-u ticari bir amaçla başkalarına satmak ve para kazanmak gayesiyle tasarruflarında bulundurmuştur.

Tüm bu gerçekleri dikkate aldığımızda dava konusu olgular ışığında, 2.5 kg uyuşturucu tasarrufundan Sanığa 8 yıl, Sanık 2'ye 6 yıl ceza verilmesi, Sanıkl-ara verilen cezalar arasında izahı bulunmayan ve bir adaletsizlik yaratacağı için takdir edilen cezaya bu sebeble müdahale edilmelidir.

Bu nedenle yukarıdaki gerçekleri dikkate aldığımızda Sanığa takdir edilen 8 yıllık hapislik cezası aynı davada d-iğer bir Sanığa benzer suçtan takdir edilen 6 yıllık hapislik cezası arasında Sanık aleyhine bir nisbetsizlik olduğu için Sanığın cezası 6 yıla indirilmelidir.

Aynı Ağır Ceza heyetinin başka Kazalardaki Mahkemelerde görülen davalarda benzer suçlarda f-arklı cezalar takdir ettikleri ileri sürülmüş ve durumun dava konusu suçlar için Sanıklara takdir edilen cezalar arasında da bir nisbetsizliğin olduğu iddia edilmiştir.

İleri sürülen iddialara bir cevap bulabilmek ve benzer cezalar arasında nisbetsi-zlik olduğu sonucuna ulaşabilmek için benzer davaların olgularının neler olduğu ve verilen cezaların hangi gerekçe ile verildiğinin bilinmesi gerekir.

İstinafın duruşması sırasında bu durumda olan benzer davaların olguları hakkında önümüze herhangi bir b-ilgi veya olgu getirilmediği için, bu davalar ile ilgili istinafa konu dava ile ilgili bir mukayese yapmak mümkün değildir.

İstinaf Eden, benzer davalarla ilgili içtihadi kararlardan örnek vererek benzer davalarda daha az ceza takdir edildiğini, Sanığa- takdir edilen cezanın fahiş olduğunu ileri sürüp Sanığa takdir edilen cezasının düşürülmesi gerektiğini iddia etmiştir.

İlgili içtihadi kararları incelediğimizde, ilgili içtihadi kararlardaki davaların kendine özgü olguları çerçevesinde karara bağlanan- davalar olduğu anlaşılır. Bu nedenle bu davadaki olgular ile ilgili içtihadi kararlarındaki davaların olguları arasında benzerlik kurmak mümkün değildir. Benzerlik kurulamayacağı içinde istinafa konu davada dikkate alınamaz.

Bu nedenle İstinaf Edeni-n bu yöndeki iddialarına itibar etmeyiz.

Olgular izah edilirken, dava konusu uyuşturucunun bir kısmının elden çıkartıldığı, bunun Sanıkların ifadelerinden ve yapılan tahkikat sonucu tespit edildiği, Sanıkların tasarrufundaki uyuşturucunun elden çıkar-tıldıktan sonra kalan miktarın 1 kilo 928 gram 910 miligram olduğu, mavi 88 Analiz raporu ile tespit edildiği ifade edilmiştir.

İstinaf Eden, bu gerçeğin Sanık leyhine ele alınmadığını ileri sürümüştür.

Dava ile ilgili dava zabıtlara göre; Sanık 2.5 kg u-yuşturucu suçlamasını itham safhasında kabul etmiştir. Olgular izah edilirken de bu konuda herhangi itiraz veya olgulara ters beyan yapılmamıştır. Olgular izah edilirken İddia Makamı 1 kg 928 gram 910 mg Uyuşturucudan bakiye kalan uyuşturucu için izahat ve-rdiği dava zabıtlarından anlaşılmaktadır.

Bu husus ilk kez istinaf sırasında ve ceza aleyhine olgular izah edilirken İstinaf Eden Avukatı tarafından ileri sürülmüştür.

Bidayet Mahkemesi huzurunda ileri sürülmeyen bir hususun ilk kez İstinaf Mahkemesinde -ileri sürülmesinin hukuken mümkün olmadığı bir çok içtihadi kararda ifade edilmiştir.

Bu nedenle İstinaf Edenin bu konudaki iddialarına itibar etmeyiz. (gör C/İ Birl.30-31/76)

Söylenenler ışığında İstinaf Eden 3 ve 4. istinaf sebebinde kısmen başarıl-ı olmuştur.

5. istinaf sebebi 4.01.2011 tarihli müracaat ile geri çekildiği için bu istinaf sebebinin incelenmesine gerek kalmamıştır.

6 ve 7. istinaf sebeplerinin incelenmesi :

İstinaf Eden 4.01.2011 tarihli yazılı bir müracaat ile 6 ve 7. istinaf sebe-plerini mahkumiyet aleyhine değil ceza aleyhine ele alınacağını bildirdiği cihetle bu istinaf sebepleri bu şekilde tezekkür edilecektir.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin fihrist ve Emare Listesinde gösterilen mavi 108-111'e kadar numaralandırılan ve bu -mesele ile ilgili olmayan itham ve cevapların etkisinde kalarak Sanık 1'in mahkum edildiğini, İddia Makamının sunduğu olgulara kaynak teşkil eden Polis ifadelerini emare yapılmaktan sarfı nazar ederek İstinaf Eden Sanığa 1. davadan 8 yıl, 2. davadan 6 ay h-apis cezasına çarptırmakla hatalı davrandığını ileri sürmüştür.

Mahkeme huzurundaki olgulara göre; Sanık aleyhine, Girne Ağır Ceza Mahkemesinde, istinafa konu uyuşturucunun ithali ile ilgili başka bir dava daha ikame edilmiştir. İstinafa konu davanı-n olguları izah edilirken dava ile ilgili sunulan emarelerle birlikte Sanığın gönüllü ifadesi (mavi64-69) dava tebliği (mavi 98) ve Girne Ağır Ceza Mahkemesindeki dava ile ilgili Sanığa yapılan dava tebliği de( mavi 108-111) ibraz edilmiştir.

İlgili d-ava tebliğinin emare yapılması doğru olmamakla beraber, Ağır Ceza Mahkemesinin, istinaf konusu olmayan ve Girne Ağır Ceza Mahkemesindeki başka bir dava ile ilgili emare veya olgulara (mavi 108-111) değer verdiği ve bu nedenle Sanığa fahiş bir ceza takdir- ettiği ile ilgili Ağır Ceza Mahkemesinin kararında herhangi bir bulgusu yoktur. Ağır Ceza Mahkemesi ilgili dava tebliğine değer verip bulgu yapmadığı için hatalı değildir.

Dava ile ilgili olgular izah edilirken bu olguların
Sanıklar aleyhine getiril-en davalarla ilgili olmasına özen gösterilmektedir. İddia Makamı olabildiğince suça konu olguları izah ederken bunlarla ilgili emareleri de ibraz etmeye gayret göstermektedir. Davanın duruşması yapılmadığında dava ile ilgili polis ifadelerinin ibraz edilme-sini gerektirecek bir düzenleme veya bir zorunluluk yoktur. Davasını nasıl ve ne şekilde yönlendirmesine İddia Makamı karar vermektedir. Bu nedenle polis ifadelerinin ibraz edilip edilmemesine İddia Makamı karar vereceği için Bidayet Mahkemesinin bu duruma- müdahalesi söz konusu olamaz. Bu konuda Bidayet Mahkemesi hatalı değildir.

Yukardaki nedenlerle İstinaf Eden, 6 ve 7.istinaf sebebinde başarılı olamamıştır.

8. istinaf sebebinin incelenmesi

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, Müstenif/Sanığın itham -edilmediği ve iddianamede yer olmayan bir suçtan ötürü Müstenif adına aleyhinde olgu dinleyip bulgu yaparak sunulan olguları cezayı artırıcı bir etken olarak dikkate almakla hatalı davrandığını ileri sürmüştür.

İstinaf duruşması sırasında İstinaf Eden Avu-katı bu hususla ilgili gerektiği gibi izahat yapmış değildir. Gerekli izahat yapılmamasına rağmen olguları incelediğimizde izah edilen olguların Sanık aleyhindeki davalarla ilgili olduğu ve Bidayet Mahkemesinin dava ile ilgili olgulara dayanarak karar verd-iği anlaşılır. Dava ile ilgili olgulara dayanarak karar verildiği için Bidayet Mahkemesi hatalı değildir.

İstinaf Eden bu istinaf sebebinde başarılı olamamıştır.

NETİCE:

Yukarda söylenenler ışığında İstinaf Eden istinafında kısmen başarılı olmuştur.

-Sanığın 29.06.2010 tarihinde 1.davadan mahkum edildiği 8 yıllık hapislik cezası 6 yıla indirilir.

Sanığın cezası Ağır Ceza Mahkemesinin mahkumiyet tarihinden itibaren başlayacak ve birlikte çekilecektir.




Mustafa Özkök Narin F.Şefik Hüseyin- Besimoğlu
Yargıç Yargıç Yargıç



18 Ekim, 2011












9






Full & Egal Universal Law Academy