Yargıtay Ceza Dairesi Numara 45/1980 Dava No 26/1980 Karar Tarihi 13.10.1980
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 45/1980 Dava No 26/1980 Karar Tarihi 13.10.1980
Numara: 45/1980
Dava No: 26/1980
Taraflar: Şakir Ahmet ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Yargıtayın ceza yetkisi kullanan ilk mahkemelerin erteleme kararlarına istinafen bakma yetkisi olmaması- Erteleme kararı - İstinaf etme hakkı
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 13.10.1980

-D. 26/80
Yargıtay/Ceza 45/80
(Ceza Dava No.2039/80;Lefkoşa)


Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti: Ülfet Emin, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut.

İstinaf eden: Şakir -Ahmet, Edremit.
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: K.T.F.D. Başsavcılığı.

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Osman M. Dağlı ve Menteş Aziz.
Aleyhine istinaf edilen namına: Akın Sait ve Osman T. Enginsoy.



Y-argıtayın ceza yetkisi kullanan ilk mahkemelerin erteleme kararlarına istinafen bakma yetkisi olmaması.

Erteleme kararı - Ceza davalarında İlk Mahkemenin erteleme kararına karşı istinaf etme yetkisi - 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası ile Fasıl 155 Ceza Usulü- Yasasının erteleme kararının istinaf edilebileceğine ilişkin hüküm içermemesi.

İstinaf etme hakkı - Fasıl 155 Ceza Usulü Yasasının 131, 132, 133, 135, 136 ve 137. maddeleri - Ceza davalarında istinafın mahkûmiyet ve ceza aleyhine yapılabilmesi - Ceza dav-alarında erteleme kararı aleyhine istinaf yapılamaması.

OLAY: İlk Mahkeme Sanık aleyhindeki davayı erteledi. Sanık erteleme
kararını istinaf etti.
İddia Makamı istinafta, bir ön itirazda bulunarak Sanığın erteleme kararını istinaf etmeye yetkisi bu-lunmadığını iddia etti. Yüksek Mahkeme de bu iddiayı öncelikle karara bağlamayı uygun gördü.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme, mahkûmiyet ve ceza aleyhine 9/76 Mahkemeler Yasası 37(2) maddesi ile Fasıl 155 Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası 131, 132, 133, 135, 136 ve 13-7. maddelerine uygun olarak istinaf yapılabileceğini belirtti. Bu maddelerin mahkûmiyet ve ceza aleyhine istinaf yapılmasını öngördüğünü ancak erteleme kararına karşı istinafı öngörmediğini dikkate alan Yüksek Mahkeme yetkisiz olduğu sonucuna vardı ve ön i-tirazı kabul etti.


Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:

1-Theodoros Panayioti Skourris v. The Republic ve Gregoris N. Kazantzis v. The Police (1961) C.L.R.ll.
2- Maroulla Xenophontos v. Panayiota Charalambous (1961) CLR. 122.
3-The Attorney Gener-al of the Republic v. Enimerotis Publishing Co. Ltd. and Others (1966) - 2 CLR. sayfa 25.
4-Evangelos Christofi v. The Police (1970) 2 C.L.R. s.117 sayfa 119.
5-Photini Polycarpou Georghadji and Another v. the Republic (1971) 2 C.L.R. s.229, sayfa 233, 2-34 ve 235.
6- The Attorney General of the Republic v. A. Pouris and six others
(1979) 2 C.L.R. Part I, s.15, sayfa 40, 41 ve 61, 62.

---------------

H Ü K Ü M

Ülfet Emin, Ba-şkan: İşbu istinaf ile istinaf eden, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde 2039/80 sayılı davadaki sanık, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin 8.10.1980 tarihinde aleyhine olan davanın duruşmasının o günden sonra oturum yapacak ilk Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine ertelen-mesi için verilen karara karşı istinaf etmiştir.

İstinafın duruşmasına başlamazdan önce aleyhine istinaf edilen Başsavcılık namına bulunan Kıdemli Savcı bir ön itirazda bulundu. Kıdemli Savcı itirazında istinaf edenin Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin ertele-me kararına karşı istinaf etmeye yasal yetkisi olmadığından istinafın daha ileri gidemeyeceğini ve bu hususun istinafın duruşmasına geçilmezden önce karara bağlanması isteminde bulundu. İstinaf edenin avukatları da Mahkeme uygun gördüğü takdirde yapılan ön- itirazın duruşmaya geçilmezden önce karara bağlanmasına itiraz etmediklerini beyan ettiler. Mahkeme de savcının yapmış olduğu müracaatı uygun bularak konunun tartışılıp ilk önce karara bağlanmasına karar verdi.

Kıdemli Savcı ceza davalarında herhangi bir- kişinin istinaf etme hakkı Ceza Usulü Yasasının ve 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesine tabi olduğunu ileri sürmüştür. Kıdemli Savcı istinaf ihbarnamesinde her ne kadar da 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesinden bahsedilmekte ise d-e istinaf ihbarnamesinin 9/76 sayılı Yasanın 37(2) maddesine dayandığının açık olduğunu ileri sürdü. 1960 Adalet Mahkemeleri Yasası 9/76 sayılı Yasa ile iptal edilmiştir. 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesinde yer alan hükümler hemen hemen 9/76- sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesinde yer almaktadır. Esasen istinaf edenin dosyaladığı ek istinaf ihbarnamesi de 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesine dayanmaktadır. Bu durumda esas istinaf ihbarnamesinin 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasın-a istinat eden kısmının yanlışlıkla yazıldığını addeder ve istinaf ihbarnamesinin 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesi tahtında yapıldığını addederiz.

İstinaf ile ilgili 9/76 sayılı Yasanın 37(2) maddesi aynen şöy- ledir:

"Ceza Mahkemeleri Usul-ü Kanunu kurallarına bağlı kalmak koşulu ile, bu madde başka türlü konan hususlar saklı kalarak ceza yetkisini ilk mahkeme olarak kullanan bir mahkemenin her kararına karşı Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak istinaf edilebilir. İstinaf mahkümiyet veya veril-en ceza veya her ikisi aleyhine yapılabilir."

9/76 sayılı Mahkemeler Yasası ile kaldırılan 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesi ise aynen şöyledir:

"Ceza Usulü Kanununun hükümlerine tabi olarak fakat bu fıkrada başka türlü konan hususlar müste-sna ceza yetkisini kullanan bir mahkemenin her kararı Yüksek Mahkemede istinafa tabi olacaktır.
Bu gibi herhangi bir istinaf hak olarak herhangi bir sebebe mebni, herhangi bir mahkûmiyet veya ceza kararı aleyhine yapılabilir."

Kıdemli Savcı 9/76 sayılı Ya-sanın 37(2) maddesinin hükümlerinin açık olduğunu ve mahkümiyet veya verilen ceza aleyhine yapılan istinafların dışında herhangi bir istinafın ancak Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının kurallarına bağlı olduğunu iddia etti.

Diğer taraftan istinaf edenin avuk-atları 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesinin ceza yetkisini ilk mahkeme olarak kullanan bir mahkemenin her kararına karşı Yüksek Mahkemeye, Yargıtay olarak istinaf edilebileceğini öngördüğünü ve Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin duruşmayı erteleye-n kararının Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesinde öngörülen bir karar olduğunu, bu nedenle böyle bir karardan istinaf edenin Yüksek Mahkemeye Yargıtay olarak istinaf etmeye yetkisi olduğunu ileri sürdü.

İstinaf edenin avukatı Rum tarafında 1966'da bu husu-sta verilmiş bir kararın mevcut olduğunu ileri sürdü ve söz konusu karardan, Yüksek Mahkemeye ışık tutmak bakımından, iktibaslar yaptı.

Kıdemli Savcı ise Rum tarafında 1966'da verilen söz konusu kararın 1979'da verilen bir karar ile iptal edildiğini ve/ve-ya yürürlükte olmadığını ve/veya Rum tarafındaki durumun 1979'da verilen ve Rum Yüksek Mahkemesinin bu gibi hallerde yetkisi olmadığını içeren kararın yürürlükte olduğunu ileri sürdü.

1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesi hakkında ilk önce veril-en karar Cumhuriyet devrinde Theodoros Panayioti Skourris
v. The Republic ve Gregoris N. Kazantzis v. The Police, (1961) CLR. 11 davalarında idi. O davalarda zamanın Yüksek Mahkeme Başkanı 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesi uyarınca mahküm ola-n bir kişinin mahkûmiyeti veya ceza aleyhine istinaf yapması için önceden izin alması gerekmediğini belirtti. Daha sonra Maroulla Xenophontos v. Panayiota Charalambous (1961) C.L.R.122 davasında istinaf eden sanığı beraat ettiren kararın hatalı olduğunu il-eri sürerek istinaf eyledi. İstinafın duruşması esnasında beraat kararı aleyhine Başsavcının rızası ile istinaf yapılabileceği ileri sürüldü ve söz konusu istinafta Başsavcının rızası alınmadığından istinafın reddi talep olundu. Sayfa 126'da zamanın Yüksek- Mahkeme Başkanı şunları söyledi:

"It is I think, correct that a right of appeal clearly given in unqualified terms in a statute cannot be cut down by provisions of another procedural statute or statutory order. The difficulty arises, from the point of vi-ew of the appellant that in section 25 the right of appeal, though clearly given, is no less clearly qualified by opening words of the subsection."

Yüksek Mahkeme bir kaza mahkemesinin beraat kararından Başsavcının yazılı izni olmaksızın istinaf edilemiye-ceği kanaatına vardı ve istinafı reddetti. Bu gibi hallerde Başsavcının yazılı rızası olmaksızın istinafın yapılamıyacağı hususu Ceza Usulü Kanununun 131(2) maddesinde yer almaktadır. Daha sonra 1966'da The Attorney General of the Republic v. Enimerotis Pu-blishin Co. Ltd. and Others 2 CLR sayfa 25 istinafında kaza mahkemesının bir davanın duruşmasının erteleme kararından istinaf edildi ve o davada Rum Yüksek Mahkemesi kaza mahkemesinin kararı ertelemekle hata işlemediği kanısına vardı. Ancak hakimlerden bir-i kararında bu gibi hallerde karara karşı istinaf yolu ile gelebileceğine şüphe izhar etti ve bu gibi hallerde mandamus usulü ile Yüksek Mahkemeye gelinmesinin doğru olacağı görüşünü belirtti.

Daha sonra 1970'de 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) mad-desinde yer alan ceza yetkisini kullanan bir mahkemenin "her kararının" anlamının ne olduğu Evangelos Christofi v. The Police (1970) 2 C.L.R. s.117 davasında Rum Yüksek Mahkemesi huzurunda tartışıldı ve Yüksek Mahkeme İstinaf Mahkemesi olarak Adalet Mahkem-eleri Yasasının 25(2) maddesinde yer alan "her kararın" "Ceza Usulü Yasasının hükümlerine tabi olarak" okunması gerektiği hususunda karar verdi ve bu madde tahtında böyle bir kararın ancak Ceza Usulü Yasası uyarınca istinaf edilebilen bir karara atıfta bul-unduğu kararını verdi. O davada iki sanık ayrı ayrı iki davadan suçlandırılmakta idi. Sanıkların bir tanesinin aleyhine getirilen dava 7 sene hapis cezası ile müstelzimdi, ikinci sanık aleyhine getirilen dava ise 3 sene hapis cezasını müstelzimdi. Ancak İd-dia Makamı her iki sanık aleyhine bir celpname getirdi ve davanın bir tanesi 7 sene hapis cezasını müstelzim olduğundan ağır ceza mahkemesine havale edilebilmesi için ilk önce iptidai duruşmasının yapılmasına gidildi. İptidai duruşmaya başlamazdan önce 3 s-ene hapis cezasını müstelzim suçla suçlanan sanık mahkemeye müracaat ederek kendi davasının iptidai duruşmasının yapılmamasını istedi. İlk mahkeme bunu reddetti ve bu karar aleyhine sanık istinaf eyledi. Rum Yüksek Mahkemesi istinafı reddetti. Söz konusu i-stinafta Rum Yüksek Mahkemesi s.119' da aynen şunları söyledi:

"The first question which arises is whether such an appeal lies. Counsel on behalf of the appellant submitted that the appeal lies under section 25(2) of the Courts of Justice Law, 1960 (No.l4- of 1960) which reads:-

'25(2). Subject to the provisions of the Criminal Pro-cedure Law, but save as otherwise in this sub-section provided, every decision of a Court exercising criminal jurisdiction shall be subject to appeal to the High Court.

Any suc-h appeal may be made as of right against conviction or sentence on any ground.'

The submission on behalf of the appellant is that the decision to hold a preliminary inquiry is a "decision" of a Court exercising criminal jurisdiction and, therefore, it is -subject to an appeal to the Supreme Court.

We find ourselves unable to accept this submission. The section provides that an appeal lies under sub-section (2) "subject to the provisions of the Criminal Procedure Law", save as
"otherwise provided" in th-e sub-section. The provisions in the
Criminal Procedure Law, Cap.l55, governing appeals in criminal
cases, are contained in Part V of the statute, section 131 to 153
inclusive. The opening section 131(1) reads:

'131(1). Subject to the- provisions of any other enactment in
force for the time being, no appeal shall lie from any judgment or
order of a Court exercising criminal jurisdiction except as
provided for by this Law.'

It is clear, we think, that when sub-section -(2) of section 25 of the Courts of Justice Law, refers to "every decision"
this must be read "subject to the provisions of the Criminal Procedure Law"; and, therefore, it can only refer to "decisions" which ara subject to an appeal under the Criminal Proce-dure Law. The ruling against which the present appeal is taken, is not, as far as we can see on the basis of the argument that we have heard, such a decision.

Therefore, we hold that this appeal does not lie. What other legal remedies may be available to -the appellant, is a matter which is not for us to decide; it is a matter for his legal adviser to consider."

Daha sonra 1971'de- Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesinde ceza yetkisi kullanan bir mahkemenin "her kararının" anlamı Photini Polycarpou Georghadji and Another v. The Republic, 1971 2 C.L.R. 229, ıstinafında tartışıldı ve o ıstınafta Rum Yükse Mahkemesi Adalet Mahke-meleri Yasasının 25(2) maddesi tahtında bir istinafın Ceza Usulü Yasasının hükümlerine tabi olarak yapılabildiğine karar verdi. O davada bir ağır ceza mahkemesinde sanıklar şahadet verdikten sonra davada sanık olmayan ölü bir kişiye atıfta bulunulduğundan -böyle bir kişinin karısı ve kardeşi duruşmaya katılmalarını ve şahit çağırmalarını talep etti. Mahkeme istinaf edenlerin talebini reddetti ve istinaf edenler Rum Yüksek Mahkemesine istinaf eyledi. Rum Yüksek Mahkemesi istinafı reddederken sayfa 233-234'de -aynen şunları söyledi:

"As has been stated in the judgment delivered by Vassiliades, P. in the case of Christofis v. The Police (1970) 2 C.L.R. 117 the effect of section 25(2) of the Courts of Justice Law, 1960 ( 14/60) is that, save as otherwise pravided- by the said section (in relation to conviction or sentence), an appeal from a decision of a Court exercising criminal jurisdiction lies only subject to the provisions of the Criminal Procedure Law Cap. 155).

Sayfa 235'de ise Rum Yüksek -Mahkemesi şunları söyledi:
-
"In approaching the issue before us we have borne in mind, also, that the Courts cannot invent a right of appeal where none is given nor will the usurp an appellate jurisdiction where none is created (see Healey v. Ministry of Health (1954) 3 A11 E.R.449)-.
-
A case in which a decision of a District Judge regarding an adjournment of the hearing of a criminal case was dealt with on appeal, though no express statutory provision appears to exist in relation to an appeal of this kind, is that of The Attorney-Gener-al of the Republic v. Enimerotis Publishing Co. Ltd. and Others (1966) 2 C.L.R. 25. It is clear, however, form the judgment of one of us, Stavrinides, J., in that case (see at pp.31-32) that the question of the jurisdiction of the Supreme Court to entertai-n an appeal of this nature had not been raised on that occassion; and, actually, in the said judgment the opinion was expressed that "the proper way of questioning the order of adjournment was by application for an order of mandamus". The main judgment in -that case was given by Vassiliades, J., as he then was, who, later on, when the issue of the criminal appellate jurisdiction of the Supreme Court was raised and considered in the Christofi case (supra), joined in the unanimous view that such jurisdiction i-s to be exercised as and when laid down by statutory provisions. As at
present advised, we are not inclined to regard the Enimerotis case as authoritatively establishing that an appeal lies otherwise than as provided for by statute."

-Aynı konu daha sonra 1979 yılında Rum Yüksek Mahkemesi huzurunda The Attorney General of the Republic v. A. Pouris and six others (1979 2 G.L.R. Part I s.15'de yeniden tartışıldı ve 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesindeki istinaf etme hükmü yo-ruma tabi tutuldu ve 7 hakimden oluşan tam kadrolu Rum Yüksek Mahkemesinden bir hakimin karşı oyuna karşı oyçokluğu ile Adalet Mahkemeleri Yasasının 25(2) maddesinin sınırsız bir istinaf hakkı bahşetmediğine, istinaf hakkının Ceza Usulü Yasasının hükümleri-ne tabi olduğuna karar verildi. O istinafta istinaf konusu bir ağır ceza mahkemesinin beraat kararı idi ve Ceza Usulü Kanununun 131, 132 ve 137. maddeleri ışığında Başsavcının beraat kararından istinaf etmeye hakkı olmadığı hususunda karar verildi. 25(2) m-addesi hakkında Rum Yüksek Mahkeme Hakimlerinden biri s.40-41'de şunları söyledi:

"Turning now to s.25(2) it is to my mind quite clear that the scope of this subsection was to abolish the requirement, for which provision is made in sections 132(1)(b) and -(c) and 133(1)(b) of the Criminal Procedure Law, for leave to appeal against conviction or sentence by any person convicted and sentenced either by a District Court or an Assize Court. If the sentence "every decision of a Court exercising criminal jurisdic-tion shall be subject to appeal to the High Court" were to be taken in isolation and unqualified it might certainly appeal that it did confer a right of appeal from a judgment of aquittal by an Assize Court.

But the whole subsection is expressly made "sub-ject to" the provisions of the Criminal Procedure Law; and these opening words are in my view equivalent to "without prejudice to" the provisions of the Criminal Procedure Law and that the only reasonable explanation why it was thought necessary to introdu-ce them was to keep in force the provisions of the Criminal Procedure Law relating to appeals 'save as otherwise in the subsection provided' and cannot reasonably be construed as ousting such provisions by implied repeal."

-Aynı davada başka bir hakim ise konu hakkında s.61-62'de şunları söyledi:

"I have considered very carefully all the contentions of counsel for the appellant, and in giving the words of this section their ordinary meaning, I have reached the conclusion tha-t his arguments fail for the following reasons:

(1) The Supreme Court in dealing with the interpretation of s.25(2), in a series of decisions established that that section does not confer an unqualified right of appeal, but a limited
one, qualified by the- apening words "subject to the provisions of the Criminal Procedure Law".
.........................................
(2) that the only express right of appeal conferred by s.25(2) is a right of appeal against conviction or sentence.

(3) the exp-ression in s.25(2) 'but save as otherwise provided' would be superfluous if the legislature intended to establish a right of appeal against every decision of a Court exercising criminal jurisdiction. Equally, I think it would be superfluous to express refe-rence to a right of appeal against conviction or sentence."

Söz konusu 37(2) maddesi tetkik edildiğinde görülüyor ki ceza yetki-sini ilk mahkeme olarak kullanan bir mahkemenin her kararına karşı Yüksek Mahkeme Yargıtay olarak istinaf edebilmeyi iki şarta bağlamaktadır. Bunlardan birincisi böyle bir istinafın Fasıl 155 Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının kurallarına bağlı olması ve iki-ncisi de 37. maddede konulan hususların saklı tutulmasıdır. 37(2) maddesinde saklı tutulan hususlar ise sadece istinafın mahkûmiyet veya verilen cezaya veya her ikisi aleyhine yapılabildiğidir. Bunun dışında 37. maddede başka türlü konan herhangi bir husus- bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesinin getirdiği bir yenilik Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının kurallarına rağmen mahkûmiyet veya ceza aleyhine bir istinafın hak olarak yapılabildiğidir. Esasen 1976'dan önce -yürürlükte olan 1960 Adalet Mahkemeleri Yasasının bu hususta yetki veren 25(2) maddesinde
"hak olarak" sözcükleri yer almakta idi.

Bundan açıkça görülüyor ki 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesi uyarınca ceza yetkisini ilk mahkeme olarak kullana-n bir mahkemenin mahkûmiyet veya verilen ceza kararı dışında her kararına istinaf, Fasıl 155 Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının kurallarına bağlı olarak, yapılabilir.

Bugün huzurumuzda olan istinaf mahkûmiyet veya ceza aleyhine yapılan bir istinaf değildir.- Bu nedenle Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasında bu gibi hallerde istinaf etme hakkı olup olmadığının incelenmesi gerekir. İstinaf etme hakkı Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının 131, 132, 133, 135, 136 ve 137. maddeleri uyarınca yapılmaktadır. Ceza Mahkemeleri Us-ulü Yasasının 131. maddesine göre yürürlükte olan başka bir yasanın hükümleri saklı kalmak koşuluyla, ceza yetkisi kullanan herhangi bir mahkemenin hüküm veya kararlarından istinaf Yasa tahtında öngörüldüğü hallerde yapılabilir. Fasıl 155 Ceza Usulü Yasası-nın 131. maddesi aynen şöyledir:

"131.(1) Subject to the provisions of any other enactment in force for the time being, no appeal shall lie from any judgment or order of a Court exercising criminal jurisdiction except as provided for by this Law.


(2) Th-ere shall be no appeal from an acquittal except at the instance or with the written sanction of the Attorney General, as in this Law provided"

İstinaf etmek yetkisi veren Fasıl 155 Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının 132, 133, 135, 136 ve 137. maddelerini v-e diğer ilgili maddelerini esaslıca inceledik. Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasının veya başka herhangi bir yasanın herhangi bir maddesi Ceza yetkisi kullanan bir mahkemenin bir davanın duruşmasının ertelenmesi hakkında verdiği karara karşı istinaf yapılabildi-ği hükmünü içermez. Ceza Mahkemeleri Usulü Yasasına göre bu gibi hallerde böyle bir yetki verilmediğinden Yüksek Mahkemenin, Yargıtay olarak bu gibi hallerde istinafa bakmak yetkisi yoktur kanısındayız.

Bu nedenle ön itiraz kabul edilir, Yüksek Mahkemenin-, Yargıtay olarak bu istinafa bakmaya yetkisi olmadığından istinaf reddolunur.

İstinaf edenin, istinaf yolu dışında konu ile ilgili başka hakkı olup olmadığı ve eğer varsa hangi usulle Yüksek Mahkemeye müracaat edebileceği hususunda bu safhada herhangi bi-r görüş belirtmeyi uygun görmedik.


(Ülfet Emin) (Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut)
Başkan Yargıç Yargıç


13 Ekim 1980









Full & Egal Universal Law Academy