Yargıtay Ceza Dairesi Numara 43/1984 Dava No 3/1986 Karar Tarihi 30.05.1986
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 43/1984 Dava No 3/1986 Karar Tarihi 30.05.1986
Numara: 43/1984
Dava No: 3/1986
Taraflar: Ahmet Koçin, ile Başsavcılık arasında
Konu: Adam öldürme –Ceza aleyhine istinaf –
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 30.05.1986

-D.3/86 Yargıtay/Ceza 43/84
(Lefkoşa Ağır Ceza No.1276/84)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Aziz Altay, Hamdi Atalay

İstinaf eden: Ahmet Koçin, Merke-zi Cezaevi, Lefkoşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Rifat Reis
Aleyhine istinaf edilen namına: Osman Tal(t Enginsoy
-


Adam öldürme - Fasıl 154 Ceza Yasasının 205. maddesine aykırı ateşli silah ile ölüme neden olma - İlk Mahkemenin maktulü tabanca ile öldürmekten suçlu bulduğu Sanığa 15 yıl hapis cezası vermesi.

Ceza aleyhine istinaf - Adam öldürme suçunda ceza -takdiri - Ağır Ceza Mahkemesinin Sanığa 15 yıl hapis cezası vermesi - Sanığın psikolojik durumunun gözönünde bulundurularak cezanın 12 yıl hapse indirilmesi.



OLAY: Kızkardeşinin nişanı dolayısıyle annesine kızan Sanık annesini azarlayarak ona bir demir -parçası ile vurdu. Daha sonra eve kızkardeşi ile nişanlısının geldiğini gören Sanık kızkardeşinin nişanlısına tabanca ile iki el ateş açtı. Ağır yaralanan maktul daha sonra hastahanede öldü. Sanık, tanıdığı kıdemli bir Savcıya giderek durumu anlattı. Taban-canın yerini söyleyip polise teslim oldu. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Sanığa 15 yıl hapis cezası verildi. Sanık cezanın alenen çok olduğunu iddia ederek istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme, Sanığın kızkardeşini kötü bir izdivaçtan korumaya çalıştığı-nı, Sanığın bu konudaki endişelerinin haklı olduğunu, çünkü maktulün Kıbrıs'a yasa dışı yollardan girip çıkan birisi olduğunu belirtti. Buna rağmen Sanığın maktulü öldürecek kadar ileri gitmesinin mantıklı bir izahı olmadığını vurgulayan Yüksek Mahkeme ola-y günü iki genci bir arada görmenin Sanığın fevri hareketine neden olduğunu gözönünde bulundurdu. Sanığın olaydan hemen sonra nedamet duyduğunu ve teslim olarak olayı yetkililere anlattığını dikkate alan Yüksek Mahkeme Sanığa kesilen 15 yıl hapis cezasını -fazla buldu ve cezayı 12 yıla indirdi.




H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu istinaf Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin 20.11.1984 tarihinde vermiş olduğu ve sanığı (istinaf edeni) adam öldürmek suçundan 15 yıl hapse gönderen hükmünden yapılmıştır. Olgular öz-etle şöyledir.

Maktul öldürüldüğü 5.10.1983 tarihinde 25 yaşında idi. 1977-1978 yıllarında Kıbrıs'ta Türk Barış Kuvvetlerinde askerlik yapan maktul, terhisini müteakip Güvenlik Kuvvetleri nezdinde bir yıl için eğitimci mücahit olarak görev yaptı.

Maktü-lün Kıbrıs'ta bulunduğu devrede, sanığın kardeşi Kemal Koçin ile arkadaş oldu. Bu münasebetle onun ve dolayısıyle sanığın kızkardeşi Hatice Koçin ile tanışma fırsatını buldu. Haticeyi ailesinden istemesi üzerine, Haticenin yaşının henüz küçük olması nedeni-yle, evlenme talebi reddedildi.

Takriben 1980 yılında Türkiye'ye giden maktul, orada bulunduğu esnada Hatice Koçin ile mektuplaşmaya devam etti. Hatice ile evlenmek maksadıyle 27.9.1983 tarihinde Kıbrıs'a feribotla gelmekte olan maktul, sanıkla karşılaşt-ı ve ona nişan yüzüklerini havi bir kutuyu gümrükten geçirmesini rica etti. Sanık da bu işlemi yaptı.

Maktul Hatice'yi, Hatice'nin dayısı vasıtasıyle ailesinden istetti. Bu izdivaça sanığın dışında Hatice'nin ailesi olumlu tavır takındı. Sanığın karşı çı-kmasına rağmen maktül ile Haticenin nişanlarının 8.10.1983 tarihinde yapılması kararlaştırıldı.

5.10.1983 tarihinde Hatice'yi saat 16.30 sularında çalıştığı yerden arayan maktul Hatice ile birlikte arkadaşlarını nişan törenine aramaya koyuldular. Aynı gü-n sanık da Göçmenköy'de ikamet eden kardeşini ziyaret ettikten ve orada yemek yedikten ve bir bardak rakı içtikten sonra 20.45 raddelerinde eve geldi, dul annesini, Hatice'yi nişanlayacağı için azarladı ve hatta şahadete göre makineli bir tabancayı andırır- bir demir parçası ile ona vurdu.

Saat 21.15 raddelerinde ziyaretlerden eve dönen maktul ile Hatice evin giriş kapısında annesi ile karşılaştı. Annesi onlara oradan uzaklaşmalarını işaret ettiyse de buna bir anlam vermediler ve oradan uzaklaşmadılar. Dah-a sonra kapının açılması ile içeri giren maktül ve Hatice, odasından çıkan sanık ile karşılaştı. Genç çifti gören sanık maktüle hitaben "kara, kara karasakal" gibi sözler sarfettikten hemen sonra ona iki el ateş açtı. Atışlardan yaralanan maktul olduğu yer-e yıkılıp hareketsiz kaldı.

Sanık daha sonra, ateş ettiği ve bil(hare makineli bir tabanca olarak belirlenen sil(hı bir torba içine koydu ve evden motosikleti ile uzaklaştı. Ağır yaralanan maktul Burhan Nalbantoğlu Hastahanesine kaldırılıp derhal ameliya-ta alındı. Maktulün vücudunda üç kurşun yarası vardı. Kurşunlardan birinin omuriliğini parçalaması sonucu maktul 6. göğüs omuru seviyesinden aşağı felç oldu. Diğer iki kurşun ise akciğeri delip geçti. 29.10.1983 tarihine kadar hastahanede alıkonan maktul -Sağlık Kurulu kararı ile daha ileri tedavi maksadıyle Türkiye'ye gönderildi. Ankara Numune Hastanesine yatırılan maktul, verilen tüm tıbbi uğraşlara rağmen kurtarılamadı ve 29.11.1983 tarihinde öldü. Maktulün ölüm sebebi ise mermilerin göğsün sol tarafına -isabet etmesi ile her iki çekirdeğin akciğeri tahrip ederek vücudu terketmesi ve akciğerde meydana gelen ampriem olarak belirlendi.

Evden ayrılan sanık Kıdemli Savcı Argun Korkut'u buldu ve olayı ona anlattı. Bunun üzerine, Kd. Savcı sanığı Yenişehir kar-akoluna getirdi. Karakolda kendisine kanuni ihtarın yapılması üzerine sanık "ben vurdum" dedi. Yine sanığın ifadesi uyarınca sil(h Hamitköy'de bir köprü altında bulundu.

Sanık aleyhine ilkin taammüden katillik davası ikame edildi. Suçu kabul etmemesi üze-rine duruşmaya geçildi. 21 tanık dinlendikten sonra iddia makamı ithamnameye usule uygun olarak 2. dava olarak adam öldürme davasını ekledi. Sanığın bu davayı kabul etmesi ve 1. davada takipsizlik belgesinin ibrazı üzerine İlk Mahkeme sanığı 1. davdan serb-est bıraktı ancak eklenen 2. davadan mahk(m etti. İddia Makamı, yukarıda özeti verilen olguları Mahkemeye anlattıktan sonra söz alan müdafaa sanığın 36 yaşında evli fakat karısından ayrı yaşamakta olan birisi olduğunu, meslekten hayvan yetiştiricisi ve çif-tçi olduğunu, Lefkoşa'da Kızılay semtinde annesi ve iki küçük kardeşi ile beraber ikamet ettiğini, babsını 1963'te kaybettiği için daha 14-15 yaşlarından itibaren ailenin geçimini yüklendiğini, maktulü kötü karakterli birisi olarak tanıdığını, nitekim onun- 1980'de polis tarafından aranan bir şahıs olarak bilindiğini, kızkardeşinin böyle bir adama varmasını ve mutsuz olmasını istemediğini, bu olayın bir namus meselesi olduğunu, sabıkası bulunmadığını, olayı tamamen tesadüflerin yarattığını, onaylamadığı makt-ulü o akşam evde görünce tahrik olduğunu, konunun özelliğine binaen bu tahrikin haklı ve ağır olarak kabul edilmesi gerektiğini, maktulün aranmakta olan bir kişi olduğunu, Kıbrıs'tan ayrılışı ile Kıbrıs'a tekrar girişinin normal yollardan olmadığını, Devle-t yükümlülüğünü yerine getirmiş olsaydı, maktulün yakalanacağını ve dolayısıyle bu olayın da vuku bulmayacağını, Devletin sorumluluğunu yerine getirmemesiyle bundan hakkından daha az ceza hükmedilmek suretiyle sanığın yararlanması gerektiğini söyleyerek sa-nığa mül(yım davranılmasını istedi.

Detaylı bir şekilde hükmünü veren Ağır Ceza Mahkemesi işlenen suçun vahim olduğunu ve bu suç için Yasanın yaşam boyu hapis cezası öngördüğünü vurguladıktan sonra, olayda tahrih olmadığı kanısına vardı ve sanığı on beş- yıl hapis cezasına çarptırdı.

Sanık bu cezadan istinaf etmiş bulunmaktadır. Dosyalanan istinaf ihbarnamesi beş sebep içermekle birlikte bunları verilen hapis cezasının aşik(r surette çok olduğu biçiminde toparlamak mümkündür. Müdafaa avukatı Ağır Ceza M-ahkemesi huzurunda söylediklerini ve yukarıda özeti yapılan tahfif edici sebepleri istinafın duruşmasında da yineledi.

Sanığın kendi kabulü ile suçlu bulunduğu suçun ciddiyetini vurgulamayı yersiz buluruz. Bu tür suçlarda genelde ibretamiz ve caydırıcı c-ezaların verilmesi gerekir ve Ağır Ceza Mahkemesi de bu meselede bu ilke doğrultusunda hareket etmekle hata etmiş değildir. Müdfaa avukatının cezanın ibretamiz ve caydırıcı olma niteliğinin sadece sanığa yönelik olacağı ve bunun da gerçek hayatta pratik bi-r kıymet ifade etmeyeceği şeklindeki görüş ve iddialarına katılma olanağı yoktur. Cezanın ibretamiz ve caydırıcı niteliği sadece sanığı değil, aynı zamanda ve özellikle sanık gibi hareket etme temayül, heves veya düşüncesinde olanları hedef almaktadır.

O-layın meydana gelmesinde Devletin de maktulün Kıbrıs'a girişini engellememekle ve arandığı halde onu yakalama sorumluluğunu yerine getirme- mekle sorumlu tutulması ve bunun da sanık lehine cezasına yansıması gerektiği doğrultusundaki müdafaa avukatının gör-üş ve iddiası ilginç olmakla birlikte Devlet tarafından gösterilen bu tür bir tek(sülün sanık lehine alınacak bir faktör olacağını ne yasalar ve ne de öğreti öngörmemektedir. Bu nedenle müdafaanın bu görüşüne Ağır Ceza Mahkemesinin itibar etmemesi ile hata- ettiği söylenemez.

Sanığın kendiliğinden teslim oluşu lehine bir faktördür. Nitekim Ağır Ceza Mahkemesi bu konuda şunları söyledi:

"Sanık 36 yaşında evli bir şahıstır. İşlemiş olduğu suçtan nadim olmuş ve arkadaşı bir Savcı vasıtasıyle polise gidip tes-lim olmuştur. Suçu kabul ederek, sil(hın yerini göstererek polise çok yardımcı olmuştur."

Maktulün 1980'den beri polis tarafından aranmakta olduğu, onun gerek Kıbrıs dışına ve gerekse geri Kıbrıs'a yasa dışı yolardan çıkıp girdiği birer gerçektir. Böyle -bir kişi ile kızkardeşinin evlenmek istemesine karşı çıkmakla sanığın gayri makul hareket ettiği söylenemez. Ancak onayını vermediği bir kişiyi öldürmeye kadar gitmesinin mantıklı bir izahını yapmak olanağı yoktur. Ne var ki kızkardeşinin kötü bir izdivaç -yapacağı hususundaki endişesinde samimi olduğuna da kuşku yoktur. Bu halet-i ruhiye içinde olay gecesinde iki genci bir arada görmesi fevri fakat asla tasvip görmeyen bir hareket yapmasına vesile oldu. Hareketinin fevri ve bundan da hemen nedamet duyması k-eyfiyeti olaydan hemen sonra gidip kıdemli savcı vasıtasıyle polise teslim olması ile izah edilebilir. Ağır Ceza Mahkemesinin sanığın içinde bulunduğu psikolojik durumu yeterince değerlendiremediği anlaşılmaktadır. Sanığın bu durumunun değerlendirilmesiyle- ona verilecek en uygun hapis cezası on iki yıldır.

Sonuç olarak istinaf kabul edilir ve sanığa kesilen 15 yıl hapis cezası 12 yıl olarak değiştirilir. Ceza mahk(miyet tarihinden itibaren başlayacaktır.


(Salih S. Dayıoğlu) (Aziz Alta-y) (Hamdi Atalay)
Yargıç Yargıç Yargıç

30 Mayıs 1986

1


270






Full & Egal Universal Law Academy