Yargıtay Ceza Dairesi Numara 42/1992 Dava No 4/1993 Karar Tarihi 29.01.1993
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 42/1992 Dava No 4/1993 Karar Tarihi 29.01.1993
Numara: 42/1992
Dava No: 4/1993
Taraflar: Reyfet Yınal ile Başsavcılık A r a s ı n d a.
Konu: Tabanca taşıma – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 29.01.1993

-D.4/93 Yargıtay/Ceza 42/92
(Ağır Ceza Dava No: 9882/91; Mağusa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak, özkan Tunçağ

İstinaf eden: Reyfet Yı-nal, Yenierenköy.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılık.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Erden Algun
Aleyhine istinaf edilen namına: Ali F. Yeşilada



H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: -Bu istinafın hükmünü Sayın Yargıç Özkan Tunçağ verecektir.

Özkan Tunçağ: İşbu istinaf, Gazi Mağusa'da oturum yapan Ağır Ceza Mahkeemsinin 9882/91 sayılı davadaki 27.10.1992 tarihli hükmünde verilen hapislik cezaları aleyhine yapılmıştır.

İstinaf eden Sa-nık, (Bundan böyle Sanık oalrak anılacaktır) aşağıdaki davalarla itham edildi:

"1. II/59 ve 7/89 sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 57 Ateşli Slâhlar Yasasının 2, 4(1)(2) (a), 26. ve 27. maddelerine aykırı 20.6.1990 tarihinde, Yenierenköy'de Bakanlar Kur-ulundan özel izni olmaksızın 1 adet 16712 fabrika numaralı 1935 model 'TAKAROF' marka Rusya imali tabancayı taşımak;

2. 11/59 ve 7/89 sayılı Yasalarla tadil edilen fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasasının 2, 4(1)(2)(b) 26 ve 27. maddelerine aykırı, birinci dav-ada belirtilen aynı tarihte ve mahalde, Bakanlar Kurulu tarafından özel izni olmaksızın 1 adet 16712 fabrika numaralı 1935 model 'TAKAROF' marka, Rusya imali tabancayı tasarruf etmek;

3. 11/59 ve 7/89 sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 57 Ateşli Silâhla-r Yassının 2, 7(1)(b) (ı)(ii)(4)(A) 26 ve 27. maddelerine aykırı, birinci davada belirtilen aynı tarihte ve mahalde, Kaymakamlıktan özel izi olmaksızın adına kayıtlı bulunan 1 adet Lefkoşa 1610 kayıt numaralı Ç.K., 12'lik av silâhını taşımak;

4. 55/88 s-ayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 54 Patlayıcı Maddeler Yasas-ının 2, 4(1)(e)(4)(d) maddelerine aykırı, birinci davada berlirtilen aynı tarihte ve mahalde, KKTC Patlayıcı Maddeler Müfettişliğinden izni olmaksızın tasarrufunda 6 adet 12'lik canlı av tüfeği -fişengi ile 4 adet canlı 7.65'lik tabanca mermisini tasarrufunda bulundurmak;

22/89 sayılı yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 374(h) maddelerine aykırı, birinci davada belirtilen ayni tarihte ve mahalde, meskûn bölgede, 16717 fabrika numaralı- 'TAKAROF' marka tabanca ile havaya 1 el ateş etmek."

-Taraflar arsıda tartışma konusu yapılmayan olgular istinafı ilgilendirdiği oranda şöyledir; Sanık, 30 yaşlarında, evli ve en küçüğü 2 yaşında olmak üzere 4 çocuk babası, balıkçılıkla iştigal eden bir kişi olup Yeni Erenköy'de ikâmet etmektedir. Bu meselede- müşteki olan Osman Mertekcioğlu Sanığın amcası olup o da yanı köyde ikâmet etmektedir. Sanık ile müşteki amcasının evleri arasıdnaki uzaklık 100m kadardır.
-
19.6.1990 tarihinde saat 20.00 civarında Sanık bir arkadaşı ile birlikte bir restorantta içki içtikten sonra 20.6.1990 tarihinde saat 02.00 civarında evine döndü. Müşteki durumunda olan amcası ile oğullarının arasının açık olduğunu Sanık dah önceden bilm-ekte idi. Gecenin o saatinde ve içkinin de etkisi ile onları barıştırmak aklına geldi ve bu düşünce ile amcasının evine gitmeye karar verdi. Hanımından da kendisine eşlik etmesini istedi. Sanık bu arada kendi adına kayıtlı LF.1610 kayıt numaralı çifte kır-ma 12'lik av silâhını alarak beline de kargılığı ve fişenkleri koyduktan sonra 1987 yılı içinde bir mağrada bulduğu 16717 fabrika numaralo takarof marka Rusya imalii kayıtsız 7.62mm çapındaki tabancayı da beline yerleştirerek eşi Süreyya Yınal ile birlikte- amcasının evine gitmek üzere araba ile hareket etti. Sanığın amcası ile oğulları birbirlerine dargın oldukları nedeni ile aynı arsada bulunan iki farklı evde kalmakta idiler. Sanık bunu bildiği için ve esas niyetinin tarafları barıştırmak olması nedeni il-e eşini amcasının oğullarının kaldığı eve gönderdikten sonra kendisi de doğrudan amcasının evine gitti. Uykudan uyanan amcasına "senş çocuklarınile barıştıraca- ğım" ddi. Amcası Sanığın sarhoş olduğunu görünce yanıt olarak "zaten be çocuklarım ile barıştım-" sözlerini sarfetti. Hemn sonra Sanığın eşi de Sanığın amcasının oğulları ile birlikte oraya geldiler. Bu arada müşteki olan amcası Sanığın elinden silahını aldı. Bunun üzerine Sanık "benim başka silahım yok mu" diyerek belindeki tabancayı çıkardı ve hava-ya 1 el ateş etti. Bilâhare tabancayı çıkarıp masanın üzerine koyan Sanık daha sonra tabancayı orada bırakıp ebden çıktı. Sanığın sarhoş olmasından da yararlanan amcasının oğulları bir ip ile kendisini bağladıktan sonra beraberinde getirdiği av tüfeğini, t-abancayı, kargılığı ve fişenkleri eşi Süreyya Yınal'a verdiler ve kendisini eve gönderdiler. Aynı tarihte saat 04.00'de Sanığın amcasının oğlu Okan Mertekcioğlu, Yeni Erenköy Karakoluna giderk olayı rapor etti. Saat 04.40'da polis ekibi olay yerine gidip g-erekli araştırmayı yaptı. Bu araştırma sonucu olay yerinde boş bir tabanca kovanı ile bir çakmak bulundu. Bilâhare saat 04.50'de polisler Sanığın evine gidip onu evinde veranda üzerinde yatmakta iken buldular. Kendisine aleyhindeki ithamı yasal ihtar tahtı-nda bildirdikleri zaman Sanık yanıt olarak "ben silah taşımadım ve atmadım da" demiştir. Sanık tutuklanarak hücreye yerleştirilmiştir. Saat 6.00'da polisler olay yerini ziyaret ederek gerekli resimleri çekmişlerdir. Boş tabanca kovanı, çakmak ve 44 ayak uz-unluğundaki ip emare oalrak polis tarafından zaptedilmiştir. Aynı gün G. Mağusa kaza Mahkemesine götürülen Sanık aleyhine 3 gün tutukluluk emri alınmıştır. Sanık tutuklu olduğu esnada polise "tabancayı size gidip vereyim" demesi üzerine kendisine yasal iht-arda bulunulunca "hanımım bilir" demiştir. Bunun üzerine polislerle birlikte Yeni Erenköy'e evine götürülen Sanığın evinin avlusu içerisinde kuru otlar arasında siyah ve beyaz bir naylon çantaya sarılı tabanca Sanığın eşi Süreyya Yınaal tarafından polise t-eslim edilerek gerekli fotoğraflar çekilmiştir. Tabancanın şarjörüne bakıldığı zaman içerisinde 3 adet mermi olduğu saptanmıştır. Sanığın eşi evde bir dolap içerisinde olan konu av tüfeği ile 1 adet kargılık ve bu kargılığın üzerinde bulunan 6 adet canlı -av tüfeği fişengini de polislere teslim etmiştir. Ayni gün Sanık karakolda tutuklu bulunduğu bir esanda gönüllü bir ifade verme arzusunu gösterdi. Bunun üzerine gönüllü ifadesi alındı. Sanık gönüllü ifadesinde baştan sona kadar oalyı tüm açıklığı ve ayrınt-ıları ile anlattı. 22.6.1990 tarihinde Sanığa aleyhindeki itham yazılı olarak bildirildi. Sanık cevaben "kabul ediyorum tek bir niyetim vardı onları barıştırmak, başka niyetim yoktu, zaten Osman Mertekcioğlu amcamdır" demiştir. Sanığın benzeri sabıkası ola-mdığı hususu da İddia Makamı tarafından Mahkemenin bilgisine getirilmiştir.

Sanığın hitabesinde kendi açısından bazı içtihat kararlarına da atıf yaptıktan sonra hafifletici nedenleri Mahkemenin bilgisine sunmuş ve Sanığın kendi ikrarı ve sunulan olgular -çerçevesinde suçlu bulunarak mahkûm edildiği aleyhindeki davaların ciddiyetinin bilincinde oldukarlını özellikle belirttikten sonra meselenin tüm ahval ve şeraiti içerisinde hafifletici nedenler ve yerleşmiş ceza ilkeleri de göz önünde bulundurularak Sanığ-a mümkün olduğunca mülayim bir ceza verilemsini istemiştir. Sanık Avukatının Mahkemeye hitabesinde üzerinde durduğu hafifletici sebepleri ve atıfta bulunduğu ceza ilkeleri ile diğer hususları tekrardan kaçınma bakımından huzurumuzdaki hitabında da büyük -oranda aynı sebepler ve ilkeler üzerinde durulması nedeni ile bu aşamada bu konuların ayrıntısına girmeye gerek görmüyoruz.

Alt Mahkeme 27.10.1992 tarihinde vermiş olduğu hükmünde Savcılığın sunmuş olduğu olgular ile savunma avukatının hitabesinde söyled-iği hususları kendi açısından ve yerleşmiş ceza ilekelerini de dikkate alarak değerlendirdiktens onra Sanığa birlikte çekilmek üzere mahkûm olduğu 1. davadan 1 yıl hapislik 3. davadan 6 ay hapislik, 4. davadan 6 ay hapislik cezaları vermiştir. 2. davadan 1-. davanın alternatifi olduğu için herhangi bir ceza vermemiş, 5. davadan ise 2 yıl süre ile yasalara sagılı olmak, sulh ve sukûnu korumak ve benzeri bir suç işlememek için sayglı olmak, sulh ve sukunu korumak ve benzeri bir suç işlemek için Sanığı 100.000T-L.- şahsi kefalete bağlamıştır.

İstinaf, hapislik cezaları aleyhine Sanık tarafından yapılmıştır. İstinaf ihbarnamesi bilâhare eklenen iki ek sebeple birlikte 6 istinaf sebebi içermekle beraber istinafın duruşması esnasında Sanığın avukatı tüm sebepleri -cezanın alenen fahiş olduğu ve Alt Mahkemenin sunulan olguların dışına çıkarak bazı bulgular yapmakla ve cezanın takdirinde bunlara gerketiğinden fazla önem vermekle hatalı davranmasına ilişkin iki ana başlık altında toplamıştır. Sanık avukatı hitabesinde -iki başlık altında topladığı istinaf sebeplerini birlikte ele almıştır.

Sanıka vukatı hitabesinde, sair şeyler yanında, Alt Mahkemenin gerek İddia Makamının sunmuş olduğu olgulara gerekse normalden fazla müdafaanın öne sürdüğü savlara itibar etmeyip Sanı-ğa normalden fazla fahiş ceza verdiğini, olayın ceryan tarzı ile ilgili Savcılığın sunmuş odluğu ve savunmasının da aynen kabul ettiği olguların esaslı bir şekilde değerlendirilmesi halinde Sanığın lehine birçok hafifletici nedenlerin mevcut odluğunun raha-tlıkla görülebileceğini, Sanığın olay esnasında sarhoş olup silah taşıdığının gerçek olduğunu, ancak Sanığın ta baştan akrabalarını barıştırmak gibi iyi niyetli bir düşünce ve davranış içinde olduğunu, olgulardan da bunun çok açık bir şekilde anlaşılır old-uğunu, halbuki Alt Mahkemnin tüm bu olgular ve gerçeklere karşın Sanığın kötü niyetli olduğu bulgusuna vardığını, ayrıca Sanığın bir terör havası estirdiğine ilişkin bulgunun da hatalı olduğunu, Alt Mahkemenin bu bulgulara ceza takdirinde ağırlıklı bir şek-ilde önem verdiğini, eğer söz konusu hatalı iki bulgu ceza takdirnde ağırlıklı bir şekilde dikkate alınmış olmasaysı verilecek cezanın çok daha mülayim bir ceza olabileceğini, para cezası olmasa dahi takdir edilen hapislik sürelerinin daha kısa süreler olm-asının beklendiğini, yine de işlenen suçların ciddi suçlar olduğu hususunu tartışmasız kabul ettiklerini ve bunun bilincinde oldukalrını, yerleşmiş ceza ilkelerine göre bu nevi suçlarda özellikle kamu yararı göz önünde bulundurularak Sanıklara caydırıcı ni-telikte cezalar verilmesinin olağan olduğunu; fakat ceza verilirken sadece bu unsurun göz önünde bulundurulmasının yeterli olmadığını, bu ilkenin yanısıra cezalarn kişiselliği ilkesinin de özellikle bu davada sunulan ve taraflarca tartışma konusu yapılmaya-n olgular da göz önünde bulundurulduğu zaman hayli ağırlık taşıdığının bir gerçek olduğunu, bu ilke ışığında en küçüğü 2 yaşında 4 çocuk sahibi, sabıkasız, oldukça genç yaşta olan Sanığa ceza takdir edilirken tüm bu hususların da hafifletici nedenler olara-k dikkate alınması gerektiğini, Sanığa uzun süreli hapis cezası verildiği takdirde büyük ölçüde Sanığın mali desteğine muhtaç olan eşi ve çocuklarının da cezalandırılmış olacağını, halbuki ceza hukukunun özellikle modern ceza hukukunun öngördüğü ilkelerin -buna cevaz vermediğini belirttikten sonra bazı içtihat kararlarına atıfta bulunmuştur.

Daha sonra söz alan Savcı ise istinafa konu hükümde takdir edilen hapislik cezalarının fahiş olmadığı kanısında olduğunu belirterek Alt Mahkemeni kararı bir bütün olar-ak okunup değerlendirildiği zaman bu hususun anlaşılabilir oalcağını ve ayrıca tüm hafifletici nedenlerin de göz önünde bulundurularak ceza ilkelerinin doğru uygulandığının görüleceğini, ilk nazarda Alt Mahkeemnin niyet ve terör yaratma ile ilgili yapmış o-lduğu bulgularla olguların dışına çıkmış gibi görünmüş olabileceğini, fakat aslında olguların dışına çıkılmadığını öne sürerek istinafın reddini talep etmiştir.

Huzurumuzda istinaf edenin avukatı ile İddia makamı adına bulunan Savcının yapmış odluğu argü-manları esaslıca inceledik.

Dosya içeriğinden ve huzurumda söylenenlerden davanın olgularına ilişkin taraflar arsında hiçbir ihtilâf olamdığı açıklıkla görülmektedir. Daha açık bir ifade ile, olayın cereyan tarzına ilişkin olgular ile hafifletici sebepl-er oalrak ileri sürülen hususlarda taraflar neredeyse tıpa tıp görüş birliği içersindedirler. Alt Mahkeme de aynı görüş ve kanaate varmış olacak ki olguları aynen serdedilmiş gibi kabul ederek bu husus üzerinde tekrardan durmamıştır. Hiç kuşkumuz yoktur ki-; olgulsts ilişkin taraflar arasında herhangi bir görüş ayrılığı olsaydı Alt Mahkeme bu hususa değinecek ve hangi olguların ceza takdirinde esas olarak alındığını belirtme gereğini duyacaktı.

Alt Mahkemenin 27.10.1992 tarihli hükmü incelendiğinde gerek s-avunma avukatının ve gerekse Savcının dile getirdikleri hususları göz önünde bulundurduğu ve bunlara gerekli önemi verdiği görülmektedir. Önemli olan tüm bunlara karşın kesilen cezaların fahiş olup olmadığı hususunun saptanmasıdır. Birçok içtihat kararında- belirtildiği gibi istinaf eden taraf verilen cezanın gerçekten alenen fahiş olduğu hususunda Mahkemeyi ikna etmekle yükümlüdür.

Daha önce bu dava ile ilgili olgulara ilişkin tarafların görüş birliği içinde oldukları hatta hafifletici sebepler olarak San-ık avukatının ileri sürdüğü hususlar için de bunun geçerli olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle aynı hususları tekrardan ayrıntılı bir şekilde belirtmeeye gerek görmüyoruz. Alt Mahkemenin hükmüne bakıldığı zaman dikkate aldığı sair hususların yanısıra bu nev-i suçların ciddi ve vahim suçlar olması nedeni ile Yasa Koyucunun da bu suçlara ilişkin ağır cezaları öngören bir düzenleme yapmış olmasının belirtildiği görülmektedir. Nitekim istinaf edenin avukatı da bu hususu kabul ve teslim etmekle birlikte diğer husu-sların da ceza takdirinde önemli odluğunu ve kendi iddiasınca Alt Mahkemenin özellikle olgular dışına çıkarak yapmış olduğu bulguların da etkisinde kalarak Sanığa fahiş bir ceza takdir ettiğini ısrarla öne sürmüştür. Sanık avukatının ısrarla öne sürdüğü bu- hususun gerçekten varit olup olmadığını saptayabilmek için öncelikle Alt Mahkemenin sunulan olgular dışına çıkıp çıkmadığının saptanması gerekmektedir. Bu hususu saptayabilmek için aanılan hükmü dikkatlice inceledik. İddia Makamını temsil eden Savcının hi-tabesinde belirttiği gibi bir bütün olarak da inceledik ve Alt Mahkemenn hükmünde yukarıd anılan iki hususa ilişkin olarak olguların dışına çıkarak bulgu yaptığı kanaatına vardık. Bunun yanısıra ceza takdirinde bu bulguları ağırlaştırıcı sebepler olarak te-lakki edip uygulama yaptığına ilişkin Sanık avukatının serdetmiş olduğu görüşle de hemfikir olduğumuzu belirtmek isteriz. Şu kadar var ki; bu hususu belirtmekle beraber hernagi bir yanlış anlamaya mahal vermemek bakımından Sanığın işleyip de mahkûm edildi-ği suçların gerçekten ciddi suçlar olduğu, oldukça yaygın bulunduğu ve sarhoş bir vaziyette tabanca ve av tüfeği ile silahlanarak akrabalarını barıştırmak gibi iyi bir niyetle de olsa gecenin geç sattinde bir huzursuzluk yaratan Sanığı hapse göndermekle Al-t Mahkemenin hatalı bir karar vermeyerek kamu yararına harket ettiğini önemle vurgulamak isteriz. Alt Mahkeme belki de terör yaratıldığı derken konunun önemine parmak basmak istemiş olabilir; ancak esas önemli husus özellikle sanığı dürriyeti kısıtlayıcı b-ir ceza nevi olan hapislik cezası ile cezaldırırken hükmünde yer alan kelimelerin tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ifade edilerek anlaşılabilir olmasıdır. Bu hususta da Alt Mahkemelerin gerekli özeni göstereceğine kuşkumuz yoktur. Kaldı ki; Alt Mahkem-enin hükmünde ifade edildiği şekilde bir terör bahis konusu olsaydı, bir başka ifade ile suluna olgulardan böyle bir sounuca makul olarak varılabilseydi, Fasıl 154 Ceza Yasasının 80. maddesi tahtında da bir suçun oluştuğu ena zından gündeme gelebilirdi.

-Biraz önce bu suçların ne kadar ciddi olduğunu ve Ağır Ceza Mahkeme- lerinin caydırıcı cezalar kesmesinin olağan olduğunu belirtmiştik. Ceza ilkelerine göre birçok içtihat kararlarında da vurgulandığı gibi, örneğin birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 7/91 ve 12/9-1 (D.4/91), diğer suçlarda olduğu gibi Sanığın mahkûm edildiği suçlarda da ceza verilirken kamu yararı ilkesinin ağırlığı her zaman kabul edilmekle beraber diğer ilkelere de ve bu meyanda cezaların şahsiliği ilkesine de yer verilmektedir.

Huzurumdaki ol-gulardan Sanığın ciddi suçlar işlediği anlaşılmaktadır. Olguların cereyan tarzından da Sanığın akrabalarını barıştırmak gibi iyi bir neiyetle hareket etmesine karşın kuşkusuz ki sarhoş olmasının da etkisi ile silahla gidip bu iyi niyetini gerçekleştirme- gibi hiç de tasvip edilmeyen bir yöntemi uygulamaya kalktığı görülmektedir. Sanığın genç bir kişi olması, evli bulunması, bakım ve himayesine muhtaç eşi ve en küçüğü 2 yaşında 4 çocuğunun bulunması, iyi niyetle hareket etmiş olması, benzeri sabıkasının bu-lunmaması, suç işledikten hemen sonra gerk Sanığın gerekse eşinin polise herşeyi doğru ve ayrıntılı bir şekilde anlatarak işbirliği yapmış olmaları; Sanığın Mahkemede suçlarını kabul ederek özür dilemesi ve avukatının dediği gibi nadim olması Sanığın lehin-e ceza takdirinde göz önünde bulundurulması gereken hususlardır.

Bu meselede Sanığın şahsi, ailevi durumu ile kendisine muhtaç olanların Sanığın uzunca bir süre hapiste kalması ile gerçekten zor duruma düşecekleri gibi hususlar cezanın takdirinde kamu ya-rarını korumak unsurunun yanısıra ağırlık taşıyan ve göze alınması gereken hususlardır.

Tüm bu hususlar ve yerleşmiş ceza ilkeleri ışığında meseleyi esaslıca tezekkür ettikten sonra verilen cezaların alenen fahiş olduğu hususunda istinaf eden tarafından- ikna edilmiş bulunuyoruz. Bu nedenle istinaf kabul ediliri ve Alt Mahkemenin Sanığa 1, 3 ve 4. davalardan takdir ettiği hapislik cezaları iptale dilerek yerine birlikte çekilmek üzere 1. davadan 6 ay, 3. davadan 3 ay ve 4. davadan 3 ay hapislik cezaları v-erilir.

Hapislik cezaları Alt Mahkemenin mahkûmiyet tarihinden itibaren başlayacaktır.


(Niyazi F. Korkut) (Celâl Karabacak) (Özkan Tunçağ)
Yargıç Yargıç - Yargıç

29 Ocak 1993


-


-8-



-


Full & Egal Universal Law Academy