Yargıtay Ceza Dairesi Numara 4/2015 Dava No 16/2015 Karar Tarihi 25.11.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 4/2015 Dava No 16/2015 Karar Tarihi 25.11.2015
Numara: 4/2015
Dava No: 16/2015
Taraflar: Halit Gökkaya ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Sahte çek düzenleme ve tedavüle sürme - Ceza takriri - Ağırlaştırıcı sebebpler - Hafifletici sebepler - Yargılamanın gecikmesi - Suçun işlendiği tarih ile yargılama tarihi arasında makul olmayan uzun süreli bir gecikme (Delay in prosecuting) - Cezalar arasında nisbetsizlik - Cezalandırma prensipleri - Kamu menfaatinin gözönünde bulundurulması gereği.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 25.11.2015

-D. 16/2015 Yargıtay/Ceza No: 4/2015
(Gazimağusa Ağır Ceza Dava No: 6298/2013)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu.


İstinaf eden: Halit Gökkaya, Merkez-i Cezaevi, Lefkoşa
(Sanık)
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa
(Davayı ikame eden)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Öner Şerifoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Ahmet Özleml-er

Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Peri Hakkı, Kıdemli Yargıç Çiğdem Güzeler ve Yargıç Mesut Mesutoğlu'nun 6298/2013 sayılı davada, 30.12.2014 tarihinde verdiği mahkûmiyet kararı ve 6.1.2015 tarihli ceza takdirine karşı, Sanık tarafından yapılan is-tinaftır.


H Ü K Ü M

Hüseyin Besimoğlu: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Gülden Çiftçioğlu okuyacaktır.


Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki istinaf, İstinaf Eden /Sanık tarafından Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2014 tarihli mahku-miyet kararı ve bu karar doğrultusunda 6.1.2015 tarihinde yapılan ceza takdiri aleyhine yapılmıştır.

Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda, Sanık aleyhine, aşağıda tafsilatı verilen davalar getirilmiştir:

1-Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 331,333(a),334 ve- 336. maddelerine aykırı olarak 2010 yılı Aralık ayı içerisinde Gazimağusa'da, dolandırmak kastı ile direktörlüğünü Londra'da sakin Akil Bilgili'nin yaptığı Galatya Turizm Yaşlılar Cenneti Ltd. adına ısdar olunan Asbank Gazimağusa Şubesi tarafından düzenle-nmiş J675365 seri numaralı boş çek yaprağının tarih bölümüne "4.1.2011" meblağ bölümüne "6000 TL" "hamiline" yazı ile "Altıbin Türk Lirası" yazılarını yazıp imzalamak suretiyle aslında olmayan bir şeyi göstermeyi amaçlayan sahte çek düzenlemek.

2- Fasıl 1-54 Ceza Yasası'nın 331,333(d)(i),334 ve 336. maddelerine aykırı olarak birinci davada belirtilen aynı tarih ve yerde, dolandırmak kastıyla yetkisi olmaksızın birinci suçun tafsilatında belirtildiği şekilde sahtelemiş olduğu çeki yetkisi olmadan imzalamak -suretiyle sahte çek düzenlemek.

3- Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 336. ve 339. maddelerine aykırı olarak birinci davada belirtilen aynı tarih ve yerde, bilerek ve hile yolu ile sahtelenmiş olduğunu bildiği, birinci suçun tafsilatında belirtilen çeki İlhan Kaya-lar'a vermek suretiyle tedavüle sürmek.

Sanık aleyhine getirilen davalardan itham edildiğinde, aleyhindeki davaları kabul etmemiş ve neticede meselenin duruşması yapılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda, Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi Sanığı, oy birliği i-le aleyhindeki 1. ve 3. davadan suçlu bulup mahkum etmiştir. Sanık oy çokluğu ile 2.davadan beraat ettirilmiştir.
Sanık oy birliği ile mahkum edildiği:
davadan 2 yıl;
davadan 2 yıl süre ile hapislik cezasına çarptırılarak, hapislik cezalarının birlikte çek-ilmesine karar verilmiştir.

Sanık Avukatı istinaftaki hitabında, Sanığın mahkumiyeti aleyhindeki 1,2,3,4,5 ve 6. istinaf sebeplerini geri çektiğini beyan ederek, ceza takdiri ile ilgili 7,8,9 ve 10. istinaf sebepleri üzerinde durmuştur.

Ceza takdiri ale-yhindeki 7,8,9 ve 10. istinaf sebeplerini ise, aşağıdaki üç başlık altında toplamak mümkündür:

1- Alt Mahkeme, aleyhindeki ithamları kabul etmeyip duruşma yapan Sanığı daha ağır bir cezaya mahkûm ettiğini açıkça ortaya koymakla hata etmiştir. Her halükard-a Sanığa Alt Mahkeme tarafından takdir edilen ceza, Alt Mahkemenin benzer davalarda verdiği cezalarla karşılaştırıldığında dikkat çekecek düzeyde fazladır.

2- Sanığa Alt Mahkeme tarafından takdir edilen hapislik cezası alenen fahiştir. Şöyle ki: Alt Mahke-me, suçun işlendiği tarih ile Sanığın mahkemeye celbedildiği tarih arasında geçen 3 yıl gibi uzun bir süreyi Sanık lehine hafifletici sebep olarak değerlendirmemekle veya bu hususa yeterince ağırlık vermemekle hata etmiştir.

3- Sanığa Alt Mahkeme tarafınd-an takdir edilen hapislik cezası alenen fahiştir. Şöyle ki: Alt Mahkeme, Sanığa ceza takdir ederken, hafifletici faktör olarak sadece Sanığın sabıkasız oluşunu ve maddi kaybın olmadığını dikkate alarak, Sanık Avukatı tarafından Mahkemeye serdedilen sair ha-fifletici faktörleri ve bu bağlamda Sanığın kişisel ve ailevi durumunu, suçun işleniş şeklini ceza tayininde hafifletici faktör olarak dikkate almayarak hata etmiştir.
Sanık Avukatı istinaftaki hitabında, 5201/2014 sayılı davada, tamamen benzer suçlarla i-tham edilip suçunu kabul eden bir Sanığa Alt Mahkeme tarafından 3 ay süreli bir hapislik cezası verilmekle birlikte, Sanığa suçunu kabul etmeyip davasını dinlettiği için 2 yıl süreli hapislik cezası vererek Sanığı cezalandırdığı gibi, cezalar arasındaki -nispetsizlik yaratıldığını iddia etmiştir.

Başsavcılık adına söz alan Savcı ise hitabında, bahse konu ceza davası kararının Yargıtayın süzgecinden geçmediği gibi, konu davadaki olguların da aynı olmadığını ileri sürerek, cezalar arasında nispetsizlik oldu-ğunun söylenemeyeceğini iddia etmiştir.

Bir sanığın suçluluk isnadını reddetmesi anayasal hak çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir husus olup, sanığın davanın dinlenmesinden önce veya davanın dinlenmesi esnasında suçunu kabul etmemesi, ceza takd-irinde sanık aleyhine ağırlatıcı faktör olarak dikkate alınamaz.
Bu hususta Demetrios Evgeniou Ioannou v. The Police (1985) 2 CLR s.32 kararında şöyle denmektedir:

The learned trial judge had this to say in this respect:
"I also took into consideration t-he attitude of the accused before, during and in the course of these proceedings, which was a mere denial and nothing more".
We are of the opinion that the trial judge wrongly considered such factor as amounting to an aggravating circumstance in sentencin-g. It was within the constitutional rights of the appelant to deny any implication in the commission of the offence, as the burden rested upon the prosecution to prove that he was guilty of the offence.
-( Alt Mahkeme yargıcı bu çerçevede şunları demiştir:
"Sanığın yargılama işlemleri öncesindeki ve sırasındaki sadece inkâr anlamını taşıyan davranışını da aynı zamanda nazarı dikkate aldım"
Görüşümüze göre, Alt Mahkeme yargıcı ceza takdir ederken bu faktö-rü ağırlatıcı husus olarak değerlendirerek hata yapmıştır. Suç işlenişiyle ilgili herhangi bir isnadı reddetmek, istinaf edenin anayasal hakkı çerçevesinde idi ve sanığın konu suçtan dolayı suçlu olduğunu ispat külfeti iddia makamının omuzlarında idi.)


-Alt Mahkeme kararı yukarıdaki prensip bağlamında irdelendiğinde, Alt Mahkemenin Sanığın suçunu kabul etmeyip davasını dinletmesini ceza tayininde herhangi bir şekilde ağırlatıcı faktör olarak dikkate aldığı kararın içeriğinden hiç bir şekilde görülmediğind-en, Sanık Avukatının yukarıdaki iddiasına itibar edilmemesi gerekir ve edilmez (Ayrıca bkz: Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 28/79 ve 29/79 D.2/80).

Buna ilâveten, benzeri davalarda verilen cezalar arasında aynılık oluşturma ve sanıklara mümkün olduğu oranda- eşit davranma hususuna alt mahkemelerin özen göstermeleri ve benzer davalarda verilen cezalardan farklı veya daha ağır bir ceza verme gereğini duyan herhangi bir alt mahkemenin buna neden gerek duyduğunu kararında açıkça belirtmesi gerekmekle birlikte, ce-za davalarında verilen benzeri cezaların ancak genel anlamda bir ölçü olarak alınabildiği ve her meselenin olgularına göre verilen cezaların değişken olduğu hususu yanında, örnek olarak verilen davanın kararının Yargıtayın süzgecinden geçip kesinleşmediği -göz önüne alındığında Sanık Avukatının Sanığa verilen ceza ile Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği diğer cezalar arasında ağırlık olarak nispetsizlik olduğu iddiasına itibar edilmez (Bkz: Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza No: 34-35-36-37/2013 D.9/2015).
Dolayısıyl-a 1. başlık altındaki istinaf sebebinin reddi gereklidir ve reddedilir.

Bu safhada 2. başlık altındaki istinaf sebebini irdeleyelim:
Sanık Avukatı istinaftaki hitabında, Sanığın bu suç nedeni ile Ocak 2011'de tespit edilip tutuklanmasına karşın, Sanık a-leyhine Aralık 2013'te dava ikâme edildiğini, aradaki sürenin ciddi bir süre olduğunu, bu sürenin hiçbir şekilde izah edilmediğini, dolayısıyla aradan geçen sürenin çok ciddi bir hafifletici faktör teşkil ettiğini, Sanığın Ocak 2011'de bu suçlarla ilgili o-larak tutuklanıp makul bir sürede mahkeme huzuruna getirilmiş olsa idi, 2 yıllık hapislik cezasını çoktan çekmiş olacağını iddia ederek, Alt Mahkemenin bu hususa yeterince ağırlık vermeyerek ceza tespitinde hata yaptığını ileri sürmüştür.
Başsavcılık adın-a bulunan Savcı ise hitabında, yargılamanın gecikmesini Alt Mahkemenin ceza takdirinde hafifletici faktör olarak dikkate aldığı cihetle, bu husustaki istinafın reddini talep etmiştir.
-
Dava dosyası tetkik edildiğinde, Sanığın itham olunduğu ve Alt Mahkeme tarafından suçlu bulunup mahkum edildiği davalarla ilgili olarak suç tarihinin Aralık 2010 tarihi olduğu, Sanığın konu suçlarla ilgili olarak p-olis tarafından tespit edildiği tarihin Ocak 2011 olduğu, Sanık aleyhine Başsavcılık tarafından ikâme edilen davanın ikâme tarihinin ise 26 Eylül 2013 tarihi olduğu görülmektedir.

Sanığın suçu işlediği tarih ile yargılanmak üzere adalet önüne getirildiği- tarih arasındaki makul olmayan uzun süreli bir gecikme (Delay in prosecuting) İddia Makamının izahatı yokluğunda (Bkz: Nicos Charalambous Terlas v.The Republic (1970)2 CLR s.34; Yargıtay/Ceza 53/96 D.8/97) ceza takdirinde Sanık lehin-e hafifletici faktör olarak ciddi şekilde değerlendirmeye alınmalıdır (Bkz: Demetrios Evgeniou Ioannou v.The Police (1985) 2 CLR s.14-33; Yiannakis Georghiou Temenos v.The Republic (1984) 2 CLR s.425-430; Nicolas Christodoulou alias Farfaros v.The Republic- (1963) I CLR s.36-38; Nicos Charalambous Terlas v.The Republic (1970) 2 CLR s.30-35). Bunun nedeni de KKTC Anayasası'nın 17(2).maddesi çerçevesinde herkesin kendisine karşı yapılan bir suçlamanın karara bağlanmasında bağımsız, tarafsız ve yetkili bir mahk-eme tarafından makul bir süre içinde davanın dinlenmesi hakkına sahip olmasıdır. Makul sürenin ne olduğu hususu ise olgusal mesele (matter of fact) olup, suçun niteliğine ve polise gerekli imkan sağlandıktan sonra polisin yapacağı uygun tahkikata dayanmakt-adır (Bkz: Sentencing In Cyprus, George Michael Pikis, 1978, s.31).

Yukarıda belirtilenlerle ilgili olarak; Yiannakis Georghiou Themenos v. The Republic (1984) 2 CLR s.429'te şunlar söylenmektedir:
"Another matter that we take into serious consideration i-n mitigation of the sentence in the present case is the unreasonably long delay on behalf of the authorities in bringing the appelant to justice. Had he been prosecuted within a reasonable time after the commission of the offences, the subject - matter of- the charges in these cases, and even assuming that the same sentence was imposed on him, he would have served his sentence long before these proceedings were instituted against him".
(Huzurumuzdaki davada diğer hafifletici sebep olarak alacağımız başka bi-r mesele ise, istinaf edenin yetkililer tarafından makul olmayan uzun bir gecikmeden sonra adalet huzuruna getirilişidir. İstinaf eden suçun işlenmesinden sonra makul süre zarfında adalet önüne aynı ithamlarla getirilse ve hatta aynı cezaya çarptırılsa idi-, aldığı cezayı bu prosedürden çok önce tamamlamış olacaktı).

Benzer şekilde Demetrios Evgeniou Ioannou v. The Police (1985) 2 CLR s.14'de şunlar denmektedir:
"It has been held time and again by this Court that long delay on behalf of the authorities in -bringing an accused person before justice is a matter which should be seriously taken into consideration in mitigation."
(Sanığın yetkililer tarafından uzun bir gecikmeden sonra adalet huzuruna getirilmesi hafifletici sebep olarak ciddi olarak değerlendir-meye alınması gerekmektedir).


Pek tabiidir ki, iddia makamının elinde olmayan nedenlerden dolayı sanığın suçu işlediği tarih ile yargılanmak üzere adalet önüne getirildiği tarih arasındaki sürenin uzamasının ve yargılanmanın gecikmesinin, suçun vahametin-i hafifletmediği gibi, ceza takdirinde sanık aleyhine alınabilecek bir faktör olarak düşünülmemesi gerektiğini de vurgulamak gerekmektedir ( Bkz:Yargıtay/Ceza 53/96 D.8/97).

Yukarıdaki ilkeler göz önüne alınarak Alt Mahkeme kararı irdelendiğinde, Alt Mah-kemenin, kararında, davanın 2 yıl sonra gündeme getirilmesini ceza tayininde dikkate aldığını vurguladığı görülmektedir (Mavi 279).
Alt Mahkeme, ceza takdirinde davanın 2 yıl sonra gündeme getirilmesini dikkate aldığını vurgulayarak, yargılamanın gecikmes-ini (Delay in prosecuting) hafifletici faktör olarak dikkate aldığını, kararında açıkça belirtmiştir.
Sonuç olarak Alt Mahkeme, Sanığa ceza takdir ederken yukarıdaki prensibin uygulanmasında hata etmiş değildir. Bu bağlamda 2. istinaf sebebinin reddi g-erekir ve reddedilir.

Öte yandan Sanık Avukatı, istinaftaki hitabında,
3. istinaf sebebi bağlamında, Alt Mahkemenin kararında Sanık lehine hafifletici faktör olarak Sanığın sabıkasız oluşunu ve maddi kaybın olmadığını dikkate almakla birlikte, Sanık Avuka-tının Sanık lehine ileri sürdüğü diğer hafifletici sebepleri, örneğin kişisel ve ailevi durumunu, bu bağlamda evli, çocuk sahibi ve torun sahibi bir kişi olduğunu ceza takdirinde dikkate almayarak hata yaptığını ileri sürmüştür.

Ağır Ceza Mahkemesi ceza t-akdirinde, 1.istinaf sebebinde belirtilen hafifletici sebep yanında, Sanığın sabıkasız oluşunu ve maddi kaybın olmadığını dikkate almıştır.

Ceza takdirinde, Ceza/İstinaf 8/75 ve 9/75; Yargıtay/Ceza 18/78; Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 7/91 ve 12/91 D.4/91;- Yargıtay/Ceza 83/2004 D.8/2005'te vurgulandığı üzere, sanığa verilecek cezanın adil ve uygun bir ceza olması için, kamu yararının korunması ve cezanın işlenen suçun vahameti ile orantılı olması ilkeleri yanında diğer ilkelerin bu bağlamda, sanığın ıslahın-ın ve topluma yararlı bir insan haline gelmesinin sağlanmasının, sanığın karakterinin, sosyal şahsiyetinin, geçmişteki durumunun, kesilecek cezanın sanığa ve sanığın himayesine ve yardımına muhtaç kişilere yapacağı etkinin veya kesilecek cezaya herhangi -bir etki yapabilecek önemli faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir.
Bu bağlamda, mahkemelerin hafifletici faktörleri özet olarak olsa da kararlarında belirtmeleri gerekmekle birlikte (Bkz:Yargıtay/Ceza 99/92, 100/92 ve 101/92 D.6/93), ağır suçlarda, sa-nık lehine olabilecek hafifletici faktörlerin, hafif suçlarda olduğu gibi cezaya pek etken olamayacağını da bu safhada anımsamakta yarar mevcuttur (Bkz: Yargıtay/ Ceza 16/87 D.2/88).

Yukarıda ifade edilen cezalandırma prensipleri bağlamında mesele irdelen-diğinde, Sanığın mahkûm olduğu sahte çek düzenleme veya sahte çeki tedavüle sürmek suçlarının, para yerine kaim olan ve ticari ve ekonomik hayatın işlerliği ile ilgili çek veya benzeri ödeme vasıtalarına karşı güvensizlik doğuracağı ve kişilere vereceği za-rar yanında ekonomik ve ticari hayatın işleyişini de etkileyeceği açık olduğundan, bu gibi suçlara ceza verilirken kamu yararının ön plânda tutulmasının gerektiği sabittir (Bkz:Yargıtay/Ceza:10/2002 D.3/2002).
Yukarıdaki cezalandırma prensipleri bağlamın-da, istinafa konu olguları, Sanığın mahkum olduğu suçların ağır suç kapsamında olduğu, konu suçların işleniş şekli, Yasanın bu tür suçlar için öngördüğü cezayı, Alt Mahkemenin Sanık lehine aldığı hafifletici faktörleri, Sanığın lehine olabilecek ve Alt Mah-kemenin kararında belirtmediği sair hafifletici faktörlerin hafif suçlarda olduğu gibi cezaya pek etken olamayacağı da göz önüne alındıktan sonra, dikkate alınmayan sair hafifletici faktörlerin her halükarda dikkate alınsa dahi Alt Mahkemenin Sanığa takdir- ettiği hapislik cezasının süresinin müdahalemizi gerektirecek oranda fazla olduğuna ikna edilmiş değiliz.
Bu durumda 3.istinaf sebebinin de reddedilmesi gerekir ve reddedilir.


SONUÇ: Yukarıdaki gerekçeler ışığında, istinaf reddedilir.
Ceza mahkumiye-t tarihinden itibaren çekilecektir.






Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu
Yargıç Yargıç Yargıç




25 Kasım 2015














10






Full & Egal Universal Law Academy