Yargıtay Ceza Dairesi Numara 4/2009 Dava No 2/2010 Karar Tarihi 01.08.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 4/2009 Dava No 2/2010 Karar Tarihi 01.08.2010
Numara: 4/2009
Dava No: 2/2010
Taraflar: Cemil Topal ile Başsavcılık arasında
Konu: 13 yaşından küçük kız ile cinsi münasebette bulunma
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 01.08.2010

-D.2/2010 Yargıtay/Ceza 4/2009
(Ağır Ceza Dava No:6211/2008;Lefkoşa)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Mustafa H.Özkök, Gönül Erönen, Seyit A.Bensen.

İstinaf eden: Cemil Topal, Merkezi Cezaevi - Le-fkoşa



ile -


Aleyhine istinaf edilen: K.K.T.C. Başsavcısı - Lefkoşa



A r a s ı n -d a.


İstinaf eden namına: Avukat Feyzi Hansel
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Ahmet Varol.


Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İlker Sertbay, Kıdemli
Yargıç Peri Hakkı ve Yargıç Füsun Cemaller'in 6211/2008
sayılı davada 29.12.2008 tarihinde ve-rdiği karara karşı, Sanık tarafından yapılan istinaftır.


-----------------


H Ü K Ü M


Mustafa H. Özkök: İstinaf Eden Sanık Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhine dosyalanan 6211/2008 sayılı d-avada aşağıdaki suçlarla itham edilmiştir:

"İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
1. Dava-
Fasıl 154 Ceza Yasasının 153(1) maddesine
aykırı 13 yaşından küçük bir kız ile cinsi
münasebette bulunma.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, 01.07.2006 ile 05.04.2008 tarihleri
arasında Gaziköy'de 13 yaşından -küçük bir
kız olan 01.01.1994 doğumlu XXX ile yasa
dışı cinsi münasebette bulundu.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
2. Dava
Fasıl 154 Ceza Yasasının 147. maddesine
aykırı yakın akraba ile cinsi mü-nasebette
bulunma.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, kızı olduğunu bildiği XXX ile cinsi
münasebette bulundu.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
3. Dava
Fasıl 154 Ceza Yasasının 4 ve 231. maddele-rine
aykırı vahim zarar.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, XXX'ın ırzına geçip kızlık zarının
yırtılmasına sebep olmak suretiyle mezkur
şahsa gayri kanuni vahim zarar yaptı."


Sanık aleyhine getirilen da-valarda itham olduğu suçları
işlediğini kabul etmemiş ve meselenin duruşması yapılmıştır.
İddia Makamı davasını ispat için 6 tanık dinletmiş ve 6 adet
de emare ibraz etmiştir.

Müdafaasını yapmaya çalışan Sanık ise yemin tahtında
şahadet vermiş baş-ka tanık dinletmemiştir.

Sunulan şahadet ile ibraz olunan emareleri değerlendiren Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi, Sanık aleyhine getirilen 1, 2
ve 3. davalardan itham olduğu suçları işlediğinin makûl
şüpheden ari olarak ispatlandığı sonucuna vararak -Sanığı
aleyhine getirilen 1, 2 ve 3. davalardan suçlu bulup mahkûm
etmiştir. Sanığı mahkûm etmiş olduğu 1. davadan 25 yıl
hapislik cezasına çarptırmış ve 2 ve 3. davalardan ise sadece
mahkûmiyet kaydetmiş ayrıca ceza takdir etmemiştir. Sanık
verilen mahk-ûmiyet kararına karşı ve 1. davada verilen 25 yıl hapislik cezasının alenen fahiş olduğunu ileri sürerek ceza aleyhine işbu istinafı dosyalamıştır.

İstinaf ihbarnamesi 26 sebep içermektedir. İstinafın
duruşması yapılmıştır. İstinaf Eden Avukatı i-stinaf sebeplerini 3 başlık altında toplayıp hitap etmiştir. Şöyle
ki;

1. başlık altında ara kararın yanlış olduğu yönünde istinaf sebepleri;

2. Mahkûmiyet kararının yanlış olduğu ile ilgili istinaf
sebepleri;

3. Verilen cezanın alenen f-ahiş olduğu yönündeki istinaf
sebepleri.

Sanık Avukatı hitabına başladığı sırada 4, 8, 9, 10, 12 ve 13'ncü istinaf sebeplerini geri çektiğini beyan etmiştir. Bu nedenle bu istinaf sebepleri ret ve iptal edilmiştir.

Sanık Avukatı hitabına dev-amla, Sanığın ifadesi ile müştekinin verdiği ifadenin büyük ölçüde örtüştüğü, müştekinin ifadesini aldıktan sonra Sanıktan ifade alındığını, Sanıktan alındığı iddia edilen ifadenin Sanık tarafından verilmediğini,
polis tarafından yazılıp Sanığa imzalattırı-ldığını, bu
nedenlerden ötürü Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık
tarafından verildiği iddia edilen ifadenin Sanık tarafından gönüllü olarak verilen bir ifade olduğu sonucuna vararak ibrazına izin vermekle hata ettiğini ileri sürmüştür.


2. başlık- altında ise özetle; müştekinin şahadetinin çelişkilerle dolu olmasına rağmen müştekinin şahadetine inanıp Sanığı mahkûm etmekle hatalı hareket ettiğini, çünkü müştekinin Sanığı annesinin ölümünden sorumlu tuttuğu için
Sanığa kin duyduğunu, Sanığın Türkiye-'ye dönmek istediğini,
müştekinin ise dönmek istemediğini, bu nedenle Sanığa iftira
etmiş olabileceğini, bu nedenle müştekinin şahadetine inanmakla keza Sanığın verdiği şahadete de inanmamakla hata ettiğini ileri sürmüştür. Ceza ile ilgili ise bugüne kada-r benzer suçlarda verilen cezalarla kıyas yapıldığında verilen cezanın alenen fahiş olduğunu ileri sürerek istinafın kabul edilerek mahkûmiyetin iptal edilmesini, mahkûmiyetin iptal edilmemesi halinde ise cezaya müdahale edilmesini talep etmiştir.

-Başsavcılık adına bulunan Savcı ise yaptığı hitabında
özetle; İlk Mahkemenin gerek ara kararının gerekse mahkûmiyet
kararının doğru olduğunu, Sanığın itham edildiği suçları
işlediğinin makûl şüpheden ari olarak ispatlandığı cihetle
mahkûmiyet kararının do-ğru olduğunu, Mahkemenin Sanığı
mahkûm etmekle herhangi bir hata işlemediğini, verilen
cezanın ise işlenen suçun vahameti ile orantılı olduğunu,
küçük müştekinin babası tarafından tecavüze uğradığını, bu
nedenle verilen cezanın da Yargıtay'ın müdahalesini- gerektirecek derecede fahiş olmadığını ileri sürerek istinafın reddedilmesini talep etmiştir.

Yapılan beyanlar ile dosya incelendiği zaman meselenin
olgularının kısaca şöyle olduğu anlaşılmaktadır;

Sanık, müştekinin babasıdır. Sanık, eşi Fato-ş ve
müşteki ile birlikte yaşamakta idi. Sanığın eşinin evden
ayrılıp Türkiye'ye gitmesinden takriben 1 ay sonra Sanık
kızı olan müşteki ile birlikte Gaziköy'de aynı evde yaşamaya
devam etmiştir ve takriben 1 ay sonra müşteki ile cinsel
ilişkiye girmişt-ir. Cinsel ilişkiye girdiği zamanlarda
1.1.1994 doğumlu olan müşteki 13 yaşından küçük idi. Sanık
müşteki ile cinsel ilişkiye girdikten sonra müştekiye bu
olayı anlatması halinde dilini keseceği şeklinde tehdit
etmesi nedeniyle müşteki bu olayı kimseye -anlatmamış ve
Sanık müşteki ile cinsel ilişkiye girmeyi 4.4.2008 tarihine
kadar sürdürmüştür. 4.4.2008 tarihinde müşteki babası olan
Sanıktan izinsiz olarak bir sünnet düğününe gittiği nedeniyle
Sanık tarafından başkalarının önünde dövülmüş ve bu dövme
ol-ayından sonra müşteki meselede Tanık No.3 olan Emine Can'ı
telefonda arayıp hem dövüldüğünü hem de babasının kendisi
ile takriben 2 yıldan beri cinsel ilişkiye girdiğini söylemesi
üzerine bilâhare durum polise intikal etmiş ve polis yapmış
olduğu tahkikat -sonucu Sanığı emniyete celbettikten sonra
Sanık gönüllü ifade vererek suçunu itiraf etmiştir. Duruşma
sırasında ise Sanık gönüllü ifade vermediğini söylemesi
üzerine duruşma içinde duruşma yapılmış ve Ağır Ceza Mahkemesi
Sanığın vermiş olduğu ifadenin gö-nüllü ifade olduğu sonucuna
vararak ifadenin ibrazına izin vermiştir.

1. istinaf sebepleri ile ilgili Mahkeme kararı incelendiği zaman gönüllü ifade ile ilgili Mahkemenin bulgusu Mavi 102 ve 103'te şöyledir:

"Dolayısı ile isbat külfetin-in makul şüpheden
ari bir biçimde iddia makamının omuzlarında
olduğunu dikkate alarak, İddia makamı tanık-
larının ifadenin gönüllü olarak alındığı
yönünde vermiş oldukları şahadetin, -Yüksek
Mahkemenin polis tanıkların şahadetine temkinli
yaklaşmak gerektiği görüşünü de dikkate alarak
tutarlı ve birbiri ile uyum içerisinde olduğu,
istintak edilmelerine rağmen sarsılmadıkları ve
sa-nığın iddialarının doğru olma ihtimali
olmadığı kanaatine varırız. Tüm söylenenler
ışığında iddia makamının sanığın vermiş olduğu
ifadenin gönüllü olduğu yönündeki isbat külfetini
makul şüpheden ari isbat ettiğ-i hususunda bulgu
yaparız ve yapılan itirazı reddederiz. Sanığın
ifadesinin emare 4 olarak ibrazına izin ve emir
verilir."


İlk Mahkemenin yukarıda aktarılan bulgusunun yanlış
olduğu hususunda ikna edilmiş değiliz. İlk Ma-hkemenin bu
bulguya varabilmesi için huzurunda yeterli şahadet mevcuttu
ve huzurundaki şahadete inanmak suretiyle ifadenin gönüllü
olduğuna karar vererek ve ibrazına emir vermekle herhangi bir
hata işlemediği kanaatindeyiz. Bu nedenle ara kararla ilgili
y-apılan istinaf sebeplerinin reddedilmesi gerekir.

Mahkûmiyetle ilgili ise İlk Mahkemenin müştekinin şahadeti ile ilgili söyledikleri özetle Mavi 133'te şöyledir:

"Müştekinin şahadetini büyük bir titizlikle
tezekkür ettik. Müştekiyi t-anık kutusunda
şahadet verirken hal ve tavırlarını, sorulan
sorulara verdiği cevapları gözlemledik.
Müşteki 14 yaşında olmasına rağmen seri ve
temiz bir şekilde şahadetini vermiş ve
babasının sanık kutusunda karş-ısında otururken
sanık avukatı tarafından sıkı ve uzun bir
istintaka tabi tutulmasına rağmen verdiği
tereddütsüz cevaplar ile üzerimizde doğruları
söyleyen bir tanık olarak çok iyi bir izlenim
bıraktı keza müştekiyi -doğruyu söyleyen
güvenilir bir tanık olarak kabul eder ve bu
hususta bulgu yaparız."


Sanığın gönüllü ifadesi ile ilgili Mavi 136, 137 ve 139'da şöyle demektedir:

"Sanık gönüllü ifadesinde özetle '....Fatoş
bana s-orun çıkardı ve yanımızdan ayrılıp
Türkiye'ye döndü. Ben ve XXX evde yalnız
kaldık aradan bir iki ay geçti yaz idi ama
tam olarak hangi aydı bilemeyeceğim ama
vantilatör çalıştırırdık kızın odası ayrı
beni-m odam ayrı idi o aralık ta işsizdim
akşam üzeri idi herhalde şeytan dürttü kalkıp
kızın odasına gittim XXX yatakta yatıyordu ve
gidip yatağın kenarına oturdum bana 'ne oldu
baba' dedi 'kalk kızım belimizi getirelim'-
dedim ve üzerimdekileri çıkardım. Çocuk 'ne
oluyor baba' dediğinde ben üzerine kapaklandım
ve ona tecevüz ettim.
Soru: cinsel organınızı kullandınız mı?
Cevap: abi inanın çok utanıyorum bunları
- anlatmasam olmaz mı tecavüz ettim işte yaptım
onu daha nasıl anlatayım belimi de çarşafa
boşalttım ve işimi bitirince kalktım zaten
XXX'nin yüzüne hiç bakmadım zaten kızımı
siktim yüzüne nasıl bakayım ve giyindim od-adan
çıktım. Çok üzgünüm ama şeytan beni dürtmeye
devam etti sayısını hatırlamam ama belki ona
bu şekilde on onbeş kez tecavüz ettim. Abi
inanın şeytan beni dürtüyordu zaten en son
on beş gün kadar önce -bunu yaptım ama bu iş
duyulur diye korkuyordum. Kendisine ilk
yaptığım gün de söylemiştim. Bunu birine
söylersen seni döverim diye ama yine de her
defasında da bunu tekrarladım....'..........
.........-...................................
Yukarıda belirtmiş olduğumuz prensipleri
huzurumuzda bulunan gönüllü ifadeye uyguladığımız
zaman ifadenin doğruluğunun müştekinin şahadeti
ile teyid edildiği, ifade dışında başka -şahadetin
bulunduğu, sanığın ve müştekinin aynı evde yalnız
yaşadıkları için sanığın itham edildiği suçları
işlemeye imkan ve fırsatı olduğu kanaatine vardık
ve sanığın gönüllü ifadesini doğru olarak kabul
-etmeye karar verdik."


Sanığın yeminli şahadeti ile ilgili Mavi 140'ta şöyle
denmektedir:

"Sanık takındığı tavır ve sorulara verdiği cevaplar
ile üzerimizde olumsuz bir izlenim bırakmış ve
doğruları gizlediği intibasını- vermiştir.
Dolayısıyle sanığın şahadetine ve iddialarına
itibar etmeyiz."


Bu şahadete dayanarak Mavi 141'de ise şu bulguyu yapmıştır:



"Sanık 2006 yılı yaz ayı içerisinde müşteki ile
yalnız yaşadıkları evde o-turma odasında bulun-
dukları bir esnada müştekiye 'Dr. Hasan Topal
dedi belimizi getirelim' dedi, müşteki de 'olmaz
öyle şey' dedikten sonra yatak odasına gitti.
Sanık müştekinin arkasından odaya giderek yine
-'gel belimizi getirelim' dedi ve yatakta sırt
üstü yatmakta olan müştekinin bileklerinden
bastırarak müştekinin şortunu indirip müştekinin
cinsel organına kendi cinsel organına sokmuştur
müşteki bir acı hissetmiştir ve -sanık spermini
çarşafa boşaltmıştır. Sanık müştekiye birine
söylersen dilini keserim demiştir. Sanık
bilahare kalkıp oturma odasına gitmiştir.
Müşteki kalkıp banyoya gittiği zaman kızlık
zarı yırtıldığı içi-n kilotunda kan görmüştür.
Sanık müştekiye bu eylemleri ayda bazen 2, 3
veya 4 kez olmak üzere 4/4/08 tarihine kadar
yapmaya devam etmiştir."


İlk Mahkemenin yukarıya aktarılan müştekinin şahadetine
ve sair emarelere istin-aden Mavi 141'de yapmış olduğu bulgu
sonucu Sanığı mahkûm etmekle herhangi bir hata ettiği hususunda İstinaf Eden tarafından ikna edilmiş değiliz. Aksine Mavi 141'deki bulguyu yapması için huzurunda yeterli
şahadet ve sair emarelerin mevcut olduğu kanaati-ndeyiz. Bu
nedenle İstinaf Edenin mahkûmiyetle ilgili istinafında da
başarılı olmadığı cihetle mahkûmiyetle ilgili istinafın
reddedilmesi gerekir kanaatindeyiz.

Sanığa takdir edilen cezanın alenen fahiş olup olmadığı
ile ilgili istinaf sebepleri -incelendiği zaman, her zaman
vurguladığımız gibi Sanığa mahkûm olduğu suçtan ceza takdir
etme yetkisi İlk Mahkemelere aittir. Bu meselede de ceza
takdir etme yetkisi Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine aittir. Ceza takdir ederken Mahkemenin hata ettiği hususun-da İstinaf Eden tarafından ikna edilmemiz halinde keza cezanın alenen fahiş veya alenen az olması halinde Yargıtay olarak cezaya müdahale edilmektedir. Bu prensipler ışığında Sanığa takdir
edilen ceza tezekkür edildiği zaman özellikle bugüne kadar benzer -suçlarda verilen cezalar dikkate alındığı zaman Sanığa takdir edilen cezanın alenen fahiş olduğu ve müdahalemizi gerektirdiği kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Varılan bu bulgu ışığında Sanığa 1. davadan verilen
25 yıl hapislik cezası 12- yıla indirilmesi gerekir kanaatindeyiz.

Netice itibarıyle Sanığın ara karar ve mahkûmiyetle ilgili yapmış olduğu istinaf reddedilir. Ceza ile ilgili istinaf kısmen kabul edilerek 1. davada verilen 25 yıl hapislik cezasının 12 yıla indirilmesine k-arar verilir.

Ceza mahkûmiyet tarihinden başlayacaktır.



Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


8 Ocak, 2010
-



4






Full & Egal Universal Law Academy