Yargıtay Ceza Dairesi Numara 40,41/1991 Dava No 13/1992 Karar Tarihi 17.11.1992
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 40,41/1991 Dava No 13/1992 Karar Tarihi 17.11.1992
Numara: 40,41/1991
Dava No: 13/1992
Taraflar: Vahap Armağan ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Yaralama – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 17.11.1992

-D.13/92 Konsolide
Yargıtay/Ceza 40/91 - 41/91
(Ağır Ceza Dava No: 844/91; Mağusa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Niyazi F. Korkut, celâl Karabacak, Özkan Tunçağ


Yargı-tay/Ceza 40/91

İstinaf eden: Vahap Armağan, Ege Sokak No.9, Lefkoşa.
ile
Aleyhine istinaf eden: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Av. Kemal Aktay
A-leyhine istinaf edilen namına: Savcı İsmet Dağlar


Yargıtay/Ceza 41/91

İstinaf eden: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
ile
Aleyhine istinaf edilen: Vahap Armağan, Ege Sokak No.9 Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı İsmet Dağlar
Aleyhine istinaf edilen namına: A. Kemal Aktay


H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: Bu istinaflar Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinin 8944/91 sayılı davada 11.12.1991 tarihinde veri-len karara karşı yapıldığı cihetle birleştirilerek dinlendi.

Yargıtay/Ceza 40/91'deki istinaf eden Sanık, Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinde Fasıl 154 Ceza Ceza Yasası'nın:

-(1) 214 (a) maddesine aykırı bir fiil ile 18.5.1991 tarihinde Gazi Mağusa'da sakin Semira Özalp'ı öldürmeye teşebbüs etmek;
-
(2) 4 ve 228(a) maddelerine aykırı olarak ayni tarihte Semira Özalp'ı sakatlamak ve vücut şeklini bıozmak kastı ile elinde tutmakta olduğu 6.5 cm uzunluğundaki halı kesme bıçağı ile sol kulağının bir parçasını kopramak, sol boyun kısmı, sol çene altı ve -sol kolundan yaralamak suretiyle onun aağır yaralanamsına sebebiyet vermek;

(3) 4 ve 231 maddelerine aykırı bir fiil ile aynı tarihte elinde tutmakta odluğu 6.5 cm uzunluğundaki halı kesme bıçağı ile sol kulağının bir parçasını koparmak, sol boyun kısmı,- sol çene altı ve sol kolundan yaralanmak suretiyle Gazi mağusa'da sakin Semira Özalp'ın tehlikeli ve ağır bir şekilde bdensel incinmesine sebebiyet vermek;

(4) 80. maddesine aykırı olarak alenen ve kanuni yetkiye sahip olmaksızın, herhangi bir şahsa ter-ör yaratabilecek şekilde tecavüzkâr bir alet, yani 6.5 cm uzunluğunda bir halı kesme bıçağı taşımak; ve

(5) Fasıl 159 Tehlikeli Silahlar Yasasının2, 3(1)(2)(3) maddelerine aykırı olarak, umumi bir yerde, yasal otoristesi veya makûl mazareti olmaksızın ya-ralayıcı alet olarak kullanılabilen 6.5 cm uzunluğundaki halı kesme bıçağını taşımak;
suçları ile itham edildi.

İddia Makamının Sanık aleyhindeki I'inci dava ile ilgili olarak takipsizlik belgesi dosyalaması ışığında Sanık I'inci davadan serbest bırakıld-ı. 2, 3, 4. ve 5'inci davaladan ise kendi ikrarı ile suçlu bulunarak mahkûm edildi.

Sanığın suçlu bulunarak mahkûm edildiği suçlarla ilgili olgular şöyledir:

Şikâyetçi Semmira Özalp olay tarihinde 30 yaşında bekâr birsi olup Yeni Boğaziçinde bir barda -konsumatris olarak çalışmakta; 27.4.1991 tarihinde KKTC'ye turist olarak gelen Sanık ise garsonluk yapmakta idi. Olay tarihinden önce şikâyetçi ile yakın bir ilişkiye giren Sanık ona evlenme teklifinde bulundu ancak şikâyetçi bu teklifi kabul etmedi. Şikây-etçi 18.5.1991 tarihinde saat 17.30'da garson olarak çalışan Cemal Ügey ile birlikte Dört Nal Restorantında bulundukları bir sırada onları takip etmekte olan Sanık da aynı Restoranta gelerek onların masasına yakın bir masaya oturdu. Sanık şikâyetçiye yanı-nda muhafaza etmekte olduğu şahsi eşyalarını gelip alamsını söyledi. Şikâyetçi ise bir hafta önce eşyalarını almak için gittiğinde onun eşyaları kendisine vermemesinden yakındı. Sanık daha sonra şikâyetçiye hitaben "bugün trafik kazası geçirdiğini duydum. -keşke ölseydin" dedikten sonra aralarında geçen konuşmaları müteakip Sanık oturduğu yerden aniden ayağa kalkarak pantolununun cebinden çıakrdığı 6.5 cm uzunluğundaki halı kesme bıçağı ile şikâyetçinin sol kulağının bir parçasını kopardı, sol boyun kısmı, s-ol çene altı ve sol kolunu ağır şekilde yaraladı. Sanık ikinci darbeyi vurmak üzereyken orada bulunan İsmail Güventaş, Sanığı elinden tutarak bıçağı yere düşürdü. İsmail Güventaş yaralı olan şikâyetçiyi bir araba ile hastahaneye göndererek Sanığı da kendi -arabasına alarak polise teslim etti. Sanık poliste: "evet vurdum, inkâr etmiyorum. Aldatılmak bana ağır geldi" şeklinde bir beyan yaparak suçunu kabul etti. 18.5.1991 tarihinde tutuklanan Sanık 3.6.1991 tarihinde teminat ile bırakılmasına karşın teminat k-oşullarını yerine getiremediğinden duruşması yapılıp mahkûm olduğu 11.12.1991 tarihine dek tutuklu kaldı.

Sanık avukatı Mahkemeye hitabında Sanığın iki yıldan beri KKTC'de çalışmakta olduğunu, gönüllü ifadesinde belirttiği gibi şikâyetçi ie tanışıp olayd-an 15 gün önce nişanladıklarını; olaydan bir gece önce şikâyetçinin patronu ile bir trafik kazası geçirdiğini öğrenerek olay tarihinde olay yerine onlara geçmiş olsun demeye gittiğini, ancak şikâyetçinin aralrına geçen konuşma sırasında ona bazı athrik edi-ci sözler söylemesi üzerine bir sinir anında bir bıçak darbesi ile, onu vurup yaraladığını, şikâyetçinin iyileşmiş olup adadan ayrıldığını; Sanığın olaydan hemen sonra polise gidip teslim olduğunu da belirterek nadim olan Sanığa mülayim davranılmasını iste-di.

Alt Mahkeme Sanığın işlemiş olduğu suçların ciddi ve vahim suçlar olup 2 ve 3'üncü davaların müebbet hapis cezası taşıdığını ve bu nedenle bu tür suçları işleyenlere, toplum menfaatini de nazarı itibara alarak etkin ve caydırıcı cezalar verilmesi ger-ektiğini vurgulayarak, Sanığın sabıkasız oluşunu, suçun işleniş tarzını, şikâyetçinin tahrik edici hareketlerini, teminat koşullarını yerine getiremediğinden tutuklu kaldığı müddeti de dikkate alarak ona mahkûm edildiği 2'inci davadan 2 yıl hapis cezası ve-rdi. 3, 4 ve 5'inci davalar 2'inci davanın olgularından neşet eden suçlar olduğu gözönünde bulundurarak bu davalar için ise Sanığa ceza verilmeyerek sadece mahkûmiyet kaydedildi.

Gerek Sanık gerekse İddia Makamı bu karara karşı istinaf dosyaladılar.

Sa-nık istinaf ihbarnamesinde suçun işleniş şekli, ağır tahrik oluşu ve yed ay süre ile tutuklu kalışı dikkate alındığında verilen iki yıllık hapis cezasının aşikâr surette fahiş olduğunu ileri sürdü.

İddia Makamı ise dosyalamış olduğu istinaf ihbarnamesind-e tüm ahval ve şartlar karşısında ve özellikle suçun işleniş tarzı ve vehameti nazara alındığında Sanığa ikinci devadan verilen 2 yıllık hapislik cezası ile 3, 4 ve 5. davalardan ceza vermemekle aşikâr ssurette az ceza verildiğini ileri sürdü.

İstinafın -duruşmasında ise istinaf eden avukatı, sair şeyler yanında, sanığın suçu 18.5.1991 tarihinde işleyip 3.6.1991'de Mahkemece öngörülen teminat koşullarını yerine getirmemesi nedeni ile tutuklu olmasına karşın ancak 11.12.1991 de Mahkemeye çıkarıldığını ve Ma-hkeme tutuklu kaldığı süreyi dikkate aldım demekle beraber yine de ona 2 yıl gibi uzun bir hapis cezası verdiğini, şikâyetçinin hapsi 2 gece 1 gün hastahanede kalıp iyileşerek taburcu olamsına karşın Mahkemenin Sanığın aleyhine getirilen davaların vehame-tini dikkate alırken şikâyetçinin aldığı yaraların çok ağır almadığını dikkate almadığını, Sanığın mahkûmiyetinden sonra tüberkuloz hastalığına yakalanıp 19.9.1992'den 5.111.1992'ye dek yatılı ve halena yakta tedavi görmekte olduğunu da vurgulayarak ona ve-rilen cezanın alenen fahiş olduğunu savundu.

İddia Makamı adına Mahkmeye hitap eden Savcı ise, sair şeyler yanında Alt Mahkemenin oalydaki tahriki yanlış değerlendirerek Sanığın şikâyetçi tarafından tahrik edildiğine ilişkin bulgu yaptığını, aslında Mahk-emeye sunulan olgulara göer tahriğin Sanıktan kaynaklandığını ve Mahkemenin tahrik olayını Sanık leyhine kullanarak ona verilecek cezayı azalttığını vurgulayarak her halukarda ona iki yılın üzerinde bir hapis cezası verilmesi gerektiğini savundu.

Yargıta-y olarak birçok kez ve en son Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 7/91 - 12/91 de, Mahkemelerin ceza takdir ederken uygulayacakları ilkeleri vurgulamış olduğumuz cihetle bunları burada tekrarlamayı gerksiz buluyoruz. Bu istinafa konu kararda belirtilen toplum me-nfaatinin bu ilkelerden biri olduğunu belirt-mekle yetineceğiz.

Yargıtay/Ceza 28/91 de vurgulandığı gibi bir sanığa ceza takdir ederken işlemiş olduğu suçun vehameti ve uzun süre hapislik cezasını müstelzim olması, ilk nazarda, verilecek cezada kamu menf-aatının önde tutulması gerektiği ilkesinden hareketle caydırıcı ve ibret verici bir ceza verilmesi düşünülebilir. Ancak bunun yanında Sanığın kişisel v özel durumu ve sair tüm olgular dikkate alındığında bu gibi bir suçluya daha hafif bir ceza verilemsi ve- suçlunun topluma kazandırılması da düşünülmelidir.

Özetlenen olgular ve tutanaklardan görülebileceği gibi bu istinafa konu Sanık 18.5.1991 tarihinde işlemiş olduğu bir suç için aynuı gün tutuklanmasına ve gönüllü ifade vererek suçunu kabul etöiş olmasın-a karşın ancak 11.12.1991 tarihinde Mahkemeye çıakrılmıştır. Sanığın 3.6.1991 tarihinde Mahkeemce öngörülen bazı teminat koşullarını yerine getiremeyip tutuklu olduğuna göre ıonun en erken bir zamanda yargılanmak üzere Mahkemeye çıkarılması gerekir- ken 7 -aya yakın bir süre tutuklu olarak bekletilmesini anlayışla karşılamak mümkün değildir. Bu husus bir yana Sanığın kendisine verilen hapis cezasına karşı 20.12.1991 tarihinde istinaf dosyalamasına ve davada duruşma yapılmayıp daktilo edilecek fazla bir tutan-ak da bulunmadığına göre istinaf dosyasının hazırlanıp Yüksek mahkemeye intikâl ettirilmesindeki 6 ay gecikmenin nedenlerini de anlamak mümkün değildir. Gecikmiş adalet reddedilmiş adalettir (Delayed Justice is denied) ilkesinden hareketle bundan böyle tut-uklu olarak bekletilen sanıkların davalarının en kısa sürede Mahkemeye intikal ettirilmesinin öeni ile Sanığın verilen cezaya karşı yaptığı istinafta tutanakların en kısa sürede hazırlanması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.

Bu istinafta istin-af avukatının da üzerinde durduğu ve Alt Mahkeme kararından da görülebileceği gibi Alt Mahkeme Sanığın aleyhindeki 2'inci davanın vehameti üzerinde durup müebbet hapislik öngörülen bir suç olduğunu vurgularken şikâyetçinin aldığı yaraların niteliğine fazla- bir önem vermeyip bu yaraların üzerinde fazla durmamıştır. Sanığın suçlu bulunduğu davanın müebbet hapislik taşıdığı doğru olmakla beraber verilecek cezayı takdir ederken şikâyetçinin aldığı yaraların niteliği üzerinde de durmak gerekir. Alt Mahkeme istin-afta konu şikâyetçinin aldığı yaralar sonucu hastahanede sadece 2 gece 1 gün kaldıktan sonra iyileşerek taburcu olduğuna ve aldığı yaraların hafifliğine gereken öenemi vermiş olsaydı ona daha hafif bir ceza vermesi gerekecekti. Sanığın yagrılanmak üzere tu-tuklu olarak 7 aya yakın bir süre bekletildiği ve istinafın hazırlanmasındaki gecikmeler ile şikâyetçinin almış olduğu yaraların çok ağır olmayıp onun 2 gün gibi kısa bir sürede iyileşip taburcu oduğu dikkate alındığında Sanığa verilen 2 yıl hapis cezasını-n alenen fazla odluğu inancındayız.

Meselenin bütün olgularını dikkate aldığımızda istinaf eden Sanığa verilecek en uygun cezanın 18 ay hapis cezası olması gerekirdi.

40/91 sayılı istinaf başarılı olduktan sonra İddia Makamı'nın 41/91 sayılı istinafı d-a ileri gidemez ve reddedilmesi gerekir.

Sonuç olarak 40/91 sayılı istinaf kabul edilerek Alt Mahkeme tarafından Sanığa verilen 2 yıl hapis cezası 18 aya indirilir. Hapis cezası mahkûmiyet tarihinden başlıyacaktır.

41/91 sayılı istinaf ise reddolunur.
-

(Niyazi F. Korkut) (Celâl Karabacak) (Özkan Tunçağ)
Yargıç Yargıç Yargıç

17 Kasım 1992




-


-6-



-


Full & Egal Universal Law Academy