Yargıtay Ceza Dairesi Numara 40/2011 Dava No 2/2012 Karar Tarihi 27.01.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 40/2011 Dava No 2/2012 Karar Tarihi 27.01.2012
Numara: 40/2011
Dava No: 2/2012
Taraflar: Fatih Durdu ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Tutukluluk emri - Zanlının 2 ay tutuklu kalmasına emir verilmesi -Tutukluluk emrine karşı istinaf - Tutukluluk emri verilirken takip edilmesi gereken usul - İstinafın reddi
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 27.01.2012

-D. 2/2012
Yargıtay/Ceza 40/2011
(Gazimağusa Taminat No: 347/2011)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: Fatih Durdu, Me-rkezi Cezaevi, Lefkoşa
(Zanlı)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa
(İddia Makamı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Me-nteş Aziz
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Ahmet Özlemler.

Gazimağusa Kaza Mahkemesi Yargıcı Banu Soyer'in Teminat No: 347/2011 sayılı davada 11.10.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Zanlı tarafından yapılan istinaftır.


-----------------


H Ü K -Ü M


Narin F. Şefik: İşbu istinaf, İstinaf Eden/Zanlının Gazimağusa Ceza Mahkemesi Yargıcı huzuruna 11.10.2011 tarihinde teminat maksatları için çıkarılması neticesinde "Zanlının aleyhindeki davaları görüşülünceye kadar her halükarda 2 ayı geçmemek kaydı- ile, cezaevine gönderilmesi" doğrultusunda verilen emir aleyhine yapılmıştır.

Zanlının 7.10.2011 tarihinde saat 20.00 raddelerinde
BB 352 KR plakalı salon aracı ile Dipkarpaz-Yenierenköy anayolunun 1-2 kilometreleri arasında seyrettiği bir esnada meyd-ana gelen kaza neticesinde 1 kişi ölmüştür. İddia Makamı Zanlı aleyhine 1) ağır ihmal derecesine varmayan ve ihmalkarane araç sürüp ölüme sebep olmak; 2) dikkatsiz ve ihmalkarane araç sürüp trafik kazası yapmak; 3) bir yolda ihtiyatsızca acele ve halka teh-like teşkil edecek şekilde araç sürmek; 4) mümkün mertebe yolun solunu muhafaza etmeyip yolun sağından sürmek; 5) 70 kilometreyi aşkın sürat tahdidi olan bir yolda 70 kilometreyi aşkın bir hızla sürmek suçlarının oluştuğu ileri sürmüştür.

Zanlı kazadan -sonra tutuklanıp soruşturma maksatları için Mahkeme huzuruna çıkarılmış, en son 11.10.2011 tarihinde Gazimağusa Ceza Mahkemesi huzuruna getirilerek teminata bağlatılmak istenmiştir. Teminat duruşmasında İddia Makamı tarafından sunulan şahadette Zanlı aleyh-ine başlatılan tahkikatın tamamlandığı ifade edildikten sonra Zanlının Balıkesir-Türkiye doğumlu olup 1985 yılından beridir Fransa'da ikamet ettiği, 6.10.2011 tarihinde KKTC'ye eşi ile birlikte balayına geldiği, Zanlının KKTC ile herhangi bir ilişkisi, bağ-ı olmadığı, Zanlının serbest kaldığı takdirde gayriyasal yollardan kaçma ihtimalinin yüksek olduğu belirtilerek, bu nedenlerle davasında hazır bulunması için 3 ayı geçmemek üzere cezaevinde tutuklu kalması, ayrıca sürüş ehliyetinin polis tarafından tutulma-sı talep edilmiştir.

İddia Makamı namına şahadet veren Müfettiş Muavinini Zanlı Avukatı duruşma esnasında istintaka tabi tutmuştur. Yapılan istintak kazanın nasıl meydana geldiği üzerine yoğunlaşmıştır. Mahkemenin ikazı üzerine Zanlı Avukatına teminat -maksatları için soruları olup olmadığı sorulmuştur. Ancak Zanlı Avukatı İddia Makamı tarafından Zanlının KKTC ile ilgisi olmadığı ve kaçma ihtimali yüksek olduğu doğrultusundaki şahadetine rağmen bu konuda İddia Makamı Tanığını hiçbir şekilde istintak etme-miştir.

Zanlı Avukatı teminat ile ilgili Mahkemeye hitabında şunları söylemiştir. "Muhterem Mahkemeniz uygun görürse bu teminat maksatları bakımından takdir edeceği teminatı Muhterem Mahkeme veznesine yatırmaya hazırdır. Bu yönde takdir Mahkemenizin-dir."

Huzurundaki tek tanığın şahadeti ve de yapılan hitap neticesinde Mahkeme aşağıdaki şekilde emir vermiştir.

"MAHKEME: İddia Makamının ibraz etmiş olduğu şahadet,
Zanlı Avukatının istintakı ve beyanlar tetkik ve
tezekkür edildikten sonr-a, huzurumdaki meselenin
Ağır Ceza Mahkemesinin yetkisine giren ciddi bir mesele
olduğu, Zanlının ilk bakışta huzurumdaki şahadet
doğrultusunda mahkûm olma ihtimalinin olduğu,
Zanlının yabancı uyruklu olup, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde herhangi bi-r yasal statüsünün
olmayışı, bu cihetle meselenin niteliği de dikkate
alındığında, kaçma ihtimalinin yüksek olduğu
hususlarında bulgu yaparım.

Netice itibarıyle;
1. Zanlının, davaları görüşüleceğinde (görüşülünceye
kadar olmalı) her halükard-a (2) ayı geçmemek üzere
Merkezi Cezaevine gönderilmesine emir verilir.
2. Keza Zanlının, davaları Mahkemece sonuçlanmasına
kadar Motorlu Araç sürmesinin engellenmesi için
sürüş ehliyetine geçici olarak el konulmasına
emir verilir."


İ-stinaf Eden bu emirden 6 istinaf sebebi ile istinaf etmiştir:
Muhterem Bidayet Mahkemesi işbu kaza ile ilgili olan tüm
olguları gereğince tetkik ve tezekkür etmeyerek
müteveffanın işbu kazanın oluşumunda büyük oranda katkısal
kusurunun bulunabi-leceğini ve/veya Zanlının herhangi bir
kusurunun olamayacağını hiç nazarı dikkate almayıp Zanlının
2 ayı geçmeyecek bir süre ile tutuklu kalmasına ilişkin
emir vermekle hata etmiştir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi Zanlının teminata bağlanması yön-ündeki teminat müessesesine ilişkin içtihadi ve yasal prensipleri dikkate almadı ve/veya eksik değerlendirdi ve Zanlıyı teminata bağlayıp serbest bırakacağı yerde, Zanlının serbest kaldığı takdirde yurt dışına kaçma olasılığı olduğu ve/veya bulunduğu yönün-de hiçbir ve/veya yeterli şahadet olmamasına rağmen bu yönde bulguya vararak Zanlının (2) ayı geçmeyecek bir süre ile tutuklu kalmasına emir vermekle hata etmiştir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadeti eksik ve/veya hatalı değerlendirdi, Muhter-em Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadeti doğru değerlendirmiş olsa idi Zanlıyı daha uygun koşullarda teminata bağlardı ve bunu yapmamakla hata etmiştir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Zanlı aleyhine emir ve/veya karar verirken Zanlının kendisini yargılayan -Mahkemece mahkum edilene değin masum farzedilmesini öngören masumiyet karinesi ilkesini eksik ve/veya hatalı değerlendirdi.

Muhterem Bidayet Mahkemesi teminatla salıverilmenin bir insan hakkı, masumiyet karinesinin bir gereği ve müdafaa hakkının esası old-uğu ilkesini gözardı ederek hata etmiştir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi Zanlının leyhine olabilecek hususları dikkate almayarak ve/veya yeterince dikkate almayarak hata etmiştir.


İstinafın dinlenmesi esnasında İstinaf Eden istinafını tek başlık altın-da değerlendirmeyi uygun görmüştür. Bu başlık altında Bidayet Mahkemesinin Zanlıyı uygun bir teminatla serbest bırakmayarak Zanlının cezaevine gönderilmesine emir vermekle hata ettiğini ileri sürmüştür.

Tahkikat altında olan bir olayın soruşturması -tamamlandıktan sonra bir Zanlının davasının görüşülmesi esnasında Mahkemede hazır bulunmasını sağlamak için Mahkeme teminat emri verirken uygulanan mevzuat Fasıl 155 madde 23 (A)'dır. 1992 yılında yapılan tadilat neticesinde Fasıl 155'e eklenen 23A maddes-i aynen şöyledir.


"23A. Hakkında mevcut yasalara aykırı hareket etmekten
dolayı cezai bir soruşturma veya kovuşturma başlatılan
veya devam eden bir Zanlı veya Sanık aleyhine, herhangi
bir Mahkeme, tutuklu olup olmadığına bakılmaksızın,
aş-ağıda belirtilen koşullara bağlı olarak yargılanmaktan
kaçmasını önleyici bir emir verebilir.
) Davası görüşülene kadar, Zanlının veya Sanığın, her ne
şart altında olursa olsun üç aydan fazla bir süre
olmamak kaydıyla tutuklu kalmasına-;
(2) Zanlının veya Sanığın pasaportunun polise teslim
edilmesinin ve belirlenecek süre içinde Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti hudutları dışına çıkmasının
yasaklanmasına;
(3) Zanlının veya Sanığın şahsen veya Mahkemeni-n veya
Mukayyitliğin uygun göreceği Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde yerleşik bir veya birden fazla
kişinin ve Mahkemece belirlenecek nakdi teminat
veya kefalatine veya her ikisine bağlı olarak
serbest bıra-kılmasına;
(4) Zanlının veya Sanığın belli bir bölgede ikametine
ve izinsiz o bölge dışına çıkmamasına;
(5) Mahkemenin uygun göreceği koşullarda Mahkemenin
belirteceği bir polis karakoluna ısbatı vücut
yapmasına."


-Yargıtay/Ceza 33/2008 (D.2/2008) kararının 8.ci sayfasında soruşturmanın tamamlanması neticesinde Zanlının davası görüşülünceye kadar tutuklu kalması gerekip gerekmediği hususu tezekkür edilirken dikkat edilmesi gerekli kriterler şu şekilde sıralanmıştır. -

"(1) İthamın nev'i,
(2) İthamı destekleyen şahadetin nev'i,
(3) Mahkûmiyet halinde verilecek cezanın
huşuneti,
(4) Kefil olarak gösterilenlerin müstakil
olup olmadıkları veya sanık tarafından
tazmin edilip- edilmedikleri."

Bir tutuklunun hangi şartlarda serbest bırakılması gerektiği ile ilgili prensip Archbold Criminal Evidence and Practice 35. Edition Page 79'da şu şekilde izah edilmektedir:

"The proper test of whether bail should be granted
or -refused is whether it is probable that the defendant
will appear to take his trial. Re Robinson, 23 L.J.Q.B.
286; R. V. Scaife, 10 L.J.M.C. 144.
The test should be applied by reference to the following
considerations:
) The nature of the accusation. R. V-. Barronet and
Allain, 1 E. & B. 1 (b);
(2) The nature of the evidence in support of the accusation.
Re Robinson, ante (c);
(3) The severity of the punishment which conviction will
entail. Re Robinson, 23 L.J.Q.B. 28-6.
(4) Whether the sureties are independent, or indemnified
by the accused person. Hermann v. Jeuchner, 15 Q.B.D.
561; Consolidated Exploration, etc., Co. V. Musgrave
[1900] 1 Ch. 37; R. V. Porter [1910] 1 K.B. 369; 3
- Cr.App.R. 237 (b)."


Burada belirtilen hususlar Yargıtay/Ceza 33/2008'de belirtilen hususların aynısıdır. Bu hususlar b-ir ceza Mahkemesinin bir zanlının veya sanığın tutuklu kalıp kalmamasına karar verirken dikkate alması gereken hususlardır. Tutukluluk ile ilgili içtihatlarda yoğunluk ilk tahkikatın tamamlanmasından sonra davanın Ağır Ceza Mahkemesine havale edilmesi hal-inde sanığın Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda görüşülecek davasında hazır olmasını temin etmek noktası ile ilgilidir. Her halükârda gerek soruşturma bittikten sonra zanlının ceza yargıcı huzurunda görüşülecek davasında hazır olmasını temin etmek gerekse ilk -tahkikat sonrası Ağır Ceza Mahkemesine havale edildiği zaman Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda sanığın hazır olmasını temin etmek için dikkate alınacak hususlar aynıdır. Havale edilmiş bir davada sanık konumuna giren zanlı aleyhindeki şahadeti Mahkemenin daha -detaylı bir şekilde görme olanağı olduğundan belirtilen kriterleri tezekkür ederken önündeki daha fazla veriyi değerlendirme durumundadır. Her iki ahvalde esas kaide zanlının veya sanığın yargılanmak için davasında hazır olmasını sağlamaktır.

Zanlı -aleyhindeki esas itham ağır ihmal derecesine varmayan ve ihmalkarane araç sürerek ölüme sebep olmaktır. Böyle bir suç için öngörülen azami ceza 7 yıl hapisliktir. İddia Makamı kazanın yolun sağ şeridinde, yani Zanlının değil karşı tarafın şeridinin içerisi-nde olduğunu iddia etmektedir. Kaza neticesinde 1 kişi ölmüş, bir de küçük çocuk ciddi şekilde yaralanmıştır. Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadete bakıldığı zaman, teminat duruşması zabıtlarında Zanlı Avukatının kazanın nasıl olduğu ile ilgili istintak -yaptığı ancak teminat konusu ile ilgili herhangi bir soru sormadığı görülür. Bidayet Mahkemesinin huzurunda Zanlı aleyhindeki ithamın ciddi bir itham olduğu, Zanlının yargılanma neticesinde mahkûm olma ihtimali bulunduğu, Zanlının yabancı uyruklu olduğu, -Zanlının KKTC'de herhangi bir yasal statüsü olmadığı, bu nedenle kaçma ihtimalinin yüksek olduğu hususlarında bulgu yapması için yeterli şahadet bulunduğu görülür. Bu durumda sıralanan kriterler ile ilgili bulgu yapmakla Bidayet Mahkemesi herhangi bir hata- yapmış değildir. Bidayet Mahkemesinin bulguları neticesinde takdir hakkını kullanarak Zanlıyı davası görüşülünceye kadar, her halükârda 2 ayı geçmemek üzere, Merkezi Cezaevine göndermiştir. Bidayet Mahkemesi takdir hakkını bu yönde kullanmakla da hata y-apmış değildir.

Yargıtay Bidayet Mahkemesinden gelen bir istinafta Bidayet Mahkemesinin yasal mevzuatı doğru uygulayıp uygulamadığını, huzurundaki şahadeti doğru değerlendirip değerlendirmediğini, takdirini kullandığı takdirde ise takdirini doğru bir- şekilde kullanıp kullanmadığını inceler. Bidayet Mahkemesinin tutukluluk ile ilgili kararından yapılan bir istinafda Yargıtay Bidayet Mahkemesinin doğru prensipleri uygulayıp uygulamadığına ve takdirini kullanırken hata yapıp yapmadığına bakmalıdır. Yan-i Yargıtay huzurundaki koşullarda kendisi ne emir vereceğine değil, Bidayet Mahkemesinin verdiği karar veya emirde ve takdir kullanımında hata yapıp yapmadığına bakar. Huzurumuzdaki dosyada Bidayet Mahkemesinin teminat emri verirken hata yaptığı hususunda- ikna edilmiş değiliz.n Bidayet Mahkemesi tezekkür etmesi gerekli her hususu tezekkür etmiştir ve huzurundaki şahadete göre doğru bir karar vermiştir.

Lefkios Christodoulou Rodosthenous and another v The Police 1961 CLR 50 davasında sayfa 52'de şu sö-zler yer alır:

- "In this case, and I stress once more the view of this
Court, that this is an appeal and not an application
to the Court as a Court of first instance, we have
to approach this matter from the point of view of
considering whether or not ther-e are grounds for our
interference with the judicial discretion of the
learned District Judge. He expressed his own view
in this matter in his judgment and said, "I have
considered the submission made with regard to bail
very carefully. In view of th-e gravity of the offence
with which accused are charged and the severity of
the punishment which conviction will entail and in
the light of the evidence adduced at the preliminary
inquiry, the probability that the accused might attempt
to abscond ca-nnot be excluded. I am also satisfied, in
the light of the evidence adduced in the course of the
preliminary inquiry that there is appreciable danger
that the prosecution witnesses might be interfered with.
In the circumstances I consider it my dut-y to refuse
bail".

It is well established that the High Court will
not interfere with the discretion of a trial judge
or lower court except for grave reasons and in
exceptional cases. It seems that, in this case,
the trial judge very rightly a-pproached the question
as the law required and this Court sees no ground to
criticize or fault, in any way, the reasons he has
expressed and which moved him to refuse bail."
-

KKTC küçük bir ülke olmasına rağmen nüfus artışının bir neticesi olarak bir olaydan sonra zanlıların bulunması ve tutuklanması geçmişe nazaran zorlaşmıştır. Tutuklanan bir zanlının soruşturmasının tamamlanması ile yurt dışına çıkışı yasaklanarak se-rbest bırakılması halinde bir zanlının KKTC haricine gayriyasal yollardan çıkışının çok kolay olduğunu kabul etmek gerekir. Gayriyasal yollardan Güney Kıbrıs'a geçildikten sonra Güney Kıbrıs bu kişleri KKTC'ye iade etmemektedir. Aynı şekilde gayriyasal yo-llardan Türkiye Cumhuriyeti'ne kaçan zanlıların tesbit edilmeleri halinde KKTC vatandaşları iade edilebilmekle beraber Türkiye Cumhuriyeti'nden TC vatandaşları iade edilmemektedir. KKTC'de bir suç işlendiği takdirde esas olan suçu işleyen kişinin yargılan-masıdır. Bu gerçek ışığında Bidayet Mahkemeleri huzuruna getirilen zanlılar ile ilgili tutukluluk kararı verirken çok dikkatli davranılması gerekir. Kaçma ve yargılanmama ihtimali, zanlıların madde 23A(1) altında davası görüşülene kadar, 3 aydan fazla bir- süre olmamak kaydıyle tutuklu bırakılması alternatifine ağırlık kazandırabilir. Ancak bir kişinin dava dosyası hazırlanmasına kadar 3 ayı geçmeyecek bir süre için olsa dahi, tutuklu kalma seçeneği, madde 23A'daki diğer alternatiflerin zanlının KKTC'de- yargılanmasını sağlayamayacağına inanıldığı takdirde kullanılmalıdır. Dava dosyasının hazırlanmasından önceki bir aşamada, henüz zanlı aleyhindeki tüm şahadet ortada yokken, bir zanlının Anayasanın 16. maddesinde koruma altında alınmış özgürlük hakkını -kısıtlayan bir emir vermeden önce çok dikkatli davranılmalıdır. Bilhassa zanlının tutuklanmasına neden olan suçun bir kabahat (misdemeanour) kapsamında olması halinde zanlının davası görüşülünceye kadar tutuklu kalma, yani cezaevine gönderilme, alternati-finin dışındaki koşulların kullanılmasın tercih edilmelidir.

Bir Mahkeme bir zanlı ile ilgili madde 23A altında emir verirken hedef zanlının yargılanmasını sağlamak olmalıdır. Bu hedef ile hareket ederek Yargıtay/Ceza 33/2008'deki kriterler incelenm-elidir. Bunu yaparken suçun vahameti, zanlı aleyhindeki mevcut olduğu iddia edilen şahadet ve zanlının mahkûm olması halinde alması muhtemel azami cezayı dikkate almalıdır. Ayrıca 3. kişilerin kefaleti ile zanlının serbest bırakılması düşünüldüğü takdirde,- zanlının serbest kalması halinde ve kefalet şartlarını ihlal etmesi halinde kefillerin zanlı tarafından tazmin edilebilme imkan ve ihtimalinin de göz önünde tutulması gerekir. Ancak madde 23A 'da belirtilen diğer alternatiflerin zanlının yargılanmasını s-ağlamayacağına kanaat getirildiği takdirde, 23(A)(1) altında zanlının üç aydan fazla bir süre olmamak kaydıyla tutuklu kalmasına emir verilmesi gerekir.

İstinafın dinlenmesi esnasında konusu yapılan bir hususa değinmek isteriz. İstinaf Eden Zanlı ile- ilgili bir teminat duruşması yapılmış ve ceza yargıcı duruşma neticesinde bir emir vermiştir. Bidayet Mahkemesinin esas karar ve emri Mavi 8 ve 9'da yer almaktadır. Durum böyle iken teminat emri başlığı altında özet bir şekilde İddia Makamının iddialarını- ve Mahkeme tarafından verilen nihai emri gösteren ancak Zanlı Avukatının beyanını içermeyen, Mavi 3'deki evrağa anlam vermek zordur. Mavi 3 üzerinde ceza yargıcının emrinin neticesi ve imzası yer almakta ancak teminat duruşmasında esas zabıtlarda yer ala-n bir çok husus Zanlı Avukatının beyanları dahil yer almamaktadır. Bu durumda Mavi 3 eksik ve yanıltıcı bir evraktır. Yanıltıcı bir evrağın dosyada olması yanlıştır.

İstinafın dinlendiği tarihte Zanlı aleyhindeki ceza dosyası Gazimağusa Ceza Mahk-emesi Mukayyitliğinde dosyalandığı cihetle bu istinaf tamamen akademik kalmıştır. Böyle olmasına rağmen tutukluluk konusunda bir içtihatın daha yayınlanması gerektiğini düşündüğümüz için istinafı karara bağlamayı uygun gördük.

Sonuç itibarı ile Bida-yet Mahkemesinin teminat emri verirken tezekkür edeceği hususlarda hata yapmadığına ve huzurundaki mevcut şahadete göre takdirini kullanarak Zanlının davası görüşülünceye kadar, her halükarda 2 ayı geçemeyecek bir süre tutuklu kalarak Merkezi Cezaevine gön-derilmesine emir vermekle de hata yapmadığına karar veririz.

Sonuç itibari ile istinaf ret ve iptal edilir. İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.




Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç- Yargıç


27 Ocak 2012



















11






Full & Egal Universal Law Academy