Yargıtay Ceza Dairesi Numara 36/2000 Dava No 3/2000 Karar Tarihi 12.09.2000
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 36/2000 Dava No 3/2000 Karar Tarihi 12.09.2000
Numara: 36/2000
Dava No: 3/2000
Taraflar: Erol Barbaros ile Mehmet Sözmener
Konu: Özel Ceza davası açılması için izintalebi –İstinaf – Nolle prosequi
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 12.09.2000

-3/2000 Yargıtay/Ceza 36/2000
(Dava No:5617/2000;Lefkoşa)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Mustafa H.Özkök,Seyit A.Bensen
İstinaf eden: Erol Barbaros, Ali Vasıf Mehmet Sok. No:4,
Lefk-oşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Mehmet Sözmener, Taşkınköy

A r a s ı n d a.

-Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Sn.İlker Sertbay'ın 5617/2000 sayılı özel ceza davasının açılması için verdiği izne karşı yapılan istinaftır.
-
İstinaf eden namına: Avukat Altan Erdağ ve Avukat Hüseyin İzveren
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Rifat Çomunoğlu.


-------------------

H Ü K Ü M


Taner Erginel:Ceza Yargıcının izniyle Sanık aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde özel bir ceza dava-sı açıldı. Bu davada Sanık vahim zarar verme ve yaralama suçları ile itham edildi. Sanık, Ceza Yargıcının 7.8.2000 tarihinde verdiği özel ceza davası açma izninin hatalı olduğunu iddia etmektedir ve bu nedenle karara karşı önümüzdeki istinafı dosyalamış b-ulunmaktadır.

İstinafın dayandığı olgular özetle şöyledir; Sanık Erol Barbaros aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 67/98 sayılı bir ceza davası getirildi ve Sanık 11.9.1997 tarihinde şikâyetci Hüseyin Sözmener'i dövme ve yaralama suçları ile itham edild-i. Sanık aleyhine getirilen dava müteaddit ertelemelere uğradı. Sanık Türkiye'ye tahsile gittiği için davanın dinlenmesi mümkün olmadı ve 9.8.1999 tarihinde Başsavcılık nolle prosequi dosyalayarak davayı geri çekti.

Sonuçtan memnun kalmayan şikayetçi S-avcılığı uyararak davanın yeniden canlandırılmasını istemeye başladı. Savcılığın bu yönde harekete geçmemesi üzerine 5617/2000 sayılı özel ceza davasını hazırlayan Şikâyetci avukatı 7.8.2000 tarihinde davanın dosyalanması için gerekli izni almayı başardı.-

İstinaf ihbarnamesine göre Sanığın 7 yıl hapse gitmesini öngören Ağır Cezalık böyle bir davanın özel ceza davası olarak açılması mümkün değildir. Ceza Yargıcı bu denli ciddi bir davanın özel ceza davası olarak açılmasına izin vermekle hatalı hareket etm-iştir.

İstinafın duruşmasına başlamadan önce aleyhine istinaf edilen avukatı ön itiraz öne sürdü ve Ceza Yargıcının ceza davası açılmasına izin veren kararının istinaf edilemeyeceğini iddia etti. Şu halde önce bu konuyu ele alarak incelememiz gerekmekt-edir.

Ceza davalarının açılmasına ilişkin Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 43. maddesi şöyledir.

"43. (1) Her ithamname, ithamın yapıldığı
Mahkemenin bir Yargıcına sunulur.
(2) Yargıç, ithamnameyi dikkatle
okuduktan sonra itha-mnamenin
dosyalanmasını emreder ve bu tür
bir emir vermeyi reddederse itham
eden kişinin, red tarihinden on
güne kadar istemesi halinde o
kişiye redde ilişkin bir belge
verir. İlgili kişi b-elgeyi
aldığı tarihten on güne kadar,
Yüksek Mahkemeye veya bir Yüksek
Mahkeme hakimine müracaat ederek
ithamnamenin dosyalanmasını
emreden bir karar vermesini
isteyebilir ve bu tür bir kara-r
verilirse ithamname gerekli
şekilde dosyalanır."


43.maddede ceza davası açılması için Mahkemeye yapılan müracaatın reddedilmesi halinde izlenecek prosedür düzenlenmiştir. 43. maddede ceza davasının dosyalanmasına izin verilmesi -halinde Sanığın bu karara karşı istinaf edebilip edemeyeceği hususunda açıklık yoktur. 43. maddenin bu sessizliğini Mahkemenin ceza davası açılmasına izin veren kararının istinaf edilemeyeceği şeklinde yorumlamak mümkün mü? 43. maddenin yorumu yasal tartı-şmaya açık olmakla birlikte daha sonra yürürlüğe giren 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesi konuya açıklık getirmiştir. Mahkemeler Yasasının 37(2) maddesi şöyledir.

" 37(2) Bu madde kuralları saklı kalmak koşuluyla Ceza Mahkemeleri Usulü Yasası-na bağlı olarak, ceza yetkisi kullanan herhangi bir mahkemenin veya yargıcının herhangi bir karar veya emrine karşı, Yargıtay olarak Yüksek Mahkemeye istinaf edilebilir. İstinaf, mahkumiyet veya verilen ceza veya her ikisi aleyhine yapılabileceği gibi, ce-za yetkisi kullanan bir mahkemenin veya yargıcının mahkumiyet veya ceza içermeyen herhangi bir karar veya emri aleyhine de yapılabilir."


Görüleceği gibi burada istinaf etme hakkı çok geniş tutulmuş ve ceza yetkisi kullanan yargıcın herhangi bir kararına- karşı istinaf yapılabileceği belirtilmiştir. Şu halde Fasıl 155'in 43.maddesini "istinafın mümkün olmadığı şeklinde" yorumlamak mümkün olsa bile 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının bu hükmü iptal ettiği ve kararın istinafa açık hale geldiği sonucuna varmamı-z gerekir.

Sanık aleyhine getirilen 5617/2000 sayılı davanın özel ceza davası olarak açılabilip açılamayacağı konusuna gelince, Anayasamızın konuya ilişkin 158 (4)(a)maddesi şöyledir.

"Başsavcı, kamu yararının gereğine göre, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhur-iyeti mahkemelerinde, herhangibir suç hakkında dava açmak, izlemek, davayı devralmak, devam ettirmek veya ettirmemek yetkisine sahiptir. Ceza Mahkemelerinde, kovuşturmanın kesin yönetim ve sorumluluğu Başsavcıya aittir. Bu yetki doğrudan doğruya kendisin-ce veya yönerisine uygun olarak Başsavcı Yardımcısı veya savcılar tarafından kullanılır."


Anayasanın 158(4)(a) maddesine göre ceza davalarının kesin yönetim ve sorumluluğu Başsavcılığa aittir. Anayasamızın özel ceza davası açılmasına izin verip vermediğ-i geçmiş içtihatlarda tartışılmıştır. Yargıtay/Ceza/İstida-İstinaf 1/95 (D.1/96)'da bu konuda şöyle denmektedir.

"Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi: 3/76'da belirtilen görüş doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Buna göre Belediye gibi Başsavcının da-nışman olmadığı makam veya kuruluşların davalarını özel ceza davası olarak açmaları mümkündür. Kamu yararının ağır bastığı Devlet için önem arzeden suçların kovuşturması ise Devlet adına yapılabilir ve bu konuda Başsavcılığın münhasır yetkisi vardır."


G-eçmiş içtihatların özel ceza davası olarak açılabilecek davaların kesin sınırını saptadığı söylenemez. Bu konuda bir sınır tespit etmek kolay değildir. Herhalükârda önümüzdeki istinafta sorunun bu sınırın tespiti olmaktan çıktığını söyleyebiliriz. Çünkü- önümüzde Başsavcılığın nolle prosequi dosyaladığı ve özel ceza davası olarak açılmasına itiraz ettiği bir ceza davası mevcuttur. Tartışma konumuz böyle bir özel ceza davasının açılabilip açılamayacağıdır. Bir an için şikayetci avukatının görüşünü kabul -ederek nolle prosequi dosyalandıktan sonra Başsavcılığın itirazına rağmen özel ceza davası açılıp yürütülebileceğini düşünelim. Başsavcılığın bu özel ceza davasını devralma, devam ettirme veya ettirmeme ve bu arada yeni bir nolle prosequi dosyalama yetkis-i vardır. Savcılığın bu yetkisini kullanarak yeniden nolle prosequi dosyaladığını varsayalım. Nolle prosequi'den sonra Başsavcılığın itirazına rağmen özel ceza davası açılabileceği yönündeki kararımız ışığında yeni bir özel ceza davası açılabilecektir. -Bu ise bizi anlamsız kısır bir döngüye götürecektir. Böyle anlamsız bir yorumu tercih etmek doğru değildir.

Konuyu daha fazla aydınlatabilmek için nolle prosequi'nun yasal mahiyeti üzerinde durmamız yararlı olacaktır. Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 154(-1) maddesi şöyledir.

"Başsavcı bir ceza işleminin herhangi bir aşamasında, Devletin ceza işleminin devamını istemediğini Mahkemede söylemek veya Mahkemeye yazılı olarak bildirmek yolu ile takipsizlik kararı verilmesini isteyebilir. Başsavcının takipsizlik- kararı vermesini istemesi üzerine sanık, takipsizlik kararı istenen ithamname veya iddianameden derhal serbest bırakılır."


Nolle prosequi konusunun tartışıldığı Anayasa Mahkemesi 3/95 (D.6/96) sayılı kararın bir bölümünde şöyle denmektedir.

"Takipsizl-ik veya nolle prosequi bir ceza davasını askıya alma veya süresiz erteleme anlamına gelmektedir. Takipsizlik ile durdurulan bir davada Savcılığın ileride deliller toplayıp davayı yeniden yürütme olanağı bulunmaktadır."


Nolle prosequi dosyalanan bir d-avada Başsavcılığın yetkilerine ilişkin Halsbury's Laws of England Third Edition Volume 10 sayfa 399'da şöyle denmektedir.

"721. Effect of nolle prosequi. Nolle prosequi is distinct from, and has not the same effect as, offering no evidence and submitting- to acquittal(b). The effect of
a nolle prosequi is that all proceedings on the indictment are stayed and the defentant, if he is in custody, is dircharged but may be indicted afresh on the same charge(c)."


Alıntılardan anlaşılacağı gibi nolle prosequi- Sanığın beraatı anlamına gelmez. Savcılığın aynı ithamı tekrarlamaya yetkisi vardır. "Davanın askıya alındığı sözü" durumu tam ifade etmese bile, nolle prosequi'nun tekrar dava açma hakkı saklı kalarak davayı geri çekme anlamına geldiğini söyleyebiliriz-. Şu halde nolle prosequi dosyalamakla dava Başsavcılığın gündeminden çıkmış değildir. Başsavcılık daha da ileri giderek özel ceza davası açılmasına itiraz etmekle konuyu gündeminde tutmaktadır. Ceza davalarının kesin yönetimi Başsavcılıkta olduğuna göre- Başsavcılığın itirazını dikkate almayarak bir ceza davasını Başsavcılığın gündemi dışına çıkarmak hatalı olacaktır.

Şunu da eklememiz gerekir ki burada Şikâyetcinin gerçek amacı Başsavcılığı harekete geçirmektir. Şikâyetci Başsavcılığın devralabileceği-nin ve davayı durdurabileceğinin bilinci içerisinde özel ceza davası açma yönüne gitmiştir. Yani Şikâyetci Başsavcılığı uyararak nolle prosequi statüsünü sona erdirmesini ve davayı yeniden canlandırmasını istemektedir. Diğer bir ifade ile Başsavcılığa "ma-dem ki sen görevini yapmıyorsun senin yerine benim yapmama izin ver" demeye çalışmaktadır. Başsavcılık davanın özel bir ceza davası olarak yürütülmesine itiraz ettiğine göre Şikâyetcinin bu şikayetlerini dikkate almak zorundadır. Bu nedenle Başsavcılığın- konunun tüm faktörlerini dikkate alarak yeni bir değerlendirme yapmasının ve davayı canlandırıp canlandırmama konusunda bir karar üretmesinin uygun olacağı görüşündeyiz.

Yukarıdaki nedenlerle istinaf kabul edilir ve Ceza Yargıcının özel ceza davası açıl-masına izin veren 7.8.2000 tarihli kararı iptal edilir.





Taner Erginel Mustafa H.Özkök Seyit A.Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç




12 Eylül 2000
-


7



-


Full & Egal Universal Law Academy