Yargıtay Ceza Dairesi Numara 36 37 38 39/1988 Dava No 7/1989 Karar Tarihi 11.05.1989
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 36 37 38 39/1988 Dava No 7/1989 Karar Tarihi 11.05.1989
Numara: 36 37 38 39/1988
Dava No: 7/1989
Taraflar: Sabit Pavraz ile Başsavcılık
Konu: Adam öldürme - tammüden adam öldürme - suç delillerini ortadan kaldırma - suç işlemeye teşvik - suça katılma
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 11.05.1989

-D.7/89 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 36/88, 37/88, 38/88, 39/88


Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak


Yargıtay/Ceza 36/88
(Ağır C-eza No.5261/88; G. Mağusa)

İstinaf eden: Sabit Pavraz, Ziyamet, Mağusa.
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: Başsavcılık
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Gürsel E. Kadri
Aleyhine istinaf edilen namına-: Altan Erdağ


Yargıtay/Ceza 37/88
(Ağır Ceza No.5261/88; G. Mağusa)

İstinaf eden: Ülkiye Pavraz, Ziyamet, Mağusa.
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: Başsavcılık.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına:- Gürsel E. Kadri
Aleyhine istinaf edilen namına: Altan Erdağ



Yargıtay/Ceza 38/88
(Ağır Ceza No.5261/88; G. Mağusa)

İstinaf eden: Başsavcılık
-ile-
Aleyhine istinaf eden: Sabit Parvaz, Ziyamet, Mağusa.
- A r a sı n d a.

İstinaf eden namına: Altan Erdağ
Aleyhine istinaf edilen namına: Gürsel E. Kadri.


Yargıtay/Ceza 39/88
(Ağır Ceza No.5261/88; G. Mağusa)

İstinaf eden: Başsavcılık
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: Ülkiye Pavraz, Z-iyamet, Mağusa.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Altan Erdağ
Aleyhine istinaf edilen namına: Gürsel E. Kadri.


H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: Bu istinafta Mahkemenin hükm-ünü Sayın Yargıç Niyazi F. Korkut verecektir.

Niyazi F. Korkut: Birleştirilerek dinlenen bu istinaflardan 36/88 Mağusa'da oturum yapan Ağır ceza Mahkemesi'nin 18.11.1988 tarihinde vermiş olduğu hüküm ile sanık I'ı Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 205(1)(3) madde-sine aykırı adam öldürmeden suçlu bularak 16 yıl hapse mahkûm etmesinden mahkûmiyet ve cezaya karşı; 37/88, aynı davada sanık 2'yi fasıl 154 M.23 ve 24'de aykırı suç delillerini ortadan kaldırmak ve sanık I'ı gizlemek suçlarından 20 ay hapse mahkûm eden ka-rarından mahkûmiyet ve cezaya karş; ve 38/88 ile 39/88 sayılı istinaflar ise, Başsavcılık tarafından, evrilen beraat kararlarına karşı yapılmıştır.

Olgulara göre sanık I maktülün kardeşi ve sanık 2 ise maktülün eşi olup sanıklar ile maktül 17.7.1988 tari-hinde ve bu tarihten önceki günlerde Ziyamet köyünde sağlık ocağı üzerinde iki odalı bir yerde ikâmet etmekte idiler. Maktülün bir kardeşi olan mehmet Pavraz da aynıe vde kalmakta ve üç kardeş mobilyacı olarak birlikte çalışmakta idiler. 22.7.1988 tarihind-e sanıklar Karpaz Polis Müdürlüğüne giderek maktülün 18.7.1988'de testere bilemek için Lefkoşa'ya gidip geri gelmediğini ve kaybolduğunu bildirdiler. olay ile ilgili alınan bazı bilgiler ışığında polis 26.7.1988 tarihinde sanıklardan ayrı ayrı açık ifade a-ldı. Maktülü öldürmek için bazı girişimler olduğuna ilişkin alınan bir bilgi üzerine 2.8.1988 tarihinde sanık I Karpaz Polis Müdürlüğüne celbedilerek kanuni ihtar yapılıp hakkındaki ithamın duyurulması üzerine I M/M Musa Topel'e 1sinirlendim ve öldürme tek-lifi yaptım" diyerk bir gönüllü ifade vrmek istedi. Kanuni ihtar tahtında alınan gönüllü ifadesinde ise sanık I özetle: "maktülün sanık 2 olan karısı ile sürekli kavga ettiğini ve sanık 2'nin kendisi ile ilişkisi var diye şüphe ederek onu dövdüğünü sanık 2-'nin kendine söylediğini ve bir kaç gün sonra maktül ile sanık 2'nin kavga etmelerinden sinirlenerek Ramazan Bulduk'un evine gidip ondan kardeşini öldürmelerine yardımcı olamsını istediğini ve siniri yatışınca da bu öldürme olayından vazgeçtiğini" söyledi.- Musa Topel tarafından 3.8.1988 tarihinde sanık 2 de Polis Müdürlüğüne celbedilerek ihtar tahtında yasal hakları anlatılarak tutuklandı. Sanık 2 cevaben "hiç bir şey bilmiyorum" dedi.

BilAhare 4.8.1988 tarihinde maktül Ali Rıza pavraz'ın Kumyalı ovasında- ölü oalrak bulunması üzerine sanıkların ikâmet ettikleri ev ile sanık 2'ye ait R173 plâkalı araçta kan izi bulmak için polis tarafından arama yapıldı ancak her- hangi bir kan izi bulunamadı.

Maktülün cesedinin bulunduğunun tutuklu olan sanık I'e duruyur-ulması üzerine sanık I kanuni ihtartahtında verdiği cevapta: "yengem ile ilişkimiz olduğunu söyledi, demir ile vurdum öldürdüm" dedi ve polis ile birlikte kaldıkları eve giderek cinayet aleti olduğunu söylediği bir karyola demirini polise teslim etti. Sanı-k bilâhare aynı gün kanuni ihtar tahtında gönüllü bir ifade vererek ifadesinde, sair şeyler yanında, Ziyamete yerleştikten sonra maktüln sanık 2 ile ilişkisi olduğuna ilişkin bir şüpheye düştüğünü ve bu yüzden sanık 2'yi sık sık dövdüğünü; onu öldürmek içi-n sanık 2 ile birka kez konuşup hatta ramazan Bulduk'tan yardım istediğini; son olarak maktülün sanık 2'yi Avtepe yoluna götürüp dövmesinin bardağı taşıran son damla olduğunu, olay gecesi maktül ile sanık 2 yattıktan sonra yatmakta odlukları yere gizlice g-iderek karyola demiri ile maktülün başına vurduğunu, daha sonra sanık 2 ile birlikte maktülün cesedini alt kata indirdiklerini, sanık 2''in yerdeki kanları yıkayıp temiz- lediğini ve 19.7.1988 tarihinde şafak sökmeden cesedi bir battaniyeye sararak arabaya- yerleştirip Kumyalı''a su deposunun yanına attığını; cesedi arabaya yerleştirmede sanık 2''in kendisine gözcülük ettiğini; kan bulaşan battaniyeyi de sanık 2''in yıkadığını ve 22.7.1988 tarihinde sanık 2 ile Karpaz Polis Müdürlüğüne gdierek maktülün Pazar-tesi lefkoşa'ya gidip geri gelmediğine ilişkin ihbarda bulunduklarını söyledi. Aynı güns anık I'in itirafı sanık 2'ye duyurularak kanuni ihtar yapıldı. Sanık 2'ye duyurularak kanuni ihtar yapıldı. Sanık 2 de "doğrudur" diyerek cesedi sardıkları battaniyeni-n de evde olduğunu söylemesi üzerine sanık 2 ile birlikte evine gidildi ve sanık 2 cesedin sarıldığı ve bilâhare yıkanan battaniyeyi polise teslim etti.

Aynı gün sanık 2'de kanuni ihtar tahtında gönüllü bir ifade vererek sanık I'in gönüllü ifadesinde anl-attığı gibi, maktülün sanık I ile ilişkisi olduğundan şüphelenrek kendini devamlı dövdüğünü ve son olarak olaydan önce Cumartesi günü Avtepe yoluna götürerek dövdüğünü; Pazar gecesi ise sanık I'in, tam yatmak üzere oldukalrı sırada, gelerek elindeki demir -ile arkadan maktülün başına vurduğunu ve maktül yer yıkıldıktan sonra da vurmaya devam ettiğini; kendisinin çok korktuğunu; ne yapacaklarını düşünerek cesedi zemin kattaki odaya indirdiklerimi ve daha sonra yerdeki kanları temizlediklerini; 18.7.1987 tarih-inde ise sabahleyin daha yatmakta olan kayını Mehmet'e seslenerek kocası ile kazabaya gideceklerini söyleyip evden çıktığını ve aynı gün köye geri gelerek kayını Mehmet'e "kocam benden önce gitti ve buluşamadık" dediğini; 19.7.1988 tarihinde kendisi gözcül-ük yapıp sanık I'in de cesedi battaniyeye sararak arabaya koyup ovaya attığını ve 22.7.1988 tarihinde de polise giderek kocasının kaybolduğunu bildirdiklerini söyledi.

22.8.1988'de sanıkalra taammüden katilik, ağır bir suç işlemek için ittifak ve suç işl-emeye teşvikle ilgili üç dava getirildi.

Yapılan yzılı dava tebliğine cevaben sanık I "tasarlama, plan uok. İftiraya dayanamadım ve öldürdüm" dedi. Sanık 2 ise cevaben "plan, tasarlama yapamdık. Ben vurma işine karşımadım. Sabit'in teşviki ile onu polis-e kayıp bildirdik" dedi.

İlk tahkikat sonucu yagılanmak üzere Mağusa Ağır Ceza Mahkemesine sevkedilen sanıkalrın aleyhlerindeki davaları kabul etmemeleri üzerine duruşma yapıldı.

Yapılan duruşma sonucu Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi sanıkalrına leyhlerine -getirilen üç davdan beraat ettirmesine karşın sanık I'ı ithamnameye 4. dava oalrak eklediği Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 205(1)(3) maddsine aykırı adam öldürme; ve sanık 2'yi 5. dava olarak ekeldiği fasıl 154 23 ve 24. maddelerine aykırı suç delillerini ortad-an kaldırmak ve sanığı gizlemek; suçlarından suçlu bularak sanık I'ı 16 yıl ve sanık 2'yi 20 ay hapse mahkûm etti.

Sanıkların bu karara karşı ayrı ayrı dosyaladıkları istinaflarda:

(i) Sanık I, alt mahkemenin kendisini itham olunduğu üç davadan beraat -ettirdikten sonra yeni dava ekleyerek adam öldürmeden mahkûm etmekle ve mevcut şahadete göre sadece öldürme niyeti olduğu bulgusuna varmakla hata ettiğini ve keza kesilen 16 yıl hapis cezasının da aşikâr surette fahiş olduğunu;

-(ii) Sanık 2 ise Fasıl 155 m.74 tahtındaki müracaatını reddederek müdafaasını yapmaya çağırmakla, polise yapmış olduğu 4.8.1980 tarihli ifadenin baskı ve vaat altında alındığını gözardı etmekle ve konu ifadeyi gerekli değerlendirmeye tabi tutmayıp bu ifade-ye dayanarak kendisini mahkûm etmekle alt mahkemenin hata ettiğini ve mahkeme önünde kendsisini mahkûm edebilecek yeterli şahadet bulunmadığını ve keza kesilen cezanın da aşikâr surette fahiş olduğunu;

ileri sürdüler.

38/88 sayılı istinafta Başsavcılık -Alt Mahkemenin sanık I'in gönüllü ifadesini kabul ettikten sonra bu ifade ve emareler ışığında sanık I'ı taammüden katillik suçundan mahkûm etmemekle ve sanık I'in 1. suçu tahrik altında işlediği bulgusuna varmakla ve sanıklarrın ifadelrinde "bir süre ne y-apacağımızı düşündük" demiş olmalarını taammüdün yokluğu konusunda kullanmakla hata ettiğini ileri sürdü.

39/88 sayılı istinaf ile de sanık 2'yi 38/88 sayılı istinafta belirtilen aynı nedenlerle taammüden katillikten makûm etmemekle hata ettiğini ileri s-ürdü.

Alt Maahkemede sanıkalrın aleyhlerindeki ithamları kabul etmemeleri üzerine yapılan yapılan duruşma sırasında sanılkarın gönüllü ifadelerinin ibrazına itiraz edilmesi sonucu duruşma içinde duruşma yapılarak Mahkeme konu ifadelerin gönüllü olarak ya-pıldığı kanaatına varmıştır. İlâveten iddia makamı tarafında sunulan çevre şahadet ve emareler ile konu ifadelerin doğruluğu da teyit edilmiştir. Ancak Alt mahkeme doğru oalrak kabul ettiği şahadet ve emar olarak sunulan ifadelere dayanarak sanıkların aley-hlerindeki davaların kanıtlanamadığı kanaatına vararak onları aleyhlerine getirilen 3 davadan braat ettirip ithamnameye 2 yeni dava ekleyerek mevcut şahadet ile sanık I'ı 4 ve sanık 2'yi 5'inci davadan suçlu bularak mahkUm etmiştir.

Mahkeme bu bulgulara -varırken hükmünde aşağıda alıntısı yapılan görüşlere yer vermiştir.

"Sanık 1, 4.8.1988 tarihinde cesetin bulunmasından haberdar edilip yasal ihtar yapıldığına cevap olarak "dayanamadım yengemle ilişkimiz olduğunu söyledi demirle vurdum öldürdüm" demiştir-. Yani sanık 2 ile şifahi itirafında da maktülü yengesi olan sanık 2 ile ilişkisi olduğunu söylediği için dayanamayıp öldürdüğünü belirtmiştir. Şahadetinde de bunu tekrarlamıştır. Keza 4.8.1988 de verdiği gönüllü ifadesinde de bu hususu daha değişik kelime-lerle ifade etmekte ve 22.8.1988 tarihli dava tebliğinde verdiği cevabında da "tasarlama plân yok iftiraya dayanamadım ve öldürdüm" demekle bu iddiasını tekrarlamıştır. Yeminli şahadetinde de bunları tekrarlamaktadır. Tüm bunlar dikkate alındığında ce olay-ın başka şekilde meydana geldiği hususunda huzurumuzda başka şahadet olmadığı gözönünde tutulduğu zaman ve sanık 1'in yeminli şahadetinde söyledikleri maktül Ali Rıza Pavraz'ın başına vurma sayısı ile sanık 2 ile ilgili söylediği husus ile Ramazan Bulduk'a- söyledikleri haricinde söylediği hususlar sözlü itirafı, 4.8.1988 tarihli gönüllü ifadesi ve dava tebliğine verdiği cevap da uyum içinde olduğu da dikkate alındığı zaman sanık 1 olayın ceryanı hakkında anlattıklarının doğru olma ihtimali olduğu kanaatinde-yiz.

.............................

Varılan bulgular ışığında, 17.7.1988 tarihinde gece geç vakitte Ziyamet köyünde sağlık ocağı üstünde sanıkların ile maktülün ve kardeşleri Mehmet Parvaz'ın ikâmet ettikleri evin bitişik damında yatmaya hazırlanan maktü-lün sanık 1, yengesi sanık 2 ile ilişkisi olduğunu söylemesine sinirlenerek odada bulunan emare 5 demiri alarak maktülün başına vurup yere düşmesini sağladıktan sonra yerde de gelişi güzel başına ve vücudunun diğer yerlerine vurduğu ve maktülün başından al-dığı yaralar sonucu kafatası kırığı ve beyin doku harabiyeti sonucu olduğu yerde öldüğü, öldükten sonra merdiven ayaklarından indirilerek sağlık ocağına konup kapandığı, ertesi gün yani 19.7.1988 tarihinde sabaha karşı yün bir battaniyeye sarılarak Kumyalı- ovası su depoları mevkiine sanık 1 tarafından R.173 plâkalı araç ile götütülüp atıldığı ve 4.8.1988 tarihinde cesedin atıldığı yerde bulunduğu öldürme fiilinden sonra damda ve merdiven ayaklarındaki kanın su dökülerek yıkandığı emare 5 demirin ise olaydan- sonra emare 2 fotoğraf albümünde fotoğraf "C" de görülen yere atıldığı, olayın yukarıda anlatıldığı şekilde gerçekleştirildiği kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Varılan bu bulgular ışığında sanık 1'in 17.7.1988 tarihinde emare 5 demir ile maktü-l Ali Rıza Pavraz'ın başına vurduğu, vurduğu sırada öldürme niyeti olduğu ve başından aldığı yaralar sonucu maktül Ali Rıza Pavraz'ın ölümüne sebebiyet verdiği isbatlanmıştır kanaatindeyiz.

.............................

Sanık 1'in 2.8.1988 tarihinde ver-diği ve Mahkemeye itirazsız olarak emare 3 olarak ibraz olunan ifadesinde Ramazan Bulduk'a maktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürme teklifi yaptığını kabul etmektedir. Ancak ayni ifadesinde sinir anında böyle bir teklif yaptığını ve siniri geçince öldürmekten vazg-eçtiğini de belirtmektedir. Bu durumda birinci gönüllü ifadesinde söylenenler doğru kabul edildiğinde, ki İddia Makamı bu ifadede söylenenlerin doğru olduğunu belirtmiştir. İfade bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanık 1'in sinir içinde öldürme teklifi-ni Ramazan Bulduk'a yaptığını ve siniri geçince öldürmekten vazgeçtiğini kabul etmek gerekir. Kaldı ki sanık 1 ayni ifadesinde öldürme teklifini sanık 2 yengesinin evden kaçıp Ramazan Bulduk'un evine kaçnmasından birkaç gün sonra yaptığını belirtmektedir. -Ramazan Bulduk ile Hüseyin Balcıoğlu şaahdetlerinde sanık 2'nin evden kaçıp ramazan Bulduk'un evine gittiği zamanı kayıp olayından 2 ay kadar önce olduğunu söyle- mektedirler.

Bu durumda sanık 1'in emare 3 ifadesine göre teklif kayıp oalyından 2 ay kadar- önce yani Mayıs 1988 ayı içinde yapılmış olması gerekir. Bu durumda akla şu sorular gelir. Sanık 1 acaba niye 2 ay bekledi, zaman ve zemin mi müsait değildi? olay gecesi şartlarda bir değişiklik mi oldu? genel olarak şahadet değerlendirildiğinde ve yukarı-da vaırılan bulgular ışığında bu sorgulama cevap arandığında sanık 1 ile maktülün ayni iş yerinde çalıştıkları, ayni evde ikâmet ettikleri sanık 1'in 2 ay önce maktülü öldürmeye niyet etmesi halinde bu niyetini icra etmek için zaman ve zeminin müsait olduğ-u, olay gecesinin sair gecelerinden farklı bir durumu mevcut olmadığı görülmektedir. Yukarıda da arzettiği- miz gibi sanık 1 emare 3 gönüllü ifadesinde siniri geçince öldürmeden vazgeçtiğini de dikkate aldığımız zmana sanık 1'in Ramazan Bulduk'a öldürme te-klifi ettiği zaman maktülü öldürmeye niyet ettiği ve niyetii 17.7.1988 günün gecesi geç vakitte icra ettiğini söylemeğe imkân olmadığı kanaatindeyiz. Bu ifadesinden sanık 1'in önce niyet ettiği bilâhare siniri geçince niyetinden vazgeçtiği anlaşılmaktadır.- Sanığın bu husustaki niyetinin başka olduğunu gösterecek herhangi bir şahadet huzurumuzda mevcut değildir. Bu durumda sanık 1'in emare 3 ifadesnde niyeti ile ilgili söylediklerini doğru kabul etmek gerekir.

..............................

Sanık 1'in Cum-artesi günü yengesinin dövüldüğünü öğrendiği ve o anda maktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürmeye niyet ettiği ve Pazar akşamı bu niyeti icra ettiğinin makûl şüpheden ari olarak isbatlandığını söylemeye imkân olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü sanık 1'in sanık 2'nin Av-tepe'de dövülme olayını Cumartesi günü öğrendiğine dair huzuru-muzda şahadet mevcut değildir. Sanık 1 ise bu olayın maktülün ölümünden sonra Hüeyin Balcıoğlu'nun evlerine geldiği gün öğrendiğini ileri sürmektedir. Bir an için sanıkların ayni evde kaldıkala-rı, sanık 2'nin olanları sanık 1'e aktardığı ve dövme olayını da söylediği varsayılsa da bu defa şu sorular akla gelir. aktül de ayni evde kaldığına göre sanık 2 dövüldüğünü sanık 1'e ne zaman söylemişti; ayni gün mü söyledi yoksa ertesi gün yani Pazar gün- mü söyledi; söylediği zaman ile öldürme anı arasında ne kadar bir süre geçti; geçen süre sanık 1 niyet etmişse bu niyetini gözden geçirip vazgeçmesine yetecek kadar bir süre mi? bu sorularuın cevapalrını sunulan şahadette bulma olanağı yoktur. Sadece vars-ayımlara dayanarak ve olabilecek ihtimallere dayanarak taammüd unsurunun isbat edildiğini söylemenin adil ve uygun olmıyacağı kanaatin-deyiz.

Sanık 1'in ise yeminli şahadetinde bu hususta söylediği yani Avtepe yolunda yengesinin dövülme olayını maktülün -ölümünden sornra Hüseyin Balcıoğlu'nun evlerine geldiğinde öğrendiğini belirttiği, keza 4.8.1988 tarihinde cesedin bulunmasından sonra gelişmelerden haberdar edildiğinde verdiği cevap "dayanamadım yengemle ilişkimiz olduğunu söyledi demirle vurdum onu öldü-rdüm, size her şeyi anlatayım" dediği de dikkate alındığında sanık 1'in mkatül Ali Rıza Pavraz'ı öldürme sebebinin yengesi sanık 2 ile ilişkisi olduğuna dair maktül tarafından kendisine yöneltilen itham olduğu anlaşılmaktadır. Ve yengesi ile ilişkisi olduğ-unu söylediğini dayanamayarak öldürdüm demekle niyetinin de o anda hasıl olduğunu anlatmaktadır. Niyetini ve öldürme sebebini 4.8.1988 tarihli ifadesinde ve 22.8.1988 tarihinde dava tebliğine verdiği cevapta da yinelemektedir. Özellikle 22.8.1988 tarihinde- dava tebliğine verdiği cevapta plân ve tasaralama olmadığını iftiraya dayanamayarak öldürdüğünü belirtmektedir.

Sanık 1'in niyeti ile ilgili açıklamalar yaptığı ve niyetin de insanın içinde olduğu dikkate alındığında sanık 1'in yaptığı iddiaların doğru -olma ihtimali olduğuna dair makûl şüphe yaratacak nitelikte olduğu kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Varılan bu bulgular ışığında sanık 1 ile ilgili birnci dava maksatları bakımından taammüd unsurunun varlığı makûl şüpheen ari olarak isbat edilm-ediği sonucuna varmış bulunmaktayız ve bu hususta bulgu yaparız.

.............................

Yukarıda vardığımız bulgular ışığında sanık 2'nin öldürme olayına diğer bir deyişle 17.7.1988 tarihinde akşam geç vakitte emare 5 demir ile maktülün başına vu-rulması ve amktül Ali Rıza Pavraz'ın ölümü ile sonuçlanan demir ile vurma hadisesine fiilen katılmadığı ve emare 5 demir ile maktül Ali Rıza Pavraz'a vurduğu hususunda huzurumda direk şahadet olmadığı gibi çevre şahadet de mevcut değildir.

Sanık 2, 4.8.1-988 tarihinde verdiği gönüllü ifadesinde ve 22.8.1988 tarihinde kendisine yazılı dava tebliğ edildiğinde de suçu işlediğini kabul etmemiş ve vurma olayına karışmadığını belirtmiştir.

Sanık 2'nin 4.8.1988 tarihinde verdiği gönüllü ifadesinde yukarıda beli-rttiğimiz şartlarda teste tabi tutulduğunda büyük ölçüde Mehmet Pavraz'ın şahadeti ile sair çevrsel şahadet ile, kısmen Musa Topel'in şahadeti ve Dr. Meral Albayrak'ın şhadeti ile teyit edildiği ve isbatlanan olgularla uyum içinde olduğu anlaşılmaktadır. V-e bu durumda sanık 2'nin 4.8.1988 tarihinde verdiği ifadenin doğru bir ifade olduğu kanaatindeyiz.

Doğru kabul ettiğimiz 4.8.1988 tarihli gönüllü ifadesinde sanık 2 "ben ve kocam Ali Rıza Pavraz damda yatmaya hazırlanıyorduk tam bu sırada kaynım Sabit bi-r demir ile kocama arkadan başına vurdu kocam hiç ses çıkarmadan yere yıkıldı Sabit çok ani yerde kocama demirle bir süre daha vurdu ben sabit'e ne yapıyorsun dedim, o da bana öldürdüm kurtulalım" dediği görülmektedir. İfadesinde yer alan bu pasajdan da an-laşılacağı gibi sanık 2 fiilen demirle vurma işine karışmadığını açıkca belirtmektedir. 22.8.1988 tarihinde kendisine yazılı dava tebliğ edildiği zaman da sanık 2 cevap oalrak "plân tasarlama yapmadık ben vurma işine karışmadım, Sabit'in teşviki ile onu po-lise kayıp bildirdik" demekte- dir. Bu cevabında da vurma işine karışmadığını plân ve tasarlama yapmadıklarını vurgulamaktadır. Keza yeminsiz yaptığı beyanında da vurma işine karışmadığını yinelemiştir. Sanık 2 bu ifade ve dava tebliğine verdiği cevaplar i-le yeminsiz beyanına karşı öldürme olayına diğer bir deyişle emare 5 demirle vurup Ali Rıza Pavraz'ın ölümüne sebep olduğunu gösteren ne şahadet ne de çevresel şahadet mevcut değildir. Bu durumda doğru kabul ettiğimiz 4.8.1988 tarihli gönüllü ifadesinde ve- 22.8.1988 tarihli dava tebliğinde verdiği cevapta belirttiği gibi Ali Rıza Pavraz'ın ölümüne nden olan emare 5 demirle sanık 2'nin maktüle vurmadığı sonucuna varmış bulunmaktayız ve bu hususta bulgu yaprız.

.............................

Fiilen öldürme -olayına iştirak etmeyen sanık 2'nin, sanık 1'ı teşvik ve tahrik etmek suretiyle birinci davadaki suçun işlenemesine iştirak edip etmediğini incelemek gerekir.

İddia makamının bu iddiasını kanıtlayacak somut şaahdet huzurumuzda mevcut değildir. Sadece san-ık 2'nin İddia Makamına da doğru ve gönüllü olduğunu belirttiği ve Mahkemenin de teste tabi tuttuğu ve doğruluğunu saptadığı 4.8.1988 tarihli ifadesi mevcuttur. Bu ifadesinde sanık 2 bu iddiaya karşı şunları söylemektedir. "Kocamın dövmelerinden dolayı kay-nım Sabit Pavraz bana birkaç kere onu öldürecem dedi,ben de ona elini kana bulama" dedim, demektedir. Bu söylenenlerden anlaşılacağı gibi sanık 2'nin sanık 1'ı amktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürmek için teşvik ve tahrik ettiği değil aksine sanık 1 "öldüreceğim- onu" dediğinde sanık 2 ona "elini kana bulama" demek suretiyle öldürme fiilini işlemesini önlediği diğer bir deyişle elini kana bulamaması için sanık 1'ı frenlediği ve sanık 1'ı önlediği anlaşılmaktadır. Bu cevaplardan da ve söylenenlerden anlaşılacağı gi-bi sanık 2'nin maktül demirle vurma işine fiilen karışmadığı gibi birinci davadaki suçun işlenmesine sanık 1'ı teşvik ve tahrik etmek suretiyle de iştirak etmediği sonucuna varmak gerekir ve bu doğrultuda sanık 2'nin 4.8.1988 tarihinde verdiği gönüllü ifad-esinde söyledikleri ile 22.8.1988 tarihinde dava tebliğine verdiği cevapta da bu hususu belirttiği gibi eyminsiz beyanında bunu yinelemiştir. Sanık 2'nin suça iştirak etmediği yönünde söyledikleri doğru olma ihtimali olduğu ve doğru olam ihtimali olduğuna -dair makûl şüphe yaratacak nitelikte olduğu kanaatindeyiz.

Diğer bir husus da sanık 2'nin Ramazan Bulduk'a maktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürme teklifinde bulunduğu için birinci davadaki suçun işenemesine iştirak ettiği ileri sürülmüştür. Ramazan Bulduk şaha-detinde bu hususta şunları söylemektedir. "Sanık 2 bir gün evime geldi ve bana asker yardım et bu işi temizliyelim, seni emmnun ederiz" dediğini, kendisinin ise ne işi oldduğunu sormadığını ve sanık 2'ye evden gitmesini söylediğini belirtmiştir. Israrla so-rulan sorulara karşı o gün başka konuşma olmadığını belirtmiştir. Yine Ramaxan Bulduk şahadetinde sanık 2'nin devamlı kenddisine gittiğini ve kocasu olan maktülden şikâyet ettiğini ve boşanacağınıdan bahsettiğini belirtmektedir. Yukarıda söylenen cümlede m-aktül Ali Rıza'nın ismi geçmediği gibi öldürme kelimesi veya öldürme anlamına gelen başka bri ifade kullanılmamıi, sadece bir işin temizlenmesinden bahsedilmiştir. Acaba bu iş ne idi? Ramazan Bulduk ne işi olduğunu sormadığı cihetle mahkemede bu yönde yani- ne işi olduğunu söylememiştir. Bir ihtimal olarak sanık 2 temizleyelim bu işi derken maktül Ali Rıza Pavraz'ı temizleyelim demek istediği varsayılsa da bu bir varsayımdan ve ihtimalden öteye gidemez kanaatindeyiz ve bu şekilde varsayımlara ve ihtimallere -dayanarak bir kişiyi adam öldürme suçundan mahkûm etme olanağı olmadığı kanaatin- deyiz.

Bu durumda sanık 2'nin Ramazan Bulduk'a söylediği ve yukarıda izah edilen cümleden hareket ederek sanık 2'nin maktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürmek için Ramazan Bulduk'a- teklif ettiği ve dolayısıyle birinci davadaki suçun işlenmesine iştirak ettiğini söyleme olanağı yoktur kanaatindeyiz.

...........................

Birinci davada yaptığımız bulgular ışığında ve bu bulgulara bağlı olarak ikinci davadaki suçun işlenip i-şlenmediğini incelediğimiz zaman bu dava maksatları bakımından sanıkları suça bağlayan direkt şaahdet emvcut değildir. İddia Makamı sanıkların birlikte kaldıklarını, sanık 2'nin her dövüldüğünde sanık 1'ı haberdar ettiğini ve sanıkalrın birlikte hareket et-tiklerini, sanık 1'in 4.8.1988 tarihinde verdiği gönüllü ifadesinde birkaç kez maktülü öldüreceğini, sanık 2'ye söylediğini belirterek sanıkların ikinci davdaki suçu işlediklerinin kanıtlandığını ileri sürmüştür.

Sanıkların bir yerde ikâmet ettikleri b-ir olgu olarak huzuru-muzda mevecuttur. Ancak sanıkalrın birlikte ikâmet ettikleri dikkate alınaral 17.7.1988 tarihinde amktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürmek için anlaştıklarını kanıtlamaya yetmez. Bir ihtimal olarak sanıkların ayni evde ikâmet ettikleri, sanı-k 2'nin sanık 1'in yengesi odluğu dikate alındığında sanık 2'nin dövüldüğünü sanık 1'e söylemesi veya sanık 1'in dövüldü-ğünü görmesi ihtimal dahilindedir. Ancak ihtimallerle ve varsayımlarla hareket ederek bir davadaki suçun işlendiğini söyleme olanağı yo-ktur kanaatindeyiz.

Yine bu dava maksatları bakımından sanıkalrın 4.8.1988 tarihli gönüll ifadelerine bakıldığı zaman sanık 1'in gönüllü ifadesinde birkaç kez maktülü öldüreceğini sanık 2'ye söylediğini belirtmektedir. Sanık 2'ye söylediğini belirtmekted-ir. Sanık 2'nin ifadesinde ise sanık 1'in kendisine maktülü öldürecem dediğini, kendisinin sanık 2'ye sakın elini kana bulama dediğini belirtmektedir. Bu iki sanığın ifadelerinde yer alan ve yukarıya aktarılan cümlelerden de anlaşılacağı gibi sanıkların ma-ktül Ali Rıza Pavraz'ı öldürmek için anlaştıkları değil aksine görüş birliğinde dahi olmadıkları, sanık 1 öldürecem derken sanık 2 sakın elini kana bulama diyerek onu önlediği diğer bir deyişle suç işlemesini önlediği anlaşılmaktadır. Bu durumda sanık1 'in- ifadesinde maktülü öldüreceğini sanık 2'ye söylediği yönünde söyledikleri ki bu söyledikleri yukarıda izah ettiğimiz gibi sanık 2'nin ifadesinde yer alan elini kana bulama sözleri ile nötürleştirilidiği dikkate alındığında sanıkların maktül Ali Rıza Pavra-z'ı öldürmek için anlaşmadıklarını söylemeye iökân olamdığı kanaatindeyiz.

...........................

Yukarıda ikinci davda söylenenler ışığında sanıklar aleyhine getirilen 2'nci davadaki suçu işledikleri makûl şüpheden ari olarak isbat- lanamadığı ka-naatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Birinci ve ikinci davada vardığımız bulgular ışığında ve bu bulgulara bağlı olarak sanıklar aleyhine getirilen üçüncü dava incelendiğinde sanık 1, 2.8.1988 tarihinde verdiği ve mahkemeye emare 3 olarak ibraz oluna-n ifadesinde "birkaç gün sonra yine abim Ali Rıza yengemle kavga ettikleri için sinirlendim ve ben de Ramazan Bulduk'un evine giderek ona teklif ettim, yardımcı oslun bize onu öldürelim ve olaya trafik süsü verelim ancak o kabul etmedi" dedikten sonra "tab-ii sinirim geçince en de öldürme olayından vazgeçtim" demektedir. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi sanık 1 Ramazan Bulduk'a Ali Rıza Pavraz'ı öldürmek için teklifte bulunduğunu kabul etmektedir. Ramazan Bulduk da şahadetinde sanık 1'in kendisine böyle bir -teklif yaptığını belitmiştir, ancak teklif yapıldığında keendine isimden bahsedilmediğini, ekndisi öldürme işine karışmak isteemdiği için sanık 1'ı evden kovduğunu belirtmektedir. Sanık 1, 4.8.1988 tarihli gönüllü ifadesinde de Ramazan Bulduk'a teklif etti-ğini tekrarlamaktadır. sanık 1 bu teklifi yengesi sanık 2'nin evden kaçıp Ramazan Blduk'un evine gitmesinden birkaç gün sonra olduğunu yine emare 3 ifadesinde belirtmektedir. Sanık 2'nin evden kaçıp Ramazan Bulduk'un evine gittiği zaman ise gerek ramazan B-ulduk ve gerekse Hüseyin Balcıoğlu'nun şahadetlerinden maktül'ün kayıbından iki ay öncesi bir zamanda olduğu belirtilmiştir. Bu durumda sanık 1'in yaptığı teklifi Mayıs 1988'de yapmış olması gerekir.

Bu durumda doğru kabul ettiğimiz sanık 1'in emare 3 if-adesine göre ki bu ifadenin ddoğruluğu iddia makamı tarafından da kabul edilmeketdir. Sanık 1'in Mayıs 1988'de sinirlenip Ramazan Bulduk'a teklif ettiği ve siniri geçince öldürme işinden vazgeçtiğini kabul etmek gerekir."

geçmiş birçok içtihat kararında -vurgulandığı gibi, alt mahkemenin bulgularına müdahalede Yargıtay genellikle çekingen davranır. Çünkü alt mahkemeler, önünde şahadet veren tanıklara inanıp inanmama hususunda yargıtaya oranla daha avantajlı durumda olup tanıkları gözlemleyip tavır ve harek-etlerini de gözöününde bulundurma olanağına sahiptirler. Tutanaklara göz attığımızda, mevcut şahadet ve emareler ışığında alt mahkemenin inandığı şahadete dayanarak yukarıda alıntısı yapılan bulguları yapabilmesi için önünde yeterli şahadet mevcuttu ve alt- mahkemenin bu bulgulara varırken hatalı hareket ettiğine ilişkin istinaf edenler tarafından ikna edilmedik. Keza alt mahkemenin sanıkları aleyhlerindeki davalardan beraat ettirdikten sonra ithamnameye 4 ve 5. dava olarak iki ayrı dava ekleyip sanık 1'ı 4 -ve sanık 2'yi 5. davadan suçlu bularak mahkûm edebilemesi için de önünde yeterli şahadet mevcuttu ve bu nedenlerle böyle hareket etmekle alt mahkemenin hatalı hareket ettiği de söylenemez.

Sanıklara verilen hapis cezaları ile ilgili istinaf sebeplerine g-elince; Yargıtay olarak birçok kez vurgulandığı gibi alt mahkemenin ceza takdir ederken dikkate alması gereken hususları dikkate almadığı, ya da dikkate almaması gereken hususları dikkate aldığı, ya da yanlış prensiplere dayandığı gibi nedenlerle hatalı ha-reket ettiği hususunda ikna edilmedikçe kesilen cezalara müdahale söz konusu değildir.

Bu meselede mevcut olgular ışığında, istinaf eden tarafından, sanıklara verilen cezalara müdahale edebilmek için ikna edilmedik ve alt mahkemenin verdiği cezalara müda-hale etmemiz için bir neden görmüyoruz.

Sonuç olarak birleştirilerek dinlenen tüm istinaflar reddolunur. Kesilen hapis cezaları mahkûmiyet tarihinden başlayacaktır.


(Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut) (Celâl Karaba-cak)
Yargıç Yargıç Yargıç

11 Mayıs 1989

-


-


14



-


Full & Egal Universal Law Academy