Yargıtay Ceza Dairesi Numara 35/1982 Dava No 14/1982 Karar Tarihi 26.11.1982
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 35/1982 Dava No 14/1982 Karar Tarihi 26.11.1982
Numara: 35/1982
Dava No: 14/1982
Taraflar: Başsavcılık ile Hasan Akgün arasında
Konu: Uyuşturucu madde tasarrufu -Ceza aleyhine istinaf - Cezalar arasındaki nispetsizlik
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 26.11.1982

- - - - D.14/82 -Yargıtay/Ceza 35/82
(Dava No. 2999/82;Mağusa

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S.Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi.

İstinaf ede-n: K.T.F.D. Başsavcısı

- ile -

Aleyhine istinaf edilen: Hasan Akgün, Merkezi Cezaevi

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Akın Sait.
Aleyhine istinaf edilen namına: Zeki Bayram.


Uyuşturucu madde tasarru-fu - 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının 24(1)(a)(2) ve (3). maddeleri - 4/72 sayılı Yasanın 6 ve 16. maddeleri tahtında yapılan ve 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 3, 5 ve 25. maddeleri - Sanığı-n tasarrufunda nizamnameye aykırı olarak 18 kilo 964 gra.m cannabis bulundurması.

Ceza aleyhine istinaf - Uyuşturucu madde tasarrufu suçunda ceza takdiri - İlk Mahkemenin Sanığa 3 yıl hapis cezası vermesiAğır Ceza Mahkemesinin Sanığın yaşını, ailevi durum-unu ve uyuşturucu maddelerin eline tesadüfen geçtiğini dikkate alması Uyuşturucu tasarrufu suçunun Gazi Mağusa Kazasında yaygın olması - Kamu yararının korunması ilkesinin gözönünde bulundurulması.

Cezalar arasındaki nispetsizlik - Suç ortağı olan Sanıkla-ra verilen cezalar arasındaki nispetsizlik - Ağır Ceza Mahkemesinin aynı suçtan yargılanan Sahık 3'e para cezası, Sanık 2'ye ise hapis cezası vermesi - Cezalar arasında dengesizlik - Her davada cezalar arasında denge sağlamanın gerekli olmaması.

OLAY: San-ığın annesi deniz kenarında bir araç iç lastiği buldu ve mandraların yanındaki çalılıklara götürüp durumu Sanığa bildirdi. Sanık mandraya gidip lastiği yırttı. Lastiğin içinden 90 küçük torba çıktı. Sanık bu torbalardan kayınbiraderine bahsederek esrar old-uklarından şüphelendiğini söyledi. Kayınbiraderi onların çok para ettiklerini söyleyerek Sanıktan onları saklamalarını istedi. Sanık torbalardan 80 tanesini mandrada bırakarak 10 tanesini evine götürdü. Bir tanesini ise tetkik ettirmesi için kayınbiraderin-e verdi. Polis bir ihbar üzerine 9 torba uyuşturucuyu Sanığın evinde, 80 torbayı ise mandra civarında bularak zaptetti.
Ağır Ceza Mahkemesi Sanığın 22 yaşında ve iki küçük çocuk babası olduğunu, uyuşturucunun Sanığın tasarrufuna tesadüfen geçtiği-ni ve kamu yararını dikkate alarak Sanığı 3 yıl hapse mahkum etti. Başsavcılık Sanığa verilen 3 yıl hapis cezasının az olduğunu iddia ederek istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme, çoğunluk kararında Mahkemelerin Sanığa ceza verirken kamu yararının yanı sıra- cezanın Sanığı mahvedecek mahiyette olmamasını da dikkate alması gerektiğini belirtti. Sanık lehine olan nedenler, suçun vehameti ve dava ile ilgili tüm faktörler göz.önünde tutulduğunda Sanığa verilen cezanın az olmadığı kanısına varan çoğunluk kararı is-tinafı reddetti. Çoğunluk kararı ayrıca aynı davada suç ortağı olan Sanık 3'e para cezası verilmesinin cezalar arasında dengesizlik yarattığını dikkate aldı ve bu dengesizlik olmasaydı Sanığa daha fazla ceza verme eğiliminde olduğu görüşünü belirtti.
- Azınlık kararı ise suçun ciddiyetini, niteliğini, uyuşturucunun miktarını ve bu tür suçların Mağusa kazasında yaygın olduğunu dikkate alarak cezanın 5 yıla çıkarılması görüşünü savundu.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
1- Yargıtay/Ceza 28/79 -
2- Yargıtay/Ceza 29/79.
3- R. v. Richards (1955) 39 Cr. App. 191 at p.192.
4- R. v. Coe (1969 ) 1 All E. R. 65 at p.68.

------------------


H Ü K Ü M

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan-: Başsavcı1ık, Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinin aleyhine istinaf edilene uyuşturucu madde tasarrufundan kestiği cezadan istinaf etmiştir.

Aleyhine istinaf edilen sanık, Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda, 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının- 24(1)(a)(2) ve (3). maddeleri ile bu Yasanın 6 ve 16. maddeleri tahtında yapılan ve 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 3, 5 ve 25. maddelerine aykırı olarak, Dipkarpaz'da, 1982 yılının ilk aylarında tar-ihi tesbit edilemeyen bir gün ile 26.3.1982 tarihi arasında, tasarrufunda, ruhsatsız ve yetkisiz olarak, 18 kilo 964.075 gram hint keneviri (cannabis) bulundurmakla
Itham edildi. Davayı dinleyen Ağır Ceza Mahkemesi aleyhine istinaf edilen sanığı kabahatlı- bularak mahkûm etti ve kendisine 1 yıl hapis cezas kesti. Başsavcılık kesilen cezanın aşikâr surette az olduğunu ileri sürerek istinaf etmiştir.

Mesele ile ilgili olarak Ağır Ceza Mahkemesinin saptadığı olgular şöyledir: Sanığın annesi 24.3.1982'den 1.5--2 ay önce deniz kenarında bir araç iç lastiği bulup mandralarının yanındaki çalılıklara götürdü ve durumu sanığın bilgisine getirdi. Sanık, daha sonra mandraya gidip lastiği yırttı ve içinden uyuşturucu madde içeren 90 küçük torbacık çıktı. Analiz raporlar-ına göre torbacıkların muhteviyatı hint keneviri (cannabis) reçinesinden oluşmaktadır. Sanık bulduğu bu eşyalardan kayınbiraderine bahsederek kaçak ve esrar olduklarından şüphe ettiğini söyledi. Kayınbiraderi de ona onları saklamasını, çok para ettiklerini- ve kimseye birşey bahsetmemesini söyledi. Sanık iç lâstikten çıkan torbacıklardan 80 tanesini mandrada bıraktı, diğer 10'unu ise evine götürdü ve eşine kaçak mal olduklarını ve saklamasını söyledi. Daha sonra da bir tanesini alıp, daha önceden anlaştığı ş-ekilde, tetkik ettirmek üzere Mağusa'ya kayınbiraderine götürdü.

Polis, bir ihbar üzerine, 23.3.1982'de sanığın evini araştırdı ve 9 adet torbacık içindeki uyuşturucu maddeyi 26.3.1982 tarihinde de mandra civarında yaptığı araştırmada diğer 80 adet torbac-ık içindeki uyuşturucu maddeyi bulup zaptetti.

Görüleceği gibi sanık kaçak ve esrar olduğundan şüphelendiği konu uyuşturucu maddeleri takriben 1.5 ay süre ile tasarrufunda bulundurdu. Tüm ahval ve olgulardan istihraç edilebildiği kadarı ile sanık bunları -bir yolunu bulup satmak ve kazanç temin etmek amacı ile tasarrufunda bulundurdu.

Sanık 22 yaşında evli ve 2 çocuk babası bir genç olup çobanlıkla iştigal etmektedir. Sabıkası yoktur.

Ağır Ceza Mahkemesi sanığa kesilecek cezayı takdir ederken sanığın genç- yaşını, ailevi durumunu, uyuşturucu maddelerin tasarrufuna tesadüfen geçtiğini dikkate aldı. Sanık lehine nazarı itibara alınan bu hususlar yanında Ağır Ceza Mahkemesi bu gibi suçların Mağusa kazasında yaygın olduğuna ve kamu yararının da korunması gerekt-iğine işaret etti ve sanığa 3 yıl hapis cezası kesmeği uygun gördü. .

İşlenen suçun ciddiyet ve niteliği, bu gibi suçların bilhassa Mağusa kazasında yaygın olduğu ve önlenerek toplumun korunması gerektiği ve sanığın tasarrufunda bulunan uyuşturucu maddeni-n çok büyük miktarda olduğu göz önünde bulundurulduğunda sanığa kesilen 3 yıl hapis cezası, kanımca, aşikâr surette azdır.

Meselenin tüm ahval ve olguları ışığında sanığa verilmesi gereken uygun ceza, kanımca, 5 yıl hapis cezasıdır.

Sonuç olarak istinafı-n kabul edilip aleyhine istinaf edilen sanığa Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinin kestiği 3 yıl hapis cezasının 5 yıla çıkarılması gerektiği görüşündeyim.


Salih S. Dayıoğlu: İşbu istina.fta olgular geneı hatlar ile Sayın Başkan Şakir Sıdkı İlkay tarafından bir-az evvel okunan hükümde belirtildiği cihetle bunlar üzerinde benim de ayrıca durmam gerekmemektedir.

Başsavcılık tarafından yapılan bu istinafta Başsavcılıkça üzerinde durulan yegâne nokta Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinin aleyhine istinaf edileni (bundan son-ra sadece sanık olarak anılacaktır) suçlu bulduktan sonra onun hakkında ceza tayininde dikkate alması gereken tüm faktörleri dikkate almasına râğmen yine de sanığa kesmiş olduğu üç yıl hapis cezasının aşikâr surette az olduğudur. İstinaf eden bu tür suçun -vahim olduğunu miktarın 19 kiloya yakın olması nedeniyle çok olduğunu, yaygın olduğunu ve bu tür suçlarda kesilecek cezanın kamu yararını gözetmek amacı ile caydırıcı nitelikte olmasının gerekli olduğunu, halbuki sanık aleyhinde hükmedilen cezanın türünün -doğru olmasına rağmen süresinin 3 yıl olması nedeni ile caydırıcı niteliğinden yoksun olduğunu iddia etti.

Sanık tarafından bulunan avukat ise bu tür suçun vahim ve yaygın ve hapis cezası ile cezalandırılması gereken bir suç olduğunu kabul etmekle beraber- sanığın suça, bidayette tesadüfen bulaştığını, 16 kiloya yakın uyuşturucu maddenin meydana çıkmasında Polise yardımcı olduğunu, 22 yaşında, sabıkasız, köylüleri tarafından sevilen birisi olduğunu ve evli olup birisi üç buçuk yaşında diğeri de henüz memede- bulunan iki çocuk babası olduğunu vurguladıktan sonra bu şartlarda ona daha fazla bir hapis cezasına hükmedilmesinin onun mahvına sebebiyet vereceğini ileri sürdü ve bu koşullar altında cezanın müdahalemizi gerektirecek kadar az olmadığını iddia etti.

Sa-nığın işlediği ve mahkûm olduğu suç uyuşturucu madde suçudur ve bunun ağır bir suç olduğuna kuşku yoktur. Böyle suç sadece kendisini veya 3-5 kişiyi olumsuz yönde etkilemeyip çok sayıda kişileri kötü yola sevkedecek nitelikte olduğu dikkate alınırsa suçun -vehameti bir o kadar daha artmaktadır. Bu bakımdan bu tür suçlara verilecek cezanın, istisnai durumlar dışında, hapis cezası olması gereklidir. Bu meselede elde edilen 19 kiloya yakın uyuşturucu maddenin yaklaşık 16 kilosunun sanığın yardımları neticesi me-ydana çıktığı zabıtlarda görülmektedir. Ayrıca sanığın bidayette suça bulaşması plânlı bir hareketinden değil de tesadüfi olduğu ancak bu tesadüflerden yararlanmak istediği açıktır. Keza, sanığın genç yaşta denebilecek bir çağda olup herhangi bir sabıkası -bulunmadığının göz önünde bulundurulması gerekir. Sanık hakkında Ağır Ceza Mahkemesine ibraz edilen sosyal rapordan da görülebileceği gibi onun köylüleri tarafından sevilen, evli ve iki çocuk babası bir kişi olduğu göze çarpmaktadır.

Mahkemeler herhangi b-ir sanığa ceza keserken kesilecek cezanın sadece kamu yararı düşünülerek kesilmemesi gerekir. Aynı zamanda sanığa verilecek cezanın onu mahvedici mahiyette olmamasına dikkat edilir. Öte yandan geçmiş birçok içtihat kararlarımızda da değinildiği üzere moder-n ceza üzere modern ceza infaz sisteminde güdülen gaye suçluyu cezalandırmaktan ziyade onu ıslah etmek ve topluma kazandırmaktır. Suçluya aşırı derecede çok bir cezanın verilmesi onu 1slah etme ve topluma kazandırma ereğini ortadan kaldırır.

Kanımca Ağır -Ceza Mahkemesinin sanık hakkında hüküm verirken dikkate alması gereken tüm faktörleri dikkate aldığı ve ilkelerde hata yapmadığı ve bütün bunları değerlendirdikten sonra ona 3 yıl hapis cezası kestiği görülmektedir. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kesilen b-u cezanın müdahalemizi gerektirecek kadar az olmadığı istinafın reddolunması gerektiği görüşündeyim.

N. Ergin Salâhi: Önümüzdeki istinafta olgular Sayın Başkanın hükmünde belirttiği gibidir. Sadece ilk mahkeme kararından görüldüğü gibi aleyhine istinaf ed-ilen yanında başka bir sanığın da aynı suçtan yargılanıp mahkûm edildiğine değinmek isterim. Bu istinafta esas itibarı ile üzerinde durduğum husus, sanık 2'ye verilen 3 yıl hapislik cezasının aşikâr surette az olup olmadığı iddiasını tezekkür ederken olgul-ar yanında aynı suçla itham edilen diğer başka bir sanığa verilen cezanın da nazarı itibara alınması gerektiği görüşüdür.

Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 28/79 ve 29/79 sayılı içtihat kararında da değinildiği gibi aynı suçla yargılanıp mahkûm edilen sanıklar-a ceza verilirken cezalar arasında bir denge sağlanıp sağlanmadığı faktörünün de göz önünde bulundurulması gerektiği benimsenmiş ve karara bağlanmıştır. Yine İngiliz içtihat kararlarına bakıldığinda R. v. Richards (1955) 39 Cr. App. 191, at p.l92'de bu hus-usta şöyle denmektedir.

"The fact that one of two prisoners jointly indicted has received too short a senrence is not a ground on which this court necessarily interfe.res with a longer sentence passed on the other; what has to 'be shown is that the prison-er appealing has received too long a sentence. If both these women had been sentenced to 4 years' imprisonment, we probably should not have interfered; but there is a very considerable disparity between the sentences, the daughter having received just twic-e as much as the mother. Although we think that the applicant did deserve the sentence passed on her, the disparity is one which in our opinion this court ought to take into account. We therefore formally give leave to appeal."


Y-ukarıda iktibası yapı1an davada, sanık1ar anne ve kız durumunda idi, birisine 4 sene birisine 2 sene hapislik cezası verilmişti ve mahkeme hafifletici sebeplere rağmen cezalar arasındaki dengesizliği nazarı itibara alarak hapislik cezasını azaltmıştı. Yine- R. v. Coe (1969) 1 All E.R. 65 at p.68'de Lord Goddard C.J. şöyle demektedir:

"The fact that one of two prisoners jointly indicted has received too short a sentence is not a ground on which this court necessarily interferes with a longer sentence passed -on the other..'

As I have said, the court does in general seek to ensure that sentences as far as possible favourably compare one with another, but they are not bound to do so and when one finds, as one does in the present case, that really the sentence -imposed on the co-accused is a wholly inadequate sentence, this court can see no ground whatever for making the larger sentence strictly compare with the lower one."

Bir d-avada da, genellikle, mahkemeler bir kanun gereği olmamakla beraber sanıklar arasında ceza açısından bir denge sağlanması ilkesini kabul etmişler ancak fazla verilen cezayı ille de az verilen ceza ile mukayese ederek düşürülmesi gerekmediği hususuna da değ-inilmiştir. Şunu da ayrıca belirtmek yerinde olur ki her davada cezalar arasında tam anlamda bir denge sağlanması söz konusu olamaz. Sadece bu dengenin sağlanıp sağlanmadığı, göz
önünde tutulması gereken bir faktör olması gerekir.

Önümüzdeki meselede müs-tenif ilk mahkeme önünde sanık No.2 olarak yargılanmış ve aynı suçtan başka bir sanık, sanık No.3 yargılanarak mahkûm edilmişti. Mahkemece 2. sanığa 3 senelik hapislik cezası verilirken 3. sanığa birçok hafifletici nedenlere binaen hapislik cezası verilmem-iş ve l000KL (36000TL) para cezası verilmiştir. Bu gibi ağır cezayı müstelzim suçlarda ne kadar hafifletici neden olursa olsun sanığın birine hapislik cezası verilirken diğerine para cezası verilmesi aşikâr ki bu iki sanık arasında dengesizlik yarattığı gö-rülmektedir. Sanık No.3'ün bir ev hanımı olduğu ve tasarrufunda bulundurduğu uyuşturucu maddenin miktarı ve tasarruf şekli sanık 2'nin tasarrufunda bulundurduğu miktardan çok daha az olduğu ve sanık 3'ün leyhinde olan hafifletici sebeplerin daha çok olduğu- ilk mahkeme zabıtlarından görülmektedir. Buna rağmen ceza bakımından iki sanığa verilen cezalarda bu denli bir dengesizliğin mevcut olmaması gerekirdi.

Dava ile ilgili olguları göz önünde tuttuğumda ve sanık 2 lehindeki hafifletici sebepleri nazarı itiba-ra aldığımda 2. sanığa verilen 3 sene hapislik cezasının az olmadığı ve bu cezaya müstahak olduğu kanaatındayım ve ilâveten sanık 2'ye verilen ceza çok olmadığı gibi az olabilir. İlk mahkeme yargıcı olarak ben bu davaya bakmış olsaydım belki de sanığa vere-ceğim ceza 3 sene hapislik cezasının üzerinde bir hapislik cezası olacaktı ancak yukarıda belirttiğim dengesizliği nazarı itibara aldığımda 2. sanığa verilen hapislik cezasının, cezanın çoğaltılması maksatları bakımından, müdahalemizi gerektirecek şekilde -az olmadığı kanısındayım. Bu nedene binaen istinafın reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan: Sonuç olarak istinaf, oy çokluğu ile, reddolunur.




(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salâhi)
Başkan Y-argıç Yargıç


26 Kasım 1982














Full & Egal Universal Law Academy