Yargıtay Ceza Dairesi Numara 34/1986 Dava No 2/1987 Karar Tarihi 16.01.1987
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 34/1986 Dava No 2/1987 Karar Tarihi 16.01.1987
Numara: 34/1986
Dava No: 2/1987
Taraflar: Ersel Kızılay ile Başsavcılık Arasında
Konu: Hırsızlık –Sosyal tahkikat raporunun önemi –Cezaya karşı istinaf
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 16.01.1987

-D. 2/87 Yargıtay/Ceza 34/86
(Dava No. 1673/86 Girne)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Aziz Altay, Cel(l Karabacak

İstinaf eden: Ersel Kızılay, Karaoğl-anoğlu E.23, Girne
(Sanık)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Başsavcılık
A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Mustafa Çağatay
Aleyh-ine istinaf edilen namına: O. T. Enginsoy



Hırsızlık - Dükkân açıp eşya çalma - Fasıl 154 Ceza Yasasının 291 ve 294(a) maddelerine aykırı dükkân açıp eşya çalma - Sanığın aleyhinde askıda bulunan 9 davanın dikkate alınması .

Sosyal tahkikat raporunun ön-emi - Mahkemenin sosyal tahkikat raporunun önerisini kabul etmek zorunda olmaması.

Cezaya karşı istinaf - Hırsızlık ve dükkân açma suçlarında ceza takdiri - Suçların işlendiği tarihte Sanığın 16 yaşında 9 aylık olması - Sosyal tahkikat raporunun sınamayı -tavsiye etmesi - Ağır Ceza Mahkemesinin ilkelerde hata yapmaması ve 6 ay hapis cezasının aşikâr surette fazla olmaması.



OLAY: Yaşı küçük olan Sanık Girne Ağır Ceza Mahkemesinde dükkân açma ve hırsızlık suçu işlemekle itham edildi. Suçunu kabul eden Sanı-k askıda bulunan 9 davanın daha Mahkemece dikkate alınmasını talep etti. Tümü dükkân açma ve hırsızlık suçlarından oluşan bu davaların Sanık tarafından kabul edilmesi üzerine Ağır Ceza Mahkemesi Sanığa en ağırı 6 ay olan ve birlikte çekilmesini emrettiği -hapis cezaları verdi. Sanık verilen cezanın aşikâr surette ağır olduğunu ileri sürerek istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme suçları işlediği tarihte Sanığın 16 yaşında ve 9 aylık olduğunu, suçların tümünün 3 aylık bir süre içinde işlendiğini ve Sosyal Tahk-ikat raporunun Sanığın lehinde olduğunu dikkate aldı.
Buna rağmen Sanığın tutuklanana kadar suç işlemeye devam ettiğini, çaldığı parayı kızlarla eğlenmek için kullandığını ve dükkân açma ve hırsızlık suçlarının yaygın olduğunu dikkate alan Yüksek Mahkem-e verilen cezayı indirmeyerek istinafı reddetti.



H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu istinaf 28.11.1986 tarihinde Girne'de oturum yapan Ağır Ceza Mahkemesinin sanığı (istinaf eden) kendi ikrarı üzerine mahk(m ettiği dükk(n açma ve hırsızlık suçlarından b-irlikte çekilmek üzere sırasıyle kestiği 6 ve 3 ay hapis cezasından yapılmış bulunmaktadır. Olgular üzerinde görüş ayrılığı yoktur. Bunlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Sanık 20.2.1969 doğumludur. 25.11.1985 tarihinde Girne Emniyet Müdürlüğüne yapıl-an bir şik(yet üzerine Girne'de Vakıflar Pasajında "Alba" isimli bir dükk(nın zor kullanılmak suretiyle açıldığı ve içinden toplam 172,500TL kıymetinde bir adet Cresi-Sub marka deniz çantası, bir adet deniz tüfeği, bir adet deniz feneri, üç adet deniz gözl-üğü, bir çift deniz eldiveni, bir çift deniz paleti, iki adet deniz bıçağı, iki adet snakal deniz nefes alma borusu, bir adet tüfek yağı, bir adet adaptör, dört adet deniz tüfeği zıpkını, bir adet ayaklık ve ayrıca 3000TL nakit paranın çalındığı tesbit olu-ndu. O zaman yapılan tahkikatlar herhangi bir netice vermedi.

21.2.1986 tarihinde başka bir olay için Girne Emniyet Müdürlüğüne celbedilen Süleyman Güler isimli bir şahsın sorgulanması esnasında bu şahsın, yukarıda zikredilen dükk(n açma ve hırsızlık suç-larını sanık ile birlikte işlediklerini itiraf etmesi üzerine sanık Emniyete celbedildi. Derinleştirilen tahkikat ve Süleyman Güler ile sanıktan alınan gönüllü ifadeler ve evlerinde yapılan aramalar sonucu elde edilen emarelerden sözü edilen suçların onlar- tarafından işlendiği anlaşıldı.

21.2.1986 tarihinde sanıktan alınan gönüllü ifadede sanık olayı kabul ettiği gibi, methalder olduğu dokuz ayrı dükk(n açma ve dükk(ndan hırsızlık suçlarını da işlediğini itiraf etti. 6.3.1986 tarihinde sanığa polis tarafı-ndan yazılı dava okundu. Sanık bunu da kabul etti. Sanık, Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhine getirilen her iki davayı kabul etti. İddia Makamının olguları Mahkemeye takdiminden sonra, sanığın istemi ve İddia Makamının da muvafakatı ile sanık aleyhine askıda b-ulunan ve Girne Kaza Mahkemesinde açılan 1671/86, 1672/86, 1674/86, 16675/86, 1676/86, 1677/86, 1678/86, 1679/86 ve 1685/86 sayılı davalar dikkate alındı. Usulüne uygun olarak bu davalar teker teker sanığa okundu ve sanık bunların tümünü kabul etti, Çok de-taya girmeden, dikkate alınan bu davaların tümü dükk(n açma ve hırsızlık davalarıdır ve bu suçların tümü Süleyman Güler ile beraber işlenmiştir. Çalınan eşyaların bir kısmı bulunup sahiplerine iade edilmişlerse de bir kısmı bulunamamıştır. Ayrıca muhtelif -hırsızlık olaylarında çalınan nakit para da bulunamamış ve dolayısıyle sahiplerine iade edilememiştir. Tüm hırsızlık olaylarında çalınan nakit para ise 150,000TL civarında idi. Keza bütün suçlar 3 aylık bir dönem esnasında işlenmişti.

Hakkında düzenlenen- Sosyal Tahkikat Raporunda Lise I'e devam etmekte olan sanığın bir spor kulübünde spor yaptığı, arkadaşları arasında sevilen birisi olduğu, sigara, içki gibi kötü alışkanlıkları bulunmadığı, işlediği suçlardan ötürü utanç ve pişmalık duyduğu ve sınamadan y-ararlanacak birisi olduğu görüşlerinin yer aldığı gözlemlenmektedir.

Sanığın avukatının da yaptığı konuşmadan sonra hükmünü veren Ağır Ceza Mahkemesi özetle bu tür suçların son zamanlarda yaygınlaştığını, işlenen suçların önceden pl(nlanmış ve ustaca icr-a edildiklerini ve kamuyu korumanın ön pl(nda geldiğini ancak sanık lehinde söylenenleri dikkate aldıktan sonra sanığı, beraber çekilmek üzere, dükk(n açma suçundan 6 ay ve hırsızlık suçundan da 3 ay hapis cezasına çarptırdı. İstinaf kesilen hapis süreleri-nin aşik(r surette çok olduğu nedenine binaen yapılmıştır.

Dosyalanan istinaf ihbarnamesi beş sebep içermekle birlikte istinafın duruşması esnasında sanığın avukatı istinafını üç ana başlık altında toparlayarak yürüttü. Bunlar özetle şöyledir:

1. Ağır -Ceza Mahkemesi tüm suçların üç ay gibi kısa bir zamanda işlendiği gerçeğine gereken önemi vermedi.

2. Ağır Ceza Mahkemesi sanık lehine çok ağır basan Sosyal Tahkikat Raporuna gereken değeri vermedi.

3. Ağır Ceza Mahkemesi sanığın küçük yaşını yeterince- dikkate almadı.

Bunların tümünü birlikte incelemeyi uygun gördük.

Ağır Ceza Mahkemesinin önüne serdedilen şahadet ve ibraz olunan emarelerden sanığın mahk(m olduğu ve ceza saptanırken dikkate alınan diğer suçların 23.11.1985 ile 21.2.1986 tarihleri ar-asında işlendiği bir gerçektir. Ancak bu hususun kendi başına sanık lehine yorumlanması için yeterli değildir. İşlenen suçların 21.2.1986'da son buluşu sanık ve arkadaşının tevkif edilmeleri sonucu olmuştur. Şayet, sanık tutuklanmayıp suç işlemeye kendiliğ-inden son vermiş olsaydı 1. istinaf sebebinde ileri sürülenler az da olsa tahfif edici sebep olarak kabul edilebilirdi. Keza Ağır Ceza Mahkemesinin de belirttiği gibi bir iki suç işlenmiş olsaydı, sanığın hayattaki tecrübesizliğine daha da fazla değer veri-lirdi.

Sanık hakkında derlenen Sosyal Tahkikat Raporunun lehinde olduğu doğrudur. Ancak bu gibi raporlar bir mahkemeye ceza saptanmasında yardımcı olmaktan da öteye geçemezler. Diğer bir deyişle sırf raporda bir sanığın sınamadan yararlanacağı görüşü var-sa, yargıcın o sanığı ille de sınamaya vermesi gerektiği görüş ve iddiası son derece yanlıştır. Bu tip raporların yararlılığı tartışılamaz. Ceza saptarken sanığın özel hayatını, çevresini, hobilerini, ailesini, toplumdaki yerini bilmek kuşkusuz çok yararlı-dır. Ancak bunun ötesine de gitmek raporu tanzim eden ile yargıcın yer değiştirmeleri anlamı çıkar ki buna hukukumuzun cevaz verdiği söylenemez. Suç işlendiğinde sanığın yaşının 16 yıl 9 ay olduğu bir gerçektir. Bu yaştaki bir kişinin hayat tecrübesine sah-ip olduğu herhalde söylenemez. Ne var ki savcının da dediği gibi sanık tarafından işlenen suç bir veya iki de değildir. Genç yaştaki bir delikanlı bir düşüncesizlik eseri veya bir ihtiyaçtan ötürü arzu edilmeyen bir suç işleyebilir ve bu dereceye kadar da- anlayışla karşılanıp ceza tesbitinde mümkün olduğu kadar ılımlı davranılabilir ancak bu tür suçların kısa bir süre içinde olsa dahi, dokuz kez tekrarlandığı ve sırf "kızlarla" diskoteklerde yeyip içebilmesi için işlendiği dikkate alındığında Mahkemelerden- fazla bir anlayış artık beklenmemelidir. Sanığın, polise verdiği gönüllü ifadesinin birkaç kısmını aktarmakta yarar görürüz.

Mavi 23'te sanık şöyle diyor:

".............. isimli bir kızla samimi oldum. Süleyman da ayni kafileden bir kızla tanıştı ve bu- kızlarla her gece diskoya gitmek, eğlenmek için para gerekti, bu para ne bende ne de Süleymanda vardı. Onun için yine Süley- man ile para bulmak için dükk(n açmaya karar verdik......"

Mavi 24 ve 25'te sanık şöyle diyor:

"......... Diğer geri kalanını (n-akit paranın) kız arkadaşlarımızla her gece diskotekte yedik içtik ve tümünü kısa bir zamanda harcadık. ............."

Hatırda tutulması gereken bir başka husus da bu tür suçların maalesef oldukça yaygın oluşudur. Bu gibi durumda, mahkemelerin caydırıcı -ve ibretamiz ceza vermeleri daha da kaçınılmaz olur. Keza gözden uzak tutulmaması gerekir ki sanığın mahk(m olduğu suçların azami cezası sırasıyle yedi ve üç yıldır.

Geçmiş birçok kararlarımızda da değindiğimiz gibi, Yargıtay, İlk Mahkemelerce verilen ce-zalara müdahalede son derece çekingendir. Hangi durumlarda müdahalede bulunacağı da muhtelif kararlarımızda belirtilmiştir. Bunlara tekrar değinmek gereğini duymuyoruz. Bu meselede Ağır Ceza Mahke- mesinin ilkelerde hata yaptığı veya yapmamasına rağmen tak-dir ettiği cezanın alenen çok olduğu hususlarında ikna edildiğimizi söyleyemeyiz.

Sonuç olarak istinaf reddolunur. Hapis cezaları mahk(miyet tarihinden itibaren başlayacaktır.


(Salih S. Dayıoğlu) (Aziz Altay) (Ce-l(l Karabacak)
Yargıç Yargıç Yargıç

16 Ocak 1987




325






Full & Egal Universal Law Academy