Yargıtay Ceza Dairesi Numara 33,34/1984 Dava No 6/1985 Karar Tarihi 28.03.1985
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 33,34/1984 Dava No 6/1985 Karar Tarihi 28.03.1985
Numara: 33,34/1984
Dava No: 6/1985
Taraflar: Ahmet Akyüz ve diğeri ile Başsavcılık arasında
Konu: Irza geçmek gayesi ile ikâmetgaha kırıp girme –Cezaya karşı istinaf –İkametgâha kırıp girme
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 28.03.1985

-D.6/85 Yargıtay/Ceza 33/84 ve 34/84

Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Sal(hi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.


- Yargıtay/Ceza 33/84
(Dava No. 864/84; Lefkoşa)

İstinaf eden: Ahmet Akyüz, Değirmenlik.
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Başsavcılık, Lefkoşa
- A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Güner Çakın.
Aleyhine istinaf edilen namına: Altan Erdağ.


Yargıtay/Ceza 34/84
- (Dava No. 864/84;Lefkoşa)

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Ahmet Akyüz, Değirmenlik
- A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Altan Erdağ.
Aleyhine istinaf edilen namına: Güner Çakın.





Irza geçmek gayesi ile ikâmetgaha kırıp girme - Fasıl 154 Ceza Yasasının 291 ve 292(a) maddeleri - Sanığın kapalı pencereyi iterek içeri girmesi v-e daha sonra Şikâyetci uyanınca kaçması.

Cezaya karşı istinaf - Irza geçmek gayesi ile ikametgâha kırıp girme suçlarında ceza takdiri - Cezanın tesbitinde gözönünde bulundurulması gereken ilkeler - Müştekinin Sanıktan Şikâyetci olması - Sanığın eyleminin -küçük ve dar görüşlü toplumlarda yaratabileceği vahim sonuçların dikkate alınması - İlk Mahkemenin hafifletici sebepleri de dikkate alarak oldukça orantılı bir ceza vermesi.

İkametgâha kırıp girme - Sanığın kapalı pencereyi iterek içeri girmesi - Suçun ol-uşması için mutlaka kırma fiilinin gerekmemesi - Pencereyi itmenin veya buna benzer bir müdahalenin "kırma"nın oluşması için yeterli olması.



OLAY: Sanık, cinsel ilişki kurmak amacıyla gece vakti Şikâyetçinin evine pencereden girdi. Şikâyetcinin uyanara-k bağırmaya başlaması üzerine Sanık kaçtı. Sanık cinsi münasebette bulunmak niyeti ile geceleyin Şikâyetcinin ikametgâhına kırıp girmekle itham edildi. Sanık aleyhine getirilen ithamı kabul etmedi. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma sonunda Sanığı suçlu bularak o-na 15 ay hapis cezası verdi. Sanık cinsel ilişkiye girmek için değil teklifte bulunmak için eve girdiğini, pencerenin açık olduğunu, dolayısıyle isnat edilen kırıp girme fiilinin isbatlanamadığını ileri sürerek mahkûmiyet ve ceza aleyhine istinaf etti. İd-dia Makamı ise cezanın aşikâr surette az olduğunu ileri sürerek istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme olay gecesi pencerenin kapalı olduğunu, içeriye giren Sanığın, itmek veya kilidi bozuk olan pencereyi açmak suretiyle içeriye girdiğini, bu fiilin suçun ol-uşması için yeterli olduğunu, çünkü pencereyi mutlaka kırmak gerekmediğini belirtti. Sanığın, müştekinin arzusu hilâfına ilişkide bulunmak niyeti taşıdığını olay gecesi bu niyetini kısmen uygulamaya başladığını, Müşteki uyanınca izahata lüzum görmeyip süra-tle kaçmasının da niyetinin kötülüğünü ortaya koyduğunu gözönünde bulunduran Yüksek Mahkeme mahkûmiyet aleyhine yapılmış her iki istinaf sebebini de reddetti.
Ceza aleyhine yapılan istinafta ise Yüksek Mahkeme, İlk Mahkemenin tüm hafifletici sebepleri -gözönünde bulundurduğunu suçun vehameti ve işleniş tarzını dikkate alarak oldukça orantılı bir ceza verdiğini belirtti ve bu istinafı da reddetti.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
R. v. Hyalis (1836) 7 C. p.441.
R. v. Erice (1821) R&R 450.



H Ü K -Ü M

N. Ergin Sal(hi: Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanan Sanık Fasıl 154 Ceza Yasasının 291 ve 292(a) maddelerine aykırı olarak 28.3.1983 tarihinde Değirmenlik'te bir cürüm işlemek, Elif Çetinkaya'nın arzusu hil(fına kendisi ile cinsi münasebett-e bulunmak niyeti ile geceleyin bu şahsın ikâmetg(hına kırıp girmekle itham edilmişti. Sanık, aleyhine getirilen ithamı kabul etmemiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi önünde yapılan duruşmada İddia Makamı müşteki ile müştekinin oğlu Hüseyin Çetinkaya ve tahkikatı- yapan emniyet mensuplarını şahit olarak çağırmış bu arada sanığın dava ile ilgili gönüllü ifadesini de ibraz etme yönüne gitmiştir. Duruşma sırasında sanığın, vermiş olduğu ifadenin, gönüllü ve geçerli bir ifade olmadığı iddiası üzerine duruşma içinde dur-uşma yapılmış ve neticede verilen ifadenin gönüllü bir ifade olduğu kararına varılmıştır. Bil(hare müdafaasını yapmaya çağırılan sanık şahit çağırma yönüne gitmemiş ve bulunduğu yerden bir beyan yaparak özetle mevzu bahis gecede müstedinin evine kırıp girm-ediğini, olayda yer almadığını ve kendisine iftira edildiğini ileri sürmüştür. Şahadeti değerlendiren Ağır Ceza Mahkemesi sanığı suçlu bularak 15 ay hapse mahk(m etmiştir.

33/84 sayılı istinaf mahk(miyet ve ceza aleyhine yapılmıştır. 34/84 sayılı istina-f ise cezanın aşik(r surette az olduğu hususu ile ilgili olup ceza aleyhine İddia Makamınca yapılmıştır. İstinafın duruşmasında yapılan müracaat üzerine her iki istinaf birleştirilerek dinlenmiştir.


33/84 sayılı istinaf ihbarnamesi 6 sebep içermekle ber-aber istinafın duruşmasında sanığın konu cürüm ile ilgili ifadesinin gönüllü ve geçerli olduğu hususunda Ağır Ceza Mahkemesinin bulgusu aleyhine yapılan 4. istinaf sebebi ile bu ifadenin gerekli mak(liyet testlerine tabi tutulmadığı hususundaki 5. istinaf -sebebi geri çekilmiştir. 6. istinaf sebebi ise ceza aleyhine yapılmış istinaf sebebidir. Mahk(miyetle ilgili 1. 2 ve 3. istinaf sebepleri birlikte ele alınmış ve esas itibarı ile aşağıda özetlenen iki nokta üzerinde durulmuştur.

1. Müştekinin yatmakta o-lduğu odanın penceresi mevzu bahis gecede açıktı ve sanığın itham edildiği cürmün ana unsurlarından biri olan kırıp girme fiili ispatlanmamıştır.

2. Sanığın gönüllü ifadesinde niyetinin müştekiye cinsi münasebette bulunmayı teklif etmek olduğu hususunda- izahat verdiği göz önünde tutulduğunda ve tüm şahadet dikkate alındığında sanığın müşteki ile zorla cinsi münasebette bulunma niyeti ile konu eve girdiği ispatlanmamıştır.

Üzerinde durulan istinaf sebeplerini ele almadan önce olay ve olayla ilgili şahad-ete değinmek yerinde olur. Doğruluğu istinaf konusu yapılmayan olgulara göre olayın cereyan ediş şekli şöyledir: Aslen Türkiye'li olan 27 yaşlarında evli ve 4 çocuk annesi olan müşteki mevzu bahis tarihte eşi Türkiye'de olduğu için çocukları ile birlikte -konu evde kalıyordu. Sanık ise evli olup Değirmenlik'te ik(met etemekte ve müştekinin takriben 10 seneden beri komşusu bulunmakta idi. Lefkonuk Havaalanı inşaatında çalışmakta olan sanığın mevzu bahis günlerde hanımı Türkiye'de idi.

Müşteki 27.8.1983 tar-ihinde çocukları ile birlikte televizyon seyrettikten sonra takriben saat 11.00 sularında Değirmenlik'te alt ve üst kattan oluşan evinin tüm pencerelerini ve bu arada alt kattaki penceresini kapattıktan sonra oğlu tanık 2 Hüseyin Çetinkaya alt katta karyol-ada, kendisi ise aynı odada yere serilen bir yatakta diğer çocukları ile birlikte yatmıştır. Şahadete göre holde ve yattıkları odada geceleyin devamlı ışık yakmak adetleri idi. O gece de hem holde ve hem de yatak odasında elektrik ışığı vardı. Uyuduktan so-nra, takriben 3.00 sularında memesinin sıkıldığını hissetmiş ve uyandığında üzerine abanmış vaziyette sanığı görmüştür. Hayecanlanıp feryat etmesi üzerine sanık doğrularak kalkmış ve açık olan pencereden fırlayarak kaçmıştır. Kaçmadan önce uyuyan diğer çoc-uklar ve bu arada oğlu Hüseyin Çetinkaya da sanığı görüp tanımışlardır. Yapılan tarife göre sanık iş elbiseleri giymekte olup pabuçsuz çoraplı vaziyette idi. İzah edildiği şekilde sanık pencereden atlayıp kaçtıktan sonra müşteki sokağa çıkarak feryat edip -"imdat" diye bağırmaya başlamış, yakındakı komşular çıkmış ve daha sonra müşteki kayınbiraderine giderek ilk şik(yetini yapmış ve o da derhal köydeki emniyet karakoluna giderek sanık hakkında şik(yette bulunmuştur. Aynı gün 28.8 1983'de sabahleyin sanık bu-lunarak aleyhindeki itham kendisine bildirilmiş ve tutuklanmıştır. Tutuklanmasını müteakip sanık takriben saat 10.00 civarında gönüllü ifade vererek özetle müştekinin evine girdiğini ancak pencerenin açık olduğunu, eve girmekte kötü niyeti bulunmadığını, m-üştekiye cinsi münasebette bulunmayı teklif etmek için gittiğini, bir gün önce müştekiyi gördüğünü, gündüzün böyle bir teklif yapmaya niyeti olduğunu ancak çocukların yanında böyle bir teklif yapmadığını ve izah edilen bu maksat için müştekinin evine girdi-ğini ifadesinde söylemiştir. Sunulan şahadete göre sanıkla müşteki arasında iyi komşuluk münasebetleri dışında bir samimiyet veya ilişki mevcut değildir. Ayrıca böyle bir hususun mevcut olduğu da iddia edilmemiştir.

Üzerinde durulan 1. sebebi ele aldığım-ızda sanığın girdiği pencerenin müşteki tarafından yatmadan önce kapatıldığı, müştekinin şahadeti ile oğlunun şahadetinden açıklıkla görülmektedir.

Gerek müştekinin gerekse tanık No.2'nin şahadetine göre bu odanın sadece bir penceresi vardı ve o da kapat-ılmıştı. Ancak kilidi bozuk odluğu ve kilitlenmediği için açılabilirdi. Diğer bir ifade ile itilmek sureti ile açılabilirdi. Sanığın polise verdiği ifadesinde mevzu bahis gecede içeriye girerken pencerenin açık olduğuna dair muğl(k bir ifadesi mevcuttur. S-anık bu ifadesinde açık deyimini pencerenin kilitlenmemiş olduğu veya başka bir anlamda söylemiş olabilir. Her halük(rda müşteki ve tanık No.2'nin şahadetlerini göz önünde tuttuğumuzda, sanığın verdiği ifadesini dahi mahkemede ink(r etme yönüne gittiği ger-çeği karşısında sanığın polise verdiği ifadesinde kullandığı bu ibareye kıymet vermeyi uygun bulmuyoruz. Esasen İlk Mahkeme de bu yönde karar vermiştir ve hatalı olduğu söylenemez. Bu olgular ışığında mevzu bahis gecede sanığın kapalı olan bu pencereden iç-eri girdiğine göre itmek veya benzeri bir fiil ile kilidi bozuk olan konu pencereyi açmış olması varılacak tek sonuç ve neticedir. İlk Mahkemenin bu yöndeki bulgusu hatalı değildir.

Sanığın işlemiş olduğu suçun unsurlarından birisi kırıp girme fiilidir k-i bu fiilin de iddia makamı tarafından ispat edilmesi gerekir. Kırma fiilinin ispatlanabilmesi için mutlaka doğal anlamda bir kırma eyleminin işlenmiş olması gerekmez. Girişi sağlamak için pencereye yapılan itme veya bu maksada yönelik müdahale kırma fiili-ni ispata k(fi gelir. R. v. Hyalis (1836) 7 C. p.441'de önümüzdeki meseleye benzer bir durumda içeriye giren sanık kilitsiz ve aralık olan pencereyi daha da fazla aralamak sureti ile içeriye girmeyi sağlamış ve kırma fiilinin işlenmiş olduğu kabul edilmişt-i. Birçok hallerde kırma fiili doğal anlamı ile veya hatta teknik olarak işlenmemiş olsa dahi sanık hiç umulmayan veya imk(nsız gibi görülen bir yöntemle içeriye girmişse yine kanunun öngördüğü kırma filli ispatlanmış olur. R. v. Erice (1821) R& R 450'de- her tarafın kapalı olduğu bir eve bacadan giren sanık hiç bir şeyi kırmadığı halde sadece baca gibi beklenmeyen veya girilmesi oldukça zor veya imk(nsız gibi görülen yerden girdiği için kırma fiilinin işlenmiş olduğu kabul edilmiştir. Bu yöndeki içtihat k-ararlarına bakıldığında kırma fiili son derece teknik olarak işlense dahi birçok ahvalde suç unsurunun ispatlanmasına k(fi geldiği görülmektedir. Esasen Kıbrıs Ceza Kanununun esasını teşkil eden İngiliz hukukunda bu durumlar göz önünde bulundurularak 1968 -yılında yapılan yasal bir tadil(tla kırma fiili bu gibi suçlarda bir suç unsuru olmaktan çıkarılmıştır. Bak Archbold 37th Ed. para 1487 p.736.

Yukarıdaki nedenlerle 1. istinaf sebebi reddolunur.

2. istinaf sebebine gelince; bu istinaf sebebi sanığın g-önüllü ifadesinde müşteki ile cinsi münasebette bulunmaya teklif için gittiği ve zorla onunla cinsi münasebet niyetini taşımadığı ile ilgilidir.

Her meselede niyet unsurunu ispat etmek İddia Makamına düşen en zor hususlardan biridir. Niyet hususu birçok -ahvalde çevre şahadet ile sanıkların olaydan önceki ve olaydan sonraki tavrı hareketlerinden istihraç edilebilir. Önmüzdeki meselede sanığın ifadesinde iddia ettiği gibi ona cinsi münasebette bulunmak için sadece bir teklif yapmak için gittiği yönündeki id-diasını değerlendirirken sanığın izah ettiği şekilde müştekinin evine girdikten sonra müştekinin en hasas yerlerini okşamak sureti ile aslında teklif etmek için gittiğini iddia ettiği fiili icraat safhasına koyduğu tavrı hareketlerinden görülmektedir. Ayrı-ca müşteki uyandıktan sonra sanığın durup izahat verme yönüne gitmeyerek hiçbir şey söylemeden açık pencereden süratle kaçması onun bu eve masum hislerle girmiş olduğu yönündeki iddiasını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Tüm olguları ve çevre şahadeti göz ö-nünde tutuğumuzda sanığın müşteki ile onun arzusu hil(fına cinsi münasebette bulunmak niyetini taşıdığı ve bunu kısmen fiiliyata koymak safhasında olduğu görülmektedir. Bu durumda İlk Mahkemenin niyet hususundaki bulgusunun hatalı oluğu söylenemez. Bu duru-mda 2. istinaf sebebi de reddolunur.

Netice olarak mahk(miyet aleyhine olan istinaf reddolunur.

Ceza aleyhine yapılmış olan 6. istinaf sebebine gelince; sanık avukatı verilen 15 aylık hapislik cezasının aşik(r surette fazla olduğunu ileri sürmüştür. İl-k Mahkemenin cezayı takdir ederken ne yönde yanıldığı ve neleri nazarı itibara almadığı veya yanlış değerlendirdiği hususuna istinafta yeterince değinilmemiştir. İlk Mahkemenin kararına göz attığımızda sanığın ailevi durumunu, sabıkasız olduğunu, lehine ol-abilecek sair hususları göz önünde tuttuğunu ve ayrıca olayın cereyan ediş şeklini, sanığın işlemiş olduğu suçun vehametini de göz önünde bulundurarak oldukça orantılı bir ceza vermiş olduğu kanaatındayız. Olgulardan görülebileceği gibi sanık geceleyin evl-i ve namuslu bir hanımın evine onunla arzusu hil(fına cinsi münasebette bulunmak için girmiş ve izah edildiği şekilde olaydan sonra kaçmıştır. Olayın cereyan ediş şekli sanığın eve giriş maksadı ve küçük topluluklarda bu gibi eylemlerin yaratacağı kötü net-iceleri kaale aldığımızda sanığa hapislik cezasından başka bir cezanın verilmesinin uygun olmadığı ve lehinde söylenenleri dikkate aldığımızda sanığa verilen 15 aylık hapislik cezasının aşik(r surette fazla olduğuna ikna edilmedik. Bu nedenlerle ceza aleyh-ine yapılan istinaf reddolunur.

34/84 sayılı ceza hususundaki mukabil istinafa gelince; bu istinafın da aynı nedenlerle reddedilmesi gerektiği görüşündeyiz. Tüm olguları değerlendir- diğimizde biz İlk Mahkeme yargıçları olarak bu davaya bakmış olsa idik -pek muhtemelen sanığa 15 aydan daha fazla bir ceza verme yönüne gidecektik. Ancak ceza aleyhindeki istinaflarda göz önünde bulundurulması gereken kriter bu değildir. Verilen cezanın aşik(r surette az veya aşik(r surette fazla olup olmadığıdır. Sanık bu olg-ular ışığında bir miktar daha fazla cezaya mustahak olmasına rağmen sanığa verilen 15 ay hapislik cezasının müdahalemizi gerektirecek derecede aşik(r surette az olmadığı görüşündeyiz. Bu nedenle 34/84 sayılı istinaf da reddolunur. Ceza mahk(miyet tarihinde-n başlayacaktır.


(N. Ergin Sal(hi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

28 Mart 1985




Full & Egal Universal Law Academy