Yargıtay Ceza Dairesi Numara 30/2006 Dava No 10/2008 Karar Tarihi 11.06.2008
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 30/2006 Dava No 10/2008 Karar Tarihi 11.06.2008
Numara: 30/2006
Dava No: 10/2008
Taraflar: Başsavcılık ile Yalçın Hüseyin Solat (Kara Hüseyin) arasında
Konu: Adam öldürme - Taammüden adam öldürme - Gönüllü ifade - Makuliyet testi
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 11.06.2008

-D. 10/2008 Yargıtay/Ceza No:30/06
(Girne Ağır Ceza Dava No:3653/05)

Yüksek Mahkeme Huzurunda

Mahkeme Heyeti : Nevvar Nolan, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen

İstinaf Eden : KKTC Başsavcılığı.

İle

Aleyhine İstinaf -Edilen : Yalçın Hüseyin Solat (Kara Hüseyin),
Tanoğlu Ekmek Fırını - Girne.

A r a s ı n d a.

İstinaf Eden namına Savcı Erdinç Akyener.
Aleyhine İstinaf Edilen namına Avukat Hasan Özkök.

Girne Ağır Ceza Mahkemesi Başk-anı Önder Gazi, Yargıç Çetin Amber ve Yargıç Beril Çağdal'ın 3653/05 sayılı davada 11.4.2006 tarihinde verdikleri karara karşı Başsavcılık tarafından yapılan istinaftır.
H Ü K Ü M

Nevvar Nolan : Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Seyit A.- Bensen okuyacaktır.

Seyit A. Bensen : Girne Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda yargılanan Aleyhine istinaf edilen (Sanık) aleyhine 2 dava getirilmiştir.
1. Davada, 3/62 ve 22/89 sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 203 ve 204. maddelerine- aykırı olarak Sanık 20.4.2005 tarihinde Girne'de Şair Nedim sokak No.22'deki ikametgahın içerisinde Girne'de sakin Joseph Swindells'i öldürmek için boğazını kablo ile sıkıp başına ve vücudunun muhtelif yerlerine tekme, kürek ve tırmık ile vurmak suretiyle- taammüden öldürmek; ve
2. Davada, 3/62 sayılı yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 205 (1)(3) maddelerine aykırı olarak Sanık 1. davada belirtilen ayni tarih ve mahalde, Girne'de sakin Joseph Swindells'in boğazını kablo ile sıkıp başına ve vücu-dunun muhtelif yerlerine tekme, kürek ve tırmık ile vurmak suretiyle ölümüne sebep olmak.

Sanık itham edildiği suçları kabul etmedi. Davayı dinleyen Girne Ağır Ceza Mahkemesi, İddia Makamının Sanık aleyhindeki suçları şüpheden ari olarak ispat edemediği- kanaatine vardı ve sanığı itham edildiği davalardan beraat ettirdi. Başsavcılık, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu 11.4.2006 tarihli beraat kararının hatalı olduğunu ileri sürerek huzurumuzda bulunan istinafı dosyaladı.

İstinaf ihbarnamesi 20 a-yrı istinaf sebebi içermekle beraber istinaf sebeplerini aşağıdaki başlıklar altında özetlemek mümkündür.
1. Muhterem Bidayet Mahkemesi, İddia Makamı tarafından ibraz olunan tüm şahadet ve emareler, Sanığın itham edildiği suçları işlediğini ortaya koyması-na rağmen Sanığı itham olunduğu 2. davadan yani adam öldürme suçundan beraat ettirmekle hatalı hareket etmiştir.
2. Muhterem Bidayet Mahkemesi, Sanığın itirafını içeren gönüllü ifadesine ne değer atfedeceği hususunda karar vermek için aklı selime dayanan- testleri uygularken yanlış sorular sorarak ve/veya yerleşmiş test yöntemlerinin dışında yer alan hareket tarzını benimseyerek gönüllü ifadeyi teste tabi tutmuş olup, ifade içeriğindeki itirafın doğru olmadığına ve cinayetin Sanık tarafından işlenmediğine -dair bulgu yapmakla hatalı hareket etmiştir.
3. Muhterem Bidayet Mahkemesi, Sanığın gönüllü olarak kabul edilen ifadesinde belirttiği hususların ve/veya olgulara ilişkin beyanların, sınanabildiği ölçüde doğru olduğu yönünde huzurunda yeterli şahadet mevcu-t olduğu halde, gönüllü ifadenin teyit edilmediği kanaatine varıp, gönüllü ifadeye dayanarak Sanığı mahkûm etmemekle hatalı hareket etmiştir.
4.Muhterem Bidayet Mahkemesi, Sanığın gönüllü ifade vermesinden takriben 18 saat kadar bir süre önce, Tanık 1'e -hitaben söylediği itiraf mahiyetinde olan "Be abi artık dayanamayacam, içim rahat değil, doğrudur yahu ihtiyarı ben öldürdüm." şeklindeki sözlerine herhangi bir itiraz yapılmayarak duruşma içinde duruşma da açılmadan, mahkeme huzurunda olmasına rağmen gere-ken değeri vermeyerek ve/veya gönüllü ifade ile birbirlerini teyit ettiğine dikkat etmeyerek Sanığı adam öldürme suçundan beraat ettirmekle hatalı hareket etmiştir.
5. Muhterem Bidayet Mahkemesi, sanığın yeminsiz beyanında söylediklerine herhangi bir değe-r atfetmediğini belirttikten sonra yeminsiz beyanında yakınma konusu yaptığı "olay ile ilgim ve alakam olmadığı halde geçmişte işlenen olayın benzeri olduğundan bu güne kadar tutukluyum."sözlerine değer vererek hatalı hareket etmiştir.
6. Muhterem Bidayet- Mahkemesi, Sanığın gönüllü ifadesinde söyledikleri ışığında ve de Muhterem Mahkemeye ibraz edilen tüm şahadetle uyum içinde olan itirafında belirttiği şekilde cinayeti işlediği hususunda bulgu yapmayarak, mezkûr cinayeti işlemeye fırsatı olduğu hususunu d-a nazara almadan Sanığı adam öldürmekten beraat ettirmekle hatalı hareket etmiştir.
7. Muhterem Bidayet Mahkemesi, emare 9 otopsi raporunda belirtilen kaburga kırıklarının mevcudiyetinin sanığın gönüllü ifadesinde belirtilen "sağ koltuk altına bir kakma v-urdum" beyanını teyit etmediğini çünkü maktülün çok sayıda darbe aldığının otopsi raporu incelendiğinde görülebileceğini belirterek otopsi raporunun gönüllü ifadeyi teyit etmediği bulgusuna varmakla hatalı hareket etmiş ve/veya sanığın gönüllü ifadesinde d-evamla "... odanın içinde bir kürek vardı küreği elime aldım yerdeki ihtiyara gelişigüzel vurmaya başladım. Kendimi gaybettiydim. Tam olarak ne kadar vurdum ya da ihtiyara başka ne yaptım hatırlamam ama o saat o ruh haliynan her şeyi yapmış olabilirim.....-" şeklindeki anlatımın da otopsi raporunu teyit etmekte ve/veya otopsi raporu ile gönüllü ifadenin uyum göstermekte olduğunu dikkate almayarak hatalı hareket etmiştir.
8. Muhterem Bidayet Mahkemesi, olay mahallinde ve keza suç işlenirken kullanılan eşyala-r üzerinde parmak izi bulunmamasını ve sanığın olay gecesi giydiğini belirttiği elbiseleri ile kaldığı yerden emare olarak alınıp üzerlerinde yapılan tahlillerde herhangi bir kan bulunmamasının tahkikat eksikliği ve/veya sanık lehine dikkate alınacak husus-lar olduğu kanaatine varmakla ve bu hususlarda huzurunda doyurucu şahadet olmadığı bulgusuna varmakla hatalı hareket etmiştir.
9. Muhterem Bidayet Mahkemesi, sanığın olaydan sonra tahkikat memuru tarafından olay mahaline götürülmemesinin çok büyük bir tah-kikat eksikliği olduğu hususunda bulgu yapmakla yasal durum ışığında ve yerleşmiş içtihadi prensiplere göre hatalı hareket etmiştir.
10. Muhterem Bidayet Mahkemesi, iddia makamı tarafından yapılan hitapta söylenenleri ve özellikle sanığın suçu eve yerleşme-k niyeti ile önceden planlayarak işlediği hususunda sunulan şahadetin, taammüd unsuru açısından ileri sürüldüğünü gözden kaçırarak "iddia makamı da sanığın ifadesinde belirttiği bir çok konuda yalan söylediğini kabul etmektedir." bulgusuna varmakla hata ya-pmıştır.
11. Muhterem Bidayet Mahkemesi, huzurunda bulunan tüm şahadet ve emareler ışığında ve ihtilafsız olarak Mahkeme huzurundaki olgulara göre Sanığın ifadesinde belirttiği şekilde cinayeti işlediği hususunda bulgu yapmamakla ve keza Mahkeme önünde il-eri sürülmüş ciddi bir iddia olmamasına rağmen "maktülün başka biri tarafından da öldürülmüş olabileceği ile ilgili ciddi şüphelerimiz bulunmaktadır."diyerek şahadetten kaynaklanmayan şüpheler yaratmakla hatalı hareket etmiştir.
12. Muhterem Bidayet Mahkem-esi, Sanığı sadece itirafı ile mahkum edebilirdik ama itirafın mutlaka doğru olduğuna inanmamız gerekirdi diyerek ve keza huzurunda bulunan tüm şahadet, emareler suçun işleniş tarzı ve ihtilâfsız olgular dikkate alındığında Sanığı adam öldürmek suçundan be-raat ettirmekle hatalı hereket etmiştir.

İstinaf İhbarnamesi 20 sebep içermekte ise de, İstinaf Eden Başsavcılık adına bulunan Savcı tüm istinaf sebeplerini birlikte ele alarak Mahkemeye hitap etmiştir.

Savcı hitabesinde, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin d-ikkat çektiği hususları teker teker cevapladıktan sonra özetle, Ağır Ceza Mahkemesinde sunulan şahadete, özellikle Sanığın sözlü ve yazılı ifadelerine değinmiş, sözlü ve yazılı ifadenin birbiri ile teyit edildiği ve her ikisinin de sunulan şahadet ile uyu-m içinde olduğu halde, Ağır Ceza Mahkemesinin, Sanığın cinayetle ilgili ifadesinde belirttiklerinin teyit edilmediğinden Sanığın gönüllü ifadelerine herhangi bir değer verilmemesi gerektiği kanısına vardığını, olayın Sanığın ifadesinde belirttiği şekilde v-uku bulmadığına karar verdiğini ve maktülü başka bir kişinin öldürdüğü şüphesinin olduğu hususundaki bulgusunun hatalı olduğunu ve sundukları şahadet ile Sanığın itham olunduğu suçları işlediği makul şüpheden ari olarak isbat edildiği halde Ağır Ceza Mahke-mesinin Sanığı beraat ettirmekle hata ettiğini ileri sürerek istinafın kabulunü talep etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen Sanık avukatı yapmış olduğu hitabesinde, Ağır Ceza Mahkemesinin olguları ve emareleri değerlendirdikten sonra karar verdiğini, Sanığın -gönüllü ifadesini makuliyet testine tabi tuttuğunda eksiklikler tesbit ettiğini, tahkikat eksikliklerinin makul şüphe yaratacak hususlar olduğunu, İddia Makamının ispat külfetini yerine getirmediği nedeniyle Sanığı beraat ettirdiğini, dolayısıyle Ağır Ceza- Mahkemesinin verdiği kararın doğru olduğunu ileri sürerek istinafın reddini talep etmiştir.

Tüm istinaf sebeplerini değerlendirmek için sunulan tüm şahadeti göz önünde tutmak gerekir. İddia Makamı Sanık aleyhindeki davaları ispat etmek için 11 tanık din-letti ve Mahkemeye 21 adet emare sundu. Maktülün ölümüne sebep olan kanunsuz fiil veya hareketin yapıldığı an ile ilgili bir görgü tanığı yoktur. Bu nedenle İddia Makamı, Sanık aleyhindeki davasının isbatını çevre şahadete ve Sanığın İddia Makamı şahidi No-.1 Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ'un şahadetine, Sanığın polise sözlü olarak yaptığı itirafa ve Sanığın itiraf mahiyetinde olan 27.4.2005 tarihli ve emare 1 olarak ibraz edilen gönüllü ifadesine dayandırmaktadır. Sanık müdafaaya çağrılması üzerine Sanık kutu-sundan, yeminsiz şahadet verdi ve herhangi bir tanık çağırmadı.

Bu istinafta esas itibarı ile üzerinde durulması gerekecek husus Sanığın polise sözlü olarak yaptığı itiraf, 27.4.2005 tarihinde verdiği gönüllü ifade, bunların olasılıkları, çevre şahadetle- çelişkileri, uyumlulukları veya desteklenip desteklenmedikleri hususudur. Ancak bu konuyu incelemeden önce olay hususundaki tekzip edilmemiş olgular ile çevre şahadete bakmak gerekir.

Bu istinafı ilgilendirdiği oranda şahadet aşağıda belirtildiği gibi-dir:
İddia Makamı tanığı No.1 Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ, 23.4.2005 tarihinde saat 18.20 raddelerinde Girne Polis Müdürlüğü Adli Şubeden telefonla aldığı bir bilgi ışığında, ayni gün saat 19.30 raddelerinde olay yerine yani Joseph Swindells'in Girne'de Ş-air Nedim Sokaktaki evine gittiğini ve olay yerinde yapmış olduğu incelemede maktülün ikamet etmekte olduğu evin içerisinde muhtemelen cesedin çürümesinden kaynaklanan ağır bir koku olduğunu, ikametgahın kuzey kısmında bulunan salon odasındaki şöminenin he-men doğu kısmında üzeri battaniye ve çarşaf gibi bir çok eşya ile örtülü olan ve sadece sağ ayak kısmı dışarda bulunan, başı güney batı istikametinde yerde sırt üstü yatır vaziyette bir ceset bulunduğunu gördüğünü, şöminenin üzerinde yer yer kan lekeleri o-lduğunu, cesedin üzerinde bulunan battaniye ve çarşafların arasında bir adet tahtadan mamül sapı kırık, üzerinde kan lekeleri olan kürek, cesedin kuzey istikametinde tahtadan mamül sapı kırık, üzerinde kan lekeleri bulunan bir adet tırmık bulunduğunu, odan-ın içerisindeki eşyaların ise dağılmış vaziyette olduğunu, maktülün üzerinde atılı vaziyette bulunan eşyalar kaldırılınca maktülün yüzünün kanlar içerisinde, muhtemelen sert bir cisimle vurmaya bağlı olarak ezilmiş durumda olduğunu, boğazında üzerinde fiş -bulunan bir kablonun sarılı olduğunu, cesedin sol alt kısmında ise ucu görünür bir vaziyette kürek sapı olduğunu ve şöminenin hemen önünde üzeri kanlı, tahtadan mamül kırık tırmık sapı, takma diş ve üzeri kanlı gözlük olduğunu müşahade ettiğini, ayni gün o-lay mahallinin resimlerinin çekilmesini ve olay yerinin ölçeksiz krokisinin çizilmesini sağladığını, ayni gün Dr. Emine Güllüelli'nin olay yerine gelip maktülün cesedini muayene etmesini sağladığını, yine ayni gün olay yerinden pamuk üzerine alınan kan örn-eklerini bahse konu tırmık ve üzerinden kırılan parçasını, kürek ve kırılan parçasını, maktülün boğazında sarılı bulunan kabloyu, takma dişleri ve üzeri kanlı gözlüğü, maktülün üzerinde atılı vaziyette bulunan yorgan, 2 adet battaniye, 2 adet çarşaf, mont,- havlu, sıcak su lastiği ve kılıfını, 5 adet yastık, 2 adet yastık yüzü ve gömleği, maktülün giymekte olduğu kıyafetleri, yine ikametgah içerisinde bulunan bir adet deriden mamül ince kemeri, kol saatini, ayakkabıları, maktüle ait evlilik yüzüğünü, maktül -adına ısdar olunan Banka maestro kartını, maktüle ait kahverengi renk para cüzdanını, maktüle ait bazı evrakları emare olarak zapt ettiğini, ayni gün saat 20.30'da maktüle ait cesedin Lefkoşa Devlet Hastahanesi morguna götürülmesini sağladığını, yine ayni -gün olay yerinde hazırda bulunan Adli Şube Amiri Başmüfettiş Hasan Çağanağa'dan aldığı direktif üzerine meselede zanlı olarak görülen sanığı Girne'de ablası Emine Solat'ın evinde bulduğunu ve yasal ihtar tahtında mesele ile ilgili olarak izahat istediği za-man zanlının cevaben "Bilmem abi, ben hiçbirşey bilmem benim sinirlerim bozuktur" demesi üzerine sanığı Girne Polis Müdürlüğüne celbettiğini, 24.4.2005 tarihinde 00.45-01.30 saatleri arasında, bir polis ekibi ile birlikte temin edilen arama emri gereğince,- sanığın huzurunda sanığın ikamet ettiği Girne Tanoğlu ekmek fırınındaki ikametgahını aradığını ve bazı eşyaları emare olarak zaptettiğini, müteakiben sanığın hücreye yerleştirilmesini sağladığını, ayni gün meselenin tahkikat memuru olarak görevlendirilen -Müfettiş Mahmut Barış Sel'e mesele ile ilgili olarak bilgi verip, zaptetmiş olduğu tüm emareleri teslim ettiğini, 26.4.2005 tarihinde saat 14.50 sıralarında tutuklu bulunan sanığın kendisine seslenmesi üzerine sanığın yanına gittiğini, Sanığın kendisine "B-e abi çıkar beni yahu da isterim konuşayım senininan" demesi üzerine sanığa derhal yasal ihtarda bulunduğunu, sanığın ihtara cevaben "çıkar beni da gonuşacayık" demesi üzerine sanığı hücreden çıkararak Adli Şube Amirinin odasına götürdüğünü, sanığın "Be ab-i artık dayanamayacam, içim rahat değil, doğrudur yahu ihtiyarı ben öldürdüm" demesi üzerine sanığa derhal işlemiş olduğu suçu izah edip yasal ihtarda bulunduğunu ve sanığın cevaben "şimdi lütfen sok beni içeri, biraz kafamı dinleyim, söz yarın sabah çıkar- beni sana gönüllü ifade vereceğim" demesi üzerine, sanığın tekrar hücreye yerleştirilmesini sağladığını, 27.4.2005 tarihinde saat 08.45'de hücreye gittiğinde, tutuklu olarak bulunan sanığın kendine hitaben "sözümüz söz abi hade çıkar beni da o ifadeyi hal-ledelim" demesi üzerine sanığa derhal yasal ihtarda bulunduğunu ve ihtara cevaben sanığın "bilirim ki bir şey söylemeye mecbur değilim, ama daha ne gadar içimde tutacam" deyip gönüllü ifade verme arzusunu yinelemesi üzerine, sanığı hücreden çıkararak 09.15--10.40 saatleri arasında gönüllü ifadesini Adli Şube Amirinin odasında temin ettiğini ve gönüllü ifadeyi ayni gün meselenin tahkikat memuru olan Müfettiş Mahmut Barış Sel'e teslim ettiğini şahadetinde belirtmiştir.

Bu tanık istintakı esnasında ise görg-ü tanıklarının mevcut olmadığını, evden bir şey çalındığına dair tesbitlerinin olmadığını, alüminyum kapının olaydan sonra açık olduğunu ve son bir aydır kapalı tuttuklarını söylemiştir.

İddia Makamı tanığı No.2 Müfettiş Mahmut Barış Sel, 24.4.2005 tari-hinde meselenin tahkikat memuru olarak görevlendirildiğini ve ayni gün Müfettiş Mv.Tarkan Kızıltuğ'dan mesele ile ilgili olarak bilgi alıp, zaptetmiş olduğu tüm emareleri ve evrakı teslim alarak meselenin tahkikatına başladığını, 25.4.2005 tarihinde olay y-erini ziyaret ettiğini, olay yerinde alüminyum giriş kapısı üzerinde Mary Elizabeth Davis tarafından bırakılan ve üzerinde "Dear Joe, Joanna phoned. She is trying to contact you. Elizabeth" yazılı notu bulunduğu yerden aldığını, ayni gün sanığı hücrede ziy-aret ederek sanığın belindeki kemerle ilgili izahat istediğini, 27.4.2005 tarihinde otopside hazır bulunduğunu şahadetinde belirterek, yaptığı tahkikatla ilgili mahkemeye teferruatlı bilgi aktarmış ve emare 2'den Emare 19'a kadar olan emareleri mahkemeye i-braz etmiştir.

Bu tanık şahadetinde ayrıca, tahkikat memuru olarak sanığın gönüllü ifadesini incelediğini ve sanığın gönüllü ifadesinde geçen bütün hususları inceleyip teyit ettikten sonra, sanık aleyhine, bu davaları getirmeye karar verdiğini belirtmiş-tir.

Bu tanık istintakında ise, parmak izi için gerekli araştırmanın yapıldığını, deliller üzerinde parmak izine rastlanmadığını, yalnız başına yaşayan maktülün evinden çalınan herhangi bir şey tespit etmediklerini, sanığın olay yerine gitmemekte ısrar -etmesi nedeniyle sanığı olay yerine götürmediklerini söylemiştir.

İddia Makamı tanığı No.3 Behçet Şen şahadetinde, sanığın kaynı olduğunu ve her akşam genelde saat 11.00'e kadar bazen 11.30'a kadar Sanıkla beraber içki içtiklerini, kendisinin rakı, sanı-ğın ise AG marka içki içtiğini, genelde işten eve gece saat 8.00'de geldiğini ve 8.30'da içkiye oturduğunu, 20.4.2005'de de sanığın, evine geldiğini ve her zamanki gibi oturup içki içtiklerini ve saat 11.00-11.30'da kaldığı fırına gitmek için ayrıldığını v-e fırına iki yoldan gidildiğini belirtmiştir.

İddia Makamı tanığı No.5 Evren Kadak şahadetinde, nişanlısının Anafartalar Lisesinin olduğu bölgede barı olduğunu ve kendisinin de barda çalıştığını, dayısı olan sanığın 2-3 sefer bara gittiğini ama içki içm-ediğini, ancak bir seferinde sarhoş olduğunu bildiği için sonradan bardan çıkıp kaldığı yer olan fırına beraber gittiklerini, 23.4.2005 tarihinde ö.s. saat 2.00-2.30 raddelerinde daha önce olduğu gibi dayısı ile televizyon seyredip kağıt oyunu oynadıkları-nı ve bilahare 2-3 polisin gelip dayısını götürdüklerini ve 20.4.2005 tarihinden sonra dayısının tavırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını belirtmiştir.

İddia Makamı tanığı No.8 Selçuk Günergin de şahadetinde, Girne'de Şair Nedim Sokak No.14'de ik-amet ettiğini sanığı tanıdığını ve sanığın bu yolu 3-4 defa kullandığını gördüğünü belirtmiştir.

İddia Makamı tanığı No.9 Başmüfettiş Hasan Çağanağa Girne Polis Müdürlüğü Adli Şube Amiridir ve şahadetinde 23.4.2005 tarihinde saat 18.20 raddelerinde göre-v harici olduğu bir esnada, P.Ç.Olgun Çeliker'den aldığı bir bilgi üzerine saat 19.30 raddelerinde olay yerini ziyaret ettiğini, cesedin üzerinin battaniye, çarşaf gibi bezlerle örtülmüş olduğunu görünce, 19.1.1998'de sanık tarafından gerçekleştirilen öldü-rme olayı ile
benzerlik taşıdığını tesbit etmesi üzerine Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ'u Sanığı bulması için görevlendirdiğini, iki cinayet arasında benzerlik olduğu için sanığı tutuklattığını, her iki olayda da olay yerini ziyaret ettiğini, her iki olayda- da cesetlerin üzerinin örtülü olduğunu, birinci olayda maktülün yani Ülviye Hayrullahzade'nin yüzünün tülbent gibi bir şeyle kapalı olduğunu, dava konusu olayda da kablo kullanıldığını, maktülün boynunda kablo olduğunu, her iki olayda da cesetlerin yatak -yanında olduğunu ve yatakların üzerinden çekilen battaniye, çarşaf, yastık yüzü türü şeylerle cesetlerin üzerinin kapatılmış olduğunu, cesetlerin her ikisinin de üzerinin örtülmüş olmasının Sanığı akla getirdiğini ve bu nedenle sanığı tutuklattığını, ceset-in kokmuş ve kurtlanmış olduğunu, maktülün boğazından emare olarak alınan kablonun ceset şişmiş olduğundan boğazına tamamen oturmuş olduğunu, olay mahallinde öldürmede kullanılan ve emare olan üzeri kanlı sapı kırık tırmık, battaniyenin arasında üzeri kanl-ı eski bir kürek ve sapı olduğunu belirtmiştir.

23.4.2005 tarihinde olay yerinde bulunan ceset, Dr. Emine Güllüelli tarafından muayene edildi. Yapılan muayenede, emare 12 Doktor Raporuna göre, maktülün 90 yaşlarında olduğu, tüm vücutta morarma, boyunda -birkaç kez dolanmış kablo mevcut olduğu ve vücudun çürümüş olduğu tesbit edildi.

Maktülün cesedi kızı Juanna Swindells Carr tarafından teşhis edildikten sonra, otopsisi 27.4.2005 tarihinde yapılmıştır. Emare 9 otopsi raporuna göre maktül 20.4.1913 doğu-mlu olup 92 yaşındadır. Yapılan otopsiden elde edilen bilgi ve bulgular şöyledir:
"Dış Muayene :
1.74 cm boyunda, 65-70 kg ağırlığında, haricen çürümeden dolayı yaşı ve diğer kimlik özellikleri tesbit edilemeyen erkek cesedinde vücutta yaygın olarak çü-rümeye bağlı kirli sarı yeşil kahverengi renk değişimi meydana gelmiş olduğu görüldü. Epidermisin büyük oranda çürümeden dolayı plaklar halinde soyulmuş olduğu görüldü. Vücutta yaygın olarak kurtlanmanın gelişmiş olduğu saptandı üst dişlerin total protez o-lduğu alttaki dişlerin olmadığı görüldü. Sol kaş kısmında 2.5x2 cm'lik bir yara görüldü. Yara kenarlarının ve diğer özelliklerinin çürümeden dolayı sağlıklı bir şekilde tesbitinin mümkün olmadığı görüldü. Boynunda thyroid kıkırdak üstünden boyunu çepe çevr-e çevreleyen ve derinliği her tarafta eşit olan içerisinde küçük hatlar bulunan toplamda 1 cm genişliğinde telem izi saptandı. Haricen kişinin vücudunda ateşli silah kesici delici alet yarası saptanmadı.

İç Muayene :

Baş açıldı: Saçlı deri kaldırıldı.- Haricen sol kaş üzerinde tarif edilen yaranın altında rengi gri hahverengi olan muhtemel ekimoz alanı görüldü. Bu bölgede ve sol temporal adale gurubunda ekimoz görüldü. Aynı bölgede frontal kemikte 8 cm boyunda bir adet kırık saptandı. Sağ temporal adal-e gurubu sağlam bulundu.

Kafatası açıldı: Beyin ve beyinciğin çürüme ve otoliz nedeni ile formasyonunu tamamen kaybetmiş sıvı çamur kıvamında olduğu görüldü. Renginin ise kirli kırmızımtırak kahverengi renkte olduğu saptandı. Sol ön kafa çukuru sol orbi-ta tabanı ve lamina iribrozada parçalı kırık görüldü. Kafa kaidesinin diğer bölümlerinde mokroskobik patolojik özellik görülmedi.

Göğüs açıldı: Göğüs önde sternum alt kısmında ve beşinci kosttanın uzandığı her iki ön koltuk altı çizgisinin kesiştiği böl-genin altında kalan yer dışında heriki hemitoraksta yaygın ekimozlar görüldü. Bu bölgede yer yer kırık kaburga uçlarının açıkta olduğu saptandı. ...........

Kalp çıkartıldı: Kalp epikardial yağ dokusunun artmış olduğu görüldü. Kalbin torbalaşmış görünümd-e olduğu saptandı. Aortta aterom plakları saptandı. Kalp kapaklarında makroskobik patolajik özellik görülmedi. Miyokartta çürüme ve otolize bağlı değişiklikler görüldü. Koronerlerde hafif daraltıcı vasıfta aterom plakları görüldü. Boyun organlarının tetkik-inde hiyoid kemik sol boynuzu thyroid kıkırdak heriki boyunuzunda ekimozlu kırık görüldü. Servikal omurlar sağlam bulundu. Boyun yumuşak dokularda telem altına uyan bölgelerde çürümeye rağmen gri yeşilimtırak renkte ekimoz saptandı.
Heriki hemitoraksta d-ördüncü kaburgadan başlayarak aşağıya doğru tüm kaburgalarda parçalı kırıklar saptandı ve bu kırıkların etrafında yaygın doku içi kanamalar görüldü.

Batın açıldı: .......................................

Sonuç: 23.4.2005 tarihinde saat 18:00 sıralarınd-a Girne'de Şair Nedim sokak No.22 adresinde ölü olarak bulunan 1913 doğumlu Joseph Swindells'ın cesedine 27.04.2005 tarihinde yapılan otopsisinde elde edilen bilgi ve bulgulara göre;




1- Kişinin ölümünün genel beden travması ve bağla boğmaya bağlı kafa-tası, çok sayıda kaburga, hyoid kemik, thyroid kıkırdak kırığı ile birlikte kafa içi değişim ve bağla boğma sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatini bildirir rapordur.

Uzman Dr. Abdi ÖZASLAN
İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi -
Adli Tıp Ana Bilim Dalı"


Tutuklu bulunan Sanığın, 27.4.2005 tarihinde gönüllü ifade vermek istemesi üzerine, yasal ihtar tahtında saat 09.15 - 10.40 saatleri arasında gönüllü ifadesi Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ tarafından alındı. İddia Makamı, -Sanığın bu ifadesini Ağır Ceza Mahkemesinde ibraz etmek istediği zaman, Sanık avukatı ifadenin gönüllü olmadığını iddia ederek ibrazına itiraz etti. Bunun üzerine Ağır Ceza Mahkemesi "duruşma içinde duruşma" yaparak sanığın ifadesinin gönüllü olup olmadığı-nı inceledi. Bu duruşma içinde duruşma sonunda Ağır Ceza Mahkemesi, Sanık avukatı tarafından yapılan itirazı reddederek, ifadenin gönüllü olduğu kanaatine vardı ve ibrazına müsade etti. Duruşma sırasında yapılan duruşma içinde duruşma sonucunda, gönüllü ol-duğuna ilişkin karar verilen ifadesinde Sanık aynen şunları söylemiştir.
"Tarkan abi, ben otuz senedir psikolojik sorunlar
yaşarım. Bazı ailevi problemler yaşadım güçüklüğümde, anne baba sevgisinden şevkatinden uzak büyüdüm, sorunlu bir çocukluk dönemi -geçirdim ve bunun etkileri halen devam eder, sinirlerim çok bozuktur. İçki da içerim o guduz içkiyi her gün içerim içinca da daha sinirli olurum ve istemediğim halde kötü şeyler yaparım. Neysa abi gelelim bizim esas konuya. Bundan tam bir hafta evvel Çarşa-mba günü öğlen ikibuçuk üç gibi galdığım Tanoğlunun fırından çıkıp Emine abamın Sidelya Hotel'in yanındaki evine gittim, abam evde hasta yatırdı seslendim gendine, daha sonra oturdum televizyon gördüm, daha sonra benim yeğen Evren uyurdu uyandıktan sonra g-eldi yanıma kağıt oynadık. Biraz kağıt oynadıktan sonra her akşam yaptığım gibi yedi buçuk gibi içmeye oturdum, evde bir güçük şişe age vardı. Behçet eniştem saat sekizde eve gelene gadar yalnız başıma şişeyi bitirdim. Eniştem gelince bu sefer beraber içme-ye başladık. Vipkopdan enişdem gelmeden evvel bir da yetmişlik age aldıydım. Oturduk onu içtik. Behçet eniştem bana en çok gece on buçuğa gadar oturmam için müsaade eder, gendisi ertesi gün işe gideceği için beni o saatta yolladıp yatar. O gece da saat onb-ire yirmi gala çeyrek gala gibi galkdım, galdığım fırına gitmek için evden çıktım, bayağı içkili ve sarhoşdum, belediyenin yanından geçip telefon dairesinin yanından yukarı döndüm ve o yolu dümdüz yukarı doğru yürümeye başladım. Niyetim Pembe abamın evin ö-nünden geçip, kilisenin ordan sağa dönüp fırına gidip yatmaktı. Yalnızdım, yanımda kimse yoktu. Yolda giderkan halen daha canım içki çekerdi, cebimde beş on milyon para da vardı ama harcamak istemezdim, itfaiyenin yoldan yukarı doğru, üçyüz-üçyüzelli metre- gadar yürüdüm, birden yolun sağında bahçe içinde güçük bir ev gözüme çarpdı,evin içinde loş bir ışık yanardı. O saat içkinin da etkisiyla o evin içinde gidip bir baksam içki bulabilirim diye aklımdan geçdi. Gidip eve bakmaya garar verdim. Tabi o evde kimi-n galdığını bilmezdim, önceden da görmedim. Yolun kenarındaki bahçe gancellisini açmayı denedim ama kilitliydi. Bunun üstüne ben da gancellinin üstünden atlayıp bahçeye girdim, eve doğru bahçenin içinde beton bir monobadicik vardı, burdan yürüdüm, eve yana-şınca ansızın içerde daha fazla ışık yandığını fark ettim, ben eve yanaşırkan herhalde içerdeki beni fark edip diğer ışıkları da yakdı, bilemem. Ben bu sırada monobadinin sağına doğru olan kapının önüne geldiydim. Kapıyı ben açacağıdım ama ben açana gadar -kapı içerden açıldı. Kapıyı ihtiyar bir adam açdıydı, birbirimizi görünce ansızın ikimizda panikledik. İhtiyar panikleyinca ellerini havaya galdırır gibi oldu ve geriye çekildi. Daha sonra ansızın ihtiyar gendiliğinden dizlerinin üsdüne düştü, bana birşeyl-er söylemeye başladı ama söylediklerinin hiçbirini annamadım. O saat neden oldu ama bana öyle geldi diye, yere dizlenmiş ihtiyarın sağ koltuk altına bir kakma vurdum. Ben kakmayı vurunca ihtiyar odanın içine doğru arka üstü düşdü. İhtiyar gendinden geçmiş -gibiydi, onu öyle görünca panikledim, odanın içinde bir kürek vardı küreği elime aldım, yerdeki ihtiyara gelişi güzel vurmaya başladım, gendimi gaybettiydim, tam olarak ne gadar vurdum, ya da ihdiyara başga ne yapdım hatırlamam ama o saat o ruh haliynan he-r şeyi yapmış olabilirim. Gendime gelince ihdiyar yerde ganlar içinde yatırdı, cansızdı hiç gımıldamazdı, öldüğünü anladım. İhtiyarın düşdüğü yerin hemen yanında bir garyola varıdı, üstünde çarşaf, pataniya ne varsa çekip ihdiyarın üsdüne atdım. Gorktuğum -için evin içine da içki varsaydı diye bakmadım, hemen eve girdiğim kapıdan dışarı çıkdım. Bu arada şunu da söyleyim sana Tarkan gardaş evin içinde öldürdüğüm ihdiyardan başka biri yoğudu. Eve girip çıkarkan da beni biri gördüysa farkında değilim. Evden çık-tığım zaman tekrar gancelliden atlayıp yola çıkdım ve sağa doğru yürüdüm, biraz ilerden Pembe abamın mahalleye doğru sola döndüm, kilisenin ordan da sağa ve fırına gittim. Yolda hiçbir yere uğramadım fırının yanındaki dar yolcuktan geçip yattığım odaya git-dim, fırındaki işçilerden hiçbiri beni görmedi. Hemen sırtımdaki urubaları çıkardım ve yatdım. Çıkardığım o urubaları yani olay olurkan giydiklerimi, geçen gün siz geldiğinizde aldıydınız, altdan cebi yırtık, boya lekeli gara pantolonu, üstden da gırmızı k-ısa gollu tişördü geyerdim. Potinler da gene aldığınız o gara potinlerdi. Bu olaydan daha sonra ben kimseye bahsetmedim, aha ilk kez bugün sana anladırım, vicdanım rahat değildi, artık gendi gönlümünan her şeyi anladıp rahatlamak istedim. Şu anda her şeyi -anlattığım için içim daha rahatdır. İhdiyarı öldürmek isdemezdim ama napalım bilmeyerek bir hata oldu, herkesten özür dilerim, yüce polisden yüce mahkemeden özür dilerim, pişmanım. Bu konuda polise yardımcı olduğum, her şeyi anlatdığım için da huzurluyum."-

10.5.2005 tarihli emare 5 Analiz Raporu ışığında, Sanıktan alınan giysi ve ayakkabı üzerinde yapılan analiz neticesinde kan lekesi saptanmamıştır. Yine 1.7.2005 tarihli emare 8 Ekspertiz Raporu ışığında, olay yerinden alınan 1 adet ahşap saplı ve sap kıs-mı kırılmış metal tırmık, 1 adet ahşap saplı ve sap kısmı kırılmış metal kürek, bir adet tutma kısmı ahşap diğer kısmı metal olan kürek sapı üzerinde parmak izi araması yapıldı, ancak deliller üzerinde parmak izine rastlanmadı.

26.8.2005 tarihinde Sanığa- yazılı ihtar tahtında dava okundu. Sanık okunan davalara cevaben "Ben bu davaları imzalamıyorum" şeklinde bir yanıt verdi.

İddia Makamı davasını kapattıktan sonra müdafaasını yapmaya çağrılan Sanık, Mahkeme huzurunda yemin tahtında şahadet vermedi, sad-ece Sanık kutusundan, yeminsiz şahadet verdi ve herhangi bir şahit çağırmadı. Sanık verdiği yeminsiz şahadette, sair şeyler yanında, özetle geçmişte işlediği bir suçtan dolayı 1998'de cezaevine girdiğini ve 5.2.2004 tarihinde cezaevinden çıktığını, 5 ay sü-re ile Emine ablasında kaldığını, ondan sonra ablasından ayrılarak fırında işlemeye ve fırında kalmaya başladığını, 23 Nisan günü saat 8.30'da ablasının evinde otururken polislerin geldiğini ve "Hasan Çağanağa seni ister" dediklerini ve o şekilde evden ayr-ılıp karakola gittiğini, bu olay ile alakasının olmadığını, geçmişte bir suç işlediğini, benzeri olduğundan dolayı bu suçu kendisinin işlediğini söylediklerini ve geçmişte işlenen olayın benzeri olduğundan dolayı bugüne kadar cezaevinde tutuklu olduğunu sö-yledi.

Davayı dinleyen Girne Ağır Ceza Mahkemesi, sunulan şahadet ve emareler ışığında Sanığı cinayete bağlayan sadece gönüllü olarak kabul edilen ifadesi ile polise sözlü olarak yaptığı iddia edilen beyanları olduğu bulgusunu yaptı, ancak sunulan şahad-etten, bazı hususlara dikkat çektikten sonra yapılan tahkikatın eksik olması nedeniyle ve suçun tahkikatı esnasında davanın esasına ilişkin çok ciddi ihmal ve hataların mevcut olduğunu, Sanığın cinayetle ilgili ifadesinde belirtiklerinin teyit edilmediğini- ve sanığın bu suçu işleyip işlemediğinin araştırılmadığını, sanığın itirafının gönüllü olarak yapılmış olmasına rağmen, mevcut durum incelendiği zaman, sanığın gönüllü ifadesine herhangi bir değer verilmemesi gerektiği hususunda bulgu yaptı.

Ağır Ceza -Mahkemesi ayrıca olayın, sanığın ifadesinde izah ettiği şekilde vuku bulmadığına ve bu cinayetin Sanık tarafından işlenmediğine inandı ve bu hususta bulgu yaptı. Keza, maktülün sanık dışında başka biri tarafından da öldürülmüş olabileceği ile ilgili ciddi -şüpheleri bulunduğunu kararında belirtti. Bu nedenlerle İddia Makamının, sanığın itham edildiği suçları işlediğini makul şüphenin ötesinde kanıtlayamadığından, sanığı itham edildiği her 2 davadan beraat ettirdi.

Daha önce belirttiğimiz gibi, Başsavcılık-, Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği beraat kararının hatalı olduğunu ileri sürerek huzurumuzda bulunan istinafı dosyaladı.

Geçmiş birçok içtihat kararlarında da belirtildiği gibi tanıkların şahadetlerine dayanarak İlk Mahkemenin yaptığı bulgulara Yargıtay k-olaylıkla müdahalede bulunamaz. Ne var ki mahkeme önünde bulunan ihtilâfsız olguların değerlendirilmesinde İlk Mahkemenin bulgularında hataya düştüğünün açıkça görüldüğü hallerde Yargıtay, İlk Mahkemenin kararını bozabilir. Bu durumda, bu meselede Ağır Cez-a Mahkemesinin mevcut olgular ışığında yapmış olduğu bulgularda hataya düşüp düşmediğini incelemek gerekir.

Yukarıda değindiğimiz gibi bu davada esas itibarı ile çevre şahadet yanında üzerinde durulması gerekecek hususlar, Sanığın 27.4.2005 tarihinde ve-rdiği ve emare 1 olarak ibraz edilen ve suçunu itiraf eden gönüllü ifadesi ve 26.4.2005 tarihinde tutuklu iken İ.M. Tanığı No.1 olarak şahadet veren Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ'a yaptığı sözlü itiraftır.

Bu ifadelerin doğruluğuna ve şahadet yönünden bun-lara verilecek kıymet hususuna değinmeden önce bu ifadelerin içeriğine değinmekte fayda vardır.

Sanığın sözlü itiraflarını şöyle özetlemek mümkündür. İ.M. Tanığı No.1 Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ 23.4.2005 tarihinde aldığı direktif üzerine, Sanığı G-irne'de ablası Emine Solat'ın evinde bulduğunu ve yasal ihtar tahtında mesele ile ilgili olarak izahat istediği zaman Sanığın cevaben "Bilmem abi ben hiçbir şey bilmem, benim sinirlerim bozuktur." demesi üzerine Sanığı Girne Polis Müdürlüğüne celbettiğini -ve 24.4.2005 tarihinde Sanığın hücreye yerleştirilmesini sağladığını, 26.4.2005 tarihinde saat 14.50 sıralarında Sanığın kendisine seslenmesi üzerine yanına gittiğini, Sanığın kendisine "Be abi çıkar beni yahu da isterim konuşayım seninnan" demesi üzerine -Sanığa derhal yasal ihtarda bulunduğunu, Sanığın ihtara cevaben "çıkar beni da gonuşacayık" demesi üzerine Sanığı hücreden çıkararak Adli Şube Amirinin odasına götürdüğünü, Sanığın "Be abi artık dayanamayacam, içim rahat değil, doğrudur yahu ihtiyarı ben ö-ldürdüm." demesi üzerine Sanığa derhal işlemiş olduğu suçu izah edip yasal ihtarda bulunduğunu ve Sanığın cevaben "şimdi lütfen sok beni içeri, biraz kafamı dinleyim. Söz yarın sabah çıkar beni sana gönüllü ifade vereceğim." demesi üzerine Sanığın tekrar h-ücreye yerleştirilmesini sağladığını söylemiştir.

Yukarıda değindiğimiz gibi tüm istinaf sebeplerini birlikte ele alan Savcı, Sanığın polise yaptığı sözlü itirafın, itirazsız olarak ibraz edilmesine ve doğruluğunun tekzip edilmemesine ve bu itirafın sun-ulan şahadetle uyum içinde olmasına rağmen, Ağır Ceza Mahkemesinin, Sanığın polise yaptığı sözlü itirafa hiç önem vermediğini veya sözlü itirafı dikkate almadığını ve/veya gönüllü ifade ile birbirlerini teyit ettiğine dikkat etmeyerek Sanığı adam öldürme s-uçundan beraat ettirmekle hatalı hareket ettiğini iddia etti.

İddia Makamı Tanığı No.1 Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ, cinayetten sonra Sanığın kendisine yaptığı sözlü itiraf hususunda yemin tahtında şahadet vermiş ve itirafın nasıl yapıldığını izah etmişt-ir. Bu şahidin şahadetine göre Sanık, ihtiyar olan maktülü öldürdüğü itirafında bulunmuştur. Sanığın bu sözlü itirafı şahadet olarak ibraz edildiği halde, Tanık No.1 Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ'a Sanık avukatı tarafından istintakta Sanığın bu sözlü itiraf-ı hakkında herhangi bir soru yöneltilmedi.

Sanık, Sanık kutusundan bu olay ile alakasının olmadığını iddia etmiş ise de, beyanının herhangi bir yerinde itiraf yapmadığını iddia etmiş değildir. Sanık, haddi zatında, beyanında itirafa herhangi bir atıfta b-ulunmamış ve bunun gönüllü olmadığını iddia etmemiştir. Tanık No.1 Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ'a, istintakta sözlü itiraf hakkında soru sorulmadığına ve Sanık da yeminsiz şahadetinde buna herhangi bir şekilde temas etmiş olmadığına göre bu sözlü itirafını-n, ibraz edildiği şekilde, serbest ve gönüllü olarak Sanık tarafından verildiği kabul edilir. Sanığın herhangi bir hususta dava gününden önce serbest ve gönüllü olarak verdiği ifade ve yaptığı beyanlar geçerli şahadet olarak kabul edilir ve buna diğer şaha-det gibi önem verilebilir. Gerek Ağır Ceza Mahkemesinde gerekse istinafta doğru olmadığı iddia edilmeyen Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ'un şahadetinin doğru olarak kabul edilmesi gerekirdi. Bu böyle olduğuna göre Ağır Ceza Mahkemesinin bu sözlü itirafı, gönü-llü olarak verildiğini kabul etmesi ve ona göre değerlendirmesi gerekirdi; bunu yapmamakla hata etmiştir.

Şimdi de Sanığın 27.4.2005 tarihinde verdiği yazılı ifade üzerinde durmamız gerekiyor. Duruşma içinde duruşma neticesinde emare 1 olarak Mahkem-eye ibraz edilen Sanığın 27.4.2005 tarihli ifadesine özetle bakmak gerekir. Sanık gönüllü ifadesinde maktülü öldürdüğünü itiraf etmektedir. Sanık gönüllü ifadesinde, maktülü öldürme olayı ile ilgili kısmında şöyle demektedir.
"Kapıyı ihtiyar bir adam açd-ıydı, birbirimizi görünce ansızın ikimizde panikledik. İhtiyar panikleyinca ellerini havaya galdırır gibi oldu ve geriye çekildi. Daha sonra ansızın ihtiyar gendiliğinden dizlerinin üsdüne düştü, bana birşeyler söylemeye başladı ama söylediklerinin hiçbiri-ni annamadım. O saat neden oldu ama bana öyle geldi diye, yere dizlenmiş ihtiyarın sağ koltuk altına bir kakma vurdum. Ben kakmayı vurunca ihtiyar odanın içine doğru arka üstü düştü. İhtiyar gendinden geçmiş gibiydi, onu öyle görünce panikledim, odanın içi-nde bir kürek vardı, küreği elime aldım, yerdeki ihtiyara gelişi güzel vurmaya başladım, gendimi gaybettiydim, tam olarak ne gadar vurdum, ya da ihdiyara başga ne yapdım hatırlamam ama o saat o ruh haliynan her şeyi yapmış olabilirim. Gendime gelince ihdiy-ar yerde ganlar içinde yatırdı, cansızdı hiç gımıldamazdı, öldüğünü anladım."


Görüleceği gibi Sanık 27.4.2005 tarihli gönüllü ifadesinde ihtiyar olan maktülü kendisinin öldürdüğünü kabul etmiştir. Bu nedenle Sanık avukatı ifadenin gönüllü olmadığını idd-ia ederek, ifadenin ibrazına itiraz etmiştir. Yapılan itiraz nedeniyle İddia Makamı ifadenin gönüllü olduğunu kanıtlamak zorunda kaldı. Bu amaçla yapılan "duruşma içinde duruşma" sonunda Ağır Ceza Mahkemesi Sanık avukatı tarafından yapılan itirazı reddeder-ek, ifadenin gönüllü olduğu kanaatine vardı ve ibrazına müsaade etti. Yani, Ağır Ceza Mahkemesi, "duruşma içinde duruşma" neticesinde, bu ifadenin gönüllü olarak yapıldığına karar verdi.

Sanığın polise verdiği 27.4.2005 tarihli gönüllü ifadede dikkati ç-eken önemli husus, maktülü öldürdüğünün 26.4.2005 tarihli sözlü itirafı teyit etmesidir. Sanığın polise verdiği 27.4.2005 tarihli ifadenin gönüllü olduğuna Ağır Ceza Mahkemesi duruşma içinde duruşmadan sonra karar vermiştir. Kaldı ki, bu ifade itirazsız ib-raz edilmiş olan 26.4.2005 tarihli sözlü itirafı da desteklemektedir.

Ağır Ceza Mahkemesi ifadenin gönüllü olarak verildiğini kabul ettikten sonra böyle bir ifade, davada verilen diğer şahadet gibi geçerli şahadet olarak kabul edilir ve buna diğer şahad-et gibi önem verilebilir.

Böyle bir şahadete diğer şahadet gibi verilecek değer ve ağırlık, İlk Mahkemenin takdirine bırakılmış bir husustur. Birleştirilmiş Y/C 24/83 ve 26/83 (D.8/84)'de vurgulandığı gibi, bir ifadenin gönüllü olarak yapılmış olması muh-akkak surette içeriğinin doğru olduğunu ve buna dayanılabileceğini göstermez.

Bir sanığın yaptığı bir itiraftan rücu etmesi halinde Mahkemenin bunu, gönüllü olarak yapılmış olmasına rağmen, mevcut ahval ışığında incelemesi ve buna ne kıymet ve ağırlık ve-rebileceğini kararlaştırması gerekir.

Bir Sanık itirafta bulunursa sadece kendi itirafı üzerine suçlu bulunup makûm edilebilir. Bunu engelleyen bir kanun yoktur. Ancak böyle bir itirafın doğruyu yansıttığı hususunda Mahkemenin tatmin olması gerekir. Bir -itirafa verilecek ağırlık ve kıymeti ve buna doğru olarak dayanılabileceğini kararlaştırmak için uygulanabilecek aklı selime dayanan bazı testler vardır. Bu testlerin ne olduğu 5/74 sayılı ceza istinafında belirtilmiştir. Yüksek Mahkeme 5/74 sayılı ceza is-tinafında aynen şunları söyledi.
"Bidayet Mahkemeleri ifadeyi şahadet olarak kabul ettikten sonra böyle bir ifadenin kıymet ve ağırlığını tezekkür ederken ifadenin direkt ve olumlu olup olmadığı, hangi ahval ve şerait tahtında yapıldığı, ifadenin ikna edi-ci bir şekilde isbat edilip edilmediği hususlarını nazarı itibara alması gerekir. Bir ifadenin direkt, olumlu ve ikna edici bir şekilde isbat edildiği hususunda herhangi bir karar vermek için bazı makuliyet testleri uygulanır. Bu makuliyet testinin en önem-lileri şunlardır: Acaba ifadenin doğruluğunu gösteren ifade dışında herhangi bir şahadet mevcut mudur? İfadede söylenenler başka şahadet tarafından teyit edilmekte midir? İfadede olgularla ilgili söylenenler imkân nisbetinde çek olunabilen hallerde çek ed-ilip doğruluğu meydana çıktı mı? Suç ile itham olunan şahsın suçu işlemesine fırsat ve imkân var mıydı? Yaptığı ifade olanaklı mıdır? İfadede belirtilenler, ifade dışında verilen şahadetle tutarlı mıdır?"

Görüleceği gibi, gönüllü kabul edilen ifadenin is-patlanan sair şahadetle desteklenip desteklenmediğinin araştırılması gerekir. Sanığın yapmış olduğu gönüllü ifade dışındaki ikrar mahiyetindeki beyanlar genelde, ifadenin doğruluğunu teyit olarak kabul edilmekle beraber, gönüllü ifade ile ayni mahiyette ol-duklarından bunların da birlikte mütalaa edilmesi ve ispatlanmış çevre şahadete dayanarak doğruluğunun teste tabi tutulması daha uygun ve salim olacaktır.

İstinafın duruşmasında bulunan Savcı, Ağır Ceza Mahkemesinin Sanığın gönüllü olarak kabul edilen if-adesinde belirttiği hususların ve/veya olgulara ilişkin beyanların, sınanabildiği ölçüde doğru olduğu yönünde huzurunda yeterli şahadet mevcut olduğu halde, gönüllü ifadenin teyit edilmediği kanaatine varıp, gönüllü ifadeye dayanarak Sanığı mahkûm etmemekl-e hatalı hareket ettiğini ileri sürmüştür.

Şimdi de Sanığın ifadesi ve beyanını teste tabi tutup, içeriğinin başka şahadetle teyit edilip edilmediğini incelememiz gerekir.

Sanığın gönüllü ifadesi Ceza İstinaf 5/74'deki makuliyet testine tabi tutulduğ-u zaman, Mahkeme huzurundaki şahadetten Sanığın vermiş olduğu gönüllü ifadede suçla bağlantılı hususların, ifade dışındaki şahadet tarafından teyit edildiği görülmektedir. Şöyle ki:
Sanık gönüllü ifadesinde eniştesinin evinde her gece içki içtiğini söyle-mektedir. Bu husus ihtilâf konusu değildir. Mahkemeye emare olarak sunulan AG marka içki şişesi, Sanığın ne tür içki içtiğini gösterdiği gibi, gönüllü ifadesinde AG marka içki içtiğini belirtmesi hususunu teyit etmektedir.

Sanık gönüllü ifadesinde itham-name konusu suçu, ifade verdiği günden tam bir hafta önce Çarşamba günü yani 20.4.2005 tarihinde gece saat 11.00 raddelerinde işlediğini beyan etmektedir. İddia makamı tanığı Behçet Şen de, en geç saat
11.00 - 11.30'a kadar takriben o gece birlikte içki i-çtiklerini ve Sanığın her zamanki gibi o saatlerde evden ayrıldığını Mahkemeye söylemiştir ve bu hususlar da tekzip edilmemiştir.

Sanık gönüllü ifadesinde maktülün evinin bulunduğu yolu takip ederek, ikamet ettiği Tanoğlu fırınına gitmek için kullandığı-nı beyan etmektedir. İddia Makamı tanığı No.8 Selçuk Günergün de Sanığın o yolu 3-4 sefer kullandığını gördüğünü şahadetinde söylemiştir.

Sanık gönüllü ifadesinde, "itfaiyenin yoldan yukarı doğru 300-350 metre kadar yürüdüm, birden yolun sağında bahçe i-çinde küçük bir ev gözüme çarptı. Evin içinde loş bir ışık yanardı." dedi. Tahkikat memuru Müffetiş Mahmut Barış Sel şubeye ait araçla bu mesafeyi ölçtü ve yaklaşık 250 metre civarında olduğunu ve evin de maktüle ait olduğunu tesbit etti ve bu suretle Sanı-ğın belirttiklerini teyit etmiştir.

Sanık gönüllü ifadesinde "yolun kenarındaki bahçe gancellisini açmayı denedim ama kilitliydi." dedi. Tahkikat memuru Müfettiş Mahmut Barış Sel, maktülün evinde sokağa açılan kapının demir gancelli olduğunu teyit etmiş-tir.

Sanık gönüllü ifadesinde "eve doğru bahçenin içinde beton bir monobadicik vardı, burdan yürüdüm," dedi. Tahkikat
memuru Müfettiş Mahmut Barış Sel, eve doğru giden beton bir yolun olduğunu şahadetinde belirtmiştir.

Sanık gönüllü ifadesinde, "ben -bu sırada monobadinin sağına doğru olan kapının önüne geldiydim, kapıyı ben açacağdım, ben açana kadar kapı içerden açıldı" dedi. Tahkikat memuru Müfettiş Mahmut Barış Sel, bu monobadi takip edildiğinde ve sağa doğru dönüldüğünde evin giriş kapısı karşımız-a çıkmaktadır diyerek Sanığın ifadesini teyit etmiştir.

Sanık gönüllü ifadesinde, "kapıyı ihtiyar bir adam açtıydı. Birbirimizi görünce ansızın ikimizde panikledik, ihtiyar panikleyince ellerini havaya galdırır gibi oldu ve geriye çekildi. Daha sonra an-sızın ihtiyar gendiliğinden dizlerinin üstüne düştü, bana birşeyler söylemeye başladı ama söylediklerinin hiçbirini annamadım" dedi. Tahkikat memuru Müfettiş Mahmut Barış Sel ölen maktülün 92 yaşında ihtiyar bir İngiliz olduğunu söylemiştir.

İhtiyarın S-anığa birşeyler söyleyip de Sanığın bunları anlamaması, maktülün yabancı bir kişi olduğu dikkate alındığında, Sanığın söylediklerini teyit eden bir husustur.

Sanık gönüllü ifadesinde "o saat neden oldu ama bana öyle geldi diye yere dizlenmiş ihtiyarın s-ağ koltuk altına bir kakma vurdum. Ben kakmayı vurunca ihtiyar odanın içine doğru arka üstü düştü" dedi. Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ şahadetinde 23.4.05 tarihinde olay yerine gittiğinde yerde sırtüstü yatır vaziyette bir ceset gördüğünü söylemiştir. Sunul-an bu şahadetle maktülün sırtüstü yatır vaziyette bulunması Sanığın gönüllü ifadesini bir anlamda teyit etmiştir. Yine maktülün sağ koltuk altına tekme vurulması neticesinde kaburgalarında ekimozların görülmesi, Mahkemeye emare olarak ibraz edilen otopsi r-aporu ile de teyit edilmektedir.

Sanık gönüllü ifadesinde "İhtiyar gendinden geçmiş gibiydi, onu öyle görünce panikledim, odanın içinde bir kürek vardı, küreği elime aldım, yerdeki ihtiyara gelişigüzel vurmaya başladım, gendimi gaybettiydim, tam olarak -ne gadar vurdum, ya da ihtiyara başga ne yaptım hatırlamam ama o saat o ruh haliynan her şeyi yapmış olabilirim. Gendime gelince ihtiyar yerde ganlar içinde yatırdı, cansızdı, hiç gımıldamazdı, öldüğünü anladım" dedi. Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ şahadetin-de, cesedin üzerinde bulunan battaniye ve çarşafların arasında üzerinde kan lekeleri olan bir kürek, maktülün üzerinde atılı vaziyette bulunan eşyalar kaldırılınca maktülün yüzünün kanlar içerisinde, muhtemelen sert bir cisimle vurmaya bağlı olarak ezilmiş- durumda olduğunu gördüğünü söylemiştir. Olayda kullanılan kürek Mahkemeye emare olarak ibraz edilmiştir. Sunulan bu şahadetle maktülün yüzünün kanlar içerisinde, muhtemelen sert bir cisimle, kürekle, vurulmuş olması ve vurmaya bağlı olarak yüzünün ezilmiş- durumda olması, ve küreğin olay yerinde bulunmuş olması küreğin bu maksatla Sanık tarafından kullanıldığını ve Sanığın gönüllü ifadesini teyit etmektedir. İlaveten maktülün vücudunda ve kafatasında muhtelif kırıkların bulunması da emare otopsi raporu ile -de teyit edilmektedir. Ancak olayda kullanılan tırmık vardır ve Sanık gönüllü ifadesinde bundan bahsetmemektedir. Yine maktülün boynunda sarılı kablo vardır. Sanık gönüllü ifadesinde bundan da bahsetmemekle birlikte, gönüllü ifadesinde devamla diyor ki "ta-m olarak ne kadar vurdum, ya da ihtiyara başka ne yaptım hatırlamam, ama o saat o ruh haliynan herşeyi yapmış olabilirim". Kanaatımızca makuliyet testi uygulanırken sadece gönüllü ifadede yazılı olanların tümünün başka şahadetle desteklenip desteklenmediği- ile kalmamak, tüm itirafı bir bütün olarak inceleyip değerlendirme yapmak gerekir. Bazı gerçeklerin ifadede yer almamasının, ifadenin doğru olmadığı anlamına alınmaması gerekir. Tüm gönüllü ifade bir bütün olarak incelenip değerlendirildiğinde emare tırmı-k ile kablonun da olayda Sanık tarafından kullanıldığı hususunda bulgu yaparız.

Sanık gönüllü ifadesinde "İhtiyarın düştüğü yerin hemen yanında bir garyola vardı, üstünde çarşaf, battaniya ne varsa çekip ihtiyarın üstüne atdım." dedi. Müfettiş Mv. Tarka-n Kızıltuğ ve Başmüfettif Hasan Çağanağa da şahadetlerinde 23.4.05 tarihinde olay yerini ziyaret ettiklerini cesedin yatak yanında ve oradaki yatağın üzerinden çekilen battaniye, çarşaf, yastık yüzü türü şeylerle üzerinin kapatılmış olduğunu söylediler. C-esedin üzerinde atılı olarak bulunan eşyalar emare olarak mahkemeye ibraz edilmiştir. Sunulan bu şahadetle maktülün cesedinin yatak yanında olması ve yatağın üzerinden çekilen battaniye, çarşaf v.s eşyalarla üzerinin kapatılmış olması ve bu eşyaların olay -yerinde bulunmuş olması Sanığın gönüllü ifadesini teyit etmektedir.

Gönüllü ifadenin dışında Sanığın bu gönüllü ifadeyi vermezden önce Tanık 1 Müfettiş Mv.Tarkan Kızıltuğ'a yaptığı beyanlar vardır. Şöyle ki; Müfettiş Mv. Tarkan Kızıltuğ, Sanığı ablasının- evinde ilk tesbit ettiği anda kendisinden izahat istediğinde "Bilmem abi ben hiç bir şey bilmem. Benim sinirlerim bozuktur." beyanı vardır. İlk andan itibaren polise birşey bilmediğini beyan etmektedir. Ondan sonra 26.4.2005 tarihinde Müfettiş Mv. Tarkan -Kızıltuğ'a hitaben tutuklu olduğu bir esnada "be abi çıkar beni yahu da isterim gonuşayım senininan" sözü vardır. Bu beyanın hemen arkasında "be abi artık dayanamayacağım içim rahat değil, doğrudur yahu ihtiyarı ben öldürdüm" sözleri bir itiraftır. Bu itir-af ihtiyar kelimesini de içermesinden dolayı gönüllü ifadeyle de tamamen uyum içerisindedir ve cinayeti işlediğini teyit etmektedir. Ertesi gün sabah yani 27.4.2005 tarihinde ise, gönüllü ifadeden önce kendisine ihtar yapıldığında "bilirim ki bir şey söyle-meye mecbur değilim ama daha ne kadar içimde tutacam" beyanı da gönüllü ifadede söylediklerinin doğruluğunu ayrıca teyit etmektedir.

Görülüyor ki, Sanığın gönüllü ifadesinde hemen hemen tüm söylediklerinin doğru olduğu hususunda gönüllü ifade dışında şah-adet mevcuttur ve ifade dışındaki şahadet tarafından teyit edilmektedir. İfadede belirtilen olgulardan imkân nisbetinde kontrol edilenlerinin doğru olduğu, ifade dışında şahadet tarafından teyit edilmiş, Sanığın itham olunduğu 2. davadaki suçu işlemesine f-ırsat ve imkân olduğu meydana çıkmış, ifadenin olanaklı olduğu belirmiş ve ifadede belirtilenler ve ifade dışında verilen şahadet arasında genel olarak bir tutarlılık olduğu meydana çıkmıştır.

Yukarıda belirtilenler ışığında Sanığın 27.4.2005 tarihli iti-raf mahiyetindeki gönüllü ifadesi çevre şahadet ile uyum içinde olan ve hemen hemen hiç çelişkisi bulunmayan bir ifadedir. Ağır Ceza Mahkemesi kararında bu ifadeye lâyıkı ile eğilmemiş ve bu ifadeyi gerektiği şekilde teste tabi tutmamış ve gönüllü olarak y-apılmış olmasına rağmen Sanığın cinayetle ilgili ifadesinde belirttiklerinin teyit edilmediği kanaatine varıp, Sanığın gönüllü ifadesine herhangi bir değer vermemekle hatalı hareket etmiştir.

Şimdi de sözlü itirafı ile gönüllü ifadeye dayanarak Sanığın d-ava konusu suçları işleyip işlemediğini incelemek gerekir. İlk önce 2. davayı ele almayı uygun gördük.

Sanığın itham olduğu Fasıl 154 Ceza Yasası madde 205 şöyledir:
"205.(1) Yasaya aykırı bir fiil veya ihmal ile başka
bir şahsın ölümüne sebep olan- herhangi bir şahıs, adam öldürme ağır suçunu işlemiş olur.
(2) Yasaya aykırı bir ihmal, öldürme kasdı
olmamasına rağmen, bir vazifeyi ifa etmekte gösterilen cezaî suç teşkil edecek bir ihmal
derecesindeki ihmaldir.
(3) A-dam öldürme ağır suçunu işleyen herhangi bir
şahıs, ebedi hapis cezasına çarptırılabilir."


Sanığın bu maddeye aykırı olarak, kanunsuz bir fiille adam öldürme suçundan suçlu bulunup mahkûm edilebilmesi için İddia Makamının, maktülün -ölümünün Sanığın kanunsuz bir fiil sonucunda meydana geldiğini, makul şüphenin ötesinde kanıtlaması gerekir. Kanunsuz bir fiilden dolayı adam öldürme suçlarında öldürme niyeti (mens rea) aranmaz. Aranan niyet kanunsuz fiil yapma niyetidir.

Öldürme fiili-, Sanığın öldürme fiilinden hemen önceki eyleminin kanunsuz olduğu, İddia Makamı tarafından makul şüphenin ötesinde kanıtlanmışsa Sanık adam öldürme suçundan mahkûm edilir.

Huzurumuzdaki davada Sanığın öldürme fiilinden önce yaptığı gayrî kanuni fiil ye-re dizlenmiş ihtiyar maktülün sağ koltuk altına bir tekme vurması, tekme neticesinde maktülün odanın içine arka üstü düşmesi ve daha sonra Sanığın maktülün odasında bulunan suç aleti kürek ve tırmığı alıp zarar verecek şekilde, yerde yatan maktüle gelişigü-zel vurması ve bundan önce maktülün boğazını kablo ile sıkıp boğmasıdır. Burada aranacak niyet, Sanığın gayri kanuni bir şekilde maktüle tekme, tırmık ve kürekle vurmasıdır. Ayni şekilde maktülü kablo ile boğmasıdır. Sanığın tekme vurması ve odanın içinde-ki tırmık ve küreği alıp maktüle zarar verecek şekilde vurması ve maktülü kablo ile boğmasının kanunsuz eylemler olduğu ve maktülün ölümünün bu kanunsuz eylemler sonucunda, Sanığın gönüllü ifadesinde izah ettiği şekilde meydana geldiği ve cinayetin Sanık t-arafından işlendiği kanaatinde olup bu hususta bulgu yaparız.

Yukarıda belirtilenler ışığında Ağır Ceza Mahkemesi önüne serdedilen olgulardan Sanığın, aleyhine getirilen 2. davadan makul süphenin ötesinde suçlu bulunması kaçınılmazdır. Ağır Ceza Mahkem-esi bunu yapmamakla hata etmiştir.

Sanık aleyhindeki 1. dava Fasıl 154 Ceza Yasasının 203 ve 204. maddelerine aykırı taammüden cinayettir. Sanık, boğazını kablo ile sıkıp başına ve vücudunun muhtelif yerlerine tekme, kürek ve tırmık ile vurmak suretiyle- Joseph Swındells'in ölümüne sebep olmuştur. Sanık maktülü taammüden mi öldürmüştür? Yargıtay/Ceza 14/98 (D.1/2000)'de vurgulandığı gibi bir cinayetin taammüden işlendiğinin söylenebilmesi için cinayeti işleyenin, maktülü öldürmeyi önceden tasarlaması, pla-nını uygulamaya koyması ve cinayeti tasarladığı an ile işlediği an arasında soğukkanlı bir şekilde düşünebilmesi ve arzu ettiği takdirde bu cinayeti işlemekten vazgeçmesi için yeterli bir sürenin olması ve buna rağmen tasarısından, planından geri dönmeyere-k cinayeti işlemiş olması gerekir.

İddia Makamı, Sanığın bu suçu, maktülün evine yerleşmek maksadıyle önceden planlayarak işlediğini, bu nedenle Sanığın ifadesinde belirttiği gibi eve içki bulmak niyeti ile gittiğinin yalan olduğunu iddia etmiştir. İddia- Makamı maktülün Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi ile yapmış olduğu kira mukavelesini emare olarak mahkemeye ibraz etmiştir.

İddia Makamı taammüd ile ilgili olarak Sanığın kız kardeşi Pembe Özaydın'ı şahadete çağırmıştır. Bu şahit şahadetinde Sanığın kend-isine mahallesinde boş ev olduğunu ve alacağını söylediğini belirtmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi ibraz edilen şahadeti değerlendirdikten sonra Sanığın 1. davadaki suçu maktülün evine yerleşmek maksadıyle önceden planlayarak işlediği hususunda huzurunda herha-ngi bir şahadetin mevcut olmadığı kanaatine vardı. Tüm şahadet incelendiği zaman Ağır Ceza Mahkemesinin bu kanaatinin hatalı olduğuna ikna olunmadık. Yukarıda belirtilenler ışığında Ağır Ceza Mahkemesinin 1. davadan verdiği beraat kararına karşı yapılan 10-. istinaf sebebi reddolunur.

11. İstinaf sebebi ile ilgili olarak Ağır Ceza Mahkemesi olayın, sanığın izah ettiği şekilde vuku bulmadığına ve cinayetin sanık tarafından işlenmediğine inandı, keza maktülün sanık dışında başka biri tarafından da öldürülmü-ş olabileceği ile ilgili ciddi şüpheleri bulunduğunu kararında belirtmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi bu inanç ve şüphelerine herhangi bir gerekçe göstermediği gibi bu inanç ve şüphelerini destekleyecek herhangi bir şahadet de yoktur. Hatta bu hususta herhangi -bir iddia dahi yapılmış değildir. Bilakis olayın, Sanığın izah ettiği şekilde meydana geldiği ve cinayetin Sanık tarafından işlendiği hususunda şahadet vardır. Şahadete dayanmayan, şahadetten makul olarak istihraç edilmeyen hususlarda spekülâtif bulgular y-apıp bu bulgular ışığında şüphenin menfaatinden Sanığı yararlandırmak doğru değildir. Bu nedenle Ağır Ceza Mahkemesi, olayın Sanığın izah ettiği şekilde vuku bulmadığı, cinayetin Sanık tarafından işlenmediği ve maktülün Sanık dışında başka biri tarafından -da öldürülmüş olabileceği hususlarında huzurundaki şahadete dayanmayan bulgular yapmakla hata etmiştir.

8. İstinaf sebebi, Ağır Ceza Mahkemesi, olay mahallinde ve keza suç işlenirken kullanılan eşyalar üzerinde parmak izi bulunmamasını ve Sanığın olay- gecesi giydiğini belirttiği elbiseleri ile kaldığı yerden emare olarak alınan giysileri üzerinde yapılan tahlillerde herhangi bir kan lekesi bulunmamasını, tahkikat eksikliği olarak kabul etmiştir. Mahkemeye sunulan 10.5.2005 tarihli emare 5 Analiz Raporu-na göre Sanıktan alınan giysi ve ayakkabı üzerinde yapılan analiz neticesinde kan lekesi saptanmamıştır. Yine 1.7.2005 tarihli emare 8 rapora göre de, olay yerinden alınan tırmık ile kürek üzerinde parmak izi araması yapıldı ancak bu deliller üzerinde de p-armak izine rastlanmadı. Emare 5 ve emare 8 raporlardan görüleceği üzere gerekli araştırma ve tahliller yapılmıştır. Eksik yapıldığı kabul edilen tahkikatta daha nelerin yapılması gerektiğini anlayamadık. Dolayısıyle Ağır Ceza Mahkemesi tahkikat eksikliği -olduğu hususunda bulgu yapmakla hata etmiştir.

9. İstinaf sebebine gelince; Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığın olay yerine götürülmemesinin tahkikat açısından büyük bir eksiklik olduğu hususunda bulgu yaptı. İddia Makamı tanığı No.2 Müfettiş Mahmut Barış Sel -istintakı esnasında kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Sanığın olay yerine gitmemekte israr etmesi nedeniyle Sanığı olay yerine götürmediklerini söylemiştir.

Ağır Ceza Mahkemesinin, Sanığın olay yerine götürülmemesinin tahkikat açısından büyük bir e-ksiklik olduğu değerlendirmesi
R.v. Ali Riza Mentesh CLR.Vol.14 s.232 davasında sayfa 239'da ifade edilenler ile çatışmaktadır. R.v.Ali Riza Mentesh davası tutuklunun olay yerine götürülmemesini tahkikat açısından bir eksiklik olarak görmemekte, aksine tu-tuklunun Mahkeme önüne götürülmesi dışında tutuklu olduğu yerden alınıp başka yere götürülmesine onay vermemektedir. Sanığın olay yerine götürülmemesi doğru ve yerinde bir harekettir.

Belirtilenler ışığında, Ağır Ceza Mahkemesinin bu bulgusu da hatalıdı-r.
Sonuç olarak, istinaf kabul edilir ve Ağır Ceza Mahkemesinin 2. davadan verdiği beraat kararı iptal edilerek, Sanık 2. davada izah edildiği şekilde, 20.4.2005 tarihinde Girne'de Şair Nedim Sokak No.22'deki ikametgahının içerisinde Joseph Swindells'in -boğazını kablo ile sıkıp başına ve vücudunun muhtelif yerlerine tekme, kürek ve tırmık ile vurmak suretiyle ölümüne sebep olmaktan suçlu bulunarak mahkûm edilir.

Meselenin tüm olguları önümüzde olduğu cihetle ceza için meseleyi Ağır Ceza Mahkemesine gön-dermektense ceza hususunu da burada bir karara bağlamayı uygun bulduk.


Savcı Erdinç Akyener: ............................
Avukat Hasan Özkök : ............................

Mahkeme : Müdafaa avukatının Sanık hakkında söylediği hafifletici sebepleri değe-rlendirdik.

Sanık kanunsuz bir fiille, yani Girne'de sakin Joseph Swindells'in boğazını kablo ile sıkıp başına ve vücudunun muhtelif yerlerine tekme, kürek ve tırmık ile vurmak suretiyle ölümüne sebep olmuştur.

Sanığa ne tür bir ceza verileceğini tak-dir ederken olgulara, suçun işleniş şekli yanında Yasada bu suç için öngörülen cezaya da bakmak gerekmektedir. Sanığın mahkûm olduğu adam öldürme suçu, Fasıl 154 Ceza Yasasına göre müebbet hapis ile cezalandırılabilen en ağır suçlardan birisidir.

Suçlu -bulup mahkûm ettiğimiz Sanığa suçun vehameti ile orantılı uygun bir ceza vermemiz gerekir.

Sanık, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin 2159/98 sayılı ceza davasında 29.6.1998 tarihinde, Fasıl 154 Ceza Yasasının 205. maddesi altında adam öldürme suçundan 14 yıl h-apse mahkûm olmuştur. Sanık hapislik cezasını çekmiş ve 5.2.2004 tarihinde ceza evinden tahliye olmuştur. Sanık mahkûm olduğu dava konusu adam öldürme suçunu, tahliye olduktan 1 yıl 2 ay 15 gün gibi çok kısa bir zaman sonra ikinci defa işlemiştir.

Anayas-a ile teminat altına alınan kişinin yaşam hakkının korunması için, bu tip kanunsuz eylemler içerisine girip suç işleyenlere etkin ve caydırıcı ceza verilmesi gerekir.

Suçun işleniş şeklini ve bilhassa Sanığın adam öldürme suçundan sabıkalı olduğunu dikka-te aldıktan sonra, Sanığa mahkûm olduğu 2. davadan müebbet hapis cezası verilir. Hapis cezası bugünden başlayacaktır.



Nevvar Nolan Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Başkan Yargıç Yargıç



6.11.2008






32
-





Full & Egal Universal Law Academy