Yargıtay Ceza Dairesi Numara 28/1992 Dava No 5/1994 Karar Tarihi 17.06.1994
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 28/1992 Dava No 5/1994 Karar Tarihi 17.06.1994
Numara: 28/1992
Dava No: 5/1994
Taraflar: Şenol Birer ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Sahte resmi evrak düzenleme – Sözlü itiraf – Sahtekarlık ve dolandırma kastı – İspat - Şahadet
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 17.06.1994

-D.5/94 Yargıtay/Ceza 28/92
(Ağır Ceza Dava No: 8429/91; Lefkoşa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Taner Erginel, Metin A. Hakkı.

İstinaf eden: Şenol Bi-rer, lefkoşa.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Hasan Hasipoğlu ve Avukat Hasan Murat.
Aleyhine istinaf edilen- namına: Savcı Derviş Akter.



K A R A R

N. Ergin Salâhi: Bu istinaf Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin 8429/91 sayılı davasında sanığa verilen mahkûmiyet aleyhine yapılmıştır. Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanan sanık aşağıdaki davalarla itham edi-lmişti:

1. Fasıl 154 Ceza Yasasının 331, 333(a), 334 ve 337. maddelerine aykırı 1.1.1989 ile 21.4.1989 tarihleri arqssında İddia Makamınca bilinmeyen bir günde, Lefkoşa'da, dolandırıcılık kastı ile, Sigortalı hasta olan Kâzım Duru'nun Dr. Burahan Nalbanto-ğlu Devlet Hastahanesinde muayene olmadığı ve reçete almadığı halde, Sağlık Bakanlığına ait Forma Tıp 7 üzerine bu şahsın sigorta numarası olan 52743 ve Kimlik Kartı No. 089723 yazmak sureti ile Kâzım Duru adına 10.3.1989 tarihli ve 5 ayrı ilaç ismi ve mik-tarını içeren yani Voltaren tablet 4x1 - 60, Actifed tabelet 3x1 - 60, Ampicilin 500mg. 4x1 - 40, Norflex tablet 4x1 - 50 ve Sigamet tablet 3x1 - 50 yazmak sureti ile sahte resmi evrak düzenlemek:

2. Fasıl 154 Ceza yasasının 20, 331, 333(a), 334 ve 335. -maddelerine aykırı 1. davada belirtilen tarih ve mahalde dolandırmak kastı ile Kâzım Duru'nun, hayat Eczanesinden ilaç almadığını bildikleri halde ilaç almış gibi konu Eczaneye ait makbuz üzerine; 'Kazım Duru, 10.3.1989, Voltaren tablet 6.750TL.-, Actifed -tablet 12.000TL.-, Ampicilin 500mg. 20.000TL.-, Norflex tablet 4.050TL.- ve Sdigamet tablet 24.000TL.- cem'an 66.800TL.- yazmak sureti ile adıgeçen kişinin ilaç aldığını gösteren sahte bir makbuz tanzim etmek;

3. 1. davada belirtilen sahtelenmiş Tıp 7 Fo-rmasını veya aktarma reçeteyi Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 331, 339 ve 337. amddelerine aykırı Eczacılık Dairesine vermek sureti ile tedavüle koymak;

4. Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 339 ve 335. maddelerine aykırı 2. davada tafsilatı verilen Hayat Eczanes-ine ait sahtelenmiş faturayı İlaç ve Eczacılık Dairesine ibraz etmek sureti ile tedavüle koymak;

5. Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 297 ve 298. maddelerine aykırı niyeti ile 1. davada sözü edilen Tıp 7 isimli Forma veya reçete ile Hayat Eczanesine ait makbu-zu Eczacılık Dairesine vermek sureti ile 66.800TL.- nakit para temin etmek-

suçları ile itham edilmişti. Bu sanıkla beraber (2). bir sanık da aynı suçlarla itham edilmekte idi.

Sanık veya sanıklar aleyhlerindeki ithamları kabul etmemişler ve neticede Ağ-ır Ceza Mahkemesince, yapılan duruşmada sanık 1 (İstinaf eden) ve bu sanıkla beraber yargılanan (2). sanık, 1. ve 2. davada konu edilen sahte ervağı tanzim etmekten suçlu bulunmuşlar ve 2. davada konu edilen ervağı ise tedavüle koymak suçları ile ilgili 3.- ve 4. davalar ile 5. dava oalrak bu sahte evrağın içerdiği 66.800TL.- nakit parayı temin etmek suçlarından beraat etmişlerdir.

Sanığın lehinde olabilecek hafifletici sebepleri tezekkür eden Muhterem Ağır Ceza Mahkemesi sanık 1'ı (istinaf edeni) 1. dava-dan 6 Milyon, 2. davadan ise 4 Milyon TL. para cezasına çarptırmıştır.

İatinaf bu karardan yapılmış olup istinafın duruşmasında sanık 1, (istinaf eden)'le beraber yargılanan 2.sanığın dosyalamış olduğu 20/82 sayılı istinaf ile Başsavcılık tarafından, ta-kdir edilen cezaların az olduğu yönündeki mukabil istinaf işbu istinafla birleştirilerek ele alınmıştır. Ancak duruşmanın belirli safhasında Yargıtay/Ceza 20/92 sayılı istinaf ile Başsavcılığın dosyalamış olduğu Yargıtay/Ceza 31/92 sayılı istinaflar geri ç-ekildiğinden önümüzde sadece sanık 1'in Yargıtay/Ceza 28/92 sayılı mahkûmiyet ve ceza aleyhine dosyalanmış olduğu istinaf kalmıştır.
İstinaf ihbarnamesi 27 istinaf sebebi içermekle beraber duruşma sırasında Müstenif avukatı bunları özetleyip aşağında görü-len 7 başlık altıdna toparlayarak ele almıştır.

1. İlk Mahkeme, İddia Makamı Şahidi Numara 1 Kâzım Duru ile İddia Makamı Şahidi Numara 8 Nermin Ersoy'un şahadetine, kendi içindeki çelikilere ve çerve şaahdetle tutarsızlığına rağmen inanmamakla hata etmişt-ir. Ayrıca Dr. Burhan Nalbantoğlu Devket Hastahanesinde sorumlu eczacı olup Mahkemeye Müdafaa Şahidi Numara 4 olarak çağrılan Nurten Özünalp'ın asıl reçetelerle aktarma reçeteleri kontrol ettiğini ve Emare 1 aktarma reçetenin altındaki imzanın kendisine ai-t olduğunu, asıl reçetenin bulunmamasının kendisi için bir süpriz olduğunu ifade etmesine rağmen İlk mahkeme bu şahadete kıymet vermeyrek aktarma reçetesinin tanzim edildiği sırada asıl reçetenin bulunmadığı yönündeki bulgusu, inanılması gereken şahadetle -bağdaşmamaktadır.

2. İlk Mahkeme, mesele polise intikal etmezden önce Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesinde ilaç yolsuzlukları ile ilgili disiplin soruşturmasında görevli Orta Eğitim Dairesi Müdürü Ali Riza Özkök'ün sanıktan kanuni ihtar yapılmada-n, belirli bir itham yöneltilmeden almış olduğu ve Mahkemeye Emare 18 oalrak ibraz edilen ifadeyi gönüllü ve geçerli bir ifade kabul etmek ve bu ifadeye değer vermekle hata etmiştir. Ayrıca ifadenin doğru olma oalsılığını araştırmadan buna kıymet vermekle -de hata etmiştir. Keza bu davanın konusu olan Emare 1 reçete için ayrı bir soruşturma yapılamdığı, Emare 1 reçete sanığa ayrıca gösterilmediği ve konu ifadenin Emare 1 ile spesifik olarak ilgili olmamasına rağmen bu ifadenin içeriğini doğru olarak kabul et-mekle hata etmiştir.

3. İlk Mahkemenin Müdafaa Şahidi Numara 4 Nurten Özünalp'ın sanığın gıyabinda başka bir soruşturma için yazmiş olduğu ifadenin Mahkemede okunmasını kabul etmesi ve şayia şahadet içeren bu ifadeye kıymet vermesi hatalıdır. Keza sanığı-n bu şahide sözlü itirafta bulunduğuna dair Mahkemenin bulgusu da aynı nedenlerle hatalıdır.

4. Emare 1 reçetenin aktarma reçete odluğu şahadetle sabit olmasına rağmen doktor tarafından yazılan esas resçetenin bulunup Mahkemeye ibraz edilmemesi İddia Mak-amının bir hatası olamsına rağmen bu reçetenin hiç mevcut olamdığı yargısına vararak bu hususu sanık aleyhine almakla İlk Mahkeme hata etmiştir.

5. İlk Mahkeme sanığın vermiş olduğu izahatını kabul etmemekle hata ettiği gibi Emare 1 aktarma reçetesinin s-aniyen sahte olduğu kabul edilse dahi suçun esas unsurlarınan biri olan "doalndırmak maksadı" İddia Makamınca ispatlanmadığı ve özellikle sanığın 3, 4 ve 5. davalardan beraat ettiği dikkate alındığında bu hususta mevcut şahadet bulunmadığı gerektiği karşıs-ında sanığı 1. ve 2. davalardan suçlu bulmakla hata etmiştir.

6. İlk Mahkeme, Emare 1 aktarma reçetenin altınaki imza ve bu reçeteye ekli makbuzdaki yazı ve rakamların kime ait odluğu Müdasfaa Şahidi Numara 4 Nurten Özünalp ile Müdafaa Şahidi Numara 3 Me-tin Şemmedi'nin direkt şahadetleri ile tebellür etmesine rağmen bilirkişi olarak çağrılan İddia Makamı Şahidi Numara 9 Abdulalh Iraz'ın şahadeti Müdafaa Şahidi Numara 5 Hasan uzunoğlu'nun şahadeti ve direkt şahadetle tekzip edilmiş olamsına rağmen İddia Ma-kamı Şahidi Numara 9'un şahadetini doğru oalrak kabul etmek ve aktarma reçetedeki imza ve buna ekli mkabuzdaki yazı ve rakamların sanığa ait odluğu bulgusuna varmaka hata etmiştir.

7. İlk Mahkeme Emare 1 aktarma reçete ile ona ekli makbuzdaki yazıalrın, -sanığın İddia Makamı Şahidi Eray Mertürk'e kendisine ait olduğu hususunda söylediklerine, Müdafaa Şahidi Numara 3'n açık ve tekzip edilmemiş şahadetine rağmen, değer vermekle hata etmiştir. Ayrıca sanığın polise verdiği esas ifadenin gönüllü olup olmadığı -hususunda duruşma içinde yapılan duruşma neticesinde gönüllü olmadığına karar verildikten sonra kanuni ihtar altında alınmayan yukarıdaki sözlü beyanına kıymet vermekle de hata etmiştir.

Müstenif avukatı, istinafın duruşmasında özetlenen istinaf sebepler-ine teker teker değinerek argümanlarını zabıtlara atıfta bulunarak genişletmiştir. Müstenif avukatının esas itibarı ile üzerinde durduğu; İddia Makamı Şahidi Numara 1 Kâzım Duru'nun hısım akrabası olan ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesinde hemşir-e olarak çalışan İddia Makamı Şahidi Numara 8 Nermin Ersou'un, Şahit Numara 1 Kâzım Dueu birçok kez hastahaneye gitmeden ve oradaki doktorlara muayene olmadan Dr. Eşref ve Dr. Arabacıoğlu'na Kazım Duru için reçete yazdırdığını ve bu reçetelerde görülen ila-çları kendisi veya oradaki hademeler vasıtası ile Eczacılık Bölümüne göndererek ilaç temin ettiğini ve bu ilaçları eniştesi Kâzım Duru'ya ve bazen de nenesine paylaştırdığını,Kâzım Duru için 28.3.1989'da Poliklinik Muayene ve Tedavi Kartı çıkarttığını ve a-lınan ilâçların bu karta işlenmiş olması gerektiğini bu şahidin şahadetinde ifade ettiğini ileri sürerek bu olguların dava üzerindeki tesirleri üzerinde durmuştur.

Yine Müstenif avukatına göre gerek Kâzım Duru'nun sadece 2 ez göz doktoruna muayene ettiri-ldiği ve sadece bu maksat için ilâç aldığı yönündeki şahadeti ile İddia Makamı Şahidi Numara 8 Nermin Ersoy'un şahadeti arasında ciddi tenakuzlar bulunmaktadır. Bu tenakuzlarla ilgili Müstenif avukatı, Şahit Numar 8 Nermin Ersoy'un şaahdetinde açıkça usuls-üz oalrak Şahit Numara 1 Kâzım Duru'yu Dr. Eşref ve Dr. Arabacıoğlu'na muayene ettirmeden reçete tanzim ettirdiğini ve bu reçeteleri kendisi veya hademeler vasıtası ile Eczacılık Bölümüne göndrerek ilâç temin ettirdiği yönündeki ifadesine işart ederek, Mah-kemenin Şahit Numara 1'in sadece 2 kez göz doktrouna müracaat ettiği, başka yöntemle ilâç olmadığı yönündeki bulgusunun İddia Makamı şahidi Numara 8'in şahadeti ile bağdaşmadığını iddia etmiştir. Keza İlk Mahkemenin Emare 1 aktarma reçetesinin mehazını teş-kil etmesi gerken asıl reçetenin mevcut olmadığı yönündeki bulgusu da sunulan şahadetle bağdaşmamaktadır.

Müstenif avukatı, ayrıca, Emare 14 olarak sunulan Kâzım Duru adına isdar edilmiş Poliklinik Muayene ve Tedavi Kartının 28.3.1989 tarihinde tanzim ed-ildiğini, halbuki Emare 1 aktarma reçetesinin 10.3.1989 tarihinde tanzim edilip isdar dildiğini ve bu aktarma reçetede yer alan Kazım Duru'ya ait sigorta nuamrası ile kimlik kartı numarasının hastahanedeki başka bir kartta veya yerde de bulunamayacağına gö-re Kâzım Duru'nun kendisi hastahaneye müracaat edip muayene edilmeden onun adına İddia Makamı Şahidi Numara 8 Nermin Ersoy tarafından Dr. Eşref veya Arabacıoğlu'na yazdırdığı reçetelerden aktarma olması gerektiğini vurgulamıştır. Emare 1'in dayandırıldığı -asıl reçete bulunup İddia Makamınca Mahkemeye sunulmadığına göre bu hususun lâyıkı ile aydınlatıl-madığını ve bunun sanık aleyhine alınmaması gerektiğini ileri sürmüştür.

Müstenif avukatı, Emare 1 aktarma reçetesinin sahte odluğu yönündeki İlk Mahkeme bu-lgusunun da hatalı olduğuna değinerek bu reçetedeki imzanın sanığın bağlı bulunduğu bölümün sorumlusu olan Müdafaa şahidi Numara 4 Nurten Özünalp'a ait odluğunu ve bu imzanın kendisine ait olduğunun bu şahit tarafından kabule dildiğini; ayrıca aktarma reçe-telerin tanzimi için sanığın Nurten Özünalp tarafından görevlendirildiği sabit olduğuna ve kayıp reçetenin de bu aktarma reçetedeki yazıları tekzip etmeidğine göre Emare 1'in sahte olamaya- cağını, kaldı ki bunun sahte olduğunun İddia Makamınca ispat edilm-ediğini ileri sürmüştür. Müdafaa avukatı,a yrıca Emare 1 aktarma reçeteye ilişik Hayat Eczanesine ait makbuzun Hayat Eczanesinde görevli Müdafaa Şahidi Numara 3 Metin Şemmedi tarafından tanzim edildiği ve yazı ile imzaların ona ait olduğu bu şahit tarafınd-an kabul edildiğine göre bu makbuzun da sahte olmadığı açıklık kazanmasına rağmen İlk Mahkemenin direkt şahadeti bir tarafa bırakarak bilirkişi oalrak çağrılan İddia Makamı Şahidi Numara 9 Abdullah İraz'ın kıymet vererek Emare 1 reçetedeki imza ve buna ili-şik Hayat Eczanesine ait makbuzdaki yazı, imza ve rkamların sanığa ait odluğu bulgusuna varmakla hata ettiğini ileri sürmüştür.

Müstenif avukatı tarafından üzerinde durulan bir 3. husus ise Emare 18 olarak Mahkemeye sunulan Sanık 1'in hastahanedeki yolsu-zluk ve disiplinsizlik suçlarını genel mahiyette tahkikatla görevlendirilen İddia Makamı Şahidi Numara 13 Ali Riza Özkök'e verdiği iddia edilen itiraftır. Müstenif avukatına göre Emare 18'e dayanılarak daha sonra meslenin polis tarafından tahkikatı sırasın-da sanık tarafından polise gönüllü olarak yapıldığı iddia edilen ancak Mahkemede, duruşma içindeki duruşmada, gönüllü olmadığı sabit olan ifadeyi ibraz edemeyn İddia Makamı Emare 18'ı onun yerine kulalnmış ve Mahkeme de bunu kabul ederek büyük ölçüde Emare- 18'den etkilenmiş ve neticede sanığı buna dayanrak mahkûm etmiştir. Müstenif avukatına göre, Emare 18 ihtar altında alınmış bir ifade değildir. İddia Makamı Şahidi Numara 13 tarafından da alınmış bir ifade olmayıp Mahkeme önündeki mesele ile ve özellikle -Emare Numara 1 ile direkt bir ilgisi olduğu görülmemektedir. Keza Emare 18 şayia şahadet içermekte olup usulünde alınmadığı gibi kıymet verilmemesi veya sıkı teste tabi tutlması gerekirken Mahkeme bunun doğruluğunu teste tabi tutmakla da hata etmiştir.

M-üstenif avukatı, ayrıca, , bütün bu iddialara rağmen Emare 1 aktarma reçete ile ona ilişik Hayat Eczanesine ait makbuzdaki rakaların sahte olduğu snaiyen kabul eidlse dahi sanığın itham edildiği suç unsurları dikkate alındığında buna sanığın dolandırmak ma-ksadı ile yaptığı, söz konusu makbuzda yer alan paraları aldığı ve almaya teşebbüs ettiği İddia Makamınca ispat edilmediğine göre sanığın aleyhindeki ithamdan beraat etmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Aleyhine istinaf edilen tarafından bulunan Savcı ise- sanık aleyhihneki meselenin büyük oranda İddia Makamı Şahidi Numara 1 Kâzım Duru ile İddia Makamı Şahidi Numara 8 Nermin Ersoy'un şahadetine dayandığını, bunların şahadetine inanılmaması halinde sanık aleyhindeki davanın düşmesi gerektiğini teslim etmişti-r. Keza Davcı, Emare 18'in kabul edilebilir bir ifad olduğunu, ancak bu ifadede görüldüğü gibi spesifik olarak Mahkeme önündeki Emare 1 aktarma reçete ve ekindeki makbuzla ilgili bir tahkikat olmayıp hasrahanedeki ilâç yolsuzluğu ile ilgili genel mahiyette- bir ifade veya beyan olduğunu da teslim etmeketdir.

Aleyhine istinaf edilen tarafından bulunan Savcı, sözü edilen en esaslı iki şahit olan bu şahitlerin şahadetinin sarsılmadığını, Mahkemenin buna inanmakla hata etmediğini ve sanık aleyhinde onu mahkûm -edecek yeterli şahadet bulunduğuna değinmiştir.

Yapılan argümanlar ışığında üzerinde durulan istinaf sebeplerini incelemeden önce konuyu daha iyi anlayabilmek için hastahanede yapılan muayene ve muayene neticesinde verien reçetelere dayanılarak ilâç temi-n etmek için yapılan işlemlere bir göz atmak yerinde olur.

Hastahaneye müracaat eden ve sigortalı olan bir hasta için ilkin Emare 14'de görülen Poiklinik Muayene ve Tedavi Kartı isdar edilir ve bu kartta da hastanın adı, kimlik numarası ile sosyal sigort-a numarası yer alır. Doktora muayene olan hasta için reçete verilir ve bu reçetede görülen ilâçların hastane tarafından verilebilmesi için hastanenin eczacılık bölümüne götürülür. Şahadetten anlaşılıyor ki burada sorumlu olarak görevli Müdafaa Şahidi Numar-a 4 Nurten Özünalptır. Bununla beraber eczacı kalfası veya memur olarak sanık numara 1 veya onun durumunda olan şahıslar çalışmaktadır. Doktorun verdiği reçeteyi alan Nermin Özünalp bu reçetede yer alan ilâçların hastahanede bulunup bulunmadığını tekik ett-irdikten sonra hastanede bulunan ilâçların hastaya verilmeisni sağlar. Bulunamayanları ise aktarma reçete diye adlandırılan bir reçeteye kendisi yazar veya yazdırarak bunların hastahane dışındaki eczanelerden alınabilmesi için aktarma reçeteyi tanzim eder.- Hastanede bulunan ve hastaya verilen ilâçlar Emare 14 olarak ibraz edilen karta işlenir. Aktarma reçete ile dış eczanelerden temin edilen ilâçlar için alınan makbuz ve bu makbuzlarda yer alan ilâç tutarlarının Sosyal Sigortalardan karşılığının ödenmesi iç-in zabıtlarda izahe dilen işlemler yapılır.

Müdafaa Şahidi Numara 4 Nurten Özünalp'ın şahadetine göre hastanede bulunmayan ilâçlar için aktarma reçetelerin tanzimi umumiyetle kendisi yapmakta olup iş sıkışıklığı nedeni ile boş aktarma reçeteleri imzalaya-rak asıl reçetelerden aktarma reçetelere bulunmayan ilâçların yazılması görevini sanığa vemiştir. Ancak bu şekilde sanık tarafından tanzim edilen aktarma reçeteleri kendisi doktorun tanzim ettiği asıl reçetelerden kontrol edip muhafaza için ilgili bölüme g-öndermektedir. Emar 1'in dayandırıldığı asıl reçetenin bulunması gerektiğini, aranıp bulunmamasının kendisi için süpriz olduğunu ifade etmektedir. Yine bu şahide göre Emare 1 reçetede yer alan yazı, kendisi tarafından yetkilendirilmiş sanık tarafından yazı-lmış olup reçetenin altındaki imza ise kendisine aittir. Öyle anlaşılıyor ki bu aktarma reçete tanzim edildikten sonra bu aktarma reçetede yer alan ilâçlar Hayat Eczanesinden temine diliş ve ilişik makbuzdaki yazılar ve imzanın Müdafaa Şahidi Numara 3 Met-in Şemmedi'nin olduğu bu şahit tarafından kabul edilmektedir.
Yapılan işlemlere ve bir dereceye kadar aydınlatıcı olgulara değindikten sonra esaslıca üzerinde durulan 1. istinaf sebebini ele almayı uygun bulduk.

İddia Makamı Şahidi Numara 1 olarak çağrı-lan Kâzım Duru sadece 2 defa göz doktoruna bakındığını, Emare 1 aktarma reçetenin dayandırıldığı ve Mahkemeye ibraz edilmeyen reçeteyi almadığını ve bu reçete ile aktarma reçetede yer alan ilâçları da almadığını iddia etmektedir. Bu şahidin sadece 2 defa g-öz doktoruna bakındığı hususu doğru olabilir. Ancak bu şahsın şahadetinin Şahit Numara 8 nermin Ersoy'un şahadeti ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Nermin Ersoy, lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesinde görevli bir hemşiredir ve yakını ol-an Kâzım Duru ve keza ihtiyar nenesi için bu kişiler hastanede doktora muayene rttirilmeden muhtelif tarihlerde Dr. Eşref'a ve Dr. Arabacıoğlu'na reçete tanzim ettirilerek ilâç aldırttığını kabul etmektedir. Kanaatimizce esas uzulsüzlük burada başlamaktadı-r. Doktora muayene edilmeden bir hasta için reçete tanzim edilmemesi gerekir. Ayrıca bu tanzim edilen reçetelerin hiçbirisi maalesef Mahkemeye ibraz edilmeemiştir. Yine bu şahit bu şekilde temin ettiği reçeteleri hastanenin eczacılık bölümüne kendisi verdi-ği veya hademeler vasıtası ile göndererek ilâç adlırttığını söylemektedir. Ancak iddiasına göre aldığı ilâçlar arasında aktarma reçetede görülen ilâçlar yoktur. Durum böyle olmakla beraber usulsüzlüğü başlatan bu şahidin aktarma reçetedeki ilâçları alamdı-ğı veya bu ilaçların alınamdığı yönündeki şaahdetinin asıl reçete bulunmadığı için doğruluğunu tespit etmek oalsı değildir. Kanaatimizce bu şahit bu şekilde olaya karıştıktan sonra bu söylediklerinin son derece ihtiyatla karşılanması ve ceza davasının cidd-iyeti göz önünde bulundurarak sair şahadet ışığında kabul edilip edilemeyeceğine karar verilmesi gerekir. Yine bu şahidin şaahdetine göre Kâzım Duru için isdar edilen Emare 14 Poliklinik Muayene ve Tedavi Kartının tarihi 28.3.1989'dur. Ondan önce bu şahıs- için isdr edilmiş bir kart emvcut değildir. Emare 1 bu karttan önce, yani 10.3.1989 tarihinde tanzim edildiğine göre Emare 1'de yer alan Kâzım Duru'ya ait sosyal sigorta numarası ve kimlik kartı numarasının nereden bulunduğunun veya bulunabileceğinin iza-hı yoktur. Tek makul izah Kâzım Duru için usulsüz olarak muayene edilmeden temine dilen reçetelerin İddia Makamı Şahidi Numara 8 nermin Ersoy tarafından verilmesi ve bu asıl reçetelerin ise aktarma reçeteler tanzim edildiği sırada eczacılık bölümünde bulun-masıdır. Aksi halde sanık tarafından tanzime dilen Emare 1'de yer alan kimlik kartı ve sosyal sigorta numarası hakkındaki bilgilerin başka yerden bulunmasına olanak yoktur. Bu hususları Müdafaa Şahidi Numara 4 Nurettin Özünalp'ın şahadeti ile birlikte müta-lâa ettiğimizde Dr. Burahan Nalbantoğlu Hastanesi Eczacılık Bölümü Sorumlusu olan Nurten Özünalp, aktarma reçetelerin kednisi tarafından imzalanmış ve içeriğini asıl reçetelerden aktarma reçeteye yazma görevi sanık 1'e verilmiş olmasına rağmen bunların ilg-ili bölüme verilemisnden önce mutlaka kendisi tarafından kontrol edilmiş olduğunu söylemektedir ki Emare 1 aktarma reçetenin dayanağını teşkil edena sıl reçetenin bu bölüme verilmiş olduğu yönündeki olguyu kuvvetlendirmekte ve bunun aksini hemen hemen olan-ak dışı bırakmaktadır. Bu hususları değerlendirirken şunu da gözden uzak tutmamak gerekir ki sanık suçsuzluğunu ispat etmekle mükellef olmayıp bu hususları yani asıl reçetenin mevcut olmadığı ve aktarma reçetenin tamamen uyduruk olduğu yönündeki iddiaların- şüpheden ari olarak İddia Makamınca ispat edilmesi gerekir.

Yazı uzmanı olarak çağrılan İddia Makamı Şahidi Numara 9 Abdullah İraz'ın şahadetinne İlk Mahkemenin kıymet vererek direkt şahadeti bir tarafa ittiği görülmektedir. Bu kanaatimizce son derece y-anlış bir tutum olup İlk Mahkemeyi yanlış neticelere sevketmiştir. Bu şahidi tekzip eden ve Müdafaa tarafından çağrılan Şahit Numara 5 Hasan Uzunoğlu'nun şahadetini ise İlk Mahkemenin eleştirmediği ve bunu dikkate almadığı görülmektedir. Bu husus biryana a-ktarma reçetedeki imzanın kendisine ait olduğunu söyleyen sorumlu bir eczacının şahadeti karşısında bilirkişi olarak çağrılan İddia Makamı Şahidi Numara 9'un şahadetine itibar edilmemesi gerekirdi. Kanaatimizce yukarıdaki hususları dikkate almadan İddia Ma-kamı Şahidi Numara 1 ve 8'in şahadetini doğru kabul etmekle ve özellikle İddia Makamı Şahidi Numara 8'in olaya bu denli karıştığını ve usulsüzlüğü başlattığını lâyıkı ile değerlendirmeden bu şahitlerin şahadetine inanmakla İlk Mahkeme hata etmiştir. Bu ned-enle 1., 4. ve 6. istinaf sebeplerinin kabul edilmesi gerekir.

2. ve 3. istinaf sebeplerine gelince; Orta Eğitim Dairesi Müdürü Ali Riza Özkök'ün sanıktan aldığı ve Mahkemeye Emare 18 oalrak ibraz edilen ifadesinin gönüllü olamdığı, şayia şahadet içerdiğ-i gerekçesi ile İlk Mahkemece kabul edilmemesi gerektiği Müstenif avukatı tarafından ileri sürülmüştür.

Emare 18, Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesine ilâç yolsuzlukları ile ilgili başlatılan bir disiplin soruşturması netciesinde sanıktan bu soruşturmayı y-ürütmekle görevli İddia Makamı Şahidi Numara 13 Ali Riza Özkök tarafından alınmıştır. Bu ifade bir itiraf mahiyetindedir. Ancak spesifik oalrak sanığın yargılanmakta olduğu Emare 1 aktarma reçete ve ona ekli makbuzla ilgili olmayıp genel mahiyette birçok e-vrakın tanzimi ile ilgilidir.

genel ilkeye göre sanık tarafından kendi aleyhine yapılan beyan veya itiraf mahiyetindeki yazılı veya şifahi beyanlar gönüllü olarak yapılmış olması halinde geçerli sayılmaktadır. Bu ifade incelendiğinde disipiln soruşturmas-ı ile ilgili verilmiş bir itiraf mahiyetindedir ve ifade a meselede soruşturma ile yetkilendirilmiş kişi olan İddia Makamı Şahidi Numara 13 tarafından alınmıştır. Önümüzdeki meselede geçerli bir itiraf kabul edilebilmesi için yine de bu ifadenin gönüllü ol-arak alındığının İddia Makamınca ispat edilmesi gerekir. Sadece bu ifadeyi ibrz etmek yeterli değildir. Polis tarafından alınan ifadelerde olduğu gibi kanuni ihtar altında alınmış bir ifade de değildir. Bu durumda ilk nazarda gönüllü olup olmadığı da görül-memektedir. İddia Makamı şahidi Numara 13'ün ifadenin alınışı hakkında söyledikelrini incelediğimizde bu ifadenin sanık ve bu konudan methalder olmuş birçok kişilerden talep edilerek alındığı, diğer bir ifade ile onların konu hakıında bir beyan veya izahat- yapma zorunda oldukları bildirilerek ifade talep edildiği ve bunun neticesinde bu ifadenin alındığı görülmeketdir. Bir izahat veya beyan vermek zorunda olan sanık da Emare 18'deki ifadeyi bu şartlar altında vermiştir. Diğer bir deyişle Emare 18'deki beyan- veya itirafı sanık yaparken böyle bir beyanı veya itirafı yapmamakta serbest olmayıp konu hakkında izahat vermek ve beyan yapmak mecburiyeti vardı. Bu olgular işiğinda sanığın Emare 18 ifadeyi serbest iradesi ile yaptığı söylenemez ve bu nedenlerle ifaden-in gönüllü bir ifade olduğu ispatlanmadığından Emare olarak kabul edilmemesi gerekirdi.

Bu gibi ifadelerin geçerli olup olmadığının uzun boylu incelendiği Commissioners of Customs and Excise v. Harz and Power, 1967 Criminal Appeal Reports, vol. 51, sayfa- 123'deki davada konu çok uzun ve detaylı bir şekilde incelenerek ele alınmış ve neticede başka bir meselenin soruşturması ile ilgili görevli kişiye verilen ifadenin mecburen verildiği kararına varılarak başka bir ceza davasında kulalnılamayacağı ve geçerl-i şahadet olamayacağı kararına verılmıştır.

Söz konusu davada vergi kaçakçılığını soruşturmakla görevli vergi memurları ilgili ticarethane sahibinin defterlerini araştırdıktan sonra ondan itiraf mahiyetinde bir ifade almışlardır. Daha sonra bu şahıs aley-hine Devleti dolandırmak maksadı ile meşveret yapmaktan ceza davası ikâme edilmiş ve vergi kaçakçılığı ile ilgili soruşturmada sanıktan alınan itiraf bu davada da kullanılmak istenmiştir. Neticede İlk Mahkeme ve İstinaf Mahkemesi bu ifadeyi geçerli ifade k-abul etmemiş ve konu Lordlar Kamarasına intikâl etmiştir. Değişik görüşler belirtilmiş olmasına rağmen Lordlar Kamarasında, oybirliği ile, ifadelerin geçersiz olduğu kararına varılmıştır. Çok uzun olan kararın özet bölümünden iktibas etmeyi uygun gördük.
-
"Held by the House of Lords (affirming the majority of the Court of Criminal Appeal (Cantley and Blain JJ., Thesiger J. dissenting on this point) that the oral statements were inadmissible, as not having been voluntarily made; that the principle that rel-evant evidence is always admissible even where the prosecution have obtained it by illegal means applies only to real evidence and does not apply to confessions; that there is no difference between the principals of admissibilty realting to confessions fro-m those relating to admissions which fall short of a full confession, and that where a statement has been induced by a threat or promise, it is inadmissible even though the treat or promise does not relate to the charge or contemplated charge against the d-efendant, but to some other matter, e.g., prosecution for some different offence."

-Önümüzdeki meselede yukarıda belirttiğimiz gibi ifadenin ihtar altyında alınmadığı, snaığın böyle bir ifadeyi yapmamakta serbe-st olduğu kendisine bildirilmediği, bilâkis bu ifadeyi verme mecburiyetinde olduğu direkt veya zimni bir şekilde kendisine bildrildiği ve bu şartlar altında ifade vermek zorunda hisseden sanık tarafından Emare 18'deki beyanın yapıldığı dikkate alındığında -bu beyan veya ifadenin gönüllü olarak sanıktan alınmadığı açıklık kazanmiş olduğundan Emare 18'in İlk Mahkemece kabul edilmemesi gerekirdi.

Aynı nedenlerle sanığın amiri durumunda olan Nurten Özünalp'a yaptığı şifahi beyanların da kabul edilmeemsi gereki-r. Ayrıca bu beyanların önümüzde sahtelendiği iddia edilen Emare Numara 1'le spesifik olarak ilgili olmadığı, genel mahiyette olan bir beyan odluğu dikkate alınarak bunların kabul edilmeisnin davanın selâmeti bakımından son derece sakıncalı olduğunu da vur-gulamak isteriz. Bu nedenlerle 2. ve 3. istinaf sebepelri de kabul edilir.

5. istinaf sebebine gelince; Fasıl 154 Ceza Yasasının 331. maddesinde sahte evrak düzenlemek şu şekilde tarif edilmemektedir:

"Forgery is the making of a false document with inte-nt to defraud."

Kanun kitabının Türkçe tecrübesi ise şöyledir:

"331. Sahtekârlık, dolandrmak kastı ile sahte bir belege düzenle-mektedir."

Sahte belge düzenlemenin tarifi ise Yasanın 333(a), (b), (c) ve (d) paragraflarında izah edilmektedir. Sanık aley-hine getirilen itham madde 331 yanında 333(a)'ya da istinat ettirilmektedir.

"33(a). Aslında olmayan birşeyi göstermeyi amaçlayan bir belge düzenleyen"

şekilde izah edilmektedir. Görülüyor ki Fasıl 154 madde 331'e göre sadece evrağın sahtelenmiş olmasını- ispatlamak yeterli olmayıp bunun sahtelemek veya doalndırmak amksadı ile yapılmış olduğundan İddia Makamınca ispat edilmesi gerekir. Konuya oldukça benzer Halil Derviş, Gönendere ile Türk Emniyet Müdürlüğü arasındaki Ceza/İstinaf 5/75'de Yüksek Mahkeme ka-rarları, 1974*1976, sayfa 293'de sanık (D) serisi sürüş ehliyetine sahip olmasına rağmen İzin Makamına yaptığı bir müracaatla (D) serisi yanında (E) serisi arabaların sürüşüne de ehil olduğunu belirterek (D) serisinin yanına (E) serisini de eklemiştir. Bu -durumdan şüphelenen ilgili memur o günlerde Rum makamlarınca isdar edilip yeni ruhsa verilen ve esas kabul edilen sürüş ehliyetini talep etmiş ve orada görülen (E)'nin sonradan eklendiği tespit edilişti. Sanık gerek poliste gerekse Mahkemede evrak sahteled-iği yönündeki suçunu kabul etmiş, ancak verdiği izahatta çıkar sağlamak için bu eylemi yapmadığını beyan etmiştir. Neticede 1.5 ay hapse mahkûm edilen sanık bu karardan istinaf etmiş ve istinafında, verdiği izahatın suçunu kabul etmesi ile bağdaşmadığı kar-arına varılarak konu incelenmiş ve evrağın sahtelendiği İddia Makamınca ispat edilmemiş olamsına rağmen bir çıkar sağlamak maksadı ile bu eylemi yapmadığı, diğer bir ifade ile, sahtelemek niyetinin ispat edilmediği ve dolayısıyle davanın usnurları İddia Ma-kamınca ispat edilmediği kararına varılarak sanık beraat ettirilmişti. İktibas edilen karardan konu şu şekilde özetlenerek karara bağlanmıştı:

"İddia Makamının olgular ile ilgili söyledikleri ve sanığın olgular ile ilgili İlk Mahkemede söyledikleri nazar-ı itibare alındığında sanığın, Kıbrıs Türk Federe Devleti gelirler Dairesini dolandırmak niyeti ile, Rum Yönetimince isdar edilen sürüş ehliyetine "e" harfini eklediği ispat edilmemiş veya sanık tarafından kabul edilmiş değildir kanaatindeyiz. Bu nedenle İ-lk Mahkemenin sanığı, itham olduğu suçtan, kabahatlı bulma-ması gerekirdi.

Yukarıda belirtilenlerden dolayı istinaf kabul edilir ve mahkûmiyet kararı iptal edilir."

Önümüzdeki meselede sahtelediği iddia edilen Emare 1 aktarma bir reçetedir, ona ilişik -makbuz ise bu ilâçların alındığını gösteren Hayat Eczanesine ait bir makbuzdur. İlk bakışta aktarma reçetede yer alan ilâçların yazılma görevi sanığa yetkili eczacı olan Müdafaa Şahidi No. 4 Nurten Özünalp tarafından verilmiştir. Reçetenin altındaki imza i-se yinet yetkili bir kişi olan Nurten Özünalp'a aittir. Bu durumda Emare 1'in ilk bakışta sahte olduğu söylenemez. Ancak İddia Makamı Şahidi No.1 ve 8'e inanılması ve asıl reçetenin hiç mevcut olmadığının isğatlanması ve bu nedene dayanarak aktarma reçeten-in tamamen uyduruk odluğunun İddia Makamınca ispatlanmış olması halinde bu reçetenin sahte olması söz konusu olabilirdi. Tabiatıyle bunun sıhattli bir şekilde ispatlanabilmesi için de asıl reçetenin bulunması ve Emare 1 ile mukayese dildiğinde aktarma reçe-tede yer alan ilâçların asıl reçetede bulunmaması gerekirdi. Asıl reçete bulunmadığına göre İddia Makamının Emare 1 aktarma reçetenin sahte odluğunu ispat etmesi sonderece güçtür. Söz konusu asıl reçetenin yokluğunda İddia Makamı özellikle Şahit Numara 8'i-n şahadetine dayanmıştır. Ancak yukarıda değindiğimiz gibi Şahit Nuamra 8 şahadetinin birçok yerinde asıl reçeten sahibi Kâzım Duru'yu muhtelif tarihlerde muayene ettirmeden onun nam ve hesabına usulsüzce reçete tanzim ettirdiğimi, bunun Eczacılık Bölümün-e kendisi veya hademeler vasıtası ile göndererek muhtelif ilâçlar alıdnığını kabul ettiğine göre bu reçetelerin mevcut olması büyük olsılıktır ve bu hususların sanık lehine alınması egrekir. Ayrıca 1. istinaf sebebini kabul ettiğimiz ve İddia Makamı Şahidi- Numara 1 ve 8'in şahadetini doğru ve inanılır bulunmadığımıza göre Emare 1 aktarma reçetenin sahte olduğu İddia Maka-mınca ispat edilmemiştir.

Emare 1'e ilişik makbuza gelince; bu makbuzun Hayat Eczanesinde görevli Müdafaa Şahidi Numara 3 tarafından tan-zim edildiği ve altındaki imzanın da ona ait olduğu inanılır direkt şaahdetle sabit olduğuna göre Emare 1 için söylenenler bu makbuz için de aynen geçerlidir ve bunun da sahte olduğu söylenemez.

Saniyen Emare 1 ve ekinin sahtelenmiş olduğunu kabul etsek -dahi snaığın bu sahtelemeyi dolandırmak veya çıkar temin etmek maksadı ile yaptığının yine İddia Makamı tarafından ispat edilmesi gerekirdi.

İddia Makamı, sanığın Emare 1'de yer alan ilâçlar için bu emreye ilişik makbuzda görülen rakamların ceman 66.800T-L.- tutan miktarını aldığını veya almak maksadı ile Emare 1 ve ona ilişikn makbuzu sahtelediğini tedavüle koyduğu Emare 1 özellikle buna ilişik makbuzda görülen 66.800TL.'yi almakla itham etmişti. Ancak davanın duruşmasında Savcılıkça sunulan şahadet yetrl-i görülmeyerek sanık 3. ve 4. davayı oluşturan tedavüle koymak suçu ile sözü edilen 66.800TL.'yi zimmetine geçirmek ve sahteleyip almak suçundan beraat etmiştir. Bu durumda sanığın dolandırmak maksadı ile bu eylemi yaptığı ispatlanmamıştır. Sunulan şahadet-ler arasında sanığın dolandırmak maksadını güttüğü başka şahadetle de görülmemektedir.

Netice olarak istinafın kabul edilmesine ve sanığın suçlu bulunduğu 1. ve 2. davadan beraatına, oybirliği ile, karar verilir.


(N. Ergin Salâhi) (Taner- Erginel) (Metin A. Hakkı)
Yargıç Yargıç Yargıç

17 Haziran 1994


-






-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy