Yargıtay Ceza Dairesi Numara 28-29/2010 Dava No 15/2010 Karar Tarihi 30.12.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 28-29/2010 Dava No 15/2010 Karar Tarihi 30.12.2010
Numara: 28-29/2010
Dava No: 15/2010
Taraflar: KKTC Başsavcısı ile Şener Levent ve diğeri arasında
Konu: Beraat kararı aleyhine istinaf. Basın yolu ile hakaret - Yabancı devlet yetkililerini küçük düşürmek eğilimiyle yazı yayınlama.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 30.12.2010

-D. 15/2010 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza No: 28-29/2010
(Lefkoşa Ceza Dava No:6268/2008)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti : Mustafa H. Özkök, Narin F.Şefik, Ahmet Kalkan.


İstinaf eden : KK-TC Başsavcısı, Lefkoşa

ile -

Aleyhine istinaf edilen : Şener Levent, 2. Selim Cad.
Arabacıoğlu Apt.No.3 Lefkoşa
(Sanık 1)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Ahmet Varol
Aleyhine istinaf edilen Şener- Levent şahsen hazır.

Yargıtay/Ceza No: 29/2010
(Lefkoşa Ceza Dava No:6268/2008)


İstinaf eden : KKTC Başsavcısı, Lefkoşa


ile -

Aleyhine istinaf edilen : Afrika Yayıncılık Ltd. 2.Selim Cad.
Arabacıoğlu Ap-t. No.3 Lefkoşa(Sanık 2)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına : Savcı Ahmet Varol
Aleyhine istinaf edilen Ali Osman Tabak şahsen hazır.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Fügen Ulutekin'in 6268/08 sayılı davada 15.4.2010 tarihinde verd-iği karara karşı Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.

---------------

H Ü K Ü M


Mustafa H. Özkök: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan: Yukarıda ünvan ve numarası belirtilen her -iki istinaf birleştirilerek dinlenmiştir.

İstinaf Eden/Başsavcılık Sanıklar aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 9268/2008 nolu ceza davasını ikame etti.

Aleyhine İstinaf Edilen/Sanıklar aleyhine (3) dava getirildi.

Aleyhine İstinaf Edilen/Sanıklar -aleyhine getirilen her 3 davada Fasıl 154 Ceza Yasasının 20,35 ve 68. maddelerine aykırı suçların tafsilatında belirtildiği şekilde yabancı devlet yetkililerini küçük düşürmek eğiliminde olan yazı yayınlama suçları ile itham edildiler.

Aleyhlerindeki ith-amı kabul etmeyen Sanıklar, yapılan duruşma sonucunda Mahkeme tarafından suçsuz bulunarak aleyhlerindeki tüm davalardan beraat ettiler.

İstinaf Eden/Başsavcılık bu beraat kararından dolayı her iki Sanık aleyhine istinaf dosyalamıştır.

İSTİNAF İLE İLGİ-Lİ OLGULAR:

İstinaf ile ilgili olgular özetle şöyledir.

İstinaf Eden/Başsavcılık, Sanıklar aleyhine 19.8.2008 tarihinde Lefkoşa Kaza Mahkemesinde bu istinafa konu ceza davasını dosyaladı.

Sanıklar aleyhine getirilen 3 davanın tafsilat kısmı aynıdır.- Buna göre, Sanıklar, 2.4.2008 tarihinde Lefkoşa'da, hakaret halinde yeterli olacak kadar haklı bir sebep veya mazareti olmadan, 2 Nisan 2008 tarihli Afrika Gazetesinin 7. sayfasında Özlem Güneyli rumuzu ile "KİMSE" köşesinde "MUTLU YAKALI" başlıklı KKTC i-le Türkiye Cumhuriyeti arasındaki huzur ve dostluğu bozmak kastıyle Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı küçük düşürmek eğiliminde olan yazıyı yayınlamakla itham edildiler.

Davaya konu yazı ithamnamenin ekinde belirtilmiştir. Yazı aynen şöyledir:

"MUTLU YAKAL-I
Orgeneral Büyükanıt'ın giderayak kükremesini-esmesini
yağmasını ve tam bir başöğretmen edasıyla veriştirdiği Vehbi Zeki Sertervari Tarrrih dersini anlamayanlar Mutlu Yakalı CENK adlı CTP yazarına başvursunlar anlarlar Mutlu yaka'dan gelmiş olmasından d-olayı olmalı generalin şahane bahanelerle dolu açıklamalarından gayet şenlikli sonuçlar çıkaran yazar BÜYÜKANIT'ın söylediklerini anlamakta kalmamış. Söylemediklerini de hissetmiş bravo yani mübarek yazar değil de generali anlamanın el kitapçığı sanki 1 te-k düşündürücü ifadesi varmış generalin o da anlaşmayı imzaladıktan sonra da asker çekmeyiz manasına gelen cümleleriymiş taktiksel laflarmış bunlar motivasyon aracıymış general taktik icabı kurduğu cümlelerle kimi-kimleri motive etmiş ve neye motive etmiş b-enim kafam basmıyor bu kadarına, ben ahmak nerden bileyim böyle incelikleri nerden bileyim böyle inceliklerin anlaşılabilmesi için 1 sürece 1 takvime ihtiyaç duyulduğunu hem süreç ve takvim sözcükleri bünyemde alerji yapıyor, hem anlama kabiliyetim kıt, he-r demeci düz algılıyorum, doğru oturuyorum ve dosdoğru doğru anlıyorum 1 generalin sözlerine şiir muamelesi yapılması gerektiğini nerden bileyim generalin dangalak açıklamalarını adeta soyut 1 şiirin imgelerini çözer gibi çözmeyi aklım kesmiyor ki KKTC Ana-yasasının geçici 10. maddesi bana verdiği yetkiye dayanarak lokmacıyı denetledim cümlesini yanlış anlamaya gerek yok mesela KKTC Anayasasını nenelerimiz yaptı geçici 10. maddeyi de dedelerimiz anayasaya ekledi bu cümleden anlamamız gereken bu general 1 met-re çekilmeyiz derken 100 metre de çekilmeyiz demek istememiş ki tam tersine mutlu yakalı yazar'ın yolundan gidersek general'in 1 metre çekilmeyiz şeklindeki askeri cümlesini azami 1 umutla 100 metre çekilebiliriz şeklinde anlayabiliriz bu zavallı ve sivil -aklımızla benim kanaatime göre 1 memleketin başına gelebilecek en kötü şeylerden biri de her gün kalem oynatan yazarlarının umut ve iyimserlik hastalıklarına yakalanmış olmalarıdır. Öleceksek umutlu ve iyimser ölelim bu kadar asalet için de öfkelenmeden ay-ağa kalkamadan öyle yattığımız yerde sivrilmeden marjinalleşmeden öyle eğik, öyle italik ölelim kendi yaptıkları anayasa'yla kendi ordularına verdikleri yetkiyle esasen yağan yüzümüze tüküren General'lerin yağmur yağdırdığını sanarak ve gayet ahmak 1 şekil-de ıslanarak hiç çekemem sizin umudunuzu iyimserliğinizi bugün oğluma sözüm var Ankara çağlayan parkına gideceğiz hadi bakalım marş marş anneanne sen de gelicek misin bizimle Ankara parkına diye soruyor benim Kemalist ve kibar yavrum gayet saf ne Ankara pa-rkı be piç dün 1 bugün 2 hemen alıştın ama anneanne nene deycen ne-ne nene hadi sen de gel bizimle Lefkoşe'ye Lefgoşe der yahu çocuk göz göre göre göz göre göre hakkaten göz göre göre her şey göz göre göre oluyor ve olmuyor bu yerde."


Sanıklar aleyhleri-ndeki ithamı kabul etmediler. Bunun üzerine dava dinlenerek karara bağlanmıştır.
İlk Mahkeme kararında Ceza Yasasının 68. maddesinde tarif edilen suçun iki unsuru bulunduğunu, Sanıkların aleyhlerindeki davalardan mahkum edilebilmeleri için;

1. İki ülk-e arasındaki dostluğu bozmak niyetiyle hakaret
ettikleri;
2. Yabancı ülke, hükümdar, prens, elçi veya (kendi deyimi
ile) Yüksek aşamalı kişileri küçük düşürmek tahkir etmek hakarete uğramak eğiliminde olan bir kelime veya belge yayınladıkların-ın;
kanıtlanmış olması gerektiğini belirtmiştir.

Mahkeme daha sonra, yazının aşağılayıcı bir üslupla kaleme alındığını ancak iki ülke arasındaki dostluğu bozma niyeti ile yazılmadığı sonucuna ulaşarak Sanıkları beraat ettirmiştir:

İSTİNAF SEBEPLERİ-:

Her iki istinafta istinaf sebepleri aynıdır.

İstinaf Eden 8 istinaf sebebi dosyalamasına rağmen istinafın duruşmasında tek başlık altında tüm istinaf sebeplerini kapsayacak şekilde hitap etmiştir.

İstinaf Edenin istinaf sebeplerini topladığı başl-ığı şöyle özetleyebiliriz.

Muhterem İlk Mahkeme, Sanıklar tarafından yayınlanan konu yazıda hakaret unsuru içeren ibareler olduğu bulgusuna varmasına rağmen Sanıkların iki ülke arasındaki huzur ve dostluğu bozma niyetinin mevcut olmadığı sonucuna varıp S-anıkları beraat ettirmekle hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİALARI:

İstinaf Eden hitabında çok özetle yazının içeriğinin edebi bir üslupla ve edebi sanatlar kullanarak aşağılayıcı ve hakaret içeren bir tarzda yazıldığını, Orgeneral Yaşar Büyükanıt şahsınd-a Türkiye'yi hedef aldığını, yazının Ankara Parkı ile ilgili kısmında Türkiye şivesi ile konuşanlara yönelik aşağılayıcı ifadeler bulunduğunu, yazının içeriğinden niyetin iki ülke arasındaki dostluğu bozmak olduğunun açıkca anlaşıldığını, bu nedenle Sanıkl-arın mahkum edilmeleri gerektiğini ileri sürmüştür.

Avukatsız olarak kendilerini savunan Sanık 1 ve 2 çok özetle yazının asla iki ülke arasındaki dostluğu bozma kastıyle yazılmadığını, ironi kullanarak eleştiri yapmanın ötesinde bir niyetlerinin olmadığ-ını, gazetenin çıktığı günden beri bu eleştirisel yapısının olduğunun herkes tarafından bilindiğini, yazının suç içermediğini belirtmişlerdir.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ:

Tarafların iddia ve argümanlarını bu şekilde özetledikten sonra şimdi istina-f sebeplerini incelememiz gerekmektedir.

İstinaf Eden istinaf sebeplerini tek başlık altında toplayıp hitap ettiği cihetle biz de kararımızda aynı yöntemi takip ederek, İlk Mahkemenin beraat kararının hatalı olup olmadığını inceleyeceğiz.

Sanıklar al-eyhine getirilen davalar Fasıl 154 Ceza Yasasının 68. maddesine aykırı Yabancı Devlet Yetkililerine Hakaret suçunu ihtiva etmektedir.

Bu suç Ceza Yasasının "Yabancı Ülkelerle Olan İlişkileri ve Dış Huzuru Etkileyen Suçlar" başlığı altında düzenlenmiştir-. Anılan suç niteliği itibarı ile klasik bir basın davası niteliğinde değildir.

Belirtmemiz gereken bir diğer konu bu suçun benzer hukuk sistemi uygulayan ülkelerde günümüz koşullarında uygulamasının bulunmadığıdır. Özellikle günümüzde çağdaş hukuk devl-etlerinde temel insan hak ve özgürlüklerine bağlı olarak ifade özgürlüğünün ihlâli niteliğinde sayılabilecek uygulamalara başvurulmamasına özen gösterilmektedir.

Dolayısıyle dava klasik bir basın davası olmamasına rağmen, neticede dava bir gazetede yayı-nlanan yazıdan dolayı ikame edildiği cihetle ifade özgürlüğünün kapsamı, huzurumuzdaki dava ile yakınen alakalıdır.

İlk Mahkeme kararında suçun iki unsuru olduğunu belirttikten sonra yazının aşağılayıcı ve tahkir edici bir üslupla yazıldığı bulgusunu ya-pmasına rağmen yazının eleştiri maksatlı yazıldığını, iki ülke arasındaki ilişkileri bozma kastının bulunmadığı sonucuna ulaşarak Sanıkları beraat ettirmiştir.

Fasıl 154 Ceza Yasasının 68. maddesindeki Yabancı Devlet Yetkililerine Hakaret suçunun orjina-l İngilizcesi ve Türkçe tercümesi aynen şöyledir;



"68. A-ny person, who without such justification or excuse
as would be sufficient in the case of the defamation of a private person, publishes anything intended to be read, or any sign or visible representation, tending to degrade, revile or expose to hatred or- contempt any foreign prince, potentate, ambassador or other foreign dignitary with intent to disturb peace and friendship between the United Kingdom or the Colony and the country to which such prince, potentate, ambassador or dignitary belongs, is guilty -of a misdemeanor."

-"68. Her kim, bir kişiye hakaret halinde yeterli olacak
kadar haklı bir sebep veya mazareti olmadan, KKTC ile bir hükümdar, p-rens, elçi veya yetkilinin mensup olduğu ülke arasındaki huzur ve dostluğu bozmak kastıyle herhangi bir yabancı hükümdar, prens, elçi veya başka bir yetkiliyi küçük düşürmek, tahrik etmek veya nefret veya hakarete uğratmak eğiliminde olan okunacak herhangi- bir yazı veya görülecek herhangi bir işaret veya resim yayınlarsa hafif bir suç işlemiş olur."


Öncelikle belirtmemiz gereken hukuki nokta suçun iki değil beş unsuru olduğudur. Buna göre İddia Makamının davasında başarılı olabilmesi için Sanıkların;

Ö-zel bir kişiye hakaret halinde yeterli olacak kadar haklı bir sebep (Justification) veya mazaretleri (excuse) olmadan,
KKTC ile hükümdar, prens, elçi veya yetkilinin mensup olduğu ülke arasındaki huzur ve dostluğu bozmak kastıyla,
Herhangi bir yabancı hü-kümdar, prens, elçi veya başka bir yetkiliyi küçük düşürmek, tahkir etmek veya nefret veya hakarete uğratmak eğiliminde olan,
Herhangi bir yazı veya herhangi bir işaret veya resmi,
Okunacak veya görülecek şekilde yayınladıklarını,
makul şüpheden- ari bir şekilde ispat etmesi
gerekmektedir.

Bu dava ile ilgili zamanlarda, Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye Cumhuriyetinin Genelkurmay Başkanıydı ve bir ziyaret için KKTC'ye gelmişti.

Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Türkiye -Cumhuriyeti'nin Devlet yetkilisi olduğu ihtilâflı değildir.

Bu olgu karşısında suçun unsurlarını meseleye münhasır olarak şu şekilde sıralayabiliriz. İddia Makamı,
Sanıkların;

Özel bir kişiye hakaret halinde yeterli olacak kadar haklı bir sebep (justifi-cation) veya mazaretleri (excuse) olmadan,
KKTC ile TC arasındaki huzur ve dostluğu bozmak kastıyla,
Org.Yaşar Büyükanıt'ı küçük düşürmek, tahkir etmek ve nefret veya hakarete uğratmak eğiliminde olan,
Okunacak bir yazıyı,
Yayınladıklarını,
makul şüphe-den ari bir şekilde ispat etmesi gerekmektedir.

İlk Mahkeme suçun unsurları arasında saymamakla beraber dava konusu "MUTLU YAKALI" başlıklı yazının günlük Afrika Gazetesinin 7.ci sayfasında Özlem Güneyli rumuzu ile "KİMSE" köşesinde "yayınlandığına", S-anık 1'in konu gazetenin genel yayın yönetmeni, Sanık 2'nin gazetenin sahibi Ali Osman Tabak'ın ise Sanık 2'nin direktörü olduğuna ve davaya konu yazının Sanıklar tarafından yayınlandığına ilişkin bulgu yapmıştır. Esasen bu olgular ile ilgili ihtilâf bulun-mamaktadır.


İlk Mahkeme kararında konu yazıyı huzurundaki şahadet ışığında inceleyerek, yazıda Org. Yaşar Büyükanıt'ı aşağılayıcı, tahkir etme eğiliminde olan ibareler bulunduğu bulgusunu yapmıştır.

Mahkemenin bu bulgusunun hatalı olduğuna ilişkin m-ukabil istinaf dosyalanmamıştır. Bu nedenle Mahkemenin bu bulgusunun hatalı olup olmadığını istinafta tezekkür etmemiz hukuken mümkün değildir.

Bu durumda, Mahkemenin sonuca ulaşması için suçun unsurları açısından aşağıdaki iki unsuru değerlendirmesi ge-rekmekteydi.

Sanıkların özel bir kişiye hakaret eğiliminde olan böyle bir yazıyı yazmakta haklı bir sebep veya mazaretleri var mıydı?
Sanıklar bu yazıyı KKTC ile TC arasındaki ilişkileri bozmak kastı ile mi yayınladılar?

İlk Mahkeme bu iki unsuru tek -unsur gibi ele aldı ve yazının bir eleştiri olduğunu ve yazıdan KKTC - TC ilişkilerini bozmak kastının çıkarılamayacağı sonucunu çıkararak Sanıkları beraat ettirdi.

Hiç şüphesiz herhangi bir gazetenin veya o gazete yazarlarının ülkesindeki veya dünyadaki -olaylar hakkında görüşlerini yazması övgü veya eleştiride bulunması haklarıdır. Eleştiriden ne devlet görevlileri ne de herhangi bir şahıs muaf olmadığı gibi günümüzde temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından yazarların bir gazetede yazı yazarak -görüşlerini bildirmeleri ifade özgürlüğünün temelini teşkil etmektedir.

Buradaki ince ayrım, kötü niyetin ve hakaretin hak olmadığı ve hiç kimsenin özgürlükleri, bir başkasının özgürlüklerini ihlâl etmek maksadıyla kullanılamayacağıdır.

İlk Mahkemenin -kararı dikkatlice incelendiğinde yazıda bir taraftan tahkir ve hakaret eğiliminde olan ibareler bulunduğu bulgusu yapılırken diğer taraftan aslında yazının basın hürriyeti çerçevesinde, AİHM'nin Lingens 1986 davasına atıfta bulunarak, yazının eleştirisel m-aksatla, Org.Büyükanıt'ın söylediklerinin beğenilmemesini sözlerle ifade etmekten öte anlamı olmayan ve yöneticiler tarafından hoşgörü ile karşılanması gereken bir yazı olduğu sonucuna ulaşıldığı gözlemlenmektedir.

İlk Mahkemenin ulaştığı bu sonuç, yazın-ın, Orgeneral Büyükanıt'ın şahsını değil, sözlerini hedef aldığını göstermektedir.

Bir yazarın kullandığı kelimelerin başkalarını kızdırması veya başkaları tarafından beğenilmemesi yazarın eleştiri hakkını ortadan kaldırmaz meğer ki yazı eleştiriden ziyad-e kişilik haklarına saldırı nitelikli veya belli bir maksada yönelik kötü niyet ürünü olsun. İlk Mahkemenin yazının eleştiri maksadıyla yazıldığı bulgusu yazarın yaptığı işin ifası gereği eleştiri hakkını kullanması anlamında haklı bir mazaret teşkil edebi-lir. Ancak İlk Mahkemenin yazıda hakaret eğiliminde olan ibarelerin olduğu bulgusunu dikkate aldığımızda biz de mazaret ve niyeti bir bütün olarak ele almayı uygun gördük.

Bir davada 'kast' ya da 'niyet'özel olarak aranıyorsa, bu gibi durumlarda, iddia m-akamı, suçlanan kişinin tek ve yegane niyetinin o amaç olduğunu ve bunun dışında makul olasılıklara açık olmadığını ispat etmesi gerekir.

Bir kişinin niyetinin ne olduğu bazen sarfettiği sözlerden anlaşılabilir, bazen de hareketlerinden istihraç edilebil-ir. (Gör.Yargıtay/Ceza 8/88)

Yüksek Mahkeme yıkıcı gaye (müfsit gaye) ile yazılan yazılarda niyetin ne olduğunun nasıl ispat edileceğini Bir.Yargıtay/Ceza 47-48/1998 D.1/2001)'de şöyle açıklamıştır.

"Bu gibi davalarda İddia Makamının yazının yıkıcı
n-iyetle (müfsit gaye) yazılıp yayınlanmış olduğunu isbat etmesi gerekir. Burada konu edilen yazıda yer alan sözcükler kendi başlarına "müfsit gayeyi" bir başka deyişle "yıkıcı niyeti" açıklamaya yetiyorsa İddia Makamının böyle bir yazının müfsit gaye ile ya-yınlandığını başka (extrinsic) şahadet ile isbatlaması gerekmez. Bu durumdaki bir yazıda yer alan kelimeler, bu kelimelerin doğal ve olağan anlamları ve/veya varsa doğurduğu neticeler yazıyı yazmaktaki "niyeti" veya "yıkıcı niyeti" gösterebilir. Dolayısıyl-e Mahkeme huzuruna gelen yazıdaki sözcüklere doğal ve olağan anlamlarını vererek Mahkemeler "niyet"in ne olduğuna karar verebilir. Fakat her zaman böyle olmaz. Bazen bir yazıda yer alan sözcüklere doğal ve olağan anlamları verildiği halde yazıda yeralan i-malar veya açıklama isteyen (innuendo) kısımlar nedeniyle "niyet" kolaylıkla anlaşılmayabilir. Bu durumda böyle bir yazının müfsit gaye ile yayınladığının isbatı için başka (extrinsic) şahadet sunulması gerekir. Niyetin var olup olmadığı hususunu incelemek- Alt Mahkemenin uhdesinde bulunmaktadır.


Huzurumuzdaki meselede Sanıkların dava konusu yazıyı "KKTC - TC arasındaki dostluğu bozmak kastıyle" yayınladıkları iddia edildiğine göre bu kastın ispatlanmasında 'yıkıcı gaye'nin ispatı için aranan ölçünün aynı-sı bu davada da uygulanabilir.

Buna göre iddia makamının Sanıkların KKTC - TC arasındaki dostluğu bozmak kastıyla yazıyı yayınladıklarını ve başka bir gayeleri olmadığını makul süpheden ari olarak ispatlaması gerekmektedir.

İddia Makamı bu görevini y-erine getirirken, bir olguyu isbat eder ve bu olgunun doğal neticesi belli bir sonuç doğurur ve Sanık herhangi bir şahadet veya izahat vermezse Mahkeme Sanığın itham olunduğu suçu işlemek niyetinde olduğu bulgusunu yapabilir. (Gör. Yargıtay/Ceza 44/78)

-İlk Mahkemenin kararı incelendiğinde yazıyı detaylı şekilde incelediği ve yazının ilişkileri bozmak gayesi ile yazılmadığı sonucuna ulaştığı görülmektedir.

İddia Makamı, hitabında yazıda özellikle hakaret ve aşağılayıcı ibareler bulunduğu bulgusu yapıld-ıktan sonra Sanıkların kastının KKTC - TC arasındaki ilişkileri bozmak olduğu sonucuna ulaşılması gerektiğini ifade etmiştir.

Bu konuda Sanıklar izahat verdiler ve ironik tarzda, eleştiri amaçlı yazılan bu yazı ile hiçbir şekilde böyle bir kastları olmad-ığını yazının kötü niyetle yazılmadığını savundular.

İddia Makamı hitabında ayrıca yayınlanan yazının edebi bir uslûpla yazıldığını, teşbih sanatının kullanıldığını ve bu şekilde hedefine varmayı amaçladığını ileri sürmüştür.

Bir yazı edebi nitelikli- eleştiri yazısı ise bu yazıda eleştirilen Devlet Yetkilisi olsa bile yazıdan istihraç edilecek bir iki cümle ile iki ülke arasındaki ilişkileri bozma kastının bulunduğunu söylemek hukuken mümkün değildir ve böyle bir yazının ceza davasına konu olmaması ge-rekir. Burada önemli olan yazının bütününün Sanıkların kastını ortaya koyup koymadığıdır.

Sanıklar KKTC'de günlük olarak yayınlanan bir gazetenin yöneticileridirler. Belli bir rümuzla yazı yazan dava konusu yazının yazarı sadece bu maksada yönelik değil-, kendine ait sütunda günlük yazı yazmaktadır.

Açıklanmış düşünceleri tartışıp, doğruluğu veya yanlışlığının irdelenmesi ifade özgürlüğünün esas amaçlarından bir tanesidir. Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğü, yönetici veya kamu makamlarının hoşuna- gidecek şeyleri söylemek değil, her türlü düşünceyi sebestçe açıklama özgürlüğüdür. Özellikle İlk Mahkemenin temas ettiği Lingens davası bu bakımdan çok önemlidir. AİHM, Castells v. İspanya (1992) davasında daha ileri giderek, demokratik bir devletin yetk-ilileri, provakatif olarak nitelendirilse de, eleştiriyi hoş görmelidirler, demiştir.

Düşüncenin açıklanmasının çağdaş anlamdaki sınırını yasalar belirlemektedir. Ancak, ne yazık ki, halen ülkemizde basın ile ilgili müdahalenin sınırını belirleyecek yas-al düzenleme bulunmadığı için uygulanması tartışmalı olan eski kanun maddelerine başvurulmaktadır.

İfade özgürlüğüne yönelik sınırlamaların İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olmaması için genelde üç koşul aranmaktadır.

Demokratik toplumda gerekli olan- bir müdahale olmalı,
Sınırlama kanunla belirlenmiş olmalı,
Müdahalenin meşru bir amacı olmalı,

Buna ilaveten Yargıtay/Ceza 47-48/1998 (D.1/2001) nolu kararda belirtilen çağdaş düzenlemeler yapılması ile ilgili tavsiyeleri bir kez daha tekrarlarız.

Bu- konuya daha fazla temas etmeden huzurumuzdaki davaya konu yazıya dönecek olursak; yazı bir bütün olarak incelendiğinde yazının doğrudan Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın şahsına yönelik olmadığı açıkca görülmektedir. Konu yazıda, yazarın Cenk Mutluyakalı isiml-i bir başka gazete yazarının Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sözlerine yönelik düşüncelerini ağır şekilde eleştirdiği ve tartıştığı görülmektedir. Dava konusu yazıda yegane kastın KKTC - TC dostluğunu bozmak olduğu sonucuna ulaşmak ne yazının içeriği ne de Ma-hkemeye celbedilen şahadetle mümkün değildir. Yazıda adı geçen Cenk Mutluyakalı düşüncelerini ifade etmese idi, bu yazı yazılacakmıydı? Bu sorunun kesin cevabı ibraz edilen şahadette yoktur. Doğrudan Orgeneral Büyükanıt'ı hedef almayan Orgeneral Büyükanıt'-ın sözlerini değerlendiren başka bir yazarı hedef alan kişisel düşüncelerden ibaret bir yazı ile iki ülkenin dostluğunun bozulmasının kast edildiği bulgusunun yapılması hukuken doğru olmazdı.

Sanıkların aleyhlerindeki davadan mahkum edilebilmeleri için i-spatlanan olguların neticesinde ortaya çıkan kastın iki ülke arasındaki dostluğu ve ilişkileri bozmaya yönelik olduğunu ortaya koyması gerekmektedir. Halbuki davanın olgularından çıkan netice yazarın kişisel düşüncelerinin aktarılmasından ibarettir. AİHM'n-e göre değer yargılarının doğruluğu kanıtlanabilir değildir. Bu husus özellikle Oberschlick ve Lingens davalarında altı çizilerek belirtilmiştir.

Tüm yukarıdakiler ışığında, İlk Mahkeme konu yazının eleştiri niteliğinde olduğu ve Sanıkların kastının KK-TC ve TC arasındaki dostluğu bozmak olmadığı şeklinde bulgu yapıp Sanıkları beraat ettirmekle hata etmedi.



SONUÇ:

Netice itibariyle, her iki istinaf reddedilir.



Mustafa H. Özkök Narin F.Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç - Yargıç Yargıç


30 Aralık, 2010



15






Full & Egal Universal Law Academy