Yargıtay Ceza Dairesi Numara 26/1986 Dava No 6/1986 Karar Tarihi 02.10.1986
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 26/1986 Dava No 6/1986 Karar Tarihi 02.10.1986
Numara: 26/1986
Dava No: 6/1986
Taraflar: Başsavcılık ile Turgut Emir Ahmet arasında
Konu: Uyuşturucu madde tasarrufu –Tutukluluk –
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 02.10.1986

-
D.6/86 Yargıtay/Ceza 26/86
(Ağır Ceza Dava No.1757/86)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Aziz Altay, Hamdi Atalay

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı, Lefk-oşa
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Turgut Emir Ahmet, Güzelyurt
A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Altan Erdağ
Aleyhine istinaf edilen namına: Özkul Özyiğit



Uyuşturucu ma-dde tasarrufu - 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının 24(1)(a)(2) ve 3. maddeleri - 4/72 sayılı Yasanın 6 ve 16. maddeleri tahtında yapılan ve 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 3, 5 ve 25. maddeleri- - Sanığın tasarrufunda Nizamnameye aykırı 2 kg. 736gr. 400 mg. ağırlığında diamorphine bulundurması.

Tutukluluk - Fasıl 155 Ceza Usulü Yasası - Sanığın İlk tahkikattan sonra duruşma gününe kadar tutuklu kalıp kalmaması - Sanığın kaçma ihti-mali - Sanığı-n tanıkları etkileme ihtimali - Amacın Sanığı cezalandırmak değil duruşma gününde Mahkemede hazır bulunmasını sağlamak olması.



OLAY: Aslen Kıbrıslı olmakla birlikte İngiltere'de ikamet eden ve İngiliz vatandaşı olan Sanık, bir süre Kıbrıs'ta kaldıktan s-onra Girne limanından çıkarken arabasının özel bölmelerinde 2 kg. 736 gr. 400 mg. ağırlığında diamorphine bulundu. Tutuklanan Sanık aleyhine diamorphine tasarruf etmekten ve yurt dışına ihraç etmeye teşebbüsten dolayı dava getirildi. İddia Makamı, Sanığın -yargılanacağı Ağır Ceza Mahkemesinin oturum yapacağı tarihe kadar tutuklu kalmasını talep etti. İlk Mahkeme Sanığı koşula bağlı olarak kefaletle serbest biraktı.İddia Makamı bu kararı istinaf etti.

SONUÇ: Yargıtay, çoğunluk kararında duruşma gününe kadar -Sanığın tutuklu kalıp kalmaması konusunda karar verirken amacın Sanığı cezalandırmak değil duruşma gününde hazır bulunmasını sağlamak olduğunu dikkate aldı. Bu nedenle İlk Mahkemenin Sanığı koşula bağlı kefaletle serbest bırakma kararını uygun bulan Yükse-k Mahkeme sadece şartların kifayetsiz olduğu kanısına vararak kefalet şartlarını ağırlaştırdı. Azınlık kararı ise Sanığın Kıbrıs'a para karşılığında uyuşturucu madde kaçırmak maksadı ile geldiğini serbest kalırsa İngiltere'ye kaçmak isteyeceğini dikkate al-dı ve koşula bağlı da olsa serbest bırakılmasının hatalı olacağı görüşünü savundu.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
Lefkios Christodoulou Rodosthenous & Another v. The Police 1961 C.L.R. page 50.
Myrofora Theodossiou v. The Police 1963 C.L.R. Part I- s.95.
R. v. Rose, 67 L.J. Q.B.289.
Yargıtay/Ceza İstida 1/76 ve 2/76 (Birleştirilmiş).
Yargıtay/Ceza İstida 4/78.
Attorney General of The Repubilc v. Yousouf Yousouf Mehmet 1966 C.L.R. Part II p.12, sayfa 14.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
Archbol-d 35. baskı para 203, 15. baskı para.202.




H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu istinaf Girne Kaza Mahkemesinin sanık aleyhine getirilen davalardan ötürü yapılan ilk duruşmasından sonra 24.11.1986 tarihinde Girne'de oturum yapacak olan Ağır Ceza Mahkemes-ine havale ettiği kararını müteakip, onun, sözü edilen tarihte mahkemede hazır bulunacağına dair koyduğu bir takım koşullara tabi olarak serbest kalmasını emreden kararından yapılmıştır. istinafı ilgilendirdiği oranda olgular özetle şöyledir:

Aleyhine is-tinaf edilen (bundan sonra sadece sanık olarak anılacaktır) aslen Kıbrıslı olup 26 yıldan beri İngiltere'de ikamet etmektedir. Güzelyurt'ta sair yakınları yanında kardeşleri bulunmaktadır. Sanık bir süre önce tatilini geçirmek üzere arabası ile Kıbrıs'a ge-ldi. Geri İngiltere'ye dönmek için 29.8.1986 tarihinde Türkiye'ye geçmek üzere Girne'de feribota binerken yapılan gümrük aramasında arabasının özel bölmeleri içerisinde iki kilo 736 gr. 400 mg. ağırlığında diamorp- hine bulunduğu iddiası ile tutuklandı ve -aleyhine getirilen diamorphine tasarrufu ve diamorphine ihraç etmeye teşebbüs davalarının ilk duruşmasının yapıldığı 23.9.1986 tarihine kadar tutuklu kaldı. Aleyhine getirilen davaların iptidai duruşması 23.9.1986 tarihinde yapıldıktan ve yargılanmak üzere- 24.11.1986 tarihinde Girne'de oturum yapacak olan Ağır Ceza Mahkemesine havale edildikten sonra İddia Makamı İlk Mahkemeye bir müracaatta bulundu ve Ağır Ceza Mahkemesinin oturacağı tarihe kadar sanığın tutuklu kalmasını talep etti. İddia Makamı talebine -gerekçe olarak da İlk Mahkemeye aynen şunları söyledi:

"Bulunan emarelerin Yasada öngörülen cezaları büyüktür. Sanık İngiltere'de ikamet etmekte ve ada dışına çıkmak üzere tutuklandığı ortadadır.

Mahkemeden talebimiz çıkan şahadet ışığında sanığın Ağır- Ceza gününe kadar tutukluluğudur."

Bu müracaata karşı çıkan sanığın avukatı aynen şunları söyledi:

"Kişi özgürlüğü Anayasamıza göre temel hak ve hürriyetler arasındadır. Kısıtlanırken titiz davranmak gereklidir.

Sanık İngiliz vatandaşı olmasına rağme-n Kıbrıslıdır ve aynı zamanda KKTC vatandaşıdır. Ailesi burdadır. Sanık Kıbrısa yerleşme niyetindedir. yargılanmadan kaçma niyeti kesinlikle yoktur. Polise yardımcı olmuştur. Bir an önce Mahkemeye çıkabilmesi için. Her yıl Kıbrıs'a gelmektedir ve ailesini -ziyaret etmektedir..

Sanık pasaportunu polise iade etmiştir. Buna el konabilir. Arabası Mahkemeye Emare olarak ibraz edilmiştir. Sanık nakdi bir teminat yatırabilir. Kefil gösterebilir. Her gün isbat-ı vücut edebilir. Bunlara hazır olan sanık yargıdan ku-rtulmayı düşünemez.

Sanığın mahk(m olmadan 2 ay daha tutuklu kalması doğru olmaz."

Sanığın tutuklu kalması için yapılan müracaat hususunda söylenenleri dinledikten sonra İlk Mahkeme konu ile ilgili olarak aynen şunları söyledi:

"Huzurumdaki meselenin- tahkikatı tamamlanmış ve P.I. yapılmış ve Ağır Ceza Mahkemesine havalesi yapılmış bir meseledir. Dolayısıyle tahkikatın sel(meti bakımından sanığın tutuklu kalması söz konusu değildir.

Mesele Sanığın 24.11.1986 tarihinde Girne'de oturum yapacak olan Ağı-r Ceza Mahkemesinde hazır bulunmasını sağlamaktır. Bu gayeye varmak için çeşitli yollar vardır ve bunlar arasında Mahkemenin yetkileri arasında sanığın tutuklu olarak kalması da vardır. Acaba bu meselede sanığın 24.11.1986 tarihine kadar tutuklu kalması uy-gun mudur? Kanaatimce daha henüz mahk(m olmayan ve dolayısıyle masum sayılan sanığı 2 ay gibi bir süre tutuklu bırakmak normal ve adil olmasa gerek. Tabiidir ki meselenin ciddiyeti doğrultusunda sanığın Mahkemede hazır bulunmasını sağlamak için tedbirler a-lınmalıdır. Bunlar arasında nakid kefalet, kefilli kefalet, polis karakoluna isbat-ı vücut etme gibi tedbirler düşünülebilir.

Netice olarak sanığın 24.11.1986 tarihine kadar 300,000.-TL nakit kefalet ve Mukayyidin uygun göreceği muteber bir kefilin 1,000-,000.-TL şahsi kefaleti ile ve her gün 2 kez Güzelyurt polis karakoluna isbat-ı vücut etme koşulu ile serbest kalması emrolunur."

Bir sanığın esas davasının görüşüleceği tarihe kadar şartlı olarak salıverilmesi veya tutuklu olarak kalması konusunun incel-enmesinde uygulanacak test o şahsın yargılanacağı tarihte Mahkemede hazır bulunup bulun- mayacağıdır. Bu test uygulanırken aşağıdaki kriterlerin dikkate alınması gerklidir:

1. İthamın nevi,

2. İthamı destekleyen şahadetin nevi,

3. Mahk(miyet halinde ver-ilecek cezanın huşuneti,

4. Kefil olarak gösterilenlerin müstakil olup olmadıkları veya sanık tarafından tazmin edilip edilmedikleri.

Yukarıda belirtilen kriterlerden maada daha başka bir takım kriterler de dikkate alınabilir. Gör.-

Lefkios Christodou-lou Rodosthenous & Another v. The Police 1961 C.L.R. page 50.
Archbold 35. baskı para 203.
Myrofora Theodossiou v. The Police 1963 CLR Part I s.95
Yargıtay/Ceza İstida 1/76 ve 2/76 (Birleştirilmiş)
Yargıtay Ceza İstida 4/78

Daha evvel söylendiği gibi- bu gibi konularda asıl olan sanığın yargılanacağı tarihte yargılanmasında hazır olup olmayacağıdır yoksa sanığın tutukluluğunun aleyhine ne kadar fazla şahadet olursa olsun esas mahk(miye- tinden önce ona verilecek bir nevi ceza olarak görülmesi doğru değ-ildir. Nitekim Archbold 15. baskı paragraf 202'de bu konuda şöyle denilmektedir:

"Bail is not be withheld merely as a punishment, The requirements as to bail are merely to secure the attendance of the defendant at the trial. R. v. Rose, 67 L.J.Q.B.289."
-
Önümüzdeki meselede sanığın aleyhine getirilen davaların ciddi davalar olduğuna kuşku yoktur. keza önümüzde serdedilen ve polise vermiş olduğu ifadeler ile polis tarafından ona yapılan dava tebliğine vermiş olduğu cevapta en azından ilk nazarda aleyhine -getirilen davalardan mahk(m olması büyük bir olasılıktır. Mahk(miyeti halinde ise herhangi bir şekilde onu yargılayacak Ağır Ceza Mahkemesini etki altında bırakmayı düşünmeden ve sanığın tahfif edici ileri sürebileceği sebebler de dikkate alınacağı hususun-a halel gelmeksizin cezasının hapis cezası olabileceği gerçeği de gözardı edilemez.

Daha önce alıntısı yapılan İlk Mahkeme zabıtlarında İddia Makamı tarafından sanığın yargılanacağı tarihte hazır olmayacağı iddiası dahi yapılmış değildir. İddia Makamı sa-nığın tutuklu olarak kalmasını talep ederken ileri sürdüğü gerekçe aleyhine getirilen davaların öngördüğü cezaların ciddi oluşu, İngilterede ikamet ettiği ve ada dışına çıkmak üzere olduğu bir sırada tutuklandığıdır. Şahadet ibraz edilmediği bir yana -ki b-azı durumlarda şahadet ibrazı gereklidir- sanığın herhangi bir şekilde yasa dışı yollardan adayı terketmesi ihtimalinin varit olduğu davadaki şahitleri ayartabileceği, sanığın benzeri suç işleme ihtimalinin var olduğu iddialarının dahi yapılmadığı bir dava-da sanığın yargılanması tarihinde hazır olmayacağı ihtimaline itibar etmek olası değildir. Bu bir yana istinafın duruşmasında sanığın avukatının iptidai duruşması yapılan esrar ve benzeri davalarda havale yapıldıktan sonra sanıkaların Ağır Ceza Mahkemesind-eki davalarının görüleceği tarihe kadar hemen hemen istisnasız olarak tümünün şartlı olarak salıverildiği ve hiçbirisinde İddia Makamının onların tutuklu olarak kalması talebinde bulunmadığını iddia etti. Bu iddia istinaf eden başsavcılık tarafında nakzedi-lmedi Bu da bir yerde gösteriyor ki bu gibi ceza davalarında verilmesi gereken cezanın ağır olabileceği düşüncesi ile İddia Makamı sair benzeri davalarda sanıkların tutuklu olarak kalmaları için k(fi bir sebep olarak görmemiştir.

Bir sanığın şartlı olara-k salıverilmesi veya tutuklu olarak kalması keyfiyeti ilk etapta bu hususta karar veren İlk Mahkemenin takdirindedir. Elbette ki İlk Mahkemelerin bu takdir hakkını adli olarak kullanmaları gerekir. İlk Mahkemenin bu takdir hakkına Yargıtayın müdahale edebi-lmesi için adli takdirin hatalı olarak kullanıldığı hususunda kesin olarak ikna edilmesi gerekir. yargıtayın direkt olarak bu meseleye kendisi bakmış olsaydı başka türlü karar verebileceği keyfiyeti İlk Mahkemenin kararına müdahale için yeterli bir neden d-eğildir. Bizi herhangi bir şekilde bağlamamakla beraber Rum tarafında da hukuki durumun bu merkezde olduğu anlaşılmaktadır. Gör:- Attorney General of the Republic v. Yousouf Yousouf Mehmet 1966 CLR Part II p.12. Sözü edilen kararın 14. sayfasında bu konuda- şu görüşlere yer verildi.

"In a case of this nature, the proper approach on appeal, is not whether the Judges dealing with the appeal would themselves grant or refuse bail in similar circumstances. It is whether the appellant has shown sufficient reason-s for interfering with the order made in the exercise of the original Judge's discretion."

Bu konuda İlk Mahkeme huzurunda serdedilen şahadet ve orada yapılan argümanlar ışığında İlk Mahkemenin takdirini hatalı olarak kullandığı hususunda kesin şekilde i-kna edildiğimi söyleyemem, ancak sanık aleyhine getirilen davaların ciddiyeti, bunlar için yasanın öngördüğü ceza, sanığın Kıbrıslı olmakla beraber halen İngiliz vatandaşı olduğu ve İngiltere'de ikâmet ettiği gözönünde bulundurulduğunda İlk mahkeme tarafın-dan konulan şartların müdahalemizi gerektirecek kadar kifayetsiz olduğu kanaatındayım. Bu durumda bu şartların aşağıdaki şekilde değiştirilmesi gerekir görüşündeyim.

1. Sanık, Hazine ve Muhasebe Dairesinin bağlı olduğu Maliye Bakanlığına 2,000,000 TL yat-ıracaktır.

2. Sanık ayrıca Mukayyidi tatmin edecek iki muteber kişinin kefaleti ile 3,000,000 TL kefalet senedi imzalayacaktır.

3. Polisten yazılı izin almaksızın sanık ikamet edeceği Güzelyurt Belediye sınırlarının dışına çıkmayacaktır.

4. Her gün G-üzelyurt Polis Karakoluna birisi sabah diğeri öğleden sonra olmak üzere iki defa isbat-ı vücut edecektir. Kesin saatlar polis yetkilileri tarafından saptanabilir.

5. Pasaportu veya seyahat belgesini polise teslim edecektir. İstinafın yukarıda söylenenler- ışığında ve onlara tabi olarak, kısmen kabul edilmesi gerektiği görüşündeyim.

Aziz Altay: Bu istinafta karara bağlanması gereken husus İlk Mahkemenin İddia Makamının müracaatını kabul etmeyerek davanın Ağır Ceza Mahkemesinde görüleceği tarihe kadar sanığ-ın tutuklu kalmasını emretmemekle hata edip etmediğidir.

İlk Mahkeme, sanığı yargılanmak üzere Ağır Ceza Mahkemesine havale ettikten sonra İddia Makamı, öngörülen cezaların büyüklüğünü, sanığın İngiltere'de ikamet etmekte olduğunu ve ada dışına çıkmak üz-ere iken tutuklan- dığını ileri sürdü ve mevcut şahadet ışığında sanığın duruşmasının yapılacağı tarihe kadar tutuklu kalmasını istedi. İddia Makamı bu müracaatı ile sanığın tutuklu kalmasını isterken, onun duruşma tarihinde Mahkemede hazır bulunmayacağını- murat ettiği açıktır. Nitekim İlk Mahkeme de yapılan müracaatı bu şekilde anlamış ve bu açıdan değerlendirip kararını vermiştir. İlk Mahkeme, henüz mahk(m olmayan ve dolayısıyle masum sayılan sanığı, duruşmanın yapılacağı tarihe kadar iki ay tutuklu bırak-mayı normal ve adil bulma- yarak, bazı koşullara bağlı olarak, kefaletle serbest bırakmayı uygun buldu. Bundan da görüleceği gibi, İlk Mahkeme sanığı kefaletle serbest bırakırken sadece onu henüz mahk(m edilmediği için masum sayılması gerektiği karinesini -gerekçe olarak göstermiştir.

Genel ilke odur ki, ihanet ve katillik davaları dışındaki davalarda, tutuklu kalmasını gerektirecek ciddi neden bulunmadıkça, sanık aleyhine tutukluluk emri verilmez. Bir sanığın davasının görüleceği tarihe kadar tutuklu kalı-p kalmayaca- ğına karar verirken Mahkemenin gözönünde bulundurması gereken husus, başka şeyler yanında, sanığın duruşma gününde Mahkemede hazır olup olmayacağıdır. Sanığın duruşma gününde Mahkemede hazır olup olmayacğı incelenirken suçun vehametini, taşıdı-ğı ceza miktarını, sanığın aleyhindeki şahadeti, ilk bakışta mahk(m olma ihtimalinin olup olmadığının ve toplum içindeki mevkinin dikkate alınması gerekir.

Önümüzdeki meselede aslen Kıbrıslı olan sanık, evli olup ailesi ile birlkte son 26 yıldan beri dev-amlı İngiltere'de ikamet etmektedir. Avukatının beyanına göre sanığın İngiltere'de bir de evi bulunmaktadır. Sanık polise verdiği ve Mahkemeye emare olarak ibraz olunan gönüllü ifadesinde, 5 yıldan beri işsiz ve maddi durumu çok bozuk olduğu için Kıbrıs'a -arabasının gizli bölmelerinde bulunan uyuşturucu maddeyi alıp İngiltere'ye götürmek için geldiğini, bu hizmetine karşılık (12,000.- alacağını, kendisine (1200.- ve 150,000TL peşin ödeme yapıldığını, arabasında bulunan uyuşturucu maddeyi kendisinin yerleşti-rdiğini itiraf etmektedir. istinafın duruşması sırasında müdafaa avukatı çok ciddi bir suç işleyen sanığın, büyük bir olasılıkla, hapislik cezası ile çarptırı- lacağının bilinci içinde olduğunu belirtmiştir. Bu durumda henüz mahk(m edil- meyen bir sanığın -masum kabul edildiği karinesinden söz edilemez. Sanığın kendi gönüllü ifadesinde suçluluğunu ortaya koyan olgular tartışmasız ve hiçbir şekilde ihtil(f konusu edilmeden Mahkeme önünde şahadet olarak dururken, üstelik sanığın, işlediği suçun ve cezanın veha-metinin bilinci içinde olduğu açıkça ifade edilirken, İlk Mahkeme henüz mahk(m edilmeyen ve dolayısıyle masum sayılan sanığın iki ay gibi bir süre tutuklu kalmasının normal ve adil olmadığı gerekçesi ile ve sadece bu nedenle, tutukluluk müracaatını reddetm-ekle hata etmiştir. Özellikle Kıbrıs'ta ikamet etmeyen, 5 yıldan beri işsiz ve maddi sıkıntı içinde bulunan, Kıbrısa geliş nedeni sadece para karşılığında uyuşturucu madde kaçırmak olduğu kendi ikrarı ile anlaşılan sanığın, serbest bırakılması halinde, ada-letten kurtulmak için kaçıp, olaydan hemen sonra İngiltere'ye dönen karısı ve kızının yanına gitmek istemeyeceği söylenemez. Binaenaleyh meselenin tüm olguları dikkate alındığında İlk Mahkemenin sanığın duruşma tarihine kadar tutuklu kalmasını emretmeyerek- onu, koşula bağlı dahi olsa, kefalet ile serbest bırakmakla hata ettiği kanısındayım.

Son olarak bir hususa daha değinmek istiyorum. iddia Makamının bir sanığın duruşma tarihinde Mahkeme huzuruna gelmeyeceği gerekçesi ile Mahke- menin tutukluluk emri ve-rmesini istediği durumlarda bu müracaatını açık bir şekilde yapması ve müracaatını destekleyici şahadet ibraz etmesi gerektiğine kuşku yoktur. Önümüzdeki meselede İddia Makamı müracaatını özlenen açıklıkla yapmamakla birlikte, yukarıda belirtildiği gibi, s-anığın tutukluluğu için emir verilmesini isterken onu ada dışına kaçıp duruşma gününde Mahkemede hazır olmayacağı gerekçesiyle istediği açıktır. Nitekim müdafaa avukatı bunu böyle anlamış, müracaata bu yüzden karşı çıkmış, İlk Mahkeme de aynı anlayış içind-e konuya eğilerek kararını vermiştir. Binaenaleyh ortada herhangi bir belirsiz durum bulunmadığı gibi, sanığa bu açıdan herhangi bir haksızlık da olmuş değildir.

Yukarıda belirtilenler ışığında, sanığın kefaletle serbest bırakılması emrinin iptal edilere-k davasının Ağır Ceza Mahkemesinde görüleceği tarihe kadar tutuklu kalması için emir verilmesi grektiği görüşündeyim.

Hamdi Atalay: Sayın Yargıç Salih S. Dayıoğlu tarafından okunan hükmü daha önce okuma fırsatını buldum. Orada söylenenler ve varılan sonuç-la hemfikirim.

Salih S. Dayıoğlu: Sonuç olarak istinaf oyçokluğu ile kısmen kabul edilir ve İlk Mahkemenin sanığı Girne Ağır Ceza Mahkemesinin oturum yapacağı 24.11.1986 tarihine kadar serbest kalabilmesi için verdiği emrin şartları daha önce belirttiğim -şekilde ve oyçokluğu ile değiştirilir.


(Salih S. Dayıoğlu) (Aziz Altay) (Hamdi Atalay)
Yargıç Yargıç Yargıç

2 Ekim 1986


1-


280






Full & Egal Universal Law Academy