Yargıtay Ceza Dairesi Numara 2/2007 Dava No 5/2007 Karar Tarihi 09.05.2007
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 2/2007 Dava No 5/2007 Karar Tarihi 09.05.2007
Numara: 2/2007
Dava No: 5/2007
Taraflar: Hasan Kurtoğlu ile KKTC Başsavcılığı
Konu: Müstahdem tarafından sirkat
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 09.05.2007

-D.5/2007 Yargıtay/Ceza 2/2007
(Ağır Ceza Dava No:6923/06;Lefkoşa)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Nevvar Nolan, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.

İstinaf eden: Hasan Kurtoğlu, Merkezi Cezaevi, Lef-koşa
(Sanık)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

İstinaf eden tarafından: Avukat Öner Şerifoğlu
Aley-hine istinaf edilen tarafından: Savcı Ahmet Varol.


Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Türker, Kıdemli Yargıç İlker Sertbay ve Yargıç Peri Hakkı'nın 6923/2006 sayılı davada 17.1.2007 tarihinde verdiği karara karşı Sanık tarafından yapılan istinaft-ır.

-----------------

H Ü K Ü M


Nevvar Nolan: İstinaf edenin kızı Lefkoşa'da, Önder Alışveriş Merkezinde kasiyer olarak çalışmaktaydı. 2005 yılı Aralık ayı içerisinde istinaf eden iki ayrı tarihte Önder Alışveriş Merkezinde ağırlıklı olarak bazı gıda -ve giyim eşyaları alıp kızının görev yaptığı kasaya gitti, kızı önceden kasanın altına yerleştirdiği bazı giyim eşyalarını da istinaf edenin getirdiklerine kattı ve bazı eşyalarla ilgili kasada işlem yaptıktan sonra işlemi ve ilgili fişi iptal etti, istina-f eden de, karşılıkları kasaya ödenmeden, eşyalarla birlikte kasadan geçip gitti. Olayın ortaya çıkması üzerine yapılan aramalarda konu işyerinden çıkarılan eşyalar bulunup istinaf edenden ve kızından alındı.
İstinaf eden ile kızı aleyhine, Bölüm 154 Cez-a Yasasının 20, 255 ve 268. maddelerine aykırı, müstahdem tarafından sirkat davası getirildi. Her iki sanık aleyhlerindeki davayı Ağır Ceza Mahkemesinde kabul ettiler. Ağır Ceza Mahkemesi sanıkları kendi ikrarları ve sunulan olgular ışığında suçlu bularak -aleyhlerindeki davadan mahkum ettikten sonra istinaf edene bir yıl hapis cezası takdir etti, istinaf edenin kızını ise sulh ve sükûnu koruyacağına ve iyi ahlak sahibi olacağına dair 5,000YTL kefalete bağladı.

Ağır Ceza Mahkemesinin kararına karşı dosyala-dığı istinafında istinaf eden aşağıdaki iddiaları ileri sürmektedir.
1- Suçu kabul etmesine rağmen, Ağır Ceza Mahkemesi istinaf edeni müstahdem tarafından sirkat suçundan mahkum etmekle hata etmiştir.
2- Cezalar arasında oransızlık vardır ve kendisine ta-kdir edilen ceza alenen fahiştir.

İstinaf eden ile birlikte yargılanan, istinaf edenin kızı, Önder Alışveriş Merkezinin bir çalışanı idi ve işyerinde işvereninden sirkat suçu işlemiştir. İstinaf eden de kızının bu suçu işlemesinde kızına yardımcı olmuştu-r. Kızının isteği ile alışveriş merkezine giden istinaf eden, alışveriş merkezinden ağırlıklı olarak gıda ve giyim eşyaları alarak kızının görevli olduğu kasaya kadar taşımakla, kızının kendisine kasanın altından alarak verdiği diğer eşyaları bu eşyalarla -birlikte tutarları ödenmeden alışveriş merkezi dışına taşımakla, suçun işlenmesinde yardımcı olmuştur. Ceza Yasasının 20. maddesine göre, bir suç işlendiğinde, suçun işlenmesinde suçu işleyene yardımcı olan her kişi o suçun işlenmesine iştirak etmiş, suçu -işlemiş sayılır ve o suçu bizzat işlemekle itham edilebilir. Kişi, yaşı veya cinsiyeti nedeni ile bir suçu bizzat işleyemeyecek bir kimse olarak kabul edilse bile, 12 yaşın altındaki bir erkek çocuğunun veya kadının ırza tecavüz suçunda eylemi yapamayacağı-nın kabul edildiği gibi, suçun işlenmesine yardımcı olması halinde, Ceza Yasamızın 20. maddesi altında suçu işlemiş gibi itham edilebilir. (A person may be an aider and abettor even if from sex or age incapable of being a principal: Archbold, Criminal Plea-ding, Evidence and Practice, 2006, para 18-12).

İstinaf eden, eşyaları sirkat edilenin bir çalışanı olmamasına rağmen, eşyaları sirkat edilenin çalışanı olan kızına, bunu bilerek, işvereninden sirkat suçunun işlenmesinde yardımcı olduğu için, Ceza Yasası-nın 20. maddesi altında müstahdem tarafından sirkat suçu ile itham edilebilir.

İfade edilenlerden anlaşılabileceği gibi, istinaf edenin müstahdem tarafından sirkat suçu ile itham edilmesinde ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Mahkeme huzurunda kabul e-ttiği müstahdem tarafından sirkat suçundan mahkum edilmesinde bir hata yoktur.

İstinaf eden, yine, kendisi ile birlikte yargılanan kızına takdir edilen ceza ile kendisine takdir edilen ceza arasında oransızlık olduğuna işaret edip bu oransızlıktan ve her-halukarda kendisine takdir edilen cezanın alenen fahiş olduğundan yakınmaktadır.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Ağır Ceza Mahkemesi istinaf edenin kızını sulh ve sükûnu koruyacağına ve iyi ahlak sahibi olacağına dair 5,000YTL kefalete bağlarken, istina-f edene bir yıl hapis cezası takdir etmiştir. Takdir edilen bu iki ceza arasında ciddi bir fark, ciddi bir eşitsizlik olduğu doğrudur. Takdir edilen bu iki ceza arasındaki fark keyfi midir, dayanaksız mıdır? Ağır Ceza Mahkemesi istinaf eden ile kızının kon-umlarını değerlendirerek, ceza takdirinde, ayırım yapmayı uygun gördüğünü, gerekçe vererek, açıklamıştır. İstinaf edenin kızı suç tarihinde 17 yaşında idi. Ağır Ceza Mahkemesi 17 yaşındaki bu kızın hayat tecrübesinden yoksun olduğunu dikkate alarak, ona ha-pis cezası takdir etmemeyi, ona bir şans daha tanımayı uygun görmüştür. Ağır Ceza Mahkemesi istinaf edenin kızından hoşgörüyü esirgememiş, ona merhametli, müşfik davranmıştır; belki de babanın bundan yakınacağını hiç düşünmeden!

İstinaf eden yüksek öğren-im gördü, bir süre Türkiye'de öğretmen olarak çalıştı, emekli oldu ve suç tarihinde Kıbrıs'ta bir inşaat firmasında şantiye şefi olarak çalışmaktaydı. İstinaf edene ceza takdir ederken, Ağır Ceza Mahkemesi, istinaf edenden, 17 yaşındaki kızı yanlış yaptığı-nda kızına yanlışların kötülüklerini anlatması, ona doğruyu göstermesi beklenirken, istinaf edenin bunu yapmadığını, kızının yanlışına katıldığını vurgulayarak ceza takdirinde bunu dikkate almıştır.

Ağır Ceza Mahkemesinin, istinaf edene ve kızına ceza t-akdirinde, iki ceza arasında ayırım yapmayı uygun görürken, olaya ve sanıklara yaklaşımında, olayı ve sanıkları değerlendirmesinde, hatalı olduğu söylenemez. Ağır Ceza Mahkemesi kabul edilebilir gerekçeler göstererek istinaf eden ile kızına ceza takdirinde- ayırım yapmayı uygun görmüştür; doğru da yapmıştır.

Cezaya karşı yapılan istinaflarda, Alt Mahkemeler tarafından sanıklara takdir edilen cezalara Yargıtayın yaklaşımını ve uyguladığı ilkeleri açıklayan birçok Yargıtay kararı vardır, Yargıtayın yaklaşımı-nı ve uyguladığı ilkeleri burada tekrarlama gereği görülmemektedir; Yargıtay/Ceza 69/04 (D.1/06) ile Yargıtay/Ceza 1/07 (D.3/07) bu Yargıtay kararlarına iki örnektir. İstinaf eden, Ceza Yasasının 255 ve 268. maddelerine aykırı müstahdem tarafından sirkat s-uçundan mahkum olmuştur ve bu suç yedi yıla kadar hapis cezası taşımaktadır. Yine yukarıda verilen ve konuları müstahdem tarafından sirkat suçu olan her iki Yargıtay kararında da vurgulandığı gibi, içeriğinde güvenin kötüye kullanıldığı, suistimal edildiği- görülen suçlarda verilecek cezanın caydırıcı nitelikte olması gerekir.

İstinaf eden ekonomik sıkıntı nedeni ile zor durumda olduğu için bu suçu işlediğini ifade etti, ancak Ağır Ceza Mahkemesi aylık 3,210YTL geliri olan dört çocuklu bir aile için böyle- bir mazareti hafifletici neden olarak kabul etmedi. Üstelik, ailenin aylık gelirini 3,210YTL olarak gösteren sosyal tahkikat raporu, raporun hazırlandığı tarih itibarı ile doğru olabilir, ancak suç tarihi itibarı ile doğru değildir, şöyle ki, 3,210YTL ist-inaf eden ile eşinin aylık gelirleri toplamıdır, halbuki suç tarihinde istinaf edenin kızı da, suç işlediği işyerinde çalışmakta idi ve mutlaka onun da bir geliri vardı. Ağır Ceza Mahkemesi sirkat suçlarının yaygın hale geldiğini, toplum için bir huzursuzl-uk kaynağı olduğunu, yaygın hale gelen bu suçlara caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini de değerlendirmesine almıştır.

Her davada takdir edilecek cezanın türünü ve eğer hapis cezası ise süresini ağırlıklı olarak o davanın kendine özel olguları belirler-. Ağır Ceza Mahkemesinin, suça ve suçluya yaklaşımında, olguları değerlendirmesinde ve cezalandırma ilkelerini uygulamasında hata yaptığı görülmemektedir. İstinaf edene takdir edilen bir yıl hapis cezası, davanın tüm olguları ve özellikle 17 yaşındaki kızı- ile birlikte kızının işverenine karşı suç işleyen, yüksek öğrenimli istinaf edenin konumu ışığında, alenen fahiş olmadığı bir yana, caydırıcılık özelliğini yeterince taşıyıp taşımadığı tartışılacak bir cezadır.
Yukarıda belirtilenler ışığında istinaf red-dedilir. Hapis cezasının ne zaman başlayacağı hususunda bir emir vermeyerek, cezanın, Ceza Usul Yasası Madde 147(1) ışığında, istinafın karara bağlandığı bugünden başlamasını uygun görürüz.

Son olarak Ceza Usul Yasasının 147(1) maddesinin, bugünkü düzen-lemenin aksine, "Yargıtay başka türlü emir vermedikçe, ceza, Alt Mahkeme tarafından saptandığı tarihten başlar" anlamında tadil edilmesinin doğru ve çağdaş olacağı kanısında olduğumuzu da açıklamak isteriz.



Nevvar Nolan Gönül Erönen - Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


9 Mayıs, 2007


















6






Full & Egal Universal Law Academy