Yargıtay Ceza Dairesi Numara 21/1999 Dava No 6/1999 Karar Tarihi 18.06.1999
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 21/1999 Dava No 6/1999 Karar Tarihi 18.06.1999
Numara: 21/1999
Dava No: 6/1999
Taraflar: Muzaffer Güder ile Başsavcılık
Konu: Masraf emri – Takdir yetkisi – Cezalandırma prensipleri- İstinaf
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 18.06.1999

-D.6/99 Yargıtay/Ceza 21/99
(Ceza Dava No: 173/99;G.Mağusa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Celâl Karabacak, Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan-.

İstinaf eden: Muzaffer Güder, Mağusa
(Sanık)
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC. Başsavcılığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a.
-
Mağusa Kaza Mahkemesinin 173/99 sayılı davada 17.2.1999 tarihinde verdiği karara (Gülden Çiftçioğlu Kaza Mahkemesi Yargıcı) karşı Sanık tarafından yapılan istinaftır.

İstinaf eden namına: Avukat Tevfik Pilli
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Sarper A-ltıncık.



H Ü K Ü M
-
-Celâl Karabacak: Bu istinafta ilk hükmü Sayın Yargıç Metin A. Hakkı okuyacaktır.
-
-Metin A. Hakkı: Bu istinafın kökeninde yatan olgular ihtilâf konusu olmayıp, aşağıdaki şekilde özetlenmesi mümkündür:

İstinaf Eden Sanık, 17.2.1999 tarihinde Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde avukatının da hazır olduğu bir oturumda, 21/82 sayılı Yasa- ile tadil edilen Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasasının 2, 19(1)(h) maddelerine aykırı olarak izinsiz, aynı davada yer alan Sanık 1'i, KKTC'de kalma izni hitam bulduğu halde, Muhaceret Genel Müdürlüğünden izin almaksızın 17.8.1998 ile 22.9.1998 tarih-leri arasında Gazi Mağusa'da yanında çalışmasına müsaade etmek suretiyle barındırmak suçunu işlemekle itham edilmiştir. İstinaf Eden Sanığa aleyhindeki itham duyurulduğunda Sanık suçunu kabul etmiştir. Sanığın herhangi bir sabıkası yoktur. Akabinde Alt -Mahkeme, İstinaf Eden Sanığın avukatının hafifletici nedenlerle ilgili Mahkemeye söylediklerini de dinlemiş, bilâhare Sanığı kendi ikrarı ile mahkûm edip yasa gereği İstinaf Eden Sanığı çarptırabileceği azami para cezası olan 50.000TL para cezasına çarptır-mış ve ilâveten İstinaf Eden Sanığa Fasıl 155 madde 168'in Mahkemeye verdiği yetkiye dayanarak 20.000.000TL masraf ödemesini de emretmiştir.

İstinaf Eden Sanık 20.000.000TL dava masrafı ödeme kararından kendini mağdur hissederek 22.2.1999 tarihinde -yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen istinafı dosyalamıştır. İstinaf ihbarnamesi 3 istinaf sebebi içermekle birlikte İstinaf Eden Sanığın avukatı istinafın duruşması esnasında istinaf nedenlerini tek başlık altında şu şekilde özetlemiştir:-

'Alt Mah-kemenin İstinaf Eden Sanığa verdiği masraf emri ceza nitelikli olup Yasanın öngördüğü azami para cezasını aşmaması gerekmektedir ve aşması nedeni ile ve bu oranda iptali gerekmektedir.' İstinaf Eden Sanığın avukatı Yüksek Mahkemede istinafın duruşması esn-asında iddialarını yaparken Alt Mahkemenin hata ettiği doğrultusundaki iddialarını herhangi bir içtihat ile desteklememiştir, ancak 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile benzeri hükümler ihtiva eden Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi-ne atıfta bulunmakla yetinmiştir. Avukatın söylemediğini tamamlıyalım:- 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 39/62 sayılı Yasa ile Kıbrıs'ta tasdik (ratified) olunmasına rağmen, bu istinafın karara bağlanmasında bu hususun pek alâkası olduğunu göremedim,- şöyle ki bir ceza davasında, mahkûm edilen bir Sanığa yetkili Mahkemenin masraf ödemesini emredemiyeceğine dair bir madde içermemektedir. Savcılık ise Alt Mahkemenin kararında herhangi bir hata olmadığını öne sürmüş, Alt Mahkemenin Sanığa verdiği masraf -emrinin ceza nitelikli olduğunu reddetmiş ve istinafın iptal edilmesini talep etmiştir. Bu çerçeve içinde bu istinafı karara bağlamak görevimizdir. Alt Mahkemenin kararının istinaf konusu kısmında herhangi bir hata varmıdır? Bu istinafın konusu bununla s-ınırlıdır. İstinafı karara bağlamak için Fasıl 155 madde 168'in Mahkemeye verdiği yetkiyi doğru olarak kullanıp kullanmadığını incelememiz gerekmektedir. Fasıl 155'in 168. maddesi aynen şöyledir:

"Whenever a person is convicted of any offence, the Court- may order him to pay the costs of the prosecution in addition to any other sentence which may be passed upon him and in the case of public prosecutions such costs shall, when recovered, be paid into public revenue."

Bu madde incelendiğinde, bir ce-za davasında bir Sanığın mahkûm olması halinde çarptırıldığı cezaya ilâveten Mahkemenin uygun gördüğü hallerde ilgili Sanığı İddia Makamının dava nedeni ile düçar olduğu masrafları ödenmesini de emredebileceği yetkisini vermekte olduğu açık olmakla beraber-, böyle bir Mahkeme bu doğrultuda takdir yetkisini kullanırken bu yetkinin kriterlerinin veya sınırlarının ne olacağı doğrultusunda herhangi bir hüküm içermemektedir.

Bu maddenin pratikte ne şekilde tefsir edilip uygulandığına baktığımızda Kıbrıs i-çtihatlarında esas olarak 4 davada bu maddenin konu edildiği görülmektedir. Tarih sırasına göre bu davalar şunlardır:- 1) The Attorney- General of The Republic v. 1. Georghious Stavrou, and others (1962 CLR 274); 2) Costas Christou Christofakis v. The Po-lice(CLR 1963 Part I, Page 33); 3)Lambros Costa Nıcolaou, v. The Republic (CLR 1966 Part 2, Page 60); Eleftherios Nicolaou v. The Police (1969) Part 2 CLR 84. Bu içtihatlar, bilhassa ilk ismi verilen 2 tanesinde, bir Sanığın bir ceza davasında mahkûm oldu-ktan sonra ilgili Mahkemece hapis cezasına çarptırılması halinde, İddia Makamının dava ile düçar olduğu masrafı da Sanığın ödemeye emrolunmasının genelde uygun olmayacağı görüşü benimsenmiştir. Son ismi verilen Eleftherios Nicolaou davası ise Türk Yargıçl-arın Rum tarafında görev yapmadığı bir zamanda verilen bir karardır, bir başka deyişle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi İstinaf Mahkemesi kararıdır, bizi bağlamamaktadır, bu münasebetle kararın sonunda değerlendirilecektir. Önümüzdeki istinafta, İstinaf Eden San-ık hapis cezasına çarptırılmayıp, sadece azami olarak çarptırılabildiği para cezasına çarptırıldığına göre, bu istinafın karara bağlanmasında bu içtihatların Mahkemeye yardımcı olabileceği söylenemez.

Ceza Usul Yasamızın yukarıda alıntısı yapılan 1-68. maddesi, Ceza Usul Yasamızın genelde, İngiltere'de o zaman yürürlükte bulunan mevzuata dayandırılarak hazırlandığı düşünülürse, İngiltere'nin tecrübelerinden bir çok kez yaptığımız gibi bu istinafı karara bağlarken de yararlanmaya çalışmamız yerinde ol-acaktır. İngiltere'de konuya şamil mevzuat tek bir Yasa altında toplanmış olmamasına rağmen esas Yasayı Costs in Criminal Cases Act'ın oluşturduğu görülmektedir. Meselâ Kıbrıs Cumhuriyetinin 1960'da ilânını takip eden yıllarda İngiltere'de önümüzdeki ist-inaf konusuna şamil 3 Yasa yürürlükte bulunmakta idi: 1952 Costs in Criminal Cases Act, 1967 Criminal Justice Act (Secs 31-32) ve Criminal Appeal Act 1968 (Secs 24-28, ve 39-41). Bizim Ceza Usul Yasamız Fasıl 155, esas olarak 1948 yılında yürürlüğe girmiş-tir. O tarihte İngiltere'de yürürlükte bulunan ve bizim madde 168'e benzeri madde ihtiva eden Yasa, The Costs in Criminal Cases Act, 1908 idi. (Bak: The Complete Statutes of England (1929), Vol.4, page 739). Bu Yasanın 6 (1) maddesi içerik bakımından bi-zim Fasıl 155'in 168. maddesinin benzeri olup aşağıdaki şekilde kaleme alınmıştır:-

"(1) The Court by or before which any person is convicted of an indictable offence may, if they think fit, in addition to any other lawful punishment, order the person co-nvicted to pay the whole or any part of the costs incurred in or about the prosecution and conviction including any proceedings before the examining justices, as taxed by the proper officer ot the court."

Bilâhere bu Yasa yerini Costs in Criminal Ca-ses Act, 1952'ye bırakmıştır. (Bak: Halsbury's Statutes of England, Second edition, Vol. 32 page 61). Bu Yasanın benzeri madde-si olan 6. maddesi ise bu istinafın konusunu ilgilendirdiği oranda aynen şöyledir:

"6 (1) On the summary trial of an information a magistrates' court shall have power to make such order as to costs-

On conviction to be paid by the accused to the prosecut-or;

......................

as it thinks just and reasonable:

Provided that-
Where under the conviction the courtorders payment of any sum as a fine, penalty, forfeiture or compensation, and the sum so ordered to be paid does not exceed five sh-illings, the court shall not order the accused to pay any costs under this subsection unless in any particular case it thinks fit to do so;
Where the accused is under seventeen years old, the amount of the costs ordered to be paid by the accused himself un-der this subsection shall not exceed the amount of any fine ordered to be so paid.

(2) A court shall specify in the conviction, or as the case may be the order of dismissal, the amount of any costs that it orders to be paid under the preceding sub-section.
(3) .........................
(4) If the amount ordered to be paid under the last preceding subsection exceeds twenty-five pounds, the prosecutor may appeal to a court of quarter sessions; and no proceedings shall be taken upon the- order until the time allowed for giving notice of appeal has elapsed, or within that time notice of appeal is given, until the appeal is determined or ceases to be prosecuted."

Y-ukarıda sözü edilen 1952 Yasasının İngiltere'de 1973'de tekrar kaleme alındığı görülmektedir. Costs in Criminal Cases Act 1973'ün yukarıda mutadis mutandis alıntısı yapılan maddenin benzerini oluşturan 2(2) maddesi ise aynen şöyledir:

"(2) On the summa-ry trial of an information a magistrates court shall, on conviction, have power to make such order as to costs to be paid by the accused to the prosecutor as it thinks just and reasonable, but -

(a) Where under the conviction the court orders payment of -any sum as a fine, penalty, forfeiture or compensation, and the sum so ordered to be paid does not exceed 25p, the court shall not order the accused to pay any costs under this subsection unless in any particular case it thinks fit to do so;

(b) Where the- accused is under seventeen years old, the amount of the costs ordered to be paid by the accused himself under this subsection shall not exceed the amount of any fine ordered to be so paid."
(Bak: Halsbury's Statutes, Fourth Edition Vol.27, Page 60 -at p. 62).

Bu 1973 Yasası da halen, İngiltere'de Prosecution of Offences Act 1985 ile ilga edilmiş veya tekrar kale-me alınmış durumdadır. (Bak: Halsbury's Statutes, 4th ed. Vol.12, (1989 Re-issue) page 933 at page 951, Sec. 18) Bu Yasanın bu istinaf konusuna şamil 18. maddesi 1 Ekim 1986 yılında Prosecution of Offences Act 1985 (Commencement No.3) Order 1986 ile yürü-rlüğe girmiş olup (Bak aynı eser sayfa 949'un sonu, başlık 'Notes'), sayfa 951'de görünen 18. maddesi, bu kararın sonuna eklenmiştir. Bu Yasanın mevcut şekli ile halen İngiltere'de yürürlükte olup olmadığı doğrultusunda bir şey söylemeden, İngiltere'deki -Yasa şeklindeki mevzuatın ilgili maddeleri zaman zaman İngiliz Mahkemeleri tarafından tefsir edilmiş ve bunlardan içtihat niteliğinde prensipler husule gelmiştir ki bunlardan bu istinafı karara bağlamak için bize faydalı olması halinde yararlanmamız uygun -olacaktır. Uygulamakla yükümlü olduğumuz tadil olunmuş şekli ile 1976 Mahkemeler Yasasının 38(d) maddesi hükümleri gözönünde bulundurulursa bu görüş daha da kuvvet kazanmaktadır.

İstinaf Eden Sanığın istinafta tek iddiası, masraf emrinin ceza- nitelikli olduğu ve bu nedenle yasanın öngördüğü azami para cezasından daha fazla olamayacağı doğrultusunda idi. Bir başka deyişle masraf olarak ödenmesi emrolunan miktar gerek yalnız başına, gerekse sair parasal ceza ile birlikte olsun, yasanın öngördüğ-ü para cezası miktarını aşamayacağı doğrultusundadır. Bu iddia 1921 senesinde İngiltere'de R. v. Mc Cluskey, davasında karara bağlanmış (Bak: 15 Cr. App.R. 148) ve ceza nitelikli olmadığı görüşü benimsenip yerleşmiştir. Şöyle ki, İddia Makamı masrafı ödem-eye hükmolunan bir Sanık bu masrafı ödememesi halinde hapis cezasına çarptırılamayacağı gibi ödemesine hükmolunan masrafın miktarı da normal hukuk davalarındaki masraf emirleri gibi kendinden tahsil edilmektedir. (Bak: Archbold Criminal Pleading Evidence -and Practice, Thirty-Fifth Edition, sayfa 330-331 paragraf 804). Yine konu ile ilgili olarak Halsbury's Laws of England, 2nd edition (Hailsham Edition) Vol.21, Page 719, paragraf 1247'nin sonunda son cümlesi aynen şöyle demektedir:

"Costs ordered to be p-aid .... are recoverable by the party entitled thereto summarily as a civil debt" (underline supplied).

Yine Becker v. Purchase davasında (Bak: A.E.R 1950, Vol 2 sayfa 837) Mahkeme bir ceza davasında masraf emri vermezden önce ilgili tarafa bu- konuda da söz hakkı tanınması ve bu konu üzerinde görüşünün emir verilmezden önce alınmasının şayanı arzu olduğu hükme bağlanırken, (Archbold'dan alınan kelimelerle 'An order for costs against a party should not be made without hearing him, Bak: Yukarıda -iktibas edilen 35th ed, page 333 para 803, son cümle) bir Sanığın mahkûm olduktan sonra İddia Makamına masraf ödemeye emrolunurken bunun miktarının makul(reasonable) olması gerektiği İngiltere'de vurgulanmıştır. (Bak: R. v. Burt, ex P. Presburg 1960 1 QB 6-25, (1960) I A.E.R 424). Bu dava ile masraf miktarının genel bir rakam (lump sum) olarak saptanması ve Savcının maaşı ile birlikte şahit masraflarının da inter alia gözönünde bulundurulabileceği (ki bu istinafta şahit masrafı yoktur) karara bağlanmıştı. -Bu konu ile ilgili olarak da Halsbury's Laws of England, 3rd Vol.10, Page 547, paragraf 1007 şunlar yer almaktadır:

"1007. Amount of costs which can be ordered. The amount of costs the payment of which th court can order is, subject to the regulations ma-de by the Secretary of State, such an amount as appears to the court reasonably sufficient to compensate the prosecutor, or, as the case may be, the accused, for the expenses properly incurred by him in carrying on the prosecution or the defence, and to co-mpensate any witness for the prosecution or defence, for the expense, trouble, or loss of time properly incurred in or incidental to his attendance and- giving evidence".

Yukarıdakilerden açıkça görülmektedir ki İngiltere'de bir ceza davasında bir Sanığın, o davada mahkûm olduktan sonra, mevzuatın o dava için öngördüğü cezaya ilâveten masraf ödemeye de emrolun-abileceği sarihtir. İlgili Mahkemenin uygun görüp Sanık aleyhine masraf emri de vermesi halinde, masraf emri kesinlikle ceza nitelikli değildir. Bu yasal durum Kıbrıs Rum Yönetimi Mahkemesinin 1969'da verdiği Eleftherios Nicolaou davasında verdiği karar -ile taban tabana zıttır. Bu bağdaşmazlık sözü edilen davada Vassiliades'ın kararından alıntı yapılarak gösterilebilir. Vassiliades, ilgili davada inter alia şöyle demişti:

"We think that the order for costs made in this case, as indeed in most cases, w-as intended to be part of the punishment. And that the object of the trial Judge was to add the costs to the fine imposed. Nevertheless, we think that this appellant should not be made to bear more than the costs incurred to establish the charge against h-im; or a fair proportion in the total costs incurred by the prosecution. This, we think, would be, in the circumstances of this case, an amount of £3; and as the non-payment of costs would incur a liability for imprisonment, we think that the order for co-sts should be varied so that the appellant should have to pay only £3.- out of the total of £9.- costs. The rest of the costs to be paid by the State out of public funds. Appeal allowed to that extent. Order varied to read: Appellant to pay £3.- of the- costs of prosecution or seven days imprisonment in default. The other part of the sentence imposed on the appellant by way of fine, to stand." (underline supplied).

-Bu durumda önümüzdeki istinaf ne şekilde neticelendirilmelidir? Kanımca bizi bağlamayan yukarıda alıntısı yapılan Rum Yönetimi kararı KKTC Mahkemelerinin tatbikattaki uygulaması ile ve keza Ceza Usul Yasamız Fasıl 155 ile daha iyi bağdaşmaktadır, nitekim -Fasıl 155'in 2.inci maddesinde yer alan 'penalty' sözcüğünün tarifi aynen şöyledir:

"penalty" means any fine imposed under any enactment in force for the time being, any forfeited bail bond or recognisance, any sum adjudged in any criminal proceedings to -be paid by any person by way of compensation, damages, costs or otherwise and includes the costs of execution for the recovery of the same;" (underline supplied).

Yukarıda görülen prensipler çerçevesinde önümüzdeki istinafı değerlendirdi-ğimde, Alt Mahkemenin yetkisinde olan bir emir verdiği, masraf emrinin masraf ile sınırlı olması hasebi ile teknik anlamda suç için cezaya ilâve ceza olmadığı ancak, muhakkak ki İstinaf Eden Sanık aleyhine bir ek külfet getirsin diye verildiği bu anlamda '-quasi criminal' bir emir olduğu, miktarın (yapılan işlemler göz önünde bulundurulduğunda) makul olduğu, Ceza Usul Yasamıza ters olmadığı, Yasa ile (letter of the law) uyum içinde olduğu, ancak Sanık aleyhine masraf emri hükmetmekle ve Sanığı bu konuda dinl-emeden bu emri vermekle teknik olarak Alt Mahkemenin bir hata yaptığı görülmekle beraber, bunun adaletsizliğe esaslı bir şekilde neden olmadığı (no substantial miscarriage of justice) nedenle istinafın reddedilmesi taraftarıyım.

Celâl Karabacak: Şimdi de -Sayın Yargıç Nevvar Nolan kendi hükmünü okuyacaktır.

Nevvar Nolan: İstinaf Eden, Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde turist olarak bulunan ve çalışma izni olmadığı-nı bildiği Sanık 1'in, 21/82 sayılı Yasa ile değiştirilen Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasasının 2,19(1)(h) maddelerine aykırı, 17.8.1998 - 22.9.1998 tarihleri arasında yanında çalışmasına müsaade etmek sureti ile Sanık 1'i bilerek barındırmakla itham- edildi. İstinaf Eden Mahkemeye çıkarıldığı ilk gün aleyhindeki ithamı Mahkeme huzurunda kabul etti. Kaza Mahkemesi İstinaf Edene 50,000 TL para cezası takdir etti, keza Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 168. maddesi tahtında 20,000,000 TL dava masrafı ödemesi-ne emir verdi.

İstinaf Eden aşağıda özetlenen yakınmalarla Kaza Mahkemesinin kararından Yargıtaya istinaf etti.

Kaza Mahkemesi Savcılığın herhangi bir masraf talebi olmadan, masraf miktarının ne olduğu hususunda Mahkemeye bilgi verilmeden ve masraf hus-usunda İstinaf Edene söz hakkı tanımadan İstinaf Edenin 20,000,000 TL dava masrafı ödemesine emir vermekle hata etmiştir.

Kaza Mahkemesi, İstinaf Edenin, mahkûm edildiği suç için öngörülen para cezasının kat kat üzerinde ve İstinaf Edeni yasanın öngördüğü- cezadan ayrı olarak cezalandırmaya yönelik bir mahiyet arzeden, 20,000,000 TL gibi fahiş bir dava masrafı ödemesine hükmetmekle hata etmiştir.

Kaza Mahkemesi İstinaf Edenin 20,000,000 TL dava masrafı ödemesine emir verirken Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının- 168. maddesini yanlış yorumladı veya takdir yetkisini hatalı kullandı.

Fasıl 155, Ceza Usul Yasasının 168. maddesi aynen aşağıdaki gibidir.

"168. Whenever a person is convicted of any offence, the Court may order him to pay the costs of the prosecution -in addition to any other sentence which may be passed upon him and in the case of public prosecutions such costs shall, when recovered, be paid into public revenue".

Fasıl 155'in 168. maddesi altında, Mahkeme, herhangi bir suçtan mahkûm ettiği bir kişinin-, o kişiye takdir ettiği bir başka cezaya ek olarak, dava masraflarını ödemesine de emir verebilir. Mahkemenin, bir suçtan mahkûm ettiği bir Sanığın dava masraflarını da ödemesine emir verme yetkisi, takdire bağlı bir yetkidir ve diğer tüm takdire bağlı ye-tkiler gibi, bu yetki de, adli kullanılmalıdır; kullanıldığı zaman doğurduğu sonuç adil olmalıdır.

Genelde bir kamu davasının masrafları Devlet bütçesinden karşılanır, ancak bir Sanığı mahkûm eden Mahkeme davanın özelliklerini, Sanığın davadaki tutumunu d-ikkate alıp takdirini dava masraflarının (costs of the prosecution) Sanık tarafından ödenmesi doğrultusunda kullanabilir ve takdiri uyarınca dava masraflarının Sanık tarafından ödenmesine emir verebilir.

Aleyhindeki ithamı Mahkemede kabul eden ve davayı d-uruşmaya götürmeyen bir Sanığın dava masrafı ödemesine emir verilmemesi uygulamada yerleşmiş bir ilkedir. Aksine emir verilmesini haklı, adil kılacak olağandışı olgular var olmadıkça, Mahkemeler, aleyhindeki ithamı Mahkeme huzurunda kabul eden Sanıkların d-ava masrafı ödemelerine emir vermezler. Aleyhindeki ithamı Mahkemede kabul etmeyen, davayı duruşmaya götüren ve mahkûm edilen bir Sanığın, kendisine takdir edilen bir cezaya ek olarak, dava masraflarını da ödemesine emir verilmesi düşünülebilir. Tabii ki a-leyhindeki ithamı kabul etmeyen ve duruşma sonucu mahkûm edilen her Sanığın dava masraflarını da ödemesine emir verilir diye bir kural yoktur. Mahkeme, aleyhine güçlü bir dava olan, ancak davayı kabul etmeyip, inat veya kendine özgü başka bir nedenle, duru-şmaya götüren ve duruşma sonunda mahkûm edilen bir Sanığın dava masraflarını da ödemesine emir verilip verilmemesi ile ilgili takdirini kullanabilir.

Bir ceza davasında, İddia Makamının, masraf talebi olacaksa, masrafını Mahkemeden talep etmesi ve masrafı- miktar vererek belirlemesi beklenir. İddia Makamının masraf talep ettiği durumlarda, takdirini Sanığın dava masraflarını ödemesi doğrultusunda kullanacaksa, Sanığın dava masraflarını ödemesine emir vermeden önce, Mahkemenin, dava masrafları konusunda Sanı-ğa da söz hakkı tanıması adil ve açık olmanın gereğidir. Mahkeme, eğer İddia Makamından bir talep gelmeden de Sanığın dava masraflarını ödemesine emir vermeyi uygun görürse, emir vermeden önce, İddia Makamından, masraflarının ne olduğunu sorup öğrenmeli ve- masrafların miktarı ile ilgili Sanığa söz hakkı tanıdıktan sonra emir vermelidir.

İşbu istinafa konu davada, İstinaf Eden Sanık, Mahkemeye çıkarıldığı ilk gün aleyhindeki ithamı kabul etmiştir. Mahkeme de İstinaf Edene mahkûm edildiği davadan 50,000 TL p-ara cezası takdir etmiş keza Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 168. maddesi tahtında 20,000,000 TL dava masrafı ödemesine emir vermiştir. İddia Makamı Başsavcılıktır ve Mahkeme, masraf emrini, İddia Makamının herhangi bir masraf talebi olmadan vermiştir.

Mahk-eme neden İstinaf Edenin dava masraflarını ödemesine emir vermiştir? Yukarıda da belirttiğim gibi Mahkemenin herhangi bir suçtan mahkûm ettiği bir Sanığın dava masraflarını ödemesine emir verme yetkisi vardır ve bu yetki Mahkemenin takdirine bağlıdır. Mahk-eme, neden İddia Makamının herhangi bir masraf talebi olmadan, içeriği ve süreci açısından sıradan bir dava olan bu davada, takdirini İstinaf Edenin dava masrafı ödemesi doğrultusunda kullanmış ve bu doğrultuda emir vermiştir?

Mahkeme, İstinaf Edenin ödem-esine emir verdiği masraf miktarı olan 20,000,000 TL'yi nasıl saptamıştır? İddia Makamının herhangi bir masraf talebi olmadığı gibi, Mahkeme, istinafa konu masraf emrini vermeden, İddia Makamından, eğer varsa, masraflarının ne olduğunu sormamıştır. Neden 2-0,000,000 TL? Mahkeme hangi kalemleri, hangi rakamları alt alta koyup toplamış ve 20,000,000 TL'yi bulmuştur? Ne Mahkemenin kararında ne de dava tutanaklarında bu sorulara yanıt yoktur.

Mahkeme, aleyhindeki ithamı kabul eden Sanığa, işlemiş olduğu suç iç-in 50,000 TL para cezası takdir etti. 50,000 TL Sanığın mahkûm edildiği suç için yasanın öngördüğü azami miktardır. Bu, yasa koyucunun günün oldukça gerisinde kaldığının çarpıcı bir göstergesidir. Yasanın öngördüğü azami para cezası olan 50,000 TL amacına -hizmet etmekten uzak, komik bir miktardır. İstinaf Eden avukatı yasanın öngördüğü azami para cezasını yetersiz gören Mahkemenin 20,000,000 TL gibi fahiş bir miktarı dava masrafı olarak ödemesine emretmekle İstinaf Eden Sanığı cezalandırma yönüne gittiğini -ileri sürmüştür. Yukarıda da ifade ettiğim gibi sıradan bir dava olan bu davada Mahkemenin neden Sanığın dava masrafı ödemesine emir verdiği, Savcılığın masraf talep etmediği ve masrafın, eğer varsa, ne olduğu sorulmadan, öğrenilmeden nasıl 20,000,000 TL s-aptandığı, dava masrafı olarak nelerin dikkate alınıp bu rakama varıldığı tümü ile karanlıktır; yanıtlar ne Mahkemenin kararında ne de dava tutanaklarında görülmemektedir. Bu durumda, İstinaf Eden avukatının ileri sürdüğü gibi, Mahkemenin yasanın öngördüğü- cezayı yetersiz görerek, İstinaf Eden Sanığı cezalandırmak amacı ile, Sanığın 20,000,000 TL dava masrafı ödemesine emir verdiği doğrultusunda ciddi kuşkular doğar. Yine yukarıdaki eksiklikler nedeni ile Mahkemenin hem Sanığın dava masrafı ödemesine emir v-erirken hem de 20,000,000 TL'yi saptarken takdir yetkisini adli değil, keyfi kullandığı izlenimi doğmaktadır.

Belirttiklerim ışığında istinafın kabul edilerek masraf emrinin iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim.

Yukarıdaki görüşüm ışığında İstinaf Eden -avukatının diğer iddialarını incelemem gereği kalmasa da İstinaf Eden avukatının Yargıtayda ileri sürdüğü bir iddiaya temas etmek isterim. İstinaf Eden avukatına göre Sanık aleyhindeki masraf emri cezanın bir kısmıdır. Sanığın mahkûm edildiği suç için yasa-da öngörülen azami para cezası 50,000 TL'dir; bu durumda Mahkeme, Sanığın 50,000 TL'nin üzerinde bir miktarı dava masrafı olarak ödemesine emir veremez, böyle bir emir verdiği takdirde yasanın konu suç için öngördüğü azami para cezasını aşmış olur. Bu görü-şe göre, İstinaf Eden avukatı bunu söylememiş olmakla beraber, Sanığa takdir edilen para cezası, artı, Sanığın ödemesine emir verilen dava masrafı miktarı, konu suç için yasanın öngördüğü azami para cezasını, yani 50,000 TL'yi aşamaz.

İstinaf Eden avukatı-nın yukarıdaki iddiasını benimsemiyorum. Sanık aleyhine verilen masraf emrinin cezanın bir kısmı olduğu görüşünde olanlar olduğu gibi, böyle bir emrin, cezanın bir kısmı olmadığı görüşünde olanlar da vardır.

Fasıl 155, Ceza Usul Yasasının 132 ve 133. mad-delerine göre istinaf mahkûmiyete ve/veya cezaya karşı yapılabilir (against conviction and/or sentence). Bu durumda Mahkemenin, Sanığın dava masraflarını ödemesi emri, ceza veya cezanın bir kısmı olarak kabul edilmediği takdirde, bu masraf emrine karşı is-tinaf edilemez. Burada ve yasanın Türkçe çevirisinde kullanılan "ceza" sözcüğü, asıl metinde yer alan "sentence" sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmaktadır. "Sentence", mahkûm edilen bir Sanığın cezasının karara bağlanmasıdır; mahkûm edilen bir Sanık içi-n saptanan cezanın (punishment) açıklandığı karardır; mahkûm edilen bir Sanığa saptanan cezanın açıklanmasıdır, ifade edilmesidir. Sanığın, dava masrafı ödemesi emrine karşı istinaf edebilmesi için, masraf emrinin cezanın bir kısmı olduğunun kabul edilmesi- gerekir. Mahkemenin, dava masraflarının Sanık tarafından ödenmesi emri, Sanığa saptanan cezanın açıklanması içerisinde, Sanık için saptanan cezanın açıklandığı kararın, yani "sentence"in içerisinde yer almaktadır. Bu çerçevede Sanık aleyhindeki masraf emr-i, cezanın (sentence'in) bir kısmıdır.

Mahkeme, bir suçtan mahkûm ettiği bir Sanığa, yasanın o suç için öngördüğü azami cezayı aşmamak koşulu ile, bir ceza saptar. Bir suç için yasada öngörülen ceza (punishment) ile yargılama sonucu Sanığın dava masraflar-ını ödemesi için verilen emir birbirlerinden tamamen farklıdır. Yasa, bir suç için öngörülen para cezasının (fine) azami miktarını, tavanını, belirtir ve Mahkeme, bu suçtan mahkûm ettiği bir Sanığa, işlemiş olduğu bu suç için, para cezası saptarken yasada -belirtilen tavanı aşamaz. Mahkeme, suç işleyen bir Sanığa ceza verir, eğer para cezası verecekse, ceza, yasanın işlenen suç için öngördüğü tavan miktarı aşamaz. Yargılama süreci sonunda davanın özellikleri veya Sanığın tutumu ışığında dava masraflarının Sa-nık tarafından ödenmesi kanısına varırsa, Mahkeme, dava masaflarını saptayıp Sanık tarafından ödenmesine emir verebilir. Masraf emrinde belirtilen miktar, işlediği suç için Sanığa verilen ve yasada öngörülen tavanı aşmayan cezadan ayrı, Sanığın yargılanmas-ı nedeni ile doğan masrafların veya bir kısmının, Sanık tarafından karşılanması içindir. Sanık aleyhindeki ithamı kabul etmez ve davayı duruşmaya götürür, duruşmada, tanıkların şahadeti açık olarak Sanık aleyhine çok güçlü bir dava ortaya koyar ve Sanığın -elle tutulur bir savunması olmadığı da görülürse, Mahkeme, aleyhindeki ithamı kabul etmeyip davayı duruşmaya götürmekle, Sanığın, hem zamanın boş yere harcanmasına hem de masraf doğmasına neden olduğu gerekçesi ile, İddia Makamının dava masraflarının Sanık- tarafından ödenmesine emir verebilir. Böyle bir meselede tanık masrafları Sanığın mahkûm edildiği suç için yasada öngörülen azami para cezası miktarını aşıyor olabilir. Dava masraflarının Sanığın mahkûm edildiği suç için yasanın öngördüğü azami para cezas-ını aşamayacağını düzenleyen bir kural yoktur ve Mahkeme, Sanığın mahkûm edildiği suç için yasanın öngördüğü azami para cezasını aşan dava masraflarının da Sanık tarafından ödenmesine emir verebilir.

Celâl Karabacak: Sayın Yargıç Nevvar Nolan'ın az önce- okuduğu hükme katılırım.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilenler ışığında istinaf oyçokluğu ile kabul edilerek Alt Mahkemenin Sanık hakkında vermiş olduğu dava masrafı ile ilgili emir iptal edilir.


Celâl Karabacak Metin A. Hakkı - Nevvar Nolan
Yargıç Yargıç Yargıç

18 Haziran 1999





















-



13






Full & Egal Universal Law Academy