Yargıtay Ceza Dairesi Numara 20/2011 Dava No 11/2011 Karar Tarihi 27.09.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 20/2011 Dava No 11/2011 Karar Tarihi 27.09.2011
Numara: 20/2011
Dava No: 11/2011
Taraflar: KKTC Başsavcısı ile Mehmet Hanifi Karadağ arasında
Konu: Adam öldürme - Ceza aleyhine istinaf - Cezalandırma ilke ve prensipleri - 6 ay hapislik cezasının az olduğu gerekçesiyle Başsavcılığın istinafı - İstinafın kabul edilerek hapislik cezasının yükseltlmesi
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 27.09.2011

-D.11/2011

Yargıtay/Ceza: 20/2011
(Girne Ağır Ceza Dava No: 4649/2010)


Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti:Narin F. Şefi-k,Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.


İstinaf eden:KKTC Başsavcısı, Lefkoşa


-ile-


Aleyhine istinaf edilen: Mehmet Hanifi Karadağ, Merkezi
Cezaevi, Lefkoşa.
(Sanık)



A r a s ı n d a.


İstinaf e-den namına: Savcı Egemen Metay

Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Zehra Çelebi


Girne Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Gülden Çiftçioğlu, Kıdemli Yargıç Türkây Saadetoğlu ve Yargıç Musa Avcıoğlu'nun 4649/2010 sayılı davada 6.5.2011 tarihinde verdiği karar-a karşı, Başsavcılık tarafından yapılan istinaftır.



----------------

K A R A R


Narin F. Şefik: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Hüseyin Besimoğlu okuyacaktır.

Hüseyin Besimoğlu: Bu istinaf, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin 464-9/2010 sayılı davada Sanığa takdir ettiği 6 aylık hapislik cezasının aşikâr surette az olduğu nedeniyle Başsavcılık tarafından dosyalanmıştır.

4649/2010 sayılı ceza davası ile Sanık, Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 210. maddesine aykırı 9.11.2008 tarihinde Gir-ne-Malatya Şelale bölgesi diye bilinen dağlık alanda adına kayıtlı bulunan G-1117 A kayıt nolu ve 00S-14103 seri nolu Huğlu marka çifte kırma av tüfeği ile ağır ihmal teşkil edecek ihmal derecesine varmayan tedbirsizlik ve dikkatsizlik göstermesi neticesi -bir el ateş edip Yusuf Erol'u karın bölgesinden vurmak suretiyle ölümüne sebep olmakla itham edilmiştir.

Sanık, 29.4.2011 tarihinde aleyhindeki davadan itham edildiğinde Sanık, aleyhindeki ithamı kabul etmiştir.

Sanık, aleyhindeki ithamı kabul etmesi ü-zerine, İddia Makamının olguları izahı ve Sanık Avukatının savunmasını yapması üzerine, Sanık aleyhindeki davadan suçlu bulunup Bidayet Mahkemesi tarafından 6 ay süre ile hapse mahkum edilmiştir.

Başsavcılık, Sanığa takdir edilen 6 aylık hapislik cezası-nın aşikâr surette az olduğu için bu istinafı dosyalamıştır.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf Edenin istinaf sebepleri aşağıda olduğu gibidir:

Muhterem Bidayet Mahkemesi Sanık aleyhine getirilen ve mahkum olduğu 1. davadan 6 ay hapis cezası vermekle suçun -tüm olguları, suçun işleniş tarzı, suçun vahameti ve/veya ciddiyeti ve sonuçları nazara alındığında, orantılı olmayan ve/veya aşikâr surette az olan bir ceza takdir etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, bu tür suçların önlenmesi için gerekli duyarlılığın g-österilmesi ve yargının bu tür suçları hafife alınmasının düşünülmez olduğunu belirttikten sonra Sanık aleyhine getirilen ve mahkum olduğu 1. davadan 6 ay hapis cezası vermekle, suçun vahameti ve/veya ciddiyeti nazara alındığında orantılı olmayan ve/veya a-şikâr surette az olan bir ceza takdir etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Sanığa ceza takdir ederken kamu menfaatinin göz önünde tutulması ve bu tip suçlarda suçu işleyenlerin yanında böyle suç işlemeye tevessül edecek olanlara da caydırıcı ve/veya ibret- verici nitelikte cezalar verilmesi gerektiği prensibine vurgu yaptıktan sonra Sanığı, mahkum olduğu 1. davadan 6 ay hapislik cezasına çarptırmakla suçun vahameti ile orantılı olmayan veya aşikâr surette az bir ceza ile cezalandırmıştır.
Muhterem Bidayet M-ahkemesi, Sanığa ceza takdir ederken Sanığın dikkatsizlik oranının cüzi olmadığını, müteveffanın suçun oluşmasında katkısal kusurunun olmadığını ve kamu menfaati ilkesine ağırlık verilmesi gerektiğini belirttikten sonra, Sanığı mahkum olduğu
davadan 6 ay- hapislik cezasına çarptırmakla suçun
vahameti ile orantılı olmayan veya aşikâr surette az bir ceza ile cezalandırmıştır.


İSTİNAFA KONU OLGULAR:

İstinafa konu olgular, Mahkeme huzurundaki olgulara göre özetle aşağıda olduğu gibidir;

9.11.200-8 tarihinde, saat 14.30 raddelerinde Girne'de, Malatya köyünün güneyinde bulunan Şelale bölgesi diye bilinen avlanmaya açık 46 numaralı av bölgesinde, av'a açık bir günde Sanık, Tanık No 1 ve müteveffa, bir süre avlandıktan sonra avlanmaya son verip dinlen-mekte oldukları bir sırada Sanık yerde oturur vaziyette iken, tasarrufunda bulundurduğu S-14103 seri numaralı dolu vaziyetteki çifte kırma av tüfeğinin namlusunun içindeki fişenki çıkarmak için konu av tüfeğini bacakları arasına almış, sağ eli ile tüfeğin- namlusunu açmak için mandalı, sol eli ile de namluyu bastırarak tüfeği boşaltmaya çalıştığı bir sırada, tüfeğin öne doğru kayması ve sağ elin tüfeğin arka tetiğine değmesi ile konu tüfek patlamış, o esnada Sanığın karşısında 3.5 metre kadar bir mesafede, -Sanığın tam karşısında ayakta durmakta olan müteveffanın, karın kısmına konu tüfekten çıkan saçmaların ve tapanın isabet etmesi sonucu müteveffa ağır surette yaralanmıştır.

Müteveffanın ağır yaralanması üzerine müteveffa, önce Girne Akçiçek Hastahanesin-e, daha sonra Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastahanesine sevk edilmiş ve tedavi edilmeye başlanmıştır.

17.11.2008 tarihinde, müteveffanın sağlık durumunun kötüye gitmesi üzerine müteveffa, ayni gün Türkiye, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hast-ahanesine sevkedilmiş, ancak bütün uğraşlara rağmen müteveffa 17.11.2008 tarihinde saat 22.15 raddelerinde vefat etmiştir.
9.11.2008 tarihinde Lapta Karakolunda bulunan Sanıktan dava konusu kaza ile ilgili izahat istenmiş, sanık cevaben
"abi benim hata-mdır sana nasıl olduğunu anlatayım" demesi üzerine, Sanığa, işlemiş olduğu suç izah edilmiş, Sanığa yasal ihtarda bulunulmuş, Sanık cevaben "yanlışlıkla vurdum, sana anlatayım" diyerek gönüllü bir ifade vermesi üzerine, Sanıktan gönüllü bir ifadesi temin -edilmiştir.

17.11.2008 tarihinde tutuklu bulunan Sanığa, işlemiş olduğu suçu izah edilip yasal ihtarda bulunulduğunda ve Müteveffanın vefat ettiği Sanığa söylendiğinde Sanık, cevaben "hade yahu" diyerek cevap vermiştir.

26.11.2008 tarihinde Sanığa işl-emiş olduğu suçları ile ilgili yazılı dava tebliğ edilmiş, yazılı dava tebliğine cevaben sanık "kabul etmiyorum" diyerek yazılı dava tebliğini imzalamıştır.

Sanık, 10.11.2008 tarihinde tutuklanmış ve 26.11.2008 tarihine kadar tutuklu kalmıştır. Sanığı-n benzeri sabıkası yoktur.

TARAFLARIN İDDİALARI:

İstinaf Eden özetle; İstinafa konu kaza sonrası 22 yaşında bir polis memurunun vefat ettiğini, müteveffanın bu kazanın meydana gelmesinde bir katkısal kusuru olmadığını, kazanın oluş şekline bakıldığında -Sanığın ağır ihmalinin açıkça ortada olduğunu, Ağır Ceza Mahkemesinin bu durumu dikkate aldığını, ancak kamu menfaati dikkate alındığında Sanığa takdir edilen hapislik cezasının alenen az olduğunu ileri sürüp istinafın kabulünü talep etmiştir.

Aleyhine- İstinaf Edilen özetle; Dava konusu kazanın 2008 yılında gerçekleştiğini, aradan geçen uzun zaman süreci içinde ve müteveffanın, Sanığın samimi arkadaşı olduğunu için , Sanığın çok acı ve ızdırap çektiğini, Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği hapislik cezasını-n aşikâr surette az olmadığını ileri sürüp istinafın iptalini talep etmiştir.


İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ:


İstinaf Eden, 4 istinaf sebebi ileri sürmüş olmakla birlikte, İstinaf Edenin esas yakınma konusu Sanığa takdir edilen 6 aylık hapislik sür-esinin alenen az olduğu ile ilgilidir. Bu nedenle tüm istinaf sebeplerini bir başlık altında inceleyeceğiz.

"Sanığa takdir edilen 6 aylık hapislik cezası aşikâr surette azdır".

Son zamanlarda Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 210. maddesine aykırı te-dbirsizlik veya ağır ihmal teşkil etmeyen dikkatsiz bir fiil neticesi ölüme sebebiyet verme suçlarının artmakta olduğunu gözlemlemekteyiz.

Bu tür suçlar ciddi suçlar olup, bu tür suçları işleyenlere caydırıcı ceza verilmesi gerektiği birçok içti-hadi kararda ifade edilmiştir.

Bidayet Mahkemesi, bu konuyu incelerken bu hususları kararında aşağıdaki şekilde ifade etmiştir.



"Son yıllarda Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 210. maddesine aykırı tedbirsizlik veya ağır ihmal teşkil etmeyen dikkatsiz bir f-iil neticesi ölüme sebebiyet verme suçlarının arttığı yargıya intikal eden davaların fazlalığından görülmektedir. İşbu hususu adli ihbar olarak nazarı dikkate alırız. Keza işbu hususu ceza tayininde sanık aleyhine ağırlatıcı faktör olarak nazarı dikkate a-lırız."
"Yukarıda vurgulandığı üzere caydırıcı cezaların tek
başına ölümle sonuçlanan av kazalarının önünü
alamayacağı gerçeği yanında yargının bu tür suçları
hafife alması da düşünülemez.
Ceza tespit ederken dikkate -alınması gereken prensiplerden birisi kamu menfaatinin korunması ilkesidir. Bu nedenle bu tür suçlara ceza verilirken gerek Sanığı gerekse bu tür suçları işleme potansiyelinde bulunan kimseleri suç işlemekten caydırıcı ve ibret verici bir cezanın verilmesi- gerekmektedir. Ancak verilecek cezanın ayni zamanda sanığı ıslah edici ve topluma kazandırıcı olması da gerekmektedir."

Bu tür suçlar ciddi suçlar olduğu cihetle, bu tür suçları işleyen sanıklara ceza takdir edilirken nelere dikkat edilmesi gerektiği B-idayet Mahkemesinin kararında aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

"Sanığa ceza tayin ederken konu suçun işleniş şeklini, bu bağlamda konu kazanın oluş şeklini, konu kazanın sonuçlarını, Sanığın konu kazadaki dikkatsizlik oranını, kazaya methalder olan kiş-inin katkısal kusurunu ve de Sanığın kişisel ve özel durumunu da nazarı dikkate almak gerekmektedir."


Genellikle İstinaf Mahkemesi, Bidayet Mahkemesinin takdirine müdahale etmekten kaçınmaktadır.İstinaf Mahkemesinin bu gibi takdirine, Bidayet Mahkeme-sinin cezayı takdir ederken dikkate alması gereken tüm faktörleri dikkate almaması veya dikkate almaması gereken faktörleri dikkate alması veya kesilen cezanın bütün ilgili ahval ve şerait muvacehesinde aşikâr surette fahiş veya çok az olması nediyle müdah-ale edebilir.(gör:Ceza İstinaf.18/73 ,Y/C 3/02,8/01 - D 1/03 ;Y/C 39/95 43/95 - D 6/96 )

İstinaf Mahkemesi İlk Mahkeme olarak davaya direk bakmış ve İlk Mahkemenin verdiği cezadan başka ceza verme temayülünde olsa bile, İlk Mahkeme ilkelerinde herhangi -bir hata işlemiş değilse, İlk Mahkemenin takdir yetkisine müdahale edilmez.(Y/C 3/02,8/02D.1/039 , (Y/C 73/06 D.1/07)

Takdir ve tespit edilecek uygun cezanın ne olacağı konusunda Mahkemelerin geniş adli yetkileri vardır. Bidayet Mahkemeleri bu adli yetkil-erini kullanırken Ceza İstinaf 8/75, 9/75 sayılı içtihadi kararlardaki ilkeleri göz önünde bulundurmaktadırlar.

Sanığa cezalandırma ilke ve prensipleri ışığında bir ceza verildi mi? Sanığa takdir edilen hapislik cezası alenen az bir ceza mıdır? B-u konuda karar verebilmek için dava ile ilgili zabıtları incelemek gerekir.

Dava zabıtlarına göre; Sanık 28 yaşında olup, 9.11.2008 tarihinde maktülün de bulunduğu arkadaş çevresi ile av'a açık olan bir mevsimde avlanmakta idi. Sanık, arkadaşları ile bir-likte Malataya köyü civarında avlandıktan sonra Şelale çevresine geldiklerinde, Sanık yorulduğu için oturmak ihtiyacı duymuş ve Sanık elinde dolu olarak tutmakta olduğu tüfeği ile yere oturmuştur. Sanık, yere oturduğu zaman Sanığın tam karşısında maktül ay-akta durmakta ve plastik bir şişe içerisinde av'da bulunan köpeğine su vermeye çalışmakta idi.

Sanık, oturmadan önce tüfeği içindeki fişenkleri çıkarmadığı için çıkarma ihtiyacı duymuştur. Bu nedenle sanık elindeki av tüfeği içinde bulunan fişenkleri- çıkarmak için tüfeği bacaklarının arasına almış, sağ eli ile tüfeği kırmak için mandalını zorlarken, sol eli ile namluyu bastırıp açmaya çalışmış, tüfeğin namlusu açılmamış, sol eli ile namluyu bastırdığı için tüfek öne doğru kaymış, bunu üzerine Sanığın- sağ eli tüfeğin tetiğine gittiği için tüfek aniden patlamıştır.

Tüfeğin patlaması ile tüfekten toplu olarak çıkan tıpa ve saçmalar, o esnada Sanığın 3.5 metre önünde ayakta durmakta olan maktülün karın bölgesine girmiş ve müteveffanın ağır yaralanmas-ına ve 17.11.2008 tarihinde saat 22.15 raddelerinde vefat etmesine sebep vermiştir.

Suçun işleniş şekline bakıldığında dava konusu suçun tamamıyle Sanığın dikkatsizliği ve ihmalkarlığı sonucu işlenmiş olduğunu görürüz.

Bidayet Mahkemesi suçu-n işleniş şekli ile ilgili kararında şu ifadeleri kullanmıştır

Sanığın kendisinden 3-3.5 metre ötede ve karşısında duran müteveffanın varlığını hiçbir şekilde kaale almadan, av tüfeğini bacakları arasına alarak av tüfeğini boşaltmaya çalışması ve bu bağla-mda konu kazaya sebebiyet vermesi ceza tayininde Sanık aleyhine ağırlatıcı faktör olarak nazarı dikkate alınır.


Ağır Ceza Mahkemesi Sanığın bu durumunu ceza tayininde ağırlaştırıcı bir fakör olarak dikkate almayı uygun bulmuştur.

Avcılık bir s-por olarak kabul edildiğine göre, kara avcılığı sırasında ateşli bir silah taşınıp kullanıldığından meydana gelmesi muhtemel herhangi bir kaza sonrası,
telafisi imkansız yaralar açılma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğu için ateşli silahın nasıl taşınacağ-ı ve kullanılacağı çok önem arzetmektedir.

Bu nedenledir ki 18/2009 sayılı Av ve Avla İlgili Yaban Hayatını Düzenleme Yasası'nın 28. maddesi altında Avcı Eğitim Komisyonu Atanma ve Avcı Eğitimi Tüzüğü (RG:Sayı 133 EK 111 tarih:3.08.09 AE 554) çıkarılarak- avcıların ateşli silahın güvenli bir şekilde kullanımı, taşınması ve atış teknikleri ile diğer konularda eğitilmesine başlanmıştır.

Dava zabıtlarını incelediğimizde Sanık, ateşli bir silah olan av tüfeği konusunda ne gibi tedbirler almıştır?

Sanık, is-tirahat etmek için yere oturduğunda elinde bulunan silah içinde fişenk vardı ve ateş edilebilecek durumda idi. Maktül ise 3.5 metre mesafede Sanığın tam karşısında ayakta durmakta ve köpeğine su vermekte idi. Sanık, maktülün tam karşısında olduğunu görmekt-e idi.

Sanık, av tüfeği içinde bulunan fişenkleri, yere oturmadan önce çıkarmayı ihmal etmiş ve av tüfeği içinde atışa hazır halde olan fişenk olduğu halde yere oturup istirahat etmeyi tercih etmiştir.

Sanık, yerde oturmakta iken ve maktülü karşısında- ayakta köpeğine su verirken görmesine rağmen, silahın namlusunun maktüle doğru çevrili olduğunu dikkate almamış, tüfeğin namlusunun içinde bulunan fişenkleri tüfeğin namlusunu bastırmak süretiyle açmak için çıkartmaya çalışırken, sağ elinin tetiğe bas-ması sonucu elindeki tüfek ateşlenmiştir. Sanığın bir anlık tedbirsizliği ve ağır ihmal teşkil etmeyen dikkatsiz bir fiili sonucu 22 yaşında bir gencin vefat etmesine sebebiyet vermiştir.

Sanık, av tüfeği içindeki fişenkleri boşaltırken tüfeğin patlamasın-a karşın herhangi bir tedbir almadığı gibi, başkalarının yaralanma ihtimalini de göz önünde bulundurmayarak dikkatsiz davranmıştır.

Her ne şekilde olursa olsun gerek dolu, gerekse boş olan bir ateşli silahın bir insana doğru tutulması veya silahı-n boşatılması sırasında bir insana doğru yönlendirilmiş olduğunun gözardı edilmesi ve bunun sonucunda bir insanın ölümüne sebebiyet verilmesinin haklı bir gerekçesi olamaz.

Bu nedenle bu tür suçları işleyen kişilere, başkalarına da ibret verici olm-ası bakımından etkin ve caydırıcı cezalar verilmelidir.

Suçun işleniş şekline bakıldığında suçun işlenmesinde maktülün hiçbir katkısal kusuru yoktur. Tüm kusurun tamamıyle Sanıkta olduğu olgulardan anlaşılmaktadır. Sanık bu gerçekleri gönüllü ifadesin-de de kabul etmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi de Sanığa ceza takdir ederken Sanığın işlemiş olduğu suçun ciddiyetine ve vahametine dikkat çekmiş ve dava konusu suçun işlenmesinde tüm kusurun Sanıkta olduğunu ifade ederek bu suçu işleyen Sanığa caydırıcı ceza- verilmesi gerektiği bulgusuna varmıştır.

Ağır Ceza Mahkemesi kamu menfaatı yanında Sanığın kişisel durumunu dikkate almış, dava konusu olayın 2008 yılında meydana geldiğini, yargılanmak için Sanığın beklediğini leyhine alarak Sanığı 6 ay süre ile ha-pse mahkum etmiştir.

İstinaf Eden, Sanığa takdir edilen hapislik süresinin Ağır Ceza Mahkemesinin bulguları ışığında aşikar surette az olduğunu ileri sürmektedir.

Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 210. maddesi altında suç işleme 7 yıla kadar hapisliği ve 5,000- TL'ye kadar para cezasını öngörmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesi dava konusu suçun hafife alınamayacak kadar ciddi olduğu, bu tip suçları işleyenlere, başkalarına da ibret verici olması bakımından etkin ve caydırıcı ceza verilmesi gerektiği ve maktülün hiçb-ir katkısal kusuru olmadığı konusunda bulguya vardıktan sonra, Sanığa daha uzun süreli bir hapislik cezası vermesi gerekirdi. Sanığın leyhine ve aleyhine olan hususular dikkate alındığında Sanığa takdir edilen 6 ay hapislik cezası suçun vahameti ile orantı-lı değildir ve müdahalemizi gerektirecek derecede aşikar surette azdır.

Bidayet Mahkemesi Sanığa 6 aylık hapislik cezası takdir etmekle hatalı davranmıştır.

Sanığa takdir edilen 6 ay hapislik cezası aşikar surette az oduğuna göre sanığa takdi-r edilmesi gereken hapislik cezası ne olmalıdır?

İlgili içtihadi kararlar dikkate alındığında Sanığa takdir edilmesi gereken hapislik cezası suçun işleniş şekli ile orantılı ve kamu menfaatini dikkate alarak başkalarına da ibret verici olması ba-kımından 18 ay süreli caydırıcı bir ceza olmalıdır.

İstinaf Eden istinafında başarılı olduğu için istinafı kabul edilir.

NETİCE:

Tüm söylenenler ışığında Ağır Ceza Mahkemesinin Sanığa takdir ettiği 6 aylık hapislik cezası 18 aya yükseltilir.

-Hapislik cezası mahkumiyet tarihinden itibaren başlayacaktır.




Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


27 Eylül, 2011











13






Full & Egal Universal Law Academy