Yargıtay Ceza Dairesi Numara 20/1989 Dava No 8/1989 Karar Tarihi 02.06.1989
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 20/1989 Dava No 8/1989 Karar Tarihi 02.06.1989
Numara: 20/1989
Dava No: 8/1989
Taraflar: Ali Yıldırım ile Başsavcılık Arasında
Konu: Cinsel suçlar – Şikâyetçinin yaşı
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 02.06.1989

-D.8/89 Yargıtay/Ceza 20/89
(Ağır Ceza No.1608/88; Girne)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak

İstinaf eden: Ali Yıldırım-, Tepebaşı
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılık
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Tahir Seroydaş
Aleyhine istinaf edilen namına: Altan Erdağ



H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu i-stinaf, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin sanığı (istinaf edeni) evlenmemiş bir kız olan 15 yaşındaki müştekiyi kanunsuz olarak ve baba ve annesinin kanuni himayesinde bulunduğu bir esanda onların rızası olmaksızın Güzelyurt'a kaçırmak ve 13 yaşından büyük ve 1-6 yaşından küçük olan müşteki ile kanunsuz olarak cinsi münasebette bulunkatan mahkûm ederek onu, birlikte çekilmek üzere sırası ile 4 ay ve 6 ay hapis cezası ile cezalandırdığı hükümden yapılmış bulunmaktadır.

İstinafı ilgilendirdiği oranda ihtilâf konu-su olmayan olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Müşteki sanığın yakın akrabası olup ayni zamanda onun komşusudur. 30.8.1987 tarihinde sanık tarafından polise verilen gönüllü ifadeye göre sanık temmz 1986 tarihinde müşteki ile rıza tahtında, cinsi mün-asebette bulundu ve bu ilişki uzun bir süre devam etti. 28.8.1987 tarihinde sabahın ereken saatlerinde müşteki, sanığın evine ağlayarak geldi ve kendsini babasının sokağa attığını ileri sürerek onu babasından kurtarmasını istedi. Bunun üzerine sanık özel a-rabasını alıp müştekiyi Yeşilyurt bahçelerine götürdü. Ertesi gün Güzelyurt'a gelen sanık, polisin onları arasığını kızkardeşinden öğrenmesi üzerine, müştekiyi köye getirdi ve kendisi de polise gidip etslim odlu. Yapılan tahkikat sonucu 9.9.1987 tarihinde -sanığa polis tarafından yazılı olarak 2 dava okundu. Bunlar özetle 13 yaşından büyük ve 16 yaşından küçük müşteki ile cinsi münasebette bulunak ve ayrıca müştekiyi anne ve babasının himayesinden onların izni olmaksızın gayrı kanuni olarak kaaçırmak davalar-ı idi. Sanık bu davaları "kabul ederim" şeklinde cevap verdi. Netciede Girne Ağır Ceza Mahkemesinde sanık aleyhine şu davalar getirildi:

1. 1.7.1986 ile 31.7.1986 tarihleri arasında kesin olarak tesbit edilmeyen günlerde Tepebaşı'nda Tepebaşı'lı müştekini-n, rızası olamdan, zorla ırzına geçmek,

2. 28.8.1987 tarihinde Tepebaşı'nda evlenmemiş ve henüz 15 yaşındaki müştekiyi baba ve annesinin kanuni himayesinde bulunduğu bir esnada onların rızaları olmaksızın kanunsuz olarak alıp Güzelyurt'a kaçırmak,

3. 1-. davada zikrolunan tarih ve mahalde 13 yaşından büyük ve 16 yaşından küçük bir kız olan müsteki ile kanunsuz olarak cinsi münasebette bulunmak,

4. Birinci davada belirtilen tarih ve mahalde mehcur olduğunu bildiği Tepebaşılı müşteki ile cinsi münasebett-e bulunmak.

Yapılan duruşma sonucu Ağır Ceza Mahkemesi sanığı, aleyhine getirilen 1. ve 4. davadan beraat ettirdi. Ancak onu 2. ve 3. davadan mahkûm ederek birlikte çekilmek üzere sırasıyla 4 ve 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

İstinaf bu hükümden yapılm-ış bulunmaktadır. Dosyalanan istinaf ihbarnamesi 3 sebep içermekle birlikte bunları iki başlık altında topralamak mümkündür. Şöyle ki: İlk Mahkeme, müştekinin yaşının ilgili zamanda 16'dan küçük odluğunun ispatlandığı ve ayrıca sanığın müştekinin yaşının 1-6'dan yukarı olduğuna inanmak için makul sebebi odluğu doğrultusundaki müdafaasını kabul etmekle hata etti. İkincisi ise sanığa kesilen cezalar alenen fahiş olduğudur.

Görülüyor ki sanık ilgili tarihlerde müşteki ile cinsi münasebette buludnuğunu ve yine- iddia edildiği tarihte onu ebeveyninin izni olmaksızın Güzelyurt'a kaçırdığını kabul etmektedir. Bu nedenle olayın cereyan edişi açısından sanık ile iddia makamı arasında çelişki yoktur. Yukarıda özetlenen istinaf sbebinden de görülebileceği gibi sanığı e-sas şikâyeti 2 noktada toplanmaktadır. Birincisi müştekinin yaşının her türlü makul şüpheden ari oalrak 16 yaşından küçük olduğu iddia makamı tarafından ispatlanmadı. İkincisi ise bu husus ispatlanmış olsa dahi sanığın müştekinin yaşının 16'dan yukarı oldu-ğuna inanmak için makul sebebi bulunduğu şeklinde ifadesini bulan müdafaasına itibare etmemekle İlk Mahkeme hata etti.

İlkin birinci noktayı ele almayı uygun gördük. Bu hususta iddia makamı Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından düzenlenip müştekiye -verilen nüfus cüzdanını Mahkemeye ibraz etti. Emare 1 olarak ibraz edilen bu belgede müştekinin doğum tarihi 2.4.1972 oalrak gözükmetedir. Emare 1'e ek olarak iddia makamı müştekinin babasını tanık oalrak celbetti. Bu şahadete karşın sanık karısını, kızını- ve başka bir tanık dinletti. Sanık tarafından dinletilen şahitlerin şahadetleri kendi aralarında çelişkili olmalarına rağmen müştekinin yaşının daha ziyade 16'dan yukarı olduğu doğrultusundadır. İlk Mahkeme, önümdeki bu şahadeti değerlendirdikten sonra id-dia makamı şahidi olan müştekinin babasına inandı ve olay tarihinde müştekinin 16 yaşından küçük olduğunu bir bulgu olarak buldu.

Yargıtay/Ceza 20/86; D.8/86'da sayfa 3'de nüfus cüzdanının ilk nazarda doğru olduğunun varsayılacağı hükme bağlanmıştır. Bun-dan hareketle müştekinin doğum tarihinin 2.4.1972 olduğu varsayılır. Buna ek oalrak müştekinin babasının bu konuda direkt şaahdeti vardır. babanın şahadetine göre müştekinin doğumunan iki gün sonra onun doğum tarihini ilgili merciye kaydettirdi. Müdafaa ta-rafından celbedilen tanıkların şahadetleri ise, kendi aralarında olan bazı tutarsızlıklara önem verilmemesi halinde müştekinin yaşının 16 ve yukarı olduğu doğrultsuundadır. Bu iki zıt şahadeti eleştiren Ağır Ceza Mahkemesi müşteki ve baabsının bu babtaki ş-ahadetini doğru bld. Müdafaa şahitlerine ise inanmadı. Tanıkları görüp gözetimi altında bulunduran Ağır Ceza Mahkemesi'nin şikâyet konusu bulguya varabilmesi için önünde yeterli şahadet bulunmadığını söylemeğe imkân yoktur. Bu durumda ilgiki tarihlerde müş-tekinin yaşının 13 ile 16 arasında olduğunu idda makamı yeterince ispat etmediği doğrultusundaki istinaf sebebinin reddolunması gerekir.

Sanığın 2. noktasına gelince; sanık Fasıl 154'ün 154. maddesinin şart bendinin öngördüğü müdafaayı ileri sürdü. İlgil-i madde aynen şöyledir:

"154. Any person who unlawfully and carnally knows or attempts to have unlawful carnal knowledge of any female person of, or above, the age of thirteen years and under the age of sixteen years is guilty of a misdemeanour:

Provid-ed that it shall be a sufficient defence to any charge under this section if it shall be made to apperar to the Court before which the charge sahll be brought that the person so charged had reasonable cause to believe that the female person was of, or aove-, the age of sixteen years."

-Yukarıya alınan maddenin şart bendinden de görülebileceği gibi 154. maddenin öngördüğü suç ile itham edilen bir kişi, kızın yaşının 16 veya yukarı olduğuna inanması için makul sebebi odluğunu kanıtlaması halinde bu husus onun için yeterli bir müdafaa teşk-il eder.
-
Ceza İstinaf No.14/70 sayılı içtihat kararında bu hususta zamanın İstinaf Mahkemesi şöyle dedi:

"Bidayet Mahkemesi hakimi bütün şahadeti dinleyip şahitleri şahadet verirken müşahade ettikten sonra, suçu işlediği zaman sanığın müştekinin yaşının 16'dan -yukarı olduğuna inandığı iddiasını kabul etmemesikanaatımca makuldur. 154. maddenin şart bendinde depriş edilen müdafaadan ancak bir sanık ile bir müştekinin birbirlerini iyi tanımadığı veya kısa bir müddet zarfında tanıdıkları vakalarda istifade edilebili-r kanaatindeyim. Lâkin önümüzdeki vakada sanık ile müştekinin 2 - 2 ½ sene kadar uzun bir müddet tanışıp seviştikten sonra ve o müddet zarfında sanığın müştekinin gelişmesini ve günlük hayatını devamlı müşahade ettiği halde, müşteki ile yeni tanışmış gibi- veya müştekiyi ilk defa görmüş gibi yaşının 16'dan yukarı olduğuna inandığı iddiasına hakimin inanmamamsı ve böyle bir iddiayı reddetmesi kanaatımca doğrudur ve Bidayet Mahkemesi hakiminin bu hususta vardığı kanaata İstinaf Mahkeemsi olarak müdahale edere-k bozmak için kafi sebep görmüyorum."

-Önümzüdeki meselede de tanığın müştekiyi kısa bir süre için tanıdığı iddiası varit olamaz. Esasen müdafaa tarafından böyle bir iddia yapılmadı. Bu bir yana, polis tarafından sanığa yazılı dava tebliğine sanığın verdiği yazılı cevap da aleyhine alınması ge-reken öneli bir husustur. Bu hususun önemine binaen Emare 4 olarak geçen dava tebliğini olduğu gibi aşağıya aktarmayı uygun gördük.
-
"Sen itham olunursun ki 28.8.1987 tarihinde Tepebaşı'nda kanunsuz olarak 13 yaşından büyük 16 yaşından küçük olan Semra Erdönmez isimli kız ile cinsi münasebette bulundun.

Sen yine itham olunursun ki birinci davada zikrolunan ayni tarih ve mahaklde 16 -yaşından küçük ve evlenmemiş olan Semra Erdönmez'ı anne ve babsının muhafazasından onların müsadeleri olmaksızın gayri kanuni olarak kaçırdın.

İthama karşılık olarak birşey söylemek istermisiniz. Kendiniz arzu etmedikçe birşey söylemeğe mecbur değilsini-z. Fakat her ne söylerseniz yazılacak ve şahadet olarak verilebilecektir.

Sanığın Cevabı: kabul ederim. (İmza) Ali Yıldırım."

-İddia edildiği gibi müştekinin yaşının 16 veya yukarı olduğunu bildiiiğini iddia eden sanığın ne kadar cahil olursa olsun böyle bir itham karşısında doğal tepkisinin herhalde "kabul ederim" şeklinde tezahür etmemesi gerekirdi. Bu nedenlerle bu istinaf seb-ebinin de reddolunması gerekir.
-
İkinci istinaf sebebine gelince: hapis cezaları ilk nazarda az olmakla birlikte istinafın duruşmasında sanığın avukatı ceza üzerinde durmayacağını beyan etmesi sonucu biz de süreye müdahale etmemeyi uygun bulduk.

Sonuç olarak istinaf reddolunur. Hapis -cezaları mahkûmiyet tarihinden itibaren başlayacaktır.


(Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut) (Celâl Karabacak)
Yargıç Yargıç Yargıç

2 Haziran 1989-

-


-5-



-


Full & Egal Universal Law Academy