Yargıtay Ceza Dairesi Numara 2-3/2013 Dava No 2/2015 Karar Tarihi 18.03.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 2-3/2013 Dava No 2/2015 Karar Tarihi 18.03.2015
Numara: 2-3/2013
Dava No: 2/2015
Taraflar: Yaşar Ocak ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Ceza aleyhine istinaf - Ağır yaralamak suçundan hapis cezası verilmesi - Sanık cezanın fazla olduğu, Savcılık ise az olduğu nedeniyle istinaf dosyalamaları - Yargıtayın 5 yıl hapislik cezasını 3 yıla indirmesi - Ceza takdiri - Ne gibi ceza verileceği Bidayet Mahkemesinin takdirinde olması - Yargıtayın müdahale edebileceği haller - Cezalar arasında nispetsizlik - Benzer davalarda verilen cezalar arasında bir aynılık (uniformity) olması gereği.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 18.03.2015

-D.2/2015 Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 2/2013-3/2013
(Gazimağusa Ağır Ceza Dava No:4289/2012)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Hüseyin Besimoğlu,Ahmet Kalkan,Emine Dizdarlı.
Yargıtay/Ceza 2/2013
- (Gazimağusa Ağır Ceza Dava No:4289/2012)

İstinaf eden: Yaşar Ocak, Merkezi Cezaevi-Lefkoşa
(Sanık 1)
- ile -

Aleyhin-e istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
(Davayı İkame Eden)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Mustafa Algun
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Mustafa İldeniz

- Yargıtay/Ceza 3/2013
(Gazimağusa Ağır Ceza Dava No:4289/2012)

İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa
(Davayı İkame Eden)
ile -

Aleyh-ine istinaf edilen: Yaşar Ocak, Merkezi Cezaevi-Lefkoşa
(Sanık 1)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Mustafa İldeniz
Aleyhine istinaf edilen namına: -Avukat Mustafa Algun



Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Güran, Kıdemli Yargıç Fügen Ulutekin ve Yargıç Ayşen Toroslu'nun 4289/2012 sayılı davada 31.12.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Sanık 1 ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.-




-----------

H Ü K Ü M


Hüseyin Besimoğlu: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Emine Dizdarlı okuyacaktır.
Emine Dizdarlı: Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanan Sanık aşağıdaki suçları işlemekle itham edilmiştir:

1.Fasıl- 154 Ceza Yasası'nın 20 ve 228(a) maddelerine
aykırı, 17/3/2012 tarihinde, Gazimağusa Kazasına bağlı Tuzla
köyünde Maxmile Power Go Karting isimli iş yerinin dış
terasında tasarruflarında kanunsuz olarak bulundurdukları
7.65 mm.çapındaki tabanca-yı ateşlemek suretiyle Şevki
Zabitler'i sol bacağından diz ve femur kısmından vurmak
suretiyle ağır yaralamak;

2.Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20.maddesi ile 15/92, 2/96,
11/2004 ve 1/2010 sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 57
Ateşli Silahlar Yasas-ı'nın 2,4(1)(3)(A),26 ve 27.maddelerine
aykırı, birinci davada belirtilen aynı tarih ve yerde,
Bakanlar Kurulunca verilmiş özel izin olmaksızın birinci
davada belirtilen 7.65 mm. çapındaki tabancayı taşımak;

3.Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20.maddesi- ile 15/92,2/96, 11/2004
ve 1/2010 sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 57 Ateşli
Silahlar Yasası'nın 2, 4(1)(3)(A), 26 ve 27.maddelerine
aykırı, birinci davada belirtilen aynı tarih ve yerde,
birinci davada belirtilen 7.65 mm.çapındaki tabancay-ı,Şevki
Zabitler'e ateş etmek suretiyle kullanmak;

4.Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20.maddesi ile 15/92,2/96, 11/204
ve 1/2010 sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 57 Ateşli
Silahlar Yasası'nın 2,4(1)(3)(B),26 ve 27. maddelerine
aykırı, birinci dav-ada belirtilen aynı tarih ve yerde,
Bakanlar Kurulunca verilmiş özel izinleri olmaksızın 7.65
mm.çapındaki tabancayı, tasarrufunda bulundurmak suretiyle
kanunsuz tabanca tasarruf etmek;

5.Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20.maddesi ile 55/88 ve 37/05
- sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 54 Patlayıcı Maddeler
Yasası'nın 2,4(1)(e)(4)(d) maddelerine aykırı, birinci
davada belirtilen aynı tarih ve yerde, KKTC Patlayıcı
Maddeler Müfettişliğinden izinleri olmaksızın patlayıcı
madde olan 2 adet 7.-65 mm.çapındaki canlı mermiyi taşımak;

6.Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20.maddesi ile 55/88 ve 37/05
sayılı Yasalarla tadil edilen Fasıl 54 Patlayıcı Maddeler
Yasası'nın 2,4(1)(e)(4)(d)(5)(a) maddelerine aykırı, birinci
davada belirtilen aynı tarih v-e yerde, KKTC Patlayıcı
Maddeler Müfettişliğinden izinleri olmaksızın patlayıcı
madde olan 2 adet canlı 7.65 mm.çapındaki tabanca
mermilerini tasarruf etmek;

7.Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20 ve 243.maddelerine aykırı,
birinci davada belirtilen a-ynı tarih ve yerde, kanuna aykırı
bir fiil ile yani Şevki Zabitler'in vücudunun muhtelif
yerlerine elleri ve ayakları ile vurmak suretiyle Şevki
Zabitler'in hakiki bedensel incinmesine sebep olmak
suretiyle ciddi şekilde darp etmek;

8.Fasıl 15-4 Ceza Yasası'nın 20 ve 374(h) maddelerine aykırı,
birinci davada belirtilen aynı tarih ve yerde, meskun bir
mahalde birinci suçun tafsilatında belirtilen tabanca ile 2
el ateş etmek suretiyle meskun mahalde ateş açmak;


Sanık, 12.12.2012 ta-rihinde aleyhine getirilen tüm davaları
kabul etmiştir.

İddia Makamı tarafından sunulan olgulara göre, 17.3.2012 tarihinde, Sanık, EB 244 plakalı aracı ile yanına Tanık (26) Asiye Çınar ve Tanık (28) Ertan Talay isimli arkadaşlarını alarak, birlikte Tuz-la'da bulunan Maxmile Power Go Karting isimli iş yerine gittiler. Sanık bu davadaki müşteki Şevki Zabitler ile tesadüfen karşılaşması üzerine, Sanık, Şevki Zabitler'den, yakını Ergin Uzel'in alacağı olan 2,000 Türk Lirasını istedi. Bunu müteakip, müşteki i-le Sanık arasında bir münakaşa çıktı. Şevki Zabitler tasarrufunda bulundurduğu ve taşıdığı sivri uçlu bıçakla Sanığı sol göğüs ve sol kol omuz altından, yaklaşık 3 cm'lik cilt ve cilt altını keserek yaraladı. Sanık yaralanmasını müteakip olay yerinden ayrı-ldı. Şevki Zabitler Maxmile Power Go Karting'de kaldı.

Bu olayı içerleyen Sanık, aynı gün, yanına kardeşleri Ömer Ocak ve Ali Ocak'ı alarak olay mahalline geri döndü ve müştekiyi buldu. Müşteki, Sanık ve kardeşlerini görmesi üzerine, tasarrufunda bulundu-rduğu ve kanunsuz olarak taşıdığı bıçağı çıkarıp tekrar eline aldı. Müşteki ve Sanığın kardeşleri birbirlerini darp etmeye başladıktan sonra, Sanık tasarrufunda bulundurduğu tabancayı çıkarıp Şevki Zabitler'e ateş ederek Şevki Zabitler'i sol bacak diz kıs-mı ile sol bacak femur kısmından iki ayrı yerden vurarak yaraladı. Müşteki, kavga esnasında salladığı bıçakla, Ömer Ocak'ı sağ elinden yaraladı. Akabinde, Sanık ve kardeşleri olay yerinden ayrıldılar.

Olayın polise bildirilmesi üzerine, tahkikatı yürüten- polis memuru, Sanık aleyhine yukarıda belirtilen ithamları getirdi. Yine bu tahkikat neticesinde, müşteki aleyhine de 7258/2013 sayılı dava getirildi. Bu davada, müşteki, Sanığı sivri uçlu bıçakla derin bir şekilde kesmek suretiyle ağır yaralamak, 1. dava-da belirtilen yerde ve bıçakla Sanığı derin bir şekilde kesmek suretiyle vahim zarara uğratmak ve 3. davada Sanığı yaralamak suçları ile itham edildi.

Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığın işlemiş olduğu suçların ciddi ve vahim suçlar olduklarını, 1.d-avanın müebbet hapis, 2.ve 3.davaların 10 yıla kadar hapis, 4,5 ve 6. davaların 7 yıla kadar hapis, 7.davanın 3 yıla kadar hapis ve 8.davanın 2 yıla kadar hapis cezası taşıdıklarını, bu nedenle bu tür suç işleyenlere özellikle söz konusu suçların ateşli si-lahla işlendiği, suç mahallinin meskun bölge olduğu, bu bölge içerisinde çocukların bulunduğu, Sanığın söz konusu tabanca ve mermileri adam yaralamak saiki ile tasarruf edip taşıdığı ve kullandığı hususlarını aleyhine nazarı itibara alarak etkin ve caydırı-cı cezalar verilmesi gerektiğini vurgulayarak, Sanığa mahkûm edildiği 1.davadan 5 yıl, 2.davadan 3 yıl, 3.davadan 3 yıl, 4.davadan 3 yıl, 5.davadan 2 yıl, 6.davadan 2 yıl, 7.davadan 2 yıl ve 8.davadan 2 yıl hapis cezası verdi.

Gerek Sanık gerekse İddia Ma-kamı, bu karara karşı istinaf dosyaladılar.

Duruşma olarak 10.10.2014 tarihine tayin edilen her iki istinaf, duruşma gününde, tarafların müşterek müracaatı ve İstinaf Mahkemesinin tarafların bu müracaatını makûl görmesi üzerine konsolide edilerek birlik-te dinlenmiştir.

Sanığın istinaf ihbarnamesi 2 istinaf sebebi içermekle birlikte, 20.11.2013 ve 16.4.2014 tarihlerinde Sanık Avukatı 10 ek istinaf sebebi dosyalamıştır. İstinaf Eden Avukatı, istinaf sebeplerini 4 başlık altında ele almıştır. Şöyle ki:

A-ğır Ceza Mahkemesi Sanığa ceza takdir ederken, Sanığın lehine olan hafifletici sebep teşkil eden olguları gerektiği gibi dikkate almamakla ve/veya gereken değeri vermemekle hata etmiştir.
Ağır Ceza Mahkemesi, şahadet sunulmayan konularda şahadet varmış gib-i varsayıma dayanarak, makûl olmayan sonuçlar çıkarmakla hata etmiştir.
Sanık ve müşteki aynı Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda Ceza Yasası'nın aynı maddesi uyarınca, yani Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 228(A) maddesi tahtında yargılanmalarına rağmen, Sanığa 1.dava-dan verilen 5 yıl hapis cezası müştekiye verilen 9 ay hapis cezasına nazaran aşikâr surette fahiştir.
Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığı 1.davadan 5 yıl hapse mahkûm ederken, aynı Ağır Ceza Mahkemesi müştekinin de Fasıl 154 madde 228 (A)'dan yargılandığı hususunu- gerektiği şekilde nazarı itibara almamakla ve gerek yargılamada gerekse kesilen cezada nispetsizlik veya eşitsizlik (Disparity of sentence) yaratmakla hata etmiştir.

Başsavcılık ise Yargıtay/Ceza 3/2013 sayılı istinafı
dosyalayarak, 31.12.2012 tari-hinde verilen cezalar aleyhine 3 istinaf sebebi ileri sürdü. İddia Makamı özetle, tüm ahval ve şartlar karşısında, özellikle suçun işleniş tarzı ve vahameti dikkate alındığında, Sanığa 1.davadan verilen 5 yıllık hapislik cezasının aşikâr surette az olduğun-u ileri sürdü.

Görüleceği gibi, Sanık Avukatı esas itibarı ile Ağır Ceza
Mahkemesinin Sanığa ceza takdir ederken lehine olan hafifletici nedenlerine ve meselenin tüm olgularına yeterli derecede önem ve ağırlığı vermediği, Alt Mahkemenin sunulan olgu-ların dışına çıkarak bazı bulgular yaptığı ve cezanın takdirinde bunlara gerektiğinden fazla önem vererek Sanığa aşikâr surette fahiş ceza verdiği ve bu nedenle de Sanık ve müşteki arasında nispetsizlik yarattığını iddia etmektedir. Bu nedenle, Sanık taraf-ından ileri sürülen istinaf sebeplerini tek başlık altında toplamak mümkündür.

Bilindiği gibi birçok içtihat kararında Yargıtay olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme, olgular ile ilgili olarak alt mahkemelerin yaptıkları bulgulara ve aynı şekilde takdir etti-kleri cezalara müdahale etmekten kaçındığı prensibini belirtmiştir. Bu böyle olmakla birlikte, alt mahkemelerin ceza takdir ederken dikkate alınması gereken hususların dikkate alınmaması veya dikkate alınmaması gereken hususların dikkate alınması neticesin-de verilen cezalara gerektiğinde Yargıtayın müdahale edeceği bir gerçektir. Alt Mahkeme davanın olgularını değerlendirmekte açıkça bir hata yapmadıkça, hukuki bir hataya düşmedikçe, saptanan cezanın aşikâr surette yetersiz veya aşikâr surette fahiş olduğu -görülmedikçe, Yargıtay, alt mahkemenin ceza takdirine müdahale etmekten kaçınır (Bak:Ceza İstinaf 18/73, Yargıtay/Ceza 3/2002 - 8/2002 D.1/2003, Yargıtay/Ceza 39/1995-43/1995 D.6/1996, Yargıtay/Ceza 8/2013 D.3/2013, Yargıtay/Ceza 106/2012 D.5/2013, Yargıta-y/Ceza 33/2012 D.7/2014, Yargıtay/Ceza 77/2012 D.9/2014).
Her ne kadar da genelde cezaların nispetsizlik veya eşitsizliği prensibi (disparity of sentence), aynı davadaki sanıklar arasında göz önünde bulundurulması gereken bir prensip ise de, benzer veya -ilgili davalardaki sanıklara kesilen cezalar arasında da göz önünde bulundurulması gereken bir prensiptir. Bizi bağlayıcılığı olmamakla birlikte bak: Georghios Yiasömis Nicolaou V The Police, 1969 2 C.L.R. 1969 sayfa 120.

Önemli olan husus, söz konusu ola-yda Sanık ve müşteki olan Şevki Zabitler'in aynı Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda, aynı dönemde ve aynı yasa maddesi tahtında yargılanıp mahkûm edildikten sonra, Mahkeme tarafından verilen cezalar arasında nispetsizlik veya adaletsizlik olup olmadığı veya bu -hususların nispetsizlik prensiplerine aykırı olup olmadığıdır.

Ağır Ceza Mahkemesi, kararında, dikkate aldığı sair hususların yanı sıra, bu nevi suçların ciddi ve vahim suçlar olması nedeni ile yasa koyucunun da bu tür suçlara ağır cezalar öngördüğünü, k-amu yararı gereği takdir edilen cezanın uygulanması ile yalnız suç işleyene değil, toplumun diğer mensuplarına da etki yapması amacı güdüldüğünü, bu nedenle verilen cezanın toplum içindeki diğer şahısları korkutmak ve suç işleme veya suç işleme yoluna düşm-e eğilimlerinde olanları bundan alıkoyacak etkiyi yaratmak olduğunu belirtmektedir. Nitekim İstinaf Edenin Avukatı da bu hususu kabul etmekle birlikte, diğer hususların da ceza takdirinde önemli olduğunu ve Ağır Ceza Mahkemesinin, özellikle İddia Makamının- sunduğu olgular dışına çıkarak yapmış olduğu bulguların da etkisinde kalarak, Sanığa fahiş bir ceza takdir ettiğini ileri sürmüştür.

Sanık Avukatının ileri sürdüğü bu hususun gerçekten var olup olmadığını veya Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesinin sunulan ol-gular dışına çıkıp çıkmadığını saptayabilmek için öncelikle istinaf konusu karara bakmak gerekmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesi, Sanığa ceza takdir ederken, verilen cezanın caydırıcı veya ibret verici bir ceza olması gerektiği kararına varırken, Mavi 48'de ko-nu ile ilgili olarak şöyle demiştir:

"Huzurumuzdaki bu davadan görüleceği üzere Sanık, Şevki
Zabitleri, 7.65 mm.çapındaki tasarrufunda bulundurduğu tabanca ile sol bacağından diz ve femur kısmından iki ayrı yerden vurmak suretiyle ağır yaralamıştı-r. Yine huzurumuza aktarılan olgulardan, Sanığın alacak tahsilatına soyunmuş bir kişi profili çizdiğini algılamakta zorlanmadığımızı peşinen belirtmekte de yarar görmekteyiz. Sırası gelmişken ve de kesin bir dille ifade etmek isteriz ki, kişilerin alacakla-rını elde edebilmek için müracaat edecekleri yegane yer Hukuk Mahkemeleridir, özel kişiler değil. Başka bir anlatımla, Sanık gibi tabiri caizse, mafyavari veya bir özenti veya böylesi bir kişi hüviyetine bürünen kişilere alacak için müracaat etmek son dere-ce yanlış bir tutum ve davranış biçimi olduğu gibi, ateşli silah ile adam yaralamanın kesinlikle hoşgörü sınırları dahilinde olamayacağı kanaatindeyiz."


Söz konusu karar incelendiğinde, Sanık Avukatının ve
İddia Makamını temsilen bulunan Savcın-ın, 17.3.2012 tarihinde
olayın cereyan ediş şekli ile ilgili hitabelerinde söyledikleri ile Ağır Ceza Mahkemesinin dikkate aldığı olgular arasında esaslı noktalarda farklılıklar olduğu görülmektedir.

İddia Makamı tarafından Ağır Ceza Mahkemesine sunulan -olgulara göre, 17.3.2012 tarihinde Sanık ile müşteki arasında meydana gelen olayın tesadüfen karşılaşmaları neticesinde vuku bulmuş, Sanığın müştekiye bir akrabasının alacağı ile ilgili bazı sözler söylemesi üzerine ikisi arasında bir kavga başlamış, bu ka-vgada Sanık müştekinin tasarrufunda bulunan 25.5 cm uzunluğundaki bıçak ile yaralanmış, bu olayı içerleyen Sanık olay mahallinden ayrıldıktan sonra tabancasını yanına alarak tekrar olay mahalline geri dönmüş, müşteki Sanık ve kardeşlerini görmesi üzerine t-asarrufunda bulundurduğu bıçağı çıkarıp tekrar eline almıştır. Mahkeme huzurundaki ihtilafsız olgulara göre, sabahleyin Sanık ve müşteki arasında cereyan eden olayda Sanığın üzerinde herhangi bir silah, bıçak veya alet olmadığı sarihtir. Sabahleyin cereyan- eden olayda, müştekiye karşı savunmasız olan Sanıktır. Halbuki Ağır Ceza Mahkemesi bu olayın cereyan ediş şeklini kararında incelerken, Sanığın Tuzla'da bulunan Maxmile Power Go Karting isimli yere bir alacağı tahsil etmek için gittiğini, bu nedenle "tahs-ilata soyunmuş bir kişi profili çizdiğini", Sanığın "mafyavari veya bu özenti içerisinde olan veya böyle bir hüviyete bürünen kişi gibi davrandığı" nedeniyle bu hususun ağırlaştırıcı bir faktör olarak ele alınması gerektiğini belirtip, Sanığı bu bağlamda d-eğerlendirmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi, neticede, Sanığa verilecek cezayı takdir ederken, Sanığın Maxmile Power Go Karting'e giderken para tahsilatı yapma amacıyla gittiği ve müştekiyi bu maksatla yaraladığı sonucuna ulaşmıştır.

İddia Makamının sunduğu -olguları tezekkür ettiğimizde, Sanık ile ilgili böyle bir iddianın yapılmadığı açıklıkla zabıtlardan görülmektedir. Ağır Ceza Mahkemesi, Sanık ve müşteki arasında cereyan eden olayı, İddia Makamının sunduğu olguların dışına çıkararak ve hatalı olgulara ağı-rlık vererek bir değerlendirme yapmış ve neticede Sanığa verilecek cezayı takdir ederken yanılgıya düşerek, Sanığın Maxmile Power Go Karting'e arkadaşları ile giderken bir alacağı tahsil etmek maksadıyla gittiği sonucuna ulaşmıştır. Son derece önemli olan -bu husus, Ağır Ceza Mahkemesi huzurundaki olgularla bağdaşmamaktadır.

Ağır Ceza Mahkemesi, bu hatalı değerlendirmeye dayanarak, suçun vahametini ve özellikle Sanığın hatalı değerlendirdiği eylemini de dikkate alıp, Sanığa 5 yıl gibi caydırıcı bir hapis c-ezası verilmesinin uygun olduğu kararına varmıştır.

Kanaatimizce, bu şartlar altında, Ağır Ceza Mahkemesi suçun işlenişiyle ilgili bazı önemli hususlarda konuyu hatalı değerlendirmiş ve huzurundaki olguların dışına çıkarak, bu yanılgı içerisinde konuya, -layiki ile gereken ağırlığı vermemiştir. Bu durumda Ağır Ceza Mahkemesinin Sanığa takdir ettiği hapis cezasının süresinin, müdahalemizi gerektirecek nitelikte olup olmadığını incelemek gerekmektedir.

Her davanın kendi olguları içerisinde değerlendirilmesi-
gerekir. Hal böyle olmakla birlikte, benzeri davalarda sanıklara verilen cezalar arasında mümkün olduğu oranda aynılık (uniformity) oluşturmak ve eşit davranma açısından benzer cezalar vermek gerekmektedir.

Bir sanığa ilk nazarda verilen ceza aşikâr sur-ette fahiş olmasa dahi, diğer şartlarda veya benzer meselelerde verilen cezalar arasında büyük farklılıklar olması ve sanık ile normal şahısların zihinlerinde bir adaletsizlik olduğu fikri yaratılabileceği hallerde verilen cezaya müdahale edilerek, bu nisp-etsizliğin uygun hallerde ortadan kaldırılması bir ilke olarak benimsenmiştir (Bak:Yargıtay/Ceza 59/96 D.4/1997).

Mahkeme tarafından verilen cezaların nispetsizlik veya
eşitsizlik yaratıp yaratmadığını tespit etmek için Fawcett
(1983)5 Cr.App R (s)158 d-avasında uygulanan test şöyledir:
"Would right thinking members of the public, with full
knowledge of all relevant facts and circumstances,
learning of this sentence consider that something had
gone wrong with the administration o-f justice. The court
was of the opinion that the public would say that
something had gone wrong."
"Bir davanın bütün olgularını veya hal ve koşullarını
bilen doğru düşünen toplum üyeleri, Mahkeme tarafından
takdir edilen cezayı- öğrendikten sonra adaletin
yönetiminde birşeylerin yanlış gittiği fikrine kapılırsa, Mahkeme de adaletin yönetiminde bir
şeylerin yanlış gittiği sonucuna ulaşacaktır."

Huzurumuzdaki meselede, Ağır Ceza Mahkemesinin aynı olaydan neşet eden v-e Sanığın davasında müşteki olan Şevki Zabitler'in aynı dönemde, aynı Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından Sanık ile aynı şekilde, Fasıl 154 madde 228(a)tahtında yargılanıp mahkûm olması ve kendisine 9 ay hapislik cezası vermiş olmasının, Sanığa ise 5 yıl- gibi çok daha fazla bir hapislik cezası verilmesinin normal şahısların veya toplumun doğru düşünen üyelerinin zihinlerinde (right thinking members of the public) Sanığa bir adaletsizlik yapıldığı fikrini veya adaletin yönetiminde (administration of justic-e) bir şeylerin yanlış gittiği endişesini uyandıracak nitelikte olması, Yargıtayın müdahalesini gerektirecek kadar ciddi bir dengesizliğin (disparity of sentence) var olduğunu göstermektedir (Bak:Yargıtay/Ceza 39/90).

Ülkemizde uygulanmakta olan Ceza Usu-lü kuralları, bir davaya katılan herkese ödev ve sorumluluklar yüklemektedir. Bir ceza davasına katılan taraflar (avukat ve savcı) bu görev ve sorumlulukları yerine getirerek görev yapmak zorundadırlar. Aynı şekilde, davayı dinleyen yargıç da adil yargılam-a için tarafların bu ödev ve sorumluluklarını gözeterek ve denge unsurunu ön planda tutarak görev yapmalıdır. Bu nedenle, bir yargıç önündeki davayı yönetirken tarafsız ve bağımsız davranmalı ve adil yargılama için gerekli olan prensipleri göz önünde bulun-durmalıdır (Bak: R V K 2006 EWCA Crim. 724 par 6, 2006 2 All ER 552, Arthur J.S.Hall and Co V Simons (AP) 2000 UKHL 38) 2002 I AC 615).

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde adil yargılama kurallarını düzenleyen 6.maddenin 1.bendindeki "hakkaniyete uygun" y-argılama kavramı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yorumları sonucunda "silahların eşitliği" (equality of arms) ilkesinin hukuksal temelini oluşturmuştur.

Silahların eşitliği ilkesi, taraflara, hasımları karşısında kendilerini dezavantajlı bir duruma -düşürmeyen koşullarda davalarını sunmaları için makul şartların sağlanması bakımından gerekmektedir (Bak:Branstetter V Avusturya 28.8.1991).

Silahların eşitliği deyimi, yargılamanın niteliğini ve yargılama sürecinde mahkemelerin konumunu belirlemektedir.- Silahların eşitliği ilkesi veya kuralı, mahkemeleri, daha bir tarafsız ve bağımsız konuma girmeye yönlendirmiştir. Mahkeme tarafından yürütülen yargılamanın adil, verilecek olan kararların doğru olabilmesi için, yargı önünde sahip oldukları hak ve yükümlü-lükler açısından taraflar arasında bir eşitliğin kurulması ve bu dengenin bütün yargılama aşamalarında sürdürülmesi gerekir (Yargıtay/Ceza 44/2012 D.4/2013, Del Court/Belçika 1970, Monnel ve Morris/İngiltere 1987, Ekbatanı/İsveç 1988).

Gazimağusa Ağır Ce-za Mahkemesi huzurunda yapılan duruşmalarda, Sanık ve müşteki, aynı Avukat tarafından temsil edildiler ve savunmaları da aynı Avukat tarafından yapıldı. Bu husus, Ağır Ceza Mahkemesi huzurundaki duruşmada ve keza işbu istinafın duruşmasında konu edilmemekl-e birlikte, adil yargılama prensibiyle ve bu bağlamda "silahların eşitliği" ilkesiyle çok yakından ilgisi olduğundan, bu hususa değinmeyi uygun görüyoruz. Bir avukat menfaat çatışması olan, menfaati zıt olan tarafın avukatlığını almaması gerekir. Aksi takd-irde taraflardan her biri yeterli bir şekilde savunulmadığı duygusuna kapılabilir veya taraflardan biri yeterli bir şekilde savunulmadığı nedeniyle zarar görebilir ki, bu da avukata ve mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığına duyulması gereken güveni kökt-en sarsar. Duruşmaların düzenini sağlamakla görevli olan Ağır Ceza Mahkemesinin, adil bir yargılama yaparken, taraflardan birini dezavantajlı bir duruma düşürmeyen koşullarda, tarafların davalarını yapmaları için makûl şartları sağlaması gerekirdi.

Bir -toplumda, mahkemelerin kişiye vereceği güven duygusu önemlidir. "Hakim" veya "Yargı" topluma verdiği görünümle değerlendirilir. Adaletin yerine getirilmesi yeterli değildir, aynı zamanda yerine getirildiğinin özellikle yargılananlarca görülmesi gerekir. R -V Sussex Justices exp Mc Carthy (1924 IKB 256, 1923 All ER 233) davasında ve bilahare Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin pek çok kararında yer alan "Justice must not only be done, it must also be seen to be done" deyimi, tarafsızlığın önemini ortaya koymakt-adır. "Tarafsızlık" sözcüğü veya ilkesi, mahkemenin hak arayanlara güven veren, tarafsız bir görünüme sahip olmasını ifade eder. Burada önemli olan, mahkemenin tarafsızlığını zedeleyecek bir tutuma neden olup olmadığıdır.

Ağır Ceza Mahkemesinin, mahkeme-nin tarafsızlığını zedeleyecek her türlü tutum ve davranışı önlemesi ve adalete olan güven duygusunun sarsılmaması için duruşma başlamadan önce gerekli ikazları yapıp bu duruma göz yummaması gerekirdi. Mahkemeleri, bu hususa gerekli önemi vermeleri konusun-da ikaz ederiz.

Sanığın işleyip de mahkûm edildiği suçların gerçekten ciddi suçlar olduğu ve ilk nazarda bu davadaki Sanığa 1.davadan verilen 5 yıl hapislik cezasının alenen fahiş olmadığı düşünülebilir. Ancak aynı olaydan neşet etmesine ve Sanığın davas-ında müşteki olan Şevki Zabitler'in aynı suçtan yargılanmasına rağmen, aynı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 9 ay hapislik cezası verilmesi, cezalar arası bu denli nispetsizlik veya dengesizlik (disparity of sentence) olmasının ceza prensiplerine aykırı oldu-ğu kanaatindeyiz. Sadece bu sebep dikkate alındığında, genelde Sanığa verilen ceza alenen fahiş olmasa dahi, aynı suçtan yargılanan müştekiye verilen ceza arasında büyük farklılık olması ve bu duruma Sanık ile birlikte dıştan bakan toplumun doğru düşünen ü-yelerinin zihinlerinde bir adaletsizlik olduğu fikrinin yaratılmış olması karşısında, Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği cezaya müdahale edilerek, bu nispetsizliğin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Tüm yukarıdaki hususlar ve yerleşmiş ceza ilkeleri ışığın-da meseleyi esaslıca tezekkür ettikten sonra, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sanığa 1.davadan verilen 5 yıl hapislik cezasının Yargıtayın müdahalesini gerektirecek nitelikte aşikâr surette fahiş olduğu hususunda İstinaf Eden Avukat tarafından ikna edilmiş -bulunuyoruz. Bu nedenle, Sanığın yaptığı istinaf kabul edilir. Ağır Ceza Mahkemesinin Sanığa 1.davadan takdir ettiği hapislik cezası iptal edilerek, 1.davadan 3 yıl hapislik cezası verilir.

Yukarıda belirttiğimiz tüm nedenlerden dolayı, İddia Makamının -Sanığa 1.davadan verilen cezanın azlığına ilişkin 3/2013 sayılı istinafı reddedilir.

Hapislik cezası, Ağır Ceza Mahkemesinin mahkûmiyet tarihinden başlayacaktır.


Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı
Yargıç Yargı-ç Yargıç



18 Mart, 2015











14






Full & Egal Universal Law Academy