Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19/2011 Dava No 12/2012 Karar Tarihi 27.11.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19/2011 Dava No 12/2012 Karar Tarihi 27.11.2012
Numara: 19/2011
Dava No: 12/2012
Taraflar: Serkan İpek ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Ceza aleyhine istinaf - 13 yaşından küçük kızla cinsi münasebette bulunma suçunda ceza takdiri - Sanığa kabul ettiği 2. davadan 7 yıl ve 4. davadan 3 yıl hapislik cezası verilmesi - Sanığın cezanın alenen fahiş olduğunu ileri sürerek istinaf dosyalaması -Yargıtay, davanın bütün olgularını, hafifletici nedenleri ve Sanığın genç suçlu olduğunu dikkate alarak 7 yıl hapislik cezasını 5 yıla idirmesi.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 27.11.2012

-D. 12/2012 Yargıtay/Ceza 19/2011
(Girne Ağır Ceza Dava No: 4648/2010)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: Serkan İpek, Merkezi Cezaevi, L-efkoşa
Sanık)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı, Lefkoşa
(Davayı İkame Eden)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Adnan Ulunay
Aleyhi-ne istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Erdinç Akyener.


Girne Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Gülden Çiftçioğlu, Kıdemli Yargıç Türkay Saadetoğlu, ve Yargıç Musa Avcıoğlu'nun 4648/2010 sayılı davada 15.4.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Sanık tarafından -yapılan istinaftır.


-------------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.4.2011 tarihli kararından yapılmıştır.

Girne Kaza Mahkemesi huzurunda, 11 dava ile itham edilen Sanık, aleyhindeki 2 ve 4. davalar d-ışındaki davalarla ilgili, takipsizlik kararı dosyalanması neticesinde, 2 ve 4. davalardaki ithamları kabul etmiştir.

İddia Makamı dava ile ilgili olguları aktardıktan sonra, Sanık Avukatı 2 tanık dinletmiştir.

Bidayet Mahkemesi, Sanığın kabul ettiği 2- ve 4. davalardan, Sanığı gerek kendi ikrarı, gerekse mahkeme huzurundaki olgular ışığında mahkûm ettikten sonra, Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 153 (1) maddesine aykırı 13 yaşından küçük bir kız ile cinsi münasebette bulunmak suçundan, Sanığa 7 yıl hapislik ce-zası; 13 yaşından küçük kızı yasal vasilikten kaçırma suçundan ise 3 yıl hapis cezası takdir etmiştir.

Sanık, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin, mahkûm olduğu suçlar için takdir ettiği hapis cezalarının fahiş olduğunu ileri sürerek, istinaf ihbarnamesine 6 is-tinaf sebebi dahil etmiştir. İstinafın dinlenmesi esnasında ise, istinaf sebeplerini tek başlık altında toplamıştır.

Sanığın tek başlık altında sunduğu istinaf sebebi, şu şekilde ifade edilebilir:
"Bidayet Mahkemesi huzurundaki olgular ve iddialar ışığı-nda, Sanığa, mahkûm edildiği 2. dava için takdir edilen 7 yıl ve 4. dava için takdir edilen 3 yıl hapis cezası fahiştir."

Olayın ne şekilde meydana geldiği konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Bidayet Mahkemesi olayı Mavi 57'de şu şek-ilde özetlemiştir:

"Bu meselede tanık no 1 olarak görülmekte olan Semay Taşkıran, tanık 2 Ayfer Ogan'ın birinci evliliğinden 19.11.1997 tarihinde Lefkoşa'da dünyaya getirdiği çocuğudur.

25.9.2006 tarihinde Lefkoşa Aile Mahkemesi'nin vermiş olduğu 175/-2006 nolu dava neticesi tanık 1 Semay Taşkıran'ın velayeti tanık 2 olan annesine verilmiştir. Bu tarihten sonra da tanık 1, tanık 2 olan annesinin Pınarbaşı-Girne'deki evinde kalmaya başlamıştır.
Tanık 1'in babası ile bu meselede Sanık olan Serkan İpek, L-efkoşa'da Bedreddin Demirel Caddesinde, Kuzey Apartmanında komuşudurlar. Tanık 1 arada bir Lefkoşa'da babasının ikametgahına geldiği zamanlarda Sanık ile karşılaşmaktadır. Birkaç karşılaşma sonrasında Ağustos 2010 ayı içerisinde Sanık ile tanık 1 arkadaş o-lmuş ve gerek internet ortamında gerekse telefoniyen birbirleriyle arkadaşça görüşmeye devam etmişlerdir.

16.9.2010 tarihinde saat 13.00 raddelerinde Sanık Serkan İpek, kendisine ait 05338861251 çağrı nolu cep telefonu ile 05338808830 çağrı nolu cep tele-fonundan müştekiyi aramış ve iş çıkışı yani saat 18.00 raddelerinde kendisi ile görüşmek istediğini müştekiye söylemiştir. Müşteki de kendisine ailesinin dışarı çıkmasına izin vermediğini, bu nedenle çıkamayacağını söylemesi üzerine Sanık müştekiye ailesin-in uyumasından sonra arabası ile köyün girişine geleceğini ve kendisini bekleyeceğini söylemiştir.

17.9.2010 tarihinde Sanık, kardeşi Halit İpek'a ait DT 848 plaka nolu Nissan marka salon aracı kardeşinin müsaadesi ile aldıktan sonra saat 00.30 raddeleri-nde Pınarbaşı köyüne gelmiş ve müştekinin ikametgahına yakın bir yere aracı park ederek, müştekiye cep telefonundan kendisini dışarıda beklemekte olduğunu belirten bir mesaj çekmiştir.

Akabinde Sanığın telefonunda göndermiş olduğu mesajı alan müşteki, ai-lesinin bilgisi dışında, ailesinin uyuduğu bir sırada gizlice evden çımış ve Sanığın aracına binmiştir.

Akabinde Sanık DT 848 plaka nolu aracı ile sağda solda müştekiyi biraz dolaştırdıktan sonra, saat 02.30 raddelerinde Girne-Lefkoşa anayolu Dikmen yol- kavşağında bulunmakta olan küçük bir koruluktan oluşan park yerine aracını çekip durdurmuş ve her iki şahıs da araç içerisinde sohbete başlamışlardır.
Bu sohbetten sonra Sanık 13 yaşından küçük bir kız olan müşteki ile cinsi münasebette bulunmuş ve keza -müştekinin kızlık zarı da bu esnada yırtılmış ve dişilik organından kanlar akmaya başlamış ve müşteki tüm giysilerini aracın içinde giymiştir.

Daha sonra ise Sanık saat 04.00 raddelerinde müştekiyi aracı ile köyün girişine götürmüş ve bırakarak oradan ay-rılmıştır."

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin ceza takdir ederken, Sanığın suçunu kabul ettiğini, genç bir suçlu olduğunu, müşteki ile arasında bir gönül ilişkisi bulunduğunu, suçun baskı ile işlenmediğini ve müştekinin Sanık ile gönüllü gittiğini, gönü-llü olarak cinsi münasebette bulunduğunu, müştekinin psikolojik olarak kalıcı hasara uğramadığını, Sanık ile müştekinin evleneceklerini ve Sanık ile ilgili sosyal tahkikat raporunu Sanık lehine dikkate almadığını; suçun gece işlendiğini, müşteki ile Sanık -arasındaki yaş farkı ile olayın yer aldığı süreyi Sanık aleyhine almakla ise hata yaptığını; kararda hafifletici sebeplere ne derece ağırlık verildiğinin belirtilmediğini, bu nedenlerle Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını, dolayısıyla takdir edilen cezalar-ın sürelerinin fahiş ve yanlış olduğunu ileri sürmüştür.

Ceza davalarında, ceza takdiri, davayı dinleyen ilk mahkemenin takdirinde olan bir husustur. İstinaf Mahkemesi olarak Yargıtay, ilk mahkemenin ceza takdirine müdahale etmekten kaçınır, meğer ki b-idayet mahkemesi ceza takdir ederken dikkate alması gerekli faktörleri dikkate almasın veya dikkate almaması gereken hususları dikkate alsın veya takdir edilen cezanın bütün koşullarda aşikar surette fahiş veya az olduğuna kanaat getirsin.

Sanığın mahkûm- edildiği 2. davaya konu suç, Fasıl 154 Ceza Yasamızın 153. maddesinde yer almaktadır. Bu madde aynen şöyledir:

"153. (1) Any person who unlawfully and carnally knows
a female under the age of thirteen years is guilty of a
felony and is liable to -imprisonment for life with or
without flogging or whipping.

(2) Any person who attempts to have unlawful
carnal knowledge of a female under the age of
thirteen years is guilty of a misdemeanour and is
liable to imprisonment for three- years.

"153. (1) On üç yaşından küçük bir kızla yasa
dışı cinsi münasebette bulunan herhangi bir kişi
müebbet hapis- cezasını geçmeyen hapis cezası ile
cezalandırılır.

(2) On üç yaşından küçük bir kızla yasa dışı cinsi
münasebette bulunmaya teşebbüs eden herhangi bir
kişi, hafif bir suç işlemiş olur ve üç yıla kadar
hapis cezasına çarptırılabilir-."

Bu madde altında bir suç oluşması için, 13 yaşından küçük bir kızla cinsi münasebette bulunulmalıdır. Bu suçun cezası, Ceza Yasamızda, ömür boyu hapis cezası olarak ifade edilmektedir.

Dava ile ilgili olgulara göre, müşteki, olay tarihinde 13 yaşın-dan küçüktü ve anne babası boşanmış olduğundan velayetinin verildiği annesi ile birlikte Pınarbaşı köyünde ikamet etmekteydi. Sanık ile arkadaştılar. Sanık ile gün içerisinde telefoniyen buluşmak üzere anlaştıktan sonra, Sanık 00.30 raddelerinde, Pınarbaş-ı köyüne, kardeşinin arabası ile giderek, müştekiye telefon mesajı ile geldiğini haber verdi, müşteki de ailesinin bilgisi dışında, evinden gizlice çıkıp, Sanığın kullandığı araca bindi ve Sanık ve müşteki oradan ayrıldı. Saat 02.30 raddelerinde, Sanığın k-ardeşine ait araç içerisinde, Girne-Lefkoşa Anayolu Dikmen yol kavşağında, küçük bir korulukta, Sanık müşteki ile cinsi münasebette bulundu.

Suçun işleniş şeklinden ve müştekinin Sanık ile birlikte gitmesinden, Sanık ile müştekinin olaydan önce tanıştıkla-rı açıkça anlaşılmaktadır. Ancak, müşteki olay tarihinde 13 yaşından küçüktür. Yaşı itibarıyla, müştekinin Sanıkla birlikte gitmesinin ve Sanıkla cinsi münasebette bulunmasının gönüllü olduğunu kabul etmek mümkün değildir. 13 yaşından küçük bir çocuğun, ka-nunen herhangi bir olaya rıza göstermesi mümkün değildir.

İstinaf Eden, Sanığın, müşteki ile zorla ilişkiye girmediğinin ve olayda zorlama olmadığının Bidayet Mahkemesi tarafından lehine değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Fasıl 154'ün 153. maddesi-nde yer alan, Sanığın itham edildiği 2. dava, 13 yaşından küçük bir kızla cinsi münasebette bulunma fiilini içermektedir. Madde 153'de, zorlama, suçun bir unsuru değildir. Bu nedenle, zorlama olmaması, bu suç için hafifletici bir neden değildir. Suçun işl-enmesinde zorlama olması, ancak ceza takdirinde ağırlaştırıcı bir faktör olarak ele alınacak bir husustur.

Bu suç için, ömür boyu hapis cezasına kadar ceza takdir edilebileceğinin belirtilmiş olması, suçun ne kadar ciddi kabul edildiğinin açık bir gösterg-esidir. 153. madde, 13 yaşından küçük kız çocuklarının mağdur olmamaları için, onları korumak amacıyla vardır. Kamu menfaati, çocukların, küçük yaşta cinsi istismardan korunmalarını gerektirmektedir. Bu korunma, çocukların, kendi aile fertlerine karşı koru-nmayı da içermektedir.

Bidayet Mahkemesi, kararında, KKTC'de cinsel suçların artmakta olduğunu ifade ederek, 13 yaşından küçük bir kızla cinsi münasebette bulunma suçunun ciddi bir suç olduğunu vurguladıktan ve bu suçla ilgili İngiltere ve Türkiye'deki u-ygulamalardan bahsettikten sonra, cinsel suçların son yıllarda yaygınlaşma eğilimi gösterdiğini kabul ederek, bu konuda adli ihbar aldıktan sonra, ceza tayininde bu hususu, Sanık aleyhine ağırlaştırıcı faktör olarak dikkate almıştır.

KKTC'deki Ağır -Ceza Mahkemelerinin son yıllardaki dava türüne bakıldığı zaman, cinsel suçlarda, bilhassa küçük çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda bir artış görüldüğünü kabul etmek gerekmektedir. Bu hususun, Bidayet Mahkemesi tarafından ağırlaştırıcı faktör olarak e-le alınmasında, herhangi bir hata yoktur. Toplumda huzursuzluk yaratan, çocuklara yönelik cinsel suçlarla ilgili olarak, kamu menfaatini ön planda tutup, mahkum edilen kişilere etkin ceza verilmesi gerekir. Cinsel suça maruz kalan çocuğun korunması gerekt-iği gibi, böyle suçların işlenmesini engelleyici, caydırıcı cezalar takdir edilerek, başka çocukların mağdur edilmesi engellenmelidir. Bidayet Mahkemesi kararında, detaylı bir şekilde, küçük çocuklara yönelik cinsel suçların önlenmesi için yasal ve idari ö-nlemler alınması ve ayrıca toplumun bu konuda eğitilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, müşteki ile Sanığın arkadaşlık ilişkisi içerisinde bulunduklarını dikkate almadığını iddia etmiştir. Bidayet Mahkemesinin, Mavi 96-'da, Sanığa ceza takdir ederken, Sanık ile müştekinin olay öncesi arkadaşlık ilişkilerinin bulunduğu hususunu da, ceza tayininde nazarı dikkate aldığı açıkça görülmektedir.

İstinaf Eden, müşteki ve Sanığın birbirlerini sevdiklerini, müşteki ve Sanığın ev-lenmek istediklerini ve nitekim nişan olduklarını ve bu hususların Sanık lehine değerlendirilmediğini ifade etmektedir. Müşteki yaşında bir kızın evlenmesi mümkün değildir. Bir kadının evlenebilmesi için 18 yaşında olması gerekir. KKTC'de evlenme yaşı 18'-dir ve ancak özel hallerde ve iyi nedenle on altı yaşını bitiren bir kadının evlenmesine izin verilebilir. Bu nedenle, müşteki ile Sanığın evlenecekleri iddiası ileriye yönelik bir iddia olduğundan, Sanık lehine hafifletici bir unsur olarak ele alınması mü-mkün değildir.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, müştekinin kalıcı bir hasara uğramadığını söyleyen müdafaa tanığının şahadetini dikkate almadığını ileri sürmüştür. İstinaf Edenin iddia ettiği şekilde, müştekiye kalıcı bir hasar olmadığını belirten bir- şahadet yoktur. Bilakis, Müdafaa Tanığı Dr. Adem Solmazer'in Emare 11 raporunda, müştekide kalıcı bir hasar olduğu açıkça yer almaktadır.

Yine İstinaf Eden, Sanık ile ilgili sosyal tahkikat raporunu Bidayet Mahkemesinin dikkate almadığını ileri sürmekte-dir. Bidayet Mahkemesi, Mavi 70'de Sanık ile ilgili sosyal tahkikat raporunu dikkate aldığını açık bir şekilde ifade etmiştir.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, Sanığın şikayetciyi 3.5 saat yanında tuttuğu, "dolaştırdıktan ve 02.30'da aracını durdurar-ak sohbet ettikten sonra nedamet ve pişmanlık gösterip müştekiyi evine geri götürmek için zaman ve imkan varken" bunu yapmamasını aleyhine ağırlaştırıcı faktör olarak ele almakla, hata yaptığını ileri sürmüştür. Bidayet Mahkemesi, Mavi 68'de , Sanığın mağd-ur ile uzun bir süre geçirdikten sonra, suçu işlemeden önce, durumu değerlendirmek ve düşünmek için fırsatı bulunmasına rağmen, bunu yapmayarak 13 yaşından küçük müşteki ile cinsel ilişkide bulunduğunu vurgulamıştır. Bidayet Mahkemesinin bu süreyi dikkate -almakta bir hatası yoktur.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin kararında (Mavi 69), Sanık ile müşteki arasında 6 yıl 3 ay yaş farkını da Sanık aleyhine ağırlaştırıcı faktör olarak ele almakla hata yaptığını ileri sürmüştür. Bidayet Mahkemesi, Sanığın reşit- bir kimse olarak müştekinin yaşını bile bile, 13 yaşından küçük bir kızla cinsi münasebette bulunmuş olduğu hususunu, Bidayet Mahkemesi vurgulamaktadır. Sanığın yaşı, muhakkak ki ceza takdir edilirken dikkate alınacak bir faktördür. Sanığın mağdurdan ne k-adar büyük olduğu, Mahkemenin dikkate alması gereken bir unsur olup, daha küçük bir Sanığın daha az ceza alacağı, daha olgun bir Sanığın daha ağır bir ceza alacağı kabul gören bir prensiptir ve Bidayet Mahkemesinin Sanık ile müşteki arasındaki yaş farkını -dikkate almakta bir hatası yoktur.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, kararında, Sanığın suçunu kabul ettiğini ve onun genç bir suçlu olduğunu dikkate almadığını ileri sürmüştür. Bidayet Mahkemesinin kararına bakıldığı zaman, Mahkemenin, Sanığın suçunu- kabul ettiğini, gönüllü ifade vererek dava tebliğini de kabul ederek polise yardımcı olduğunu, Avukatı vasıtasıyla Mahkemede nedamet ve pişmanlık getirdiğini, Mavi 70'de dikkate aldığı görülmektedir.

Bidayet Mahkemesi, kararında, Sanığın suç tarihinde 1-9 yaşında 1 aylık, karar tarihinde 19 yaşında 7 aylık bir kimse olduğunu belirtmiş olmasına rağmen, genç bir suçlu için ceza takdir ederken, göz önünde tutulması gereken hususları değerlendirdiği görülmemektedir. Bidayet Mahkemesi, genç bir suçlu olan Sanı-ğa ceza saptarken, kamu yararı gereği cezanın etken ve caydırıcı özelliğini vurgulamış olmakla beraber, genç bir suçluya uzun süreli hapis cezası takdir edilmesinin sakıncaları ile genç suçlunun rehabilite edilmesi ve topluma yeniden kazandırılması gerekti-ği hususlarını değerlendir-memiştir. Yargıtay/Ceza 62 ve 64/2006 (D.6/2007)'de ifade edildiği gibi genç bir suçluya ceza takdir ederken "suçlunun genç suçlu olması, ceza saptama sürecinde hem cezanın kişselliği ilkesini hem de ... genç suçlunun topluma ka-zandırılmasındaki kamu yararını" tezekkür etmesi gerekir.

Bidayet Mahkemesinin kararında, Sanığın yaşının ele alındığı kısım aynen şöyledir:

"Öte taraftan Sanığın kişsel ve özel durumuna
baktığımızda Sanık lehine düzenlenen sosyal tahkikat
raporuna göre- Sanık 15.8.1991 doğumludur. Sanık suç
tarihinde 19 yaşında 1 aylık, şu anda 19 yaşında 7
aylık genç bir kimsedir.
Sanık lehine hazırlanan sosyal tahkikat raporuna
Göre Sanığın babası ilkokul mezunu, annesi ise hiç
eğitim almamış bir kimsedir. S-anığın babası 1990
yılında KKTC'ye gelmiştir. Sanığın babası 2009 yılında
geçirdiği kaza nedeniyle 8 ay çalışmasına ara
vermiştir. Sanık ortaokul mezunu olup, 2006 yılından
beri kardeşleriyle birlikte KKTC'de bulunan babasının
yanına gelmiştir.

Sa-nık ailesine maddi katkı amacıyla 2008 yılında
Oşan Ltd'de kaportacı olarak 1,200-TL aylık mukabilinde
çalışmaya başlamıştır. Şu an işini kaybetmiş durumdadır."


Bidayet Mahkemesinin suçun vahametini, suç ile ilgili tüm olgulara ilaveten suçlunun yaşın-ı ve genç bir suçlu olduğunu dikkate alarak ve ayrıca kamu yararını ön planda tutarak, suça ve suçluya en uygun cezayı saptaması gerekir.

Y/C 62 , 64/2006 'da ifade edildiği gibi:-
"...... toplumun huzurunu kaçıran suçlarda, Mahkeme yasa koyucunun saptadı-ğı azami ceza haddini de dikkate alarak, suçluya, gerek suçluyu gerekse başkalarını benzer suç işlemekten caydırıcı bir ceza takdir etmelidir; bu kamu yararının bir gereğidir. Ancak, kamu yararı ilkesi, sadece suçluya caydırıcı ceza verilmesi ile kısıtlı d-eğildir, suçlunun rehabilite edilerek topluma kazandırılması da kamu yararı ilkesi kapsamında, kamu yararı şemsiyesi altındadır. Suçlunun rehabilitesi tezekkür edilirken genç suçlulara daha bir özen gösterilmesi gerekir ...................................-.
.........................................................
Hayatta şanslı oldukları söylenemeyecek genç suçlulara mahkemelerin olabildiğince ılımlı davranması, onların rehabilite edilerek topluma kazandırılmalarına açık kapı bırakması da netice itibarı il-e kamu yararının bir gereğidir. Genç suçlulara ceza saptanırken, kamu yararı gereğidir diyerek cezanın caydırıcılık özelliğini vurgulayıp, bu özelliğe gereğinden fazla önem vermek doğru değildir, doğru olan, cezada, cezanın caydırıcılık ilkesi ile genç suç-lunun rehabilite edilerek topluma kazandırılmasındaki yararın dengelenebilmesidir. Ceza, kişilerin yasalara uyma yükümlülüğünü ve suçun ağırlığını yansıtırken, ayni zamanda, genç suçlunun rehabilite olup topluma dönme şansını da yansıtmalıdır."


Bida-yet Mahkemesi, kararında Sanığa ceza takdir ederken, Sanığın sadece genç bir suçlu olduğunu belirtmiş, ancak genç bir suçluya ceza takdir edilirken göz önünde bulundurması gereken hususları değerlendirmeyerek hata yapmıştır.

Dava ile ilgili tüm olguları-, özellikle de Sanığın sosyo-ekonomik ve kültür düzeyi düşük 6 çocuklu bir ailenin ortaokul mezunu en küçük üyesi ve 19 yaşında olduğu, sabıkasız olduğu, hayat tecrübesi bulunmadığı, suçun ciddi bir suç olmasının ve bu suça etken ve caydırıcı ceza takdir e-dilmesinin yanında olay tarihinde 19 yaşında olan genç suçlunun topluma yeniden kazandırılması gerektiği hususlarını da dikkate aldıktan sonra, bu meseleye özgü olgular ışığında, Sanığa, mahkûm edildiği 2. dava için 5 yıl hapis cezası takdir edilmesi gerek-tiğine, takdir edilen 7 yıl hapis cezasının aşikar surette fahiş olduğuna karar veririz.

Tüm söylenenler ışığında, Sanığa, mahkûm edildiği 2. davadan Bidayet Mahkemesinin takdir ettiği 7 yıl hapis cezasını iptal ederiz ve 2. dava için Sanığa 5 yıl h-apis cezası takdir ederiz.

2. dava ile ilgili Sanığa 5 yıl hapis cezası takdir edildikten sonra, 4. davadan Sanığa takdir edilen 3 yıl cezanın fahiş olduğu hususunun incelenmesine gerek kalmamıştır.

Netice itibarıyla, Sanık, 2. dava ile ilgili istin-afında muvaffak olmuştur.

Mahkumiyet, Bidayet Mahkemesinin mahkûmiyet kararı tarihinden başlayacaktır.





Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç



27 Kasım 2012



12

-




Full & Egal Universal Law Academy