Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19/1995 Dava No 5/1996 Karar Tarihi 31.05.1996
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19/1995 Dava No 5/1996 Karar Tarihi 31.05.1996
Numara: 19/1995
Dava No: 5/1996
Taraflar: Hasan Özbilen ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Sanığın müdafaasını yapmaya davet edilmesi – Mahkemenin otoritesini küçük düşürücü konuşma yapma
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 31.05.1996

-D.5/96 Yargıtay/Ceza 19/95
(Ceza Dava No: 3657/94; G. Mağusa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda

Mahkeme Heyeti: Celâl Karabacak, Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen.

İstinaf eden: Hasan Özb-ilen, Gazi Mağusa.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Gürsel Kadri.
Aleyhine istinaf edilen namına: Başsavcı Yard-ımcısı Muavini Osman T.Enginsoy



H Ü K Ü M

Celâl Karabacak: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen: Huzurumdaki istinaf, Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinin 3657/94 sayılı ceza davasında Sanığın ilk nazarda müdafa-asını yapmaya davet edecek yeterli şahadet bulunmadığına ilişkin oalrak yapılan müracaatta Alt Mahkemenin 14.6.1995 tarihinde verdiği ret kararı aleyhine Sanık tarafından yapılmıştır.

Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde 16.8.1994 tarihinde dosyalanmış olan ith-amname ile Sanık aşağıdaki davalarla itham edilmiştir.

1. 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 52(1)(c) maddesine aykırı askıda bulunan yagrısal işlemlerin adil bir şekilde görülmsine halel getirici nitelikte konuşma yapmak;

2. Aynı yasanın aynı maddesi tah-tında yargısal işlemin huzurunda yürütüldüğü kişinin otoritesini küçük düşürücü nitelikte konuşma yapmak.

İddia Makamınca bu iki dava ile ilgili ileri sürlen olgular özetle şöyledir:
Sanık 1993 yılı Haziran ayı içierisinde, gazi Mağusa'da sakin Mustafa -Sükan tarafından yine Gazi Mağusa'da sakin Mehmet Sabriler aleyhine açılan 467/93 sayılı hukuk davasının avukatlığını yaptığı bir sırada söz konusu dava ile ilgil oalrak müvekkili Mustafa Sükan'a "Şimdi Girne'den geliyorum,s enin davanı görecek olan iki ha-kim Şafak Beyle, Emine Hanım ile beraber şimdi Girne'de birlikte yemek yedik ve senin ev meselesini ahllettik, hiç üzülme bu davayı kazandık, bunlar hep benim yetiştirdiğim çocuklardır, hepsini ben yetiştirdim" sözlerini söylemek suretiyle askıda bulunan y-argısal bir işlemin adil bir şekilde görülmesine halel getirici ve ayrıca bunları söylemekle de yargısal işlemin huzurunda yürütüldüğü Gazi Mağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Şafak Öneri'nin otoritesini küçük düşürücü nitelikte konuşma yapmıştır.

Sanık aleyhi-ne getirilen ceza davasının dinlenmesine 24.10.1994 tarihinde başlamıştır. Sanık, aleyhine getirilen bu davaları kabul etmemiştir. Bunun üzerine İddia Makamı davasını ispat etmek için 19.2.1994 tarihinde 6 tanık çağırmış ver 4 adet emare ibraz etmiştir. İd-dia Makamının davasını kapatmasını müteakip söz alan Sanık avukatı, ilk nazarda (prima facie) Sanığın müdafaasını yapmaya çağrılmasını gerektirecek nitelikte yeterli şahadet olmadığı hususunda beyanda buluanrak Sanığın o safhada beraat ettirilmesini talep -etmiştir. İddia Makamı ise yapılan beyanı reddederek Mahkeme huzurunda Sanığın müdafaaya çağrılmasını gerektirecek yeterlilikte şahadet olduğunu beyan etmiştir.

Yapılan başvuru değerlendiren Alt Mahkeme, 14.6.1995 tarihinde vermiş olduğu ve 9 sayfadan ol-uşan kararında, Sanığın müdafaasını yapmasını gerektirecek nitelikte ilk nazarda Mahkeme huzurunda yeterli şahadet olup olmadığı hususundaki yasal ve hukuki duruma esaslı bir şekilde değindikten sonra, Sanık avukatının yapmış olduğu müracaatı reddetti ve S-anığı müdafaasını yapmaya davet etti.

Bu karar aleyhine istinaf eden Sanık, istinaf nedenlerini 2 başlık altında toplamıştır.

1. Mahkeme, İddia Makamı davasını kapattıktan sonra Sanık avukatının Fasıl 155 Ceza Usül Yasasının 74(b) maddesi tahtında yapmı-ş olduğu ve Sanığın müdafaasını yapmaya çağıracak yeterli şahadet (prima facie case) olmadığı hususundaki müracaatını reddetmekle çok hatalı hareket etmiş ve ceza hukuku prensipleri ile Sanık haklarını ters yüz edecek ve adaleti ağlatacak hatalı bir karar -vermiştir.

2. Bidayet Mahkemesinin 14.6.1995 tarihinde vermiş olduğu ara kararda İddia Makamı tanığı Mustafa Sükan'ın şahadetinin inanılır ve güvenilir olduğu hususundaki bulgusu çok hatalıdır ve Bidayet Mahkemesinin dava ile ilgili tarafsızlığını zedele-r mahiyettedir. Ayrıca Sanık hakalrına da aykırıdır. Çünkü tüm şahadet dinlenmeden Sanık, davanın başından mahkûm edilmiş görül-mektedir.

Huzurumda 13.11.1995 tarihinde dinlenen istinafta gerek Sanık avukatı gerekse Başsavcılığı temsilen Başsavcısı Yardı-mcısı Muavini istinaf sebepleri ile ilgili olarak Mahkemeye hitabpta bulundular.

Müdafaaya çağırmak için yeterli şahadet olup olmadığı hussuunda Fasıl 155 madde 74(1)(b) tahtında yapılan bir müracaattta, birçok içtihadi ve hukuki kaynaklarda belirtildiği- üzere, Alt Mahkeme;

a) Sanık aleyhindeki davanın esas unsurlarından herhangi birinin şahadetle ispat edilmediği;

b) İddia makamınca sunulmuş olan şahadetin istintak sırasında ciddi derecede sarsılmış veya diskredite edilmiş olduğu, veya

c) Sunulan şa-hadet açıkça güvenilmez olduğu ve hiçbir makûl Mahke-menin böyle şahadete dayanarak mahkûmiyet veremeyeceği hallerde,

Sanığı müdafaaya çağırmadan aleyhindeki davalardan beraat ettirebilir.

Sanığın müdafaasını yapmaya çağrılması için yeterli şahadet bul-unup bulunmadığı hususundaki hukuki durum Alt Mahkemenin de değindiği gibi Yargıtay/Ceza: 24/87 (D.10/87) sayılı kararda sayfa 4'de şu şekilde özetlenmiştir:

-"Buna göre müdafaa avukatının sanığı müdafaasını yapmağa davet etmemesi hususunda müracaatta bulunması halinde, mahkeme o safhada bir karar vermek durumunda kaldığı takdirde önünde sanığı mahkum edip edemeyeceği kadar şahadet olup olamdığına değil, mevcut -şahadetle makul bir mahkemenin mahkum etme ihtimali bulunup bulunmadığına bakar. Eğer o safhaya kadar Mahkemeye celbedilen şahadetle makul bir mahkeme sanığı mahkum edebileceği kanısında ise Mahkemenin sanığı müdafaasını yapmağa davet etmesi gerekmektedir.-"

Fasıl 155 madde 74(1)(b) altına başvurularda Mahkeme, Sanık lehine karar verip vermeme ve bunun neticesinde Sanığı beraat ettirip ettirmeme konusunda inceleme yaparak bulguya varmaya çelışırken, huzurunda bulunan mevcut şaahdetle Sanığı ilk nazarda (pr-ima facie) mahkûm etme ihtimali varsa Sanığı müdafaaya çağırması egrekir.

Cross on Evidence 4. Baskı, sayfa 27'de prima facie şahadet şu şekilde tefsir edilmiştir:

"Prima facie evidence in it's usual sense is used to mean prima facie proof of an issue, -the burden of proving which is upon the party giving that evidence. In the absence of further evidence from the other side, the prima facie proof becomes conclusive proof and the party giving it discahrges his onus."

İlk etapta böyle bir ihtimalin yaratı-lması veya varolabilmesi için, Mahkeme, huzurundaki şahadetin inanılır, güvenilir ve sarsılmamış olduğuna ve de Sanığın itham olduğu davaların esas unsurlarının şahadetle ispat edilmiş olduğuna kanaat getirmesi gerekir. Aksi takdirde "Mahkum etme ihtimalin-in" varlığından söz edilemez.

Mahkeme, müdafaaya çağırma konusunda huzurundaki şahadeti gereğinden fazla irdelemesi gerekmemekle birlikte, ilk nazarda güvenilir ve inanılır olduğuna kanaat getirmesi ve müdafaaya çağırması davanın sonunda Sanığı mutlaka m-ahkûm edeceği anlamı taşımamaktadır. Çünkü, Mahkemenin mahkum etme ihtimali olduğu bulgusuna varması, Sanık aleyhindeki davanın dava sonunda mutlaka makul şüpheden ari bir şekilde ispat edileceği sonucunu çıkarmaz. Anlamı şöyle açıklanabilir: Sanığın müdaf-aaya çağrılması ve buna rağmen Sanık lehine değerlendirebilecek şahadet bulunmaması halinde Mahkemenin böyle bir durumda huzurundaki şahadete dayanarak Sanığı mahkûm etmesi makûliyet çerçevesinde ihtimal dahilindedir.

KKTC'deki hukuk sisteminde "jury" mü-essesesinin olmayışından ötürü, davaya bakan Yargıç hukuksal ve olgusal hususların (findings of law and fact) her ikisine birlikte karar vermek zorundadır. Hukuki bilgi ve deneyime sahip olan yargıçlar, huzurlarında bulunan olgusal ve yasal hususları ayrıd-edebilecek ve anlayabilecek kapasiteye sahiptirler. Değerlendirmey hukuk kuralları çerçevesinde yapmaktadırlar. keza yaptıkları değerlendirme ve vardıkları bulgular adaletsizlik yaratacak, tarafsızlıklarına gölge düşürecek herhangi bir yanlış hukuksal veya- olgusal veriye veya hataya dayanıyorsa, Mahkemenin varmış olduğu karar elbette geçerliliğini yitirecektir.

Yukarıdaki görüşlerimiz çerçevesinde huzurumdaki istinafta Alt Mahke-menin ara kararı ile ilgili savunma avukatının ileri sürdüğü hususları değer--lendirmiş bulunuyoruz.

Savunma avukatı huzurumuzdaki istinafa özetle; Alt Mahkemenin bilhassa İddia Makamının ikinci tanığı Mustafa Şükan'ın şahadeti ile ilgili olarak varmış olduğu bulgular neticesinde, Sanığı peşinen mahkûm ederek, dava sonunda beraat -etme ihtimalinin yitirildiğinden yakınmaktadır.

Tanığı yakından dinleme ve izleme fırsatına sahip olan Alt Mahkeme, Mustafa Sükan'ın şahadetini değerlendirirken açıkaldığı nedenlerden ötürü sadece Fasıl 155'in 74(1) maddesi maksatları açısından inanılır -ve güvenilir bulduğu hususunda bulguya varmış olduğu anlaşılmaktadır. Keza Alt Mahkeme kararının herhangi bir yerinde, ne bu tanığın ne de başka bir tanığın şahadetini incelerken Sanığın aleyhindeki davalarda veya itham edildiği suçlara ilişkin olgularda S-anığın haklarına halel getriecek nitelikte bulguya vardığı görül-memektedir.

Alt Mahkeme, ara kararında Sanığı savunmaya çağırma hususunda hukuki durumu serdettikten sonra bu prensipleri huzurundaki davaya uygulanarak doğru bir değerlendirme yapmıştır.

-Alt Mahkemenin bu istinafa konu bulguları, Sanığın savunmaya çağrılabilmesi açısından ispat edilmesi gerken unsurların şaahdetle ispat edilip edilmediğine ilişkindir. Alt Mahkeme, bulgularını yaparken Sanığa adaletsizlik teşkil edecek veya savunma hakalrı-nahalel getirecek derecede hatalı davranmış değildir. Alt Mahkemenin bu hususta varmış olduğu görüşlerde hatalı hareket ettiği veya yanlış değerlendirme yaptığı görüşünde değiliz.

Gerek bu konuda gerekse Alt Mahkemenin tarafsızlığına gölge düştüğü konusu-nda da ikna edilmiş değiliz. Bu nedenlerle savunma avukatının bu istinaftaki görüşlerine itibar etmemeyi uygun görmekteyiz.

Tabiidir ki Alt Mahkeme, Fasıl 155 ceza usül yasasının 74)(1)(b) maddesi tahtında yapılan bir müracaattan sonra müdafaaya çağrılmı-ş olan Sanık lehine sunulması muhtemel şahadeti, İddia Makamı tarafından sunulan şahadetle birlikte farklı bir yaklaşımla etüt ederek değerlendirecek ve Sanık aleyhindeki davanın makûl şüpheden ari bir şekilde kanıtlanıp kanıtlanmadığına bakacaktır. kanıtl-anmış olması halinde Sanığı mahkûm edecek aski takdirde beraat ettirecektir.

Yukarıdaki görüşlerimiz ışığında istinaf reddedilerek iptal edilir. Davanın duruşmasına olduğu yerden aynı Yagrıç tarafından devam edilmek üzere Alt Mahkemeye iade edilmesine em-ir verilir.


(Celâl Karabacak) Mustafa H. Özkök) (Gönül Erönen)
Yargıç Yargıç Yargıç

31 Mayıs 1996

-




-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy