Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19/1982 Dava No 7/1982 Karar Tarihi 17.05.1982
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19/1982 Dava No 7/1982 Karar Tarihi 17.05.1982
Numara: 19/1982
Dava No: 7/1982
Taraflar: Başsavcılıık ile Rüstem Zihni Tatar arasında
Konu: Gümrük memuruna yalan beyanda bulunma -Beraat kararı aleyhine istinaf -Gümrük memurunun sorduğu soruya cevap vermek zorunda olan kişinin doğru cevap verme yükümlülüğü
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 17.05.1982

-D.7/82 Yargıtay/Ceza 19/82
(Dava No. 613/82; Lefkoşa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Şakir S-ıdkı İlkay, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.

İstinaf eden: KTFD Başsavcılığı.

- ile -

Aleyhine istinaf edilen: Rüstem Zihni Tatar, Lefkoşa.

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Akın Sait.
Aleyhine istinaf ed-ilen namına: Ali Dana ve Osman N. Ertekün.


Gümrük memuruna yalan beyanda bulunma - Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının 209(f) ve 201(i) maddelerine aykırı yalan beyanda bulunma - Sanığın Gümrük memurunun "deklare edecek bir şeyiniz var mı?" sorusuna, tasarr-ufunda deklare edilecek döviz bulunmasına rağmen "hayır" cevabını vermesi - 209(f) maddesinin sözle değil yazılı bir beyan gerektirmesi.

Beraat kararı aleyhine istinaf.

Gümrük memurunun sorduğu soruya cevap vermek zorunda olan kişinin doğru cevap verme y-ükümlülüğü - Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının
3(1) maddesi - Sanığın verdiği cevabın yalan kabul edilmemesi.

OLAY: Türk Bankası yetkilileri Sanıktan içinde efektif döviz ve sair bankacılık evrakı bulunan bir çantayı Londra'ya götürmesini rica ettiler ve S-anık da kabul etti. Bankaya gelen Sanığa kambiyo izin belgesi ile Londra'ya döviz götürme yetkisi veren bir yazı verildi. Banka yetkilileri içinde döviz bulunan bir çantayı Ercan Gümrüğünde Sanığa teslim ettiler. Sanık gümrük çıkış salonuna geldiğinde gümr-ük memuru ona deklare edecek birşeyi olup olmadığını sordu. Sanık bu soruya "hayır" cevabını verdi. Bunun üzerine çanta açıldı ve içerisinde döviz bulundu. Sanık Maliye Bakanlığından aldığı izin belgesinin fotokopisini ve Banka tarafından verilen imzalı ye-tki yazısını polise gösterdi. Daha sonra Lefkoşa Emniyet Müdürlüğünde Maliye Bakanlığı ve Türk Bankası yetkilileri huzurunda tüm dövizler sayıldı ve Maliye Bakanlığının verdiği kambiyo izin belgesine tamamen uyduğu saptandı. Sanık Gümrük memuruna yalan bey-anda bulunmakla itham edildi. İlk mahkeme 209(f) fıkrasının öngördüğü beyanın yazılı bir beyan olduğunu, Sanığın yazılı değil sözlü beyanda bulunduğunu belirtti ve 209(f) maddesi altında suç işlenmediği kanaatına vararak Sanığı beraat ettirdi. Başsavcılık -beraat kararı aleyhine istinaf etti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme, Gümrük İdare Yasasının 209(f) maddesinin yazılı bir beyanı öngördüğünü, sözlü beyandan bahsetmediğini belirtti. Gümrük İdare Yasasının 3(1) maddesine göre herhangi bir kimsenin Yasa altında cevap- vermekle yükümlü olduğu soruya en iyi bilgi ve inancına göre doğru cevap vermek zorunda olduğunu dikkate alan Yüksek Mahkeme, Sanığa sorulan sorunun genel nitelikte bir soru olduğunu gözönünde bulundurdu ve Sanığın gümrük memuruna verdiği cevabın yalan sa-yılamıyacağı kanaatine vardı. Yüksek Mahkeme Sanığın dövizi dış ülkeye götürmek için Maliye Bakanlığından izin almış olduğunu ve meselenin tüm olgularını dikkate alarak beraat kararını onayladı.

-----------------

H Ü K Ü M

Şakir Sıdkı İlkay: Başsavcılık-, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin aleyhine istinaf edileni itham edildiği suçtan beraat ettiren kararından istinaf etmiştir.

Aleyhine istinaf edilen, Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzurunda
Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının 209(f) ve 201(i) maddelerine aykırı
olarak, 2-4.12.1981 tarihinde, yurt dışına seyahat etmek üzere Ercan Hava Limanında gümrük kontrolundan geçmekte olduğu bir sırada görevli gümrük memurunun 'deklare edecek bir şeyi olup olmadığı' sorusu üzerine tasarrufundaki dövizleri `deklare etmesi" gerektiği hal-de tasarrufunda döviz bulunmadığı anlamına gelen "hayır" şeklinde cevap vermekle gerçek olmayan veya yalan olan beyanda bulunmakla itham edildi. İlk Mahkeme iddia makamı şahitlerini dinledikten sonra aleyhine istinaf edilen sanığı müdafaasını yapmağa çağır-mayıp beraat ettirdi. İstinaf ilk mahkemenin bu kararından yapılmıştır.

Sanık, polise yaptığı ve emare olarak mahkemeye ibraz edilen gönüllü ifadesine göre, tahsilde bulunan oğullarını ziyaret için 24.12.1981'de Londra'ya gidecekti. Bunu öğrenen Türk Bank-ası yetkilileri kendisinden Londra'daki şubelerinin yetkililerine Londra hava alanında teslim edilmek üzere içinde efektif döviz ve sair bankacılık evrakı bulunan bir çantayı götürmesini rica ettiler ve kendisi de kabul etti. 24 Aralık 1982 Perşembe günü ö-ğleye yakın Bankanın arabası kendisini bürosundan alıp bankaya götürdü ve orada Genel Müdürün odasında içinde kapalı, mühürlü ve imzalı zarflar bulunan bir çanta kapanıp kilitlendi ve, sanığa Ercan'da teslim edilmek üzere, Bankanın bir memuruna verildi. Sa-nığa da kambiyo izin belgesi ile fotokopileri ve Bankanın Genel Müdürü tarafından imzalı ve sanığı konu dövizleri Londra'ya götürmeye yetkili kılan bir yazı verildi. Bunun üzerine sanık, sanığın bir memuru ve çantayı taşıyan banka memuru ve şoförü, sanığın- ifadesine göre, kendisini gümrük memurunun huzuruna kadar götürdüler ve çantayı kendisine orada teslim ettiler.

Hemen şunu belirtmek yerinde olur ki sanığın gönüllü ifadesinde beyan ettiği ve yukarıda değinilen olguların doğru olmadığını gösterecek herha-ngi bir şahadet Mahkeme huzurunda mevcut değildir. İddia Makamı tarafından çağrılen şahitler arasında Türk Bankasının Genel Müdürü, merkez şube müdürü ve ilgili gümrük memuru da bulunuyordu. Bu şahitlere yukarıda değinilen olguları tekzip edici herhangi bi-r sual tevcih edilmedi. Ancak yine belirtmek yerinde olur ki sanık aleyhindeki davanın kaderi bakımından asıl önemli olan sanığın gümrük kontrolundan geçerken cereyan eden olgulardır.

Mahkeme huzurundaki şahadete göre sanık gümrük çıkış salonuna geld-iğinde oradaki görevli gümrük memuruna pasaportunu verdi ve memurun kendisine, ithamnamede belirtildiği gibi, 'deklare edece bir şeyi olup olmadığını' sorması üzerine 'hayır' cevabını verdi. Daha sonra sanık emniyet kontrolundan geçerken Bankaya ait çanta -açıldı ve içinden döviz içeren sarı zarflar çıktı. Bu zarfların üzerlerinde içerdiklei dövizin cins ve miktarının dökümü yazılı idi. Sanık bunun üzerine oradaki yetkililere Maliye Bakanlığından alınan izin belgesinin fotokopisini ve daha sonra götürüldüğü -odada da aslını ve Bankanın Genel Müdürü tarafından imzalı yetki yazısını verdi. Daha sonra çanta içindeki tüm dövizler Lefkoşa Emniyet Müdürlüğünde, sanık, Maliye Bakanlığı yetkilileri ve Türk Bankası yetkilileri huzurunda, sayıldı ve Maliye Bakanlığının -verdiği kambiyo izin belgesine tamamen uyduğu saptandı.

Mesele ile ilgili olgular kısaca yukarıda özetlendiği gibidir.

Özetlenen olgulardan görüleceği gibi sanığın Ercan Hava
Limanında tasarrufunda bulundurduğu dövizlerin dışarıya gönderilmesi için gerek-li kambiyo izni mevcut idi ve sanığın dışarıya döviz kaçırmağa teşebbüs ettiği söz konusu değildir. Esasen sanık döviz kaçakçılığı ile itham edilmeyip sadece, daha önce belirtildiği gibi, Fasıl 315 Gümrük İdare Yasasının 209(f) ve 201(i) maddelerine aykırı- olarak, görevli gümrük memuruna gerçek olmayan veya yalan olan bir beyanda bulunmakla itham edildi.

Sanığın itham edildiği suçun üzerine dayandırıldığı madde 209(f)'dir. 201(i) maddesi suç konusu eşyaların müsaderesi için yetki veren maddedir. Bu durumda- incelenmesi gereken husus sanığın Yasanın 209(f) maddesi altında bir suç işleyip işlemediğidir.

İlk mahkeme 209. maddenin (f) fıkrasının öngördüğü beyanın (deklarasyonunun) yazılı bir beyan olduğu, sanığın ise herhangi yazılı bir beyanda bulunmadığı ve b-u nedenle bu madde altında bir suç işlemiş olamayacağı kanaatına vardı.

İlk mahkeme 209. maddenin (f) fıkrasını yukarıda belirtildiği şekilde yorumlarken İngiltere'deki Customs and Excise Act, 1952'nin 301. maddesinin (1). fıkrasının bizdeki fıkranın içe-rdiği kurallara benzer kurallar içerdiğine ancak bu fıkranın (a) ve (b) olarak iki ayrı kısımdan oluştuğuna, (a) kısmının bizdeki fıkra gibi yazılı beyanlardan, (b) kısmının ise sözlü beyanlardan söz etmekte olduğuna ve Güney Kıbrıs'ta da 1967'de konsolide- edilen Gümrük Yasalarının İngiltere'deki fıkranın muadili bir fıkra (m.l88(1) ) içermekte olduğuna değindi.
Söz konusu 249. maddenin (f) fıkrası aynen şöyledir:
"209. Any person who-
(a)...............
(b)...............
(c)...............
(d).-..............
(e)................
-(f) makes in any declaration or document produced to any officer any statement which is untrue or incorrect in any particular or produces or delivers to any officer any declaration or document containing any such statement."
--
Görüleceği gibi fıkranın birinci kısmında memura ibraz edilen beyan (deklarasyon) veya belgeden söz edilmektedir. Bu böyle oldu-ğuna göre de öngörülen sözlü değil de yazılı bir beyandır. Esasen fıkranın ikinci kısmı göz önünde tutulduğunda veya sair bir deyimle fıkra bir bütün olarak ele alındığında öngörülmekte olanın yazılı bir beyan olduğu açıklık kazanır. Fıkranın ikinci kısmın-da açıkça memura verilen veya teslim edilen beyanname veya belgeden söz edilmektedir.

İlk mahkeme hükmünde sanığın kendisine tevcih edilen soruya karşı gümrük memuruna cevabın gerçek dışı veya yalan sayılıp sayılamayacağı hususunu da tezekkür etti ve sayı-lamayacağı kanısına vardı.

Yasanın 3(1) maddesi uyarınca herhangi bir kimse bir soruya, Yasa altında, cevap vermekle yükümlü ise böyle bir soruya, en iyi bilgi ve inancına göre, doğru cevap vermesi gerekir. Yasanın 180. maddesine göre de bir gemi veya sai-r taşıt aracına binen veya binmek üzere olan veya böyle bir araçtan inen herhangi bir kişiye üzerinde veya bagajında rüçhanlı veya gümrük resmine tabi veya yasaklanmış veya tahdit edilmiş veya kontrola tabi ithal veya ihraç eşyası bulunup bulunmadığı husus-unda bir gümrük memuru soru sorabilir. Sanığa sorulanın ise 180. maddenin kapsamına girmediği ve, ithamnamede de belirtildiği gibi, çok genel nitelikte bir soru olduğu açıktır. Meselenin bir ceza davası olduğu, sorulan sualin niteliği, sanığın
tasarrufunda- bulunan dövizin dışarı götürülmesi için Maliye Bakanlığından gerekli iznin alındığı ve mesele ile ilgili tüm ahval ve şerait gözönünde tutulduğunda sanığın gümrük memuruna verdiği cevabı gerçek dışı veya yalan saymamakla ilk mahkemenin hata ettiği söylene-mez.

Kendisine sorulsun veya sorulmasın sanığın dışarı götürmek üzere olduğu dövizi 'deklare etmemekle' veya sair şekilde gümrük yetkililerinin bilgisine getirmemekle yasa işlemediği söz konusu olabilir. Böyle bir husus ne ilk mahkemede ne de bizim huzuru-muzda ele alınmıştır. Bu nedenle ve meselenin tüm ahval ve şeraiti ışığında bizim böyle bir hususu, bu istinafta, tezekkür edip karara bağlamamız doğru ve uygun değildir.

Söylenenlerden anlaşılacağı gibi yapılan istinaf başarılı olmuş değildir.

Sonuç -olarak istinaf reddolunur.


(Şakir Sıdkı İlkay) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç


17 Mayıs 1982




























Full & Egal Universal Law Academy