Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19-20-22-23/2010 Dava No 5/2011 Karar Tarihi 15.04.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 19-20-22-23/2010 Dava No 5/2011 Karar Tarihi 15.04.2011
Numara: 19-20-22-23/2010
Dava No: 5/2011
Taraflar: Ferhat Beyoğlu ve diğeri ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Taammüden adam öldürme - Taammüd unsuru - Sanıkların ve Başsavcılığın karşılıklı istinaf etmeleri.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 15.04.2011

-D.5/2011 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza 19-20-22-23/2010
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No:323/2009)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mah-keme Heyeti:Mustafa H.Özkök, Narin F.Şefik, Hüseyin Besimoğlu.


Yargıtay/Ceza: 19/2010
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No:323/2009)



İstinaf eden: Ferhat Beyoğlu, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa
- (Sanık No.2)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa


A r a s ı n d a.


İstinaf eden nam-ına: Avukat Mustafa B. Asena
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil ve Savcı Aliye Özçınar.


Yargıtay/Ceza: 20/2010
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No:323/2009)


İstinaf eden: Ak-if Küçük, Merkezi Cezaevi - Lefkoşa
(Sanık No.1)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

-
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Süleyman Dolmacı
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil ve Savcı Aliye Özçınar.


- Yargıtay/Ceza: 22/2010
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No:323/2009)



İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa


- ile -


Aleyhine istinaf edilen: Ferhat Beyoğlu, Merkezi Cez-aevi -
Lefkoşa
(Sanık No.2)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil ve
Savcı Aliye Özçın-ar
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Mustafa B. Asena.



Yargıtay/Ceza: 23/2010
(Lefkoşa Ağır Ceza Dava No:323/2009)


İstinaf eden: KKTC Başsavcısı - Lefkoşa


- - ile -


Aleyhine istinaf edilen: Akif Küçük, Merkezi Cezaevi -
Lefkoşa
(Sanık No.1)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Kıdeml-i Savcı Ergül Kızılokgil ve
Savcı Aliye Özçınar
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Süleyman Dolmacı.


Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Kalkan, Kıdemli Yargıç Gülen Özkamil ve Yargıç Fatma Şenol'un 323/2009- sayılı
davada 23.2.2010 tarihinde verdikleri karara karşı, Sanıklar ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.



-----------------


H Ü K Ü M



Mustafa H. Özkök: Sanıklar Lefkoşa Ağır Ceza- Mahkemesinde dosyalanan 323/2009 sayılı davada aşağıdaki suçlarla itham edilmişlerdir:

"İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
1. Dava

3/62 ve 22/89 sayılı Yasalar ile tadil olunan
Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 21, 203 ve -204.
maddelerine aykırı taammüden katillik.

SUÇUN TAFSİLATI
Sanıklar, 03/08/2008 tarihinde Kalkanlı-
Kılıçaslan yolunun 4-5. kilometreleri arasında
yol kenarında, taammüden kanuna aykırı bir
fiil -ile yani seri numarası ve markası tespit
edilemeyen 9 mm çapında tabanca ile üç kez
ateş edip Mustafa Akmandor'u göğsünden bir
kez ve yüz kısmından iki kez vurmak suretiyle
mezkur şahsın ölümüne sebep oldular.

- İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
2. Dava

3/62 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 154

Ceza Yasasının 20,21, 205(1)(3) maddelerine
aykırı adam öldürme.

SUÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, birinci davada belirtil-en tarih ve
mahalde, yasaya aykırı bir fiil ile yani seri
numarası ve markası tespit edilemeyen 9 mm
çapında tabanca ile üç kez ateş edip Mustafa
Akmandor'u göğsünden bir kez ve yüz kısmından
iki kez vurmak suretiyle öldürdüler.

İTHAM OLUNDUĞU -SUÇ
3. Dava

Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 21. maddesi ile
birlikte 7/89, 15/92 ve 2/96 sayılı Yasalar
ile tadil olunan Fasıl 57 Ateşli Silahlar
Yasasının 2,4(1)(3)(A), 26 ve 27. maddelerine
aykırı izinsiz tabanca kullanmak.

S-UÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, ilgili makamdan ateşli silah özel
izinleri olmaksızın seri numarası ve markası
tespit edilemeyen 9 mm çapındaki tabancayı
3 el ateş etmek suretiyle kullandılar.

İTHAM OLUNDUĞ-U SUÇ
4. Dava

Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 21. maddesi ile
birlikte 15/92 ve 2/96 sayılı Yasalar ile
tadil olunan Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasasının
2,4(1)(3)(A),26 ve 27. maddelerine aykırı
izinsiz tabanca taşımak.

- SUÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, ilgili makamdan ateşli silah özel
izinleri olmaksızın seri numarası ve markası
tespit edilemeyen 9 mm çapındaki tabancayı
taşıdılar.


İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
- 5. Dava

Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 21. maddesi ile
birlikte 15/92 ve 2/96 sayılı Yasalar ile
tadil olunan Fasıl 57 Ateşli Silahlar Yasasının
2,4(1)(3)(B),26 ve 27. maddelerine aykırı
izinsiz tabanca tasarrufu.

SUÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, bi-rinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, ilgili makamdan ateşli silah özel
izinleri olmaksızın seri numarası ve markası
tespit edilemeyen 9 mm çapındaki tabancayı
tasarruflarında bulundurdular.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
6. Dava

Fasıl 1-54 Ceza Yasasının 20, 21. maddesi ile
birlikte 55/88 sayılı Yasa ile tadil olunan
Fasıl 54 Patlayıcı Maddeler Yasasının 2,4(1)
(e)(4)(d)(5)(a) maddelerine aykırı patlayıcı
madde taşıma.

SUÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, birinci davada belirtilen tar-ih ve
mahalde, ilgili makamdan patlayıcı madde
taşıma ruhsatları olmaksızın 3 adet 9 mm
çapında canlı tabanca mermisini taşıdılar.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
7. Dava

Fasıl 154 Ceza Yasasının 20, 21. maddesi ile
birlikte 55/88 sayılı Yas-a ile tadil olunan
Fasıl 54 Patlayıcı Maddeler Yasasının 2,4(1)(e)
(4)(d)(5)(a) maddelerine aykırı patlayıcı
madde tasarrufu.

SUÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, birinci davada belirtilen tarih ve
mahalde, ilgili makamdan patlayıcı madde
tasarruf ruh-satları olmaksızın 3 adet 9 mm
çapında canlı tabanca mermisini tasarruflarında
bulundurdular.

İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
8. Dava

22/89 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 154 Ceza
Yasasının 20, 21 ve 324(1). maddelerine aykırı
kasti- hasar.

SUÇUN TAFSİLATI

Sanıklar, birinci davada belirtilen tarihte
Türkeli yolunun 200-300. metreleri arasında yol
kenarında kasten ve kanuna aykırı olarak Mehmet
Çangar adına kayıtl-ı bulunan Mustafa Akmandor'a
ait JS 500 plakalı BMW marka X5 model jeep aracı
iç kısmında ateşleyip yakmak suretiyle 80.000
EURO hasar yaptılar."


Sanıklar, aleyhlerine getirilen davalarda itham edildikleri suçları iş-lediklerini kabul etmedikleri nedeniyle davanın duruşması yapılmıştır. Duruşma sırasında İddia Makamı 84 tanık dinletmiş ve 106 adet de emare ibraz etmiştir. Müdafaaya çağrılan Sanıklar ise bulundukları yerden yeminsiz beyanda bulunmuşlar ve 1 de tanık d-inletmiş-
lerdir.

Sunulan şahadet ve ibraz olunan emareleri değerlendiren Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin kararının sayfa 94, 105, 106 ve 107'de aşağıdaki bulguları yapmıştır. Bu bulgular şöyledir:

"İnandığımız şahadet ışığında 3.8.08 ta-rihinde
ailesi ile birlikte, kayınvalidesini ziyaret için
Kalkanlı'ya gitmekte olan Fehim Atasay'ın Kılıçaslan
yoluna döndükten sonra 500 metre mesafede içerisinde
iki kişi olan iki kapılı silver renkli mercedes
aracı çok- yavaş şekilde seyrederken gördüğüne, bu
aracı yolda geçtiğine, geçtikten takriben 4.5 km
sonra maktülün JS 500 plakalı aracının karşıdan
geldiğini gördüğüne ve o aracın yanından geçerek
gittiğine ilişkin bulgu yaparız.
.-...............................................
................................................
Mevcut şahadetin ortaya çıkardığı gerçek
Sanık 2'nin Sanık 1'i maktülün bilgisi dahilinde
Sanık 1'e hasımlarını ortadan kaldırma-k amacı
ile tabanca vermesi için İkidere'ye götürdüğüdür.
................................................
................................................
Tüm yukarıdakilerden ve huzurumuzdaki şahadetten
çıkarılacak m-akul sonuç, Sanık 2'nin Sanık 1 ile
İkidere'ye silahsız bir şekilde giderken adam
öldürme fiili bakımından ortak amaçla hareket
ettikleri konusunda ciddi surette makul şüphe
oluştuğu ve Sanık 1'in davranışının Sanık 2
ta-rafından makul olarak öngörülemeyecek bir davranış
olduğudur ve bu hususta bulgu yaparız.
................................................
Bu neticeden hareketle 2. dava bakımından Sanık
2'nin Sanık 1'in suç ortağı olduğu mak-ul şüpheden
ari bir şekilde ispat edilmediğinden Sanık 2'yi
aleyhindeki 2. davadan beraat ettiririz.
İlaveten iddianameye Sanık 1 aleyhine yeni 9.
dava eklenmesine ve Sanık 2'nin Fasıl 154 madde
23 tahtında Sanık 1'i- cezadan kurtulmasını temin
etmek için yardım etmekten fer'i fail olarak suçlu
bulur, mahkum ederiz."


Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi yukarıdaki bulguları yaptıktan sonra Sanık (1)'i aleyhindeki 1. davadan beraat ettirmiş, 2,3,4,5,6,7 ve -8. davadan ise mahkûm etmiştir.
Sanık (2)'yi ise 1 ve 2. davalardan beraat ettirmiş, 3,4,5,
6,7 ve 8. davalardan suçlu bulup mahkûm etmiş ayrıca Sanık
(2) aleyhine 9. bir dava eklenmesine karar vermiş ve bu davadan da Sanığı suçlu bulup mahkûm etmiştir. S-anık avukatları Sanıklar mahkûmiyet kararının okunmasından sonra hafifletici sebepleri izah edilmiştir.

İlk Mahkeme Sanık (1) sırası ile 2. davadan 25 yıl, 3,4,5,6,7 ve 8. davalardan ise 3'er yıl hapislik cezasına çarptırmıştır. Sanık (2) ise 3,4,-5,6,7,8 ve 9. davalardan 3'er yıl hapis cezasına çarptırılmış ve Sanık (2)'ye takdir edilen ceza 3,4,5,6,7 ve 8. davada verilen 3'er yıllık hapis cezasını çektikten sonra 9. davada verilen 3 yıllık hapislik cezasının başlaması için de emir verilmiştir.

- Sanık (2), bu karara karşı 19/2010 sayılı istinafı, Sanık (1) ise 20/2010 sayılı istinafı dosyalamışlardır.
Başsavcılık ise Sanık (2) aleyhine 22/2010 ve Sanık (1) aleyhine ise 23/2010 sayılı istinafları dosyalamış, 19, 20,
22 ve 23/2010 sayılı ceza -istinaflar birleştirilerek
dinlenmiştir.

22-23/2010 sayılı istinaflarda İstinaf Eden Başsavcılık adına bulunan Savcı yaptığı hitabında özetle; İlk Mahkemenin yapmış olduğu birçok bulgu ve vardıkları sonuçlarla hemfikir olmalarına rağmen bazı bulgu-larla hemfikir olmadıklarını belirterek özellikle Sanık (1) ve (2)'yi taammüden adam öldürme suçu olan 1. davadan suçlu bulup mahkûm etmemekle hatalı davrandığını, keza Sanık (2)'yi adam öldürme suçu ile itham edildiği 2. davadan da beraat ettirmekle İlk M-ahkemenin hatalı hareket ettiğini belirterek ayrıca Sanık (1)'e 2. davadan takdir edilen 25 yıl hapislik cezası ile 3,4,5,6 ve 7. davada takdir edilen 3'er yıl hapislik cezalarının alenen az olduğunu ileri sürerek istinafın kabul edilerek Sanık (1)'i 1. da-vadan suçlu bulup mahkûm edilmesi ve cezanın artırılmasını, Sanık (2)'nin ise 1 ve 2. davalardan suçlu bulunarak mahkûm edilmesini talep etmiştir. Keza Sanık (2)'ye takdir edilen cezaların da alenen az olduğunu ileri sürerek cezalara müdahale edilip cezal-arın artırılması talebinde bulunmuştur.

Sanık (1) avukatı ise dosyalamış olduğu 20/2010 sayılı istinafta, istinaf sebeplerini 4 başlık altında toplayıp hitapta bulunmuştur. 1. başlık cezalar ile ilgili, 2. başlık makûl şüpheden ari ispat edilmediğ-i yönünde, 3. başlık şahadetin yanlış değerlendirildiğini, 4. başlık tahkikatın eksik yapıldığı yönünde idi. Ceza başlığı dışındaki 3 başlığı birlikte ele alıp hitap eden Sanık (1) avukatı, tahkikatın eksik yapıldığını, olay yerinde yapılan incelemelerde -yeterince delil toplanmadığını, özellikle olay yerinde ayak izi, araba lastik izi aranmadığını, yangın mahallinde delil toplanmadığını, yangının çıkış nedenini belirleyemediklerini, bulunan kovanlar üzerinde parmak izi aranmadığını, İddia Makamı şahitlerin-in şahadetlerinde tenakuzlar olmasına rağman bunların dikkate alınmadığını, P.I.'da başka duruşmada başka şekilde şahadet vermelerine rağmen her iki şahadet arasında çelişki olduğu gözönünde bulundurulmadığı, olay yerinde bulunduğu ileri sürülen silahı bul-mak için yeteri gayret sarfedilmediğini, tahkikatın eksik yapılması nedeniyle Sanık (1)'in itham olduğu suçları işlediğinin makûl şüpheden ari olarak ispat edilmediği halde Sanık (1)'i mahkûm etmekle Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin hatalı hareket ettiğini i-leri sürerek mahkûmiyetlerin iptal edilmesi gerektiğini keza cezalarla ilgili ise takdir edilen cezaların alenen fahiş olduğunu ileri sürerek istinafın kabul edilmesini talep etmiştir.

19/2010 sayılı Sanık (2)'nin dosyalamış olduğu istinafla ilgili -avukatının yapmış olduğu hitapta özellikle Sanık (2) aleyhine 9. davayı ekleyerek Sanık (2)'yi 9. davadan mahkûm ederek verilen cezanın diğer cezaların tamamlanmasından sonra çekilmesine karar vermekle İlk Mahkemenin hatalı hareket ettiğini, yasal durumun -9. dava eklenmesine müsait olmadığını, diğer bir deyişle yasanın öngördüğü şartların mevcut olmadığı, bir an için eklenebileceği kabul edilse bile Sanık (2)'ye müdafaa hakkı vermediği cihetle Sanık (2) aleyhine 9. dava eklenerek bu davadan suçlu bulup mahk-ûm etmekle hatalı hareket ettiğini, ibraz edilen emarelerle Sanık (2)'nin itham edildiği suçları işlemediğine dair makûl şüphe yarattığı halde Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık (2) aleyhine getirilen 3,4,5,6,7 ve 8. davaların makûl şüpheden ari olarak ispat edi-ldiği sonucuna vararak Sanık (2)'yi bu davalardan mahkûm etmekle hatalı hareket ettiğini keza Sanık (2)'ye takdir edilen cezaların da alenen fahiş olduğunu ileri sürerek istinafın kabul edilmesini talep etmiştir.

Yapılan hitaplar ile sunulan şahadet -ve ibraz edilen emareler incelendikten sonra meselenin olgularının kısaca şöyle olduğu anlaşılmaktadır;

Sanıklar ile maktül Mustafa Akmandor, olay gününden yani 3.8.2008 tarihinden önce birbirlerini tanıdıkları, 2.8.2008 tarihinde maktül ile Sanık (2-)'nin evinin önünde biraraya geldikleri ve kısa bir görüşme yaptıkları, aynı günün gecesi saat 22.00 raddelerinde maktülün talebi üzerine Sanık (2)'nin Girne'ye gidip Sanık (1)'i alıp Lefkoşa'ya geldiği ve Sanık (1)'in Lefkoşa Çağaloğlu Petrol İstasyonu ön-ünde maktül ile biraraya geldiği ve Sanık (2)'nin olay yerinden ayrıldığı, Sanık (1) ile maktülün takriben 40-45 dakika maktülün arabası ile dolaştıklarını, bilâhare Sanık (2)'nin Sanık (1)'i bıraktığı yerden yani Çağaloğlu Petrol İstasyonu yanından alarak- Girne'ye götürdüğü, buluşma yerine Sanık (2)'nin Rafet Özbay'a ait araba ile gittiği, maktül ise Salise İyican'a ait araçla gittiği, 3.8.2008 tarihinde ise yine maktülün talebi üzerine Sanık (2) saat 18.00 raddelerinde maktülün evine gittiği ve 1 saate ya-kın maktül ile görüşmüş, saat 19.00 raddelerinde maktülün evinden ayrılarak kendi evine gittiği, maktülün ise İkidere'deki mandıraya gittiği, orada babası Mehmet Akmandor ile buluştuğu, Sanık (2)'nin saat 20.29'da maktülü telefonda aradığı ve 42 saniye kon-uştukları, saat 20.30'da ise evinde misafir olarak kalan Ali Baydar'ı alıp eve gelmesi için evden ayrıldığı, Halil İbrahim Elçi'yi aradığı ve 3 saniye konuştuğu, Halil İbrahim Elçi'nin Sanık (2)'nin evine Ali Baydar ile geldiklerini, Halil İbrahim Elçi'nin- saat 20.32'de Hilaz Market'te görüldüğü, Halil İbrahim Elçi ile Ali Baydar'ın Sanık (2)'nin eve gelmesinden sonra Sanık (2)'nin yanında Halil İbrahim Elçi ve Ali Baydar'ın şahadetine göre yabancı tabir ettikleri bir kişi ile Metin Taşkın'a ait Mercedes ma-rka araçla evden ayrılmışlardır. Sanık (2)'nin evden ayrılmasından sonra saat 20.45 raddelerinde Halil İbrahim Elçi'nin Sanık (2)'ye ait telefonla Mezaluna isimli restoranttan yemek siparişi verdiği ve 16 saniye görüşme yaptığı, maktülün Romanya'daki eşi -İrina ile saat 20.42'de telefonla 198 saniye konuşmuş ve 20.53.12'de ise Sanık (2)'ye ait telefonu aramış ve arama sırasında Sanık (2) evde olmadığı cihetle telefonu Halil İbrahim Elçi almış ve Halil İbrahim Elçi ile 16 saniye konuşmuştur. Telefon kayıtla-rından tanıkların şahadetinden anlaşılacağı gibi 20.53'e kadar maktülün İkidere bölgesinde olduğu, maktülün telefonunun 21.25.28'de Salise İyican tarafından aranmış ancak 6 saniye müzik dinletilmiş ve konuşmamıştır. Yine Vasfi Akmandor tarafından 21.26.31-'de aranmış ve yine 27 saniye müzik dinletilmiş ve konuşma yapılmamıştır. Bu son 21.25 ve 21.26'daki konuşmalar Zet Karting Alayköy baz istasyonundan beslendiği, Zet Karting bölgesinden Kanlıköy'e doğru gidildiği anlaşılmaktadır. Sanıkların 3.8.2008 akşa-mı kullandıkları iddia edilen Metin Taşkın'a ait Mercedes marka bir aracın Kılıçaslan yönündeki yolda Kalkanlı'ya giderken ve maktüle ait aracın aynı yolda Kalkanlı'dan geldiğini gördüğünü söyleyen Fehim Atasay tarafından 20.56.04'te yapılan telefon konuşm-alarından telefonun Selvili Tepe Alemdağ Kılıçaslan baz istasyonundan beslendiği, diğer bir deyişle olay bölgesinde olduğunu gösterdiği, yine aynı kişinin Kalkanlı'dan dönerken maktülün cesedini gördüğü saat 21.50'de durumu telefonla polise bildirdiğinde a-ynı baz istasyonundan beslendiği, Ali Kanlı ise şahadetinde Kılıçaslan çıkışında su deposunu hemen geçtikten sonra süratli 2 aracın geçtiğini, birinin Jeep olduğunu diğerini seçemediğini, Mustafa Erinçoğlu ise saat 21.25-21.30 raddelerinde evinin yanında k-ebap yaptığını ve Jeep ve Mercedes'in süratle köy içinden yani Yılmazköy içerisinden geçtiklerini gördüğünü söylemektedir. Bilâhare olay yerine Fehim Atasay tarafından çağrılan polisin olay yerine gelmesinden sonra yapılan tespitte cesedin Mustafa Akmando-r'a ait olduğu saptandığını, yine gece Türkeli'ye dönen tarla içerisinde yangın olduğu tespit edildiği ihbar edilmesi üzerine olay yerinde giden ekibin yapmış olduğu tespitte maktüle ait JS 500 plâkalı Jeep'in yandığı, olay yerine maktülün cesedinde yapıla-n incelemede 2 yara izi tespit edildiği, olay yerinde 2 adet 9 mm boş kovan bulunduğu, bir taş üzerinde ise kan lekelerinin olduğu, taşın emare olarak alındığı, 6.8.2008'de yapılan otopsisinde maktülün vücudunda 3 giriş deliği tespit edilmesinden sonra ola-y mahallinde ikinci kez yapılan incelemede üçüncü bir boş kovan bulunarak emare olarak alındığı, yapılan balistik muayenede silahla maktüle 3 el ateş edilerek öldürüldüğü, 1 elin uzak mesafeden 2 elin de yakın mesafeden ateş edildiği, her 3 yaranın da öldü-rücü yaralar olduğu, otopsi sonucunda maktülün vücudunda 1 adet mermi çekirdiği ve mermi nüvesi tespit edilerek emare olarak alındığı, aynı zamanda maktüle ait T shirtün de emare olarak alınarak polise teslim edildiği, olay yerinde bulunan 3 boş kovanın ma-ktülün vücudundan çıkan mermi çekirdiği ve gömlek parçası balistik uzman tarafından incelendiğinde 9 mm çapında boş kovanların parabellum tipi tabancadan atıldığı, boş kovanların aynı tip ve çapta uygun bir tabancadan atılabileceğini, 1 adet mermi çekirdiğ-i ve gömlek parçasının da aynı tip ve çapta tabanca ile atıldıklarını tespit ettiklerini, olayda kullanıldığı iddia edilen tabancanın bulunamadığını, poliste tahkikat sırasında maktülün telefonlarında konuştuğu kişilerin tespit edilerek Sanık (2) ile maktü-lün telefonda yaptığı konuşmadan hareketle önce Sanık (2) bilâhare Metin Taşkın'ın polise celbedildiği ve sorgulamaları yapıldığı, 24.9.2008 tarihinde Sanık (1)'in Karpaz Bölgesinde tespit edilerek tutuklanıp polise celbedildiği, 25.9.2008 tarihinde olayla- ilgili Sanık (1)'in tutuklandıktan sonra 25.9.2008 tarihinde 2 gönüllü ifade verdiği, Sanık (2)'nin ise 29.9.2008 tarihinde gönüllü ifade verdiği, tahkikat sırasında Sanık (1)'in olay mahallini gösterebileceğini söylemesi üzerine polis nezaretinde olay ye-rine giden Sanık (1)'in maktülün öldürüldüğü yola gitmiş olmakla beraber öldürüldüğü yeri tam olarak tespit edememiştir. Ancak aracın yakıldığı yeri tam olarak gösterdiği, 3.8.2008 tarihinde Sanık (1)'in 20.30 raddelerinde Sanık (2)'nin evinden Metin Taşk-ın'a ait Mercedes ile ayrıldıktan sonra aynı araç ile 21.40 raddelerinde eve geldiklerini, Sanık (1)'in Metin Taşkın'a ait araçla Girne'ye döndüğünü, Sanık (2)'nin ise 21.51'de ve 22.50 raddelerinde Hilaz market kameralarında görüldüğü, bilâhare Sanık (2)'-nin Ali Baydar ve Halil İbrahim Elçi ile birlikte Girne'ye gittikleri, daha sonra Lefkoşa'ya döndükleri ve Halil İbrahim Elçi'nin arabası ile Ali Baydar ile birlikte tekrar Girne'ye döndüklerini, Sanık (2)'nin ise evde kaldığı ve Sanık (2)'nin bilâhare mak-tülün cesedinin morgda olduğunu öğrenmesi üzerine morga gittiği, ertesi gün yani 4.8.2008 tarihinde maktülün anne babasının yaşadığı Güzelyurt'taki eve gittiği ve taziyede bulunduğu, 5.8.2008'de ise polise celbedilerek bilâhare tutuklandığı, Sanık (2)'nin -ise Metin Taşkın'ın oğlu Mesut Taşkın ile Karpaz'a gittiklerini, 24.9.2008 tarihinde yerlerinin tespit edilmesi üzerine polis tarafından tutuklanıp sorgulama yapıldığı anlaşılmaktadır.

Sanık (1) ve (2)'nin maktülü öldürdüklerini gören görgü tanığı -mevcut değildir. Ayrıca aracın da kim tarafından yakıldığı ve yangının ne sebeple çıkarıldığına dair görgü tanığı mevcut değildir. Sanık (2) verdiği gönüllü ifadesinde itham edildiği suçları işlemediğini ileri sürmekte ve Mahkeme huzurunda verdiği yemins-iz şahadetinde de aynı şekilde suçları işlemediğini ileri sürmektedir. Sanık (1) ise 25.9.2008 tarihinde verdiği gönüllü ifadesinde gönüllü olduğuna itiraz edilmiş ancak yapılan duruşma içinde duruşmada gönüllü olarak verildiği sonucuna vararak ibraz edil-miştir. Verdiği ifadesinde 2.8.2008 tarihinde maktül ile buluştuklarını kabul etmiş ve 3.8.2008 tarihinde ise önce Çağaloğlu Petrol İstasyonunda saat 20.30 raddelerinde gidip 20-25 dakika beklemesine rağmen maktülün gelmediğini ve bu nedenle olay yerinden- ayrıldığını ileri sürmektedir. Ancak verdiği her iki gönüllü ifadesinde de değişik şekilde anlatmakla beraber maktüle ateş ettiğini belirtmektedir. Sanık (1) ve (2)'nin Mahkemede vermiş oldukları yeminsiz şahadetlerine Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi itibar- etmemiştir. Sanıkların doğru söylemedikleri kanaatine varmıştır.

Yukarıya aktarılan olgulardan da anlaşılacağı gibi olay gecesi yani 3.8.2008 tarihinde Sanık (2) saat 18.00 raddelerinde maktülün evinde buluşmuş ve saat 19.00 raddelerinde Sanık (2)- maktülün evinden ayrılarak evine gelmiştir. Ayni gece evde bulunan Halil İbrahim Elçi ile
Ali Baydar saat 20.30 raddelerinde eve geldiklerinde tanımadıkları bir kişi ile Sanık (2)'nin evden Metin Taşkın'a ait Mercedes araçla ayrıldıkları ve takriben 1.5- saat sonra yine birlikte eve geldiklerini, evde yani Sanık (2)'nin evinde Halil İbrahim Elçi, Ali Baydar ve Metin Taşkın'ın birlikte olduklarını, Sanıkların eve gelmesinden sonra Sanık (1)'in Metin Taşkın'a ait araçla Metin Taşkın ile birlikte evden ayrıl-dıkları anlaşılmaktadır. Sanık (2)'nin ise o gece yaptıkları incelendiğinde Sanık (2)'nin yukarıda belirtildiği gibi saat 20.29'da maktülü telefonda aradığı ve 42 saniye konuştuklarını, saat 20.30'da ise Ali Baydar'ı almak için evden ayrılan Halil İbrahim- Elçi'yi aradığı ve Ali Baydar ile Halil İbrahim Elçi Sanık (2)'nin evine geldiklerini, evinin önünde spor bir Mercedes aracın bulunduğunu ve Sanık (2)'nin Metin Taşkın'a ait bu araç ile evden çıkan tanımadıkları bir kişi ile evden ayrıldıkları ve Halil İb-rahim Elçi ile Ali Baydar'ın Metin Taşkın'ın evine geldikleri, Sanık (2)'nin evden ayrılmasından sonra Sanık (2)'nin telefonu ile Halil İbrahim Elçi saat 20.41'de yemek siparişi verdiğini, saat 20.53'te Sanık (2)'nin telefonunun maktül tarafından arandığı,- Halil İbrahim Elçi Sanık (2) evde olmadığı nedeniyle Halil İbrahim Elçi ile konuştuğu, evden Metin Taşkın'a ait Mercedes'le ayrıldıklarını ve eve yine birlikte aynı araçla döndükleri anlaşılmaktadır. Halil İbrahim Elçi ve Ali Baydar'ın şahadetinden de an-laşılacağı gibi saat 20.30'dan sonra Sanık (2)'nin evde olmadığı ve Sanık (2)'nin evde olmadığı saatlerde 20.41'de yukarıda belirtildiği gibi Sanık (2)'nin telefonundan yemek siparişi saat 20.53'te maktülün telefonda aradığı Halil İbrahim Elçi 16 saniye ko-nuştuğu, Sanık (2)'nin evde olmadığı, saat 21.51'de ise Halez Market kamera görüntülerinden ve şahadetle de saptandığı, bu durumda Sanık (2)'nin 20.30 raddelerinde Metin Taşkın'a ait Mercedes ile Sanık (1) ile evden ayrıldığı ve takriben 1.5 saat sonra ayn-ı araçla eve döndükleri dikkate alındığında Sanık (2)'nin olay saati ile ilgili yani 20.30 ile 21.51 arasında evde bulunmadığı ve bu nedenle İlk Mahkemede anlattıklarının doğru olmadığı anlaşılmaktadır.

Sanıkların itham edildikleri davalardan suçlu- bulunmaları için İddia Makamının aleyhlerine getirilen davalardaki suçları işlediklerini makûl şüpheden ari olarak ispat etmekle mükelleftir. Sanıkların ise söylediklerini Mahkeme huzurunda verdikleri şahadetin doğru olduğuna dair makûl bir şüphe yaratma-ları yeterlidir.

Yukarıda söylenenler ışığında Sanıkların yeminsiz şahadetlerinde İlk Mahkemenin yaptığı bulgulara göre makûl bir şüphe yaratmadıkları yönündeki bulgunun yanlış olduğu hususunda ikna edilmiş değiliz. Diğer bir deyişle Sanıkların sö-ylediklerine inanmamakla hatalı davranmadığı kanaatindeyiz ve meseleyi her iki Sanık için ayrı ayrı incelenmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.

Sanık (1)'in 2.8.2008 tarihinde gece saat 23.00 raddelerinde Sanık (2) tarafından Girne'den alınıp Lefkoşa-'ya getirildiği ve Çağaloğlu Petrol İstasyonu yanında maktül ile buluştukları, Sanık (2)'nin olay yerinden ayrıldığı ve Sanık (1)'in maktül ile 40-45 dakika maktülün arabası ile dolaştıklarını, Sanık (2)'nin olay mahallinde Sanık (1)'i Rafet Özbay'a ait ar-acı ile götürdüğü, maktülün olay yerine Salise İyican'a ait araç ile geldiği, 3.8.2008 tarihinde Sanık (1)'in Metin Taşkın ile birlikte Metin Taşkın'a ait araçla 20.30 raddelerinde Sanık (2)'nin evine geldiği, aynı saatlerde Ali Baydar ile Halil İbrahim El-çi'nin Sanık (2)'nin evine geldiğini, Halil İbrahim Elçi ve Ali Baydar'ın gelişinden hemen sonra Sanık (1) ve (2)'nin Metin Taşkın'a ait Mercedes araçla evden ayrıldığı, Mercedes aracın saat 20.56 raddelerinde Kılıçaslan Kalkanlı'ya doğru giderken görüldüğ-ü, aynı saatlerde maktüle ait aracın da aynı yol üzerinde ters istikâmette Kalkanlı Kılıçaslan'a gelirken görüldüğü, saat 21.10-21.20 raddelerinde 2 aracın Kılıçaslan Yılmazköy yolunda süratle gittikleri Ali Kanlı tarafından görüldüğü, 21.25-21.30 raddeler-inde yine aynı aracın süratle Yılmazköy içinden geçtiği Mustafa Erinç tarafından görüldüğü, Sanık (1) ve Sanık (2)'nin Metin Taşkın'a ait Mercedes araçla 21.40 raddelerinde Sanık (2)'nin evine geldiklerini, Sanık (1)'in 5-10 dakika sonra da Metin Taşkın'a -ait araçla Girne'ye gittikleri, 21.50 raddelerinde Kalkanlı'dan Gönyeli'ye gitmekte olan Fehmi Atasay'ı ziyaret ettiği, Kılıçaslan yolu üzerinde İkidere mevkiinde yol kavşağında eşinin bir insan yatır vaziyette görmesi üzerine durup baktığında yol kenarınd-a bir kişinin yattığını gördüğü ve yaklaştığı sırada ses vermemesi üzerine polisi aradığını, polisin de olay yerine gelmesi üzerine olay yerinde yatan kişinin Mustafa Akmandor'a ait olduğunu ve ölmüş olduğunun tespit edildiğini, cesedinin de morga kaldırıl-dığı, 6.8.2008 tarihinde yapılan otopsisinde maktülün vücudunda 3 giriş deliği saptanmış olduğu, 1 adet mermi çekirdiği gömleği ile aynı çekirdek nüvesi tespit edildiği, olay yerinde yapılan incelemede 1 adet daha boş kovan bulunduğu, otopsi sonucunda Must-afa Akmandor'un ateşli silahla ateş edilmesi sonucu öldürüldüğü, bulunan 3 adet mermi kovanı ile çekirdeğinin balistik muayenesinde aynı tip ve çapta silahla atılabileceğinin saptandığı, polisin yaptığı tahkikat sonucu Sanık (2)'nin tespit edilip sorguland-ığı ve Sanık (1)'in tespit edilip aranmasına rağmen bulunamadığı, 24.9.2008 tarihinde alınan bir ihbar üzerine Karpaz'da bir pansiyonda tespit edildiği, 25.9.2008 tarihinde iki adet gönüllü ifade verildiği, olay yerini gösterebileceğini söylemesi üzerine p-olis refakatinde tarif ettiği cinayet mahalline gidilmiş, cinayetin işlendiği yeri tam olarak gösterememiştir. Ancak yolu hatırladığını ve o yol üzerinde cinayetin işlendiğini itiraf ettiği, daha sonra tarif ettiği güzergâh takip edilerek aracın yakıldığı- yeri gösterdiği, Sanık (1)'in 25.9.2008'de verdiği ilk ifadesinde şöyle demektedir; "Mustafa bir an hızla arabanın içine yöneldi, ben de beni vuracağını düşünerek ateş ettim, rahmetli yere düştüğünde onu vurduğumu anladım. Kendimi kaybetmiştim, 1-2 dakik-a ne olduğunu, ne yaptığımı düşünüyordum, 3-4 el ateş ettiğimi hatırlıyorum." Diğer bir yerinde ise "Karanlık bir yer içerisinde gördüm arabayı durdurdum, aşağıya indim, bilincimi toparlayamamıştım. Arabayı bulup peçeleri ateşleyip arabaya attım, koşarak- işlek bir caddeye vardım" demektedir. İkinci gönüllü ifadesinde ise şöyle demektedir; "Mustafa bana silah verdi, bu sende kalsın dedi, yok dedim ben bunu nereye koyacağım dedim zaten sabit yerim yok, konuşa konuşa gittik hatta yolda seyir halinde Mustafa- 1-2 el ateş etti, ondan sonra arabadan indi silahı bana verdi, yine kabul etmeyince Mustafa sinirlendi, Mustafa arabanın önüne yöneldi başka silah alacak zannettim, ateş ettim, kaç el ateş ettim hatırlamıyorum, 1-2 dakika kendimde değildim, sonra silahı o-ralarda bir yerlere attım. Arabaya gittim, ışıklı caddeden çıktım, sonra karanlık bir yolda bir yerde arabayı ateşe verdim demektedir. Her iki gönüllü ifadesinde farklı şekilde anlatsa da ateş edip maktülü vurduğunu, arabasını yaktığını kabul etmektedir.- Gönüllü ifadesindeki itirafların ve emareler ve çevre şahadetin uyumlu olduğu, İlk Mahkemenin Sanık (1) aleyhine getirilen 3,4,5,6,7 ve 8. davalardan Sanık (1)'i suçlu bulup mahkûm etmekle hata ettiği hususunda İstinaf Eden tarafından ikna edilmiş değili-z. Diğer bir deyişle Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık (1)'i yukarıda belirtilen davalarda suçlu bulup mahkûm etmekle hatalı hareket etmediği kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Sanık (1)'e takdir edilen cezalar incelendiği zaman yukarıd-a belirtilenler ışığında Sanığa takdir edilen cezalar alenen az veya fahiş olduğu hususunda ikna edilmiş değiliz. Bu nedenle Sanığa takdir edilen cezalara müdahale edilmemesi gerekir kanaatindeyiz. Bu nedenle Sanık (1) tarafından yapılan 20/2010 sayılı i-stinafın reddedilmesi gerekir kanaatindeyiz.

Başsavcılığın Sanık (1) aleyhine dosyalamış olduğu 23/2010 sayılı istinaf da 2 başlık altındadır.

1. başlık taammüden adam öldürmekle itham edildiği suçtan mahkûm etmemesi;

2. başlık Sanık (-1)'e 2. davadan verilen 25 yıl hapis cezasının alenen az olduğu yönündedir.

İlk Mahkemenin kararı incelendiğinde huzurundaki tüm şahadet, çevre şahadet ve emareler değerlendirildikten sonra taammüden adam öldürme suçunun unsurlarının makûl şüpheden a-ri olarak ispatlanmadığı yönündeki İlk Mahkemenin yapmış olduğu bulgunun hatalı olduğu hususunda İstinaf Eden tarafından ikna edilmiş değiliz. Diğer bir deyişle İstinaf Eden tarafından ikna edilmiş değiliz. Diğer bir deyişle İlk Mahkemenin taammüden adam- öldürme suçunu işlediğinin makûl şüpheden ari olarak ispatlandığı bulgusunun hatalı olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle Başsavcılık tarafından dosyalanan istinaf başarılı olmamıştır. Söylenenler ışığında Sanık (1) aleyhine dosyalanmış olan 23/2010 sayılı- istinafın da reddedilmesi gerekir kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Sanık (2) ile ilgili mahkûmiyet ve verilen cezalar incelendiği zaman ise Sanık (2)'nin 2.8.2008'de başlayan ve 3.8.2008'de cinayet işlendiği saate kadar ne yaptığının incel-endiği zaman sunulan şahadet ve ibraz olunan telefon kayıtları da incelendiğinde 2.8.2008 tarihinde akşamleyin maktül ile Sanık (2)'nin evi önünde kısa bir görüşme yaptıklarını, aynı akşam maktülün talebi üzerine Sanık (1)'i Girne'den alıp Lefkoşa'ya getir-diği ve Rafet Özbay'a ait araba ile Sanık (1)'i maktülle buluşması için Çağaloğlu Petrol İstasyonuna götürdüğü, maktülün olay yerine JS 500 plâkalı araç ile geldiği, saat 23.00 raddelerinde maktül ile Sanık (1)'in buluştuklarını, Sanık (1) ile maktüle ait -araçla 40-45 dakika dolaştıklarını, bilâhare Sanık (1)'i Sanık (2)'nin evine götürdüğü, Sanık (2)'nin Sanık (1) ile birlikte Rafet Özbay'a ait aracı Rafet Özbay'ın evine götürüp teslim ettiklerini ve Sanık (2)'nin aracı ile Sanık (1)'i Girne'ye götürdüğü, -3.8.2008 tarihinde ise Sanık (2) ile yaptığı telefon görüşmelerinden sonra saat 18.00 raddelerinde maktülün evinde buluştuğu, çay kahve içtiklerini, sohbet ettiklerini ve Sanık (2)'nin saat 19.00 raddelerinde maktülün evinden ayrılarak kendi evine geldiği,- maktülün ise evden ayrılarak İkidere'deki mandıraya babasının yanına gittiği, maktülün 19.00'dan itibaren cinayetin işlendiği saate kadar İkidere mevkiinden ayrılmadığı tanıkların şahadeti ve telefon kayıtları ve beslendiği baz istasyonları ile kanıtlandı-ğı, Sanık (2) 3.8.2008 tarihinde evinde bulunan Halil İbrahim Elçi'nin saat 18.00 raddelerinde maktül ile buluşmaya gittiğinde Halil İbrahim Elçi evde kalmıştı. Sanık (2)'nin evine döndüğünde 19.53'te Hilaz Market kamerasında görüldüğü, market sahibi Lütf-i ile görüştüğü, daha sonra eve geldiği, Halil İbrahim Elçi'nin Ali Baydar'ı alıp Sanık (2)'nin evine gelmek için evden ayrıldığı, Sanık (2)'nin saat 20.29'da maktül ile telefon görüşmesi yaptığı, saat 20.30'da ise Halil İbrahim Elçi'yi telefonda arayıp ne-rede kaldığını sorduğunu, saat 20.30 raddelerinde Halil İbrahim Elçi Ali Baydar ile Sanık (2)'nin evinde geldiklerini, Sanık (2)'nin yanında biri olduğu halde dışarı çıkmak üzere olduğunu, kapının önünde spor bir Mercedes durduğunu ve bilâhare aracın Metin- Taşkın'a ait olduğunu öğrendiğini, Metin Taşkın'a ait araç ile Sanık (1) 20.30'dan sonra evden ayrıldıkları, Halil İbrahim Elçi, Ali Baydar ve Metin Taşkın'ın evde kaldığı, Halil İbrahim Elçi'nin saat 20.32 raddelerinde Hilaz Markette görüldüğü, yine Hali-l İbrahim Elçi'nin Sanık (2)'ye ait telefonla 20.41'de yemek siparişi verdiği ve aynı gece saat 20.53'te Sanık (2)'nin telefonunun maktül tarafından arandığı, Sanık (2)'nin evde olmadığı nedeniyle telefonda Halil İbrahim Elçi ile 16 saniye konuştuğu, Sanık- (2)'nin evden ayrıldığından takriben 1.5 saat sonra Metin Taşkın'a ait Mercedes ile evine geldiği ve Metin Taşkın'ın evden Sanık (1) ile ayrıldığı, Metin Taşkın ile Sanık (1)'in Girne'ye gittiği, Metin Taşkın'ın Sanık (1)'in evden ayrılmasından sonra Sanı-k (2)'nin 21.41 raddelerinde Hilaz Markette görüldüğü, 19.53'te Hilaz Markette görüldüğü zaman giydiği kıyafetin aynı kıyafet olduğu tespit edildiği ve yapılan telefon konuşmalarından ve Ali Baydar ile Halil İbrahim Elçi'nin şahadetlerinden anlaşılacağı gi-bi Sanık (2)'nin saat 20.30 raddelerinden saat 21.41 raddelerine kadar evde olmadığı anlaşılmaktadır. Yine 3.8.2008 gecesi saat 21.51 raddelerinde Hilaz Markette olduğu, Sanık (2)'nin olay mahalline evden Metin Taşkın'ın aracı ile ayrıldığı, Halil İbrahim- Elçi ve Ali Baydar'ın şahadeti ile ve keza kendi ifadesinde de evden ayrılırken Metin Taşkın'ın aracı ile ayrıldığı belirtilmektedir ve bu durumda Sanık (2)'nin olay mahalline gittiği, Metin Taşkın'ın aracının olay mahallinde olduğu tanık şahadeti ile tey-it edildiğinden Sanık (2)'nin olay mahallinde olduğu anlaşılmaktadır.

Sanık (2)'nin olay yerine gittiği saptandıktan sonra Sanık (2)'nin aleyine getirilen 3,4,5,6,7 ve 8. davalardaki suçları işlediğini makûl şüpheden ari olarak ispatlanıp ispatlanm-adığını keza aleyhine ilâve edilen 9. davanın unsurlarının ispatlanıp ispatlanmadığını incelememiz gerekir.

Öncelikle İlk Mahkeme tarafından ithamnameye eklenen 9. davanın eklenip eklenemeyeceği incelendiği zaman Ağır Ceza Mahkemesi Mavi 115'teki bul-gu ışığında 9. davayı ithamnamaye eklemiştir. 9. dava aynen şöyledir:

"9. Dava

Sanık 2 Fasıl 154 Ceza Yasasının 23. maddesine
aykırı Fer'i Fail suçu.
SUÇUN TAFSİLATI

Sanık 2, 1. davada bel-irtilen tarihte ve
yerde kanunsuz bir şekilde ateş edip Mustafa
Akmandor'u öldüren Sanık 1'i, suçun işlendiğini
bildiği halde onu cezadan kurtarmak için tanı-
madığını söyleyerek kimliğini gizleyerek ona
- yardım etti."


Fasıl 154 Ceza Yasası madde 23 aynen şöyledir:

Suçun İşlenme-sinden Sonra Suçluya Yardım Eden Fer'i Failin
Tanımı
"23. Suç işlediğini bildiği bir kişiye cezadan kurtulmasını mümkün kılmak için yardım eden veya o kişiye yat-aklık eden veya onu barındıran bir kişi o suçun fer'i faili sayılır.

Cezadan kurtulmasını mümkün kılmak için kocasına yataklık eden veya onu barındıran veya ona yardım eden evli kadın, kocasının işlediği bir suçun feri faili olmaz; işlenmesine kocanın- da katıldığı bir suç işlemiş olan başka bir kişiyi cezadan kurtulmasını mümkün kılmak için kocasının hazır bulunduğu bir yerde ve kocasının yetkisi ile ona yataklık eden veya onu barındıran veya ona yardım eden evli bir kadın fer'i fail olmaz. Cezadan ku-rtulmasını mümkün kılmak için suç işlemiş olan karısına yataklık eden veya onu barındıran veya ona yardım eden bir koca da karısının suçuna fer'i fail olmaz."
Maddenin içeriğinden de anlaşılacağı gibi eklenen suçun işlenebilmesi için suç işleyen ki-şiye yardım etmesi veya suçu işleyen kişiyi saklaması gerekir. Bu meseledeki şahadet ve emareler incelendiğinde sunulan şahadetten Sanık (1)'in olaydan hemen sonra ortadan kaybolduğu ve 24.9.2008 tarihinde bir ihbar sonucu Karpaz'da tespit edilerek tutukl-andığı ve sorgulaması yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu fiillerden dolayı Sanık (2)'nin sorumlu olup olmadığı incelendiği zaman diğer bir deyişle Sanık (1)'in saklanması ve/veya gizlenmesi ile ilgili Sanık (2)'nin yardımı olup olmadığının saptanması gerekir. -

Sunulan şahadetten anlaşılacağı gibi 3.8.2008 tarihinde Sanık (1) 20.30 raddelerinde Sanık (2)'nin evine geldiği, Sanık (2) ile birlikte evden ayrıldığı, takriben 1.5 saat sonra geldiği ve bilâhare Sanık (1)'in Metin Taşkın ile Metin Taşkın'ın aracı- ile Sanık (2)'nin evinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu saatten sonra Sanık (1) ile Sanık (2)'nin biraraya geldiği hususunda herhangi bir şahadet mevcut değildir. Bu durumda Sanık (2)'nin Sanık (1)'i saklaması ve/veya gizlemesi söz konusu olamazdı. Bu -nedenle Sanık (1)'in Sanık (2) aleyhine yukarıda aktarılan 9. davayı ilâve edip Sanığı bu davadan suçlu bulup mahkûm etmek için gerekli yasal şartların mevcut olmadığı ve bu suçla ilgili Mahkeme huzurunda yeterli şahadet olmadığı cihetle İlk Mahkemenin 9. -dava ilâve edilerek Sanığı bu suçtan da mahkûm edip ceza takdir ederek keza cezanın diğer cezaların çekilmesinden sonra cezanın başlayacağı yönünde vermiş olduğu kararın hatalı olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle 9. dava ile ilgili kararın iptal edilmesi ger-ekir kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Sanığın suçlu bulunup mahkûm edildiği 3,4,5,6,7. davalardan suçlu bulunup mahkûm edilebilir mi? Sanık (2), Fasıl 154 Ceza Yasası madde 20'ye göre suç işlediği iddia edilen Fasıl 154 madde 20 aynen şöyl-edir:


Asli Suçlular

"20. Bir suç işlendiğinde, aşağıdaki kişilerin her biri suçun işlenmesine iştirak etmiş ve suçu işlemiş sayılır, ve bu nedenle suçu fiilen işlemekle itham edilebilir:
(a) Suçu oluşturan fiili fiilen işleyen veya fiilen ih-malde bulunan herkes;
(b) Başka bir kişinin bir suç işlemesini mümkün kılmak veya işlemesine yardım etmek amacıyla herhangi bir fiil işleyen veya herhangi bir fiili yapmayı ihmal eden herkes;
(c) Bir suçun işlenmesinde başka bir kişiye yardımcı olan veya o-nu teşvik eden herkes ;
(d) Başka herhangi bir kişiye bir suç işlemesi için akıl veren veya yol gösteren veya suç işlemeyi yaptıran herhangi bir kişi ;
(d) bent ile ilgili olarak bir kişi, gerek suçu bizzat işlemek gerekse suçun işlenmesine akıl vermekle- veya yol göstermekle veya suçu işletmekle itham edilebilir.
Bir suçun işlenmesine akıl vermekten veya yol göstermekten veya suç işletmekten mahkûm olmak, suçu işlemekten mahkûm olmak gibi her açıdan ayni sonuçları doğurur.
Bir başkasını, kendisinin işle-mesi halinde suç teşkil edecek olan herhangi bir fiil yaptıran veya fiil yapılmasını ihmal ettiren herhangi bir kişi, aynı suçu işlemiş olur ve fiil yapan veya ihmalde bulunan kendisi işlemiş gibi ayni cezaya çarptırılabilir; ve bizzat fiili yapmakla vey-a ihmalde bulunmakla itham edilebilir."
Yukarıya aktarılan madde 20'nin içeriğinden görülebile-ceği gibi suça içtirak etmek için (a)(b)(c)(d) fıkralarından biri veya birkaçında belirtilen fiillerin yapılması gerekir. Sunulan şahadetten Sanık (2)'ni-n fiilen suç işlemediği diğer bir deyişle silah taşımadığı, ateş etmediği ve ateşli silah taşımadığı gibi tasarrufunda ateşli silah mermisi de fiilen bulundurmamıştır.

Mahkeme suça iştirak ettiği gerekçesi ile Sanığı yukarıda belirtilen davalardan -suçlu bulup mahkûm etmiştir. Bu meselede Sanıkların olay mahalline yani İkidere mevkiine giderken ne amaçla gittikleri hususunda somut şahadet yoktur. Bu hususta İlk Mahkemenin kararının sayfa 98, 105 ve 107'deki bulguları şöyledir:

"Ümit Yı-ldız'ın şahadetine göre maktül
tabancalarını mandırada saklamakta idi. Bu
nedenle Sanık 1'e tabanca verilmesi için
mandırada buluşmaları makul ve mantıklıdır.

............................................
..........-..................................
İnandığımız şahadetin ve yaptığımız
bulguların normal, makul ve başka hiçbir
rasyonel sonuçla bağdaşmayan sonucu tanık
Fehim Atasay, Mustafa Erinçoğlu ve Zülfiye
Atasay'ın gör-düğü mercedes aracın ER 686
araç olduğu, başka aracın olma ihtimali
bulunmadığı gibi Sanık 1 ve 2'nin ER 686
plakalı silver marka araç ile maktül ile
daha önceden konuştukları gibi İkidere'ye
gittikleri ve Sanık- 1'in maktülün verdiği
9 mm.lik tabanca ile maktülü vurup
öldürdüğüdür.
...........................................
...........................................
Mevcut şahadetin ortaya çıkardığı gerçek
S-anık 2'nin Sanık 1'i maktülün bilgisi dahilinde
Sanık 1'e hasımlarını ortadan kaldırmak amacı
ile tabanca vermesi için İkidere'ye götürdüğüdür.
...........................................
Tüm yukarıdakilerden çıkarılac-ak netice,
Sanık 2'nin Sanık 1 ile İkidere'ye giderken
ortak amaç ile hareket ettikleri konusunda ciddi
surette makul şüphe olduğu ve Sanık 1'in
davranışının önceden makul olarak öngörülemeyecek
bir davranış olduğu-dur.
...........................................
...........................................
Bu neticeden hareketle 2. dava bakımından
Sanık 2'nin Sanık 1'in suç ortağı olduğu makul
şüpheden ari bir şekilde isp-at edilmediğinden
Sanık 2'yi aleyhindeki 2. davadan beraat ettiririz.
İlaveten iddianameye Sanık 1 aleyhine yeni
dava eklenmesine ve Sanık 2'nin Fasıl 154
madde 23 tahtında Sanık 1'i cezadan kurtulmasını
temin etmek iç-in yardım etmekten fer'i fail olarak
suçlu bulur, mahkum ederiz.
III. DAVA İZİNSİZ TABANCA KULLANMAK:

Sanıkların her ikisi de İkidere'ye tabanca
almak ve tasarruf etmek amacı ile gittikleri için
bu konuda or-tak amaçla hareket kanıtlandığından
Sanık 2'nin suç ortağı olduğu ve Sanık 1 ile
birlikte suçlu bulunup mahkum edilmesi
gerekmektedir."


İlk Mahkemenin Sanık (2)'yi 2. davadan adam öldürme suçu ile ilgili suç ortağı olmadığı- sonucuna vararak beraat ettirmiştir. İlk Mahkeme bulgusunda her iki Sanığın İkidere'ye tabanca almak için ve tasarruf etme amacıyle gittikleri için bu konuda ortak amaçla hareket ettikleri kanıtlandığı ve Sanık (2)'nin suç ortağı Sanık (1) ile birlikte s-uçlu bulup mahkûm ettiği anlaşılmaktadır. İlk Mahkemenin huzurunda Sanıkların İkidere'ye maktülden silah almak için gittiklerini söyleyen herhangi bir tanık olmadığı gibi Sanık (1)'in verdiği 2 gönüllü ifadesinde de maktülden silah aldığını ve maktülü ald-ığı silahla vurduğunu söylememektedir. Sanık (1)'in istinafı incelenirken vurgulandığı gibi ifadesinde de ateş etme fiilini işlediğini kabul ettiği her iki ifadesinde de maktülden silah aldığını kabul etmemesine diğer bir deyişle maktülü maktülden aldığı -silahla vurduğu yönünde herhangi bir itirafı yoktur. Sanıkların olay yerine giderken ne amaçla gittikleri hususunda somut şahadet ve/veya Sanıkların itirafları mevcut değildir. Ümit Yıldız'ın doğru kabul edilen şahadetine göre maktülün İkidere'de değil G-üzelyurt'taki mandırasında 2 silahı bulunduğu yönündedir. Ancak silahların bulunduğu iddia edilen yerde herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir iddia ise silahların teslimi İkidere'deki mandırada olacaktı. Maktül Kılıçaslan Kalkanl-ı tali yol üzerinde vurulmuştur. Silah teslim almaya gitmiş olsalardı maktül Sanıkları İkidere'deki mandırasında beklemesi gerekirdi. Bu hususlarla ilgili aydınlatıcı herhangi bir şahadet mevcut değildir. Verilen şahadetten ve telefon kayıtlarından orta-ya çıkan husus Sanık (2)'nin maktül ile saat 20.29'da telefonla aradığı ve o saatlerde maktülün İkidere'de mandırasında olduğu, maktülün babası Mehmet Akmandor'un şahadetine göre saat 20.30 raddelerinde maktül ile mandıradan ayrılmak üzere oldukları sırada- gelini İrina ile saat 20.30 raddelerinde telefon konuşması yaptığı, bu konuşmanın yapıldığı sırada henüz mandıradan yeni ayrıldıkları ve bu konuşmadan hemen sonra İrina'nın yani maktülün karısı ile maktülün 20.42'de telefon konuşması yaptıkları ve bu tele-fon konuşmasının 198 saniye sürdüğü, maktülün bu konuşmanın akabinde 20.53'te Sanık (2)'yi aradığı ancak Sanık (2)'nin evde olmadığı, telefonda Halil İbrahim Elçi olduğu, 16 saniye konuştuğu yukarıda belirtilmiştir. Bu durumda maktülün saat 20.29'da Sanık-ları silah teslimi için mandırada bekleyecekse niye mandıradan ayrıldığı, saat 20.29'da konuştuklarında Sanık (2) ile mandırada buluşma yönünde anlaşmışlarsa maktül Sanık (2)'yi saat 20.53'te tekrar niye aradı hususları ile ilgili huzurumuzda herhangi bir -şahadet ve/veya makul bir izahat mevcut değildir. Bu sorulara cevap yoktur. Çünkü maktül öldüğü cihetle ne konuştukları hususunda şahadet veremeyeceği, Sanık (2)'nin ise bu konuşmalarla ilgili açıklayıcı bir bilgi vermediği cihetle keza telefon konuşmala-rının içeriğinin ne olduğu Mahkeme huzurunda saptanamadığı gibi saat 20.29'da Sanık (2) ile maktülün ne konuştukları ile ilgili huzurumuzda somut herhangi bir şahadet mevcut değildir. Ancak bu konuşmanın çözümü yapılmış olsa idi Sanık (2) ile maktülün saa-t 20.29'da ne konuştukları anlaşılacaktı.

Yukarıda belirtilen eksiklikler dikkate alındığı zaman Sanık (2) aleyhine getirilen 3,4,5,6 ve 7. davalardaki suçları işlediğini makûl şüpheden ari olarak ispatlandığı hususunda İlk Mahkemenin yapmış olduğu- bulgunun hatalı olduğu kanaatindeyiz ve bu nedenle Sanık (2) aleyhine 3,4,5,6 ve 7. davalarda verilen mahkûmiyet ve cezaların iptal edilmesi gerekir kanaatindeyiz.

Sanığın aleyhine getirilen 8. dava ise Sanığın suçlu bulunup mahkûm edildiği bu suçt-an mahkûm edilip edilemeyeceği
ile ilgilidir. Yukarıya aktarılan şahadet ve olgulardan da anlaşılacağı gibi cinayet fiilinden hemen sonra maktüle ait araç ile yine Metin Taşkın'a ait Mercedes'in olay mahallinde görüldüğü yönündeki şahadet dikkate alındığı-nda keza Sanık (1)'in cinayetin işlenmesinden hemen sonra maktüle ait aracı götürüp yaktığı ve bu esnada Sanık (2)'nin de olay mahallinde olduğu verilen tüm şahadet ve çevre şahadetten anlaşılmak-tadır. Bu nedenle Sanık (2)'yi 8. davadan suçlu bulup mahk-ûm etmekle İlk Mahkemenin hatalı hareket etmediği kanaatindeyiz. Bu nedenle 8. davada verilen mahkûmiyet kararının onaylanması gerekir.

Sanık (2)'ye takdir edilen cezalar ise incelendiği zaman yukarıda belirtilenler ışığında verilen cezanın alenen- az veya alenen çok olduğu hususunda ikna edilmiş değiliz. Bu nedenle verilen cezaya müdahale edilmemesi gerekir kanaatindeyiz. Bu nedenle yukarıda söylenenler ışığında Sanık (2) tarafından yapılan istinaf kısmen kabul edilir ve 8. dava dışındaki suçlard-an verilen mahkûmiyetin iptal edilmesi gerekir.

İddia Makamının Sanık (2) aleyhine dosyalamış olduğu 23/2010 sayılı istinafta yukarıda söylenenler ışığında ret ve iptal edilmesi gerekir kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Netice itiba-rıyle yukarıda söylenenler ve varılan bulgular ışığında Sanık (1) tarafından yapılan 20/2010 sayılı istinaf ile Başsavcılık tarafından dosyalanan 22-23/2010 sayılı istinaflar oybirliğiyle ret ve iptal edilir.

Sanık (2) tarafından dosyalanan 19/2010 -sayılı istinaf ise oybirliğiyle kısmen kabul edilir. 8. davadaki mahkûmiyetle ve verilen ceza onaylanır. Diğer suçlarla ilgili verilen mahkûmiyet ve cezalar ise iptal edilir. Takdir edilen cezalar her iki Sanığa verilen mahkûmiyet tarihinden başlayacakt-ır.

Sanık (1)'e takdir edilen cezalar mahkûmiyet tarihinden başlayıp birlikte çekilecektir.

Narin F. Şefik: Sayın meslektaşımın okuduğu karar ve sonuç ile hemfikir olmakla birlikte ek olarak aşağıdaki hususları da ifade etmek isterim:
-Yargıtay huzurundaki bir istinafı tezekkür ederken Bidayet Mahkemesinin yerine geçemez. Bidayet Mahkemesinin huzurundaki şahadete dayanarak yaptığı bulguların ve uygulanan hukuki prensiplerin hatalı olup olmadığına bakarak kararı denetler ve gerekli görd-üğü takdirde kararı değiştirir veya aynen onaylar.
"Hukuk davalarında olduğu kadar Ceza İstinaf kararlarında da birçok kez vurgulandığı gibi Yargıtay yargılayan Mahkeme yerine geçmemektedir. Tanıkları izleme fırsatı olmadığı gibi şahadeti Alt Mahkemenin d-eğerlendirdiği gibi değerlendirmemektedir. Yargıtayın esas görevi, Alt Mahkemenin önünde bulunan şahadetle doğru hukuki prensiplere dayanan bir karara varıp varmadığını tesbit etmek ve doğru ise teyit etmek, yanlış ise değiştirmektir." (Y/C15/95 D12/97 s10-)

9/76 Mahkemeler Yasası madde 37(3) Yargıtayın yetkilerini izah etmektedir.

"(3)Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının veya diğer
bir yasanın veya mahkeme tüzüklerinin kurallarına
bakılmaksızın ve o kurallarda gösterilen bir
yetkiye- ek olarak, Yüksek Mahkeme, Yargıtay
sıfatıyla, hukuk veya ceza davasına ilişkin
bir istinafı görüp karar verirken, ilk mahkemenin
olgularla ilgili bulgu ve kararları ile bağlı
değildir; ve bütün tanıklığı gözden geçirmeye,
kendi -istidlallerini yapmaya, daha fazla tanıklık
dinlemeye veya kabule ve davanın ahval ve
koşullarının gerektirdiği hallerde, ilk mahkeme tarafından dinlenmiş bulunan bir tanığı tekrar
dinlemeye yetkilidir ve davanın ahval ve koşullarının
- gerektirdiği hale göre hüküm verme veya davanın
tekrar görülmesi için kararı veren ilk mahkemeyi
veya diğer bir mahkemeyi görevlendirmek yetkilerine
de sahiptir."

Huzurundaki şahadet ile ilgili Bidayet Mahkemesinin yaptığı bulgulara m-üdahale edilebilmesi için Bidayet Mahkemesinin kararının sıkı bir denetimden geçirilmesi ve kararda bazı olanakların göz ardı edildiğinin tesbit edilmesi halinde veya varılan bulgularda tutarsızlık tesbit edilmesi halinde müdahale yapılması gerektiği bi-rçok içtihat kararında vurgulanmıştır. Bu konuda Y/C 35/86 D. 8/87'de şu sözler yer almaktadır:

"İlk Mahkemenin şifahi şahadete dayanarak yaptığı bulgulara bizim müdahale etmemiz ancak şahadetin değerlendirilmesinde önemli bir takım ihtimal veya durumla-rın dikkate alınmaması veya bu bulguların kendi içinde tutarsız veya onların, ink(rı olanaksız olgularla, çelişkili olması halinde söz konusu olabilir."


Çevre şahadeti ile bir sanığı mahkum edebilmek için ibraz edilen şahadetin sadece sanığın suç-luluğunu göstermekle kalmayıp bu şahadetin mantıken başka bir sonuçla da bağdaşamayacak nitelikte olduğunu göstermesi gerekir. H.v. Hodge 2 Lew C.C. 227 davasında bu hususta şu sözler yer almıştır:

"Where a criminal charge depends on circumstantial evide-nce, it ought not only to be consistent with the prisoner's guilt but inconsistent with any other rational conclusion."

Y/C 14/98 D1/00 sayfa 44'de çevre şahadeti ile ilgili şu görüşe yer verilmiştir:

"Sanığın itham edildiği suçları işlediğini kan-ıtlamak için Savcılığın Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu şahadetin çevre şahadet olduğu görülmektedir. Çevre şahadet, kanıtlanması gereken olgunun varlığını doğrudan ortaya koymayan ancak Mahkemenin, bu olgunun varlığı hakkında karar verebilmesini sağlayan şa-hadettir. Çevre şahadet parça parça alındığında, hiçbir parça Sanığın suçlu olduğunu ikna edici biçimde ortaya koymaya yeterli olmayabilir, ancak tüm parçalar yerlerine yerleştirildikten sonra, çevre şahadet bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tümü, San-ığın suçlu olduğunu kuvvetle ortaya koyabilir."

Sanık 1 ile ilgili istinafı değerlendirdiğim zaman Sanık 1 namına esasen mahkumiyet kararının yanlış olduğunun ileri sürüldüğü, bunu da polisin tahkikat eksikliğine, iddia makamının tanıklarının ve-rdiği şahadetteki çelişkilere , PI ve Ağır Ceza huzurunda verilen şahadetteki çelişkilere, şahadet ışığında oluşması gereken makul şüpheyi Mahkemenin laikiyle değerlendirmemesine, Sanık 1'in ifadesine makuliyet testinin yeterince uygulanmamasına bağlandığı-nı görürüm. Sayın meslektaşım kararında şahadeti çok detaylı bir şekilde incelemiş ve şahadet ile ilgili istinaf başlıklarını da değerlendirmiştir. Bu nedenle ancak ek görüş için gerekli olduğu oranda şahadete değineceğim.

Tahkikat eksikliği il-e ilgili yapılan iddia ile ilgili olarak, bu davada yapılan tahkikat değerlendirildiğinde 2008 yılında yapıldığı göz önünde tutulduğu zaman tahkikatta eksiklik olduğu kabul edilmelidir. Beklenen bu davadaki her iki olay yerinin, yani gerek maktülün cesedin-in bulunduğu yerin gerekse JS500 plakalı aracın yakıldığı yerin bir tamam en ince detaya kadar incelenmesi, ve olay yerinde ipucu taşıyabilecek her emarenin araştırılması idi. Maalesef KKTC'deki teknolojik imkanların yetersizliği veya eksikliği bu tahkikat-ın beklenen düzeyde yapılmasına olanak tanımamıştır. Tanık no3 maktülün bulunduğu yerin incelenmesinde oradaki ayak veya lastik izlerini almamıştır. Taşların üzerinde iz almanın mümkün olmadığını, orada pek çok iz olduğunu ve izlerin bozuk olduğunu, bunl-arın alınamadığını söylemiştir. Boş kovanın bir tanesi olay mahallinde olay gecesi değil daha sonra bulunmuştur. Olaydan sonra olayda methalder araç veya araçların tesbiti için güzergahtaki muhtelif iş yerlerinde kullanıldığı iddia edilen kameraların z-amanında tesbit edilememesi veya kameralardan çekilen görüntülerin alınamamış olması görevlilerin hatası olarak görülmelidir. Tahkikatın daha titiz bir şekilde yapılmış olması halinde kameralardaki görüntülerin üzerine tekrar çekim yapmadan görüntülere el- konulması gerekirdi. Gecikerek görüntüler üzerine yeniden çekim yapılmasına neden olmak izah edilebilinecek bir davranış değildir. Tanık 36 Erdinç Boranhan maktülün arabasının yakıldığı olay yerinde araba içerisinde incelemeyi eliyle ve gözüyle yaptığ-ını söylemiştir. Araçtaki yangının ne ile başlatıldığının dahi tesbiti yapılamamıştır. Sıralanan bu hususlar kanaatimce yapılan tahkikatın daha kapsamlı yapılabilmesi gerektiğini göstermektedir. Olay mahallerinde incelemenin kapsamlı yapılması halinde -olay ile ilgili zanlıları işaret edecek delil tesbit etme ihtimali daha yüksektir. Bu şekilde de tahkikat altındaki olayın tesbitinin daha kolay olacağı tartışma kaldırmaz. KKTC'de uygulanan sistemde olayın açıklığa kavuşması için genellikle tahkikata za-nlıdan alınan ifade ile başlanmaktadır. Bu sistemin bu çağda kabul edilir olduğu söylenemez. Tahkikatın ve elde edilen delillerin zanlıları işaret edebilmesi için teknolojinin daha yakından takip edilmesi gerekmektedir. Geçmiş kararlara bakıldığı zaman za-nlıların cep telefonlarından elde edilen bilgilerin olayların aydınlatılmasına çok yardımcı olduğu görülmektedir. Bilinçlenen kişiler olay mahallinde telefonlarını taşımamayı veya olayda kendilerine ulaşılamayacak yeni hat kullanmayı tercih etmektedirler.- Bu durumda polisin teknolojiyi daha yakından takip ederek bir adım ileride olması ve yeni yöntemler öğrenmesi ve uygulaması gerekmektedir.

Huzurumuzdaki davada tahkikatın daha kapsamlı bir şekilde yapılması arzu edilmesine rağmen tahkikatın bekleni-lenden eksik yapılmış olması Sanık 1 lehine iddia edildiği gibi makul şüphe yaratacak bir durum yaratmış mıdır? Daha titiz bir tahkikatın yapılmış olması davayı daha basitleştireceği tartışılmayacak kadar aşikar olmakla beraber sanık 1 Avukatı tarafından- ileri sürülen tahkikat eksikliklerinin Sanık 1 lehine makul şüphe yarattığını kabul etme olanağı yoktur. Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadeti çevre şahadetinin değerlendirilme prensipleri ışığında detaylı bir şekilde ele almıştır. Bidayet Mahkemesi -huzuruna getirilemediğinden şikayet edilen şahadetten dolayı Sanık 1 lehine makul şüphe yaratacak bir durum olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bidayet Mahkemesi sanık lehine makul şüphe bulgusuna varmamakla hata yapmış değildir.

PI safhasında v-erilen şahadet ile Ağır Ceza
Mahkemesi huzurunda verilen şahadet arasında çelişki olduğu ve bu çelişkilere Ağır Ceza Mahkemesinin dikkat etmediği hususu üzerinde istinafta durulmuştur. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onayladığımız kısım çelişki olduğu idd-ia edilen şahadete dayandırılmış olmadığından bu konuda birşey söylemek gerekmemektedir. Olay mahallindeki arabaların tesbiti ile ilgili çelişki olduğu iddia edilen şahadete ise daha sonra yer verilecektir.

Bu meselede maktülün öldürülmesini veya -arabanın yakıldığını gören görgü tanıkları yoktur. Bu durumda olayın nasıl cereyan ettiğini iddia makamı ancak çevre şahadeti ile ortaya koymaya çalışmıştır. Sanık 2 ile ilgili olarak 3.8.08'de Sanık 2 evinden çıktığı zaman yanında, Sanık 2'nin ev arkadaşl-arından Tanık 9 Ali Baydar'ın şahadetinden Sanık 2'nin arkadaşlarının kim olduğunu bilmedikleri bir yabancı olduğu şahadette yer almıştır. Sanık 1 Mahkemede yaptığı yeminsiz ifadesinde 3.8.08'de yani olay gecesi Sanık 2'nin evine gittiğini kabul etmektedi-r. Sanık 2'nin olay gecesi Metin Taşkın'a ait ER 686 plakalı aracı kullandığını da Sanık 2'nin evinde olan arkadaşı Tanık 9'un şahadetinde vardır. Sanık 2 ayni kişi ile ve ayni araba ile 21.40 gibi evine geri dönmüştür. Bu şahadet ışığında Sanık 1 ve San-ık 2'nin 3.8.08 tarihinin gecesi saat 20.30'da sonra 21.40'a kadar birlikte olduklarını kabul etmekle Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını söylemeye olanak yoktur. Sanık 2 3.8.08 gecesi Sanık 1'i Çağaloğlu benzin İstasyonuna indirdikten sonra Göçmenköye gi-ttiğini ve geri geldiğini söylemiştir. İstinafın dinlenmesi esnasında Sanık 2'nin Göçmenköye gittiğini söylemesinin Sanık 2 ile ilgili makul şüphe yaratması gerektiği iddia edilmiştir. Sanık 2'nin evinde bulunan tanığın şahadetinden Sanık 2'nin 3.8.08-'de 20.30 raddelerinde evde yanında bir kişi ile çıktıktan sonra eve yalnız gelmediği, yine ayni kişi ile 21.40 civarında geri geldiği kabul edilmiştir. Bu durumda tarafsız tanık olan Ali Baydar'ın şahadeti ışığında Sanık 2'nin Göçmenköye gittiği ve eve -döndüğü iddiasına Bidayet Mahkemesinin itibar etmemesinin bir hata olduğu veya bu söylemin Sanık 2 lehine makul şüphe yaratması gerektiğini kabul etmemekle Bidayet Mahkemesinin hata yaptığı kabul edilmez.

Maktülün ölü bulunduğu mahalde, Kalkanlı K-ılıçaslan yolunda ve daha sonra Kılıçaslan Yılmazköy yolunda o gece maktülün kullanımında olan JS500 plakalı araç ve bir gri Mercedes araç görülmüştür. Mercedes aracın plakasını gören yoktur. Mercedes aracın içerisindeki şahısları da gören yoktur, sade-ce araçta 2 kişi olduğu söylenmiştir. Araçları gören ve bu konuda şahadet veren Fehmi Atasay , eşi Zülfiye Atasay, Ali Kanlı ve Mustafa Erinçoğlu'nun şahadetlerine itibar etmekle Bidayet Mahkemesinin hata yaptığı ileri
sürülmüştür. Bu tanıkların iddia ma-kamı tarafından ileri sürülen senaryoya uygun şahadet vermek üzere tesbit edildikleri ve doğru şahadet vermedikleri, bilhassa Atasayların şahadetlerinde tenakuz olduğu iddia edilmiştir. Atasayların şahadetlerinde kendi arabalarının rengi ile ilgili tenak-uz olduğu doğru olmakla beraber bu tenakuza önem atfetmek mümkün değildir. Esasen bu tanıkların olay bölgesinde gördükleri araçlar ile ilgili şahadetleri önem arz eder. Karı koca tanığın yolda gördüklerini iddia ettikleri 2 araç, yani BMW Jeep ve gri -Mercedes ile ilgili verdikleri şahadet yine iddia makamı tanıkları M. Erinçoğlu ve A. Kanlı tarafından da teyit edilmektedir. Tanıklar arasında var olduğu iddia edilen tenakuzlar davanın esası ile ilgili olmadığından bunlara değer verilmemiş olmasında ha-ta yoktur. Bidayet Mahkemesinin bu 4 tanığın bölgede gördükleri 2 araç ile ilgili şahadetlerine itibar etmekle hata yaptığına ikna edilmedim. Bu durumda olay gecesi ilk zaman plakası meçhul gri Mercedes aracın 20.56 raddelerinde Kılıçaslandan Kalkanlıya -doğru gittiğini, JS500 plakalı Jeep aracın ise Kalkanlı'dan Kılıçaslan'a doğru gittiğini daha sonra 21.10-21.20 raddelerinde iki aracın Kılıçaslan Yılmazköy yolunda süratle ilerlediklerini, 21.25-21.30 raddelerinde ise iki aracın Yılmazköy içerisinden geçt-iklerini kabul etmekle Bidayet Mahkemesi hata yapmamıştır.

Bidayet Mahkemesinin huzurundaki şahadette Sanık 1'i olay yerinde olduğunu gösteren sadece Sanık 1'in gönüllü olduğu kabul edilen ifadelerinde yer alan söyledikleridir. Ancak Sanık 1 her i-ki ifadesinde olay yerine maktül ile gittiğini söylemektedir. Bidayet Mahkemesi bu iddianın doğru olduğunu kabul etmemiştir. Bidayet Mahkemesinin huzurundaki şahadet ışığında bilhassa maktülün kullandığı cep telefon kayıtlarından, Sanık 1'in olay mahallin-e maktül ile gitmediği bulgusunda hata yoktur. Maktülün babası ile İkiderede buluştuktan sonra bölgeden ayrılmadığı maktülün telefon konuşmaları nedeni ile bu konuşmaların tesbit edildikleri mahalden anlaşılmaktadır.

Yukarıda ifade edildiği gibi Sanı-k 1'i olay yerine maktülün götürmediği kabul edilmiştir. Bu durumda Sanık 1'i olay yerine birinin götürmüş olması gerekir. Birlikte çıkıp birlikte dönen kişilerin, ayrılma ve dönme saatleri arasında birlikte olduklarını kabul etmek Mahkemenin huzurundaki- çevre şahadet ışığında doğru bulgudur ve Sanık 1 ve Sanık 2'nin birlikte çıktıktan sonra birlikte dönmelerinin başka makul bir izahatı yoktur. Bu durumda Sanık 2'yi olay yerine götüren direkt hiç bir şahadet olmamasına ve yine Sanık 2'nin gönüllü kabul ed-ilen ifadesinde veya açık ifadesinde de olay yerinde olduğunu kabul etmemesine rağmen yukarıda belirttiklerim ışığında Bidayet Mahkemesinin maktülün öldürüldüğü olay yerinde Sanık 1 ve Sanık 2'nin birlikte olduklarını kabul eden bulgusunda hata yoktur. Sa-nık 2 o gece Metin Taşkın'a ait ER686 plakalı gri Mercedes aracı sürmekteydi. Olay mahallinde o gece gri renk bir Mercedes araç Kılıçaslan Kalkanlı yolunda ve daha sonra Yılmazköy de ve Yılmazköy Alayköy yolunda görülmüştür. Bu durumda Sanık 2'nin o gec-e kullandığı ER 686 plakalı Mercedes aracın 3.8.08 tarihinde gece olay mahallinde görülen araba olduğunu kabul etmekle Bidayet Mahkemesi hata yapmış değildir.

Sanık 1'in ifadesinde açıkça doğru olması mümkün olmayan unsurlar yer almakla birlikte Bidayet -Mahkemesinin doğru olduğunu kabul ettiği ve Mahkeme huzurunda başka şahadet ile teyit edilmiş hususlar da yer almaktadır. Yargıtay/Ceza 19/79'da ifade edildiği gibi kabul edilen bir ifade Mahkeme huzurunda verilen şahadet gibi değerlendirilmeye tabi tutulu-r. Bidayet Mahkemesi Sanık 1'in ifadesini makuliyet testine tabi tutmuştur. D. 10/2008 Y/C 30/06 ve Ceza İstinaf 5/74'de belirtildiği gibi

"Bir ifadenin direkt, olumlu ve ikna edici bir şekilde
isbat edildiği hususunda herhangi bir karar vermek
i-çin bazı makuliyet testleri uygulanır. Bu makuliyet
testinin en önemlileri şunlardır: Acaba ifadenin
doğruluğunu gösteren ifade dışında herhangi bir
şahadet mevcut mudur? İfadede söylenenler şahadet
tarafından teyit edilmekte midir? İfadede- olgularla
ilgili söylenenler imkân nisbetinde çek olunabilen
hallerde çek edilip doğruluğu meydana çıktı mı? Suç
ile itham olunan şahsın suçu işlemesine fırsat ve
imkân var mıydı? Yaptığı ifade olanaklı mıdır? İfadede
belirtilenler, i-fade dışında verilen şahadetle
tutarlı mıdır?"

doğrultusunda araştırılmalıdır.

Sanık 1'in maktülü öldürmemekle birlikte suçu ifadesinde üstlendiği, yani suçu işlemediği ancak suçu kabul ettiği iddiasını da göz önünde bulundurduktan sonra Bidayet -Mahkemesinin Sanık 1'in gönüllü ifadesine uyguladığı makuliyet testinde hata yaptığına ikna olmadık.

Bidayet Mahkemesi Sanık 2'nin madde 23 altında feri fail olarak mahkum etmeden önce kararının 106. sayfasında "Sanık 2 olaydan sonra polise gösterdiğ-i Sanık 1'e ait fotoğrafı hiç görmediğini söyleyerek Sanık 1'i korumuştur. Sanık 2 Sanık 1'in bulunması için polise hiç yardımcı olmamıştır. ....Açıkca Sanık 2 Sanık 1'in yakalanmasını engellemiştir.... bir davada fer'i fail olması için yardımın Sanık -1'e yönelik olması gerektiği , kişinin kendisinin tutuklanmaması için söyledikleri onu fer'i fail konumuna sokmayacağıdır....
Huzurumuzdaki meselede Sanık 2'nin Sanık 1'i gizlemesinin nedeni gayet basittir." demiştir. Sanık 2'nin cinayet sırasında olay- mahallinde olduğu için Sanık 2'nin meydana gelen suçlardan kendisini korumak için Sanık 1'den bahsetmediğini kabul etmiştir. Sanık 2'nin kendisi tesbit edildikten sonra Sanık 1 ile ilgili bir bilgi vermediği doğrudur. Ancak madde 23'de yer alan kelimele-r "receives and assists", kabul etmek ve yardım etmektir, yani madde 23 maksatları bakımından Sanık 2'nin bu madde altında mahkum edilebilmesi için Sanık 1'i kabul ederek barındırması veya yardım etmesi gerekir. Sanık 2'nin Sanık 1'den polise bahsetmeyer-ek Sanık 2'nin Sanık 1'e yardım ettiği söylenebilinir mi? Polise bilgi vermemekle bir sanığa yardım edildiği düşünülebilmekle beraber, madde 23'deki yardım kelimesinin bir işlem, bir fiil yapılmasını ihtiva ettiği kabul edilmelidir. Madde 23 maksatları i-çin bir hareket yaparak ancak bir kişiye yardım edilebilinir. Madde 23 kapsamında yapılanın yardım olarak kabul edilebilmesi için olumlu bir hareket bir fiil bir katkı gerekir.

Bu konuda Archbold Criminal Pleading Evidence & Practice 34th edition- sayfa 1554'de şu sözler yer alır.
"Any assistance given to one known to be a felon,
in order to hinder his apprehension, trial, or
punishment, is sufficient to make a man an
accessory after the fact; as, for instance, that
the concealed him i-n the house: Dalt.c.161; or
shut the door against his pursuers, until he should
have an opportunity of escaping: I Hale 619; or took
money from him to allow him to escape: Y.B. 9 Hen.
4, pl. 1; or supplied him with money, a horse, or
other ne-cessaries, in order to enable him to escape:
Hale's Sum. 218; 2 Hawk. c.29, s. 26; or, the
principal being in prison, bribed the galoer to let
him escape, or conveyed instruments to him to enable
him to break prison and escape: I Hale 621; -or removed
evidence of his guilt: R.v. Levy [1912] 1 K.B. 158; 7
Cr.App.R. 61. But merely suffering the principal to
escape will not make the party an accessory after the
fact; for it amounts at most but to a mere omission:
I Hale 619; a-nd see post, S 4146. So, if a person
supplies a felon in prison with victuals or other
necessaries for his sustenance: I Hale 620; or
relieves and maintains him if he is bailed out of
prison: ibid; or if a physician or surgeon
professio-nally attends a felon sick or wounded, though
he knows him to be a felon: I hale 332; or if a person
speaks or writes in order to obtain a felon's pardon
or deliverance; or advises his friends to write to the
witnesses not to appear against- him at his trial,and
they write accordingly: 3 Co.Inst. 139; I Hale 621; or
even if he himself agrees for money not to give
evidence against the felon: Moore K.B. 8; or knows of
the felony and does not disclose it: I Hale 371, 618;
none- of these acts would be sufficient to make the
party an accessory after the fact. He must be proved
to have done some act to assist the felon personally:
R. v. Chapple, 9 C. & P. 355. But if the employs
another person to do so,he will be equally -guilty as
if he harboured or relieved him himself:R. v. Jarvis,
2 M. & Rob. 40."


Huzurumuzdaki davanın olgularında Sanık 2 Sanık 1'e yardımcı olmak için herhangi bir faaliyette bulunmuş değildir. Sanık 2 Sanık 1 ile ilgili bilgi vermemiş ve- fotoğrafını hiç görmediğini söylemiştir. Bu fiiller madde 23 kapsamında yardım niteliğinde kabul edilemez. Bu durumda Sanık 2'nin 9. dava altındaki mahkumiyet kararının iptal edilmesi gerekmektedir.

Bidayet Mahkemesi Sanık 2'nin mahkum edildiği 3.,- 4., 5., 6. ve 7. davalar ile ilgili kararının 105. sayfasında şu şekilde bir bulgu yapmıştır.

"Görüleceği gibi Sanık 2'nin maktülün istemi dışında
Sanık 1 ile beraber olduğunu gösteren en küçük bir
şahadet yoktur.
- Bu durumda Sanık 2'nin İkidere'ye giderken Sanık
1'in yapacaklarından haberi olduğu sonucu
çıkarılamaz.
Mevcut şahadetin ortaya çıkardığı gerçek Sanık
2'nin Sanık 1'i maktülün bilgisi dahilinde Sanık 1'e
- hasımlarını ortadan kaldırmak amacı ile tabanca
vermesi için İkidere'ye götürdüğüdür.
.....
Sanık 2'nin Sanık 1'i kanunsuz tabanca tasarrufu
maksadıyla götürmesi neticesinde Sanık 1'in maktülü
öldürmesi bu ga-yriyasal amacın doğal bir sonucu
değildir.
......
Sanıkların her ikisi de İkidere'ye tabanca almak
ve tasarruf etmek amacı ile gittikleri için bu konuda
ortak amaçla hareket kanıtlandığından Sanık 2'nin
s-uç ortağı olduğu ve Sanık 1 ile birlikte suçlu
bulunup mahkum edilmesi gerekmektedir"


Sanık 1 gerek gönüllü ifadelerinde maktülün kendisine hasımları olduğunu söylediğini ifade etmiş ve ismi verilmeyen birisini maktülün yaptığı anlaşılması-n diye Sanık 1'in vurmasını istediğini ve bu maksatla Sanık 1'e maktülün silah vermek istediğini ve olay mahallinde verdiğini söylemiştir. Sanık 1 1. Gönüllü İfadesinde de maktülün kendisine silahı verdiğini, Sanık 1 kabul etmeyince maktülün sinirlendiğin-i, daha sonra Sanık 1'in maktülün "başka silah alacak" zannettiğini ve Sanık 1 ateş ettiğini belirtmiştir.

Sanık 2'nin ne açık ifadesinde ne de Gönüllü İfadesinde maktülün düşmanı olduğu veya Sanık 1'i maktülden silah alması için maktülle buluştur-acağı doğrultusunda herhangi bir ifade yoktur. Mahkemedeki yeminsiz beyanında da Sanık 2 bu konu ile ilgili herhangi bir şey söylememiştir. Bidayet Mahkemesinin huzurunda Sanık 2 ile maktül arasında geçen konuşma ile ilgili hiç bir bilgi yoktur. Birtek- Sanık 2'nin Sanık 1 ve maktülün 2.8.08 gecesi buluşmasında yardımcı olduğu hususunda şahadet vardır. Bidayet Mahkemesi huzurunda Sanık 2'nin maktülün Sanık 1'den birisini vurmasını istediği ve/veya bu maksatla Sanık 1'e silah vereceği hususlarını -bildiği doğrultusunda şahadet yoktur. Ancak Bidayet Mahkemesi'nin kararında belirtilen gerçek Sanık 1'in maktül ile ancak Sanık 2 vasıtası ile bir araya geldiği veya Sanık 1 ile maktülün Sanık 2 vasıtası ile buluştuğudur. Bu şahadet ışığında Sanık 2'n-in Sanık 1 ile maktülün hangi nedenle, yani silah teslim almak maksadı ile buluştuklarını bildiğini kabul etmesi doğru olmuş mudur? Bidayet Mahkemesi'nin "Mevcut şahadetin ortaya çıkardığı gerçek Sanık 2'nin Sanık 1'i maktülün bilgisi dahilinde Sanık 1'e - hasımlarını ortadan kaldırmak amacı ile tabanca vermesi için İkidere'ye götürdüğüdür." ve "Sanıkların her ikisi de İkidere'ye tabanca almak ve tasarruf etmek amacı ile gittikleri için bu konuda ortak amaçla hareket kanıtlandığından Sanık 2'nin suç -ortağı olduğu ve Sanık 1 ile birlikte suçlu bulunup mahkum edilmesi gerekmektedir." bulgusuna varmıştır.

Bidayet Mahkemesi bu bulgusu ile Sanık 2'nin Sanık 1'in suç ortağı olduğunu kabul etmiş ve Sanık 2'yi 3.4.5.6. ve 7. davalardan mahkum etmiştir. - Sanık 2'nin madde 20 altında Sanık 1'in suç ortağı olabilmesi için Sanık 2'nin maktülden silah almaya gittiğini bilmesi gerekirdi ve Sanık 2'nin bu bilgiye sahip olduğunun İddia Makamı tarafından isbat edilmesi gerekirdi. Sanık 2'nin bu bilgiye sahip olm-ası gerektiği kabul edilerek Sanık 2 mahkum edilmiştir. Suç ortağı olmak için bilme unsuru ile ilgili Archbold Criminal

Pleading & Practice 34th ed. Sayfa 1546'da şu ifade yer alır:

"It is necessary to show taht the person knew
that it was a-n offence, because he cannot plead
ignorance of the law, but where anyone is charged
with aiding and abetting a person to commit an
offence, it must at least be shown that he knew
what that person was doing. A person who does
not kno-w of the acts which another person is
doing cannot be charged with aiding and abetting
him because he does not know that he is doing
acts which amount to an offence: Thomas v. Lindop, 66
T.L.R. (Pt. 1) 1241; applying Ackroyd's Air Travel
v. D. P. P. [-1950] 1 All E.R. 933."

Bu noktada Bidayet Mahkemesi hata yapmıştır. Dolayısı ile Sanık 2'nin 3.4.5.6 ve 7. davalardan mahkumiyeti ile ilgili kararı iptal edilmelidir.

İddia Makamı Sanık 1 ve Sanık 2'nin taammüden kanuna aykırı bir fiil ile Musta-fa Akmandor'u öldürme suçundan mahkum etmemekle Ağır Ceza Mahkemesinin hata yaptığını ileri sürmüştür. İddia Makamı tarafından Mahkemeye sunulan şahadet ile İddia Makamı 2.8.08de Sanık 2 vasıtası ile Sanık 1 ve maktül buluşup maktülün Sanık 1'e silah ver-mesi hususunda anlaştıklarını, maktülün Sanık 1'e silah vereceğini bilerek Sanık 2'nin Sanık 1'i 3.8.08'de olay mahalline götürdüğü, olay mahallinde Sanık 1'in maktüle ateş etmesi sonucu maktülün öldüğünü ileri sürmüştür. İddia Makamı Sanık 1 veya Sanık- 2'nin olay mahalline gelmeden önce maktülü öldürme niyetinde oldukları doğrultusunda şahadet sunmadığı gibi, bu olay ile ilgili daha öncesine ait bir plan veya niyet olduğu doğrultusunda da şahadet sunmamıştır. Taammüd ile ilgili prensip birçok davada b-elirtilmiştir. (D.1/2000) Yargıtay/Ceza 14/98 sayfa 48'de ifade edilen prensip aynen şöyledir.
Bir cinayetin taammüden işlendiğinin söylenebilmesi için, cinayeti işleyenin, maktülü öldürmeyi önceden tasarlaması, planını uygulamaya koyması ve cinayeti tasar-ladığı an ile işlediği an arasında, soğukkanlı bir şekilde düşünebilmesi ve arzu ettiği takdirde bu cinayeti işlemekten vazgeçebilmesi için yeterli bir sürenin olması ve buna rağmen tasarısından, planından geri dönmeyerek cinayeti işlemiş olması gerekir. T-aammüd unsuru, diğer birçok dava yanında, R v. Shaban, 8 C.L.R.,82; Derviş Halil v. The Republic, 1961. C.L.R.432; Anastassiades v. The Republic, (1977) 2 C.L.R. 97; Koufou v. The Republic, (1984) 2 C.L.R.165; Yargıtay/Ceza 35/86 (D.8/87) davalarında işlen-miştir.

Bu meyanda şahadet yokluğunda Bidayet Mahkemesinin taammüdün isbat edilemediği doğrultusundaki bulgusu hatalı değildir. Kaldı ki olayın nasıl yer aldığını ileri süren İddia Makamına göre Sanık 1 olay yerinde maktülün arabasına yönelmesiyle -silah alacağı düşüncesiyle maktüle ateş ettiğini ileri sürmüştür. Bu meyanda bir iddia taammüden kanunsuz bir fiil ile maktülün ölümüne sebep olmak suçunun oluşmasına makul şüphe yaratmak için yeterlidir. Bu izahattaki çok kısa zaman dilimi içerisinde Sa-nık 1'in maktülü öldürmekten vazgeçmesine imkanı yoktu. (Yargıtay/Ceza 56/2005 (D.9/2008)).

Bidayet Mahkemesi Sanık 2'den alınan açık ifadenin Yargıç kurallarını ihlal ederek alındığına dair bulgu yaparak alınan açık ifadenin gönüllü ifade ile dev-am ettiğini, dikkate alınmaması halinde Sanık 2'nin savunmasını olumsuz etkileyeceğinden ihlale rağmen geçerli bir ifade olduğunu kabul etmiştir. Ceza davalarının duruşmalarında tutukluluk süresince zanlıların verdikleri ifadelere veya sözlü itirafların-a genellikle itiraz edilmekte, bu nedenle ifadelerin veya itirafların gönüllü olup olmadığının tesbiti veya yargıç kaidelerinin ihlal edilip edilmediğinin tesbiti için duruşma içerisinde duruşma yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan itirazlar davaların daha d-a uzamasına neden olmaktadır. Mahkemelerimizde ceza davalarının sayısının arttığı bir gerçektir. Cinayet vakalarının sayısı da geçmiş yıllardan fazladır. Bu yoğunluk içerisinde Ağır Ceza Mahkemelerinin yükü davalarda İddia Makamı tarafından ileri sürüle-n ifadeler veya itiraflar ile ilgili yapılan itirazlar ile daha da artmaktadır. Polisin çalışma tekniklerini geliştirmesi ile birlikte zanlılardan alınacak ifadelerin artık genelde kabul görmüş, Mahkemede itiraz yapılmasına olanak bırakmayan, yöntemlerl-e alınmasında fayda vardır. Ceza Yasamızın 1929 yılında, Ceza Usul Yasamızın 1948 yılında yürürlüğe girdiği ve o tarihten sonra esaslı tadilata uğramadığı göz önünde tutulursa, değişiklik yapılması gerekliliği daha iyi anlaşılabilmelidir.




- Mustafa H. Özkök Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu
Yargıç Yargıç Yargıç


15 Nisan, 2011


-


3



-


Full & Egal Universal Law Academy