Yargıtay Ceza Dairesi Numara 17/1994 Dava No 8/1994 Karar Tarihi 28.06.1994
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 17/1994 Dava No 8/1994 Karar Tarihi 28.06.1994
Numara: 17/1994
Dava No: 8/1994
Taraflar: Hasan Yumuk ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Haksız oy sağlama – Adli ihbar – Seçmen – Şikâyet – Kararda düzeltme
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 28.06.1994

-D.8/94 Birleştirilmiş
Yatgıtay/Ceza No 15-16-17/94
(Lefke Dava No: 243/94)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Metin A. Hakkı, Gönül Erönen.


Yargıtay/Ceza 15-/94

İstinaf eden: Hasan Yumuk, Alayköy.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı.
A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Menteş Aziz.
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Mustafa Arısa-l.



Yargıtay/Ceza No 16/94

İstinaf eden: Hüseyin Azmi Hanoğlu, Cengizköy.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı.
A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Meteş Aziz.
Aleyhine istin-af edilen namına: Savcı Mustafa Arısal.



Yargıtay/Ceza No: 17/94

İstinaf eden: Süleyman Değirmencioğlu, Cengizköy.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden n-amına: Avukat Menteş Aziz.
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Mustafa Arısal.



H Ü K Ü M

Taner Erginel: Sanıklar değiştirilmiş şekli ile 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 188(1) maddesine aykırı olarak 12 Aralık 1993 seçimlerinde U.B.P. milletveki-li adaylarına oy verilmesini sağlamak için cengizköy'de çeşitli kişilere "arsa haks ahipliği tespit belgesi" vermekle itham edildiler. Lefke'de oturum yapan Lefkoşa Kaza Mahkeemsi, Sanıkları itham odlukları 7 suçun 4'ünden beraat ettirirken 3 suçtan mahkûm- etti. Mahkûmiyetten sonra Kaza Mahkeemsi 1. sanığı 10 gün, 2. sanığı 2o gün, 3. Sanığı ise 30 gün hapis cezasına çartırıldı. Mahkûmiyet ve ceza aleyhine önümüzdeki istinafı dosyalamış olan Sanıkların avukatı Kaza Mahkeemsi kararının hatalı olduğunu, yani -Sanıkların tüm suçlardan beraat etmeleri gerektiğini ve herhalûkarda Sanıklara daha hafif ceza verilmesi gerektiğini iddia etmektedir.

Önümüzdeki davaya ilişkin olgular özetle şöyledir:

1976 yılında kabul edilmiş Seçim ve Halkoylaması Yasasının "Haksız- Oy Sağlama" kenar başlığını taşıyan 188(1) ve (2). maddeleri şöyledir:

"188(1) Kendisine veya başkasına oy verilmesi veya verilmeemsi için br veya birkaç seçmene çıkar veya sair hizmetler teklif eden, vaat eden veya veren yahut resmi veya genel görevler -veya özel hizmet ve çıakrlar vaat eden veya sağlayanlar, iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilirler. verilen vaat edilen veya sağlanan çıkarlar seçmenin seyahat, yemek, içki ve nakil giderleri veya hizmetlerinin karşılığı olarak gösterilse dahi hüküm- aynıdır.
(2) Yukarıda yazılı para, çıkar, vaat veya hizmetleri kabul eden seçmen de aynı cezaya çarptırılabilir."

Görülebileceği gibi bu maddeler kendisine veya bir başkasına oy verilmesini sağlamak için bir seçmene çıkar sağlamayı suç haline getirm-iştir.

Sanık 1, 1990 yılında U.B.P.'den milletvekili seçilmiş ve 1990-1993 yıllarında İskân Bakanlığı yapmış bir şahıstır. Sanıkların itham oldukları suçların işlendiği 7.12.1993 ile 12.12.1993 tarihleri arsında Sanık 1, U.B.P. milletvekili adayı, Sanık -2 Cengizköy muhtarı, sanık 3 ise Cengizköy U.B.P. Örgüt Başkanı idi.

23/78 sayılı Sosyal Konut Yasası ve bu yasaya bağlı olarak yapılan Kırsal Kesim Tüzüğü kırsal bölgelerde yaşayan ve evi olmayan çiftlere kendi konutlarını yapmaları için arsa verilmesin-i öngörmektedir. Yasada evli gençlere arsa verielceği belirtilmiş olamsına rağmen uygulamada evlenecek olanlara da arsa verilmektedir.

İddia Makamı, Sanıklar aleyhine getirdiği 7 davayı kanıtlamak için 8 tanık dinletti.

İddia Makamı 1. tanığı Artan Ilg-ar'ın şahadetine göre kırsal bölgede yaşayıp evi olmayan çiftler önce birer forma doldurarak İskân Bakanlığına veya Sosyal Konut Şubesine başvururlar. Genellikle müracaatlar fazla olduğundan mevzuata göre önceliği olanlar tespit edilir ve öncelik sırasına -göre arsalar dağıtılır. Eğer parselleme yapılmışsa hak sahipleri kura ile belirlenir. Belirlenen haks ahiplerine "arsa haks ahipliği tespit belgesi" verilir. Hak sahiplerine 3 ay içinde konutu yapmaya başama ve en geç 2 yıl içinde tamamlama şartı konur. Be-lgede Bakanlığın vereceği proje dışında ev yapıldığı takdirde arsanın geri alınacağı belirtilir.

Sosyal Konut Şube Amiri Vekili olan Artan Ilgar şahadetinde, 1992 yılında Sanık 1'in talimatı ile Şubesinin Cengizköy muhtarı olan Sanık 2 ile temas ettiğini-, görevli memurun çalışmaları ve Sanık 2'nin beyanları ışığında 15 hak sahibinin tespit edildiğini, belgelerin 2.11.1993 tarihinde Sanık 1 tarafından imzalandığını, ancak bu belgelerin dağıtılmadığını, 20 Ekim - 12 Aralık 1993 tarihleri arasında Şuebsinde -çok süratli uygulamaya gidildiğini ve 297 adet arsa dağıtıldığını, Sanık 1'in kendisine Cengizköy'de dağıtılacak arsalarla ilgili birliste gönderdiğini, bu listenin üzerine Sanık 1'in "Artan Bey gereği" diye yazdığını, listede arsa alacak isimler ve parsel- numaralarının bulunduğunu, bu konuda Sanık 1'den sözlü talimat da aldığını, gönderilen liste ve talimat ışığında Cengizköy'de dağıtılacak 29 arsa hak sahipliği tespit belgelerinin hazırlandığını söyledi.

İddia Makamı tahkikatı yapan emniyet görevlileri -ile kendilerine arsa hak sahipliği tespit belgesi verilen 5 kişiyi tanık olarak dinleterek davaları kanıtlamaya çalıştı.

Kaza Mahkemesi yargıcı son derece detaylı ve dikkatle hazırlanmış kararında öncelikle arsa dağıtımından yaralanacak kişilerin seçmen -olup olmadığı üzerinde durdu. Sanıkların itham oldukalrı suçları işleyebilmeleri için U.B.P. adaylarına oy verilmesini sağlamak amacıyla arsa hak sahipliği tespit belgelerinin dağıtılması gerekiyordu. Bunun için ise herşeyden önce belgeleri alan kişilerin -oy verecek kişiler oması gerekmekteydi. İddia Makamı seçmen listelerini ibraz ederek belge alan kişilerin seçmen olduğunu kolaylıkla kanıtlayabilirdi. Ancak muhtemelen bir dikkatsizlik sonucu bu yapılmadı. Bu nedenle Mahkeme belgealan kişilerin Mahkemede t-esadüfen söyleidkleri sözleri yorumlayarak seçmen olup olmadıklarını kararlaştırmak zorunda kaldı.

Mahkeme kararında bu konuda şöyle denmektedir:

".. 188(1) deki suçun işlenmesi için çıkarın seçmen olan bir veya birkaç seçmene sağlanmış olması gerekir. -Aksi halde seçmen olmayan bir kimseye maddede belirtilen amaç veya niyet için çıkar sağlamış olamsı halinde kanaatimce 188(1) maddesindeki suç işlenmiş olmaz.

Kısacası iddia makamı suçun birinci unsurunu ayrı ayrı her dava için makul şüpheden ari bir şek-ilde ispat etti mi diye bakmak gerekmektedir."

1. davada oy vemek için arsa tespit belgesi aldığı iddia edilen Selcan Avcı için Mahkeme kararında "bu şahsın seçmen olduğuna makûl şüpheden ari olarak karar veremem" denmektedir. Ayni şekilde Mahkeme 3. dava-da arsa tespit belgesi alan Ekrem Özuysal ve 4. davada Taner Aslantürk'ün de seçmen oldukalrını İddia Makamının kanıtlayamadığı sonucuna vardı. Semih Doru ve Derviş Soyer ise hiç şahadet vermedikleri için seçmen oldukları kanıtlanmamış oldu. Arsa hak sahip-liği tespit belgesi alan ve Mahkeemde şahadet veren Suzan Altıntaş 12.12.1993 seçinlerinde U.B.P.'yi desteklediğini, Hüseyin Şehnaz ise D.P.'ye oy verdiğini söyledi. Bu şahadet ışığında Mahkeme Suzan Altıntaş ve Hüseyin Şehnaz'ın seçmen olDukları kanısına -vararak bu kişilerle ilgili olan 2, 5. ve 6. davalarda suçların diğer unsurlarını araştırdı. Bu davalarda suçların tüm unsuralrının kanıtlandığı sonucuna varan Mahkeme, Sanıkları 2, 5 ve 6. davalrdan mahkûm etti. Mahkemenin 1, 3 4 ve 7. davalarda verdiği b-eraat karar- alrına karşı istinaf dosyalanmadığından bu kararlar kesinleşmiş bulunmaktadır. Bu noktada üzerinde durulamsı gereken husus şudur. Arsa hak sahipliği tespit belgesi alan ve Mahkemede şahadet veren kişiler arasında 12.12.1993 seçimlerinde oy ver-diğini söyleyen ve dolayısıyle seçmen olduğu açıkça kanıtlanmış olan tek kişi Hüseyin Şehnaz'dır. BU kişi ile ilgili oalrak getirilen dava ise sadece 5. davadır. 2. ve 6. davalarla ilgili şahadet veren Suzan Altıntaş'ın şahadeti dikkatle incelendiğinde bel-ge alan diğer tanıkalrın şahadetlernden pek farklı olamdığı görülür. Bu tanık seçimlerde U.B.P.'yi desteklediğini söylemekle birlikte oy verdiğini veya seçmen odluğunu söylememiştir. Dolaysııyle Sanıkların 1, 3 4 ve 7. davalarda yararlandıkları şüpheden 2.- ve 6. davalarda da yararlanmaları gerekirdi. Bu durumda Sanıkların mahkûm olabilecekleri tek dava olArak 5. dava kalmaktadır.

Şimdi Mahkemenin 5. davada suçun tüm unsurlarının kanıtlandığı görüşünün doğru olup olmadığı üzerinde durmamız gerekmektedir.

-İstinaf nedenleri incelendiğinde Sanıklar avukatının ilk şikâyetinin Mahkeme kararının okunmasından sonra kararın derhal kendisine verilmemesi ve Yargıç tarafından kararda düzeltmeler yapılması olduğu görülür. Karar 3.6.1994 tarihinde Cuma günü okunmuştu.- Öyle nalşılıyor ki saat 11.99'de okunmaya başlayan kararın okunması saat 14.15'e kadar sürdü. o saattte Yargıcın kararı kontrol etme örneğin daktilo ve imlâ hatalarını düzeltme veya cümle düşüklüklerini ortadan kaldırma olanağı kalammıştı. Araksından haft-a sonu tatilinin gelmesi şikâyet konusu durumun meydana gelmesine neden olmuştur. Kararda kararın anlamını değiştiren düzeltmeler yapılmış olsa bu şikâyet üzerinde önemle durmamız gerekecekti. Halbuki böyle bir iddia ve şahadet önümüzde yoktur. Dolayısıyle- yagrıçların mümkün olduğu ölçüde bu tür şikâyetlere fırsat vermemeleri gerektiğini vurgulamakla yetiniriz.

Sanıkları avukatının öne sürdüğü önemli argümanlardan birine göre sanıkalrın itham odlukları 5/76 sayılı 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 188(-19 maddesi Sanıkalrın işlediği fiilin suç olduğunu belirtmemiştir. Bu nedenle Sanıkalrın bu maddeye aykırı hareket etme nedeniyle cezalandırılamı mümkün değildir. 188(1) maddeye göz attığımızda yasaklanan fiilerin belirtildiğini ancak "bu fiilleri yapanlar- suç işlerler veya suç işleiş olurlar" sözcüklerinin yer almadığını ve doğrudan verilecek cezaya geçildiğini görürüz. Bu nedenle Sanıkalrın avukatı Anayasamızın 18(1) maddeinde ifade edilen suçların kanuniliği ilkesinin ihlâl edildiği iddiasını yapmaktadır-. Suçların kanuniliği ilkesi tüm hukuk sistemlerinin benimsendiği bir ilkedir. Eğer Yasa Koyucu 18(1) maddede suç olan fiileri belirlenmemiş olsaydı Sanıklar avukatı argümanlarında tamamen haklı oalcak ve bu madde nedeniyle kimse cezalandırılamayacaktı. N-e var ki 188(1) maddede hem suç olan fiiler hem de bu fiillerin cezaı belirtilmiştir. Dolayısıyle ortada ilkeye ayırılık yoktur. Sadece bir kaleme alma hatası bulunduğu söylenebilir. Gerçekte bu kaleme alma hatasının veya suç maddesinin arzu edilen mükemme-llikte ifade edilmemesinin başka suç maddelerinde de terkarandığını görürüz. Buna rağmen böyle bir hata nedeniyle suç maddesinin geçersiz hale geldiğini gösteren bir içtihata ratlamadık. İlkeye aykırılık da olmadığı için sanıklar avukatının bu istinaf sebe-bini reddederiz.

Sanıklar avukatının üzerinde önemle durduğu diğer bir konu Mahkemenin sanık 1'in U.B.P. adayı olduğunu gösteren ithamnameye ekli Ek I listeyi adli ihbar oalrak dikkate almasıdır. Adli ihbar olarak dikkate alınabilecek konular Mahkemede k-anıtlanmasına gerek olmayan konulardır ve Resmi Gazete bunlardan biridir. Sanık 1'in aday olduğunu gösteren ithamnameye ek liste 15.11.1993 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştı. Bu nedenle Mahkeme bu listeyi dikakte almakta sakınca görmemiştir. İngiltere'd-e bir Resmi Gazetenin adli ihbar olarak dikakte alınması için Mahkemeye ibrazı gereklidir. Dolayısıyle adli ihbar olarak dikkate alma ibraz edilen Resmi Gazetenin içeriğinin kanıtlanamsına gerek olmadığı anlamı taşımaktadır. ne var ki bu konu İstinaf Mahke-memizde geçmiş içtihatlarda tartışılmıştır. Yargıtay/Hukuk 17/93; (D.3/94) ve Yargıtay/Hukuk 49/86; (D.37/86) da Mahkememiz Resmi gazetenin ibrazı şartının emredici değil yönlendirici bir şart olduğu görüşünden hareketle ibraz edilmeyen durumlarda da Resmi- Gazetenin adli ihbar olarak ddikkate alınabileceği soncuuna avrmıştır. istinaf Mahkememizin görüşüne göre ilgili Resmi Gazetenin ibrazı arzu edilen birşeydir fakat şart değildir. şart olamsı için ibraz edilmeemsinin karşı tarafa bir haksızlık oluşturması -gerekir. Burada U.B.P. aday listesi ithamnameye eklenmişti. 15.11.1993 tarihli Resmi Gazetenin irbazı bir formaliteden ibaretti. Bu nedenle İstinaf Mahkememizin geçmiş içtihatları doğrultusunda Mahkemenin 15.11.1993 tarihli resmi gazeteyi dikkate almakla h-ata yapamdığı görüşündeyiz.

Sanıklar avukatının argümanlarından biri 188(1) maddedeki "çıkar" sözcüğüne ilişkindir. Bu maddeye göre suç işlenebilmesi için bir adaya ay verilmesini sağlamak amacıyla bir seçmene çıkar sağlamak gerekir. Sanıklar avukatının -görüşüne göre çıkar gizli ve doalylı bir yarar sağlamak olup arsa hak sahipliği tespit belgesi vermek çıkar sayılamaz. M. A. Ağakay tarafından hazırlanan Türkçe sözlükte çıkar sözcüğünüe böyle dar bira nlam verildiği görülmektedir. Buna rağmen diğer sözcük-lere ve özellikle Türk Dil Kurumu'nun hazırladığı sözlüğe baktığımız zaman menfaat sözcüğü ile aynı anlama geldiğini görürüz. 188(1) maddenin yazılış şeklinde de dar bir youmun tercih edilmesini gerektirecek belirtiler yoktur. Bu madede "verilen, vaat edil-en veya sağlanan çıkarlar seçmenin seyahat , yemek, içki ve nakil giderlrti veya hizmetlerinin karşılığı olarak gösterilse dahi hüküm aynıdır" denmektedir. Bu alıntıdan görüleceği gibi Yasa Koyucu çıkar sözcüğüne geniş bir anlam vermek istemiştir. Bu neden-le bu konuda öne sürülen istinaf sebebini de reddederiz.

Sanıklar avukatı 188(1). maddeye bağlı suç takibinin şikâyete bağlı odluğunu, bu şikâyetin ilgili kimseler tarafından yapılabieceğini, Devlet Başkanının ise ilgili kimse olmadığını ve dolayısıyle s-uçun bir unsurunun kanıtlanamadığını öne sürmüştür. Şikâyetle ilgili olan Seçim ve Hakoylaması yasasının 210(1) ve (2). maddeleri şöyledir:

"210 (1) Bu yasada yazılı suçlardan birini işleyenler veya bu yasanın uygulanması ile ilgili olup da genel kurulla-ra göre cezalan-dırılmaları gerekenlerin sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun, haklarınd genel kurallar dairesinde kovuşturma yapılır.

(2) İlgili kimseler ve siyasal partiler şikâyetname vermek suretiyle dava açılmasını isteyebilirler."

Acaba -Yasanın 210(2) maddesi şikâyet olmazsa Başsavcılık suçun tahkikatını yapamaz ve dava ikâme edemez anlamına mi gelmektedir? Bu konu üzerinde dikkatle durulduğunda ve Seçim ve Halkoylaması Yasasının bireylerden çok kamuyu ilgilendirdiği gözönünde tutulduğund-a 210(2) maddenin Başsavcılığın yetkilerini sınırlamak için kaleme alınamdığı sonucuna varıyoruz. Eğer Yasanın böyle bir amacı olsa ve hukuk sistemimizde böyle önemli bir istisna yaratmak istese bunu daha açıkça ifade etmesi gerekirdi. Dolayısıyle 210(2) -maddeyi yönlendirici bir madde olarak kabul etmek zorundayız. Diğer suçlarda olduğu gibi Seçim ve Halkoylamasına karşı işlenen suçlarda da şikâyet üzerine Başsavcılık harekete geçip ceza davası getirebilir. Ancak bu suçlar şikâyete bağlı suçlar değildir, -yeni şikâyet olmaması Başsavcılığın görevini yapmasına engel teşkil etmez. Bu nedenle şikâyetle ilgili istinaf sebebini reddederiz.

Sanıklar avukatı Emare 7 olarak Mahkemeye ibraz edilen KKTC Cumhurbaşkanı Sayın rauf R. Denktaş'ın Başsavcılığa hitaben ya-zdığı 16.12.1993 tarihli şikâyet mektubu üzerinde durdu ve bu mektubun Mahkemeyi etkilediğini iddia etti. Mahkeme kararı incelendiği zaman yasal konuların dışına çıkmayan teknik bir karar olduğu görülür. BU kararda Yargıcın söz konusu mektuptan etkilendiği-ni gösteren herhangi bir belirti yoktur. Bu nedenle bu istinaf nedenini de reddederiz.

Sanıklar avukatının diğer bir istinaf nedeni Mahkemenin İddia Makamı tanıkalrına inanmakla hata ettiği doğrultusundadır. Ne var ki kararda bu konuda da Mahkemenin gere-kli titizliği gösterdiği ve kendi kendini ikaz ettikten sonra bulgularını yaptığı görülmektedir. Kaldı ki söz konusu tanıkların yalan söylemeleri için bir neden de gösterilememiştir. Dosyayı inceleyeince Mahkemenin tanıklara inanma konusunda hata yaptığını- gösterecek bir nedene rastalmamız mümkün olmamıştır.

İstinaf nedenleri üzerinde bir bir dikkatle durduktan sonra Mahkeme kararında suçun diğer unsurlarının kanıtlandığı konusundaki görüşün hatalı olamdığı sonucuna vardık. Dolaysııyle Sanıklar aleyhine g-etirilen 5. davada tüm unsurların kanıtlandığı kanısına varır, bu suçla ilgili olarak İlk Mahkemnin verdiği mahkûmiyet kararını onaylarız.

Cezaya ilişkin istinafa gelince, bu konuda Mahkememizde iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Azınlık kararı olan beni-m görüşüme göre Sanıklara mahkûm oldukları 5. davada hapis cezası vermek doğru değildir. Bunun nedenlerini şöyle izah edebilirim.

A) Evsiz çiftleri ev sahibi yapmak amacıyla arsa dağıtılması çok yararlı ve iyi bir kamu hizmetidir. Önümüzdeki davada arsa d-ağıtımının Sosyal Konut Yasası ve Kırsal Kesim Tüzüğüne aykırı yapıldığı veya U.B.P.'li olmayanlara karşıa yırım yapıldığı iddiaları öne sürülmemiştir. Ortaya çıkan tabloya göre yasal olan doğru bir işlem, seçim arifesinde, seçmenin oy vermesini etkilemek -amacıyla yapıldığı için suç haline gelmiştir. Arsa dağıtımının tüzüğe uygun olması suçun meydana gelmesini etkilemese bile bu konu cezayı etkileyem önemli bir faktçr oalrak kabul edilmelidir. Sanıkalrın yaptığı iş yasalara uygun doğru bir iş olduğuna ve se-çim döneminden önce yapılsa Bakanlığın normal icraatı olarak kabul edileceğine göre Sanıkalra ceza verirken bu hususun dikkate alınması gerektiği görüşündeyim.

B) Sanıkların mahkûm olduğu 5. davada arsa tespit belgesi verilerek etkilenmek istenen kişi Hü-seyin şehnaz'dır. Hüseyin Şehnaz'a söz konusu belge 9.12.1993 tarihinde Sanık 2 tarafından verildi ve bu esnada seçimlerde U.B.P.'yi destekelemesi gerektiğini ima eden konuşmalar yapıldı. Ne var ki yapılan bu konuşmaların Hüseyin Şehnaz üzerinde hiçbir etk-isi olamdığı anlaşılmaktadır. Çünkü Hüseyin Şehnaz şahadetinde seçim günü U.B.P.'ye değil D.P.'ye oy verdiğini söylemiştir. Dolayısıyle Sanıkların bir seçmeni etkilemeye çalıştıkları fakat başarılı olamadıkları bir dava ile karşı karşıya bulunmaktayız.

B-u hususları dikkate aldıktan sonra Mahkemenin Sanıklara verdiği hapis cezalarının fazla ağır olduğu, Sanıklara hapis cezası dışında bir ceza verilmeisnin daha uygun olacağı kanısına varıyorum. Sanıklar 4'er gün hapiste kalmışlardır. Bu durumda Sanıkların c-ezalarının 4'er gün hapse indirilmsi ve Sanıkların bugünden itibaren serbest kalmaları gerektiği görüşündeyim.

Gönül Erönen: Sayın yargıç Taner Erginel'in okuduğu kararda, Sanıkların çarptırılması gereken ceza ile ilgili söyledikleri haricindeki görüşleri-ni paylaşmaktayım. Bir başka deyişle, Kaza Mahkemesi Yargıcının istinaf eden her 3 Sanığı da 5. davadan mahkûm etmesi yerindedir ve bu mahkûmiyetin bozulması yönünde istinaf eden Sanıkalrın avukatının yaptığı iddialar ile ikna olmadım.

Sanıkların, bilhas-sa toplum arasında bir süre yüksek bir görev sürdüren ve Bakanlık mertebesine erişen Sanık 1'in Seçim Yasalarını harfiyen uygulaması ve seçim süresince Yüksek Seçim Kurulunun koyduğu yasaklara harfiyen uyması zorunlu idi. Bu meselede olduğu gibi, seçim ari-fesinde mesai saatlerinin dışında gece saat 10.00'da seçmen vatandaşların kapısının çalınıp sözde hizmeti vatandaşın ayağına götürüyor görünümü altında oylarını etkilemek amacı ile kendilerine telkin dahi yapılması son derece yanlıştır. Yasa koyucu Sanıkla-rın mahkûm olduğu 5. dava ile ilgili çarptırılabilecekleri azami cezayı 2 yıl hapis cezası ile sınırlamıştır. Sanıkları Seçim Yasası dışında Ceza Yasamızın ve Ceza Usul Yasamızın Mahkemeye verdiği genel yetkileri kullanıp hapislik cezası dışında bir cezaya- çarptırmayı yanlış bulurum. Bu husus gözönünde bulundurulduğunda Sanıkların kaza Mahkeemsince 5. davadan mahkûm olduğu suç küçümsenecek bir suç değildir. Ancak ilk defa oalrak bu tür davalar KKTC'de son günlerde görülmektedir. Bilhassa bu hususu ve Sanıkl-arın benzeri sabıkaları olmadığını gözönünde bulundurduğumda, Sanıklara kısa süreli hapislik cezası dışında bir ceza vermenin uygun olmadığı görüşündeyim. Bu noktadan hareketle, prensip olarak Sanıkların çarptırıldıkları hapislik cezasına müdahaleye Yargıt-ayca gerek yoktur kanısındayım. Ancak her 3 istinaf eden Sanıkların ayni suçtan ayni Mahkeme tarafından ayni zamanlarda işledikleri bir fiilden mahkûm olduklarına göre çarptırılmaları gerekli hapislik cezasının süresi ayni olmalı idi. (Parity of Sentence).- Bu husus geçmiş birçok yeterli içtihatlarda da vurgulanmıştır. (Bak: Örneğin Birleştirilmiş Yargıtay/Ceza 18-21/90 (D.10/90) ve Yargıtay/Ceza 36/92 (D.4/93) ve Yargıtay/Ceza 15/87 (D.17/87). Dolayısıyle bu meselede Lefke'de oturan Lefkoşa Kaza mahkemesini-n Sanık 1'ı 10 gün Sanık 2'yi 20 gün Sanık 3'ü ise 30 gün hapis cezasına çarptırması prensip oalrak yanlıştır ve bu dengesizliğin bu Mahkeme tarafından giderilmesi bu Mahkemenin görevidir. Kaza Mahkemesi farklı süreli hapislik cezalarını Sanıklara verirken-, kısmen bu hususu izaha çalışmalarına karşın kararı dikkatlice okunduğunda bunun nedenlerinin doyurucu olmadığı göze çarpmaktadır. Netice itibarıyle bu konuda Sanıkalrın lehine olabilecek en az süreli hapislik cezasını tüm Sanıklara da teşmil etmeyi uygun- görmekteyim.

Netice olarak Sanık 1'in Kaza Mahkemesince çarptıorıldığı gibi 10 günlük hapislik cezasının aynen onaylanması ve Sanık 2 ve 3'ün de 5. dava ile ilgili oalrak çarptırıldıkları hapislik cezalarının 10 güne indirilmesi gerektiği görüşündeyim. -Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 147. madde hükümleri de gözönünde bulundurularak, istnaf eden Sanıkalrın 3'ü de geri kalan 6 günlük hapislik cezalarını çekmek üzere Merkezi Cezaevine gönderilmesine emir verilmesi gerekir görüşündeyim.

Metin A. Hakkı: Mahkûm-iyet konusunda Sayın Taner Erginel'e Sayın Gönül Erönen katıldığı oranda Sayın Gönül Erönen'in kararına aynen katılmaktayım. Sanıkların çarptırılmaları gerekli cezaya ise Sayın Taner Erginel'in görüşlerini değil, Sayın Gönül Erönen'in görüşlerini benimseri-m.

Taner Erginel: Oybirliği ile istinafların kısmen kabıule dilmesine Sanık 1 ve 3'ün 2. davadan beraatine, her 3 Sanığın ise 6. davadan beraatine karar verilir. Yine oybirliği ile istinaf eden Sanıkların 5. davadan mahkûmiyetlerine ve bu davaya ilikin is-tinafların reddedilmesine karar verilir. Ceza konusunda ise benim karşı oyum ve oyçokluğu ile her 3 sanığın da 10 gün hapislik cezasına çarptırılmalarına ve 4 gün hapis cezalarını çektikleri gözönünde bulundurarak geri kalan 6 günlük hapislik sürelerini çe-kmek üzere Merkezi Cezaevine gönderilmelerine emir verilir.


(Taner Erginel) (Metin A. Hakkı) (Gönül Erönen)
Yargıç Yargıç Yargıç

2-8 Haziran 1994












-


11



-


Full & Egal Universal Law Academy