Yargıtay Ceza Dairesi Numara 17,12/1991,1992 Dava No 7/1992 Karar Tarihi 24.06.1992
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 17,12/1991,1992 Dava No 7/1992 Karar Tarihi 24.06.1992
Numara: 17,12/1991,1992
Dava No: 7/1992
Taraflar: Mustafa Serttaş (Tavuri) ile Başsavcılık arasında
Konu: Hırsızlık amacıyle dükkân açma – Ceza takdiri – Sanığın ıslahı – Sosyal Hizmetler Dairesi raporu
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 24.06.1992

-D.7/92 Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza No: 17/91 ve 12//92

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Taner Erginel, Metin A. Hakkı


Yargıtay/Ceza No: 17/91
(Mağusa Ağır- Ceza Dava No: 2347/91)

İstinaf eden: Mustafa Serttaş (Tavuri), Mağusa
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a


İstinaf eden: Sanık şahsen hazır
Ale-yhine istinaf edilen namına: Güven Silman


Yargıtay/Ceza No: 12/92
(Mağusa Ağır Ceza Dava No: 8806/91)

İstinaf eden: Mustafa Sertta, (Tavuri), Mağusa
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa
- A r a s ı n d a


İstinaf eden: Sanık şahsen hazır
Aleyhine istinaf edilen namına: Güven Silman

H Ü K Ü M

N. Ergin Salâhi: Bu istinafın hükmünü Sayın Yargıç Taner Erginel verecektir.

Taner Erginel: Ağır Ceza Mahkemesi tarafında-n 5 yıl hapis cezasına çarptırılan Sanık kendisine verilen cezanın fahiş olduğunu öne sürerek bu istinafları dosya- lamış bulunmaktadır ve cezanın indirilmesini talep etmektedir

Sanık Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı 234/91 sayılı davada Gazi Mağusada- Gülsen Ticaret isimli bir tuhafiye dükkânının kapısını uydurma bir anahtarla açıp içeriye girmekle ve 103.500TL değerinde tuhafiye eşyasını çalmakla itham edildi. Mahkemede avukatsız bulunan ve kendini savunacağını söyleyen Sanığa dava okunduktan sonra Sa-nık suçunu kabul etti. Daha sonra olguları anlatan Savcı Sanığın ilk tahkikattan sonra serbest kalması için gerekli teminat şartlarını yerine getirmediğini ve bu nedenle duruşma gününe kadar tutuklu kaldığını söyledi. Sanığın geçmiş sabıkaları olduğunu söy-leyen Savcı Mahkemeye uzun bir sabıka listesi sundu. Sanığın sabıkaları Sanığın alelade bir suçlu olmadığını ve Mahkemenin çok istisnai bir durumla karşı karşıya olduğunu ilk bakışta ortaya çıkarmaktaydı. 1965 yılında doğan Sanığın ilk sabıkası 2.8.1978 ta-rihlidir ve Sanık bir sirkat suçu nedeniyle 1 yıl sürele sınamaya tabi tutulmuştur. Daha sonra yine sirkat suçundan mahkûm olan Sanık Girne erkek yurduna teslim edilmiştir. Sanığın bunu takip eden suçları ambar açma ve hırsızlık, ev açma ve hırsızlık, dükk-ân açma ve hırsızlık suçları ve bunlara benzer suçlardır. Sanığa karşı önce sınama ve yurtta kalma gibi tedbirler alınırken, bir süre sonra ona 2 ay, 3 ay gibi kısa süreli hapislik cezaları verilmeye başlandı. daha sonra bu cezaların da yeterli olmadığını -gören Mahkemeler Sanığa 9 ay, 18 ay ve nihayet 4 yıl hapis cezası verdiler. En son 12.2.1986 tarihinde 4 yıl hapse mahkûm edilen Sanık hapisten çıktıktan sonra tekrar suç işlemeye başladı ve uzun bir suç listesi ile tekrar Mahkeme önüne geldi. Ağır Ceza Ma-hkemesi Sanığın bu tür suçları işlemeyi adeta meslek haline getirdiğini, işlenen suçların çok ciddi suçlar olduğunu ve Sanığa verilen son ceza olan 4 yıl hapislik cezasının Sanığın ıslahını sağlamada yetersiz kaldığını dikkate alarak Sanığa 5 yıl hapis cez-ası verdi.

Sanığın Mahkemede bekleyen davaları Gülsen Ticaret isimli dükkânı uydurma bir anahtarla açarak hediyelik eşya çalmadan ibaret değildi. Sanık yine Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 8806/91 sayılı davada Ahmet Zorba isimli bir şahsın ikâmetg-âhından 150.000TL değerinde su motoru çalmakla itham edilmişti. Bu davada Sanık suçunu kabul ettikten sonra Mahkemelerde bekleyen başka davaları daha olduğunu söyledi ve kendisine ceza verilirken bu davaların da dikkate alınmasını istedi. Savcılığın bu tal-ebi uygun görmesi üzerine Sanığa aleyhine getirilmiş olan diğer 33 dava okundu. Sanık bu davaları da kabul ettikten sonra savunmasında şöyle dedi:

"Ben 27 yaşındayım ve bugüne kadar 17 yıl hapiste kaldım. Yani hayatımın yarısından fazlasını hapiste geçir-dim. Son mahkûmiyetim olan 4 yıl hapis cezasını 2 ay eksik çektim. Çünkü Anayasa Mahkemesinin bir kararına dayanarak kısmi aftan yararlandım. Hapisten çıkarken bir daha suç işlemeyeceğime söz verdim. Önce Gazi Mağusa Sosyal Hizmetler Dairesi bana aylık ver-meye başladı. Fakat 4 ay sonra bu aylığı kestiler. Bu arada evlendim ve ailemi geçindirmek zorundaydım. İş bulmak için Başbakan, Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Müsteşarı, Cumhurbaşkanı Halkla İlişkiler Müdür ve diğerleriyle görüştüm. Ban söz verdikleri hald-e iş bulmam hususunda yardımcı olmadılar. Parasız kalınca tekrar suç işlemek zorunda kaldım."

-Ağır Ceza Mahkemesi Sanığın aleyhine getirilmiş ve tümü benzer suçları içeren 33 davayı dikkate aldı. Ayrıca Sanığın savunmasında söylediklerini, küçük yaştan beri anne babasının sahip çıkmaması üzerine kötü arkadaşların etkisiyle suç işlemeye başladığını-, polise yardımcı olduğunu, çalınan eşyaların büyük bir bölümünün bulunarak sahiplerine iade edildiğini, Sanığın 2347/91 sayılı davada verilen 5 yıl hapislik cezasını çekmekte olduğunu, göz önünde bulundurdu ve Sanığa 3 yıl hapis cezası verdi. Böylece Sanı-ğın aleyhine getirilen davaların tümü kapanmış oldu.
-
Sanık 2347/91 sayılı davada verilen 5 yıl hapis cezası ile 8806/91 sayılı davada verilen 3 yıl hapis cezasını istinaf etti. İki istinafın birleştirilerek dinlendiği istinafın duruşmasında Sanık yine avukat istemiyerk kendi savunmasını yapmayı tercih etti-. Sanık İstinaf Mahkemesine Ağır ceza Mahkemesinde yaptığı savunmayı tekrarlayarak çocuk yaşından beri yaşamının büyük bir bölümünü hapiste geçirdiğini, Devlet yöneticilerinin kendisine doğru yola dönme fırsatı tanımadıklarını ancak şimdi İstinaf Mahkemesi-nin anlayışlı davranıp cezasını affetmesi halinde bir daha kesinlikle suç işlemeyeceğini söyledi.

Mahkemelerin 24 yaşına kadar olan genç suçlulara ceza vermeden ve özellikle onları hapse göndermeden önce Sosyal Hizmetler Dairesi raporu temin etmeleri ve -bu rapor ışığında Sanıkalrın durumunu değerlendirmeleri gerekir. Gerçi Sanık bu yaşın üzerinde yani 27 yaşındadır fakat Sanıkta da kişilik bozukluğu belirtileri görülmektedir. Çocukluktan beri hapisten çıkmayan ve hapisten çıktıktan sonra da kısa sürede üs-t üste akıl almaz sayıda suç işleyen bu kişiye ilişkin rapor alınmasının yararlı olacağını düşünen İstinaf Mahkemesi böyle bir rapor hazırlanmasını emretmiştir. Sanığa ilişkin olarak hazırlanan Sosyal Hizmetler raporunun bir bölümünde şöykle denmektedir:

-"1979 yılında, henüz 14 yaşında iken cezaevinde hükümlü olarak tutulmaya başlanmıştır. O tarihten bugüne kadar da yaşamının önemli dönemlerini cezaevinde geçirmiştir. Halen aynı ortamda bulunmaktadır. İlgili uzun süreden beri Sosyal Hizmetler Dairesinin g-önüllü meseleleri arasında bulunmakta ve Periyodik olarak cezaevinde ziyaret edilmektedir. Bu ziyaretler sonucunda edinilen izlenim ve personelden alınan bilgilere göre, Mustafa Serttaş rehabilite olması amacıyle kendisine tanınan olanakları değerlendireme-miş ve çevresiyle uyum sağlıyamamıştır. Sanat öğrenilen atölyelerde çalışmayı benimseyeme-miştir. Kendisine cezaevi kantininde görev verilmesine rağmen bu güveni de sarsarak ambarları soymaya kalkışmıştır. Ayrıca rahatsız edici tavırları da personelle mah-kûmları birbirine düşürecek boyutlara ulaşmıştır. Bu tavırlara örenk olarak yalan söyleme ve iftira atmayı verebiliriz..."

-Sosyal Hizmetler Dairesi Sanığı Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesine götürerek muayene ettirdi ve hastahane doktorlarının görüşlerini raporuna ekledi. Hastahane doktorlarının belirttiği görüşe göre sanık kişilik bozukluğundan muzdarip bir hastadı-r. Tıbbi sözcüklerle ifade edilirse antisosyal ve sosyopatik bir kişiliğe sahiptir. Böyle bir kişiliğie sahip olanlar genellikle düzensiz ve değişken bir yaşam sürerler. Dürtüleri ile hareket eden bu kişilerin işledikleri suçlar iyi plânlanmış anlık kararl-arla işlenen suçlardır, işledikleri suçlardan dolayı pişmanlık duymazlar, kendilerine ceza verileceğinden endişe etmezler,, bu kişileri ceza vererek islah etmek de mümkün değildir, genllikle cezdan sonra aynı suçu işlemeye devam ederler.
-
Sanıklara verilen cezanın amacı sanığı ıslah etmek ve topluma kazandır-mak olduğu için Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi doktorlarının görüşleri Mahkemeyi bir çıkmazla karşı karşıya getirmiştir. Çünkü bu görüşlere göre Sanığın ne kadar ağır cez-a verilirse verilsin ıslahı mümkün olmayacaktır. Kişilik bozukluğu olan hasta tanımına giren bu Sanığa verilecek cezanın ne kadr olması gerektiği hususunu uzun boylu düşündük. Sanığın Mahkememize ısrarla söylediği tekrar suç işlemeyeceği sözlerini de dikak-te aldık. Kanımıza göre böyle bir Sanığa ceza takdir ederken hem Sanığı düşünmek yai yararı olmayacak kadar ağır bir cezayla Sanığı ezme yönüne gitmemek hem de toplumu düşünerek sürekli ağır suçlar işleyen bir kişiye karşı toplumu korumaya çalışmak gerekir-. Bu iki zıt faktörü dengeleyip makul bir ceza takdir etmeye çalışırken Ağır Ceza Mahkemesinin 8806/ sayılı davada (İstinaf No. 12/92) sanığa verdiği 3 yıl hapis cerzasının makul ve yerinde olduğu sonucuna varmış bulunuyoruz. Bu davada Ağır Ceza Mahkemesi -Sanığın işlediği diğer 33 suçu da dikkate almış fakat sorunun temelde bir hastalık ve kişilik bozukluğu sorunu olduğunu göz önünde bulundurduktan sonra Sanığa 3 yıl hapis cezası vemeyi tercih etmiştir. Kanımızca 2347/91 (İstinaf No: 17/91) sayılı davada da- Sanığa 3 yıl hapis cezası vermek yerinde olacaktı. Bu nedenlerle 2347/91 (İstinaf No. 17/91) ve 8806/)91 (İstinaf No.12/92 sayılı davaları birlikte tezekkür ettikten sonra Sanığın cezasını 3 yıla indiririz. Her iki istinafa konu ceza 3'er yıl olup 2347/91- (İstinaf No.17/91) sayılı davanın mahkûmiyet tarihinden başlayacak ve birlikte çekilecektir.


(N. Ergn Salâhi) (Taner Erginel) (Metin A. Hakkı)
Yargıç Yargıç - yargıç

24 Haziran 1992









-


-5-



-


Full & Egal Universal Law Academy