Yargıtay Ceza Dairesi Numara 15/1987 Dava No 17/1987 Karar Tarihi 10.07.1987
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 15/1987 Dava No 17/1987 Karar Tarihi 10.07.1987
Numara: 15/1987
Dava No: 17/1987
Taraflar: Erdoğan Çaplı ile Başsavcılık Arasında
Konu: Tabanca tasarrufu –Mermi tasarrufu –Silâh taşıma –Cezalar arasında nisbetsizlik olmaması pensibi
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 10.07.1987

-D.17/87 Yargıtay/Ceza 15/87

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Sal(hi, Niyazi F. Korkut, Cel(l Karabacak

İstinaf eden: Erdoğan Çaplı, Birlik Sok. No:104, Aşağı Bostancı
-- ile -
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı
A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Oktay Bayramoğlu
Aleyhine istinaf edilen namına: Osman Talat Enginsoy



Tabanca tasarrufu - Fasıl 57 Ateşl-i Silâhlar Yasasının 4(1)(2)(a), 26 ve 27. maddelerine aykırı Türk Yönetiminden özel izni olmaksızın tabanca taşıma - İlk Mahkemenin Sanığı 9 ay hapse mahkûm etmesi.

Mermi tasarrufu - Fasıl 54, Patlayıcı Maddeler Yasası - Yasanın 2, 4(1)(e)(4)(d) maddeler-ine aykırı mermi tasarrufu.

Silâh taşıma - Fasıl 154 Ceza Yasasının 80. maddesine aykırı olarak korkut- mak amacıyla silâh taşıma.

Cezalar arasında nisbetsizlik olmaması pensibi - Cezalar arasında nisbet- sizlik veya eşitsizlik olmaması prensibi her ne k-adar da genelde ayni davadaki Sanıklar arasında gözönünde bulundurulması ve tatbik edilmesi gereken bir prensip ise de, benzer veya ilgili davalardaki Sanıklara kesilen cezalar arasında da gözönünde bulundurulması gereken bir prensiptir - Aynı olaydan neşe-t eden ve Sanığın davasında tanık 7 olarak çağrılan bir Sanığa tabanca taşımak suçundan 3 ay hapis cezası verildiğinin dikkate alınması - 3 ay hapis ile 9 ay hapis arasında izahı bulunmayan adaletsizlik olması ve cezanın 4 ay hapse indirilmesi.



OLAY: T.-M.T. teşkilâtında uzun süre sorumlu olarak çalışan Sanık bir köy kulübü önünde otomatik tabanca ve mermi taşırken tutuklandı. Sanık aleyhine izin almaksızın tabanca ve mermi taşıma davaları getirildi. Sanık Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhine getirilen davalar-ı kabul etmedi. Yapılan duruşma sonunda Mahkeme Sanığı suçlu bularak en ağırı 9 ay hapis olan çeşitli hapis cezalarını birlikte çekilmek üzere verdi. Sanık mahkûmiyet ve ceza aleyhine istinaf etti. Daha sonra Sanık mahkûmiyet aleyhine olan istinafı geri çe-kti.

SONUÇ: Yüksek Mahkeme, suçun işleniş şeklini ve Sanığın lehine öne sürülen hususları dikkate aldı. Yüksek Mahkeme ayrıca cezalar arasında nisbetsizlik olmaması prensibi üzerinde durdu. Cezalar arasında nisbetsizlik olmaması prensibi esas itibarıyle -aynı suçtan mahkûm olan Sanıklar arasında nisbetsizliğin olmaması gerektiğini ifade ediyorsa da benzer veya ilgili davalarda da bu ilkenin uygulanması gerektiğini vurgulayan Yüksek Mahkeme Sanığın davasında tanıklık yapan ve aynı suçtan yargılanan bir Sanı-ğa 3 ay hapis cezası verildiğini dikkate aldı ve Sanığın cezasını 4 ay hapse indirdi.

Atıfta Bulunulan Yargısal Atıflar:
R. v. Stroud (1977) 65 Criminal Appeal Reports 150.
Georghios Yiasoumis Nicolaou v. The Police (1969) 2 C.L.R. s.120 at 122 ve 123.
-



H Ü K Ü M

N. Ergin Sal(hi: Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanan sanık aleyhine 4 dava getirilmiştir. Sanık aleyhine 1. dava ile 11/59 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 57 Ateşli Sil(hlar Yasasının 4(1)(2)(e), 26 ve 27. maddelerine aykırı olarak 16.-5.1986 tarihinde Aşağı Bostancı'da Yalova Spor Kulübü önünde KKTC ilgili makamından özel izin almaksızın 245822 numaralı Deutsche Werke marka 7.65mm çapında yarı otomatik tabancayı taşımak, 2. davada aynı Yasanın 4(1)(2)(b). 26 ve 27. maddelerine aykırı ay-nı tarih ve yerde konu tabacayı tasarrufunda bulundurmak, 3. davada Fasıl 54 Patlayıcı Maddeler Yasasının 2, 4(1)(e)(4)(d) maddelerine aykırtı 1. davada belirtilen aynı tarih ve yerde 7.65mm çapında 3 adet canlı tabanca mermisi tasarrufunda bulundurmak ve -4. davada ise Fasıl 154 Ceza Yasasının 80. maddesine aykırı 1. davada belirtilen aynı tarih ve mahalde kanuni mazareti olmaksızın herhangi bir şahsa korku ve dehşet verecek bir tarzda yukarıda tafsil(tı verilen yarı otomatik tabancayı alenen taşımak suçlar-ı getirilmiştir.

Sanık, aleyhine getirilen davaları kabul etmemiş ve yapılan duruşma neticesinde 1., 2. ve 3. davadan suçlu bulunup 4. davadan beraat ettirilmiştir. Suçlu bulunduğu 1. davadan 9 ay, 3. davadan 3 ay hapis cezasına çarptırılmış, 2. davadan -ise kendisine 1. davadan ceza verildiği cihetle 2. davadan ceza verilmeyerek sadece mahk(miyet kaydedilmiştir. İstinaf hem mahk(miyet hem de ceza aleyhine yapılmıştır.

İstinafın duruşmasında mahk(miyet aleyhine yapılan istinaf dinlendikten sonra, belirli- bir safhada, sanık mahk(miyet aleyhine yapmış olduğu istinaf sebeplerini geri çekerek sadece ceza aleyhine dosyalanan istinaf sebepleri üzerinde durmuştur.

Sanık avukatı sanığın işlemiş olduğu 1. davadaki suçun yaygın olduğunu ve 10 sene hapislik cezası-nı taşıyan ağır bir suç olduğunu teslim etmekle beraber sanığın lehine birçok hafifletici sebepler bulunduğunu, özetle; sanığın uzun sene TMT teşkil(tında sorumlu olarak görev yaptığını, evli ve 5 çocuk babası bulunduğunu, dürüst ve çalışkan birisi olduğun-u, bu gibi cezalara genelde, istisnai haller dışında, hapislik cezaları verildiğini, Ağır Ceza Mahkemelerinde bu davalardan yargılanan sanıklara verilen cezaların hapislik cezası olmasına rağmen nisbeten daha hafif cezalar verildiğini, özellikle sanığın ya-rgılandığı Ağır Ceza Mahkemesi önünde bulunan 6301/86 sayılı davadaki sanığa, tabanca tasarrufu suçundan 3 ay hapis, 2186/87 sayılı davada tasarruf suçundan 6 ay hapis cezası, 2178/87 sayılı davada 1 ay hapis cezası, 2179/87 sayılı davada ise 50.000TL para- cezası verildiğini; sanığın methalder olduğu, taşıma olayına karışan ve aynı tabancayı taşıyıp kullanan ve sanığın duruşmasında tanık no.7 olarak görülen Süleyman Seyere tabanca tasarrufundan 3 ay ve tabanca kullanmaktan 3 ay hapis cezası verildiğini, bu -hususlar dikkate alındığında sanığa 1. davadan verilen 9 ay hapislik cezasının alenen fahiş olduğunu ileri sürmüştür.

İddia makamı ise bu hususların doğru olduğunu teyit etmekle beraber her meselenin olgularının değiştiğini ve her sanığa değişik cezalar -verilmesinin doğal olduğunu, sanığın 1976 yılında işlenmiş benzeri bir sabıkası bulunduğunu, Ağır Ceza Mahkemesi ceza takdir ederken sanık lehine alınabilecek tüm hususları nazarı dikkate aldığını ve sanığa verilen cezaların alenen fahiş olmadığını ileri s-ürmüştür.

Sanığın lehine olabilecek hususları, suçun işleniş şeklini ve ileri sürülen hususları dikkate aldığımızda sanığa birinci davadan 9 ay, 3. davadan 3 ay verilen hapislik cezalarının ilk nazarda alenen fahiş olmadığını düşünebiliriz. Ancak aynı ol-aydan neşet eden ve sanığın duruşmasında tanık no.7 olarak şahadet veren Süleyman Seyer'in aynı Ağır Ceza Mahkemesi önünde aynı tarihlerde aleyhine getirilen 286/87 sayılı davada tabanca tasarrufu suçundan 3 ay, tabanca kullanmak suçundan ise yine 3 ay hap-islik cezası verilmesi, cezalar arası nisbetsizlik olması (disparity of sentence) ceza prensiplerine aykırı düştüğü kanaatindeyiz. Sadece bu sebep dikkate alındığında, genelde sanığa verilen ceza alenen fahiş olmasa dahi, sanığa verilen cezayı fahiş duruma- sokmaktadır.

Her ne kadar da genelde (disparity of sentence), cezaların nisbetsizlik veya eşitsizliği prensibi aynı davadaki sanıklar arasında gözönünde bulundurulması ve tatbik edilmesi gereken bir prensip ise de benzer veya ilgili davalardaki sanıklar-a kesilen cezalar arasında da gözönünde bulundurulması gereken bir prensiptir. (Bak:- R. v. Stroud (1977) 65 Criminal Appeal Reports 150.) İl(veten bizi bağlayıcı olmamakla beraber aynı hususa ışık tutan ve olguları önümüzdeki meseleye benzer olan Georgh-ious Yiasoumis Nicolaou v. The Police (1969 2 C.L.R. s.120 at 122 ve 123'te hakim Vassiliades şu görüşlere yer vermiştir:

"Asked whether in the circumstances the position does not appear to be rather irregular and unsatisfactory, learned counsel for the -respondents submitted to this Court that the difference between the result of the case as far as the other person was concerned, and the result of the case as far as the appellant is concerned, can be explained by the previous conduct of these two persons.- The Cadet Officer, learned counsel submitted, was a first offender, of very good character, who apparently attracted not only the leniency but also the sympathy of the Military Court which dealt with the case. On the other hand, this young man has a numbe-r or previous convictions, including one for the unauthorized possession of a rifle for which he was sentenced to one year's imprisonment. In these circumstances, counsel for the respondents submitted, the difference between the two sentences (the one in -the hands of the Military Court and the one in the hands of the District Court) is not really as irregular or unsatisfactory, as it may appear to be.

We cannot accept this view of the matter. It is true that -there is considerable difference in the past record of these two young men. On the other hand, their past is only an incidental matter in the case. The substance of the matter for adjudication lies in their respective conduct in the commission of the offen-ce. We think that, in the circumstances, for the commission of the same offence (where, perhaps, the part played by the other person is even more blameworthy than the part played by the appellant now before us) the disparity in their respective sentences i-s unsatisfactory; and is, we think, offensive to the common sense of justice, so important to maintain in the minds and hearts of all people; especially the people who exhibit a tendency to break the law. Unless they have faith and confidence that in the h-ands of the Courts they will meet with justice and receive the consequences of their conduct upon that footing, neither the sentences they receive can have the proper effect on their mind, nor can the courts be of much help to them in reforming their life.-

We also have to bear in mind the principle of equality between all persons before the law which is generally accepted, but is not always apparent in every day life. If this young man and his family circle, as well as all those who may have taken an inte-rest in his case, will look upon the matter intelligently, they will not be able to find the expected equality of treatment, in the case of these two young men. All these considerations have made this simple case (which in itself presents no difficulty wha-tsoever) a matter requiring special and exceptional treatment.

The sentence of nine months' imprisonment imposed on the appellant for the offence committed, seen apart of the case of the other person involved in the commission of the offence, cannot, we- think, be described as manifestly excessive. We would not interfere with it on that ground alone. But considering all the circumstances of the case, including the disparity of the sentence imposed by the Military Court, we are- of the opinion that the sentence imposed on the present appellant is wrong in principle."

Yukarıda iktibası yapılan davalarda serdedilen prensiplerden görüleceği gibi sanığa verilen ceza ilk nazarda aşik(r surette fahiş olmasa dahi diğer sanıklara veril-en cezalar arasında büyük farklılık olması ve sanık ile normal şahısların zihinlerinde bir adaletsizlik olduğu fikri yaratılabileceği hallerde verilen cezaya müdahale edilerek bu nisbetsizliğin, uygun hallerde ortadan kaldırılması bir ilke olarak benimseni-p uygulanmıştır.

Önümüzdeki meselede konuyu bu açıdan değerlendirdiğimizde, aynı olaydan neşet eden ve sanığın davasında tanık 7 olarak çağrılan Süleyman Seyer'e tabanca taşımak suçundan 3 ay ve kullanmak suçundan da 3 ay hapis cezası verilmesi, sanığa i-se benzeri suçlardan 9 ay hapis cezası verilmiş olması bu sanıklara verilen cezalar arasında izahı bulunmayan ve adaletsizlik yaratan büyük bir ayrılık olduğu açıktır ve müdahalemizi gerektirmektedir. Sanığın, lehindeki hafifletici sebepler yanında oldukça- eski sabıkasını da bir dereceye kadar dikkate alarak yukarıda söylenenler ışığında sanığa verilebilecek en uygun cezanın 4 ay hapislik cezası olduğu, 3. davadan ise verilen 3 aylık hapislik cezasının müdahalemizi gerektirecek derecede fahiş olmadığı kana-atindeyiz.

Netice olarak 1. davadan ceza aleyhine yapılan istinafın kabul edilmesine, sanığa 1. davadan verilen 9 ay hapislik cezasının 4 aya indirilmesine, 3. davadaki 3 aylık hapislik cezasının aynen kalmasına ve verilen cezaların mahk(miyet tarihinden- başlamasında oybirliği ile karar verilir.


(N. Ergin Sal(hi) (Niyazi F. Korkut) (Cel(l Karabacak)
Yargıç Yargıç Yargıç

10 Temmuz 1987


1


416






Full & Egal Universal Law Academy