Yargıtay Ceza Dairesi Numara 12/1996 Dava No 3/1996 Karar Tarihi 29.03.1996
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 12/1996 Dava No 3/1996 Karar Tarihi 29.03.1996
Numara: 12/1996
Dava No: 3/1996
Taraflar: İzzet Akmen ile Başsavcılık Arasında.
Konu: Ölümle sonuçlanan trafik kazası – Ölüme neden olma -
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 29.03.1996

-D.3/96 Yargıtay/Ceza 12/96
(Ceza Dava No: 3818/94; Girne)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Celâl Karabacak, Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen.

İstinaf eden: İzzet Akmen, G-üzelyurt.
ile
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Menteş Aziz.
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı Aşkan İlgen.-


H Ü K Ü M

Celâl Karabacak: Bu istinafın hükmünü Sayın Yagrıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen: Huzurumuzdaki istinaf Girne Kaza Mahkemesinin 29.2.1996 tarihinde Sanığa verilen mahkumiyet ve cezalar aleyhine Sanık tarafından dosyalanmıştır. Girn-e Kaza Mahkemesinde Sanık aleyhine aşağıd gösterilen 5 dava getirilmiştir.

1. Dava: 22/80 sayılı yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesine aykırı 26.11.1993 tarihinde Lefkoşa Girne anayolu üzeirnde BV 187 plakalı aracı sürerken cezai s-uç teşkil edecek ihmal dereceine varmayan tedbirsizlik netciesi Ahmet Kahveciler'in ölümünde sebep olmak.

2. Dava: 64/88 sayılı yasa ile tadil edilen 1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yasasının 7(1), 19. maddelerine aykırı 1. davada zikrolunan aynı atrih- ve mahalde BV 187 plakalı aracı halka tehlike teşkil edecek şekilde, ihtiyatsızca, acelece sürmek.

3. dava: 64&88 sayılı yasa ile tadil edilen 1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yaasının 8 ve 19. maddelerine aykırı 1. Davada zikrolunan aynı atrih ve maha-lde BV 187 plakalı aracı gerekli dikkat ve ihtimamı göstermeksizin sürüp bir kaza yapmak.

4. Dava: 389/89 sayılı tüzük ile tadil edilen 1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Tüzüğünün 57(1)(ü), 77. maddeleri ile değiştirilmiş şekliyle 1974 Motorlu Araçlar ve- Yol trafik Yasasının 5(2)maddelerine aykırı 1. Davada zikrolunan aynı tarih ve mahalde BV 187 plakalı aracı sürerken yolun solunu tutmadı yanı yolun sğına geçmek.

5. Dava: 389/89 sayılı tüzük ile tadil edilen 1974 Motorlu Araçlar ve Yol trafik Tüzüğünün -57(2)(a)(iv), 77. maddeleri ile değiştirilmiş şekliyle 1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yasasının 5(3) maddelerine aykırı 1. Davada zikrolunan aynı tarih ve mahalde BV 187 plakalı aracı sürerken trafik şeridini değiştirmeden önce seyrü seferi güç duruma -sokmamak ve yoldaki diğer araçlara tehlike arz etmemek için çaba harcamamak.

Sanık, aleyhine getirilen davaları kabul etmemiştir. Bunun üzerine İddia Makamı davasını isbat etmek için 7 tanık dinletmiştir. Bu tanıkların özetlenen şahadeti aşağıdaki gibidi-r:-

Tanık 1 Ergin Sururi konu kaza ile ilgili hususlarda özetle şu şekilde şahadet vermiştir:

26.11.1993 tarihinde saat 19.00 raddelerinde çalışmakta olduğu Sun Döviz bürosundan ayrılıklarını, sağ direksiyonlu Şahin marka bir kiralık araba ile Ahmet Ka-hveciler, 2 kız, kendisi ve şoför ile birlikte ZCF574 plakalı araca bindiklerini, ekndisinin şoförün soluna oturduğunu, normal bir sürüş ile geldiklerini, kaza mahalline geldikerlinde yolun yokuş olduğunu, o gece trafiğin normal olduğunu, yokuşu çıakrken ö-nden 4 ışık belidiğini, ikisinin aynı hızda olamdığını, birinin diğerinden birkaç metre daha önde olduğunu, birkaç saniye içerisinde arabalar ile karşılaştıklarını, kendi şoförlerinin daha sola kaydığını ancak karşıdan gelen arabanın sola geldiğini, kendi -şeritlerinde olanın öteki şerittekini geçmeye çalıştığını, yan yana geldiklerini, şoförün süratle direksiyonu sola kırdığını, ancak önündeki aracın kendi şeridine gelmesi ile şiddetli bir şekilde çarpıştığını, onun hemen akabinde 2. kazanın olduğunu, 1. ka-zada karşıdan gelen aracın sol tarafı ile kendi araçlarının sol ön tarafına vurduğunu ve arabanın arkasını attığını ve yolu kısmen kapattığını, öteki aracın da orara orta çizginin hemen yanında olduğunu, ancak daha solda olamdığı için 2. kaza olduğunu, 2. -vurmanın bomba sesi gibi olduğunu, havada uçtuklarını, gözlerini kapattığını ve açtığında kendisini asfalt ortasında oturur bulduğunu, etrafına baktığında arabaların parçalanmış olduğunu ve kendisinin de yaralandığını belirtmiştir.

İddia makamının 2. tan-ığı Mustafa Kıraç ise 26.11.1993 tarihinde ZCF574 plakalı aracı kullanan şofördür. kaza anına kadar İddia Makamının 1.tanığının söyleidkleri ile uyumlu şahadet verirken kaza anını şöyle tarif etmiştir:- Ahmet Kahveciler'in aracıns ağ arka tarfında oturudğu-nu, Boğazı inip çıktıktan sonra sol taraftan gelen bir aracın üstüne geldiğini ve sol ön tarafına sola raka kısmı ile vurduğunu, 1. aracın 2. vuran araçtan biraz daha önde olduğunu, 1. aracın takriben 2-3 metre arkadan geldiğini ve yolun ortasına yakın bir- yerde olduğunu, ancak kendisinin şeridinde olduğunu 1. araç vurduktan sonra kendi aracının arka tarafını yolun içine attığını, 2-3 saniye sonra ikinci bir aracın da kendilerine vurduğunu, diğer bir aracın süratlerinin çok olduğunu, kendisinin süratinin fa-zla olmadığını 70-75 Km olduğunu, 2. vuruştan sonra araçtan dışarı fırladığını, 2. aracın kendi arabasının ortadan geçerek aracı ikiye böldüğünü aracın bir kısmının kazanın olduğu yerde bir kısmının ise sol taraftaki arazinin içinde odluğunu, Ahmet Kahveci-ler'in arazi içindeki parçanın yanında olduğunu belirtmiştir. Devamla 2 aracın normal şeritlerinde gitmiş olsalardı çarpışmayacaklarını, kendisinin yeterince sola gitmediği iddiasını kabul etmediğini, 1. vuruştan sonra arabasının camının kırıldığını ve bir-şey olmadığını ancak 2. darbeden sonra sasıldıklarını, 2. vuruş olmasa idi hiçbirşey olmayacağını, şahadeti sırasında vermiş olduğu ölçülerin tahmini olduğunu belirtmiştir.

İddia Makamının 3. Tanığı Faik Gümüş, Girne Polis Karakolu Trafik Şubesinde göre-vli olup olayın tahkikat memurudur. 26.11.1993 tarihinde kazadan sonra 9 kişinin yaralanarak hastahaneye kaldırıldığını öürenmesi üzerine hastahaneye gittiğini, Ahmet Kahveciler ile ilgili raporu temin ettiğini ayrıca olay yerine gittiği zaman gerekli ölçü-leri aldıktan sonra bir kroki hazırladığını belirtmiştir. Hazırlamış olduğu ölçekli krokiyi Alt Mahkemeye ibraz eden tanık kendi bulgularını ve krokinin açıkladığı hususlara ilişkin şaahdet vermiştir. Kaza mahallinde yolun genişliği 24' olduğunu, kaza yer-inde her iki taraftan görüş mesafesi 45' olduğunu, I. çarpışma noktası olan 'X' CV697 olakalı arabaya ait boya parçaları ve ZCF574 plakalı araca ait toprak döküntüleri olduğu için 'X' olarak işaretlediğini, 'X'den yolun doğu kenarında 4'4, 1. vuruştan son-ra yol içerisinde yan dönen ZCF574 plakalı aracın BV187 plakalı aracın önünü tıkadığını ve çarpışmalarına neden olduğunu ve bu çarpışma noktasını da 'XI' olarak kaydettiğini, iki vuruş yerinde 14' uzunluğunda fren izi ve bu izin bittiği yerde ZCF574 plakal-ı aracın sağ arka kapı kırıntıları olduğunu, BV187 plakalı araca it fren izinin başlangıç yeri yolun doğu tarafına (Lefkoşa istikametine doğru) 13', batı tarafına (Girne istikametine doğru) 10'8" olduğunu, fren izinin bittiği yerde yolun batı kenarına uzak-lığı 12'2" olduğunu, BV187 plakalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde sorumlu olduğunun tesbit edildiğini ve gönüllü ifade vermek istemesi üzerine Sanığın gönüllü ifadesinin alındığını, CV967 plakalı araç sürücsü Yusuf İlham aleyhine de 3813/94 -sayılı dava dosyalandığını ve neticelendiğini, kaza anında havanın açık, yoluna sfalt ve gece karanlığı odluğunu ve her iki taraftan 45' bir görüş mesafes olduğunu, yolda düz beyaz çizgiler ve araç geçilmez levhasının bulunduğunu, I. çarpışmanın sorumlusun-un sol şeridi tutmayıp sağa geçen CVp67 plakalı araç sürücüsü olduğunu, ZCF574 plakalı aracın 17'lık banketi kullanma imkanı olduğunu, ancak akrşıdan gelen araçları çok kısa mesafeden gördüğü için bankete düşeme- diğini, kaza mahallinde Lefkoşa'dan Girne'y-e giden bir aracın başka bir aracı geçmesinin yasak olduğunu, diğer aracın kendisini geçmeye çalışırken yavaşlamadığını, yol vermediğini, yolun ortasında bulunan fren izinin BV187 plakalı araca ait olduğunu, ancak görüş mesafesi olmadığı için Sanığın banke-te yakın gitmesi gerektiğini, Ahmet Kagveciler'in hangi çarpışmada öldüğünü tebit etmesinin mümkün olmadığını, yolda sürat tahdidi olamdığını, kazanın saat 19.30 raddelerinde olduğunu, bu saatlarde mezkur yolun trafiğinin yoğun olduğunu, yokuş tepesine gel-diğinde yolun solunu mümkün mertebe muhafaza etmediğini, ilgili mahalde araç geçme hakkı olmamasına rağmen kendisini geçmeye çalışan bir araca yavaşlayarak yol vermesi gerektiği halde bunu yapmadığını ve bu şekilde ikinci çarpışmaya sebeiyet verdiğini beli-rtmiştir.

İddia Makamının 4. Tanığı Yusuf İlham 26.11.1993 tarihind Ford Escort CV967 plakalı beyaz renkli arabanın şoförü odluğunu, o gün ailesi ile birlikte Girne'ye yemeğe gittiğini, geçtiği arabanın şoförünün aynı devrelerde askerlik yaptığı sanık ol-duğunu, kazanın olduğu yerin tümsek olduğunu, arabayı geçerken karşıdan gelen ışıkları gördüğü andan sornasını hatırlamadığını, kaza olmasın diye yolun sağına doğru dümen kırdığını, süratinin 80 KM'nin üzerinde olduğunu, yolun kavisinden dolayı gelen ara-bayı görmediğini, ışığı gördüğü zaman arabasının soldaki şeridin sağında olduğunu, sola geçemediğini, çünkü solda geçmeye çalıştığı araba olduğunu, krokiye bakarak 'X' noktasının kendi arabsı ile karşıdan gelen aracın çarpıştıklarını gösteren nokta olduğun-u, geçmeye çalıştığı araba ile yolun virajlanan yerden düzlenen yere kadar beraber gittiklerini ve kazanın bir müddet sonra olduğunu, sanığın yolun solunda odluğunu, kendisi ise geçerken sağ şeride geçtiğini, kendi süratinden daha yüksek olduğunu, ancak s-anığı geçmeye çalışırken Sanığın süratini düşür-mediğini, aleyhine bir dava açıldığını bu davayı kabul ettiğini ve cezalandırıldığını belirtmiştir.

İddia Makamının 5. Tanığı İsmail Beydola Çatalköy'de oturduğunu, Gönyeli kavşağından Girne'ye giderken Ren-ault 11 ve Ford marka iki arabanın çok süratli ve tehlikeli bir şekilde kendisini geçtiğini, kendi süratinin 90 KM olduğunu kazanın araçlar kendisini geçtikten 1 dakika sonra olduğunu, kazadan çıkan ateşi gördüğünü ancak kaza yerinin tepenin arkasında olma-sı nedeniyle kazayı göremediğini belirtmiştir.

İddia Makamının 6. Tanığı Şenol Engüzel Girne'de oturup ticaret yaptığını, 26.11.1993 tarihinde ailesi ile irlkte Lefkoşa'ya doğru giderken kaza mahalline gelmeden önce önünde, yavaş takriben 30-40 Km hızla -giden bir araba olduğunu, içerisinde Ahmet Kahvecilerin'in olduğunu klaksn çalıp selam- laştıklarını ve onları geçtiğini, onların 50-60 metre arkadan geldiklerini, yokuşun olduğu yere geldiklerinde Renault Flash marka bir arabanın önüne çıktığını, hanımını-n çığlık attığını, kendisinin direksiyon kırıp bankete düştüğünü, karşısına çıkan arabanın kendi şeridinde olduğunu, Renault 11'in arkasında ise Ford bir araba olduğunu ve diğer şeritte konvoy halinde gelmekte olan 7-8 arabayı geçmeye çalıştıklarını, 7-8 a-raba ile yan yana geldiklerini kendisinin sola direksiyon kırdığını ve kaldırımdan toprak zemine düştüğünü arabanın sürüklenip durduğunu ve hemen akabinde müthiş bir ses duyduğunu ve baktığında arabaların birbirine girdiğini, çarpışmış vaziyette oldukların-ı, durduğu yerden gördüğünü, ancak çarpışma anını görmediğini söyledi.

İddia Makamının 7. Tanığı Akçın Uçar, Yusuf İlham aleyhine açılan 3813/94 sayılı davanın tasarrufunda olduğunu ve içerisinde sunulan Ahmet Kahveciler'in otopsi raporunu Mahkemeye ibra-z etmiştir. Tanık 3812/94 sayılı davada Yusuf İlham aleyhine getirilen 26.11.1993 tarihli kaza ile ilgili olan davanın 19.4.1995 tarihinde bittiğini ve Sanığın suçunu kabul ettiğini belitmiştir. Mahkemeye sunulan Ahmet Kagveciler'in oyopsi raporunda "kişin-in ölümünün trafik kazası neticesinde, kafa travması, beyin dokusu zedelenmesi, subdural beyin kanaması ile gelişen iç kanama ile meydana geliş bulunduğu" ölüm sebebi olarak tesbit edilmiştir.

Sanık ise olduğu yerden Mahkemeye hitapta bulunarak tanık çağ-ır-mamıştır. Sanık olduğu yerden şöyle beyana bulunmuştur:-
"İfadem geçerlidir. Daha önce verdiğim ifademi aynen tekrarlarım. Bu kazada hiçbir suçum yoktur. Önümde olmuş olan bir kaza vardı. Görüş mesafesi olmadığından dolayı ben de çarptım."
Sanık gönüll-ü ifadesinde kaza ile ilgili kısmında şöyle demiştir:

"... 26.11.1993 tarihinde saat 18.00'de annemle babamı Lefke'ye götürmek için yola çıktım. Onları Lefke'de bulunan neneme bıraktım ve ben hiç oturmadan Girne'ye gelmek için geri döndüm. Girne'ye Lefkoş-a yolundan gidiyordum. Gönyeli'de bulunan çemberi geçtim. Girne'ye doğru gidiyordum. Önümde giden bir arabayı geçtim. Çemberden sonra bir kilometre kadar gittim. O anda önümde Ford Escort marka bir araba buldum. Bu araba ile önlü arkalı Girne'ye doğru gid-iyorduk. Kaza olana akdar, ne bem, ne de önümdeki Ford başka araba geçmedik. Bu esanda süratimiz 100 Km civarında idi. Yolda tümsek olan bir yere geldik. Ford marka arabanın önümde bir yalpa vurduğunu gördüm. Ondan sonra arabamın bir yere çarptığını fark e-ttim. Ancak nereye çarptığını görmedim. Tam tepenin üzerinde aniden karşıdan bir arabanın ışıklarını gördüm. Birden bundan sonra arabam ateş aldı. Onu söndürmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Bu arada neler oldu hatırlamam. Önümde başka araba olup olmadığını b-ilmem..."

Huzurumuzda bulunan istinaftaki Kaza Mahkemesi Ceza yargıcı 3813/94 sayılı ceza davasındaki aynı Yargıçtır. Alt Mahkeme, huzurunda şahadet veren ve inandığı tanıklar ile sunulan emarelerden kazanın oluş şekli hakkında özetle şu bulgulara varmış-tır:-

26.11.1993 tarihinde lefkoşa Girne Anayolu üzerinde CV967 plakalı aracın sürücüsü Yusuf İlham isimli şahsın Girne istikametine doğru seyrederken, aracı dikkatsiz bir şekilde, viraj üzerinde, önümde aynı istikamete doğru seyreden Sanık yönetimindeki- BV 187 plakalı arabayı geçmeye çalışması sonucu karşı istikametten gelen Mustafa Kıraç yönetimindeki ZCF574 plakalı arabanın önünü tıkadı. CV967 plakalı araç sürücüsü bu arabaya çarpmamak için yolun sağından yoldan dışarı çıkmak isterken aracının sol arka- çamurluk kısmı ile ZCF574 plakalı aracın sol ön çamurluk kısmına çarpmasına neden olmuştur. Birinci çarpmayı müteakip ZCF574 plakalı araç asfalt yol içerisinde yan döndü. Sanığın kullandığı BV187 plakalı aracın süratinin 100Km civarında olduğu ve aracın h-alka tehlike teşkil edecek şekilde ihtiyatsızca sürerek, tümseğe geldiği halde yavaşlamaması ve mümkün mertebe yolun solunu muhafaza etmemesi sonucu aracın ön kısmı ile ZCF574 plakalı aracın sağ yan tarafına şiddetli bir şekilde çarptı. Bu ikinci çarpma ne-ticesinde ZCF574 plakalı araç ortasından ikiye ayrıldı. Aracın ön kısmı yolun içerisinde arka kısmı ise yolun sağ kısmındaki boş tarla içerisinde devrilrek durdu. Kaza sonucu ZCF574 plakalıa raçta buluna ve sağ arka koltukta oturan Ahmet Kahveciler kaza ma-hallinde vefat etti. ZCF574 plakalı araç sürücüsü ile aynı araçta bulunan Engin Sururi, Sezal Cengizler ve Yeşim Topal yaralandı. CV967 plakalı araç sürücüsü ile aynı araçta bulunan iki şahıs BV187 plakalı araçta bulunan Sanık hafif şekilde yaralandı. Her -3 arabaya da ciddi hasarlar oldu.

Kaza Mahkemesi Yargıcı bu bulgulara vardıktan sonra Sanık aleyhine getirilen davaların şüpheden ari bir şekilde isbat edildiği kanaatine vararak Sanığı tüm davalardan mahkum etti. Aynı gün öğleden sonraki oturumda Sanık- ile ilgili hafifketici sebepler Mahkemeye sunulmuştur.

Alt Mahkeme Sanığa verilecek cezayı takdir ederken Sanık ile ilgili Sanık Avukatı tarafından ileri sürülmüş olan hafifletici nedenleri de değer-lendirerek Sanığın sabıkasız oluşu Mahkemedeki tutum v-e davranışı, genç oluşu, kazanın oluş şekli, sonuçlarını ve davaya ilişkin diğer olguları ile bu suçlar için yasada öngörülen ceza miktarlarını ve Sanığın gönüllü ifadesinde belirttiklerini dikkate aldı. Alt Mahkeme Sanığın mahkum edildiği suçların vehamet-i ile orantılı ve bu tür suçlardan toplumun krounması noktasından hareket ederek ibret verici ve caydırıcı ceza verilmesi gerektiği kanaatine vardı ve Sanığı mahkum edildiği 1. Davadan 2 ay hapislik cezası, 2. davadan 1 milyon TL para cezası, 3. Davadan 1 -milyon TL para cezası, 4. Davadan 1 milyon TL para cezası ve 5. Davadan 500.000TL para cezasına çarptırmıştır.

Sanık bu karardan istinaf etmiştir. İddia Makamı gerek 3813/94 sayılı davada gerekse huzurumuzdaki istinafta cezaya karşı istinaf dosyalamamışt-ır.

CV967 plakalı araç sürücüsü Ysuf İlham aleyhine 3813/94 sayılı ceza davası dosyası huzurumunda Emare 1 olarak ibraz edilmiştir. 3813/94 sayılı davada Sanık Yusuf İlham aleyhine getirilen davalar huzurumunda bulunan Sanık aleyhine getirilen davaların -aynısıdır. Yusuf İlham aleyhine getirilen ithamları kabul etmiştir. 3813/94 sayılı ceza davsını karara bağlayan aynı yargıç Sanığa 1. davadan 2.500.000 Türk Lirası para cezası ve 3 ay süre ile süreş ehliyeti bulundurmaktan men cezası, 2. davadan 500.000 Tü-rk Lirası para cezası, 3. Davadan 2. davanın alternatifi olduğu cihetle ceza vermemeyi, 4. davadan 750,000 Türk Lirası para cezası ve 5. Davadan alternatif olduğu cihetle ceza vermemeyi uygun görmüştür.

3813/94 sayılı davada 21 yaşında olan Sanık Yusuf İ-lham hakkına aleyhindeki dava için Sosyal Tahkikat Rapru sunulduğu halde, Alt Mahkemede huzurumdaki Sanık ile ilgili Sosyal Tahkikat Raporu hazırlanmaması ve Mahkemeye sunulmaması dikkat çekicidir.
Sanık Avukatı tarafından dosyalanmış olan istinaf ihbarna-mesinde ve huzurumda yapılan hitaptaki istinaf etme nedeni özetle; Sanığın mahkum edildiği 1. davanın Fasıl 154 madde 210 altındaki mahkûmiyetinin hatalı odluğu ve o mahkûmiyette 2 ay hapse çarptırıldığı cezanın fahiş olduğuna ilişkindir.

Sanık Avukatı b-u istnafa ilişkin gerek mahkumiyet gerekse verilen hapislik cezasına ilişkin 9 ayrı istinaf sebebi ileri sürmesine rağmen bunları iki başlık altında özetlemiştir:-

Alt Mahkeme Sanığı Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesi tahtında mahkum ederken huzurunda -bulunan şahadeti yanlış ve hatalı değerlendirerek, desteklenmediği halde ve bu konuda İddia Makamı isbat külfetini yerine getirmemesine rağmen, bu madde altındaki davanın makul şüpheden ari bir şekilde isbatlandığını kabul etmekle hata etmiştir.

Sanığa, c-ezaların yeknesaklığını göz önünde bulundurarak verilen hapislik cezası, 3812/94 sayılı davada ve benzer davalarda verilen para cezalarına kıyasla alenen fahiştir.

-Yukarıda bahsi geçen istinaf konuları üzerinde Sanığın Avukatı ve Svacı yukarıda özeti verilen istinaf sebepleri üzerinde Mahkemeye hitapta buludnular. Keza Savunma Avukatı Fasıl 154 madde 210 dışında diğer mahkumiyetler hakkında ısrar etmemiştir.
-
Sanık, 1. davada Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesi tahtında mahkum edilmiştir. 22/89 sayılı yasa ile tadil edilmiş Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesi aynen şöyledir:-

"Her kim, tedbirsizlik sonucu veya ağır ihmal teşki etmeyen aceleci veya dikkat-siz bir eylem sonucu istemeden veya kastı olmadan başka birinin ölümüne neden olursa, hafif bir suç işlemiş olur ve mahkumiyet halinde üç yıla kadar hapis cezasına veya bir milyon beş yüz bin Türk Lirasına kadar para cezasına veya her iki cezaya birden çar-ptırılabilir."

Fasıl 154 Ceza yasasının 210. maddesi altında bir sanığı mahkum edebilmek için İddia Makamınının Sanıkla ilgili aşağıdaki hususları isbat etmesi gerekir.
Başka kişinin ölümüne sebep olmak, (causes the death of a person)
Kişinin ölümüne a) -tedbirsiz (want of precaution) ve/veya, b) ihtiyatsız (rash) ve/veya, c) dikkatsiz (careless)
davranış sonucu sebebiyet vermek.

Bu madde altında mahkumiyetin sağlanabilmesi için "ağır ihmal teşkil etmeyen acelesi veya dikkatsiz bir eylem" ile ilgili yete-rli şahadet bulunup bulunmadığı her meselwenin kendi olgularından (question of fact) çıkarılmaı gerektiği birçok içtihatlarda belirtilmiştir. Suçun işlediği her ceza davasında olduğu gibi makul şüpheden ari bir şekilde kanıtlanması gerekmektedir. Huzurumuz-daki istinafta sözkonusu ölüm bir trafik kazası neticesi meydana geldiğine göre, sanığın hareketlerinin yukarıda belirtilen nitelikte olup olmadığı hususunun mahkeme huzurunda şahadetle desteklenmiş olup olmadığına bakmak gerekir. İlk Mahkeme, hzuurunda şa-hadet vern tanıkları izleme ve dinleme fırsatına sahiptir. Bu tanıkların şahadetlerini nasıl ve ne şekilde değerlendireceği kendi takdirindedir. Huzurumuzda bulunan istinafta, Alt Mahkemenin mahkumiyet vermek için inanmış olduğu tanıkların şahadetlerine in-anmaması için anlış değerlendirme veya hata yaptığına ikna olmadığımız gibi müdahalemizi gerektiren yeterli sebep de görmemekteyiz.

Huzurumuzdaki istinafta Alt Mahkeme huzurunda sarsılmamış şahadet ve emarelerden kazanın aşağıda özetlenen şekilde meydana- geldiği sabit olmuştur.

26.11.1993 tarihinde saat 19.30 sıralarında Sanık, trafiğin nisbeten işlek odluğu bir zamanda konu yol üzerinde BV187 plakalı Renault 11 aracı ile seyretmöekte isi. Bu esanda Sanık kendi şeridi içinde, ancak orta çizginin biraz s-olunda giderek, kendisini geçmek isteyen CV967 plakalı Ford marka raca, yol vermemekle ısrar etmiş, süratini düşürüp yolun mümkün mertebe soluna geçmemiş ve bunu bir müddet devam ettirmiştir. Hatta tümseğe gelmiş olamsına ve görüş mesafesi azalmış olmasına- rağmen, diğer aracın geçmesine izin vermemiştir. Bu nedenle ve diğer sürücünün de geçmekte ısrar etmesi üzerine, karşıdan gelen müteveffanın da içinde bulunduğu ZCF574 plakalı araca, CV967 plakalı aracın çrpmasına neden olduğu gibi, yolun yeterince solund-a olmaması ve süratini de düşürmemiş olması nedeniyle birinci çrpmanın hemen akabinde kendisi de yol içerisine savrulmuş olan ZCF574 plakalı araca şiddetli bir şekilde çarparak ikiye bölünmesine ve müteveffanın ölümüne sebebiyet vermiştir. Kanaatimizce San-ığın kaza tarihndeki sürüş şekli, Alt Mahkemenin inandığı ve hzuurunda bulunan şahadet ışığında 210. madde kapsamında 1tedbirsizlik neticesi" (want of precuation) veya "dikkatsizce" (careless act) olduğu ve mahkumiyetini sağlayabilecek nitelikte idi.
Her n-e kadar da konu kaza, sanığın mahkum edildiği ikinci dava olan 1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yasasının "ihtiyatsız ve tehlikeli sürüş" ile ilgili 7(1) maddesi kapsamına girmekte ise de, bu madde ölümle sonuçlanan kazaları kapsamamaktadır. İlgili kazan-ın ölümle neticelenmiş olması, Fasıl 154 Ceza Yasaının 210. maddesi kapsamına koymaktadır. (Bu konuda gör:- N. Nearchou v. Police 1965 2 CLR sayfa 34)

Sanık Avukatı istinafını desteklemek için Mahkemeye yaptığı hitapta, bilhassa 3813/94 sayılı davadaki S-anığın müteveffanın ölümüne sebebiyet verdiğini kabul ettiğine ve cezalandırıldığına dikkat çekerek, Sanık aleyhine getirilen davada, Sanığın aracının çarpması sonucu Ahmet Kahveciler'in ölümüne sebebiyet verdiği hususunun gerekli şekilde ispat edimediğini- ileri sürmüştür.

Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesi altında bir kişinin ölümüne "sebebiyet" vermenin hangi hallerde mevcut olduğu aynı yasanın 211.maddesinde açıklanmmaktadır. 211. maddenin (e) bendi aynen şöyledir:-

"A person is deemed to have caus-ed the death of another person although his act is not the immediate or not the sole cause od death in any of the following cases:-
..........
..........
..........
..........
If this act or ommission would not have caused death unless it had been accompai-ned by an act or ommission of the person killed or of other persons.

Bağlayıcı olmamakla beraber meselemize ışık tutmak için incelenen Rum Mahkemesinin Panayiotis Foka Kannas alias Pombas v. The Police 1968 2 CLR sayfa 29 at page 39 kararında Triantafylli-des J. şöyle demiştir:-

"Secondly, even if the driver of the motor-car were to be blamed to a certain ectent for such collision, the appellant was still properly convicted for causing the death of such driver and his passenger.
What amounts to "causing" -death in the sense of section 210 is to be found laid down in section 211 of cap. 154, which provides that a person is deemed to have caused the death of another person, although his act is not the immediate or the sole cause of death, and even if his act -or ommision would not have caused the death unless it had been accompained by an act or ommision of the person killed or of other persons; and on the basis of the facts of this case it cannot be seriously argued that the deaths of two occupants of the moto-r-car were not caused, in the sense of section 211, throughthe careless driving of the appellant.

The trial Judge in his judgement referred, in tis respect, to the test laid down in R.V.Gould (1964, 1 W.L.R. p.145(; in that case it was decided that the d-riving of the accused should be "a substantial" cause of the death of the deceased but need not be the sole cause of such death.- Even if we were to apply such a test in the case before us we would unhesitatingly say that the careless drivşng of the appellant was a substantial cause of the fatal accident in question.

In concluding we would point out that a useful precedent, where -the negligence of the appellant caused death contrary to section 210, without being entirely the sole cause death, but, where, nevertheless, the appellant was convicted, and properly so, under section 210, is to be found in Kouma v. The Police (1967) 2 CLR- 230" (Bak ayrıca P. v. Michael 1973 JSC. part 3 368.)

1. çarpışma olmamış olsa idi. 2. çarpışmanın da meydana gelemeyeceği aşi-kar olmakla beraber, bu hususs Sanığın kazadaki sorululuğunu etki-lememektedir. Keza aynı şekilde Alt Mahkeme huzurundaki şahadette Müteveffanın hangi çarpışmada öldüğünün de belli olmaması Fasıl 154'ün 211. madesi kuralları çerçevesinde Sanığın 210. madde- altındaki mahkumiyeinin etkilememekte ve engellememektedir. Sanığın, müteveffanın ölümüne ciddi ve somut (substantial) bir katkısı olması yeterlidir.

Huzurumdaki istinafta, Alt Mahkeme huzurunda Müteveffa Ahmet Kahveciler'in 26.11.1993 tarihinde saat 19-.30 raddelerinde meydana gelen istinaf konusu kazada vefat ettiği sarihtir. Bu hususta bulguya varmak için, Alt Mahkeme huzurunda yeterli şahadet mevcut idi. Müteveffanın ölümü yukarıda özetlenen olgular ışığında Sanığın ve 3813/94 sayılı davadaki Sanık Yu-suf İlham'ın dikkatsiz ve tehlikeli sürüşleri neticesi olan kazadaki çarpışmalardan meydana geldiğine göre, Sanığın 210. madde altındaki mahkumiyeti hatalı değildir.

Sanığa verilen iki aylık hapislik cezası ile ilgili istinaf sebebine gelince: Bu husust-a Alt Mahkemenin birinci çarpışmada kişilerin sağ olabileceği ve ölümün arabayı iki parçaya bölen 2. çarpışma esnasında meydana geldiği kabul edilmiş olabileceği varsayımı neticesinde 3813/94 sayılı davadaki Sanık Yusuf İlham'a verilen cezadan farklı olara-k, Sanığa hapislik cezası verilmiştir. Bu konuda Alt mahkemenin bu bulguya varmak için huzurunda yeterli şahadet bulunmakla beraber, zabıtlarda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. ynı kaza meydana gelen iki çarpışma neticesinde açılan ve aynı ithamlar içe-ren iki ayrı davada, her iki davaya bakan Ceza Yargıcı aynı olmasına rağmen, kesilen farklı cezalar dikkat çeicidir. Anlaşılacağı gibi gerek Savcılık gerekse Mahkeme bu iki çarpışmayı iki ayrı kaza olarak telakki etmiştir.

Huzurumuzdaki istinaf, trafik -kazasından meydana gelen bir ölümle ilgilidir. Bu nedenle Fasıl 154 Ceza yasasının 210. maddesi kapsamına giren bir suçtur. Öldürme kastı olmayan (mens rea) veya suç teşkil edecek ihmalkarlık derecesine varmayan bir fiil olduğu için yasa koyucu bu tür suçl-ara para cezası ve üç yıla kadar hapislik cezası öngörmektedir.

Belitmek gerekir ki, günmüz ve çağımızda bu tür suçların yaygınlaşmış olduğu ve gitgide artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Bu konuda adli ihbar alabiliriz. Gerek KKTC'de tahsil görmekte olan- gençlerimizin delidolu davranışlarından, gerekse bir anlık dikkatsizlik veya tedbirsizlik netciesnde hemen hemen hergün bu tür trafik kazalarının meydana geldiğini gazetelerden okuyup, acısını yüreğimizde hissetmekteyiz. Bu tür kazaların meydana gelmesini-n başlıca nedeni, fertlerin diğer araç sürücülerine karşı kayıtsız ve saygısız olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu tür suçları önlemek, sadece trafik polisleri ve ilgili kuruluşların görevi değil, tüm insanların göevidir. üzerine gidilip kişiler caydırılmal-ıdır. özellikle bu tür trafik davalarının azaltılması kamu menfaatı açısından elzemdir.

Bir kişi herhangi bir aracın direksiyonnuna geçip yola çıktığı zaman, yolu kullanan diğer araç sahiplerinin sorumluluğunu üzerine almaktadır. kendisni koruduğu gibi, -onların canlarını da koruması gerekmektedir. Yolu, seyrüsefer için kullanırken, diğer sürücülere saygı göstererek makul ve sabırlı davranması gerekir. (Gör. Evripiddddou v. Police 2 CLR 71). Özellikle, kendi istekleri doğrultusunda sorumsuzca hareket edip -yola çıkanlar,başkalarını hiçe sayarak, habersiz ve masum insanları da etki alanları içine almaktadırlar. beklenmedik bir anda, hiçbir suçu olmayan başka bir insanın ölümüne sebebiyet verilip, bir ocak söndürebiliyor, bir aileyi ızdırap ve üzüntüye boğabil-iyorlar.

Her davanın kendi olgularına ve dikkatsizlik derecesine göre, davaların kişiselliğini gözeterek trafik kurallarının ciddi ihlalelri neticesi ve özellikle insan hayatına son verdiği hallerde, caydırıcı cezalar verilmesi gerektiği inancındayız. Sa-dece para cezası veya kısa süreli sürüş ehliyeti bulundurmaktan men cezaı, bu tür suçların önüne geçemez. Caydırıcı ve ibret verici olması için kamu yararı açısından uzun süreli ehliyetten men etme cezası yanında uygun ve makul süreli hapislik cezasının da- düşünülmesi gerektiği inancındayız.

Trafik davalarının insan hayatını ilgilendiren suçlar arasında olduğunun gözden kaçmaması gerekir. Bu kazada olduğu gibi, gelişigüzel sürüş yaparak, yolu bir yarışma, oyun veya eğlence meydanı olarak gören ve yaptıkla-rı saygısızca hatta tehlikeli davranışlar neticesinde tabiri caiz ise "trafik canavarı"na dönüşen sürücülerden, yolu kullanan diğer masum fertleri korumak açısından, Mahkemelerimiz üstüne düşeni yapmalıdır.

Burada Savcılığa da görev düşmektedir. Birçok m-eselede basit denebilecek bazı suçlara verilen cezalara karşı istinaf dosyalamış olan Savcılığın, huzurumuzda vulunan istinaftaki dikkatsizliğin boyutları gözönünde bulundurdulduğunda neden cezanın azlığına karşı istinaf dosyalamadığına hayret ettiğimiz ka-dar esef ve teessürle de karşılamaktayız. Bu durumda, kendimize şu soruyu sorma ihtiyacını duymaktayız. Acaba insan hayatı trafik kazalarında son bulduğu zaman daha ucuz ve değersiz mi sayılmaktadır?

Gerek Mahkemeler gerekse Savcılık, ister Motorlu Araçl-ar ve Yol Trafik Yasası altıda, isterse Ceza Yasamız altında getirilen bir dava olsun, bu tür trafik suçlarının işlenmesini azaltmak ve işlenmesine engel olmak için ihmalkarlık veya hata derecesine oranla davadaki olgular çerçevesinde, daha caydırıcı cezal-arın verilmesini sağlamaları gerekir.

Bu görüşler ışığında huzurumuzdaki meseleyi incelediğimizde, Alt Mahkemenin, önündeki tüm hususları, gerek kazanın oluş şekli gerekse Sanık ile ilgili hafifletici sebepleri dikkate alarak yeterince değerlendirdiğii g-örmekteyiz. Alt Mahkeme Sanığa, suçun işleniş tarzını ve kazanın oluş şeklini göz öününd bulundurarak hapislik cezası vermekle hata etmediği gibi, verdiği 2 ay hapislik cezasının da aşikar surette fahiş olduğu söylenemez. Bu nedenle verilen cezaya müdahale-mizi gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

Yargıtay/Ceza 33/88 (D.1/88) sayfa 3'de şöyle denmektedir:

"İstinaf Mahkemelerinin ne gibi hallerde İlk Mahkemelerin vermiş olduğu kararlara müdahale edebileceği birçok içtihat kararlarında yer almaktadır. Örne-ğin Regina v. The Sofoclis Georghiou 22 CLR sayfa 147, v. Steriou v. Queen 23 CLR sayfa 246 ve Aloupos v. The Republic 1961 CLR sayfa 246. Bu kararların ilkinde sayfa 148'de şöyle denmektedir:

"The principles upon whch an Appellate Court will act in ece-rcising its jurisdiction to review sentences are firmly established. The Court does not alter a sentence on the mere ground that if members of the Court had been trying the appellant they might have passed a somewhat different sentence and it will not ordi-nariliyu interfere with the dicretion ecercised by a trial Judge unless it is evident that the Judge hasa cted upon some wrong principle or overlooked some material factor (R. v. Gumbs, 1 Cr. App. R.74). To this might be added a third criterion, namely, th-at the sentence is manifestly excessive in view of the circumstances of the case, R.v Sherskewsky (1912) 28 TLR. 364."

Cezalar-ın yeknesaklığı konusunda (parity of Sentence) Mahkeme-lerimizin daha titiz ve dikkatli olmaları gerektiği hususunu burada vurgulamak isteriz.

Yargıtay/Ceza 15/87, (D.17/87)'de sayfa 3'de Yüksek Mahkeme Yargıcı Sayın Ergin Salahi şöyle demiştir:

"her ne- kadar da genelde (disparity of sentence), cezaların nisbetsizlik veya eşitsizliği prensibi aynı davadaki sanıklar arasında gözönünde bulundurulması ve tatbik edilmesi gereken bir prensip ise de benzer veya ilgili davalardaki sanıklara kesilen cezalar aras-ında da gözönünde bulundurulması gereken bir prensiprir........
Yukarıda iktibas yapılan davalarda serdedilen pensiplerden görülebileceği gibi sanığa verilen ceza ilk nazarda aşikar surette fahiş olmasa dahi diğer sanıklara verilen cezalar arasında büyük f-arklılık olması ve sanık ile normal şahısların zihinlerinde bir adaletsizlik olduğu fikri yaratabileceği hallerde verilen cezaya müdahale edeilerek bu nisbetsizliğin, uygun hallerde ortadan akldırılması bir ilke olarak benimsenip uygulanmıştır." (Bak. R.v.- Stroud 1977 65 Crim. App. rep. 150; Yargıtay/Ceza 32/90 (D.11/90) G.Y. Nicolaou v. P. 1969 2 CLR s.120 at 122 ve 123.

Gerçekten her iki dava da aynı akzadan kaynaklandığına göre, Alt Mahkeme bu konuda ayrı ayrı ceza verirken, bunun gerekçelerini daha sa-rih biçimde belirtmesi gerekirdi.

Ölümün hangi çarpışmada meydana geldiği, Alt Mahkeme hükmünde belli olmamakla beraber, Alt Mahkeme huzurunda bulunan ve inandığı şahadetten, Sanığın kendini geçmeye çalışan CV967 plakalı araç sürücüsüne gerekli şekilde y-ol vermiş ve süratini düşürmüş olsa idi, ne birinci ne de ikinci çarpışmanın meydana gelmeyeceği sonucu çıkarılabilir. Bu olgu ve huzuru-muzdaki meselede müteveffanın ikinci çarpıima neticesinde ölmesi daha kuvevtle muhtemel olması gerçeği karşısında farkl-ı cezalar verilmesinin Sanığa herhangi bir adaletsizlik yarattığı görüşünde değiliz. Nerede kaldı ki bu tür suçlar konusunda yukarıda belirttiğimiz çerçevede daha ibret verici cezalar verilmesi gerektiği hususundaki görüşlerimiz neticesinde, bu iddia üzeri-nde daha fazla durmayı uygun görmekteyiz.

Savunma Avukatının alternatif olarak nitelendirilen mahkumiyetlerle kesilen cezalarla ilgili söyledikleri konusuna gelince:

Savunma Avukatına bu konuda hak payı vermek gerektiğini teslim etmekteyiz. 3813/94 say-ılı ceza davasındaki aynı Ceza yargıcıSanık Yusuf İlham'a mahkum olduğu 3. davadan 2. davaya alternatif olduğu ve 5. davadan 4. davaya alternatif olduğu cihetle ceza vermemiştir. 3913/94 sayılı davada 2. davaya kesilen ceza dışında doğru hareket eden Ceza -yargıcı, huzurumuzdaaki istinafta hataya düşmüş ve Sanığa, beş davadan da ayrı ayrı cezalar verme yoluna gitmiştir. Keza belirtmek gerekir kir, 2. ve 4. davadan da Sanığa ceza verilmemesi gerekirdi. Bir suç için birden fazla cezalandırmama prensiplerinden -hareket ederek, Sanığın mahkum edildiği 2., 3., 4. ve 5. davalardan kesilen para cezalarının iptal edilmesi gerektiği görüşündeyiz.

Nitekim, huzurumuzdaki suçun işleniş tarzına ve doğruduğu neticeye bakıldığında huzurumuzdaki istinafta hapis cezasının az-lığına karşı istinaf olmadığı için bu cezaya müdahale etmmeyi uygun görmekteyiz. 3813/94 sayılı davada verilen para cezalarını dikkate alarak Sanığa verilen hapislik cezasının bugünden itiabren başlamasını emretmemrnin daha adil oalcağı görüşündeyiz.

Neti-ce olarak, tüm yukarıda belirttiklerimiz çerçevesinde yapılan istinaf kısmen kabul edilir ve Sanığın mahkum odluğu 2., 3., 4. ve 5. davalardan kesilen para cezaları iptal edilir. Sanığın 1. davadaki mahkumiyetini ve kesilen 2 ay hapislik cezasını aynen ona-ylarız. Hapislik süresi mahkumiyet tarihinden geçerli olacaktır.


(Celâl Karabacak) (Mustafa H. Özkök) (Gönül Erönen)
Yargıç Yargıç Yarg-ıç

29 Mart 1996


-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy