Yargıtay Ceza Dairesi Numara 1/2000 Dava No 4/2000 Karar Tarihi 20.11.2000
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 1/2000 Dava No 4/2000 Karar Tarihi 20.11.2000
Numara: 1/2000
Dava No: 4/2000
Taraflar: Başsavcılık ile Ahmet Semaay
Konu: Adam öldürme – Tahrik – Ceza takdiri
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 20.11.2000

-
D.4/2000 Yargıtay/Ceza: 1/ 2000
(Ağır Ceza Dava No: 2485/99; Girne)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Mustafa H.Özkök,Gönül Erönen.
İstinaf eden: KKTC. Başsavcısı
- ile- -
Aleyhine istinaf edilen: Ahmet Semaay, Merkezi Cezaevi

A r a s ı n d a .

İstinaf eden namına: Kıdemli Savcı Ersoy Ölçter
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Boysan Boyra.


İstinaf, Girne Ağır Ceza Mahkemesinin -(Başkan Mustafa Güzoğlu, Üye Yargıç Göksel Başak ve Üye Yargıç Tanju Öncül) 2485/99 sayılı davada 28.12.1999 tarihinde verdiği karara karşı Başsavcılık tarafından yapılmıştır.

--------------------

H Ü K Ü M

Taner Erginel: Sanık, 28.2.1999 tari-hinde Bahçeliköy'de av tüfeği ile Yakup Tunçtürk'e 2 el ateş edip ölümüne neden olmakla itham edildi. Fasıl 154 Ceza Yasasının 205(1)(3) maddesine aykırı yasa dışı bir fiille adam öldürme suçuyla itham edilen Sanık, 8.12.1999 tarihinde Girne'de oturum yap-an Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı.

Sanığın suçu kabul etmesi üzerine Savcılık olguları şöyle izah etti:
Sanık aslen Lefkoşa doğumlu olup Ergenekon köyünde ikamet etmektedir. Maktül Yusuf Tunçtürk ise 1975 Trabzon doğumlu olup, ailesi ile 1974 Barış H-arekatından sonra Kıbrıs'a gelmiş ve Bahçeli köyüne yerleşmiştir. İmam nikahlı olarak evli olan Maktül 7 aylık bir kız çocuğunun babasıydı. Maktül Bahçeli köyünün 2 km güney kısmında Yayla diye bilinen bir mevkide hayvancılık yapmaktaydı. Sanık ile Maktü-l birbirlerini askerlikten beri tanıyorlardı. Maktül 28.2.1999 tarihinde saat 16.30 raddelerinde Yayla bölgesindeki ağılına gitmek için evden ayrıldı. Her gece saat 22.00 civarında evine dönen Maktül olay gecesi saat 24 olduğu halde eve dönmedi. Oğlunu m-erak eden babası Yusuf Tunçtürk ve yengesi Hatice Tunçtürk yaya olarak Bahçeli Köy'den Yayla mevkiine gittiler fakat Maktülü bulamadılar. Ertesi gün Maktülün babası Yayla mevkiine tekrar giderek aramaya devam etti ve Maktülü patika yol içerisinde ölü olar-ak buldu. Ailesinin polise bildirmesi üzerine polis ekibi olay mahallini ziyaret etti. Ceset üzerinde yapılan incelemede Maktülün göğsünde ve sağ kalça üst kısmında 2 adet yara tesbit edildi. Yaraların şeklinden ve çevrelerinde bulunan yanık izlerinden M-aktülün yakın mesafeden av tüfeği ile ateş edilerek öldürüldüğü anlaşıldı. Cesedin yanında kanlı bir taş bulundu. Olayın soruşturmasını başlatan polisler Ergenekon köyünü ziyaret ettiler. Sanığın Yayla mevkiinde av avlandığını öğrenen polisler Sanığın bu- olayla ilgili olabileceğini tahmin ederek Sanığı sorguladılar. Suçunu kabul eden Sanık Polislere "ben yaptım, bana hayvanlarını sordu, söyledim, inanmadı, tartıştık bana sapıkca teklifde bulundu, beni hayvanlarını çalmakla suçlayarak imalarda bulundu mec-bur kaldım kendisine ateş ettim dedi."

-Sanık avukatı savunmasında Mahkemeye şöyle hitap etti.
Sanık olay günü avlanmak için olay yerine gitmiştir. Sanık o gün evden çıkarken Maktül ile karşılaşıp tartışacağını hiçbir şekilde bilmiyordu. Bu konuda ne bir düşüncesi ne de bir planı vardı. Sadec-e avlanmak niyetinde idi. Maalesef akşam üzeri 4.30 civarında Sanık ile Maktül karşılaştılar. Maktül hayvanlarının kaybolduğunu söyleyerek, bu hayvanları Sanığın çaldığına dair imalı ve suçlayıcı tarzda konuştu. Sanık hayvanlar konusunda Maktüle yardımcı- olmaya çalıştı. Maktül "hayvanları sen aldın yerini göster" dedi. Sanık hayvanların bulunabileceği yeri göstermeye çalışırken Maktül tahrik edici sözlerine devam etti ve "gel bana bir göt ver" dedi. Maktül Sanık ile alay etmeye ve onu aşağılamaya çalış-tı, Sanığın uzaklaşmak istemesine aldırmayan Maktül ona yaklaştı. Bunun üzerine Sanık Maktülü göğsünden itmek zorunda kaldı. Maktül bir değnek alarak Sanığa yaklaştı. Sanık değneği Maktülün elinden almaya çalıştı ve Maktül değneği yere bırakmak zorunda ka-ldı. Sanıkla Maktül arasında itişme oldu ve Maktül yerden bir taş alarak Sanığa vurmaya teşebbüs etti. Bunun üzerine Sanık mecbur kalarak elindeki av tüfeği ile Maktüle ateş etti. Farkında olmadan bir refleks sonucu av tüfeği ikinci kez ateş aldı.
-Sanık maktül ile konuşmak istemiyordu ve ondan uzaklaşmaya çalışıyordu. Buna rağmen Maktül Sanığın üzerine gitti ve Sanığı suç işlemek zorunda bıraktı. Sanık mecbur kaldığı için ve maktülün kendisini öldürmesinden veya çok ağır yaralamasından kurtulmak -için bu suçu işlemiştir. Öldürülmemek için öldürmüştür diyebiliriz. Sanık öldürmeyi hiç düşünmediği halde bu suçu işlemiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi 28.12.1999 tarihinde verdiği kararında olguları izah etti ve Sanık avukatının öne sürdüğü hafifletici ned-enleri dikkate aldıktan sonra Sanığa 9 yıl hapis cezası verdi.
-
Kararın bir bölümünde şöyle denmektedir.
"Bu tür suçların eskiye oranla artış gösterdiğini adli ihbar olarak almaktayız. Bu nedenle bu tür suçlardan mahkûm olan sanıklara verilecek olan cezaların caydırıcı ve ibret verici olması gerekmektedir.
Olayın s-anığın gönüllü ifadesinden de görüldüğü üzere bir rastlantı sonucu, planlanmadan meydana geldiği görülmektedir. Sanık ile maktül 1991 yılında beraber askeri eğitim yapmalarına rağmen aralarında samimiyet yoktu. Sanık babasına ait av tüfeği ile o gün ava k-apalı olduğunu bilmeyerek maktülün ağılının bulunduğu mera çevresinde avlanırken maktül ile karşılaştığında, maktül ile sanık arasında birtakım konuşmalar geçti. Maktül önce sanığa hayvanlarını kaybettiğini söyledi ve görüp görmediğini sordu.
Suçun işleniş- şekline bakıldığında maktülün tahrik edici sözler, sapıkça teklifler yaptığı bir gerçektir ve bu hususları da sanık leyhine hususlar olarak almaktayız. Ancak, maktülün bu tahrikleri ve de elindeki taşla sanığa vurmaya çalışması, sanığın elindeki silaha sa-rılmasını gerektirmemekteydi. Sanık isteseydi oradan rahatlıkla kaçabilirdi veya maktülün öldürücü yerine değil ayaklarına veya havaya ateş etmek sureti ile kendisine yöneltilen tehditleri bertaraf edebilirdi. Kanaatimizce sanık bunları yapmayıp maktülün ü-zerine ateş etmekle yapılacak olanın en kötüsünü yapmıştır.
-Sanık gönüllü ifadesinde de belirttiği gibi olaydan büyük bir pişmanlık duymuştur. Hapislik cezasının süresini hesaplarken sanığın yaşını, sabıkasız olup genç suçlu oluşunu, olayda maktülün tahrik ve katkısının bulunduğunu, suçların vehamet ve ciddiyetini -ve mesele ile ilgili tüm hususları dikkate almış bulunuyoruz.
Sonuç olarak Sanığa 1. davadan 9 yıl hapis cezası veririz."
-
Bu karara karşı Savcılık önümüzdeki istinafı dosyalayarak Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği 9 yıl hapis cezasının yetersiz olduğunu öne sürdü. Sanığın tahrik altında suçu işlediğini ve Maktülün önce değnekle ve sonra taşla Sanığa vurmaya teşebbüs ettiğini k-abul eden Savcılık cinayet davalarında daha ağır ceza verilmesi gerektiğini, emsal davalarda daha ağır cezalar verilmiş olduğunu iddia etti.

Savcı daha ağır ceza verilmiş adam öldürme davalarına atıfta bulundu. Savcının değindiği ve bizim araştırıp buldu-ğumuz 205. maddeye aykırı yasaya aykırı bir fiil ile adam öldürme davaları arasında daha ağır ceza verilmiş olanlar bulunmakla birlikte bunların hiç biri önümüzdeki davaya benzer koşullarda işlenmiş değildir. Sanık avukatının öne sürdüğü ve Savcılık ile A-ğır Ceza Mahkemesinin kabul ettiği olgulara göre bu olayda suç ağır tahrik altında işlenmiştir. Şöyle ki, önce Maktül Sanığa hakaret etmiştir. Hakarete muhatap olan Sanığın Maktülden uzaklaşmaya çalışmışmasına rağmen Maktül Sanığın üzerine giderek önce d-eğnekle sonra taşla ona vurmaya teşebbüs etmiştir. Elinde av tüfeği ile av avlamakta olan bir kişiye karşı bu davranışların yapılması büyük bir düşüncesizliktir. Diğer taraftan Sanığın Maktülü vurmak zorunda olmadığı, kaçarak veya havaya ateş ederek bu t-ahrikten kurtulabileceği açıkca görülmektedir.

Ağır Ceza Mahkemesinin kararında görüleceği gibi Mahkeme ceza takdir ederken Sanığın lehine ve aleyhine olan tüm hususları dikkate almıştır. Cezalandırma prensiplerini de doğru değerlendirmiştir. Mahkemen-in takdirini yanlış kullandığı ve cezanın müdahalemizi gerektirecek ölçüde az olduğu hususunda ikna olmadık.

Bu nedenle istinaf reddedilir.-




Taner Erginel Mustafa H.Özkök Gönül Erönen
Yargıç Yargıç Yargıç


20 Kasım, 2000



-1


5



-


Full & Egal Universal Law Academy