Yargıtay Ceza Dairesi Numara 12 ve 14/2010 Dava No 1/2011 Karar Tarihi 23.03.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 12 ve 14/2010 Dava No 1/2011 Karar Tarihi 23.03.2011
Numara: 12 ve 14/2010
Dava No: 1/2011
Taraflar: Zübeyir Tilki ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Uyuşturucu tasarrufu - Cezanın ağırlığı - Ceza tespitinde prensipler - Ceza aleyhine istinaf.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 23.03.2011

-D. 1/2011

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA. Birleştirilmiş
Yargıtay/Ceza No:12-14/2010
(Mağusa Ağır Ceza Dava No:5869/2009)

Mahkeme Heyeti : Mustafa H.Özkök, Narin F.Şefik, Ahmet Kalkan.

Yargıtay/Ceza No: 12//2010
(Mağu-sa Ağır Ceza Dava No:5869/2009)

İstinaf eden : Zübeyir Tilki, Lefkoşa
(Sanık)

ile -

Aleyhine istinaf edilen : KKTC Başsavcısı - Lefkoşa

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Erdal Öncü
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı -Cevat Rıza.


Yargıtay/Ceza No: 14/2010
(Mağusa Ağır Ceza Dava No:5869/2009)

İstinaf eden : KKTC Başsavcısı - Lefkoşa


ile -

Aleyhine istinaf edilen : Zübeyir Tilki, Merkezi Cezaevi Lefkoşa
(Sanık)

A r a s ı n d -a.
İstinaf eden namına: Savcı Cevat Rıza
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Erdal Öncü.

Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Gülden Çiftcioğlu, Yargıç Türkay Saadetoğlu ve Yargıç Çiğdem Güzeler'in 5869/2009 sayılı davada 5.2.2010 tarihinde verdikleri -karara karşı Sanık ve Başsavcılık tarafından yapılan istinaflardır.

----------------



H Ü K Ü M

Mustafa H. Özkök : Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan : Bu istinafa konu 5869/09 sayılı ceza- davası Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinde görüşülüp karara bağlandı.

Davaya konu iddianamede Sanık 1 aleyhine (2) dava getirilmiştir.

Sanık 1 aleyhine getirilen I. dava: 16/77, 54/77, 36/82, 37/89,38/91 ve 42/04 sayılı yasalarla tadil edilen 4/72 sa-yılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının 2, 3, 24(1)(a),(2)(A)(3) maddeleri ile 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 3 ve 4(1) maddelerine aykırı, 19/9/2009 tarihinde, Gazi Mağusa'da ilgili makam tarafından gene-l olarak yetkilendirilmiş veya ilgili nizam tahtında ruhsatı olmaksızın Hakkı Yayan'dan 2 kilo 575 gram 100 miligram ağırlığındaki Hint Keneviri türü uyuşturucu maddeyi almak;

2. dava ise I. davada tafsilatı verilen tarih ve mahalde aynı miktardaki uyuş-turucu maddeyi tasarruf etmek suçunu içermektedir.

Sanık 2'ye getirilen 3.,4.,5. ve 6. davalar ise, iddianamenin tâfsilatında belirtilen uyuşturucuyu ithal etmek, tasarruf etmek, uyuşturucu madde almak ve vermek suçlarını ihtiva etmektedir.

Her iki San-ık suçlarını kabul etmişlerdir.

Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi 5.2.2010 tarihinde verdiği kararında Sanık 1'i aleyhindeki I. davadan 4.5 yıl hapislik cezası ile cezalandırmış aleyhindeki 2. davadan mahkumiyet kaydedip herhangi bir ceza vermemiştir.

-Sanık 2'yi ise aleyhindeki davalardan 5.5 yıl hapislik cezası ile cezalandırmıştır.

Sanık 2 aleyhindeki ceza ile ilgili herhangi bir istinaf dosyalanmadı.

Gazi Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinin Sanık 1 için verdiği cezaya hem Sanık 1, hem de İddia Makamı- karşılıklı olarak istinaf dosyaladılar.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

17.9.2009 tarihinde Sanık 2, gemici olarak çalıştığı "Güzelyurt" isimli gemide altları kesilmiş iki adet yangın tüpü içerisinde bulunan Hint Keneviri türü uyuşturucu maddeyi alarak t-üpler içerisinde yatağının altına saklamıştır.

17.9.2009 tarihinde Gazi Mağusa Limanından Mersine gitmek üzere ayrılan Güzelyurt gemisi ile konu uyuşturucu madde Sanık 2'nin tasarrufunda Mersin Limanına götürülmüş, gemide muhafaza edilerek 19.9.2009 tar-ihinde Mağusa Limanına tekrar getirilmiştir.

19.9.2009 tarihinde Sanık 1 kendisine söylenenler doğrultusunda 05534 244 76 99 nolu telefonu aradı ve konuştuğu kişiden aldığı talimat doğrultusunda kendisine verilen telefon numarasından Sanık 2'yi arayarak- "ben dayının yeğeniyim emanetleri almaya geliyorum" demiştir.

Aynı tarihte Mağusa Limanında bulunan gemiye giden Sanık 1 kesik yangın tüplerinden çıkarılmış uyuşturucu maddeleri alıp aracının bagajına koymuş ve Mağusa Limanından ayrılarak Döveç Düğün S-alonunun park yerinde park etmiştir.

Aldığı bilgi doğrultusunda orada bulunan polis ekipleri, uyuşturucu maddeleri aracın bagajından çıkarıp yere koyan Sanık 1'i olay mahallinde yakalayıp tutuklamışlardır.

İSTİNAF SEBEPLERİ:
Sanık 1'in dosyaladığı Y-argıtay/Ceza 12/2010 sayılı istinafta tek istinaf sebebi sunulmasına rağmen istinaf gerekçeleri bu istinaf sebebi içerisinde tasnif edilmiştir.

Sanık 1'in istinaf sebebi özetle, verilen cezanın fahiş olduğu, Sanığın suçun işlenişindeki rolü, genç suçlu -olduğu, Uyuşturucuyu tasarruf süresinin kısalığı ve sosyal hizmet raporuna gereken önem verilmeyerek uzun süreli hapislik cezası verildiği, bu nedenle İlk Mahkemenin kararının hatalı olduğu yönündedir.

İddia Makamının dosyaladığı 14/2010 sayılı istinaft-a 4 istinaf sebebi sunulmakla beraber istinaf duruşmasında bu istinaf sebepleri tek başlık altında toplanarak özetle, suçun vahameti, Sanık 1'in suçun işlenişindeki rolü ve Sanık 2'ye verilen ceza dikkate alındığında Sanık 1'e verilen cezanın az olduğu ve -yükseltilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Sanık 1 Avukatı hitabında Muhterem İlk Mahkemenin cezalandırma prensiplerini kararında doğru belirtmekle beraber hafifletici sebepleri yeterince dikkate almadığını, sadece suç-un ciddiyetinden, uyuşturucunun miktarından ve amme menfaatinin korunması prensibinden hareketle uzun süreli hapislik cezası verdiğini, Sanık 1'in kişisel durumunu, suçta kullanıldığını, sosyal tahkikat raporunda belirtilenleri, genç birisi olduğunu gözönü-nde bulundurmadığını belirterek bu hususta Yüksek Mahkemenin verdiği kararlara atıfta bulunmuştur.

İddia Makamı ise suçun ciddiyetine, yaygınlığına, uyuşturucu miktarının fazlalığına temas ettikten sonra Sanık 2'nin de genç suçlu olduğunu, suçun işlenme-sinde Sanık 1'in Sanık 2 kadar rolü olduğunu, Sanık 1'in uyuşturucuyu Limandan çıkarıp ülkeye soktuğunu, bu nedenle cezanın en azından Sanık 2 ile aynı olması gerektiğini ileri sürmüştür.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ:

Her iki istinaf birlikte dinle-ndiği ve sadece verilen cezaya yönelik istinaf dosyalandığı için her iki istinafı birlikte değerlendirmeyi uygun bulduk.

Son zamanlarda huzurumuza gelen istinaflar nedeniyle öncelikle Yargıtayın, hangi hallerde İlk Mahkemelerin verdikleri cezalara müdah-ale edeceğini belirleyen temel içtihatlardan biri olan Ceza İstinaf 24/70 sayılı İbrahim Kasım v. Türk Emniyet Müdürlüğü davasındaki prensipleri bir kez daha hatırlatmayı gerekli gördük.

"Yüksek Mahkeme, İstinaf Mahkemesi olarak, alt kademedeki
mahkeme-nin verdiği cezayı genellikle tadil etmez ancak bazı prensipler dahilinde hareket ederek cezayı tadil edebilir. Bu pensipler genellikle şunlardır:
1. İstinaf Mahkemesi davaya direkt olarak kendisi bakmış olsaydı, sanıklara Bidayet Mahkemesinin verdiği ce-zadan farklı bir ceza vermek temayülünde olsa dahi, yalnız bu sebepten Bidayet Mahkemesinin kestiği cezaya müdahale etmez.
2. Bidayet Mahkemesinin ceza kesmek hususunda takdir hakkına İstinaf Mahkemesinin müdahale etmesi için Bidayet Mahkemesinin ceza k-eserken bazı yanlış prensiplere dayanarak hareket ettiğine veya bazı mühim faktörleri nazarı itibara almadığına İstinaf Mahkemesinin kanaat getirmesi ve ikna olunması gerekir.
3. Davanın bütün ahval ve şeraitini göz önünde tutarak kesilen cezanın aşikâr -bir surette fahiş (manifestly excessive) veya çok az olduğu halde İstinaf Mahkemesi Bidayet Mahkemesinin kestiği cezayı değiştirebilir."


Yukarıda belirtilen prensiplerden görülebileceği gibi Yargıtayın görevi kendisini İlk Mahkemenin yerine koymak değil-dir. Bu nedenle istinaflar yeni bir durum beklentisi ile değil, İlk Mahkemelerin yanlış prensiplere dayanarak hareket ettikleri veya dikkate almaları gereken faktörleri dikkate almadıkları esasları üzerine dosyalanmalıdır.

Daha önce Yargıtay/Ceza 82/20-10 (D.12/2010) sayılı kararda temas ettiğimiz gibi, bir suçtan mahkum olan Sanığa ceza verirken, cezayı verecek olan Mahkemenin geniş takdir hakkı vardır. Mahkeme bu takdir hakkını cezalandırma prensiplerinin değerlendirilmesinde kullanırken iki temel nokt-ayı dikkate alması gerekmektedir. Birinci suç ile ilgili faktörler (Suçun niteliği, işleniş şekli ve sonuçları) ikinci Sanık ile ilgili kişisel faktörler (Sanığın ıslahı, topluma kazandırılması, yaşı, kişisel ve sosyal durumu).

Sanık 1, Hint Keneviri tür-ü uyuşturucu madde alma ve tasarruf etme suçlarından mahkum olmuştur.

Uyuşturucu suçları istisnai durumlar dışında Mahkemelerin hapislik cezası verdiği suçlardandır.

1976 yılından beri işlenen uyuşturucu suçları ile ilgili kararlarda Yüksek Mahkeme bu t-ür suçların yaygınlaştığı olgusundan hareketle amme menfaatinin korunmasına önem vererek, suçlulara genelde hapislik cezaları verilmesi gerektiğini belirtmesine rağmen suçların önlenemediğini ve günümüz koşullarında çok tehlikeli bir hale geldiği gündemdek-i uyuşturucu davalarından anlaşılmaktadır.

Yargıtay, Yargıtay/Ceza Bir. 39-43/95 (D.6/96) sayılı davada bu suçların önlenmesinde herkese büyük görev düştüğünü belirterek, "Mahkemeler bu tür suçlarda üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini göstermel-idirler" diyerek Mahkemelere sorumluluklarını hatırlatmıştır.

Yargıtay Mahkemenin bu görevini yerine getirirken dikkate alacağı önemli bir faktörü Yargıtay/Ceza 4/88 (D.14/88)'de şöyle izah etmiştir.

"Geçmiş birçok kararlarda değinildiği gibi tasarru-f edilen
uyuşturucu türü, miktarını ve suçun işleniş şekli ile Sanığın bu gibi suçları işlemesinde oynadığı rol son derece önemlidir."

Aynı kararda Yargıtay bu tür suçların yaygın olduğu, önlenemediği ve suç işleyenlere, amme menfaatinin korunması pren-sibinin öne çıkarılarak caydırıcı ve etkin cezalar verilmesi gerektiği başka içtihat kararları da örnek gösterilerek tekrar tekrar vurgulanmıştır.

Bütün bu prensiplerden hareket ettiğimizde "caydırıcılığın, etkin cezanın ölçüsü ne olacaktır" sorusuna cev-ap vermemiz gerekmektedir. Aksi halde sadece suçun ağırlığını ortaya koyarak sonuca ulaşmak adil olmayan bir cezanın verilmesine sebep olabilir. Böyle bir sonuç ise yargılamanın amacı olmadığı gibi cezalandırmadan beklenen sosyal fayda teşekkül etmemiş olu-r.

Sanığın daha önce belirttiğimiz ve cezalandırma prensiplerinde yer alan ıslahı, topluma kazandırılması, yaşı, kişisel ve sosyal durumu ceza tespitinde önemli etkenlerdir.

Bunun yanısıra cezalandırmada caydırıcılık ve etkenlik ne kadar önemli ise s-uçların ortaya çıkarılması da o derece önemlidir.

Bu nedenle suçlarını itiraf eden Sanıklara suçlarını itiraf etmekte cesaretlerini kırıcı itirafları ile orantısız çok ağır cezalar verilmemesi gerekmektedir.

Bu konuda Marley v. R. 1964, CLR 143-146'd-a şöyle denmektedir.

-"not to discourage people from confessing their own
crimes out of fear of the grave consequences following such confessions."
-
Neticede suç işleyen bir kişinin kişisel durumu ile toplumsal fayda ve amme menfaati arasında denge kurarak cezayı tespit etmek Mahkemenin görevidir. (Yargıtay/Ceza 82/2010)

Mahkeme, bu görevini kullanırken tüm faktörleri incelemeli ve sonuca o şekild-e ulaşmalıdır. İşlenen suçlar günümüz koşullarında tehlikeli hale gelecek kadar yaygınlaşan türden suçlardan ise geçmişte verilen cezalardan daha ağır cezalar verebilecek, Sanığın kişisel durumu veya suçu itirafından sağlanan toplumsal fayda fazla ise Sanı-ğa o ölçüde mülayim davranabilecektir.

Uyuşturucu suçlarında dikkate alınan faktörler ile cezalandırma prensiplerini yukarıdaki şekilde birlikte değerlendirip bir kez daha hatırlattıktan sonra huzurumuzdaki istinaf sebepleri ışığında meseleyi değerlendi-rmemiz gerekmektedir.

İlk Mahkemenin kararı incelendiğinde ceza tespitinde öncelikle suçun ciddiyet ve vahameti üzerinde durularak, bu hususta Mahkemelerin üzerine düşen görevler olduğunu hatırlatmak suretiyle, uyuşturucu suçlarının halkı, gençleri tehd-it ve tedirgin edecek ölçüde yaygınlaştığını, bu nedenle ceza verirken caydırıcı ve ibret verici cezalar verilmesi için amme menfaatinin korunması prensibine ağırlık verilmesi gerektiği bulgusunu yaptığını görürüz.

Özellikle KKTC - TC arasında sefer yap-an "Güzelyurt" isimli gemi içerisinde altları kesilmiş yangın tüplerinde saklanarak muhafaza edilen 2.5 kiloyu aşkın suça konu Hint Keneviri türü uyuşturucu maddenin gemiden alınarak, Limandan çıkarıldığını dikkate aldığımızda İlk Mahkemenin bu bulgusunun -ne kadar yerinde olduğu aşikâr surette ortadadır.

2.5 kilo Hint Keneviri uyuşturucunun pençesine düşmüş bir insanın şahsi kullanımının çok üzerinde bir miktardır. Bu miktardaki uyuşturucuyu alan veya tasarruf edenlerin niyetinin kendi şahsi kullanımlar-ı olmadığı çok açıktır. Dolayısıyle İlk Mahkemenin ele geçen uyuşturucunun yüzlerce genci zehirleyecek potansiyele sahip olduğu ve bu hali ile ciddi tehlike oluşturduğu bulgusu yerindedir ve Yargıtay/Ceza 17/86'daki prensiplerle uyumludur.

İlk Mahkeme, -Sanık 1 Avukatının iddia ettiği şekilde sadece suçun ciddiyet ve vahametini ortaya koyan prensiplerle yetinmemiş Sanık 1'in suçun işlenişindeki rolünü incelemiştir.

Sanık 1, aldığı telefon talimatlarına uygun olarak Mağusa Limanına giderek gemiye girmiş- ve Sanık 2'den aldığı uyuşturucuyu çanta içerisinde Limandan çıkararak Döveç Düğün Salonu park alanına giderek burada uyuşturucuyu alacakları beklemiştir.

Sanık 1'in uyuşturucuyu alıp park alanına gitmesi ve yakalanması arasındaki kısa süreyi davanın o-lgularından ayrı olarak değerlendirdiğimizde, 20 yaşındaki bir gencin kullanıldığı sonucunu çıkarmak mümkündür. Ancak olayı bir bütün olarak ele aldığımız zaman telefon konuşmalarının önceden başladığı, Sanık 1'in tanımadığı kişiler ile konuştuğu ve sonuçt-a ilk kez gördüğü birinden 2.5 kilo gibi azımsanmayacak bir miktarı alıp, Limandan çıkarak yakalandığı yere götürüp alıcıları beklediğini görürüz. Olay günü yalnız olan ve birinin baskısı olmadan hareket eden Sanık 1'in davranışları kullanılan bir insan gö-rünümünde olmadığı gibi, bu suçun işlenmesinde bir görev üstlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle İlk Mahkeme Sanık 1'in suçun işlenmesindeki rolünü aleyhine almakla hata etmiş değildir.

Görülebileceği gibi İlk Mahkeme suç ile ilgili faktörleri doğru değe-rlendirmiştir.

Sanık 1 Avukatı esasında suçun ciddiyet ve vahametini teslim etmektedir. Sanık 1 Avukatının asıl üzerinde durduğu husus Sanık 1'in yaşını, ailevi, kişisel ve sosyal durumuna yeterince önem vermediğidir.

İlk Mahkeme kararında Sanık 1'in- yaşını, ailevi durumunu, sosyal tahkikat raporunda yazılanları incelemiş ve ceza verirken hafifletici faktörler olarak dikkate almıştır.

Burada önemli olan cezanın tespitinde hafifletici sebeplere yeterince önem verilip verilmediğidir.

Ülkemizde uyuş-turucu suçlarının yarattığı toplumsal huzursuzluğu dikkate aldığımızda, uyuşturucu suçlarında özellikle büyük miktarlarla suç işleyenlerin uzun süreli hapislik gibi ciddi cezalarla karşılaşacaklarını artık bilmeleri gerekmektedir.

Sanık 1 gemiden aldığı- uyuşturucu ile birlikte yakalanmış daha sonra uyuşturucuyu kimden aldığını söyleyerek diğer suç ortağının yakalanmasına katkıda bulunmuştur. Mahkeme bu olguyu Sanık 1 leyhinde değerlendirerek Sanık 2 ile arasında ayırım yapmak suretiyle Sanık 1'e daha dü-şük süreli hapislik cezası vermiştir. İlk Mahkemenin bu bulgusu hatalı olmadığı gibi huzurundaki olgularla uyumludur.

Tüm bu hususlar İlk Mahkemenin ceza verirken tüm faktörleri dikkate aldığını göstermektedir. Bu safhada kesilen cezanın aşikâr surette -fazla veya çok az olup olmadığını incelememiz gerekmektedir.

Bir Sanığa ceza takdir ederken, işlemiş olduğu suçun ağırlığı ve böyle bir suç için belli bir hapislik cezasının öngörülmesi, ilk nazarda, verilecek cezada kamu menfaatinin önde tutulması gere-ktiği ilkesinden hareketle caydırıcı veya ibret verici bir ceza verilmesi düşünülebilir. Ancak suçun işleniş şekli, Sanığın bu gibi suçları işlemeye temayülü olup olmadığı, Sanığın kişisel ve özel durumu, sair olgular dikkate alındığında cezaların kişisell-iği prensibi öne çıkarılarak bu gibi bir suçluya daha hafif bir ceza verilmesi kamu vicdanında bir etki yaratmayacağı sonucuna ulaşılırsa Sanığa daha hafif ceza verilebilir. (Gör. Yargıtay/Ceza 28/91)

Bu esaslardan hareketle 20 yaşında genç birisi olmas-ına rağmen, 2.5 kilo Hint Kenevirini Limanda bulunan bir gemideki şahıstan alıp başkalarına vermek için hareket eden Sanık 1'e daha hafif bir ceza vermenin, uyuşturucu suçlarının ürkütücü boyutu karşısında kamu vicdanında olumsuz etki yaratacağı açıktır.
-
Uyuşturucu suçlarının hedef kitle olarak belirlediği gençleri bu illetten korumak için öncelikle uyuşturucunun temininde rol oynayanların caydırıcı cezalarla cezalandırılması gerekmektedir.

İlk Mahkemenin Sanık 1 ile ilgili tüm faktörleri değerlendirdiği- ve hapislik süresini tesbit ederken hatalı davranmadığı sonucuna varmış bulunuyoruz.

İlk Mahkemenin verdiği ceza müdahaleyi gerektirecek ölçüde az veya fazla olmadığından her iki istinafın reddedilmesi gerekmektedir.

SONUÇ:

Her iki istinaf redded-ilir.

Ceza mahkumiyet tarihinden itibaren çekilecektir.


Mustafa H.Özkök Narin F.Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç

23 Mart, 2011



12






Full & Egal Universal Law Academy