Yargıtay Ceza Dairesi Numara 1/1992 Dava No 12/1992 Karar Tarihi 24.07.1992
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 1/1992 Dava No 12/1992 Karar Tarihi 24.07.1992
Numara: 1/1992
Dava No: 12/1992
Taraflar: Başsavcılık ile Ömer Demir arasında
Konu: Uyuşturucu madde tasarrufu – Dokunulmazlık – Karar sözcüğünün tefsiri – Suçüstü – Yargıtayın görüşünün sorulması
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 24.07.1992

-D.12/92 Yargıtay/Ceza (Havale): 1/92
(Görüş istemi için)
(Ağır Ceza Dava No: 4923/92; Lefkoşa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Metin A. Hakkı

Dava-yı ikame eden: KKTC Başsavcılığı.
ile
Sanık: Ömer Demir, Mağusa.
A r a s ı n d a.

Davayı ikâme eden namına: Osman T. N. Enginsoy.
Sanık namına: Hasan Murat.



K A R A R

N. Ergin Salâhi: Bir Milletvekili olan -Sanık 13.7.1992 tarihinde Girne'de oturum yapan Ağır Ceza Mahkemesi önüne çıkarılarak aleyhine 4923/92 sayılı ceza davasında aşağıda özeti verilen uyuşturucu madde tasarruf etme, bulundurma ve ihraç etmeye teşebbüs suçları getirilmiştir.

Sanık aleyhine g-etirilen 1. dava 16/77, 54/77, 36/82, 37/89 ve 38/91 sayılı Yasalarla tadil edilen 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının 2, 12, 24(1)(a)(2)(B)(3) maddeleri ve 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 2, 8,- 11 ve 25. maddeleri ile fasıl 154 Ceza Yasasının 20. maddesine aykırı 10.5.1992 tarihinde Ercan Havaalnında ilgili makam tarafından genel olarak yetkilendirilmiş veya ilgili nizam tahtında ruhsatı olmadığı halde 4 kilo, 63 gram, 5mgr. ağırlığındaki uyuştu-rucu madde olan eroini (Diamorphine) genel oalrak yetkilendirilmiş ilgili makamdan ruhsatı olmadığı halde tasarrufunda bulunduran Gülsen esen İçöz'ün tasarrufunda bulundurmasına yardımcı olmak sureti ile kendi tasarrufunda bulundurmak;

2. dava 1. davada -görülen aynı tarih ve yerde aynı cins ve miktar eroini 16/77, 54/77, 36/82, 37/89 ve 38/91 sayılı Yasalarla tadil edilen 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının 2, 12 ve 24(1)(a)(2)(B)(3) maddeleri ile 63/73 sayılı Nizamname ile tadil edilen 21/73 sayılı- Uyuşturucu Maddeler Nizamnamesinin 2, 8, 11 ve 25. maddelerine aykırı olarak tasarrufunda bulundurmak;

3. dava ise 1. davada belirtilen aynı tarih ve yerde aynı cins ve miktardaki uyuşturucuyu 16/77, 54/77, 36/82, 37/89 ve 38/91 sayılı Yasalarla tadil e-dilen 4/72 sayılı Uyuşturucu Maddeler Yasasının 2, 12, 15, 24(2)(a) ve 25. maddeleri ile Fasıl 154 Ceza Yasasının 20. ve 366. maddelerine aykırı KKTC bölgesinden ihraç etmeye teşebbüs; suçlarıdır.

Avukat tarafından temsil edilen sanığın Girne Ağır Ceza M-ahkemesi önünde yargılanmasına başlandığı sırada, itham edilmezden önce avukatı ön itiraz mahiyetinde itirazda bulunarak özetle sanığın halen dokunulmazlığı kaldırılmayan bir Milletvekili olduğunu ve KKTC Anayasanının 84(2) maddesi uyarınca dokunulmazlığı -kaldırılmadan yargılanamayacağını ileri sürmüştür.

Sanık avukatı yapmış olduğu bu itirazda KKTC Anayasasının 84(2) maddesine göre ölüm veya 5 yıl veya daha çok hapis cezasını gerektiren suçüstü durumu dışındaki ceza davalarında yargılanmasını mükün kılab-ilmek için sanığın dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğini, sanığın ise dokunulmazlığının kaldı- rılmadığını ve bu nedenle aleyhine getirilen davalardan Ağır Ceza Mahkeme-sinde yargılanamayacağını ileri sürmüştür. Sanık avukatı ayrıca sanığın tutuklandı-ğı ve Mahkemeye çıkarılıp neticede aleyhine getirilen davalarda suçüstü halinin bulunmadığını, böyle bir durum mevcut olmuş olsa dahi buna karar verecek merciin hangi merci olduğunun Anayasanın ilgili maddesinde belirlenmediğini, herhalükârda buna Başsavcı-nın karar veremeyeceini ileri sürmüştür. Zabıtların tetkikinden görüleceği gibi sanık avukatı bu konuda uzun boylu "cürmü meşhut" diğer bir ifade ile suçüstü halleri ile ilgili Türkiye mevzuatı ile uygulamasına değinerek bu mevzuat ve uygulamalar dikkate a-lındığında suçüstü halinin görüşülmekte olaan meelede mevcut olmadığını, her- halükârda bu konuda İddia Makamı tarafından böyle bir iddia ileri sürlmediği gibi şahadet de ibraz edilmediğini ileri sürmüştür.

İddia Makamı tarafındaan bulunan Savcı ise sanı-ğın aleyhine getirilen suçlarda suçüstü hali bulunduğunu ve KKTC Anayasasının 84(2) maddesi dikkate alındığında sanığın dokunulmazlığının kaldırılmasını gerektirmeyen bir istisna durumun mevcut olduğunu ileri sürmüştür. Savcı ayrıca sanığın ilkin suçun işl-enmekte olduğu bir sırada diğer bir ifade ile suçüstü halinde Ercan Devlet Havaalında Gülsen Esen İçöz'le birlikte yakalanıp tutuklandığını, Mahkemeye çıkarıldığını ve aleyhine tutukluluk emri alındığını, sanığın bu safha- larda dokunulmazlığını söz konusu- ederek konu üzerinde durmadığını, sanığın tutuklanmasından sonra Başsavcının konu hakkında Anayasanın öngördüğü şekilde Meclise yazılı bilgi verdiğini, bilâhare sanığın iptşdaş soruşturmasının yapıldığını, bu aşamda sanık benzeri bir iddia ileri sürerek b-u husustaki haklarını mahfuz rurmakla birlikte konu üzerinde ciddiyetle durmadığını ve neticede iptidai soruşturma sonunda konunun, ilkin Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine havale edildiğini, daha sonra Yüksek Mahkemeye yapılan müracaat ışığında Girne Ağır Ceza- Mahkemesine nakledilmesine karar verildiğini, bu aşamalarda da sanığın bugün ileri sürdüğü konuyu ileri sürmediğini ve bu konuda geç kaldığını iddia etmiştir.

Konuyu tezekkür eden Ağır Ceza Mahkemesi neticede bu konuda çoğunlukla verdiği kararda sanığın- yargılanamsına devam edilmesi gerktiğine karar vermiş ve bu kararında özetle gerk 1960 Cumhuriyet Anayassının 83(2) maddesi gerekse 1861 T.C. Anayassının 79(2) maddesine değinerk KKTC Anayasasının 84(2) madesi ile kıyaslama yapıp KKTC Anayasasının 84(2) m-addesine göre ölüm veya 5 yıl hapis cezasından fazla hapis cezasını müstelzim suçlarda suçüstü halinin mevcut olması durumunda Milletvekili olan bir sanığın dokunulmazlığı kaldırılmadan yargılanabileceğine karar vermiştir. Muhterem Ağır Ceza Mahkemesi çoğu-nluk kararında suçüstü durumunun mevcut olup olmadığının bir olgu meselesi olduğu ve bu hususta duruşmaya devam edilip şahadet dinlenmeden karar verilemeyeceği görüşüne vararak suçüstü halinin mevcut olup olmadığı hususunu duruşmanın esasında karara bağlam-ayı uyugun görmüştür.

Azınlık kararını kaleme alan Yargıç ise prensip olarak suçüstü halinin mevcut olması durumlarında bir Milletvekili olan sanığın dokunulmazlığının kaldırılamsının gerekmediğine hemfikir olmakla beraber suçüstü durumunun mevcut olup o-lmadığına kimin tarafından karar verileceği hususunda Türkiye mevzuatında olduğu gibi Kıbrıs'ta bir mevzuat bulunmadığına ve kanaatince bu konuda yasal bir boşluk bulunduğuna değinmiştir. Ayrıca suçüstü durumunun mevcut olup olmadığının İddia Makamı tarafı-ndan iddia ediilmesi yanında şahadetle d ispatlanması gerektiğini, bu yapılmadığı cihetle de bu davanın, sanığın dokunulmazlığı Cumhuriyet Meclisi tarafından kaldırılmadan görüşüle- meyeceği görüşnü belirterek çoğunluk kararının vardığı neticeye katılmamış-tır.

Muhterem Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı verdikten sonra Fasıl 155 Ceza Usul Yasası madde 148'e istinaden Yüksek Mahkemenin görüşüne müracaat etmeyi uygun bulmuş ve aşağıda özetlenen hususta Yüksek Mahkemce karar verilmesi için konuyu Yüksek Mahkemeye- havale etmiştir. İlk Mahkemece görüş için havale edilen hukuki nokta aşağıdaki gibidir:

"Sanığın bir milletvekili olması nedeniyle gerek 10.7.1992 tarihinde oy çokluğu ile verilmiş olan kararda belirtilen gerekçe ve görüşler çerçevesi ve neticesinde gere-kse adalet prensipleri nezdinde, KKTC Anayasasının 84(2) maddesi tahtındaki dokunulmazlığı kaldırılmadan, Ağır Ceza Mahkemesinin, Ceza yasalarımız tahtında, sanığı yargılama yetkisi var mı? (question of law) açısından Cap.155 Sect. 148'e göre Yüksek Mahkem-enin görüşüne sunulması için bir karar vermiştir."

Hukuki nokta olarak havale edilen yukarıda iktinası yapılan soru hakikatte İlk Mahkeme tarafından karara bağlanmıştır. Ayrıca Yargıtay tarafından karara bağlanması istenilen konuda azınlık kararı veren y-argıcın da büyük oranda farklı bir görüşü yoktur.

Sair hususların incelenmesinden önce Fasıl 155 Ceza Usul Yasamızın 148. maddesi altında İlk Mahkemece karara bağlanan konunun Yüksek Mahkemeye görüş için havale edilip edilemeyeceğine değinmek isteriz.

-İlk nazarda fasıl 155 Ceza Usul Yasamızın 149(1) maddesi İlk Mahkemece karara bağlanan bir konunun Yüksek Mahkemeye havale edilebileceği izlenimini vermektedir. Fasıl 155 madde 149(1) aynen şöyledir:

"149. (1) The Attorney-General and any party dissatisfi-ed with the decision of a Judge exercising summary criminal jurisdiction as being erroneous on a point of law or as being in excess of the jurisdiction or of the powers of the Judge may, within the time set out in subsection (7) of this section, apply in w-riting to the Judge who gave the decision to state a case setting forth the facts and grounds of such decision for the opinion of the Supreme Court."

Yukarıda iktibsı yapılan madde ilk nazarda İlk Mahkemece karara bağlanan konular için kullanılacak bir m-adde olarak görülmekle beraber geçmiş içtihat kararlarına bakıldığında örneğin R.v. Savva, 13 C.L.R. 63 ve Police v. Kyriacou, 14 C.L.R. 247'de sözü edilen Yasa maddesinden evevl yürürlükte bulunan eski 94(2) maddesindeki "karar" deyimi bu içtihat kararlar-ında tefsir edilen nihai bir kararı kastettiği ve nihai karara varılmadan konunun görüş için Yüksek Mahkemeye havale yapıllamayacağı kararına varılmıştır. Daha sonra 1938 yılında geçirilen 38/35 sayılı Yasanın 24. maddesi Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 148.- maddesine tekabül etmekteydi ve bu maddeye "herhangi bir safhada" deyimi eklenmiştir. Bu durumda yukarıda sözünü ettiğimiz kararlard nihai bir karardan önce verilen ara kararlarda görüş istenmesi için kullanılacak maddenin Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 14-8. maddesi olduğu görülmektedir.

Bu durumda İlk Mahkemece görüş için yapılan havalenin doğru yasa maddesi altında yapıldığını vurgulamak isteriz.

Taraflarca üzerinde durulan 1985 KKTC Anayasasının 84(2) maddesi aynen şöyledir:

"Madde 84.
...........-...
Seçimden önce veya sonra suç işledii ileri sürülen milletvekili, Cumhuriyet Meclisinin kararı olmadıkça tutuklanamaz ve yagrıla-namaz. Ölüm veya bei yıl veya daha çok hapiz cezasını gerektiren suçüstü durumu, bu kuralın dışındadır; ancak, yetkili kişi,- durumu derhal Cumhuriyet Meclisine bildirmek zorundadır.
................"

-Anayasanın bu maddesi herhangi bir tefsir gerektirmeyecek şekilde açıktır. Şöyle ki; Ölüm veya 5 yıl veya daha çok hapis cezasını gerektiren suçüstü durumu yukarıd atıfta bulunduğumuz Anayasa maddesi dışında bırakılmıştır. Diğer bir ifade ile suçüstü duru-mu olan bu gibi suçlarda, bir Miiletvekili Cumhuriyet Meclisince dokunulmazlığı kaldırılmadan tutuklanabilir ve tabiatıyle müteakiben yargılanabilir
-
Bu durumda Yüksek Mahkemenin görüşüne sunulan "KKTC Anayasasının 84(2) maddesi uyarınca dokunulmazlığı kaldırılmadan, Ağır Ceza Mahkemesinin, ceza yasalarımız tahtında, sanığı yargılama yetkisivar mı?" şeklindeki soruya verilecek yanıt snaığın itham edil-diği suçlar 5 yıldan fazla hapis cezasını müstelzim olduğuna göre Anayasanın 84(2) maddesinin dışında bırakılan suçüstü halinin mevcut olması durumunda bir Milletvekili olan Sanığın Cumhuriyet Meclisince dokunulmalzığı kaldırılmadan yargılanabilmesi grekti-ği yönündedir.

Ancak tarafların gerek Yüksek Mahkemede yaptığı argümanlar ve gerekse Ağır Ceza Mahkemesi önündeki argümanlarını dikkate aldığımızda havale konusu soru esasta taraflar arasında bir ihtilâf konusu değildir. taraflar arasında ihtilâf konusu -olan nokta suçüstü hallerinde, konunun, suçüstü olduğuna hangi makamın karar vereceği ve bu hususta taraflar arasında ihtilâf olması halinde şahadet dinlenmesinin duruşma yapılması anlamına gelip geleyeceği ve duruşma nlamına gelecekse böyle bir ön itirazı-n, sz konusu Millet-vekilinin dokunulmazlığı kaldırılmadan Mahkemenin bu konuyu dinleyip karar verme yetkisi olup olmadığıdır.

Sanık avukatına göre ön itiraz mahiyetinde Mahkemenin yetkisine yönelik yapılan bu itiraz hakkında şahadet dinleme, davanın dur-uşmasını yapma anlamına geleceği cihetle bir Milletvekili olan sanığın Cumhuriyet Meclisince dokunulmazlığı kaldırılmadan Mahkemenin bu hususta dahi şahadet dinleme yetkisi bulunmamaktadır.

İddia Makamını temsilen bulunan Savcı ise Ağır Ceza Mahkemesi ö-nüne çıkarılan sanığın, aleyhindeki ithamlar okunmadan yapılan bu itirazı değerlenbirebilmek ve sadece olayın suçüstü cereyan edip etmediğini değerlenbirebilmek için şahadet dinleyebileceğini ve bunun duruşma anlamına gelmediğini iddia etmektedir. Yine Sav-cı çoğunluk kararında suçüstü halinin bulunup bulunmadığı hususunda bir karar verebilmesi için konuyu duruşmanın esasında dinlenecek şahadetten sonra karara bağlamanın uygun görüldüğünü ancak, İlk Mahkemece takip edilmesi öngörülen bu yöntemin hatalı oldu-ğunu ve Mahkemenin yetkisine yönelik olarak yapılan bu itirazın daha duruşma başlamadan önce belrili düzeyde bir şahadet dinlenerek bir karar verilmesinin daha doğru olacağını teslim ed etmiştir.

Yukarıda alıntısı yapılan Anayasa maddesinden de görülebie-lceği gibi bir Milletvekili olan sanığın belirli ağır suçlarda suçüstü yakalanması halinde tutuklanabileceği ve yargılanabileceği vurgulanmakta ve bu gibi durumun Anayasanın 84(2) maddesindeki kurala bir istisna teşkil ettiği görülmektedir. Bu durm bir ist-isna lduğuna göre belirli ağır suçların işlenmesinde methalder olup suçüstü yakalanan bir Milletvekili için tutuklama ve yargılama açısından takip edilecek yöntem, aynı maddenin öngördüğü Meclise bildirme işlemi dışında, normal suçluların tutuklanma ve y-argılanmasında takip edilen ve ceza yasala-rında belirlenen yöntemlerin aynisidir.

Önümüzdeki meselenin safahatına bakıldığında bir Millevekili olan sanık, Devlet Ercan Havaalanın Şeref Salonunda refakat etmekte olduğu bir bayanın çantasında ithamnamede -görülen miktarda (Diamorphie) cinsi eroin bulunmuş ve heman akabinde bu bayanla birlikte tutuklanmıştır. Sanık dokunulmalzığını ileri sürerek tutuklanmasına itirazda bulunmamış, daha sonra tutukluluk halinin devamı için Mahkemeye çıkarılmış ve burada da su-çüstü halinin bulunmadığını iddia etmiş olamsına rağmen bu iddiası üzernde fazlaca durmamış ve neticede Mahkeme tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Daha sonra meselenin tahkikatı tamamlanarak iptidai soruşturma için Mahkemeye sevkedilmiş ve burada- da suçüstü halinin bulunmadığı yönündeki iddiasını saklı tutmasına rağmen konu üzerinde ciddiyetle durmamıştır. daha sorna Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesine yargılanmak için havale edilen sanık, bu havalenin yanlış olduğu ve dokunulmazlığı kaldırılamdan yargı-lanamayacağı yönünde herhangi bir istinaf da dosyalamamıştır. Bilâkis konu, yargılanmasının Lefkoşa Ağır Ceza Mahke- mesinden Girne Ağır Ceza Mahkemesine aktarılması için Başsavcılık tarafından yapılan talep üzerine Yüksek Mahkemeye intikal ettiğinde budad-a da gerek Yargıtayın gerekse Ağır Ceza Mahkemesinin yetkisi bulunmadığı yönünde herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Duğru olarak takip edilmesi gereken husus tutuklandığı andan itibaren bu itirazlarını yapıp ısrar etmesi gerekirdi. Ancak bunları yapmamış- ve böyle bir itirazı Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda yapmış olması onun bu yöndeki itiraz hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak daha sonra değineceğimiz gibi suçüstü durumunun mevcut olup olmadığına karar verebil-mek için sınırlı bir şahadet dinlenip karar veril-mesi safhasında konunun yukarıda değinenler de dikkate alınarak bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğine de işaret etmek isteriz.

Sanık avukatının ileri sürdüğü suçüstü halinin mevcut olup olmadığına hangi makamın karar vereceği hususuna gelince; b-u durum Anayasanın 84(2) maddesine bir istisna teşkil ettiği ve normal oalrak ceza yasasındaki tutuklama ve yargılama usul kuralları uygulanması grektiği görüşünü belirtmiştik. Bu durumda ilk nazarda olayı gören ve değerlendirme fırsatı bulan emniyet görev-lilerinin tutuklama yetkisi bulunduğunu kabul etmemiz gerekir. Daha sonra olayı değerlendiren ve Cumhuriyet Meclisine bilgi veren Başsavcılığın da tahkikatın devamı ve tutukluluk halinin uzatılması için aynı yasalar altında bahçşedilen işlevlerini yapabilm-eleri gerekir. Suçüstü halinin bulunmadığı yönünde itiraz yapılması halinde bu hususta şahadet dinleme ve bir karar verme yetkisi de tabiatıyle Mahkemenin görevidir.

Sanık avukatı İlk Mahkemede yaptığı uzun hitabesinde Türkiye mevzuat ve uygulamasına değ-inmiştir. Kanaatimizce Anavatan Türkiyemizde suçüstü yakalaan sanıklar için frklı muameleler öngörülmekte ve farklı yargılama usulü takip eilmektedir. Tabiatıyle bunu mümkün kılmak için de bizden farklı yasalar geçirilmiştir. Türkiyede suçüstü Mahkemeleri -mevcuttur. Kıbrısta ise suçüstü Mahkemeleri olmadığı gibi bunları tanzim eden yasalar da yoktur. Bu durumda Türkiye mevzuatının bize uygulanması söz konusu olmadığı gibi önümüzdeki meseleyi de aydınlatmaya faydalı olamaz.

İlk Mahkeme çoğunluk kararında s-uçüstü halinin mevcut olup olmadığına esas dava içerisinde şahadet dinleyerek bir karar vermeyi uygun bulmuştur. Kanaatimizce yapılan ön itiraz bir nevi Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazdır ve bu hususta, davanın duruşmasından önce ayrı oalrak ve ola-yla sınırılı düzeyde bir şahadet dinleyip, yapılacak değerlendirme neticesinde bir karara varılması gerekir. Konunun suçüstü haline girip girmediğini iddia ve ispat etme külfeti İddia Makamına düşmektedir. Olayın seyrine göz attığımızda ilkin emniyet görev-lileri işlenmekte olan bir suç sırasında sanığı tutuklamışlar, daha sonra olayı suçüstü olarak değerlendiren Başsavcılık Anayasa gereği olarak durumu Cumhuriyet Meclisine bildirmiştir. Bu durumda sanık avukatının ileri sürdüğü gibi, sanığın suçüstü yakalan-dığı yönünde İddia Makamınca bir iddia yapılmadığı yönündeki argüman geçerli olamaz.

Suçüstü halinin tespitine gelince; Ağır Ceza Mahkemesi önünde sanık bu duruma itiraz ettikten sonra İddia Makamının sanığın tutuklanması ve yargılanmasını gerektiren suç-üstü halinin mevcut olup olmadığının tespiti için olayın cereyanı ile ilgili sınırlı belirli düzeyde bir şahadet ibraz etmesi gerekmektedir. Ancak bu hususta dinlenecek şahadetin olayla sınırlı olması gerektiği gibi bu aşamada şahadetin değerlendirilmesini-n de ilk nazarda (prima-facie) bir suçüstü halinin bulunup bulunamayacağı değil de suçun işleniş esnasında ithamnamedeki iddialar gözönünde bulundurularak sanığın suçla ilişkili veya methalder olabileceği ileri sürülebielcek şekilde lay yerinde hazır bulun-up bulunmadığıdır. Aksi halde bu hususta dinlenecek şahadet bu aşamada, ilk nazarda (prima-facie) değil de hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde bir değerlendirmeye tabi tutularak incelenecekse esas davanın dinlenmesine fırsat verilmeden lehte veya ale-yhte bir karar verme durumu hasıl olacaktır ki bu son derece sakıncalı olduğu gibi sıhhatlı bir yargıyı da engellemiş olacaktır.

Tabiatıyle ilk nazarda (prima-facie) suçüstü hali bulunmadığının tespit edilmesi halinde Anayasanın 84(2) maddesi dikkate alı-narak sanığın dokunul-mazlığı kaldırılmadan Mahkemece yargılanması söz konusu olmayacaktır. İlk nazarda (prima-facie) suçüstü halinin mevcut olduğuna karar verilmesi halinde ise davanın duruşmasına devam edilebilecektir. Ancak duruşmada sunulan şahadet, ce-za davalarında aranan ispat külfeti dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğinden daha önce ilk nazarda (prima-facie) verilen kararın sunulan şahadetin gerektirmesi halinde Mahkemenin aksine bir karara varması mümkündür.

Yapılan itiraz Mahkemenin yetk-isine yönelik bir ön itiraz mahiyetinde olduğu ve davanın esasına bu aşamada girilemeyeceğine göre sanık avukatının iddia ettiği gibi bu ilemin yapılabilmesi için sanığın dokunulmazlığının kaldırıl- ması gerekmemektedir.

Yukarıdaki görüşlerimiz ışığında -İlk Mahkemenin duruşmaya başlama-dan önce yapılan itirazı dikkate alarak sanığın suçüstü hali mevcut olup olmadığına karar verebilmek için, bu konu ile sınırlı şahadet dinlenmesi gerektiği görüşündeyiz.

Netice olarak yukarıdaki görüşlerimiz ışığında, Gir-ne Ağır ceza Mahkemesi önünde yapılan ön itirazın karara bağlanabilmesi ve gerekli işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın geri Girne Ağır Ceza Mahkemesine iade edilmesine karar verilir.


(N. Ergin Salâhi) (Niyazi F. Korkut) - (Metin A. Hakkı)
Yargıç Yargıç Yargıç

24 Temmuz 1992





-


-9-



-


Full & Egal Universal Law Academy