Yargıtay Ceza Dairesi Numara 100/2009 Dava No 9/2011 Karar Tarihi 14.06.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Ceza Dairesi Numara 100/2009 Dava No 9/2011 Karar Tarihi 14.06.2011
Numara: 100/2009
Dava No: 9/2011
Taraflar: Emir Ali Safa ve diğeri ile Hasan M. Bilman arasında
Konu: İzinsiz inşaat yapmak - Özel ceza davası - Özel ceza davası açma hakkı olup olmadığı tartışması - İthamnamenin iptali - İptal kararı aleyhine istinafı - İstinafın reddi.
Mahkeme: Yargıtay/ceza
Karar Tarihi: 14.06.2011

-
D. 9/2011 Yargıtay/Ceza : 100/2009
(Gazi Mağusa Özel Ceza Dava No: 4587/2009)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti : Mustafa H. Özkök, Narin F. Şefik, Ahmet Kalkan.

İstinaf eden : 1. Emir Ali Safa, Yeşilköy
- 2. Hanife Ahmet Hüseyin n/d Hanife Safa,
Yeşilköy
(Davayı ikame eden)

- ile -

Aleyhine istinaf edilen : Hasan M.Bilman, 11 Kocatepe Yolu -
Mağusa
(S-anık)


A r a s ı n d a.


İstinaf edenler namına : Avukat Tevfik Pilli
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Orhan Zihni
Bilgehan.

Gazimağusa Kaza Mahkemesi Yargıcı Pınar Beyoğlu'nun 4587/2009 sayılı- özel ceza davasında 15.12.2009 tarihinde verdiği karara karşı davayı ikame edenler tarafından yapılan istinaftır.


H Ü K Ü M


Mustafa H. Özkök: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan: İstinaf Edenler Ga-zi Mağusa Kaza Mahkemesinde Aleyhine İstinaf Edilen aleyhine açtıkları 4587/2009 sayılı özel ceza davasında, Mahkemenin, Aleyhine İstinaf Edilen/Sanık aleyhindeki ithamnameyi iptal etmesi nedeniyle bu istinafı dosyaladılar.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:
-
İstinaf Edenler, 1.10.2009 tarihinde Aleyhine İstinaf Edilen aleyhine özel ceza davası niteliğinde ithamname düzenleyerek davanın imzalanması için ithamnameyi Ceza Yargıcının huzuruna çıkardılar.

Gazi Mağusa Kaza Mahkemesi ceza davaları Yargıcı ithamn-ameyi imzaladı ve dava, Aleyhine İstinaf Edilen/Sanık aleyhine ikame edilmiş oldu.

İstinaf Edenler tarafından ikâme edilen ceza davasındaki ithâmnamede Aleyhine İstinaf Edilen/Sanık aleyhine tek dava getirildi.

İthamnamedeki dava aynen şöyledir.

- "İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Değiştirilmiş şekli ile Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasasının 3(1)(2)(3)(4)(5)(6) ve 20(1)(2)(3) maddelerine aykırı Gelincik Köyünde kâin kayıt No.1656 pafta No.VIII harita No.4W. parsel No:128/2 olan 1 dönüm 255 ayak kare'den ibaret -taşınmaz mal üzerine izinsiz inşaatta bulunma suçu.

SUÇUN AYRINTISI
Sanık değiştirilmiş şekli ile Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasasının 3(1)(2)(3)(4)(5)(6) ve 20(1)(2)(3) maddelerine aykırı Gelincik köyünde kâin kayıt No. 1656 pafta No.VIII harita No-.4.W parsel No:128/2 olan 1 dönüm 255 ayakkare'den ibaret taşınmaz mal üzerinde 2008 yılında ve/veya o tarihlerde ve her halükârda Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasasının yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerek davacıdan gerekse yetkili makamdan inşaat izni al-maksızın davacıların da 4/14,4/14 oranında hissedar bulunduğu bu taşınmaz mal içerisine inşaat yapmak sureti ile bir suç işlemiştir."


Yukarıda tafsilatı verilen ithamnameye konu dava 1.10.2009 tarihinde ikame edildi ve Mahkeme tarafından 2.11.2009 tarih-ine tayin edildi.

9.11.2009 tarihindeki oturumda, Aleyhine İstinaf Edilen/Sanık ithama cevap vermeden önce, Avukatı, Fasıl 155 Ceza Usul Yasasının 66. maddesi altında Mahkemeye müracaatta bulunarak İstinaf Edenlerin böyle bir ceza davası açmaya yetkileri- olmadığını bu nedenle ithamnamenin iptalini talep etti.

Taraf Avukatlarını dinleyen Mahkeme, müracaatı haklı buldu ve Sanık aleyhindeki ithamnameyi iptal ederek Sanığı serbest bıraktı.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf Edenlerin Avukatı Mahkemenin kararına -karşı tek istinaf sebebi ileri sürmüştür.

İstinaf sebebi aşağıdaki gibidir.

"1.Saygıdeğer Gazimağusa ilçe Mahkemesi, davacılar
tarafında Sanık aleyhinde izinsiz inşaatta bulunduğu gerekçesi ile Gazimagosa ilçe Mahkemesinde ikame etmiş oldukları işbu- özel ceza davasını, bu hususta verilmiş içtihat kararlarını, Anayasanın fertlere tanımış olduğu hak arama özgürlüğünü hiç ve/veya yeteri oranda dikkate almadan ve/veya yanlış yorumlamak sureti ile ve bu davanın davacılar tarafından ikame edilemeyeceği ve -KKTC Başsavcılığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlar tarafından ikame edilebileceği gerekçesi ile ret ve iptal ederken esaslı surette hata etmiştir."

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

İstinaf Edenler Avukatı özetle, bu davanın bir izinsiz inşaattan dol-ayı açıldığını, hissedarlardan birisinin hisseli arazi üzerinde yetkili makamlardan izin almadan inşaat yapmaya kalkıştığını, hak arama özgürlüğü ve haklarının ihlâl edilmesini önlemek için bu yola başvurduklarını, 3/76 sayılı Anayasa Mahkemesi kararının ö-zel ceza davası açılabileceği yönünde hüküm ihtiva ettiğini, Yargıtay/Ceza 36/2000 ve Yargıtay/Ceza İstida-İstinaf 1/1995'te kişilerin özel ceza davası açma hakları olduğunun belirtildiğini, dilerse Savcılığın davayı devralabileceğini, ancak ithamnamenin i-ptal edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinafın kabul edilmesini talep etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen Avukatı ise özetle, İlk Mahkemenin ithamnameyi iptal etmekle doğru yaptığını, Anayasanın 119(1) maddesi altında Belediyelerin görevlerinin -belirlendiğini, Belediyelere ve Kamu makamlarının görev ve yetkilerinin yasa ile düzenlendiğini bu görevlerin kişilere devredilemeyeceğini, meselenin hak arama özgürlüğü ile alakalı olmadığını, hissedarlar arasındaki ihtilâfın halli için sivil dava açılabi-leceğini, nitekim bu konu ile ilgili Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde davalar olduğunu, Anayasa Mahkemesinin 3/76 sayılı kararının İstinaf Edenlerin iddialarını desteklemediğini, bu meselede kişilerin Belediye veya izin makamı adına özel ceza davası açmasına -yasal yönden olanak olmadığını istinafın reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

İSTİNAF SEBEBİNİN İNCELENMESİ:

Taraf Avukatlarının iddia ve argümanlarını bu şekilde özetledikten sonra şimdi istinaf sebebini incelememiz gerekmektedir.

Bir ceza ko-vuşturmasının kişiler tarafından başlatılması ile ilgili hukuki sorun hem Anayasa Mahkemesi hem de Yargıtay tarafından daha önce incelenmiş ve bir sonuca varılmıştır.



Anayasa Mahkemesi 3/76 sayılı kararında şöyle demiştir.

"Kanaatımızca Başsavcının -hukuk danışmanı olduğu kuruluş,
makam ve Devlet organlarını ilgilendiren ceza davalarının 124. maddenin (3) ve (4). fıkraları muvacehesinde Başsavcılık tarafından açılması ve bu davaların kovuşturmasının kesin yönetim ve sorumluluğunun ona ait olması ger-ekir. Başsavcının hukuk danışmanı olmadığı makam, kuruluş veya kişileri (Ör. Belediyeleri) ilgilendiren herhangi bir ceza davasının kovuşturması ve bunun yönetimi ise, Başsavcının bu gibi bir davayı devralmak, devam ettirmek veya ettirmemek yetkisine tabii- olmak koşulu ile, Anayasaya aykırı olmayan ilgili yasanın hükümleri uyarınca o makam kuruluş veya kişiler tarafından yapılır."


Yukarıda belirttiğimiz prensip huzurumuzdaki meselede taraf Avukatları tarafından da kabul edilmekte ve özellikle İstinaf Ede-nler Avukatı "bizim özel ceza davası açma hakkımız vardır ancak Başsavcılık dilerse davayı devralabilir" iddiasını ileri sürmektedir.

İstinaf Eden Avukatının bu görüşü ışığında İstinaf Edenlerin bu meselede özel ceza davası açmaya hakları var mı sorusuna- cevap vermeden önce meselenin daha iyi anlaşılması için Yargıtay/Ceza 36/2000 D.3/2000 sayılı içtihat kararına temas etmeyi uygun bulduk. Konu kararın 4. sayfasında şöyle denmektedir.

"Anayasanın 158(4)(a) maddesine göre ceza davalarının
kesin yöneti-m ve sorumluluğu Başsavcılığa aittir. Anayasamızın özel ceza davası açılmasına izin verip vermediği geçmiş içtihatlarda tartışılmıştır. Yargıtay/Ceza/İstida -İstinaf 1/95 (D. 1/96)'da bu konuda şöyle denmektedir.
"Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi: 3/76'da bel-irtilen
görüş doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Buna göre Belediye gibi Başsavcının danışman olmadığı makam veya kuruluşların davalarını özel ceza davası olarak açmaları mümkündür. Kamu yararının ağır bastığı Devlet için önem arzeden suçların k-ovuşturması ise Devlet adına yapılabilir ve bu konuda Başsavcılığın münhasır yetkisi vardır."


Görülebileceği gibi Yargıtay, 3/76 sayılı Anayasa Mahkemesi kararını benimsemiş ve KKTC Anayasasının 158 (4)(a) maddesi kapsamında durumu değerlendirerek aynı -prensipleri kabul etmiştir.

Yukarıda iktibas ettiğimiz her iki alıntıdan çıkarılacak sonuca göre;

Başsavcılık herhangi bir ceza davasının kovuşturmasını yürütmek, devralmak, devam ettirmek veya ettirmemek hakkına sahiptir.
Kamu yararının ağır bastığı- Devlet için önem arzeden suçların kovuşturması Devlet adına yapılabilir ve bu konuda münhasır yetki Başsavcınındır.
Anayasaya aykırı olmayan ilgili yasanın hükümleri uyarınca o makam, kuruluş veya kişiler tarafından özel ceza davası açılabilir.

Bu temel- esasları belirledikten sonra kişilerin Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası altında özel ceza davası açma hakkı olup olmadığı sorusuna cevap vermemiz gerekmektedir.

Yargıtay/Hukuk 36/2000 D.3/2000 sayılı kararda özel ceza davası açılabilecek davaların kesi-n sınırının saptanamadığını ve bu konuda sınır tespit etmenin kolay olmadığı belirtilmiştir. (Bkz. Sayfa 5)

Yargıtayın bu saptaması ışığında her meseleyi kendine özgü koşullar altında değerlendirip, kişiye, ceza davası açma hakkının verilip verilmediğini- saptamamız şarttır.

Bunun için ilk önce ilgili Yasanın hükümleri uyarınca kişilerin ilgili yasadaki konumunu ve suçun niteliğini belirlememiz gerekmektedir.

Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasasının 3. maddesi hiç kimsenin yetkili makamdan izin almadıkça i-nşaat yapamayacağını düzenlemektedir.

Aynı yasanın 20. maddesi "suç ve cezalar" kenar başlığı altında Yasanın 3. maddesine uymayanların suç işleyeceklerini ve bu suçtan mahkum olacaklara ne gibi cezalar ve bu cezalara ilaveten ne gibi zorlayıcı emirler v-erilebileceğini düzenlemektedir.

Belediye sınırları içerisinde Belediyelerin; Taşra Belediyelerinde ise Kaymakamlığın yetkili izin makamı olduğu Yasanın 3(2) maddesinde düzenlenmektedir.

Yasanın 3. maddesini ihlâl edip suç işleyenlere karşı Belediyeler-in ve Başsavcılığın ceza davası açmaya yetkili oldukları tartışma konusu değildir.

Belediyeler yerel kululuş organlarıdır ve yerel sınırlar içerisinde kamu otoritesi kullanırlar. Kaymakamlık ise Devletin kullandığı kamu erkinin ilçelerdeki temsilcisi ve -aynı zamanda bu erki kullanan makamıdır.

Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası özel nitelikli bir yasa olmasına rağmen kişilerin kamu otoritesi tarafından belirlenen koşullar altında nasıl inşaat yapabileceklerini düzenlemektedir. Dolayısıyle bu yasa kapsamı-nda işlenen suçlar nitelikleri itibarı ile kamu otoritesine karşı işlenmiş suçlar kapsamındadır.

Kamu otoritesine karşı işlenmiş suçlarda gerçek kişiler kamu erki kullanma yetkisine sahip olmadıklarından Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası kapsamında özel -ceza davası açma yetkisine de doğal olarak sahip değildirler.

Kişilerin kamu erki kullanan yetkili makam yerine geçip özel ceza davası açma hak ve yetkisi olmadığından, İlk Mahkeme, İstinaf Edenlerin açtığı özel ceza davasını iptal etmekle herhangi bir -hata etmiş değildir.

Son olarak İstinaf Eden Avukatının değindiği hak arama özgürlüğünün ihlali iddialarına kısaca değinmeyi uygun bulduk.

Hak arama hürriyeti sadece yargı makamlarına müracaatı içeren bir hürriyet değildir. İdari ve siyasi makamlara -başvurma hakkı da bu kapsamda olup yeri geldiğinde kullanılmaktadır. Dilekçe hakkı olarak tanımlanan bu hakkın dışında, yargı makamlarına müracaat hakkı adil yargılamanın öncülü "etkili başvuru hakkıdır." İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8. maddesi, h-er şahsın kendisine veya kanun ile tanınan temel haklara aykırı muamelelere karşı, fiili netice verecek şekilde Ulusal Mahkemelere başvurma hakkını vermektedir.

Kişiler arası ihtilaflarda olduğu kadar, bireyle devlet arasında doğabilecek uyuşmazlıklarda- da bireyin devlet aleyhine dava açma olanağının tanınması, hukukun üstünlüğü ilkesini tamamlayan bir gerekliliktir. (Bkz. Feyyaz Gölcükler 11 nolu protokoldan sonra A.İ.H.S,s.276)

Bu çerçevede hak arama hürriyetinin ihlâlinden bahsedebilmek için herşe-yden önce ortada yargı yolu kapatılan bir işlem olması gerekmektedir.

Huzurumuzdaki mesele açısından konuya bakacak olursak; İstinaf Edenlerin izinsiz inşaat yaptığı iddia edilen diğer hissedara karşı hukuk davası açma hakkını yasaklayan bir kural olmad-ığı gibi, İstinaf Edenler ilgili makamın işlem, eylem veya ihmallerinden dolayı zarar görmüşse ilgili kamu otoritesine karşı dava açmalarını engelleyen bir kural bulunmamaktadır.

Bu meselede varılan sonuç, kişilerin kamu otoritesi kullanan izin makamı y-erine geçip özel ceza davası açamayacağına ilişkindir. Bu durumun hak arama hürriyetinin kısıtlanması ile ilgisi yoktur.

SONUÇ:

Tüm yukarıdakiler ışığında istinaf reddedilir.

İstinaf masraflarını İstinaf Edenler ödeyecektir.

Masraflar Mukayyit tar-afından tespit edilecektir.




Mustafa H. Özkök Narin F.Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç



14 Haziran, 2011



9






Full & Egal Universal Law Academy