Yargıtay Büyük Genel Kurulu 2014/10 Esas 2014/23 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 2014/10
Karar No: 2014/23
Karar Tarihi: 21.11.2014

Büyük Genel Kurulu         2014/10 E.  ,  2014/23 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla)


Taraflar arasındaki tazminat davasında yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca ;
“Davacı vekili yargısal faaliyet nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 46. maddesine dayanarak tazminat isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili 26.04.2013 tarihli dava dilekçesinde, ihbar edilen Daire Başkanı tarafından Yargıtay 1. Başkanlığı’na yazılan 12.01.2012 günlü yazı nedeniyle küçük düşürüldüğünü, onurunun zedelendiğini ve bu durumun kendisini utandırdığını, bir yandan mesleki yeterliliği, akli melekelerinin sorgulanır hale getirildiğini, diğer yandan böyle bir olay yokmuş gibi davranılıp işini yapması beklendiğini, davalının konumunun sağladığı üstünlüğü kullanarak hakaret ettiğini, mobing uyguladığını iddia ederek, 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Bakanlığı vekili 01/07/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde: dava konusu iddianın yargılama faaliyetine ilişkin olmaması medeniyle Maliye Bakanlığı’nın bu davada hasım olarak gösterilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2010/11459 E., 2011/13283 K. Sayılı kararında “mobbing” iddiası ile açılan davada, Anayasa’nın 129/5 ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 13. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, idari yargını görevli olduğunu, 6110 Sayılı Yasayla 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa ilave edilen 93/A maddesine göre dava açılmasına ilişkin şartın gerçekleşmediğini, davacının tazminat davasına konu ettiği belgenin kamu hizmetin işleyişi ile ilgili iç yazışma olup, kamu hizmetinden ayrılabilen kişisel kusurdan bahsetmenin mümkün olmadığını, bu nedenlerle şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 22.05.2013 günlü görüşmesinde ilk olarak; davanın konusu ve dava dilekçesinde davalı olarak ...’in gösterilmesi karşısında, davanın hukuki dayanağı, hangi mahkemenin görevli olduğu ve husumet sorunu tartışılmıştır.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu “Tazminat davaları” başlıklı 93/A maddesinde “Hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle, ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı düzenlenmiştir.
Maddenin son fıkrasında ise, bu madde hükümlerinin Yüksek mahkemelerin başkanları, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Danıştay Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilinin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar hakkında da uygulanacağı düzenlenmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15. maddesinde Hukuk ve Ceza Genel Kurulları’nın görevleri sayılmış, maddenin (3.) fıkrasında; “Yargıtay Başkan ve üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekili ile yargılama görevi özel kanunlarınca Yargıtay Genel Kurullarına verilen kişilere ait davaları ilk mahkeme olarak görmek ve hükme bağlamak ve ilk mahkeme olarak özel dairelerce verilen hüküm ve kararların temyiz ve itiraz yoluyla incelenmesini yapmak” olarak düzenlenmiştir. Madde metninden anlaşılmamakla birlikte, söz konusu açılacak davaların niteliği ile ilgili olarak herhangi bir sınırlama getirilmemiş ise de, bu davaların görevle ilgili davalar olduğu konusunda bir tereddüt bulunmaması gereklidir.
6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde Devlet aleyhine açılacak tazminat davalarının sorumluluk sebepleri, aynı Kanun’un “davaların açılacağı mahkeme” başlıklı 47. maddesinde görevli mahkeme düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı ise Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği düzenlenmiştir.
2802 sayılı Kanun’da sorumluluk sebepleri sayılmamış, sorumluluk sebepleri 6100 sayılı HMK 46. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak 2802 sayılı Kanun yargısal faaliyet yapan hakim ve savcılar ile 2802 sayılı Kanun’un 93/A maddesinin son fıkrasında sayılan kişiler hakkında önemli bir sınırlama daha getirmiş, “kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı” belirtilmiştir. Gerçekten 2802 sayılı Kanun’daki bu düzenleme yapılmamış olsaydı hakimler ve aynı statüde sayılanlar aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak görevleri dışındaki eylemleri nedeni ile tazminat davası açılması mümkün olacaktı. Ancak kanun koyucu bu hallerde dahi hakimler ve aynı statüde sayılanlar hakkındaki davanın Devlet aleyhine açılması gerektiğini kabul edilmiştir.
Görüşmelere katılan ve azınlıkta kalan bir kısım üyeler eldeki davanın yargısal faaliyet ile ilgili olmadığını, idari bir faaliyet olduğunu, bu nedenle dava dilekçesinde açıklanan vakıalardan kaynaklanan tazminat davasına da genel mahkemelerde bakılması gerektiğini savunmuşlar ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Kurul çoğunluğu ise, eldeki davanın yargısal faaliyet ile ilgili olduğunun kabul edilmesi halinde 6100 sayılı HMK 47. maddesi, yargısal faaliyet olarak kabul edilmeyerek görevi ile ilgili bir faaliyetten kaynaklanan bir tazminat istemi olarak kabul edilmesi halinde Yargıtay Kanunu 15. maddesi, “kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak açılan bir tazminat davası olarak kabul edilmesi halinde ise 2802 sayılı HMK 93/A maddesi atfı uyarınca Hukuk Genel Kurulu’nun görevli olduğunu kabul etmiştir.
Bir diğer sorun ise, davalı olarak ...’in gösterilmesi karşısında husumetin doğru yönlendirilip yönlendirilmediğidir. Gerek 6100 sayılı HMK 46 ve devamı maddeleri, gerekse 2802 sayılı Kanun’un 93/A maddesi dikkate alındığında dava konusu eylemin yargısal faaliyet olarak kabul edilmesi halinde Devlet’in hasım olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Eylemin yargısal faaliyet olarak kabul edilmemesi halinde, yani eylemin hukuksal dayanağının kişisel kusur veya haksız fil olduğunun kabul edilmesi halinde dahi, 2802 sayılı Kanun’un 93/A maddesinin 2. fıkrasında “kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı al

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.