Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1991/ 6
Karar No: 1993 / 1
Karar Tarihi: 19.11.1993
(3154 S. K. m. 10) (2004 S. K. m. 196) (506 S. K. m. 80) (233 S. KHK. m. 3, 35)
Elektrik satış tarifeleri hükümlerine göre, ibrazından itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen elektrik faturalarının ödenmeyen kısımları üzerinden abonelerden istenilen ve ayrıca 506 sayılı Yasada yer alan gecikme zammı ile temerrüt faizinin birlikte alınıp alınamıyacağı, gecikme zammı ile temerrüt faizinin mahiyetleri; aynı mı, yoksa farklı hukuki müesseseler mi oldukları hususunda; Hukuk Genel Kurulu, Onikinci ve Onüçüncü Hukuk Daireleri ile Onbirinci Hukuk Dairesi kararları arasında meydana gelen içtihat aykırılığının giderilmesi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 17.10.1991 günlü ve 51 sayılı kararı ile istenilmiş bulunduğundan; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda 15.5.1992 tarihinde yapılan müzakere sonunda; Raportör Üyenin açıklamaları ve söz alan üyelerin konuşmaları dinlendikten sonra;
Hukuk Genel Kurulu ve Onikinci Hukuk Dairesi ile Onbirinci Hukuk Dairesinin kararları arasında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 80. maddesinde öngörülen prim alacaklarına uygulanan gecikme zammının, iflasın açılmasından sonra da işlemeye devam edip etmiyeceği konusundaki içtihat aykırılığı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.11.1991 günlü ve Esas 1990/5, Karar 1991/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilmiş bulunduğundan ve iflasın açılmasından sonra da işlemeye devam edecek olan gecikme zammının nasıl tahsil edileceği, diğer bir ifade ile İcra İflas Kanununun değişik 196. maddesindeki faizler gibi işleme tabi tutulup tutulamıyacağı konusunda kararlar arasında henüz bir içtihat aykırılığı belirmediğinden, bu yönlerden, gecikme zammı ile faizin aynı nitelikte olup olmadığının incelenmesine yer olmadığına; çeşitli yasalarda yer alan gecikme zammının, bu yasal düzenlemelerden soyutlanarak, genel olarak, faizle aynı nitelikte olup olmadığının incelenmesi de sağlıklı bir sonuç vermiyeceği gibi, esasen kararlarda da sorun, belli konularla sınırlı olmak üzere incelenmiş bulunduğundan, soyut bir incelemeye girişilmesine yer olmadığına;
Bu nedenlerle konunun sadece elektrik tüketim bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zammı ile birlikte temerrüt faizi de istenip istenemiyeceği, sorunu ile sınırlandırılmasına; bu konuda sadece Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi ile Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin kararları bulunduğundan, konunun İçtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Genel Kurulunda görüşülmesine; görüşmenin Birinci Başkanlıkça belirlenecek ileri bir tarihte yapılmasına İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 15.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yukarıdaki karardan sonra İçtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Genel Kurulunda görüşülmüştür.
Büyük Genel Kurul, görevsizlik kararı verdiği için, Daire kararları arasında içtihat aykırılığı bulunup bulunmadığı ve içtihatların birleştirilmesine gerek olup olmadığını incelemediğinden, İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunca öncelikle bu hususun incelenip karara bağlanması gerekmiştir.
Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesinin 6.10.1987 günlü ve 1987/4854-5057 sayılı kararında; tüketilen elektrik bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle gecikme zammı talep edilmesi halinde ayrıca temerrüt faizi istenemiyeceği, zira gecikme cezası (zammı) işlemekle borçluya vade verilmiş sayılacağı kabul edilmiştir. Bu kararda, gecikme zammı ile temerrüt faizinin aynı nitelikte olup olmadığı sorunu üzerinde durulmamıştır.
Onbirinci Hukuk Dairesinin 25.12.1989 günlü ve Esas 1988/10022, Karar 1989/7475 sayılı ve aynı Dairenin 15.10.1990 günlü ve Esas 1989/5957, Karar 1990/6508 sayılı kararında; gecikme cezasının özel bir temerrüt faizi niteliğinde olduğu, icra takip tarihine kadar sadece gecikme cezası hesaplanarak, takip tarihinden itibaren sadece asıl alacağa reeskont faizi yürütülmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesinin 21.12.1990 günlü ve 1990/4196-9072 sayılı kararında ise; elektrik tüketim bedelinin süresinde ödenmemesi halinde hem cezai şart niteliğinde olan gecikme zammına ve hem de temerrüt faizine hükmedilebileceği kabul edilmiştir.
Aynı konuda iki ayrı Dairenin karar vermesinin nedeni; tarafların tacir olması halinde verilen kararların, ticari dava olması nedeniyle, Onbirinci Hukuk Dairesince incelenmesi ve sadece bir tarafın tacir olması halinde verilen kararların Onüçüncü Hukuk Dairesince incelenmesinden ileri gelmektedir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 30.5.1991 günlü ve 3749 sayılı Kanunla değişik 5. ve 14. maddeleri ile Yargıtayda yeniden kurulan dairelerden Ondokuzuncu Hukuk Dairesine, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 23.1.1992 günlü kararı ile, evvelce Onbirinci Hukuk Dairesinin görevine giren tacirler arasındaki ticari satımdan doğan davalarda verilen kararların temyiz incelemesi görevi de verilmiştir. Ancak, konu içtihadı birleştirme gündemine alındığından, Ondokuzuncu Hukuk Dairesince henüz bu konuda bir karar verilmediği, içtihadı birleştirmenin sonucunun beklendiği ifade edilmiştir.
İcra takibi dolayısıyla aynı konuda çıkacak uyuşmazlıklarda verilen kararların incelenmesi Onikinci Hukuk Dairesine ait ise de; elektrik tüketim bedelleri ile ilgili olarak Onikinci Hukuk Dairesinin bir kararı ibraz edilmemiştir.
Yargıtay Onbirinci ve Onüçüncü Hukuk Dairelerinin kararları arasında beliren görüş ayrılığının, Elektrik Satış Tarifesindeki gecikme zammının hukuki niteliğinin farklı yorumlanmasından ve bu konuda yoruma gidilmesinin nedeninin de; Tarifede, elektrik tüketim bedelinin süresinde ödenmemesi halinde, gecikilen her ay için belli oranda gecikme zammı alınacağının öngörülmesine karşın, aynı süre içinde ayrıca temerrüt faizi alınıp alınmıyacağı hakkında herhangi bir hükme yer verilmemiş olmasından ileri geldiği anlaşılmaktadır.
Görülüyor ki, gecikme zammının yasal ve hukuksal dayanağı elektrik satış tarifesidir. Tarifede gecikme zammı alınacağına dair bir hüküm olmasa idi, böyle bir içtihat aykırılığı da doğmayacaktı. Öyle ise, elektrik satış tarifesinin ve tarifede yer alan gecikme zammının yasal ve hukuksal dayanağı nedir sorusuna da burada kısaca yanıt vermek gerekir.
8.6.1984 günlü ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listeye göre Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilgili bir Kamu İktisadi Kuruluşudur. Bu KHK.nin 35. maddesinde; teşebbüs, müessese ve bağlı ortaklıkların, işletmelerinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarını serbestçe tesbit edebilecekleri hükme bağlanmıştır. 19.2.1985 günlü ve 3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin (e) bendinde, Enerji fiyatlandırma esaslarını tesbit etmek ve uygulanmasını denetlemek görevi Enerji Dairesi Başkanlığına verilmiştir. 12.8.1993 günlü ve 505 sayılı KHK.ni 4. maddesi ile, yukarıda anılan 10. maddenin (e) bendi (Enerji fiyatlandırma esaslarını tesbit etmek, kamu yararı ve piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak tüketicilere yapılan her türlü enerji satışında taban ve tavan fiyatlarını belirlemek ve uygulanmasını denetlemek) şeklinde değiştirilmiştir.
Bakanlar Kurulunun 12.8.1993 günlü ve 1993/4789 sayılı kararı ile, Türkiye Elektrik Kurumunun, 233 sayılı KHK.nin 3. maddesine dayanılarak; Türkiye Elektrik Üretim, İletim Anonim Şirketi ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi unvanı ile iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü şeklinde teşkilatlanmasına, bunların statülerinin yürürlüğe girmesine, aktif ve pasiflerin devrine kadar TEKin görev ve yetkilerinin devam etmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan düzenlemeye göre; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikte enerji satış fiyatlarının tespiti esasları belirlenecek ve TEK Yönetim kurulu tarafından, bu esaslar dairesinde elektrik satış fiyatları tesbit edilecektir.
3 Ekim 1990 günlü ve 20654 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinde, hazırlanarak elektrik satış tarifelerinin esasları tesbit edilmiştir. Bu Yönetmeliğinin 7/A maddesinde, elektrik satış tarifelerinin TEK Yönetim Kurulunca hazırlanarak uygulamaya konulacağı ve yönetim kurulu kararının bir kopyasının bilgi için Bakanlığa gönderileceği hükme bağlanmış; aynı yönetmeliğin 73 ve 89. maddelerinde; faturaların aylık olarak düzenleneceği, teslim tarihinden itibaren üzerinde yazılı tarihe kadar ödenm