Yargıtay Büyük Genel Kurulu 1985/4 Esas 1985/9 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1985/ 4
Karar No: 1985 / 9
Karar Tarihi: 13.12.1985

(743 S. K. m. 105, 108, 109) (2709 S. K. m. 41) (1587 S. K. m. 15) (YİBK. 14.6.1965 T. 1965/3 E. 1965/3 K.) (YHGK. 29.09.1976 T. 1975/2-1065 E. 1976/2578 K.) (YHGK. 20.02.1985 T. 1984/2-845 E. 1985/111 K.) (2 HD. 09.06.1975 T. 1975/4528 E. 1975/5246 K.) (2 HD. 13.04.1978 T. 1978/2855 E. 1978/2974 K.)

Dava: Köy muhtarının kendi idari görev alanı dışında yaptığı evlenme akitlerinin geçerli sayılıp sayılamayacağı konusunda, gerek Hukuk Genel Kurulu ile 2. Hukuk Dairesi'nin gerekse herbirinin kendi kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ileri sürülerek içtihatların birleştirilmesinin istenilmesi üzerine, kararlar arasında aykırılık bulunduğu Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nca gözlenerek, konunun İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda görüşülmesine 27.6.1985 gün ve 59 sayı ile karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.9.1976 gün ve Esas: 2-1065, Karar: 2578 sayılı ve 2. Hukuk Dairesi'nin 9.6.1975 gün ve Esas: 4528, Karar: 5246 sayılı; 13.4.1978 gün ve Esas: 2855, Karar: 2974 sayılı; 24.10.1978 gün ve Esas: 7317, Karar: 7408 sayılı ve 22.6.1981 gün ve Esas: 4768, Karar: 4823 sayılı kararlarında; (... her köy muhtarının sadece kendi idari görev alanı içinde evlenme işlemi yapabilme olanağına sahip olduğu, başka bir yerde böyle bir işlem yapması halinde o yer evlendirme memurunun görevini gasbetmiş sayılması gerektiği, bu durumda ortada geçerli bir evlenme bulunduğundan sözedilemeyeceği, yokluk ifade eden işlemlerde tarafların iyi ya da kötüneyetlerini araştırmaya dahi gerek bulunduğu, bu işlemlerin hiç bir suretle geçerlik kazanamayacakları...) görüşü benimsenmiştir.

Buna karşılık, Hukuk Genel Kurulu'nun 20.2.1985 gün ve Esas: 2-423, Karar: 109 sayılı; 20.2.1985 gün ve Esas: 2-845, Karar: 111 sayılı; 2. Hukuk Dairesi'nin 30.5.1983 gün ve Esas: 4486, Karar: 4873 sayılı; 20.2.1984 gün ve Esas: 443, Karar: 1502 sayılı ve 28.1.1985 gün ve Esas: 10681, Karar: 561 sayılı kararlarında ise; (... evlenmenin, kadınla erkeğin resmi memur önünde karşılıklı irade bildirimleri ile meydana gelen bir akit olduğu, resmi memurun ayrıca beyanda bulunmasının akdin geçerlik koşulu olmadığı, bu nedenle evlenme akdinin idari nitelik taşımadığı, köy muhtarının kendi idari görev alanı dışında evlenme akdinin gerçekleştirmesinin İdare Hukuku açısından doğuracağı sonuçları birbirinden ayırmanın gerekli olduğu, Alman Hukukunda evlendirme memuru sıfatıyla hareket eden kimsenin gerçekte bu sıfatı haiz olmadığı halde, alenen evlendirme işlemi yapması ve bunu aile siciline tescil etmesi halinde bile akdin geçerli sayıldığı, Türk hukuku bakımından da tarafların iyiniyetinin korunması gerektiği, Medeni Kanunun evlenme merasiminin icra edileceği yer hakkında telakki tarzı ve özellikle ilan vesikasının, evleneceklere vesika tarihinden itibaren altı ay içerisinde Türkiye'nin her tarafından bir evlenme memurunun huzurunda evlenme olanağı vermesini öngören 105/2. maddesi dikkate alındığında, köy muhtarının, ilçe ya da başka bir yerde evlenme merasiminin icra etmiş olmasını bir geçersizlik nedeni saymamak gerektiği, aksi çözüm yolunu kamu düzeninin korunması değil, bozulması sonucunu dahi doğurabileceği...) esası kabul edilmiştir.

13.12.1985 günü Yargıtay Büyük Genel Kurulu, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun öngördüğü çoğunluk ile toplanarak Raportör Üyenin sözlü açıklamalarını dinledikten sonra, köy muhtarının kendi idari görev alanı dışında yaptığı evlenme akitlerinin geçerli sayılıp sayılmayacağı konusunda kararlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğuna üçte ikiyi aşan bir çoğunlukla karar vererek işin esası ile ilgili görüşmelere geçmiştir.

17.2.1926 tarihli, 743 sayılı Türk Medeni Kanunu mecburi medeni nikah ilkesini benimseyerek, evlenme akdinin kentlerde belediye başkanı ya da başkanın evlenme işlerine memur ettiği vekili, köylerde ise muhtar önünde yapılmasını hükme bağlanmıştır (MK. 105, 108). Görevli olmayan bir kişi veya memur huzurunda yapılan bir evlenme akdinin geçersiz sayılması geretiğinde görüş birliği vardır. Evlendirme memurunun ve bu arada köy muhtarının kendi idari görev alanı dışında yaptığı evlenme akitlerine gelince; bu konu, gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda tartışmalara ve birbirine zıt görüşmeler ortaya çıkmasına neden olmuştur. Görüşmeler sırasında kimi Üyeler tarafından da paylaşılan bir görüşe göre, yer itibariyle yetkisi olmayan bir memurun yaptığı evlenme işlemleri geçersizdir. Bu görüş taraftarları (... evlenme akdinin asli şartlarından birinin evlenecek kadınla erkeğin iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun biçimde açıklamaları, diğerinin ise resmi memurun evlenme merasimine katılması olduğunu, Medeni Kanunu'nun 108. maddesine göre belediye dairesinde ya da heyeti ihtiyariyede belediye başkanı veya başkanın evlenme işlerine tayin ettiği vekili ya da muhtarın evlenme memuru sayılabileceğini, her evlendirme memurunun sadece idari taksimatla belirlenmiş bir alan içinde işlem yapabilme olanağına sahip bulunduğunu, evlendirme memurunun kendi idari görev alanı dışında bir evlenme işlemi yapması halinde o yer evlendirme memurunun görevini kanunsuz olarak elinden almış, yani gasbetmiş sayılması gerektiğini, bu durumda ortada geçerli bir evlenme bulunduğundan söz edilemeyeceğini, yokluk ifade eden işlem ya da sözleşmelerde tarafların iyi ya da kötüniyetli olup olmadıklarını araştırmaya dahi gerek bulunmadığını, bu işlemlerin herhangi bir suretle geçerlik kazanamayacaklarını..) belirtmektedirler.

Evlenme işleminin sadece idare yönünü gözönünde tutan ve bunun sonucu olarak da İdare Hukuku ilkelerinin, olduğu gibi evlene akitlerine de uygulanması gerektiğini savunan bu görüşün benimsenmesi olanağı yoktur. İsviçre öğretisinde bu görüşü savunanlara rastlanmamaktadır. Buna karşılık İsviçre'li bilim adamları tarafların iyiniyetlerinin korunması gerektiğine, iyiniyetin asıl olduğuna işaret ederek, yetkisiz memur tarafından gerçekleştirilen evlenme akitlerinin geçerli sayılmasının doğru olacağını açıklamaktadırlar (August Egger, Aile Hukuku, 1. Kısım, Evlenme Hukuku, Çev.: Tahir Çağa, İstanbul-1943, sayfa: 128-129); (Henri Deschenaux - Pierre Tercier, Le mariage et le divorce, Berne-1980, sayfa: 73). Prof. Dr. Pierre Tuor, bu konuda daha kesin bir tavır takımakta, evlendirme memurunun yetkisizliğinin evlenmenin geçerliliğini etkilemeyeceğini belirtmekte, ayrıca eşlerin iyi ya da kötüniyetli olup olmadıklarının araştırılması gereği üzerinde dahi durmamaktadır (Pierre Tuor, İsviçre Medeni Kanununun Federal Mahkeme İçtihatlarına Göre Sistemli İzahı, 1. Kısım, Çev.: Amil Artus, Ankara-1956, sayfa: 151). Aşağıda ayrıntılı biçimde açıklanacağı üzere, İsviçre öğretisinde savunulan bu görüşün Türk hukukunda daha çok dayanakları vardır. Bu nedenle, evlendirme memurunun kendi görev alanı dışında yaptığı evlendirme akitlerinin geçersiz sayılması görüşünün evleviyetle Türk hukukunda kabul edilemeyeceğinin belirtilmesi gerekir.

Türk hukuku bakımından sorunu doğru ve adil bir çözüme kavuşturabilmek için, aile kurumunun toplumdaki yeri ve öneminin ve Türkiye'nin sosyal ve kültürel durumunun kısaca burada ele alınmasında zorunluk vardır.

Evlenme ile meydana gelen aile kurumunun toplum için vazgeçilmez bir nitelikte olduğu tartışmasızdır. Ailenin toplumdaki yeri ve öneminin anlaşılabilmesi için, 1982 Anayasası'nın 41. maddesinin gözönünde tutulması kafidir. 1961 Anayasası gibi 1982 Anayasası da, ailenin korunmasını sağlamak için devletin her türlü tedbiri almasını hükme bağlamıştır. Gerçekten, Anayasa'nın 41. maddesinde; "Aile,Türk toplumunun temelidir. Devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocuklarının korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar" denilmektedir. Bugün hemen her ülkede evlenmelerin teşvik edilmesi, evlilik şartlarının kolaylaştırılması eğiliminin kendisini duyurması aileye verilen önemden kaynaklanmaktadır. Son yıllırda Türkiye'de de bu eğilim doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmıştır. Gerçekten 15.11.1984 günlü, 3080 sayılı Yasa ile evlenme işlemleri nisbeten basitleştirilmiş ve bu arada Medeni Kanunun evlenme kararının ilanına ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Öte yandan, bu yasa gereği İçişleri Bakanlığı'nca hazırlanan Evlendirme Yönetmeliği 7.11.1985 günlü, 18921 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Köy muhtarının kendi idari görev alanı dışında yaptığı evlendirme akitlerinin geçerli olup olmadığı sorunu çözümlenirken, Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısının da dikkate alınması gerekir. 5.5.1972 tarihli ve 1587 sayılı Nüfus Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun Tasarısı'nın gerekçesinde konuya ışık tutacak şu açıkmalara yer verilmiştir.

"... Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesi ile 1587 sayılı Kanunun 15. maddesi değiştirilerek, evlendirme işleri yeniden düzenlenmektedir. Aile, toplumun temel müessesesidir. Bu nedenlerle hukuka uygun şekilde bulunması ve hukuk temellerine oturtulması şarttır. Medeni Kanuna göre köylerde, köy muhtarlıklarına evlendirme memurluğu yetkisi verilmiştir. Fakat köy muhtarları, özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da bu görevi gerektiği şekilde yapamamışlardır. Birçok yerde köy evlendirme defterleri ilçe merkezlerinde istidacılarda bulunur ve bunlar evlenme akdinin düzenlerler. Son yıllırda yurt dışında bulunan binlerce kişinin evlenmelerinin, kendileri olmadan yapıldığı ortaya çıkmıştır. 1933 yılından beri çıkarılan 8 geçici kanunla 12 milyona yakın çocuğun nesebi düzeltilmiş ve 3 milyon fiili birleşme evlilik olarak tescil edilmiştir. Bu nedenle, 1587 sayılı Nüfus Kanununun 15.maddesi ile evlendirme memurluğu yetki ve görevinin nüfus memurlarına geçmesi öngörülmüştür. Ancak, yetki devrine ait tek bir madde gerekli düzenlemeler için yeterli olmamış ve devir işleri başlatılamamıştır. Tasarıya konulan 15. madde ile yapılabilen yerlerde evlendirme işlerinin belediyelere verilmesi, özellikle kırsal alanda, nüfus memurları ve devlet memurlarından yararlanılması düşünülmüşür. Görevlendirmede yetki İçişleri Bakanlığı'na verilmiştir. Evlendirme işlerinin yürütülmesinde önemli aksaklıklar bulunan köy ve kasabalarda gerekli tedbirler alınacaktır..." (T.B.M.M. Tutanak Dergisi, dönem: 17, Yasama Yılı: 2, S. Sayısı 148, Sayfa: 2,3).

Medeni Kanunun özellikle evlenmeye ilişkin kurallarının uygulanması konusunda Adalet Bakanlığı'nca 1942 yılında yaptırılan araştırmalarda, köy muhtarlarının bir kısmının okuyup yazmayı bilmediklerini, Medeni kanunun evlenme ile ilgili hükümlerini ve Köy Kanununu anlayıp kavrayacak yetenekte olmadıklarını, bir kısım muhtarların evlenme kağıtlarını kasabada bir arzuhalciye para mukabilinde doldurttuklarını ortaya çıkarmış bulunmaktadır (Adalet Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 12, 1942).

Prof. Dr. Lütfi Duran, 442 sayılı Köy Kanunu'nun öngördüğü idari teşkilatın bugün bile gereği biçimde kurulamadığını belirterek bu konudaki görüşünü şöyle açıklamaktadır:

"... Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kırsal yörelerin toprak rejimleri ve sosyal ilişkileri, bu kanunda öngörülen teşkilatın kurulmasına ve işlemesine elverişli değildir. Bu nedenle Köy Kanununun yurdun büyük bir kısmında uzun yıllar ve hatta günümüzde kağıt üzerinde kaldığı ve uygulamaya geçirilemediği söylenebilir..." (Lütfi Duran, İdare Hukuk Ders Notları, İstanbul-1982, Sayfa: 172).

Köy muhtarlarının kendi görev alanları dışında yaptıkları evlenme akitlerini değerlendirirken, Devlet yetkililerinin ve bilim adamlarının altını çizerek vurguladıkları ülke gerçeklerinin dikkate alınmaması doğru olmaz. Yasa koyucu, kimi yörelerde muhtarların evlenme işlemlerini gerçekleştirebilecek yetenekte olmadıkları için yeni düzenlemeler yapmak ve önlemler almak gereksinimi duyulduğu gerekçesi ile 15.11.1984 tarihli, 3080 sayılı Yasayı yürürlüğe koymuştur. Lütfi Duran'ın belittiği gibi, Köy Kanununun öngördüğü idari mekanizma bugün dahi tam olarak gerçekleştirilememiştir. Bu koşullarda, yurttaşların yasa kurallarına uygun hareket ettikleri inancı içinde ve son derece iyiniyetle yaptıkları evlenme işlemlerini,köy muhtarına ya da Dev

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.