Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1939/ 22
Karar No: 1939 / 31
Karar Tarihi: 29.03.1939
(765 S. K. m. 102, 103, 104, 105) (2004 S. K. m. 336, 337, 342, 347)
Türk Ceza Kanununun 105 inci maddesinde bir sene zarfında verilmesi şart edilen hükmün kat'i olup olmadığı hususunda hasıl olan içtihat ihtilafı üzerine 9/3/939 tarihinde toplanan Tevhidi İçtihat Heyeti Umumiyesine (49) zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra hadise Birinci Reis İhsan Ezgü tarafından izah edilmekle beraber kanunun metnini okumak suretiyle şikayete tabi olan suçlarda müruruzaman müddeti bir sene iken bu sarahati kanuniyeye muhalif olarak İcra ve İflas Dairesi karar vermiştir.
Halil İbrahim ; Burada ika ettiği suçtan takibata tabi tutuyor, bir hüküm veriliyor. Bu dakikaya kadar husumete taalluk eden usuli muamele bittikten sonra, hüküm verildikten sonra artık Hükümet ve mahkeme bu işe müdahale edebilirini ?
Başmüddeiumumi; Müddeti kanuniyesi zarfında hükme rabtedilmiş ve Temyize gelmiş, beş altı ay beklemiş ve sonra ele alınmış. Müruruzaman vardır, deniliyor. Mesele, mahkumiyet kararı tabiri her halde Mahkemei Temyizden verilerek kat'ileşmiş olması mı lazımdır? Temyize geldikten sonra artık diğer ahkam cereyan etmek lazımdır. Mahkumiyet kararını istisna haller müstesna Temyiz karar vermez, adalet noktai nazarından da doğru değildir.
1 - Bir senelik işlerde içtihada mahal yoktur. İcra kanunu sarihtir.
2 - Bir seneden az müruruzamana tabi olanlar hakkında mahkumiyet hükmü mahalli hükmüdür.
3 - 104 üncü maddeye giderek bir buçuk misli şeklinde de mütalaa edemeyiz, çünkü bunlar kabahattir.
Vehbi Yekebaş ; Hüküm demek, hükmü kat'i demek değildir, İtalya kanunundaki izahata göre kabili itiraz ve istinaf olan bidayet ve kanunumuzun bu maddesi müruruzamanı kesen sebeplerden bahsettiğine göre, asli mahkeme hükmüdür. Bu hüküm ile kesilerek müruruzaman hasıl olmayınca ne olur? Tabii yeni müruruzaman başlar.
Birinci Reis ; Evvelki tevhidi içtihat müzakeresinde benim istinat ettiğim noktayı burada Vehbi Yekebaş noktai nazarına memsek ittihaz etmektedirki evvelki karara göre bu noktai nazar yerinde değildir.
Şemsettin ; Cezada kıyas caiz olmadığı kaidesi elyevm carimidir? Caridir, demeleriyle müzakereye devam olunmak üzere başka bir güne bırakılması tensip kılındı. 9/3/939
29/3/939 tarihinde toplanan Heyeti Umumiyeye (49) zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve evvelki celsede cereyan eden müzakere Birinci Reis tarafından hulasa edildikten sonra söz alan :
Akil; Hüküm, hükmü kat'imidir? Yoksa mahkemedeki hüküm müdür? 102, 103 ve 104 üncü maddeleri anlattıktan sonra 105 inci madde bir seneden aşağı müruruzamanlarda müddetin kısalığını gözönünde tutarak her türlü muamele müruruzamanı keser demiş amma her halde bir sene içinde hüküm verilmesini şart koymuştur. Bu hüküm, hükmü kat'idir.
Ahmet Asım : Heyeti celilelerince müzakereye zemin teşkil eden meselenin mahiyeti İcra ve İflas Kanununda takibi şikayete bağlı olmayan ve tetkik ve rüyeti icra tetkik mercilerine ait olan 337 inci maddesinde mal beyanında bulunmayan borçlular hakkında bir aya kadar hafif hapis cezası tayin edilen kabahat ef'alinin müruruzamanından ibarettir. Gerçi mezkur kanunun diğer 336 ve 342 inci maddeleri de şikayete bağlı olmayan ve rüyeti icra tetkik mercilerine ait bulunan hafif kabahatlardan bahis ise de bu iki maddedeki cezaların miktarları itibariyle Ceza Kanununun 102 inci maddesinin beşinci bendine dahil iki senelik müruruzamana tabi kabahat ef'alinden bulunmaları itibariyle bu iki madde mevzuumuzdan hariçtir. Şu halde müzakerenin mevzuu İcra Kanununun yalnız 337 inci maddesi üzerinde temerküz etmektedir.
Halbuki vazııkanun bu misillu kabahat ef'alinin dava müruruzamanını Ceza Kanununun 102 inci maddesinin 6 ıncı bendinde altı ay olarak kabul etmiş ve bilumum kabahatları da şamil olmak üzere müruruzamanı kesen sebepleri de bir bir tadatla kesildikten sonra ne suretle hesap edileceğini de 104 üncü maddede göstermiş ve bu suretle bilumum suçlara şamil olmak üzere tayin ve tesbit etmiş olduğu işbu kavaid ve zavabiti umumiyeye muhalif olarak 105 inci maddede, (kanunun bir seneden aşağı müruruzaman tayin ettiği hallerde her türlü usuli muameleler müruruzamanı keser. Ancak 103 üncü maddeye göre müruruzaman işlemeğe başladığı günden itibaren bir sene içinde mahkumiyet hükmü verilmemiş olursa hukuku amme davası müruruzamana uğrar.) demekle bu misillu hafif kabahat ef'alini 104 üncü madde ile vaz'edilen kavaid ve zavabitten istisna ederek ayrıca kat' sebeplerini her türlü usuli muamelelere teşmil etmek suretiyle tevsi etmiş ve burada hükmü kat' sebepleri meyanında göstermemiş, buna mukabil de, (ancak müruruzaman işlemeğe başladığı günden itibaren bir sene içinde mahkumiyet hükmü verilmemiş olursa hukuku amme davasının müruruzamana uğrayacağını) kabul etmiş olmasına göre vazııkanun hükümden evvel ve sonra cereyan edecek müruruzamanları bir maddede mezcederek bir sene müddetle takyit etmiş olması itibariyle artık bu maddedeki hükümden maksadı kanuni hükmü kat'i olacağı kendiliğinden tezahür eder. Artık bu hükmün hükmü kat'i olduğunu da kabul ve bu maddeyi bu suretle imal zaruridir. Zira hükümden maksud hükmü kat'i değildir, diyecek olursak işbu hüküm iktisabı kat'iyet edinceye kadar cereyan edecek dava müruruzamanı için ne Ceza Kanununun 102 inci maddesinin 6 inci bendine ve ne de 104 üncü maddesine ve ne de İcra ve İflas Kanununun takibi .şikayete bağlı kabahat ef'aline mahsus olan 347 inci maddelerine tatbik imkanı yoktur.
Şu halde tatbikte görülen imkansızlık ta gösteriyor ki vazııkanun bu misillu hafif kabahat ef'alinin vukuu tarihinden itibaren (müruruzaman kaç defa kat' edilirse edilsin) hüküm kesbi kat'iyet edinceye kadar bir sene geçmiş ise artık ezhanı ammede tesirini kaybetmiş olduğundan takibine ve ceza tertibine mahal olmadığını kabul etmiş demektir. Burada hükmü kat'iden maksat, hüküm vermek salahiyetini haiz olmayan Temyiz Mahkemesinin tasdiki havi verdiği hükümmüdür, sualine karşı cevaben Temyiz Mahkemesi hüküm mahkemesi değildir. Burada (mahkumiyet hükmü verilmemiş ise) tabiri kanunisinden maksat verilen hüküm iktisabı kat'iyet etmemiş ise, demektir. Tabiri aharla, verilen hüküm iktisabı kat'iyet etmeden bir sene geçmiş ise demektir. Malumu alileri bir hükmün iktisabı kat'iyet etmesi ya temyiz müddetinin müruru ile veyahut Temyiz Mahkemesinin tasdiki ile tahassül eder. Hadisede Temyiz Mahkemesi kararı mevzuubahis olamaz. Binaenaleyh Ceza Heyeti Umumiyesinin (suçun tekevvün ettiği tarihle tetkikatı temyiziye icra edildiği bugünkü tarih arasında Ceza Kanununun 105 inci maddesi mucibince bir seneden ziyade müddet geçmesinden ve müruruzaman hasıl olmasından dolayı tetkikatı temyiziye icrasına mahal olmadığına) dair 13/haziran/938 ve 12/kanunuevvel/938 tarihli kararları ahkam ve ruhu kanuna ve vazııkanunun maksadına daha muvafık bulunduğu kanaatındayım.
Vehbi Yekebaş ; İtalya'daki kanunun geçirdiği tekamül itibariyle alelade hüküm manasına almak lazımdır. Binaenaleyh hükümden sonra haddi zatında kanunda mevcut olmayan istisnai bir müddet olmak itibariyle bir sene uzatırız. İkinci bir sene zarfında mutlaka nihayete ermek lazımdır.
Fahrettin; İtalya Kanununun son metni elime geçti, okudum. Kanunumuzun son tadili italyanın son kanun şekline istinat etmemiştir. İtalya kanununa istinat ederek bir neticeye vasıl olmak imkanı yoktur. Akıl ve mantık dairesinde halli meseleden başka bir çare yoktur. Hükmü müddet olarak bir sene zarfında kat'i bir neticeye varmak lazımdır.
Akil; Bir sene içinde hüküm verilmek lazımdır, verilmezse dava ortadan kalkar.
İbrahim ; 105 inci madde hükmü esbabı inkita'iyeden olarak gösterilmemiştir. 104 üncü madde üzerine kurduğumuz esasa muhaliftir.
Birinci Reis ; Hüküm kat'i değildir. Kanun hükmün kesbi kat'iyetini mevzuubahis etmediğine ve bir sene zarfında hüküm vermek şarttır, dendiğine göre bence burada dava müruruzamanıdır. Hüküm, hükmü iptidaidir. Temyiz kararı hükümmüdür? Tevhidi İçtihat kararına göre hiç kabahati tarife lüzum yoktur. Cürümlerde nısfım zam ettiğimiz halde kabahatta iki ve hatta dört misline iblağ edelim. Usuli muameleler kat' ettiği halde hüküm niçin kat' etmesin? Gerek tabiratı kanuniye ve gerek mantık itibariyle kanun müntehayı gösterir.
Başmüddeiumumi; Gerek italya kanun ve şerhinde ve gerek kanunumuzdaki sarahata göre buradaki hüküm, hükmü kat'i değildir. Hüküm kestiğine göre hüküm verildikten sonra yeniden bir müruruzaman başlaması lazımdır. Birincisi 104 üncü maddede kabul ettiğimiz esas ki yarım misli zammı esasıdır, bu esası burada tatbik edemeyiz. O halde 105 inci maddedeki bir sene meselesidir. Kanunda sarahat olmayınca kanun prensiplerinden ilham almak lazımdır.
ibrahim ; Geçen celsede, (105 inci maddedeki bir sene içinde mahkumiyet hükmü verilmemiş olursa hukuku amme davası müruruzamana uğrar) fıkrasına verilmesi lazım gelen mananın hudut ve şümulünü tayin ile uğraştık, iki celse süren müzakere sonunda, evvelemirde bu fıkradaki (mahkumiyet hükmü) (hükmü kat'imidir) yoksa (mahalli mahkemesinin hükmümüdür) hususunun halledilmesi tercihan münasip görüldü ve bu cihet reye konuldu, ekseriyet hasıl olamadı. Meselemiz bir seneden aşağı müruruzamana tabi kabahat suçlarının, kat' sebepleriyle ne miktar uzatılacağını tayindir.
Bir seneden aşağı müruruzamana tabi kabahat suçlarının müruruzamanının ne kadar uzayabileceğini tayin emrinde 105 inci maddedeki (mahkumiyet hükmü) ile kanun vazımca (mahalli mahkemesinin hükmü) murat edilmiş olduğu kabul edilmekle meselemiz halledilmiş olmaz. Varsın öyle olsun, asıl mesele bu hükmün yapacağı te'siratı tayindedir. Bu hükmün te'siri ne olacaktır? Bu hüküm ile biz 105 inci maddede gösterilen (bir sene) müruruzamanı uzatabilecekmiyiz? Ve uzayan müruruzamanı hangi tarihten hesaplayacağız? Bir an için bu babdaki (mahkumiyet hükmü) mahalli mahkemesi hükmüdür, deyelim ve bu hususta yüksek heyetinizce ekseriyet hasıl olduğunu da farzedelim ve müruruzamanın bu hüküm ile kesildiğini de kabul eyleyelim ve işi müruruzamanın uzatılmasının hesabına yaklaştıralım. Eğer bulacağımız netice bize bir faidei ameliye verecek ise hiç durmadan o neticenin esas tutulması karar altına alınsın. Bu hüküm müruruzamanı kesince tekrar işleyecek olan müruruzaman hakkında iki ihtimal vardır :
1 - Tekrar işleyecek müruruzaman bir seneden aşağı müruruzamana tabi kabahat suçlarının asli müruruzamanımı ?
2 - Tekrar işleyecek müruruzaman 105 inci maddede bahsi geçen bir senelik müruruzamanmı ? Bir defa 105 inci maddedeki gösterilen bir senelik müddet o kabahat suçunun asli müruruzamanı olmadığı için bu bir seneyi müruruzamanın uzatılması bahsinde esas tutamayacağız. Çünkü bu bir senelik müddetin esas tutulmasına 104 üncü maddenin kat'i sarahati manidir. Zira bir seneden yukarı suçlar hakkında kaidei umumiye vaz'eden 104 üncü maddenin son fıkrasında aynen : (ancak bu sebepler müruruzaman müddetini 102 inci maddede ayrı ayrı muayyen olan müddetlerin yarısının ilavesile baliğ olacağı müddetten fazla uzatamaz.) denilmiştir. Demekki bir buçuk misil uzatılma esasını koyan bu maddede
102 inci maddeye atıf var. 102 inci madde asli müruruzamanları gösteren madde olunca 105 inci maddede bahsedilen bir seneyi bu sarahat dışına çıkılarak ve bu bir senelik müddet 102 inci maddede gösterilen müruruzamana katılarak müruruzamanı uzatmaklığımıza imkanı kanuni yoktur. Böyle aleyhe bir tefsir yapmak için hiç bir mesnedi hukuki elimizde mevcut değildir. Şu halde 102 inci maddede gösterilen asli müruruzamandır. 102 inci maddede ise bir seneden aşağı kabahat suçlarının tabi olduğu müruruzaman müddetinin altı ay olduğunu görürüz. Altı ayı esas tutup buna yarım misli de 104 üncü maddenin kabul ettiği esas dairesinde zam edilince bu kabil suçlarda (dokuz ay) miktarında müruruzamanın uzatılabileceği neticesine varırız. Sıra bu dokuz ayın hangi tarihten hesap edilmesi lazım geldiği noktasına geliyor. Bu noktayı hal için de 105 inci maddenin metnine nazar edelim. 105 inci maddede aynen: (Her türlü usuli muameleler, müruruzamanı keser. Ancak
103 üncü maddeye göre müruruzaman işlemeğe başladığı günden itibaren bir sene içinde mahkumiyet hükmü verilmemiş olursa hukuku amme davası müruruzamana uğrar) denilmektedir. Bu fıkra, bize kesilen müruruzamanın, 103 üncü maddeye göre hesap edileceğini gösteriyor. 103 üncü madde şudur, aynen : (Müruruzaman başlangıcı tamamile icra olunmuş cürüm ve kabahatlar hakkında fiilin vukuu gününden, tesbit (teşebbüs) olunan