Yargıtay
Dairesi: Büyük Genel Kurulu
Esas No: 1932/ 18
Karar No: 1932 / 2
Karar Tarihi: 16.03.1932
(1086 S. K. m. 9, 24) (743 S. K. m. 19, 21, 136, 162)
Dava: Boşanma davalarının kocanın ikametgahı mahkemesi ile müddeinin bulunduğu mahal mahkemesinden hangisinde ikame edileceği hususunda Temyiz Mahkemesi 2. Hukuk Dairei Aliyesinin 30.5.931 tarih ve 2305/1564 ve 30.6.931 tarih ve 2253/1878 numaralı kararları arasında hasıl olan tezat ve mübayenetin tevhidi içtihat tariki ile halli dairei müşarünileyhanın 19.3.931 tarih ve 61 no'lu tezkeresiyle talep olunmakla;
Karar: İlamatı mütebayine suretleri telhis ve nüshaları teksir olunarak Heyeti Umumiyeye tevzi olundu.
9.12.931 tarihine müsadif çarşamba günü içtima eden Heyeti Umumiyeye kırk bir zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra söz alan 2. Hukuk Reisi Fuat Hulusi Beyefendi: Huzuru irfanınıza art ettiğimiz bu mesele mahkemeden ayrılık karar yahut kocasından ayrı yaşamakta hakkı olduğu yolunda bir karar almamış olan bir zevcenin boşanma davasını kocasının ikametgahı mahkemesinden başka bir mahkemede açabilip açamayacağı meselesidir. Dairemizin ekseriyetle verdiği bir çok kararlar bu meseleyi menfi bir surette halletmiştir, fikata bazan icap etmiş, heyet değişmiş ve ekseriyet te bu tebeddülle beraber değişmiştir. Şu halde dairemizden nasılsa birbirine mübayin kararlar çıkmış bulunuyor, çünkü içtihat tebdil edilmeden meseleyi huzurunuza çıkarmak ciheti nasılsa unutulmuş. Şimdi meseleyi ve iki naktai nazarın her ikisini müsaadenizle biraz teşrih edeyim. Şimdiki ekseriyetin içtihadına bazan muhalefet etmiş olan arkadaşlar diyorlarki, Kanunu Medeninin 136. maddesi sarihtir: "Salahiyettar hakim davacının ikametgahı hakimidir". Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yirmi 4. maddesi de Kanunu Medeninin salahiyete müteallik hükümlerini mahfuz tutuyor. Şu halde, mesela Ankarada babasının evinde oturan bir kadın İzmirde mukim kocası aleyhine Ankara Mahkemesinde boşanma davası açabilir ve Ankara Mahkemesi İzmir'e ikamet eden koca aleyhindeki bu boşanma davasını görmeye salahiyetlidir.
Bugünkü ekseriyet -ki evvelki gün de böyle idi- diyor ki, evet Kanunu Medeninin 136. maddesi hükmü usulün 24. maddesi ile açık surette mahfuzdur. Buna kimsenin bir diyeceği yoktur ve olamaz.
Mesele burada değil, evli bir kadının ikametgahı kanunen neresidir, bunu aramak lazım. Yine Kanunu Medeninin 21. maddesi bize açık olarak diyorki, "Kocanın ikametgahı kararının ve ana ve babanın ikametgahı velayetleri altındaki çocuğun ikametgahı addolunur." Bu, karının ikametgahını ikileştirmekmidir, hayır, böyle bir şey olamaz. Çünkü yine Kanunu Medeninin 19. maddesinin 2. fıkrası sarahatına göre, "bir kimsenin aynı zamanda birden ziyade ikametgahı olamaz." Şu halde kadın boşanma davasını kendi ikametgahı mahkemesinde açacaktır, amma karının ikametgahı kocasının ikametgahından başka bir yer değildir. Aslolan budur. Peki bir zevce zevcinden hiç bir zaman ayrı oturamaz mı? Yani müstakil bir ikametgah tesis edemez mi? Evet her iki kaidenin istisnası vardır, bu ikametgah birliğinin de istisnası olur. Nasıl olur?
İki tarafın ayrı yaşamalarına yahut birinin diğerinden ayrı yaşamakta hakkı olduğuna ait olduğu mahkeme karar verir. O zaman kararı isterse başka bir memlekette, başka bir şehirde müstakil bir ikametgah tesis edebilir. Nasıl eder? Birleşmek niyeti ile bir şehirde oturarak. Fakat öyle veya böyle bir hüküm istihsal etmiş olmadıkça evli karı -ki her halde reşittir ve baba ve anasının velayeti altındayım diyemez- kocasına darılıp babasının evine yahut istediği bir yere gitmekle kendisi için kocasının ikametgahından başka bir ikametgah tesis etmiş olamaz. Şu