Yargıtay Büyük Genel Kurul 2019/2 Esas 2020/3 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 2019/2
Karar No: 2020/3
Karar Tarihi: 20.11.2020


(AİHS. m. 6) (2709 S. K. m. 36, 141) (7201 S. K. m. 1,  9, 10, 16, 17, 18, 20, 21, 23, 28, 35, 60) (5490 S. K. m. 3, 7, 48, 49, 50, 51, 52, 68) (6100 S. K. m. 27, 30) (2004 S. K. m. 21, 57)(Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 1, 2, 3, 4, 16, 30, 31, 32, 35, 60, 79) (12. HD. 19.09.2013 T. 2013/21372 E. 2013/29142 K.)

 

I-GİRİŞ

 

A-İçtihatları Birleştirme Başvurusu

 

Av. ..... 12.09.2018 havale tarihli dilekçesi ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kararlarında bilinen adrese çıkartılan tebligatın iade gelmesi halinde Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre mernis adresine tebliği yeterli görülerek iki aşamalı tebliğ yeterli kabul edildiği halde. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararlarında bilinen adrese çıkartılan tebligatın iade gelmesi halinde mernis adresine önce normal tebligat çıkartılması, bunun iade gelmesi halinde de Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yeni bir tebligat çıkartılması gerektiği şeklinde üç aşamalı tebliğ yapılmasını öngören aksi yönde karar verildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 2 ve 4. Hukuk Daireleri İle Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kararları arasında görüş aykırılığı bulunduğunu belirterek içtihatların birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

 

B- İçtihatları Birleştirmenin Konusu

 

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 29.05.2019 tarih ve 182 sayılı kararı ile;

 

Hukuk Genel Kurulu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararları ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kararları da belirtilmek suretiyle sonuç olarak; ''konu ile ilgili olarak görüş aykırılığı bulunduğu ve farklı uygulamaların sürdürüldüğü sonucuna varıldığından; aykırılığın İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca giderilmesi gerektiğine” karar verilerek raportör üye görevlendirilmesine karar verilmiştir.

 

Daha sonra Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 26.09.2019 tarih ve 288 sayılı kararı ile; iş ve kadro durumu nedeniyle görevlendirme değişikliği yapılarak bu kez raportör üye olarak Hukuk Genel Kurulu Üyesi Sayın ……'a vazife tevdi edilmiştir.

 

İçtihadı Birleştirme konusu ise Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından 29.05.2019 tarih ve 182 sayılı kararı ile; "Muhatabın bilinen adresine tebligat çıkartılıp iade edilmesi halinde, mernis adresine çıkartılan tebligatlarda bilinen adres ile mernis adresi farklı ise: mernis adresine normal bir tebligat çıkartılıp iade edilmesi durumunda mernis şerhi düşülerek Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre mi tebligat yapılacağı yoksa bilinen adrese çıkartılan ilk tebligatın bila tebliğ iadesi halinde mernis adresine "mernis adresi" şerhi verilerek mi tebligat yapılacağı" olarak belirlenmiştir.

 

Ne var ki, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında belirlenen içtihadı birleştirme konusunun gerçek ihtilafı saptamaya yeterli olmadığı belirtilerek, içtihadı birleştirmenin konusunun "muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine "Mernis adresi" şerhi verilerek Tebligat Kanunumun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olup olmadığı, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekip gerekmediği" şeklinde belirlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir.

 

C- Görüş Aykırılığının Giderilmesi İstemine Konu Kararlar

 

- Hukuk Genel Kurulu Kararı;

 

14.06.2017 tarihli ve 2016/7-1006 E, 2017/1200 K.

 

- 2. Hukuk Dairesi Kararı;

 

03.05.2018 tarihli ve 2016/16677 E„ 2018/6058 K.

 

- 4. Hukuk Dairesi Kararı;

 

14.12.2017 tarihli ve 2017/3783 E., 2017/8310 K.

 

-12. Hukuk Dairesi Kararı;

 

19.09.2013 tarihli ve 2013/21372 E.. 2013/29142 K.

 

D- Dairelerin Görüş Özetleri

 

İçtihatların birleştirilmesi talebinin ön değerlendirmesi safhasında kararları arasında içtihat aykırılığı bulunan Hukuk Genel Kurulu ile Özel Dairelerin görüşlerine başvurulmuştur.

 

1. Hukuk Genel Kurulunun görüş yazısında;

 

Muhatabın bilinen en son adresine çıkarılacak tebligatın bila tebliğ dönmesi halinde adres kayıt sisteminde adresi varsa ve ilk çıkan adresten farklıysa bu kez bilinen son adresi burası olduğu için Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca bu adrese normal tebligat çıkarılması gerektiği, bu tebligatın da bila dönmesi halinde do adres kayıt sistemindeki adrese Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre "mernis adresi" şerhi verilerek tebligat yapılabileceği, 2. Hukuk Dairesi, 4. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu ile 12. Hukuk Dairesinin kararlan arasında içtihat aykırılığı bulunduğu, içtihatların birleştirilmesi kararı ile aykırılığın giderilmesi gerektiği belirtilmiştir.

 

Ancak Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bildirilen görüşün maddi hataya dayalı olarak bu şekilde bildirildiği, zira Hukuk Genel Kurulunun kararlarında; muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “Mernis adresi” şerhi verilerek Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olduğu, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediği, iki aşamalı bir yol benimsendiği. Hukuk Genel Kurulunun görüşünün 12. Hukuk Dairesinin görüşü doğrultusunda olduğu ifade edilmiştir.

 

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi görüş yazısında;

 

Tebligatın öncelikle muhatabın bildirilen adresine çıkarılacağı, tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi tespit edilerek bu adrese, “Mernis kaydı içermeyen” normal tebligat çıkarılacağı, eğer muhatap adreste oturmakla birlikte, adresten geçici olarak ayrılmış ise: Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi koşullarına uygun şekilde tebligat yapılacağı, muhatabın adreste oturmadığı tespit edilerek tebligatın iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair kayıt (mernis kaydı) düşülerek yeniden tebligat çıkarılacağı ve Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağı, 4. Hukuk Dairesi ile 2. Hukuk Dairesinin görüşünün benzer olup, bu yönde içtihatların birleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

 

3. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi görüş yazısında;

 

Tebligatın öncelikle muhatabın bilinen adresine çıkarılacağı, tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi tespit edilerek bu adrese ‘"mernis kaydı içermeyen” normal tebligat çıkarılacağı, eğer muhatap adreste oturmakla birlikte, adresten geçici olarak ayrılmış ise; Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi koşullarına uygun şekilde tebligat yapılacağı, muhatabın adreste oturmadığı tespit edilerek tebligatın iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıl sistemindeki adresi olduğuna dair kayıt (mernis kaydı) düşülerek yeniden tebligat çıkarılacağı ve Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılması gerektiği, 2. Hukuk Dairesinin görüşünün benzer olduğu, bu yönde içtihatların birleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

 

4. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi görüş yazısında;

 

Tebligat Kanunumun 10/1, 21/2. maddeleri, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi ve 6099 sayılı Kanun'un hem genel gerekçesi hem de 3. maddesi gerekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde yapılan değişikliklerin amacının, uygulamada yaşanan sorunları önlemek, onlarca tebligat yerine birkaç tebligatla sonuç elde etmek ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda yer alan “adres kayıt sisteminin” Tebligat Kanunu’na intibakının sağlanması olduğu, bu durumda adres değişikliği halinde bu değişikliğin bildirilerek adres kayıt sistemine işlenmesinin sağlanması gerektiği, bu bildirimin ihmal edilmesi veya kötüniyetli olarak bildirilmemesi halini Kanunun himaye etmeyeceği, uygulamada değişiklikten önce tebligatların yapılmasının büyük emek, zaman, iş gücü kaybı ve masraflara yol açmaktayken yapılan değişikliklerle adres kayıt sistemi dışında ayrıca bir adres araştırması yapılmasına gerek olmadığından tebligat işlemlerinin uzamamasının sağlandığı, tebligatın önce bilinen adrese çıkarılması, bila dönmesi halinde adres kayıt sistemindeki adres tespit edilerek ve bu adresin “mernis adresi olduğu, TK’nın 21/2. maddesine göre buraya tebligat yapılması” şerhini içerir şekilde tebligat çıkarılarak Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesine göre tebligatın her halükarda yapılması gerektiği, adres kayıt sistemindeki adresin ilk tebligat çıkan adresten farklı bir adres olmasının maddenin iki aşamalı uygulanmasına engel teşkil etmediği, adres kayıt sistemindeki adrese önce olağan yoldan yani TK’nın 21/1. maddesine göre tebligat çıkarmaya gerek bulunmadığı, Kanun koyucunun amacının bu olduğu, TK'nın 21/1. maddesinin uygulanış şeklinin TK’nın 21/2 maddesinden farkının Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde belirtildiği üzere kişinin esas orada oturup oturmadığını yani sürekli olarak orada bulunup bulunmadığını, bu hususu bilmesi muhtemel kişilerden araştırarak beyanlarının tutanağa yazılması olduğu, Tebligat Yönetmeliğinin 30/1. maddesinde de bu araştırmanın; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar için yapılmayacağının açıkça yazılı olduğu, bunun nedeninin ise adres kayıt sistemindeki adres olması halinde muhatap o adreste hiç oturmamış ya da sürekli ayrılmış olsa dahi kendisi adres kayıt sistemine bu adresi bildirdiğinden ve değiştirmediğinden bu adrese tebligat yapılabilmesine Kanunun cevaz verdiği, yine Tebligat Yönetmeliğinin 3l/c maddesinde aynı ilkenin tekrarlandığı, tebligatın bilinen adresten bila tebliğ döndükten sonra, adres kayıt sistemindeki adrese bir kez de normal yoldan, yani Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre tebligat çıkarmanın fuzuli olduğu, adres kayıt sistemindeki adreste muhatabın orada oturup oturmamasının herhangi bir önemi olmadığı, araştırma hariç, TK 21/1 ve 21/2'nin uygulanmasında, her ikisinde de muhatap orada her ne sebepten olursa olsun bulunuyorsa (TK 21/1 ’e göre muhatabın orada oturması ancak tebliğ anında adreste olmaması ya da tebliğinden kaçınması durumunda. TK 21/2 maddesine göre de adresten ayrılmış ya da hiç oturmamış olması halinde) tebliğ olunacak evrak muhtara ya da ihtiyar heyeti azasına teslim edileceği, tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihtarname kapıya yapıştırılacağı, dolayısıyla muhatap zaten orada oturuyorsa tebliğin bizzat yapılacağı, oturmuyorsa yapılan düzenlemelere göre tebliğ yapılacak adres, adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan ve kanun buna cevaz verdiğinden TK'nın 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağı, adres kayıt sistemindeki adrese önce bir kez de TK'nın 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarmanın anılan yasal düzenlemeler karşısında fazladan bir işlem olduğu ve işin uzamasına sebebiyet vermekten başka bir fonksiyonunun bulunmadığı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ve 4. Hukuk Dairesi ile 12. Hukuk Dairesi arasında içtihat farklılığı mevcut olduğundan içtihatların 12. Hukuk Dairesinin görüşleri doğrultusunda birleştirilmesinin gerektiği,

 

belirtilmiştir.

 

II- İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KONUSU İLE İLGİLİ KAVRAM, KURUM VE YASAL DÜZENLEMELER

 

A.- MEVZUAT

 

A. 1. 7201 SAYILI TEBLİGAT KANUNU

 

Tebligatın yapılması:

 

Madde 1 - (Değişik: 11/1/2011-6099/1 md.)

Kazai merciler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genci bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile vakıf yükseköğretim kurumları, il özel idareleri, belediyeler, köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dahil tüm tebligat, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır.

 

Davetiyenin ihtiva edeceği kayıtlar:

 

Madde 9 - Davetiye aşağıdaki kayıtları ihtiva eder:

 

1. Tarafların ve varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile ikametgah veya mesken yahut iş adreslerini,

 

2. Anlaşılacak şekilde kısaca tebliğin mevzuunu,

 

3. Davet edilen şahsın hangi mercide ve hangi gün ve saatte hazır bulunması lazım geldiğini ve bu merciin yerini,

 

4. Kanunlarına göre davetiye ve celpnamelere derci icabeden sair hususları,

 

5. Davetiyeyi çıkaran merciin mührünü ve mahkeme yazı işleri müdürünün ve diğer mercilerde salahiyetli memurun imzasını.

 

Bilinen adreste tebligat:

 

Madde 10 - Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

 

(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

 

Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.

 

Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina:

 

Madde 21 - (Değişik: 6/6/1985 - 3220/7 md.)

 

Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

 

(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

 

(Ek: 19/3/2003-4829/5 md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azalan, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.

 

Tebliğ mazbatası:

 

Madde 23 - Tebliğ bir mazbata ile tevsik edilir. Bu mazbatanın:

 

1. Tebliği çıkaran merciin adını,

 

2. Tebliği isteyen tarafın adını, soyadını ve adresini,

 

3. Tebliğ olunacak şahsın adını, soyadını ve adresini,

 

4. Tebliğin mevzuunu,

 

5. Tebliğin kime yapıldığını ve tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kimsenin adını, soyadını, adresini ve 22 nci madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu,

 

6. Tebliğin nerede ve ne zaman yapıldığını,

 

7. 21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi,

 

8. (Ek: 11/1/2011-6099/6 md.) Tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı,

 

9. (Değişik: 19/3/2003-4829/7 md.) Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını,

 

İhtiva etmesi lazımdır.

 

Yönetmelik:

 

Madde 60 - (Değişik: 11/1/2011-6099/12 md.)

 

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar İçişleri, Maliye ve Ulaştırma bakanlıklarının görüşü alınmak suretiyle, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

 

A. 2. TEBLİGAT KANUNUNUN UYGULANMASINA DAİR YÖNETMELİK

 

Amaç

 

Madde 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

 

Kapsam

 

Madde 2- (1) Bu Yönetmelik; yargı mercileri, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile il özel idareleri, belediyeler, köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak tüm tebligat işlemlerine ilişkin usul ve esasları kapsar.

 

Dayanak

 

Madde 3- (1) Bu Yönetmelik, Tebligat Kanununun 60 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

 

Tebligatın yapılması

 

Madde 4- (1) 2 nci maddede belirtilen merciler tarafından yapılacak tüm tebliğler, bu Yönetmelik hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (PTT) veya memur vasıtasıyla yapılır.

 

Bilinen adreste tebligat

 

Madde 16- (1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.

 

(2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.

 

Muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması halinde yapılacak işlem

 

Madde 30- (1) Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.

 

(2) Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten sürekli olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ memurunca tespit edilememişse tebligat evrakı, tebligatı çıkaran mercie geri gönderilir.

 

(3) Yeni adres, tebliğ memuru tarafından tespit edilmişse bu adres, tebliğ mazbatasındaki mahsus yerine ve tebliğ evrakındaki adresin bulunduğu tarafa yazılır.

 

(4) Yeni adres, tebliğ memurunun tevzi bölgesi dahilinde bulunduğu takdirde tebligat o adrese yapılır. Yeni adres, aynı PTT merkezinin diğer bir tevzi bölgesinde veya başka bir PTT merkezinin mıntıkası içinde bulunursa, tebliğ evrakı yeni adreste tebliğinin temini için memur tarafından bağlı olduğu merkeze iade olunur.

 

(5) 15 inci maddede yer alan hususlar göz önünde bulundurulduğunda tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması veya yeni adresin yabancı bir ülkeye ait olması durumunda PTT merkezi tebliğ evrakım tebligatı çıkaran mercie geri gönderir.

 

Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden kaçınma ile adres kayıt sistemindeki adreste bulunamama halinde yapılacak işlem

 

Madde 31 - (1) Tebliğ memuru:

 

a) Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları,

 

b) Muhatap ya da kendilerine tebligat yapılabilecek kişilerin tebellüğden kaçınması,

 

c) Muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu husus meşruhat verilerek çıkarılması,

 

hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır, (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir.

 

(2) Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca 30 uncu maddeye göre araştırma yapılmaz.

 

Tebliğ tarihi

 

Madde 32- (1) 31 inci maddenin birinci fıkrasına göre yapılacak tebligatlarda, ihbarnamenin gösterilen adresin kapısına yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

 

Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi

 

Madde 35 - (1) Tebliğ bir mazbata ile belgelendirilir. Bu mazbatanın;

 

a) Tebliği çıkaran merciin adını,

 

b) Tebliği isteyen tarafın adını, soyadını ve adresini,

 

c) Muhatabın adını, soyadını ve adresini,

 

ç) Tebliğin konusunu,

 

d) Tebliğin kime yapıldığını ve tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kişinin adını, soyadını, adresini ve 34 üncü madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu,

 

e) Tebliğ tarihini, saatini ve nerede yapıldığını,

 

f) 30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığını, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebi,

 

g) Tebligatın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine yapılması durumunda buna ilişkin kaydı,

 

ğ) Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun adı, soyadı, sıfatı ve imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını,

 

içermesi gerekir.

 

(2) Tebliğ mazbatasında yukarıda belirtilen hususları kaydetmek için yeterli alan bulunmaması halinde tebliğ memuru usulüne uygun şekilde mazbataya eklenti yapabilir.

 

(3) Bu maddeye göre hazırlanarak bastırılan ve tebligatı çıkaran merci taralından tanzim edilen ek-1’de yer alan (3) numaralı örnek tebliğ mazbatasının ilgili bölümleri tebliğ memuru tarafından tebliğ yerinde düzenlenir.

 

(4) Tebliğ mazbatası, tebliği çıkaran merci ve tebliğ memuru taralından okunaklı şekilde düzenlenir.

 

(5) Tebliğ mazbatasında muhatabın birden fazla adresine yer verilemez. Aksi halde tebliğ mazbatası tebligatı çıkaran mercie iade edilir.

 

Basılı evrak

 

Madde 79- (1) Ek-1’de yer alan (2) ve (7) numaralı örnek basılı evrağı, Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü, diğerleri ise tebliği çıkaran merciler tarafından temin edilir.

 

(2) Bu Yönetmeliğe ekli örneklere göre bastırılacak evrakın beyaz renkte olması gerekir. Ancak, 16 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemine göre düzenlenecek tebliğ zarfı açık mavi renkte bastırılır.

 

A. 3. 5490 SAYILI NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU

 

Tanımlar

 

Madde 3- (1) Bu Kanunda geçen;

 

a) Adres: Herhangi bir toprak parçası veya binanın coğrafi konumu ve işlevi açısından tanımlanmasını,

 

b) Adres beyan formu: Adreslerin bildiriminde kullanılan, şekli ve içeriği Bakanlıkça belirlenen formu,

 

c) (Değişik: 19/10/2017-7039/1 md.) Adres bileşenleri: İl, ilçe, köy ve köy bağlıları, mahalle, bulvar, cadde, sokak, bina, dış kapı numarası, iç kapı numarası, posta kodu gibi adres bilgisine ulaşmak için gerekli sözel ve mekansal verileri,

 

ı) Diğer adres: Yerleşim yeri adresi dışında kalan yerleri,

 

o) (Değişik: 19/10/2017-7039/1 md.) Merkezi veri tabanı: Genel Müdürlükçe elektronik ortamda tutulan verileri,

 

ö) (Değişik: 19/10/2017-7039/1 md.) MERNİS: Merkezi Nüfus İdaresi Sistemini,

 

aa) Ulusal adres veri tabanı: Adres bilgilerinin tutulduğu merkezi veri tabanını,

 

ee) Yerleşim yeri adresi: Sürekli kalma niyetiyle oturulan yeri,

 

ifade eder.

 

Aile kütüklerinde bulunması gereken kişisel bilgiler

 

Madde 7- (1) Her mahalle veya köy için ayrı aile kütüğü tutulur. Aile kütüklerinde aşağıdaki bilgiler bulunur:

 

g) Yerleşim yeri adresi.

 

Adres bilgilerinin tutulması ve adres standardı

 

Madde 48- (1) Yerleşim yeri adresi ve diğer adreslere ait bilgilerin tutulmasına ilişkin politikanın oluşturulması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, idari birimlere göre genel uygulamaya geçiş tarihlerinin tespit edilmesi, ulusal adres veri tabanı ile MERNİS veri tabanının ilişkilendirilmesi ve adres bilgilerinin paylaşılmasına ilişkin işlemler Bakanlıkça yürütülür. Bakanlığın nüfus kütüklerindeki adres kayıtlarını tamamlamak maksadıyla işbirliği talebi kurumlarca karşılanır.

 

(2) Adres standardı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün takip ve sorumluluğunda: Genel Müdürlük, Türkiye İstatistik Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü ve ilgili diğer kuruluşlarca ortaklaşa belirlenir. Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tespit edilen standardın yetkili idareye bildirilmesinden sorumludur. Kurumlar ile gerçek ve tüzel kişiler adres ile ilgili iş ve işlemlerinde adres standardına uymak zorundadır.

 

(3) Bakanlık, adrese ilişkin her türlü bilgiyi kurumlardan istemeye yetkilidir. Kurumlar söz konusu isteğe yirmi gün içinde cevap vermekle yükümlüdür.

 

(4) (Değişik: 19/10/2017-7039/12 md.) Faydalanılan kamu hizmetleriyle sınırlı olmak üzere adrese dayalı olarak yürütülen iş ve işlemlerde diğer adres, yerleşim yeri adresi ile aynı hukuki değere sahiptir. Kurumlar yürütecekleri iş ve işlemlerde yerleşim yeri adresi gibi diğer adres bilgilerini de esas alır"

 

(5) (Ek: 19/10/2017-7039/12 md.) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri saklıdır.

 

Adres bilgisi ve güncellenmesi

 

Madde 49- (1) İl özel idaresi ve belediyeler sorumluluk alanlarındaki adres bileşenlerini adres standardına uygun olarak tanımlayıp bunlara değiştirilemeyecek sabit tanıtım numarası vererek mahallindeki bütün adresleri kapsayacak şekilde adres bilgilerini oluşturmakla yükümlüdür. Herhangi bir sebeple sabit tanıtım numarası dışında adres bileşenlerinde yapılan değişiklikler de il özel idaresi ve belediyelerce takip edilerek ulusal adres veri tabanına işlenir.

 

(2) Ulusal adres veri tabanı Genel Müdürlükte tutulur. Genel Müdürlük, ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adresi bilgilerini nüfus kütüklerindeki kişi kayıtları ile ilişkilendirerek elektronik ortamda, yedekleme sistemleri ile birlikte güncel olarak tutar.

 

(3) (Mülga: 9/5/2012-6304/13 md.; Yeniden düzenleme: 2/1/2017 - KHK-680/80 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/78 md.) Yerleşim yeri adresi yurt dışında olan Türk vatandaşlarının adres kayıtları, yaşadıkları ülkede kullanılan adres verilerine veya o ülke ve bağlı olduğu temsilcilik bilgisine göre tutulur.

 

Bildirim yükümlülüğü ve süresi

 

Madde 50- (Değişik: 19/10/2017-7039/13 md.)

 

(1) Adres bildiriminde kişilerin yazılı beyanı esas alınır. Bildirim şahsen veya güvenli elektronik imza ile yapılır.

 

(2) Adres bildirimi, nüfus müdürlüklerine veya dış temsilciliklere yapılır. Hizmet alımı ile ilgili başvuru sırasında, Bakanlıkça belirlenen adrese dayalı hizmet sunan kuruluşlara da adres değişikliğine ilişkin beyanda bulunulabilir.

 

(3) Adres bildiriminin, yirmi işgünü içinde yapılması zorunludur.

 

(4) Yerleşim yeri ve diğer adresi aynı olan ailenin ergin fertleri birbirlerinin yerine adres beyanında bulunabilirler. Vekaletname ibraz edenler de kişilerin adresleri ile ilgili bildirimde bulunabilirler.

 

(5) Çocukların ve kısıtlıların adresleri veli, vasi, kayyım, bunların bulunmaması halinde, çocuğun büyük ana, büyük baba, ergin olan kardeşleri veya çocuğu yanında bulunduranlar tarafından bildirilir.

 

(6) Huzurevi, yetiştirme yurdu, cezaevi, öğrenci yurdu gibi yerlerde kalanların adres bildirimleri ilgili kurum yetkililerince, bildirim yapamayacak durumda olan kimsesizlerin ise muhtarlar tarafından yapılır.

 

(7) Beyanda şüphe duyulması halinde kişinin beyanını teyit eden bilgi ve belgeler istenebilir.

 

(8) Yetkili idareler adres oluşumuna dayanak teşkil eden yapı belgelerini, belgelerin oluşturulması ile eş zamanlı olarak ulusal adres veri tabanına işlemekle yükümlüdür.

 

Adrese dayalı hizmet sunan kuruluşların yükümlülüğü

 

Madde 51- (Değişik: 19/10/2017-7039/14 md.)

 

(1) Kuruluşlarca, adres değişikliği beyan formları elektronik ortamda Genel Müdürlüğe veya kağıt ortamında en geç on işgünü içinde kuruluşun bulunduğu yerin nüfus müdürlüğüne gönderilir.

 

Adres bilgilerinin kullanımı

 

Madde 52- (1) Bakanlık, talepleri halinde kurumlara, usul ve esasları Bakanlıkça tespit edilmek üzere adres bilgilerini elektronik ortamda Kimlik Paylaşımı Sistemi çerçevesinde verebilir.

 

(2) Teknik altyapısını tamamlamış olan muhtarlıklar sorumluluk alanlarındaki yerleşim yeri adres bilgilerinin güncelliğini takip etmek amacıyla Kimlik Paylaşımı Sistemine erişebilirler.

 

(3) Kurumlar, yürütecekleri iş ve işlemlerde Genel Müdürlükte tutulan adres bilgilerini esas alırlar.

 

(4) Adrese ilişkin bilgi ve belgeler nüfus müdürlüklerinden. Kimlik Paylaşımı Sistemine bağlanarak bu sistemdeki kayıtlara uygun belge üretebilen muhtarlıklardan temin edilebilir. Bu şekilde üretilen belgelerin güvenliği Bakanlığın tespit ettiği usul ve esaslara göre sağlanır.

 

(5) Nüfus sayımında veya tespitinde, aile ve hayati istatistiklerin oluşturulmasında ve bu bilgileri esas alan kanunların uygulanmasında MERNİS nüfus bilgileri kullanılır.

 

B. KAVRAMLAR

 

B. 1- Tebligat

 

Tebliğ, kelime anlamıyla kısaca, bildirim, yazılı bildirme anlamına gelir. Tebliğ kelimesinin çoğulu (“tebliğler”) olan ve ancak, artık bugün için dilimizde (tekil) “tebliğ” kelimesi ile özdeş olarak kullanılan “tebligat” terimi, hukuksal bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın, yasanın öngördüğü esas ve usule uygun bir biçimde (elektronik ortam dahil) yazı ile veya ilan yoluyla yaptığı belgeleme işlemi demektir (Yılmaz, E./Çağlar, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2013. 6. B., s. 39).

 

Hukuki anlamda tebligat, hukuki işlemlerin kanunda belirtilen usule uygun olarak muhatabına ya da muhatap adına kanunen kabule yetkili şahıslara yazılı olarak bildirimi ve bu bildirimin belgelendirilmesi işlemidir. Tebligatın, yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tarafların, mahkemenin, icra ve iflas dairelerinin yaptıkları işlemlerin tamamlanıp hüküm ifade edebilmesi için genellikle tebliğ edilmiş olması gerekmekledir. Bu açıdan tebligatın usulüne uygun olarak yapılması oldukça önemlidir. Tebligat ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu (Tebligat Kanunu) ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (Yönetmelik) hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir.

 

Tebligat, yargılamada temelini Anayasada ve temel insan haklarında bulan adil yargılanma hakkı, onun devamı niteliğindeki hukuki dinlenilme hakkı, bu çerçevede kişinin kendisi ile ilgili yargılamadan haberdar olma ve bilgilenme hakkıyla doğrudan ilgilidir. Hukuki dinlenilme hakkı, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 27. maddesinde düzenlenmiş olan hukuki dinlenilme hakkının unsurları arasında olan bilgilenme hakkının, maddede sayılan diğer unsurlar olan açıklama ve ispat hakkı ile ilgili açıklamaları mahkemenin dikkate alarak değerlendirmesi, unsurlarının gerçekleşebilmesi için de öncelikle sağlanması gerekli olan bir haktır. Bilgilenme hakkının sağlanabilmesinin en temel aracı da tebligat olup, öğrenmeyi sağlayacak usulüne uygun tebliğler yapılmaksızın yargılama yapılıp karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesine ve sonuçta kişinin adil yargılanmamış olmasına neden olacaktır. Hak arama süreci tebligat ile başlar ve tebligat ile sona erer. icra takibinin de sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Takip borçlusunun, hangi icra dairesinde aleyhine takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir. Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak tebligatın, Tebligat Kanunumun öngördüğü usul dairesinde gerçekleştirilmesi gerekir.

 

Tebligat, usul ekonomisi ilkesi ile de yakın ilişki içerisindedir. HMK'nın 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi adil yargılanma hakkının sağlanmasını amaçlayan. Anayasal dayanağı olan bir ilke olup, Anayasa’nın 141. maddesinin 4. bendinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğuna açıkça işaret edilmiştir. Usul ekonomisi ilkesi yasalarda belirlenen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, yargılamada öngörülen olağan zaman süresinin aşılmamasını ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar ve bunu hakime bir görev olarak yükler. Bu bağlamda, basitlik, hızlılık ve ucuzluk usul ekonomisini oluşturan unsurlar olarak ortaya çıkar. Usul ekonomisinin bir unsuru olan hızlılık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde, “makul sürede yargılanma hakkı” olarak karşımıza çıkmaktadır. Tebligatın yargılamada özellikle süreler ve usul işlemleri bakımından ayrı bir önemi bulunmaktadır. Özellikle sürelerin işlemeye başlaması bakımından sürelerin bir çoğu tebligata bağlanmıştır. Bu durumda geçerli bir tebligat olmadıkça süre de işlemeye başlamaz; süreler işlemedikçe usul işlemlerinin gecikmesi, yargılamanın usul ekonomisine aykırı olarak uzaması söz konusu olur. Tebligatın bir yandan güvenli ve doğru şekilde yapılması, diğer yandan da mümkün olan en kısa sürede, en ucuz ve en basit şekilde yapılması gereklidir. Tebligatın kısa sürede yapılması, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasına katkı sağlar.

 

B. 2- Adres Kavramı

 

B.2.1. Bilinen adres

 

Adres, bir kişinin oturduğu veya çalıştığı yeri göstermeye yarayan bilgilerin tamamı olarak tanımlanabilir. Tebligat Hukuku açısından adres kavramı, Tebligat Kanunu'nun 9. maddesinin 1. fıkrasından anlaşılacağı üzere geniş olup, ikametgah (yerleşim yeri), işyeri ve mesken kavramlarını kapsar. Tebligat muhatabın bilinen bu adreslerinden herhangi birisinde yapılabilir. Tebligatın yapılacağı yer bakımından ikametgah, mesken ve işyeri adresleri arasında bir fark yoktur (Muşul, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2018,7. B., s. 181,182).

 

Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tebligat, tebliğ yapılacak muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasına göre bilinen en son adresin tespitinde tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.

 

Muhatabın yerleşim yeri ile kendisine tebligat yapılacak olan adres örtüşebileceği gibi farklı yerler de olabilir. Tebligat hukuku bakımından önemli olan muhataba ulaşabilecek ve onunla bağlantısı bulunan bir adresin varlığıdır. Buna göre muhatabın oturduğu ev, çalıştığı işyeri veya yazlık evinin adresi geçerli şekilde tebligat yapılabilecek bir adres teşkil edebilir (Hanağası, E./Özekes, M.: Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Eskişehir 2017. 3. B., s. 105 ; Yılmaz, E./ Çağlar, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2013, 6. B., s. 117).

 

Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrası ile Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bilinen en son adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

 

B.2.2. Adres Kayıt Sistemi

 

Adres Kayıt Sistemi, Türk Vatandaşları ve Türkiye'de yaşayan yerleşik yabancıların yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin elektronik ortamda merkezi bir yapı içerisinde güncel olarak tutulmasını ve adres konusundaki dağınıklığa son verilmesini sağlayan bir projedir.

 

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 3. maddesine göre:

 

“Adres; herhangi bir toprak parçası veya binanın coğrafi konumu ve işlevi açısından tanımlanmasını,

 

Adres bileşenleri: İl, ilçe, köy ve köy bağlıları, mahalle, bulvar, cadde, sokak, bina, dış kapı numarası, iç kapı numarası, posta kodu gibi adres bilgisine ulaşmak için gerekli sözel ve mekansal verileri,

 

Diğer adres: Yerleşim yeri adresi dışında kalan yerleri,

 

Merkezi veri tabanı: Genel Müdürlükçe elektronik ortamda tutulan verileri,

 

MERNİS: Merkezi Nüfus İdaresi Sistemini,

 

Ulusal adres veri tabanı: Adres bilgilerinin tutulduğu merkezi veri tabanını,

 

Yerleşim yeri adresi: Sürekli kalma niyetiyle oturulan yeri.”

 

İfade eder.

 

Ulusal Adres Veri Tabanı, Türkiye'de ve yabancı ülkelerde yaşayan T.C. vatandaşı kişilerin T.C. kimlik numaraları ile yerleşim yeri adresinin ve diğer adreslerinin eşleştirilmiş ve Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu kişilerin adreslerinin eşleştirilmiş halini içerir. Adres kayıt sistemi, ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adres bilgileri ve diğer adreslerin, merkezi nüfus idaresi sistemi (mernis) veri tabanındaki kişi kayıtlan ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası üzerinden ilişkilendirilerek, elektronik ortamda güncel olarak tutulmasıdır. Adres kayıt sistemi, Türk vatandaşlarının ve Türkiye'de herhangi bir amaçla en az altı ay süreli yabancılara mahsus ikamet tezkeresi alan yabancıların yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin tutulmasını kapsar.

 

5490 sayılı Kanun’un 48. maddesi uyarınca adrese dayalı olarak yürütülen iş ve işlemlerde diğer adres, yerleşim yeri adresi ile aynı hukuki değere sahiptir. Kurumlar yürütecekleri iş ve işlemlerde yerleşim yeri adresi gibi diğer adres bilgilerini de esas alır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri saklıdır.

 

5490 sayılı Kanun’un 50. maddesinin 2. fıkrasına göre adres bildiriminde kişilerin yazılı beyanı esas alınır. Aynı maddenin 3. fıkrasında adres bildiriminin, yirmi işgünü içinde yapılmasının zorunlu olduğu, 4. fıkrasında ise yerleşim yeri ve diğer adresi aynı olan ailenin ergin fertlerinin birbirlerinin yerine adres beyanında bulunabileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 68. maddesinde adres değişikliğini bildirme yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyenlere ve gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara idari para cezası verileceği belirtilmiştir.

 

III- ÖĞRETİDEKİ GÖRÜŞLER

 

Kuru, “...Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. (Teb. K. m. 10/2): ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz (Teb. Yön. m. 16/2. c.2)..7* (Kuru. B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku. 2016, s. 850; Kuru. B: Medeni Usul Hukuku El Kitabı. 2020 Ankara. C. 2, s. 1668).

 

Pekcanıtez, "...Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır (Teb. K. m. 10/2; Teb. Yön. m. 16/2, c. 1). Bu durumda ayrıca başka adres araştırması yapılmaz. Görüldüğü gibi Kanunda prensip olarak en fazla iki tebligat yapılması öngörülmüştür. İlk olarak muhatabın bilinen son

adresine tebligat çıkarılacak, bu adreste tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki (mernis) adresine tebligat yapılacaktır. Bu durumda, ayrıca adres araştırmasına gerek kalmayacak ve evrakların ikiden fazla tebliğe çıkarılması ihtiyacı çok fazla doğmayacaktır.(Pekcanıtez. H.: Medeni Usul Hukuku. C. 1. İstanbul 2017. 15. B.. s. 510. 511).

 

Muşul, “...Tebliğ çıkarılan bilinen en son adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresiyle (mernis adresiyle) aynı olması gerekmez. Teb. K. m. 10/1 uyarınca tebliğ çıkarılan bilinen en son adres, muhatabın adres kayıt sistemindeki (mernis) adresiyle aynı veya farklı olsa bile tebliğ evrakı bila tebliğ geri gönderilmişse, Teb. K. m. 10/2 gereğince Teb. K. m. 21/2 ye göre tebliğe çıkarılması gerekir..." (Muşul, T.: Tebligat Hukuku. Ankara 2018. 7. B., s. 413. 414).

 

Hanağası ve Özekes “...Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi (mernis adresi), bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır (Teb. K. m. 10/2, leb. Y. m. 16/2, c. 1). Adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılması halinde, başkaca bir adres araştırması yapılmaz. Ayrıca renkli hazırlanan tebligat zarfında da adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresinin olduğu özel olarak belirtilerek meşruhat verilmesi gerekmektedir (Teb. Y. m. 16/2. c. 2).

 

Dikkat edilirse kural olarak muhataba en fazla iki tebligat yapılması söz konusu olup ikiden fazla tebligata pek ihtiyaç olmayacaktır. Çünkü önce muhatabın bilinen adresine tebligat yapılacak, eğer bu adreste sonuç alınamazsa adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılmakla yetinilecektir. Bu sebeple kişilerin adres kayıt sistemindeki adreslerinin gerçeği yansıtmasına dikkat etmeleri, adres değişikliklerinde bu adresi güncellemeleri önem taşımaktadır. Aksi halde tebligat yapılmış sayılarak sonuçlarını doğuracaktır..." (Hanağası, E./Özekes, M.: Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Eskişehir 2017, 3. B.. s. 105).

 

Yılmaz ve Çağlar, “...6099 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine 2. fıkra hükmü eklenmiş ve bununla bilinen adresin (m. 10/1) tebligata elverişli olmaması veya bilinen adrese tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın bu adrese yapılacağı hükme bağlanmış; böylece başka bir adres araştırmasına gerek kalmadan tebligatın yapılabilmesinin sağlanması amaçlanmıştır.

 

Yine 6099 sayılı Karnımla 21. maddeye eklenen 2. fıkrada da aynı mantıktan hareket edilmiştir. Buna göre, tebliğ adresi olarak gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olması halinde, muhatap o adreste hiç oturmamış veya daha önce o adreste oturup da, o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır (m. 21,2)..." (Yılmaz, E./ Çağlar, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2013. 6. B.. s. 369, 370).

 

Yeşilova, bilinen son adres ile adres kayıt sistemindeki adresin örtüştüğü durumda tebligatın kaçıncı kez olduğu önemsenmeksizin doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre yapılmasının talep edilmesinin mümkün olduğu görüşündedir.

 

Yeşilova’ya göre; “...Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrası, çok özellikli bir varsayımı içermektedir, Varsayım, “adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adresin” artık “bilinen en son adres” olarak kabulüyle ilgilidir. Lakin bu varsayımdan yararlanılması, yine Kanunca aranan bazı şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre ve en genel ifadesiyle: öncelikle hükmün (10. maddenin) 1. fıkrası tüketilerek oradaki adrese tebligat yapılması temin edilecek; şayet bu yolun “sonuçsuz kalması” (her ne ise) durumunda, son çare niteliğindeki 2. fıkrada geçen varsayıma dayanılarak buradaki adrese tebligat yapılacaktır. Hükmün karşıt anlamından çıkan ilk sonuç, 1. fıkrada geçen asli yolun, "sonuçsuz kalması" halinde, artık başkaca bir tebliğ usulünün denenmesine gerek ve yer olmaksızın aynı tebliğ usulü içerisinde, bu kez farklı bir metodun tüketilmesi yoluyla tebligatın -en azından hukuken- sonuçlandırılmasının mümkün ve zorunlu olduğudur. Hüküm (m. 10/2), getirmiş olduğu varsayım bakımından, açıktır ki -ve aslında olmaması gerektiği şekliyle- iki farklı adresi esas almıştır. Zira öncelikle bilinen adrese -muhataba daha kolay ulaşmak adına- başvurulacağı şeklindeki ısrar ve zorunluluk yanında, şayet bu yolun sonuçsuz kalması halinde gidilecek/tüketilecek olanın ise artık adres kayıt sistemindeki adres (AKS) olduğu vurgulanmıştır. Bu adresin özelliği, (kim tarafından yapılırsa yapılsın) bir adres araştırmasını mümkün ve gerekli kılmaması yanında ne yolla olursa olsun haricen elde edilecek hiçbir adrese de geçerlilik tanımamasıdır. Bu sonucu doğuracak hiçbir yorumun da artık geçerli görülmesi olası değildir.

 

Bilinen adrese çıkarılan tebliğin mercine iadesiyle birlikte artık tebliğe yarar/esas adres olarak adres kayıt sistemindeki adres (AKS) esas alınarak buraya, normal usulde tebligat çıkarılmasının kabulü mümkün değildir. Kanunun 10/2. maddesinin içerdiği varsayım özelinde, adres kayıt sistemindeki adres, aksi iddia edilemez/bulunamaz/uygulanamaz bir nitelik taşımaktadır. Şayet “normal” usulde çıkartılacak tebligatla Kanunun 21/1 ve Yönetmeliğin 30. maddesine tabi bir tebliğ metodu ifade edilmek isteniyorsa bu metodun adres araştırmasını içermemesi olası değildir. Oysa adres kayıt sistemi, başkaca hiçbir merci yahut kişinin yapacağı adres araştırmasını gerekli görmediği gibi hukuken mümkün de değildir. Adres kayıt sistemindeki adresin aksinin çürütülemez özelliği ve özellikle başkaca bir adres araştırmasına hukuken imkan vermeyen yapısı, doğal olarak aynı adrese olağan usulde yani Kanunun 21/1. maddesine göre bir tebliğin yapılmasına manidir...” (Yeşilova, B.: Karar İncelemesi. Ankara Barosu Dergisi, 2014 S. 3, s. 72, 74, 87, 92, 105).

 

Özbay ve Yardımcı, “...Tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre adres kavil sistemindeki adresi bilinen son adresi olarak kabul edilerek, tebligat buraya yapılacaktır. O halde, adres kayıt sistemindeki adresine bu şekilde çıkartılacak tebligatın Teb. K. m. 21/2 hükmüne göre yapılabilmesinin bilinen en son adrese çıkartılacak ilk tebligatın iade edilmiş olmasına bağlı olduğunu söyleyebiliriz...” (Özbay, İ./ Yardımcı, T. F.:Tebligat Hukuku, 2018. s. 86, 87).

 

Ruhi, “...6099 sayılı Kanun değişikliği ile eklenen fıkrayla adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılması halinde izlenecek yöntem belirtilmiştir. Zira 10. maddede yapılan değişiklikle birlikte, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, adres kayıt sistemindeki adres esas alınacaktır. Böyle bir durumda, muhatabın adresi, adres kayıt sisteminden temin edilmiş ise, kendisi o adreste hiç bulunmaz ya da sürekli şekilde o adresten ayrılmış olursa, tebliğ memurunun evrakı iade etmemesi, 21. maddeye göre tebliğ işlemlerini yapması gereklidir. Zira, adres kayıt sistemindeki adres nihai adres olarak kabul edilecektir. Muhatap adresini değiştirmişse bu değişikliği belirli bir süre içinde ilgili mercilere bildirmek zorundadır.

 

Tebligat evrakının üzerinde adresin adres kayıt sisteminden temin edildiği belirtiliyorsa, tebliğ memuru belirtilen adrese gittiğinde muhatabın adresten ayrıldığını veya bu adreste hiç oturmadığını öğrense fakat muhatabın yeni adresini tespit etse, bu yeni adrese sevk işlemi yapılabilir mi? Adresin, adres kayıt sisteminden temin edildiği belirtilen durumlarda sevk işlemi yapılamaz. Bu husus, 6099 sayılı Kanun değişikliği ile getirilmiş olan ilgili madde gerekçesinde açıkça belirtilmiştir. Tebliğ memuru yanlışlıkla sevk işlemi yapmış ise, tebliğ evrakı sevk işlemi yapan tebliğ memuruna iade edilir. Adres kayıt sisteminden temin edildiği belirtilen tebligat evrakının üzerindeki adrese Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin 2. fıkrası gereğince tebliğ işlemi yapılır.

 

Adres kayıt sisteminden temin edilen adrese çıkarılan tebligatlarda tebliğ memuru, söz konusu adrese gidecek, muhatap o adreste oturmakta ise, tebligatı muhataba veya muhatap adına tebligatı kabul etmeye yetkili kişiye yapacaktır. Tebligat evrakının üzerinde(ki) adres kayıt sisteminden temin edilen adrese gidilmeden doğrudan tebligat evrakının muhtara bırakılıp, 2 nolu ihbarnamenin kapıya yapıştırılması doğru değildir...” (Ruhi. A. C.: Tebligat Hukuku, Ankara 2013,8. B., s. 600, 601).

 

Konca, “...Uygulamada, tebligatın çıkartılmasını talep eden taraf, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığından bahisle, tebligatı çıkartacak merciden doğrudan Tebligat Kanunu madde 21/2’ye göre tebligat yapılmasını talep etmektedir. Tebligatı çıkartılmasını talep eden taraf, bilinen en son adresin tebligata elverişli olup olmadığını takdir edemez. Bunu takdir edecek makam Kanunda açıkça belirtilmemiştir. Bilinen son adresin tebligata elverişli olup olmadığına esas olarak tebligatı çıkaran merci (mahkeme, icra dairesi) karar verecektir. Ayrıca, bilinen en son adrese tebligat yapılamaması halinde Tebligat Kanunu madde 21/2’ye göre tebligat yapılır (Teb. Yön. m. 16 (2)). Kısaca. Tebligat Kanunu madde 21/2’nin tebliğ imkansızlığı durumunda uygulanması gerekir. Dolayısıyla ilk tebligatın Tebligat Kanunu madde 21/2’ye göre yapılabilmesi ancak, bilinen son adresin tebligatı çıkartacak mercii tarafından tebligata elverişli adres olarak kabul edilmemesi halinde mümkündür...” (Konca. N. K.: Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar Ve Çözüm Önerileri. Ankara Barosu Dergisi, 2014(114). s. 247, 248).

 

Peksöz, “...Muhatabın bilinen en son adresine tebligat yapılamadığında, adres kayıt sistemindeki adres resmi tebligat adresi olarak kabul edilmektedir. Bu düzenleme ile gerçek kişilerin adresinin tespit edilememesinden dolayı, tebliğin sürüncemede kalması, masraf ve zaman kaybına yol açması engellenmeye çalışılmıştır. Adres kayıt sisteminden başka bir araştırma yapılarak adres aranmaz. Bu adrese tebligatın yapılması, renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek ve bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilerek yapılır (Teb K. Yön. m. 16/2). Adres kayıt sistemine göre düzenlenecek tebliğ zarfının açık mavi renkte olması gerekmektedir (Teb. K. Yön. m. 79/2)...” (Peksöz, V.: Adres Değişikliği Halinde Tebligat, İÜHFM C. LXXIV, S. 1, 2016, s. 355).

 

Özbay, “...Önce yine bilinen (bildirilen) en son adrese tebligat yapılacaktır. Böylelikle, muhataba daha kolay ulaşılabilecek bir adres biliniyorsa oraya tebligat yapılması imkanı açık tutulmuştur. Burada olumlu bir sonuç alınmışsa, adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapmaya gerek yoktur. Ancak, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 sayılı Kanun'a göre adres kayıt sistemindeki adresi bilinen son adresi olarak kabul edilerek, tebligat buraya yapılacaktır...” (Özbay. İ.: 6099 Sayılı Kanun Ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Çerçevesinde Tebligat Hukukundaki Son Değişiklikler. EÜHFD, C. XVI, S. 1-2, 2012. s. 136).

 

Duran, “...Bilinen en son adres ile adres kayıt sisteminde yer alan adresin farklı olması durumunda, tebligat ilk önce bilinen en son adrese çıkarılacaktır. Maddeye göre öncelikle bilinen en son adrese tebligat yapılacaktır. Muhataba daha kolay ulaşılabilecek bir adres biliniyorsa oraya tebligat yapılması imkanı açık tutulmuştur. Yani bu düzenleme ile terditli bir tebligat s

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.