Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1997/2
Karar No: 1999/1
Karar Tarihi: 08.10.1999
(818 S. K. m.42, 105) (1086 S.K. m. 240)
Dava:
I- İÇTİHADI BİRLEŞTİRME TALEBİ:
V U., 12.8.1996, 5.5.1997, 18.6.1997, 24.6.1997, 27.6.1997, 30.6.1997, 17.9.1997, 23.10.1997, 20.11.1997 tarihli dilekçeleri ile, Av. F. V , Av. T. K., 5.11.1996, Av. C. T. 14.2.1997, Av. H. D. 26.6.1997, Av. R. G., Ş. Ş., Ş. A. 17.9.1997 tarihli dilekçeleri ile, N. K. 21.12.1997, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının 30.12.1997 tarihli yazısı ile;
Borçlar Kanununun 105. maddesinde düzenlenen faizi aşan ( munzam ) zararın ispatı ile ilgili olarak;
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 15.1.1995, 1994/6546-1995/65, 27.1.1995, 1994/4985-363, 3.7.1997, 1997/2727-3428, 27.3.1996, 1996/1430-1711, 26.4.1995, 1994/5937-2476, 21.4.1994, 1994/1684-2522, 15.5.1996, 1996/298-269, 14.10.1996, 6349-5235, 5. Hukuk Dairesinin 12.4.1994, 1994/4947-7947, 22.10.1996, 1996/13828-14754, 18. Hukuk Dairesinin 22.3.1994, 1994/2060-3571, 19. Hukuk Dairesinin 27.10.1993, 1542-7085 ve HGK.nun 23.2.1994, 1993/5-600-1994/80, 8.3.1995, 1994/5-893-146, 19.6.1996, 1996/5-144-503 sayılı kararları ile;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 5.6.1995, 1995/3602-4569; 23.12.1996, 1996/6505-8987, 7.4.1997, 1945-2533; 13. Hukuk Dairesinin, 1.6.1995/267-5451, 14.10.1996, 5616-8714, 13.2.1997, 1996/9985-1997/810, 30.6.1997, 5667-5936 sayılı kararları arasında; içtihat aykırılığı bulunduğu, Türk parasının yasada öngörülen faizin üzerinde, %70-80-90 ve daha yüksek oranda değerini yitirdiği bir dönemde para borcunun temerrüdünden doğan munzam ( aşkın ) zararın gerçekleştiğine ilişkin bir karinenin varlığı ve dolayısıyla somut delillerle kanıtlanmasına gerek olup olmadığı yönünde oluşan içtihat aykırılığının istikrar kazandığı, 11. Hukuk Dairesinin, munzam zararın ispatı konusunda somut delillere dayanmamış olsa da tacirin alacağını zamanında alması halinde onu ticari işletmesinde değerlendireceği konusunda bir karinenin varlığını kabul ettiği 13. Hukuk Dairesi'nin; "paranın yasal faizin çok üzerinde değerini yitirdiği bir dönemde alacağını zamanında elde eden ve ticari hayatın içinde bulunan alacaklının bunu bir an önce mal veya hizmet yatırımlarına yöneltmesi ve dövize dönüştürmesi yaşamın gerçeklerine uygun bir davranış olduğu konusunda bir karinenin bulunduğu ve bu karinenin aksinin ispatı yükünün ise borçluya ait olduğu görüşünde olduğu, Yüksek 5, 15, 18 ve 19. Hukuk Daireleri ile Yüksek Genel Kurulun, böyle bir karinenin varlığını kabul etmediği, paranın değer yitirmesinin munzam zararın gerçekleşmesi ve kanıtlanmış sayılabilmesi için yeterli olmadığı, bu halde dahi munzam zararın somut delillerle kanıtlanması gerektiği görüşünde oldukları ileri sürülerek, içtihat aykırılığının Yüksek 11 ve 13. Hukuk Dairesinin görüşleri yönünde giderilmesi isteminde bulunmuşlardır.
Yüksek Birinci Başkanlık Kurulu 5.6.1997 gün ve 41 sayılı konu ile ilgili kararında "...4, 11, 13, 15 ve 19 Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun anılan kararları arasında, uyuşmazlıkların niteliklerinden ve somut olayların, özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar dışında, ilke ve uygulama yönünden, aykırılık sonucunu doğuracak bir durum mevcut olmadığından, içtihatların birleştirilmesi yoluna gidilmesine gerek bulunmadığı" sonucuna varmış, daha sonra içtihat aykırılığının varlığına ilişkin taleplerin artması ile yukarıda anılan karara yapılan itiraz üzerine Yüksek Birinci Başkanlık Kurulu 4.12.1997 tarihinde yeniden toplanarak Yargıtay Yasasının 17/1-d maddesi uyarınca itirazın incelenmesi için yapılan inceleme ve görüşmede;
"...Konuya ilişkin içtihatların birleştirilmesi başvuruların çok sayıda olması; - Aykırılığı ileri sürülen içtihatların süreklilik kazanma eğilimi göstermesi, - Aradan geçen süre gözetildiğinde aykırılığı ileri sürülen konuda verilen karar sayısının artıyor olması;
- İtiraza konu Birinci Başkanlık Kurulu kararından sonra bu konuda yeniden yapılan başvurularla ilgili Daire bildirimlerinde özellikle, yeni ve değişik görüşlere yer verildiğinin gözlenmesi,
- Birinci Başkanlık Kurulunun herhangi başvuru üzerine içtihatların birleştirilmesi gerektiği yönünde yönetsel karar vermiş olması hallerinde dahi, konuyu görüşmek üzere toplanacak İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nda toplantı başlangıcında, öncelikle içtihat aykırılığı olup olmadığı hususu görüşülerek oylama yapılması ve bu yöntemle yargısal nitelikli bir karardan sonra esasa geçilmesi;
- İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun sayısal oluşumu, yetkilerinin kapsamı, kararının niteliği, iş bu konunun hukuk literatüründeki yeri ve hukuksal önemi gözetildiğinde Birinci Başkanlık Kurulunca bu tevhidi içtihat isteminin Genel Kurula sunulmasında hukuksal yarar bulunduğunun belirlenmesi gözetilerek..." "munzam zarar" konusunda içtihatların birleştirilmesi yoluna gidilmesine karar verilmiştir.
II- YARGITAY DAİRE VE HUKUK GENEL KURULU KARARLARININ İNCELENMESİ:
A- 4. Hukuk Dairesinin Kararlarında Kabul Edilen İlkeler
4. Hukuk Dairesinin konu ile ilgili önemli ve yayınlanan kararı haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir ( 4.3.1986 tarih ve 1986/685-2012 ).
Karara konu olayda, izalei şuyuu yolu ile satılan taşınmazın bedeli ( 1.200.000 TL ) üzerine ihtiyati tedbir konularak davacıya ödenmesi geciktirilmiş, tedbirin haksız olduğu nedeni ile paranın uzun süre kullanılamamasından doğan zararın tazmini istenilmiştir.
Daire genel bir karine yerine davacının sıfatı ile tedbir konulan paranın miktarını gözönünde bulundurarak dar gelirli bir memurun eline geçecek 1.200.000 TL'yi vadeli banka hesabına veya benzer gelir getiren yerlere yatırarak yararlanmasının beklenen bir davranış olduğu" yönünde fıili karinenin varlığını kabul etmiştir. Bu suretle davacının iddiası ispat edilmiştir. Davacının yasal faiz üzerinde ek zararının bulunmadığı artık davalı tarafından ispat edilmelidir.
Dairenin zararın ve tazminatın nasıl hesap edileceğine ilişkin bir görüşü bulunmamaktadır.
Yüksek Daire paranın değer yitirmesini zararın nedeni olarak görmekte, ancak para değerindeki eksilmenin başlı başına zarar "fiili zarar" olduğunu kabul etmemektedir. Burada zarar "paranın sağlayacağı geliri" yani kaçırılan kazanç yahut yoksun kalınan kazançtır.
B- 13. Hukuk Dairesinin Kararlarında Kabul Edilen İlkeler
13. Hukuk Dairesinin 1.6.1995 tarihli ve E. 1995/167-5451 sayılı kararının konusunu oluşturan olayda, davacı, davalının işlettiği depoya emaneten bırakılan eş