Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1988/3
Karar No: 1988/3
Karar Tarihi: 16.12.1988
(205 S. K. m. 25/2)
OYAK Genel Müdürlüğü'nün 11.4.1975 ve 16.10.1987 tarihli yazılan ile 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun 25. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ölen üyenin hayatta iken Kuruma vereceği "ölüm yardım beyannamesi"nde gösterdiği kişilerle mirasçılık belgesinde yer alan kişilerin farklı olmaları halinde, ölüm yardımının kime ödeneceği ve "beyanname"nin geçerli sayılıp sayılmayacağı konusunda Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi ile Dördüncü Hukuk Dairesinin kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu belirtilerek, bu aykırılığın giderilmesi istenmiş olduğundan, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca; 205 sayılı Kanunun 25. maddesinde öngörülen ölüm yardımının verilişi konusunda ikinci ve Dördüncü Hukuk Daireleri kararları arasında aykırılık bulunduğu, aykırılık giderilmek suretiyle çözüme bağlanamamasının yeni davalara yol açacağı ve içtihadı birleştirmeye gidilmesinde hukuki yarar görüldüğü gerekçesiyle, sorunun içtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nda görüşülmesine 14.4.1988 tarihinde, 34 sayı ile karar verilmiştir.
25.11.1988 gününde toplanan içtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nda önce kararlar arasında aykırılık bulunup bulunmadığı ve içtihadı birleştirmeye gerek olup olmadığı sorunu üzerinde durulmuştur.
Yargıtay ikinci Hukuk Dairesi'nin 17.1.1968 günlü, 3708-4377 sayılı; 29.11.1968 günlü, 5519-6798 sayılı; 6.1.1970 günlü, 399-79 sayılı ve 11.1.1973 günlü, 8073-92 sayılı kararlarında; 205 sayılı Yasada yer alan ölüm yardımının, ölenin terekesine dahil bir hak olduğu ve murisin hayatta iken bu hakkın da dilediği gibi tasarruf edebileceği, mirasçı olmayan yakınlarına da Kuruma vereceği beyanname ile ölüm yardımının ödenmesini isteyebileceği, tenfizi bağışlayanın ölümüne bağlı bağış niteliğinde olan bu tasarrufun tasarruf nisabını aştığı oranda mutlak olarak tenkise tabi olduğu, uyuşmazlığın tenkis hükümlerine göre çözülmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi'nin konu ile ilgili 15.5.1970 günlü, 1970/2885-4106 sayılı ve 4.3.1971 günlü 1970/11293-1997 sayılı kararlarında ise; 205 sayılı Yasanın. 22 ve 25. maddelerine göre ölüm yardımının ölenin sadece mirasçılarının yararlanabileceği bir hak olduğu, mirasçıların, ölüm tarihine göre tayin edilmesi gerektiği, bir kimse sağ iken mirasçısı olma durumundan söz edilemeyeceği, genel hükümlere göre mirasın ölümle açılacağı, ölenin sadece mirasçıları arasında bir tercih yapabileceği, mirasçılar dışındaki kişiyi amaç tutan irademin, yasanın buyurucu kuralı karşısında geçersiz sayılacağı görüşü kabul edilmiştir.
Yapılan görüşmeler sonunda, yukarıdaki kararlar arasında; ölen üyenin hayatta iken Kuruma vereceği beyannamede, ölüm tarihinde mirasçısı olmayan yakınlarına da ölüm yardımının ödenmesi yolundaki iradesinin geçerli olup olmadığı yönünden içtihat aykırılığı bulunduğuna oybirliği ile ve içtihatların birleştirilmesi gerektiğine oyçokluğuyla karar verildikten sonra esasın görülmesine geçilmiştir.
03.01.1961 günlü ve 205 sayılı Yasa ile kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), özel ve zorunlu bir sosyal yardım kurumudur. Yasada öngörülen asker kişilerin bu Kuruma daimi ve geçici üye olmaları ve aylıklarından belli bir oranda kesinti yapılması zorunlu kılınmıştır. Askeri işyerlerinde çalışan sivil memur ve hizmetlilerin de isterlerse Kuruma daimi üye olabilecekleri kabul edilmiştir. Kurumun bir defaya mahsus olmak üzere toptan yapacağı yardımlar: a)- Ölüm yardımı, b)- Emeklilik yardımı, c)-Maluliyet yardımı olmak üzere başlıca üç grupta toplanmıştır. Yasanın 22. maddesinde ölüm yardımına, Kurumun daimi ve geçici üyesi iken ölenlerin mirasçılarının hak kazanacakları açıklanmıştır. Bu düzenlemeye göre ölüm yardımı, miras bırakandan intikal eden bir hak olmayıp, mirasçıların şahsında doğan bir haktır. Bu maddedeki mirasçılardan maksat; Medeni Kanunun miras hükümleri uyarınca üyenin ölümü halinde geriye kalan kanuni mirasçılarıdır. Çünkü, Medeni Kanunda mirasın ölümle açılacağı ve mirasçıların ölüm tarihine göre tayin ve tespit edileceği hükme bağlanmıştır. 22. madde ile bu emredici kural konulduktan sonra aynı Yasanın 25. maddesinin 2. fıkrasında; ölüm yardımının, ölen üyenin hayatta iken Kuruma vereceği beyannamede göstereceği mirasçılarına ödeneceği bildirilmek suretiyle üyenin iradesine de sınırlı bir şekilde yer verilmiştir. Her iki hüküm birlikte incelendiğinde; ölen üyenin, ancak ölüm tarihindeki mirasçılarından birine veya birkaçına ölüm yardımının ödenmesini isteyebileceği, ölüm tarihinde mirasçı olmayan yakınlarına böyle bir yardımın ödenmesini isteyemeyeceği, istese bile bu yoldaki iradenin geçerli olamayacağı sonucu çıkmaktadır. Çünkü, 22. maddede hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde ölüm yardımına ölen üyenin mirasçılarının hak kazanacağı açıklanmış bulunmaktadır. Mirasçılık kurumu Medeni Kanunda düzenlenmiş olup, mirasçıların kimler olduğunun tespitinde murisin ölüm tarihinin esas olduğu Medeni Kanunda emredici bir şekilde hükme bağlanmıştır. Bu esas kamu düzeni ile ilgili olup, irade beyanı ile değiştirilemez. Yani ölen kişi, hayatta bulunduğu bir zamana göre kanuni mirasçılarının tayin ve tespitini isteyemez. Bir kimsenin hayatta iken henüz ölmeden mirasçılarının kimler olduğunu tespit etmek hukuken mümkün. değildir. Çünkü miras ölümle açılır. Bu nedenle, ölen üyenin hayatta bulunduğu bir gündeki, örneğin, Kuruma beyanname verdiği gündeki mirasçılarının kimler olduğunu tespit etmeye çalışmak miras hukuku ilkelerine temelden aykırıdır: 205 sayılı Yasada mirasçılık yönünden, beyannamenin verildiği tarihin esas alınacağını gösteren herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Öyle ise gerek 22. maddede, gerekse 25. maddede sözü edilen "mirasçılar"dan maksat, üyenin ölüm tarihindeki mirasçılardır. Esasen, beyannamenin verildiği tarihe göre mahkemelerden mirasçılık belgesi alınmasına da olanak yoktur. Çünkü beyannamenin verildiği tarihte üye henüz hayattadır ve hayatta bulunan bir kimse sanki ölmüş gibi o tarihteki mirasçılarının tespiti mümkün değildir.
25. madde, 22. maddedeki prensipten ayrılmamış, sadece, ölen üyeye, kanuni mirasçıları arasında bir tercih yapmak hakkı tanımıştır. 25. maddede, ölüm tarihinde mirasçı olmayanlara ölüm yardımı yapılması imkanını tanımış değildir. Öyle olsa idi, yasada mirasçılardan sözedilmesine gerek kalmazdı. Örneğin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 208/B maddesinde ve 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa 7184 sayılı Kanunla eklenen ek 4. maddede, mirasçılardan hiç sözedilmeksizin, ölüm yardımının ölenin sağlığında beyanname ile gösterdiği kimseye, bildiri vermemiş ise eşine ve çocuklarına, bunlar yoksa ana ve babasına, bunlar da yoksa kardeşlerine son aylığının iki katı tutarında ölüm yardımı ödeneği verilmesi öngörülmüş; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 177/b maddesinde de, subay ve astsubayın ölümü halinde, sağlığında bildiri ile gösterdiği kimseye, eğer bildiri vermemiş ise eşine ve çocuklarına, bunlar yoksa ana ve babasına, bunlar da yoksa kardeşlerine son aylığının iki katı tutarında, ölüm yardımı ödeneği verilir, denilmiştir. Oysa, 205 sayılı Yasada, ölüm yardımına hak kazanacaklar açıkça kanuni mirasçılarla sınırlandırılmış ve bu sınır içerisinde ölenin irade beyanına değer verilmiştir.
Ölüm yardımı murisin. malvarlığına dahil bir hak olmadığı için, hayatta iken Kuruma verdiği beyanname ile yaptığı tasarruf tenkis hükümlerine tabi değildir. Şayet 205 sayılı Kanunda murise böyle bir hak tanımamış olsa idi, genel hükümlere göre muris ölüm yardımında tasarruf edemezdi. Ölüm yardımı mirasçılara ait bir hak ise de; murisin aylıklarından yapılan. kesintiler de bulunduğundan, murise de sınırlı bir tasarruf yetkisi tanımış ve hayatta iken Kuruma vereceği beyanname ile bu yardımın mirasçılarından tercih edeceği birine veya bir kaçına ödenmesini isteyebileceği 205 sayılı Yasanın 25. maddesinin. 2. fıkrası hükmü ile kabul edilmiştir. Murise tanınan bu sınırlı tasarruf yetkisi genel hükümlerden değil, özel kanun hükmünden kaynaklandığından miras hukukuna göre tenkis edilemez.
Genel Kuruldaki görüşmelerde, ölüm yardımının mirasçılara ait bir hak olduğu ve murisin Kuruma vereceği beyannamede sadece mirasçılarından birim veya bir kaçını tercih edebileceği ve bu tasarrufun tenkis hükümlerine tabi olmadığı yönlerinden görüşler arasında herhangi bir aykırılık belirmemiştir. Ancak görüşmeler sırasında karşı görüş olarak; 205 sayılı Yasanın 25. maddesinde, ölen üyenin sağlığında Kuruma verdiği beyannamede gösterdiği mirasçılardan maksat, beyannamenin verildiği tarihteki mirasçılar olduğu, üyenin ileride ölüm tarihinde mirasçılarının. kimler olacağım beyannameyi verdiği tarihte bilemeyeceği için, bunları beyannamede göstermesinin mümkün olmadığı, ölenin irade beyanına üstünlük tanınmasının esas olduğu, bu nedenle 25. maddedeki mirasçıların tespitinde beyanname tarihinin. esas alınması gerektiği, buna göre örneğin, beyannamede ölüm yardımından yararlanmaları öngörülen ana, baba veya kardeş, üyenin ölümü tarihinde eşi ve çocukları. bulunduğu için mirasçı olmasalar bile beyannamenin verildiği tarihte üye henüz evlenmemiş ise o tarihte mirasçı olmaları mümkün olan ve beyannamede gösterilen ana, baba veya kardeşin ölüm yardımından yararlanmaları gerektiği ileri sürülmüştür. Bu görüş, yukarıda açıklanan gerekçeler yanında şu nedenlerle de Çoğunluk tarafından kabul edilmemiştir. Kuruma verdiği beyannamede örneğin. ana, baba veya kardeşini gösteren üye sonradan evlenmek ve çocuk sahibi olmak suretiyle mirasçılarını kendi iradesi ile değiştirmiş olmaktadır. Ölmeden önce artık ana, baba veya kardeşinin ileride kendisine mirasçı olamayacaklarını, ölümü halinde eşinin ve çocuklarının mirasçı olacaklarını, bu nedenle özel kanun hükmü gereğince, mirasçı olmayan ana, baba veya kardeşinin ölüm yardımından yararlanamayacağını bilebilecek durumdadır. Buna rağmen beyannameye üstünlük ve geçerlilik tanınacak olu