Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1983/7
Karar No: 1984/3
Karar Tarihi: 06.02.1984
(1086 S. K. m. 178)
Dava: 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 178. maddesi uyarınca, davanın ne zaman açılmış sayılacağı konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1974 gün ve 1970/7-877-648 sayılı; 4.6.1976 gün ve 1976/5-1783-2181 sayılı; 17.2.1965 gün ve 524/D-1-74 sayılı; 2.4.1969 gün ve 1967/9-772-207 sayılı kararıyla, 1. Hukuk Dairesi'nin 5.5.1981 gün ve 4270-6131 sayılı; 25.6.1981 gün ve 3329-8613 sayılı; 4. Hukuk Dairesi'nin 15.6.1972 gün ve 3710-5743 sayılı; 5. Hukuk Dairesi'nin 28.6.1961 gün ve 3000-2881 sayılı; 16.11.1981 gün ve 10563-11150 sayılı; 24.6.1969 gün ve 3072-3818 sayılı; 6. Hukuk Dairesi'nin 31.5.1957 gün ve 2920-4661 sayılı; 21.9.1982 gün ve 7639-8106 sayılı; 8. Hukuk Dairesi'nin 22.6.1979 gün ve 6154-7150 sayılı, 11. Hukuk Dairesi'nin 16.9.1976 gün ve 3304-3793 sayılı, 15. Hukuk Dairesi'nin 15.4.1982 gün ve 681-890 sayılı kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ileri sürülerek içtihatların birleştirilmesinin istenilmesi üzerine, anılan kararlar arasında aykırılık bulunduğu, Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nun 30.6.1983 gün ve 66 sayılı kararıyla da benimsenerek, söz konusu aykırılığın İçtihadı Birleştirme yoluyla giderilmesi istenilmekle; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda Raportör üyenin açıklamaları dinlendikten ve kararlar arasında aykırılık bulunduğuna oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası görüşüldü:
Karar: Dava açılmasının, hem maddi hukuk, hem de usul hukuku bakımından doğurduğu bazı sonuçlar vardır. Örneğin, dava açılmakla zamanaşımı kesilir. Davacı, davalının rızası olmaksızın davasını takipten vazgeçemez. Hal böyle olunca, davanın açıldığı zamanın belirlenmesi büyük önem taşır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 178. maddesinde (harca tabi olsun veya olmasın), "dava, dava dilekçesinin mahkeme kalemine kaydı tarihinde açılmış sayılır" denilmektedir. Bu hükümdeki (dilekçenin mahkeme kalemine kaydı) sözü dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki ilgili deftere (esas, muhabere veya tevzi defteri) kaydı anlamındadır. Ne var ki, bir dava açılırken yapılması gerekli işlem, sadece dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki deftere kaydı işleminden ibaret değildir. Gerçekten, dava dilekçesi önce hakime verilir. Hakim, dilekçeyi (üzerine verildiği tarihi yazıp imzalamak suretiyle) mahkeme kalemine havale eder. Şayet dava harca tabi ise, davacı Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca gerekli harçları da ödedikten sonra dava dilekçesi mahkeme kalemindeki ilgili deftere kaydedilir. Nitekim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği günden bu yana yerleşmiş uygulama bu yoldadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, az yukarıda açıklanan işlemlerin aynı günde yapılıp bitirilmesi halinde, davanın o gün açılmış sayılacağında herhangi bir duraksama yoktur.
Ancak, hakimin dava dilekçesini mahkeme kalemine havale ettiği tarihle, harca tabi olan davalarda gerekli harçların ödendiği ve dilekçesini deftere kaydının yapıldığı tarihler birbirinden farklı ise, dava ne zaman açılmış sayılacaktır?
İşte, içtihadı birleştirmenin konusunu oluşturan ve çözümü gereken sorun budur.
Yapılan görüşmeler sırasında, harca tabi olmayan davalarla, harca tabi davalarda, davanın açılma zamanı ayrı ayrı icnelenmiş ve tartışılmıştır. Şöyle ki:
1 - Harca tabi olmayan davalarda, dava dilekçesi hakim tarafıdan usulen kaleme havale edilmekle artık mahkemenin tasarrufuna geçmiş sayılır. Çünkü, bu gibi davalarda davacı, dava dilekçesini hakime vermekle kendisine düşen görevi yerine getirmiş ve yapacağı başka bir işlem kalmamıştır. Bir başka anlatımla, artık davacının dava dilekçesi üzerindeki tasarruf yetkisi sona ermiş ve dilekçe mahkemenin malı olmuştur. Bu bakımdan, hakimin dilekçeyi davacıya geri vermeyip aynı gün ilgili deftere (esas, muhabere veya tevzi defterine) kaydının yapılması için bir görevli ile mahkeme kalemine gönderilmesi gerekir. Demek oluyor ki, harca tabi olmayan davalarda, dava dilekçesinin hakim tarafından mahkeme kalemine havale edildiği gün dilekçenin deftere kaydı yapılmalıdır. Hal böyle olunca, hakimin dilekçeyi kaleme havale ettiği tarih, kayıt tarihi sayılmalı ve o tarihte davanın açılmış olduğu kabul edilmelidir.
Buna rağmen, dilekçenin deftere kaydı işlemi, hakimin havale tarihinden daha sonraki bir tarihte yapılmış ise, dava hangi tarihte açılmış sayılacaktır?
Bu durum, davacının kusurlu davranışının sonucu olabileceği gibi, mahkeme kalemindeki bir ihmal ve gecikmeden de doğmuş olabilir. Gerçekten, hakimin, dava dilekçesini havale ettikten sonra, bir görevli ile mahkeme kalemine göndermesi gerekirken, (hatalı ve sakıncalı bir tutumla) dilekçeyi iş sahibine geri vermiş ise, bu kişi dilekçeyi aynı gün mahkeme kalemine götürmeyerek, bir süre kendi yedinde tutmuş ve daha sonraki bir tarihte kaleme götürmüş olabilir. Bununla beraber, iş sahibi dilekçeyi hakimin havale ettiği gün mahkeme kalemine verdiği halde, dilekçesinin, görevli memurun ihmali yüzünden aynı gün deftere kaydedilmemiş olması da mümkündür. Böyle bir durumda, davacı kendisine düşen görevi yerine getirmiş bulunduğundan, deftere kayıt işlemindeki gecikmenin davacı aleyhine bir sonuç doğurmaması ve kalemin ihmalinden davacının zarar görmemesi gerekir. Öyle ise, hakimin dilekçeyi kaleme havale ettiği tarihte dava açılmış sayılmalıdır.
Buna karşılık davacı, hakimin havale ederek yine kendisine verdiği dilekçeyi aynı gün mahkeme kalemine götürmemiş ve bir süre yanında taşıdıktan sonra kaleme vermiş ise, bu kusurlu davranışının sonucuna katlanmak zorundadır. Ancak, dava dilekçesinin ilgilisi tarafından, havale tarihinden sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmeli ve bu belgede iş sahibinin de imzası bulunmalıdır. Aksi halde, deftere kayıt işleminin mahkeme kaleminde geciktirildiği kabul edilmeli ve dava hakimin dilekçeyi havale ettiği tarihte açılmış sayılmalıdır. Çünkü davacının, mahkeme kalemindeki görevlinin ihmali sonucu, dilekçenin deftere geç kaydedildiğini ispatlaması çok güç ve hatta imkansızdır. oysa, ilgili kişinin dilekçeyi hakimin havale gününden sonrak bir günde kaleme verdiğinin, yukarıda açıklanan şekilde belgelendirilmesi halinde, dava o tarihte açılmış sayılacak ve bu yönün ayrıca ispatı gerekmeyecektir.
O halde, harca tabi olmayan davalarda, hakimin dilekçeyi havale tarihinde dava açılmış sayılır. Ancak, dava dilekçesinin ilgilisi tarafından daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise, davanın o tarihte açıldığının kabulü gerekir.
2 - Harca tabi davalarda davacı, dava dilekçesini hakime havale ettirmek suretiyle kendisine düşen görevi yerine getirmiş sayılamaz. Çünkü, dilekçenin hakim tarafından havalesi ile davacının dilekçe üzerindeki tasarruf yetkisihenüz sona ermemiş, dilekçe mahkemenin malı olmamıştır. Davacının, Harçlar Kanunu hükümleri gereğince ödemekle yükümlü bulunduğu harçları da yatırmış olması gerekir. Böylece harca ilişkin işlemleri de tamamlayıp gerekli harçları ödedikten sonradır ki, davacı kendisine düşen görevyi yerine getirmiş sayılabilir. Bundan sonra, artık davacının dava dilekçesi üzerindeki tasarruf yetkisi sona ermiş ve dilekçe mahkemenin malı olmuştur.
Hal böyle olunca, harca tabi davalarda dilekçenin kaleme verilmesi üzerine gerekli harç tahakkuk ettirilerek, tahsil edilmeli ve o gün dilekçe deftere kaydedilmelidir. Vezne teşkilatı bulunan yerlerde davacı gerekli harçları ödedikten sonra dilekçe kendisine verilmeyip bir görevli ile doğruca mahkeme kalemine gönderilmeli ve aynı gün kalemdeki ilgili deftere kaydı yapılmalıdır. Harcın, Maliye'ce tahsili gereken hallerde ise ilgiliye bir tahakkuk belgesi verilmeli ve harcın ödendiğine ilişkin makbuzun mahkeme kalemine ibrazı üzerine, deftere kayıt işlemi gerçekleştirilmelidir. Çünkü, gerekli dava harcı ödenmekle artık davacı tarafından yapılacak bir işle kalmamıştır. Dilekçenin deftere kaydı ise mahkeme kalemince yapılacak bir işlemdir.
Fakat, az yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmayarak dilekçe davacıya verilmiş ve onun tarafında harcın yatırıldığı günden sonraki bir günde kaleme götürülmüş ise, bu yön kalemdeki görevliler tarafından, dilekçeyi getiren ilgilininde imzası alınmak suretiyle belgelendirilmelidir. Bu durumda dava, dilekçenin mahkeme kalemine verildiği tarihte açılmış sayılacaktır. Aksi takdirde, dava dilekçesinin, gerekli harçların ödendiği tarihte mahkeme kalemine verildiği kabul edilerek dava o tarihte açılmış sayılacaktır. Aksi takdirde, dava dilekçesinin, gerekli harçların ödendiği tarihte mahkeme kalemine verildiği kabul edilerek dava o tarihte açılmış sayılacatır. Bu görüşün nedenlerine, yukarıda harca tabi olmayan davalarla ilgili açıklamalar sırasında değinildiği için, burada tekrarlamakta bir yarar görülmemiştir.
O halde, yukarıda açıklanan nedenlerle harca tabi davalarda, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır. Ancak, dava dilekçesinin daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise, davanın o tarihte açıldığının kabulü gerekir.
Kurulda yapılan müzakereler sırasında, bir kısım Üyeler tarafından, (... harca tabi olsun veya olmasın davanın HUMK.nun 178. maddesi hükmünce dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki deftere kaydı tarihinde açılmış sayılacağı, hakimin dilekçeyi havale tarihinin veya harcın ödendiği tarihin, davanın açıldığı tarih olarak kabul edilemeyeceği, harç ödenmemiş olsa bile davanın açılmış sayılabileceği, harcın sonradan da ödenebileceği...) yolundaki görüşler ileri sürülmüştür.
Ne var ki, anılan bu görüşler, yukarıda açıklanan gerekçe ve düşüncelerle kurulun çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Yine bazı Kurul Üyeleri tarafından ileri sürülen, (.. görüşmelerin devamı sırasında, 3.2.1984 günlü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren ve Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı İşleri Talimatnamesinin 18. maddesini değiştiren Yönetmeliğin, davanın açılma zamanını belirlemiş olduğu, bu nedenle içtihadı birleştirmenin konusunun kalmadığı..) yolundaki görüş de, (.. Yönetmelikte yapılan değişikliğin, içtihadı birleştirme görüşmelerini etkilemeyeceği...) gerekçesiyle kurulun büyük çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, harca tabi olmayan davalarda hakimin dava dilekçesini havale tarihinde; harca tabi davalarda ise, harcın ödendiği tarihte davanın açılmış sayılacağına; ancak, dava dilekçesinin ilgilisi tarafından daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiğinin kalemce belgelendirilmiş olması halinde, davanın o tarihte açıldığının kabulü gerekeceğine, birinci ve ikinci toplantılarda 2/3 çoğunluk sağlanamadığından, harca tabi olmayan davalar yönünden 19.12.1983 günlü üçüncü ve harca tabi davalar yönünden ise, 6.2.1984 günlü dördüncü toplantıda oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI (1)
A- Harca tabi olmayan davalar hakkında dava dilekçesinin hakim tarafından kaleme havale edildiği günde davanın açılmış sayılacağı doğrultusundaki İçtihadı birleştirme, 19.12.1983 gününde karara bağlanmıştır. Bugünden sonra Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazı İşleri Talimatnamesi'nin konu ile ilgili 18. maddesi değiştirilmiş ve dava dilekçesinin mahkemeye getirildiği zaman kimlere verileceği ve ne gibi işleme tabi tutulacağı hakkında yeni düzenleme yapılmıştır. Buna göre davanın hangi tarihte açılmış sayılacağını açıkça gösteren Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 178. maddesinde yer alan "Arzuhallerin mahkeme kalemine kayıt tarihte, dava ikame edilmiş addolunur" hükmü temel alınarak görevli ya da yetkili hakime, onlar da yok ise yazılı işleri müdürüne dilekçenin verilmesi üzeirne doğrudan doğruya kaleme havale edilerek kalemde işleme konulamıs dilekçenin iş sahibinin eline verilmemesi esası kabul edilmiştir.
Bilindiği gibi kanun ya da tüzüklerin uygulama biçimini gösteren yönetmeliklerin varlığı Anayasa'nın 124. maddesine, dayanmaktadır. Mevzu hukukun bir parçasını olşuturan bu tür yönetmelikler, ilgili olduğu kanun ya da tüzüğe aykırı olmadıkça uygulanmaları zorunludur. O halde içtihadı birleştirme kararından 5 gün sonra çıkan sözü edilen yönetmeliğin 18. maddesindeki değişiklik karşısında artık harca tabi olmayan davaların açılmış sayılacağı gün yönünden bu içtihadı birleştirme kararının uygulama olanağı kalmamıştır. Çünkü içtihadı birleştirme kararı dilekçeinn hakime verilmesi ve onun da kaleme havale edip dilekçeyi iş sahibinin eline vermesi sonucu deftere kayıt günü bakımından meydana gelebilecek farklılıklar yönünden oluşan ayrı görüşleri belirtmektedir. Oysa yönetmelikte yapılan değişiklikle, farkıl işleme imkan vermeyecek yeni esaslar getirilmiş ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 178. maddesinin ne biçimde uygulanacağı açıklığa kavuşturulmuştur.
Diğer yandan içtihadı birleştirme görüşmeleri sonucunda oluşan çoğunluk görüşü, bu konuda Hukuk usulü Muhakemeleri Kanununun 178. maddesi hükmüne aykırı düşmüştür. Çoğunluk görüşü, hakimin dava dilekçesini kaleme havale işlemini aynı nitelikte kabul edilmesi; bir başka anlatımla, hakimin dilekçeyi kaleme havale etmesi işleminin "kalem işlemi" olarak kabul edilmesi olanaksızdır. Kaleme kayıt sözünün ifade ettiği anlamın, kuşkusuz kalemde bulunan (Esas, tevzi, muhabere) deftere kayıt olduğu bir gerçektir. İçtihadı birleştirme bu bakımdan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 178. maddesi hükmüne aykırı düşmüştür. Hakime verilen dilekçenin kaleme götürmek üzere iş sahibi eline verilmesi hatalı bir davranış olur. Hatalı davranışa göre meydana gelen ayrık olaylar hakkında içtihadı birleştirme yolu ile kural getirilmesi gereksiz bulunmaktadır. Değişik olaylara göre çözüm bulunması her zaman mümkündür.
B- Harca tabi olan davalara gelince:
İçtihadı birleştirme müzakerelerinde bu konunu dördüncü oturumda görüşülmesinden önce yukarıda açıklandığı üzere yönetmeliğin 18. maddesinde değşiklik yapılmış, her türlü duraksamayı ortadan kaldıracak biçimde bir düzenleme getirilmiştir. Mevzu Hukukun bir parçası olan ve uygulama zorunluluğu bulunan yönetmeliğin 18. maddesi yürürlükte bulunduğu bir sırada artık içtiht uyuşmazlığından söz edilemez. Çünkü farklı içtihada neden olan uygulama yönetmelikle düzeltilmiştir. Kaldı ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 178. maddesinin açık hükmü davanın açılmış sayılacağı gün olarak kaleme kayıt gününü kabul ettiği halde çoğunluk görüşünün, harcın alındığı tarih olarak kabul etmesi sözü edilen yasa hükmüne uygun bulunmamaktadır. Özellikle Harçlar Kanunun 130. maddesinde, harcın sonradan ikmal edilmesine imkan verilmiş olması karşısında çoğunluk