Yargıtay Büyük Genel Kurul 1975/4 Esas 1975/4 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1975/4
Karar No: 1975/4
Karar Tarihi: 21.04.1975

(1086 S. K. m. 176, 437, 490, 507) (766 S. K. m. 58, 65)

Dava: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin, Sulh Hukuk Mahkemesinden yüze karşı verilen hükümlerin ayrıca taraflara tebliği gerektiğine ilişkin 3.7.1974 günlü ve 4733-4356 sayılı kararı ile, bu mahkemelerden yüze karşı verilen hükümlerin taraflara tebliği gerekmediğini öngören Üçüncü Hukuk Dairesinin 18.2.1975 günlü, 977-1039 sayılı ve Altıncı Hukuk Dairesinin 10.12.1974 günlü ve 5543-5849 sayılı kararları arasındaki içtihat uyuşmazlığının, 16.5.1973 günlü ve 1730 sayılı Yargıtay Kanununun 20. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Başkanlık Divanınca saptanması ve görüşülmesinin istenilmesi üzerine, 21.4.1975 günü toplanan İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunda, içtihat uyuşmazlığı bulunduğuna mevcudun oybirliği ile karar verilerek işin esası görüşüldü:

1) 2, 3 ve 4 Temmuz 1927 günlü Resmi Gazetelerde yayımlanan, 4 Ekim 1927 günü yürürlüğe konulan 18.6.1927 günlü ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkındaki 30.4.1973 günlü ve 1711 sayılı Kanun, 8 Mayıs 1973 günlü ve 14529 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış, 4. maddesi uyarınca, 8.6.1973 günü yürürlüğe girmiştir.

1711 sayılı Kanun, 1086 sayılı Usul Kanununun 8, 9, 176, 288, 289, 290, 409, 438, 440 ve 507. maddeleri olmak üzere 11 maddesini değiştirmiş, 2. maddesiyle usulün 113. maddesinden sonra gelen 113/A maddesini getirmiş, 3. maddesiyle de 6570 sayılı Kanunun 10. maddesinin yürürlükten kaldırmış, uygulama bakımından da bir geçici madde eklemiştir. Geçici maddedeki 113/A maddesinin Kanunun yürürlüğünden önce var olan dava ve işlerde de uygulanmasına ilişkin kuralın Anayasaya aykırı olduğu nedeniyle bu kuralı oluşturan (bu kanunla eklenen 113/A maddesi ile) deyimi Anayasa Mahkemesinin 29.5.1975 günlü ve 14899 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 26.4.1974 günlü ve 45-7 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.

Adli aravermede hangi dava ve işlerin görüleceğini düzenleyen değişik 176. maddeninin 10. bendinde: (Kanunların sulh mahkemesini veya hakimini görevlendirdiği dava ve işler) de sayılmıştır. Değişik 507. maddede "Basit yargılama usulü, kanunlarda sayılanlardan başka aşağıdaki hallerde de uygulanır:

1- 176. maddenin üç, dört, beş altı, yedi, sekiz, dokuz, ve onuncu bentlerinde yazılı dava ve işlerde,

2- Tarafları dinlemek veya dosya üzerinde karar vermek hususunda kanunun mahkemeye takdir hakkı tanıdığı işlerde tarafların dinlenmesine karar verilmiş olması halinde; şu kadar ki, kanunun başka bir yargılama usulü gösterdiği haller bunun dışındadır." denilmiştir. Usulün 511. maddesinde ise; "Basit usulü muhakemeye tabi olan hallerde bu kanunun mevaddı sabısa ahkamına muhalif olmayan alelade usulü muhakeme kaideleri de tatbik olunur" hükmü yer almıştır.

Konumuzu, değişik 176 ve 507. maddeler ile 511. madde yakından ilgilendirmektedir.

Sulh mahkemelerindeki dava ve işlerde sözlü yargılama usulü yerine, basit yargılama usulünün (madde 507-511) getirilmiş olması bu mahkemelerden yüze karşı verilen kararların, asliye hukuk muhakemelerinden verilen kararlarda olduğu gibi ayrıca taraflara tebliği gerekip gerekmediğini, temyiz yoluna başvurmada bu kararların tebliğinden itibaren usulün 437. maddesindeki 8 günlük temyiz süresinin işlemeye başlayıp başlamayacağını incelemek gerekir.

30.4.1973 günlü ve 1711 sayılı Kanununun gerekçesinde "Uzun süreden beri uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu İsviçre'den alındığı 1927 yılından bu yana zaman zaman bazı değişikliklere uğramış olmasına rağmen günün ihtiyaçlarını karşılamadığı görüş ve düşüncesinin yaygın hale gelmesi üzerine kısmi değiştirme çalışmalarının yanıbaşında 1948 yılından itibaren kanunun tüm olarak değiştirilmesi yolunda çalışmalar yapılmış...

"Bu defa, iktisadi ve sosyal şartlara ayak uydurmak amacıyla kanunun aşağıda belirtilen maddeleri üzerinde değişikliği öngören bu tasarının hazırlanması zorunlu görülmüştür." ... gibi dava ve işlerin sulh mahkemesine verilmiş bulunması, günün ihtiyaçlarını karşılama, çabukluğu ve aynı zamanda sulh ve asliye mahkemesi işleri arasındaki dengeyi de sağlamak amacını gütmektedir. (Millet Meclisi Tutanak Dergisi 3. Dönem, 32. Cilt sıra sayısı 781, sahife: 1 ve 2).

Millet Meclisi Adalet Komisyonu raporunda: 1927 yılından beri uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun toplu bir ahenk içerisinde günün ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesi zorunluluğu dikkate alınmakla beraber, halen uygulamada en çok aksayan ve yaygın şikayetlere sebebiyet veren hükümlerin en kısa zamanda değiştirilmesi amacı ve gerekçesi ile hazırlanmış bulunan tasarı ve kanun teklifleri, özellikle davaların çabuk sonuçlandırılması konusunda getirdiği değişik hükümler açısından komisyonumuzca olumlu karşılanmış..." (Aynı tutanak dergisi, sahife: 10).

Cumhuriyet Senatosu Anayasa ve Adalet Komisyonu raporunda: "Dün olduğu gibi günümüzde de (1973 Türkiyesinde de) - Adalet cihazının ve yargılama müessesesinin - mahiyetine ve gereklerine uygun bir düzen ve sürat içinde işleyebilmesi, her zaman ve her vesile ile ileri sürülen bir - üstün görüş - olmak vasfını muhafaza etmektedir." (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi, 9. cilt, sıra sayısı% 220, sahife: 2).

2) Zaman zaman üzerinde değişiklik yapılan 1086 sayılı Usul Kanununun umumi hükümlere ilişkin 1. bası 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 114-148. maddeler dahil) 1. maddeden 177. maddeye kadar, sulh mahkemeleriyle mahkemeyi asliyede murafan usulünü kapsayan 2. bası ise 178. maddeden 426. maddeye, hükümlere karşı müracaat yollarını öngören 3. babı da 427. maddeden 459. maddeye kadar devam etmektedir. 4. bap (madde 460-464) İcra ve İflas Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış, muzahareti adliyeye ait 5. baptan (madde 465-472) sonra sözlü yargılama usulüne ilişkin 6. bap (madde 473-491) gelmektedir.

Usulün 1. babının 11. faslında her alan ve sürelerle ilgili bulunan 160. maddesinde: "müddetler iki tarafa tefhim ve lazım ise usulen tebliğ tarihinden itibaren başlar." hükmü öngörülmüş, 2. babın mahkemei asliye tarafından verilen hükümlere ilişkin 10. faslının 1. kısmına (madde 382-393) dahil, 393. maddesinde de "müddetler ilamın iki tarafın herbirine verildiği tarihten başlar." denilmiştir.

Usulün 431. maddesinde "temyizi dava arzuhal ile yapılır. İşbu arzuhale mümeyyizünaleyhlerin adedine göre suret dahi raptolunmak lazımdır." denildikten sonra 432. maddenin 1. fıkrasında temyiz süresinin 15 gün olduğu, 433. maddenin 2. fıkrasında da temyiz dilekçesinin hükmü veren mahkeme kalemi vasıtasıyla aleyhine temyiz edilmiş olan karşı tarafa tebliğ olunacağı, 433. maddenin 3. fıkrasında ise, aleyhine temyiz olunan karşı tarafın cevabının tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde hükmü veren mahkemeye veya bulunduğu mahal mahkemesine verileceği öngörülmüştür.

Sulh hukuk mahkemelerinden verilen hükümlerin ne suretle temyiz edileceğini düzenleyen 437. maddenin 1. fıkrasında: "Sulh mahkemeleri hükümlerine karşı temyiz müddeti 8 gündür. Mahkümünaleyh bu müddet zarfında esbabı mucibeli bir temyiz arzuhali verebileceği gibi şifahen de mahkemeye bu talebi beyan edebilir. Bu takdirde mahkümünaleyhin hükmü kabul etmemek için serdettiği esbabı mucibe ile birlikte talebini mutazammın bir zabıt tanzim ve kendisine kıraat olunarak ziri imza veya diğer bir işareti mahsusa ile tasdik ettirilir." hükmüne yer verilmiştir.

473. maddenin 1. fıkrasında: "Şifahi usulü muhakeme sulh mahkemelerinde caridir. Kanunun tasrih eylediği hallerde mahakimi asliyede dahi cereyan eder." 2. fıkrasında: Bu kanunun ikinci babında mezkur olan kaideler ayrıca sarahat olmayan hallerde şifahi usulü muhakemede dahi tatbik olunur.", 474. maddenin 2. fıkrasında da: "Yazı bilmedikleri halde hakim iki tarafın müddeiyat ve müdafaatını ve esbap ve delailinin neden ibaret olduğunu katibe yazdırır. İki taraf gelmişlerse davete lüzum yoktur.", 490. maddenin 1. fıkrasında: "Karar, hakim ve zabıt katibi tarafından imza olunur. Karara karşı kanuni yola müracaat müddeti, vicahen verilmiş ise tefhim tarihinden ve gıyaben verilmiş ise gaip olan taraf hakkında 407. madde mucibince, hüküm hülasasının tebliği tarihinden başlar" 2. fıkrasında da, "388, 391, 420, 421 ve 422. madde hükümleri sulh mahkemelerinde de caridir." denilmiştir. 407. maddenin 1. fıkrası uyarınca gıyaben verilen hüküm neticesi mahkeme başkatibi tarafından gaibe ihbar olunur. İhbarın tebliği tarihi hükmün tarihi tebliği addolunur.

3) Bazı kanunlarda, yargılama usulü, uyuşmazlığın çözümleneceği görevli mahkeme ve verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurma işlemleri gösterilmiştir:

a) 4.4.1929 günlü ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 33. maddesi uyarınca "alakadar tarafın yüzüne karşı ittihaz edilen kararlar kendisine tefhim olunur..."

b) İcra ve İflas Kanununun 18. maddesinde icra tetkik merciinde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 363. maddesinde de tetkik mercii kararlarından hangilerinin tefhim veya tebliğden itibaren 10 günlük süre içerisinde temyiz edilebileceği belirtilmiştir.

c) 15.12.1934 günlü ve 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahrir Kanununa göre görülen davalarda, bu kanunun 29. maddesinin 1. fıkrasında sözlü yargılama usulü uygulanacağı öngörüldüğü halde 5572 sayılı Kanunun 2. maddesiyle kadastro mahkemeleri kaldırılmış, kadastro işleri asliye mahkemelerine devredilmiştir. Halen kadastro işlerine asliye hukuk mahkemelerinde bakılmaktadır.

d) 25.6.1973 günlü ve 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun 235. maddesiyle ek ve tadilleri ile birlikte yürürlükten kaldırılan 11.6.1945 günlü ve 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 27. maddesinin 1. fıkraında: "Bu kanunun uygulanması ile ilgili olup görülmesi sulh ve asliye hukuk mahkemelerine ait dava ve işleri yerinde örmek üzere asliye mahkemesi yetkisinde, gerektiği kadar gezici mahkemeler kurulur. Bu mahkemelerde şifahi usul uygulanır." denilmiş, 5572 sayılı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasında ise, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ile kurulan gezici mahkemelerin kaldırıldığı, bu kanunun uygulanması ile ilgili dava ve işlerin genel mahkemelerde 4753 sayılı kanuna göre sözlü yargılama usulüne tabi tutularak görüleceği hükme bağlanmıştır. 5613 sayılı Kanunun 6. maddesi de iskan mevzuatının uygulanması konusunda sözlü yargılama usulünü getirmiştir.

e) 30.1.1950 günlü ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde, sözlü yargılama usulü uygulanır. 8. maddesi uyarınca da nihai kararlar tefhim tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir.

f) 31.8.1956 günlü ve 6830 sayılı İstimlak Kanununun 14. maddesi gereğince takdir edilen bedel ile maddi hatalara karşı taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde dava açılabilir. Kamulaştırma davaları diğer davalara tercihen basit yargılama usulü ile görülür.

g) 28.6.1966 günlü ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 58. maddesinde, bu kanunun tatbikinden ayrıca açıklık bulunmayan hallerde sözlü yargılama usulünün uygulanacağın, 65. maddesinde de, tapulama mahkemesi ilamlarının, asliye mahkemesindeki ulule göre düzenleneceği ve resen taraflara tebliğ edileceği, kanun yollarına müracaatı düzenleyen 66. maddenin 1. fıkrasında ise, tapulama mahkemesinin kararlarına karşı kanun yoluna başvurmada asliye mahkemelerindeki usulün uygulanacağı belirtilmiştir.

h) 25.6.1973 günlü ve 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun 126. maddesinin 2. fıkrasında uyuşmazlıkların çözülmesinde sözlü yargılama usulünün uygulanacağı, görevli mahkemeye ilişkin 164. maddenin 1. fıkrasında Toprak ve Tarım Reformu Bölgelerinde, bu kanunun ve ilgili diğer kanunların uygulanmasından doğan adli ve idari yargıya ilişkin her türlü uyuşmazlıkların o bölgede faaliyette bulunan tapulama mahkemelerinde bu kanun hükümle

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.